27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Şöyle bir durup düşünün: Dün, geçen hafta, geçen ay, geçen yıl, ABD, İngiltere ya da Avrupa’nın önemli limanlarından birinde, silah ve mühimmat yüklü bir gemi yakalandığına ilişkin bir haber anımsıyor musunuz? Anımsayamazsınız. Çünkü yok. Ama Türkiye’de yakalandı. Haberi yapıldı. Ve zaten silah yüklü gemiler de, mühimmat yüklü TIR’lar da vızır vızır gelip geçmeye devam ediyor sınırlarımızdan, limanlarımızdan… Bu savaş malzemesi yüklü gemiler, TIR’lar nereden gelip nereye giderler, nerelere uğrarlar, düşündünüz mü hiç? Gözümüzün önüne iki ayrı harita getirelim. Biri, Akdeniz, Kızıldeniz, Hürmüz Boğazı ve Basra Körfezi’ni göstersin. İkincisi, Karadeniz, Boğazlar, Ege’yi… Her iki haritanın kapsadığı ülkelerden bazıları, dünya petrol ihtiyacının yüzde 65’ini karşılıyor. Buna karşın ABD ve diğer “gelişmiş” Batı ülkelerinin aynı bölgeye sattığı savaş sanayii ürünleri, toplam ihracatlarının yüzde 50’si. Ortadoğu’da bu film, aşağı yukarı 150 yıldan beri vizyonda. Ve büyük patronların Ortadoğu’ya “Altın Bölge” adını takması boşuna değil. SSCB’nin yıkılmasından sonra Kafkas ülkeleri de “Altın Bölge”ye dahil oldu. Nasıl mı? HHH Gerek Kafkaslar, gerekse Ortadoğu’daki ülke yöneticilerinin çoğu Müslüman. Pek imanlı görünüyorlar. Cuma namazlarını kaçırmıyor, hac zamanı hacılığa, umre zamanı getirmek için girdikleri ülkeleri mezbahaya çevirenler. Bertold Brecht, “Dana kesilirken bakamayanlar, önlerine getirilen bonfileyi afiyetle yer” derken, galiba böyle bir vicdanı anlatır… Oysa Afganistan’da parmak kadar canlı bomba çocukların beline sarılan elektronik düzenekleri, tam da afiyetle bonfile yiyenler üretir. ABD’nin Afganistan’ı, Irak’ı, Fransa’nın ve İngiltere’nin Libya’yı işgali, silah ticaretinden kazanılan paralar, zorba yönetimleri önce destekleyip ardından zorbalaştı diye tepelerine binmeler falan, karşılıklı ve kanlı bir alışverişin cilveleridir. HHH Demem o ki, bizim limanların da fazlasıyla dahil olduğu rotadan geçen silah ve mühimmat yüklü gemiler, aslında bir kan deryasında yüzdürülmektedirler. Bazen Haçlı Efendiler’in onayıyla yapılan silah ve mühimmat kaçakçılığının yolu yordamı ne olursa olsun, sistem aracıya mutlaka bir göz ya da diş kirası bırakır. Ve o kiralar, bazen ayakkabı kutusunda saklanan “tasarruflar”, çoğu kez de arazi alım satımında aklanan “kazançlar” biçiminde tezahür eder… Dünyanın üçüncü köprüsü, en büyük havalimanı için ormanlar kesildiğinde, park olması gereken yerde bir AVM yükseldiğinde, derinden, çok derinden, kan dalgalarının sesi gelir. Bu sesi dolarların hışırtısı sananlar, bir gün bu kan denizinde boğulmaya mahkumdurlar. “İnsanlar gösterdikl eriyle özelleşir, gizledikler iyle benzeşirler.” PAUL VALERY Kan Parası Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN umreye gidiyor, ramazanda oruç tutuyorlar. Ama bu ortak özellikler arasında, iş ortaklığı da var: En yakın dostları, nedense, başta ABD ve İngiltere, hep ve daima hem de en baba Haçlılar! Bu her biri “Godfather” Haçlılar, sözünü ettiğim ehli Müslim bölge liderleri ile yedi sülalelerine akıl almaz olanaklar sunuyorlar. Bu olanaklar, hazretlerin geri zekâlı ya da sümsük oğullarını kızlarını ne diploma ne hakediş olmadan dünyanın en büyük üniversitelerine kabul etmekten, rüşvet ya da çalıntı paralarını “confidential” banka hesaplarına depolamaya, pek çok hizmete yayılıyor… Üstelik, bu hizmetler karşılığında bölge yöneticilerinden istenen baç, uydurmak! G NOKTASI zaten dini bütün hanedanların, şeyhlerin, şahların ya da “seçilmiş” başkanların işine gelen bir iş: Halklarını Allah, kitap deyip uyutmak ve günümüzde birebir yaşadığımız üzere, ne kadar gerilik varsa kutsala bağlayıp, rüşveti bile hadislere Gece açan çicekler gibi, karanlık Sağa sola sallanan saat rakkası, kafada tak tak sesi Gidip gidip gelen acılarla köpürmüş deniz suyu Git gelme İnsanın ruhunu karartan kötü haberler, her gün tekrarlayan Telefonda her an acı acı yankılanan zil sesi Yaşamı alt üst eden kara kuru olaylar Git gelme Uzak diyarlardan gelen yardım çığlıklarına, umursamazlık Dağı, ormanı, yeşili gölü kurutanlara karşı sessizlik Yarını sarartan işsizlik, fakirlik, yüreği delen umutsuzluk Git gelme Ayaz, kuru ayaz, içine işleyen rüzgâr Anlık güneşi bekleyen hayvanların titremesi Bir dilim ekmekten yoksun küçücük çocuklara yaklaşan Azrailin ayak sesi Git gelme GÖKHAN ERTAN Allah Kolaylık Versin Geçen hafta 7. Çukurova Kitap Fuarı nedeniyle Adana’daydım. Rastlantı bu ya, kaldığımız otelde 6. Büyükelçiler Konferansı’nın Ankara ayağından sonra Adana ve Mersin’de düzenlenen toplantılarına katılan büyükelçiler konaklıyorlardı. Onlarla yemek salonunda, lobide, asansörde, açık alanlarda karşılaşıyor, ister istemez aralarındaki konuşmalara kulak misafiri oluyorduk. Dünyanın dört bir yanında Türkiye’yi temsil eden bu yüksek diplomatlar, Ankara’dan beri kendilerine uygulanan hükümet ajitasyonundan yorgun düşmüşlerdi. HHH Ankara’daki toplantıda, “Son dönemde ülke içinde yaşanan hadiselerin iyi analiz edilmesi dünyaya doğru şekilde aktarılması hayati derece önem arz ediyor” diye konuşan Başbakan, büyükelçilere gidecekleri ülkelerdeki görevlerine ilişkin güncel bir görev tarifi yapmış. Yeni görevleri, “Türkiye’de 17 Aralık tarihinde başlayan sürecin, yolsuzluk kılıfına gizlenmiş bir darbe girişimi” olduğunu, bu süreçle “bir paket içinde birkaç hedefin vurulmak istendiğini, ambalajda yolsuzluk iftirası varken, paketin demokrasiye, siyasete, çözüm sürecine ve dış politikaya yönelik olduğunu” anlatmak. Başbakan, yaptığı konuşmada Gülen cemaati ve müttefiklerinin “ekonomiye ağır darbe vurmaya, Türkiye’nin enerji politikalarını sabote etmeye, dış politikada elimizi zayıflatmaya çalıştıklarını, Türkiye’nin demokrasi yürüyüşünü engellemek istediklerini” anlatmış. “Bu operasyonda hedefin parti, hükümet değil, Türkiye olduğunu” söylemiş. Konuşmasını, “Burada hiçbir arkadaşımın ihmalkâr davranmaması, ilgili tüm mercilere bunları anlatmanız gerekir. (…) Türkiye’deki gerçek manzarayı, doğruları muhataplarınıza anlatmanızı, bu ihanet operasyonunu bozmak için daha fazla gayret sarf etmenizi bekliyoruz” diyerek sonlandırmış. HHH Kendilerine verilen görev açık! İyi de muhataplarının dillerinde kilit yok ya, soracaklar. Bir bakanın kolundaki 700 bin liralık saati, ayakkabı kutularındaki milyonları, yatak odalarındaki para sayma aygıtlarını, üst üste istif edilmiş çelik kasaları, içi para dolu giysi torbalarını onlar da biliyorlar. Soracaklar. Tutuklanan bakan çocuklarından, bakan babaları hakkında düzenlenen fezlekelerin haftalardır Adalet Bakanı’nın masasında bekletildiğinden, durdurulan soruşturmalardan, yerlerinden edilen binlerce polisten, görev yerleri değiştirilen, soruşturma dosyaları ellerinden alınan savcılardan haberdarlar. Soracaklar. Diplomatlarımız sorulacak soruları nasıl yanıtlayacaklar? Yüzlerinden haklı bir telaşın, çaresizliğin çizgileri okunuyor. Aralarında fısıldaşarak bu çaresizliği konuşuyorlar. Duyuyoruz. Fısıldaşmalarının nedeni biz, dışarıdakiler değiliz. İçlerinde iktidar çevrelerine yakın meslektaşları var, onlardan çekiniyorlar. Korku imparatorluğunun rüzgârları görev bölgelerine de ulaşmış, büyükelçiliklerdeki maiyetlerinin arasında kendileri hakkında rapor tutan, tuttukları raporları düzenli olarak Ankara’ya ileten muhbirler olduğunu biliyorlar. Bu muhbirlerin önümüzdeki dönemde bir görevleri de büyükelçilerin Başbakan’ın, Dışişleri Bakanı’nın “talimatlarını” yerine getirip getirmediklerini gözlemlemek olacak. Yüksek diplomatlarımızın işleri gerçekten zor; bize “Allah kolaylık versin!” demekten başka bir şey kalmıyor. HHH Ama silah yüklü, mühimmat yüklü gemiler vızır vızır, hep bu harita yollarında dolanıyor. “Godfather” efendiler öyle akıllılar ki, bölgedeki işbirlikçilerine taş koyanları, yok El Kaide’ydi, yok Müslüman Kardeşler’di vb. diye yine işbirlikçilerinin içinden çıkarıp, cehaletin kanlı barbarlığında, birbirlerine kırdırıyorlar. Oysa gelişmiş Batı’nın kamuoyları pek vicdanlı. Silahlanmanın karşısında, barışı savunurlar. Ama bu vicdanlı kamuoyu sahibi devletler de nedense en ileri nükleer silahlara sahip olanlar... Savaş çıkaranlar. Demokrasi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Soner Yalçın’dan babasına son görev ÇORUM (Cumhuriyet) Gazeteciyazar Soner Yalçın’ın babası Mehmet Ali Yalçın (86) Çorum’da toprağa verildi. Bir süredir Çorum Hitit Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören Mehmet Ali Yalçın, önceki gün yaşamını yitirmişti. Yalçın’ın cenazesi dün Bahçelievler Mahallesi’ndeki evine getirilerek helallik alındı. Buradaki törenin ardından cenaze Ulu Cami’ye götürüldü. Tören öncesi Soner Yalçın taziyeleri kabul etti. Törene, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Çorum Milletvekili Tufan Köse, eski Turizm Bakanı ve gazetemizin yazarlarından Ahmet Tan, CHP İl Başkanı Cengiz Atlas, CHP Merkez İlçe Başkanı Ali Rıza Suludere ve gazeteci Müyesser Yıldız da katıldı. l İstanbul Haber Servisi Yerel seçimlerde AKP’den Sarıyer Belediyesi başkan adayı olan Sedat Özsoy’un daha önce belediye başkanlığı yaptığı dönemde türbanlılara mobing yaptığı iddia edildi. Belediye çalışanlarından Biricik Kazan, “Özsoy belediye başkanıyken ya başka yere gidin ya da istifa edin baskısı gördüm. Başım kapalı diye mobbing uyguladılar” dedi. Emine Karakale ise “O dönem Sarıyer Belediyesi’ndeydim. Belediyede mescit olmaz dendi ve kapandı” dedi. l İstanbul Haber Servisi DHKP/C üyesi ve yöneticisi oldukları iddiasıyla 18 Ocak’ta 2013’te Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu baskınlarında gözaltına alınan Yürüyüş ve Tavır dergisi çalışanları ile Gençlik Federasyonu üyesi 13 kişi ilk kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Wernicke Korsakoff hastası Doğan Karataştan ile Fatih Özgür Aydın’ın üzerlerine atılı suçun niteliği, suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklu olarak geçirdikleri süre dikkate alınarak tahliyelerine karar verdi. l İstanbul Haber Servisi Yolsuzluk operasyonu kapsamında tutuklanan Rıza Sarraf ve eşi Ebru Gündeş Sarraf’ın 20 Ocak’ta yaptığı yayın yasağı talebi İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlandı. Mahkeme her türlü haber ve eleştiriye soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı konulmasına karar verdi. AKP’li adaya mobbing suçlaması ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com İlk duruşmada 2 tahliye BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Sarraf haberlerine yayın yasağı Avcı’nın tazminat kararı bozuldu l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabında kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’ye 15 bin lira tazminat ödemesine ilişkin Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını oybirliğiyle bozdu. Kararda, “kamusal yarar ve toplumsal ilgiye” dikkat çekildi. Bir çocuk daha okusun diye... 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212.274 15 02 0212. 213 74 02 Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 l İstanbul Haber Servisi Ümraniye’de 8 ay önce eşi ve çocuğuyla bir binanın bodrum katına taşınan İran uyruklu Amir Akhabegio (36), eşi İran’a dönünce, 2 Suriyeli ile kalmaya başladı. Akhabegio’nun evinden cumartesi akşamı gelen kavga sesi üzerine çağrılan polis kapı açılmayınca olay yerinden ayrıldı. 4 gün sonra Akhabegio’ya ulaşılamayınca eve giren polis, Akhabegio’nun boğazı kesildikten sonra halıya sarılmış cesedini buldu. Boğazını kesip halıya sardılar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Erzincan ilin 1 de bir çağla 2 yan. 2/ Dâhi... Avusturya’nın 3 en tanınmış fut 4 bol kulüplerin 5 den biri. 3/ De6 niz ya da ırmaklarda birdenbire 7 derinleşen yer... 8 İtalya’nın en 9 uzun ırmağı. 4/ Hayvanlara vu1 2 3 4 5 6 7 8 9 rulan damga... İs 1 H E L İ P O R T kambillerle oynanan 2 A V A T A R R E bir oyun. 5/ Paramızı 3 B İ Z L A P A Z simgeleyen harfler... 4 A N E M İ İ K İ “Biz kimseye kin tut5 S R A N T E N mayız / âlem birOD A K Ç dir bize” (Yunus Em 6 E S R U AM re). 6/ ABD başkanı 7 T O R K O L ON Y A L Eisenhower’in laka 8 bı... Köpek... Rütbe 9 M U K İ M A T A siz asker. 7/ Mermi olarak çakıl taşı atan bir tür top. 8/ İtalyan mutfağına özgü bir cins pasta. 9/ Osmanlı Devleti’nde “beylerbeyi” anlamında kullanılan unvan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde bir şelale. 2/ Kendi alanında en önde gelen kimse ya da nesne... Kesin. 3/ Batı Avrupa’da bir ırmak... Barbunyaya benzer bir balık. 4/ Futbolda sayı... Nazilerin politikasında Germen ırkından kimselere yakıştırılan ad. 5/ Siirt’in bir ilçesi... Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge. 6/ Erkekte ersuyu kanalının, kısırlaştırma ya da enfeksiyonu önleme amacıyla kesilmesi. 7/ Kalın bükülmüş sicim... Bir nota... Gazın en ince ses veren teli. 8/ Uygun, tıpatıp gelen... Kuzu sesi... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 9/ Ot ya da ekin yığını.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle