03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER 17 Aralık sonrasında ‘soruşturanların soruşturulması’ Ankara Adliyesi’ni sessizliğe gömdü Savcılar kepenk kapattı ALİCAN ULUDAĞ Şiirin Uzağında… Ülke gündeminin böylesine karmaşık sorunlarla çalkanmakta olduğu günlerde şiir de nereden çıktı diye sormayın… Şiir bir yerden çıkmadı… Çünkü hep vardı… Hep var… Hep olacak… Fakat şu günlerde biraz küskün, biraz köşesinde… Toplumla bağları, en azından görünüşte, neredeyse kopmuş gibi… Bu neden böyle, sorun nereden kaynaklanıyor? Bu yazıda izninizle, boğucu gündemin azıcık dışına çıkmak arzusunun da etkisiyle, şiirden ve sorunlarından söz etmek istiyorum… HHH Şiir bir dil, duygu ve düşünce işi… Bütün bu öğeleri bir örste döver ya da hamur teknesinde yoğurur gibi, şiiri, daha doğrusu imgeyi oluşturursunuz… Kimi zaman bu imge, bilinçaltınızda oluşmuşçasına, zihninize, dilinizin ucuna geliverir… Bunlar mutlu anlardır… Ne kadar yadsınsa da, esin dediğimiz şey bir gerçektir… İçinizden yükselmiyorsa, istediğiniz kadar zorlayın, kendini size vermez… Çalışmak, her şeyde olduğu gibi, bir şiirin oluşum süreçlerinde de başta gelen bir gerekliliktir kuşkusuz. Fakat unutmamalı ki çalışma isteği de esin gibi bir şeydir. Esin, bu isteğin duyumsanmasından Fatih Hilmioğlu’na, başka bir şey değildir bütün siyasal tutsaklara özgürlük! belki de… HHH Şiir mutlulukların mı, mutsuzlukların mı ürünüdür? Şairine göre değişse de, bence hem her ikisinin, hem hiçbirinin değil… Mutlu ya da mutsuz olmaktan daha önemlisi, bu mutluluk ya da mutsuzluğu dile getirecek sözcükleri arayıp bulmanız, bir araya getirmenizdir… Ama ondan da önemlisi, bunu yapma isteğini duymanızdır… İstek, kuşkusuz, tek başına yeterli değildir… Bir donanıma, bilgi birikimine, yapılacak işin gerektirdiği becerilere sahip olmalısınız… Fakat içinizden bunu yapma isteği yükselmiyorsa, bu istek en azından kıpırdamıyorsa, bütün donanımlar, birikimler, beceriler, bir sözcük yığını olarak kalacaktır… Yazma isteği ise, kavramsal bir istemek olgusundan farklı olarak, bir itki, içsel bir dürtü olmalıdır… HHH Böylece konunun en can alıcı noktasına gelmiş oluyoruz… Günümüz şairi bu itkiyi nereden, nasıl bulacak? Yalanın bunca egemen olduğu bir toplumda, doğrunun dili nasıl oluşturulacak? Sadece kötünün ya da sadece geleceğe ilişkin bir umudun vurgulanması yeterli midir? Bugüne ilişkin bir mutluluğu, sevinci dile getiremeyen şiir eksik değil midir? Ve eğer mutsuzsak, sevinçsizsek, nasıl yapacağız bunu?... HHH Yine tam bu noktada, içsel özgürlük kavramını öne sürmek istiyorum. Mutsuzluğumuzun kaynağı olan sorunlara karşı savaşım verirken, duygularımızı, dikkatimizi yaşamanın olanca ayrıntıları üzerinde yoğunlaştırmayı başarmalıyız. Bunun için yapılması gereken ise, bu yaşamın (doğanın, toplumun) kendini yenileme dinamizmiyle içimizin özgürlük seslenişlerini birleştirmeyi başarmak olmalı… Bugünün kötülüklerine karşı savaşım vermenin en sağlam, en kalıcı, en güven verici yöntemi de zaten böyle bir geniş ufukluluktur… Sanırım bir ucundan yine “organik şiir” kavramını tanımlamaya başladım… HHH Bugün ona ne kadar uzak düşmüş de olsak, şiir tıpkı yaşam gibi sonsuzca genç kalmayı başararak bizi kendine çağırmayı sürdürüyor… Bu çağrı her yeni kuşakla yenilenerek sürecektir. Yeter ki yüreğimiz, kulaklarımız onu işitme yeteneğini büsbütün yitirmesin… 27 Ocak Pazartesi 19.00’da Haluk Çetin’le İzmit “Alternatif” Kültür Merkezi’ndeyiz… ANKARA 17 Aralık operasyonu sonrası hükümetin yargıyı hedef almasının ardından Ankara Adliyesi’nde işler “durdu”. Savcılar, 17 Aralık’tan beri hiçbir büyük operasyona imza atmadı. Adliyede görev yapan önemli bir TMK savcısı, “Seçime kadar bizden bir operasyon beklemeyin” dedi. Bir başka savcı ise yürütmeyargı arasındaki kavgayı anımsatarak “Bu dönemde hiçbir savcı iş yapmaz. Başını kaldıran savcının kafasını kesiyorlar” ifadesini kullandı. Hükümeti sarsan ve 4 bakanın istifasına yol açan 17 Aralık ope 17 Aralık süreci nedeniyle Ankara Adliyesi derin bir sessizliğe gömüldü. 30 Mart yerel seçimlerine kadar önemli bir soruşturmanın yapılmayacağı konuşuluyor. Adliyede görevli bir savcı ‘Seçime kadar operasyon beklemeyin’ derken bir diğer savcı da yolsuzluk operasyonlarını yürüten savcıların başına gelenlere gönderme yaparak, “Bu dönemde hiçbir savcı iş yapmaz” dedi. rasyonu, tüm adliyeleri olduğu gibi Ankara Adliyesi’ni de etkiledi. AKP iktidarının İstanbul, İzmir ve Adana’daki yolsuzluk ve TIR operasyonu gibi operasyonlarda görev alan savcıların dosyalardan el çektirilmesinin, Başbakan Erdoğan’ın bizzat savcıları hedef almasının tartışma yarattığı bir dönemde Ankara Adliyesi’ndeki operasyon dosyaları durma noktasına geldi. Edinilen bilgiye göre, savcılıklar şu an ellerindeki soruşturmaları “dondurdu”. Özellikle Terörle Mücadele Yasası’nın 10. maddesiyle görevli savcılık katı derin bir sessizliğe gömüldü. TMK savcılarının, uzun süredir herhangi bir operasyona imza atmaması dikkat çekti. Ankara Adliyesi’ndeki son operasyonlardan birini Yurtdışı Türkler Başkanlığı’na dinleme cihazı konulması üzerine 12 kişinin gözaltına alınması oluşturdu. 20 Eylül 2013’te yapılan operasyonda AKP’nin kuruluşunda görev alan iki kadın da gözaltına alınmış, sorgularının ardından serbest kalmıştı. Bu operasyonun, basında “İran casusu AKP kurucuları” şeklinde verilmesi savcılığın uyarılmasına neden olmuştu. Son siyasi gözaltı dalgası ise RedHack operasyonuyla yaşanmış, Barış Atay’ın bulunduğu 14 kişi gözaltına alınmıştı. Adliye kulislerinde, İstanbul’da başlatılan rüşvet ve yolsuzluk konulu 17 Aralık sürecinin etkisiyle soruşturmaların durduğu konuşuluyor. Özellikle seçimlere kadar siyasi yönü olacak bir operasyonun yapılmayacağı konusunda yargının önemli bir kısmı hemfikir. Ankara Adliyesi’nde önemli konumda olan bir savcı, “Seçime kadar bizden bir operasyon beklemeyin. İşleri durdurduk. Gazeteciler olarak rahat olun” dedi. Başka bir savcı ise yaşanan süreci eleştirirken, yargının içinde bulunduğu tabloyu, “Bu dönemde hiçbir savcı iş yapmaz. Başını kaldıran savcının kafasını keserler” sözüyle özetledi. BALYOZ DAVASI HSYK OPERASYONU Balyoz davasının yenilenen heyeti, sanıkların yeniden yargılanma talebini, “Yargılanmanın yenilenmesini gerektirecek yasal neden gösterilmemiş olması” gerekçesiyle reddetti. Sanıklar karara itiraz etti. İstanbul Haber Servisi Yargıtay’da onanan Balyoz davası hükümlüsü askerlerin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın “orduya kumpas kuranlar” olduğuna ilişkin açıklamaları üzerine yaptıkları “yeniden yargılanma” talebi mahkeme tarafından oybirliğiyle reddedildi. Ancak İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yeni heyetinin, kararında “Adli denetim araçlarının tümünün etkin bir biçimde çalıştırıldığı izahtan varestedir” ifadesi dikkat çekti. Emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy’un da bulunduğu 11 sanığın avukatı Hakan Tunçkol, mahkemenin yeniden yargılanma talebinin reddedilmesine itiraz etti. Erdoğan’ın si yasi başdanışmanı Akdoğan’ın bir gazetede yayımlanan “kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağı, amaca ulaşmak için her yolu mubah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiği” yazısı üzerine hükümlü askerler, “yargılamanın yenilenmesi” talebiyle davayı hükme bağlayan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdular. 20 yıl ile 18 yıl arasındaki hapis cezaları Yargıtay tarafından onanan MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 206 Balyoz davası hükümlüsünün avukatlarının “yeniden yargılanma” talebi karara bağlandı. sini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş olması nedeniyle CMK’nin 318. ve 319. maddeleri uyarınca kabulüne değer görülmeyerek oybirliğiyle reddedildi” hükmü yer aldı. Balyoz hükmünde imzası bulunan hâkimlerin imzaları, yargılamanın yenilenmesi talebini ret kararına ilişkin hükümde yer almadı. Yedek hâkim olarak görev yapan Aytekin Özanlı, yeniden yargılama talebini ret kararı veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine başkanlık etti. Daha önce davaya girmeyen Savaş Çelik ve Abdullah Öztürk üye hâkim olarak karara katıldı. Çetin Doğan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, red kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek Başkan Özanlı’nın, Balyoz planı davasında duruşmalara katıldığını ve görüş beyan etttiğini söyledi. Yeniden yargılanma talebine ret ‘TIR’lar savcıları götürdü ALİCAN ULUDAĞ İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından görev yeri değiştirilen Savcı Turan Çolakkadı’nın yerine göreve getirilmişti. Başsavcı Salihoğlu iddialı başlıyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevini 21 Ocak günü devralan Başsavcı Hadi Salihoğlu, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda görev yapan basın mensuplarıyla tanışma toplantısı gerçekleştirdi. Salihoğlu, Türkiye’nin birçok yerinde görev yaptığını, her zaman tarafsız ve adaletli olmaya özen gösterdiğini, kapısının 24 saat herkese açık olduğunu anlatarak “Burada da kimseyi üzmeden, hukuk kuralları içinde davranacağız. Herkesin bir dünya görüşü muhakkak vardır ancak bizi kişinin dini, dili, ırkı hiç ilgilendirmiyor. Hukuk kurallarını işleteceğiz” diye konuştu. Bir gazetecinin, “Bütün soruşturma dosyalarını görebiliyor musunuz ” sorusu üzeri Başsavcı Salihoğlu, “Görevli savcılar bana niyabeten (vekâleten) görev yapıyorlar. Ben buranın sorumlusuysam, ilgili kanunların bana verdiği yetki ve görevleri kullanacağım. Bana niyabeten bağlı olan bir savcı, beni kenara atıp kendi kendine hareket edemez. Eğer başsavcıysam buradaki her önemli olayı Soruşturma dosyaları bilmek zorundayım” diye yanıt verdi. “Esaslı bir görev değişikliği yapacağım” diyen Salihoğlu, görev değişikliğinin müdahale olarak algılanmaması gerektiğini belirterek “Buraya geldiğimiz belli olsun. Savcılar bana bağlı görev yapıyor. Buranın sorumlusu benim. Yapacağımız bir hatayı çok ağır bir şekilde ödeyebiliriz. Arkadaşlarımızı dikkatli ve özenli bir şekilde görevlendireceğiz” dedi. Salihoğlu, “Her hafta, her savcının yaptığı işi rapor olarak alacağım. ‘Niçin dosyalarda birikim oldu’ diye sordum. Burada da her hafta başı rapor almayı düşünüyorum” diye konuştu. Salihoğlu, çalışma planını şöyle anlattı: “35 senedir savcı olarak görev yapıyorum, yine dünyaya gelsem savcı olurdum. Bağımsız ve tarafsız olacağım. 24 saat kapım açık. Hukuki dertlerin dermanı olmaya çalışacağız. Her sabah herkesten önce ben geleceğim buraya. En geç 07.15’te burada olacağım. Arkadaşlarımın da benim enerjime ayak uydurmalarını isteyeceğim. Her hafta savcıların performansını nitelik olarak takip edeceğim” diye konuştu. ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Suriye’ye gitmek üzere yola çıkan MİT’e ait silah yüklü TIR’ları sorumluluk bölgesinde durdurarak arama yaptıran Terörle Mücadele Yasası’nın 10. maddesiyle görevli Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ahmet Karaca ile savcı Aziz Takcı’nın arasında bulunduğu 3 savcının özel yetkilerini kaldırdı. İki üyesi hükümet lehine değiştikten sonra 100’ün üzerinde savcı ve hâkimin yerini değiştiren HSYK 1. Dairesi, dün yaptığı toplantıda Adana’da MİT’e ait TIR’ları aratan TMK ile yetkili Adana savcılarını masaya yatırdı. Toplantı sonrasında TMK 10. maddesiyle görevli Başsavcıvekili Ahmet Karaca ile savcılar Aziz Takcı ve Mustafa Sırlı’nın özel yetkilerinin kaldırılmasına karar verildi. Bu üç isim artık düz savcı olarak görev yapacak. HSYK’nin yaptığı yeni yetkilendirmeler kapsamında Ergenekon davasında tutuklu bulunan İlker Başbuğ’un tahliyesi yönünde mahkemeye görüş bildiren duruşma savcısı Zafer Koç’a özel yetki verildi. Koç, bundan sonra TMK ile görevli savcı olarak görev yapacak. Kurul, sürpriz bir şekilde YARSAV üyesi, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Zafer Ediş’i TMK’nin 10. maddesiyle görevli Ankara Savcılığı’na getirdi. İki sürpriz atama Anayasa hukukçusu AKP’li Kuzu’dan hukuku bir kenara bırakan tweet’ler ‘Velev ki TIR’larda silah var’ Haber Merkezi TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, silah yüklü TIR’larla ilgili yaptığı açıklamada, “Velev ki bu TIR’larda MİT, Suriye’de her gün bombalar atılan Özgür Suriye ordusuna ya da Bucak Türkmenlerine silah taşıyor! Neresi gayri vicdani?” ifadelerini kullandı. 19 Ocak’ta Adana’da içerisinde silah ve mühimmat olduğu iddiasıyla durdurulan ve daha sonra MİT’e ait olduğu açıklanan TIR’lar Türkiye’nin gündeminde yeriri korurken Burhan Kuzu’nun TIR’larla ilgili attığı twitler dikkat çekti. Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu hakkındaki iddialara da değinen Kuzu, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Velev ki bu TIR’larda MİT, Suriye’de her gün bombalar atılan Özgür Suriye ordusuna ya da Bucak Türkmenlerine silah taşıyor! Neresi gayri vicdani? TIR’lara karşı yapılan operasyonlarda hedef, bölgeye tek gıda yardımı götürme potansiyeline sahip sivil toplum kuruluşu İHH’yi yıpratmaktır. Biri bana söylesin? Dünyanın birçok bölgesine sahi bunca silah kimin tarafından sokuluyor? Ellerin TIR’larını arayacak hiç savcıları yok mu? Bilelim ki, doğru ya da yanlış her ülkenin sırları ve istihbaratının yaptığı işleri vardır. Her şey idealizmle maalesef çözülemiyor” dedi. Kuzu twitlerine gelen tepkiler üzerine ise, “Gerçekler maalesef acıdır. Bakın tarihe! Tüm ama tüm Türk ve İslam devletleri hep içerdeki hainler tarafından yıkılmış. Burada lafı kim üzerine alırsa o hain” yanıtını verdi. Emniyet’te görev değişiklikleri sürüyor Haber Merkezi Samsun Emniyet Müdürlüğü’nde 16 gün arayla ikinci kez görev değişimi yapıldı. Bir süre önce Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele, Canik İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Muhabere Şube Müdürlüğü’nde yapılan müdür değişikliğinin ardından yeni göreve başlayan Samsun Emniyet Müdürü Vedat Yavuz da görev değişikliğinde bulundu. 7 şube müdürü ile 6 şube müdür yardımcısının görev yerleri değişti. Ayrıca İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde görevli, aralarında 5 komiserin de bulunduğu 200 polisin görev yeri de değiştirildi. Mersin İl Emniyet Müdürlüğü’nde Arif Öksüz’ün merkeze alınıp yerine Hasan Hüseyin Bahar’ın atanmasının ardından görev değişiklikleri sürüyor. İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde emniyet amirlerinin de bulunduğu 53 kişinin yerleri değiştirilirken yeni atamalar yapıldı. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde de 4 müdür yardımcısının görev yeri değiştirildi. YENİDEN YARGILAMADA YARGITAY YASASI’NDA DEĞİŞİKLİK FORMÜLÜ TARTIŞILIYOR yok Yasal neden İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Ocak 2014 tarihli 11 sayfalık kararında “Yargılanmanın yenilenme Kıdemli üyeler ‘tanıdık’ olacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı’nın yeniden yargılamalarla ilgili olarak Yargıtay Yasası’nda yapılacak değişiklikle kararın “kıdemli üyeler” tarafından verilmesi formülü de tartışılmaya başlandı. Bu formül çerçevesinde kıdemli üyeler olarak AKP’ye kapatma davası açan Abdurrahman Yalçınkaya, Ergenekon davasındaki telefon dinleme tapelerinde adı geçen Hamdi Yaver Aktan, eski HSYK üyesi olan Ali Suat Ertosun’un yeniden yargılamada karar verecek 20 isim arasında bulunacakları belirtiliyor. Kulislerde yeniden yargılama konusunda ortaya atılan son önerilerden biri de “kıdemli üye” formülü oldu. Buna göre yeniden yargılamanın adresi Yargıtay Yasası’nda yapılacak değişiklikle Yargıtay Ceza Davaları Genel Kurulu olacak. Kurulun yapısı, kıdem esasına göre değiştirilecek. Yani yeniden yargılamalara meslekte kıdemli yargıçlar bakacak. Yeniden yargılamaya 393 Yargıtay üyesi içinden 20 civarında “kıdemli” yargıçtan oluşan “özel heyet” karar verip aynı zamanda yargılamayı da bu heyet yapacak. Bu kıdemli yargıçlar arasında AKP’ye kapatma davası açan Abdurrahman Yalçınkaya, Ergenekon davasındaki telefon dinleme tapelerinde adı geçen Hamdi Yaver Aktan, eski HSYK üyesi olan Ali Suat Ertosun da bulunuyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda Abdurrahman Yalçınkaya, Ali Suat Ertosun gibi kıdemli üyelerle yeniden yargılama yapılması yönünde çalışma yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine, yeniden yargılama konusunda bir çalışma yapıldığını, ancak bu konuda önüne gelen bir şey olmadığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle