Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  7	EYLÜL	2013	CUMARTESİ  8 n Baştarafı 1. Sayfada  HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK  GÜNCEL  Esad veya çevresi, tam bir budalalık eseri kimyasal silah kullanarak Suriye’de muhaliflere yardım etmenin ötesinde askersel bir müdahaleyi aklının ucundan geçirmeyen Amerika’yı Batı ülkelerini ayağa kaldırdı. Başkan Obama kısıtlı ama denizden havadan Şam yönetimini vuracağını açıkladı.. ve bizim ikiliye de gün doğdu. İlan buyurdu: “Her türlü saldırıya hazırız! Her türlü koalisyona gireriz!” Saldırmak için de ABD’nin yanında savaşacak koalisyona girebilmek için de Meclis kararı gerek! Milletten almış yetkiyi, iktidar olmuş. Ne söylerse millet adına söylüyor. Ne gerek var Meclis’ten izin almaya? Ana muhalefet, diğer muhalefet partileri; Meclis’e gitmeden, izin tezkeresini kabul ettirmeden sen kim oluyorsun da her türlü savaşa ve savaşacak koalisyona gireceğimizi ilan ediyorsun, diye yırtınıyorlar. Güya millet iradesine âşık, saygılı ya. Oysa kulakları savaşa hayır diyen seslere kapalı. Bir diktatör, hadi bu yakıştırmayı sevmiyor diyelim, tek adam havasında: Ben demek millet demek. Milleti temsil eden parlamento demek, diyor. Suriye sınırlarımızda saldırı hazırlıkları yapıyor. Bu ara Petersburg’da G20 liderler toplantısında. Dışişleri’nin zirveden günlerce önce RTE’nin, araları limoni Barak Obama ile baş başa görüşmesini sağlamaya çalışan çabaları boş çıkıyor. Rusya lideri Putin de RTE ile ayrıca görüşmeyi geri çeviriyor. HHH RTE; illa ki bir Batılı liderle görüşecek. Vakti bol Fransız Cumhurbaşkanı Hollande’a gidiyor ve görüşmeden sonra, birlikte... ...“Başkan Obama’nın müdahale kararını Kongre’ye götürmesini ‘saygı’ ile karşıladıklarını” açıklıyorlar... Bu açıklamaya güler mi ağlar mı insan, şaşırıyor. Olası savaş nedeniyle izin almak için kendi parlamentosuna başvurmayı reddeden... ...bundan da vazgeçtik. Parlamentoyu savaş olasılıkları, hükümetin tutum ve kararlarıyla ilgili bilgilendirmekten de kaçan bir Başbakan... ...ABD Başkanı’nın halkın temsilcisi Kongre’ye başvurusunu övüyor. Saygı ile karşılıyor. Pes doğrusu! HHH Kimi gazeteler RTE’nin, Petersburg’da illa ki bir başarı sağladığını duyurmak amacıyla; “Obama’nın RTE ile (tabii müdahale konusunda) ‘aynı çizgide’ olduğunu” büyük başlıklarla verdiler. Oysa Obama ile RTE’nin Suriye’ye bakışı arasında derin farklar var. ABD Başkanı, akşam yemeğinde müdahalenin sınırlı olacağını yineledi. RTE ise sınırsız, Esad devrilinceye dek müdahaleyi savunuyor. HHH Savaş havasını koklayarak ülkesinde olup bitenlere kayıtsız görünen bir Başbakan bu. Dolar almış başını gidiyor. Ekonominin geleceği tartışma konusu. Çözüm süreci çözümsüzlüğe doğru hızla ilerliyor. Muteber bir adammış gibi söz sahibi konumuna gelen, PKK adına konuşan terörist Cemil Bayık, çekilmenin durduğunu açıklıyor. PKK eylemleri başlayacak mı? Kaygı ve kuşku. Hükümet sağır!.. Bu Başbakan Suriye ile nasıl savaşırım, askeri Suriye üzerine nasıl gönderirim, Esad’ı nasıl alaşağı ederim derdine kendini kaptırmış; halkı doğrudan ilgilendiren sorunlar gündeminde değil. HHH Suriye politikası, politika olmaktan çoktan çıktı. RTE’nin Esad’a duyduğu kin ve intikam sorununa dönüştü. Suriye politikası Türkiye’nin sorunu değil. Artık RTE’nin kişisel duygularını tatmin etmeye yönelen bir politika. Suriye’de yönetimi devirmek Türk halkına, Türkiye’ye ne yarar sağlayacak? RTE çıkıp TV’lere bu soruyu yanıtlamıyor. HHH Durum, bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete de değil artık... Bu ülke çaresiz takıldı RTE’nin kişisel ihtirasları peşine, meçhule sürekleniyor. Bakalım nereye kadar!  ‘Süreç devam eder’ PKK’li Cemil Bayık’ın çekilmeyi durduracakları yönündeki açıklamalarına AKP’liler ‘Süreçte Öcalan’ın tavrı önemli’ diyor EMİNE KAPLAN  n Baştarafı 1. Sayfada  GÜNDEM  MUSTAFA BALBAY  Komutana müebbet istemi  ANKARA		KCK	Yürütme	Konseyi	Eşbaşkanı	Cemil	Bayık’ın	hükümete	1	Eylül’e	kadar	süre	verilmesine	karşın	adım	atılmadığı,	çekilmeyi	durduracakları	yönündeki	 açıklaması,	AKP’de	“Hükümet	kendi	takvimi	içinde	süreci	devam	ettirecek.	Örgüt	süre	verdi	diye	ona	göre	takvim	yapacak	değiliz.	Bayık’ın	açıklamaları	değil	Öcalan’ın	 tavrı	önemli”	biçiminde	değerlendirildi. KCK	Yürütmesi	Konseyi	Eşbaşkanı	Cemil	 Bayık’ın	önceki	gün	“1	Eylül’e	kadar	Türk	 hükümetine	süre	vermiştik.	Şimdiye	kadar	 bir	şey	görmedik.	Bu,	şu	anlama	geliyor:	 Sorunu	çözmek	istemiyor,	ezmeyi	esas	alıyor.	Savaşmak	istiyor.	Buna	karşı	kendimizi	savunacağız.	Gerillayı	durduruyoruz.	 Eğer	operasyon	yaptıklarını	görürsek,	bu	 operasyonlara	karşı	meşru	savunma	yapacağız.	Savaşı	daha	da	şiddetlendirmek	isterlerse,	güneye	(Kuzey	Irak)	gelen	grupları	yeniden	göndereceğiz”	açıklaması	süreçle	ilgili	yeni	bir	tartışma	başlattı. AKP	yöneticileri,	bu	açıklamalarla	ilgili	olarak	İmralı’yı	işaret	ediyor.	Daha	önce	 de	süreçle	ilgili	Murat	Karayılan’ın	benzer	 açıklamalar	yaptığını,	ancak	Öcalan’ın	tersi	yönde	kararlar	aldığını	belirten	AKP’liler,	 “Burada	Bayık’ın	açıklamaları	değil,	 Öcalan’ın	tavrı	ve	ne	diyeceği	önemli.	Devletin	muhatabı	Bayık	değil	Öcalan”	görüşünü	dile	getirdiler.	 AKP’liler,	hükümetin	süreci	PKK’ye	göre	yürütmeyeceğini,	kendi	takvimi	olduğuna	dikkat	çekerek	“PKK	süre	verdi	ya	da	 kendi	takvimine	göre	istedi	diye	adım	atmamız	söz	konusu	olamaz.	Hükümet,	kendi	takvimi	içinde	süreci	devam	ettirecek.	 Demokratikleşme	paketinin	Başbakan	 Tayyip	Erdoğan’ın	Arjantin	dönüşü	değerlendirileceği	açıklandı.	Eylül	sonuna	kadar	gerekli	adım	atılacaktır.	Süreç	sürse	 de	sürmese	de	kesintiye	uğrasa	da	uğramasa	da	paket	kamuoyuyla	paylaşılacak”	 değerlendirmesini	yaptılar.  Katliamı ‘asker yaptı’ iddiası Yurt	Haberleri	Servisi		Şırnak’ın	Cizre	ilçesinde	1993’te	5	kişinin	 öldürülmesiyle	ilgili	soruşturmada	yıllar	sonra	 çarpıcı	gelişmeler	yaşandı.	 Güçlü	köyü	Kolgezer	 mezrasında	12	Ocak	 1993’te	Nezir	(8),	Lokman	(21),	Hacer	(4),	Hıdır	(20)	adlı	kardeşlerle	 anneleri	Nasibe	Elgün,	 (42)	uzun	namlulu	silahlarla	taranarak	öldürüldü.	Evin	gelini	Hediye	Şakar	ile	Azize	Özdemir	ise	katliamdan	 kurtuldu.	Olaydan	4	ay	 sonra	Cizre	İlçe	Jandarma	Komutanı	Aydın	 B.	imzasıyla	savcılığa	 gönderilen	tutanakta,	 olayın	PKK’lilerce	gerçekleştirildiği		belirtildi. Zamanaşımına	az	bir	 süre	kala	dosyayı	yeniden	açan	savcılık,		Aydın	B’nin	birden	fazla	kişiyi	öldürmek	suçundan	hakkında	ağırlaştırılmış	müebbet	hapis	istemiyle	dava	açılması	için	dosyayı	Cizre	Başsavcılığı’na	gönderdi.	Komutan	Aydın	 B,	suçlamaları	redetti.	 Köylülerden	Ahmet	Kılıç	ise,	“Olaydan	sonra	Aydın	B.	köye	gelip	hepimizi	topladı	ve	‘Ben	Lokman’ı	 nasıl	öldürdüysem,	birkaç	kişi	daha	var	onları	da	öldüreceğim’	diye	tehdit	etti”	diye	konuştu.	Eşini	ve	4	çocuğunu	olayda	kaybeden	 Davut	Elgün	ise	ifadesinde	şunları	anlattı:	“Lokman’ı	götürmek	 istemişler.	Kar	olduğu	 için	kaçanların	izlerini	 takip	ettim.	İzler	Katran	 köyünde	bulunan	bölük	komutanlığına	150	 metre	mesafede	duran	 panzerin	lastik	izlerinin	 olduğu	yerde	bitiyordu.	Ertesi	gün	Aydın	B,	 köye	gelip	komşu	köyden	Beşir’e	‘Bunları	örgüt	vurdu	diyeceksiniz,	 yoksa	sizin	de	başınıza	 aynısı	gelir’	diye	tehdit	 etti.	45	gün	sonra	‘Ailemi	neden	öldürttün’	dedim.	O	da,	‘Bu	işi	fazla	 kurcalama	yoksa	seni	 de	öldürürüm’	dedi.”  Bayık	değil,	Öcalan	önemli  NSA devlerle çalışmış Şifrelenen verilere ulaşmak için çok yönlü çaba sarf edilmiş Dış Haberler Servisi Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın (NSA) süper bilgisayarlar, teknik oyunlar ve çeşitli ikna yolları kullanarak, internet görüşmelerini korumak için kullanılan şifrelerin büyük bölümünü ele geçirdiği belirtildi. The Guardian, New York Times gazetelerinin ve ProPublica internet sitesinin NSA’nın eski analistlerinden Edward Snowden’dan edindiği belgelere göre teşkilat son 10 yıldır internette kullanılan şifreleme teknolojilerini kırmak için çok yönlü bir çaba sarf ediyor. NSA’nın dünyada milyonlarca insanın her gün internet ortamına gönderdiği verileri (Banka sistemleri, hassas ticari sırlar, sağlık kayıtları, eposta gö NSA’nın	tüm	kirli	çamaşırlarını	ortaya	döken	 rüşmeleri, telefon konuşmala Edward	Snowden,	ABD’de	halk	kahramanı	gibi.	 rı, internet görüşmeleri vb.) koken 2013 bütçesine göre, programlanrumak adına konulmuş şifreleri kırmak ya da ele geçirmek amacıyla mış şifreleri ele geçirmek ve şifreli serİngiliz Başbakanlık İletişim Merkezi ile vislere sızmak adına NSA’nın geliştirdiği “Bullrun programı”nın maliyetiçalıştığı ifade edildi. Belgeler, şifrelenen verilere ulaşmak nin yıllık 254.9 milyon dolar olduğu beiçin istihbarat örgütlerinin Google, Ya lirtiliyor. NSA bu işlemleri gerçekleşhoo, Hotmail ve Facebook gibi ticari tirirken hedef bilgisayarı şifrelemeden sağlayıcılarla çalıştığını ortaya koyar önce tuzak mesajlar gönderiyor.  ‘En iyi çözüm özgür yazılım’ ÖZGÜR ULUSOY Özgür	yazılımcı	ve	kriptograf,	eski	TÜBİTAK	başuzmanı	Alp	 Öztarhan,	NSA’yla	ilgili	son	haberlerin	bugüne	kadar	Edward	 Snowden’dan	gelen	en	önemli	bilgiler	olduğunu	düşünüyor. Bilgilerin,	NSA’nın	internet	üzerinde	güvenlik	ürünleri	satan	firmaların	hepsiyle	işbirliği	yaptığını	gösterdiğini	belirten	Öztarhan,	 “Bu,	şirketlerin	NSA’nın	arka	kapıdan	girip	herkesin	iletişimini	okuyabilmesi	için	zayıflıklar	yerleştirdiğini,	ürettikleri	şifrelerin	kırılabilir	 olmasını	sağladıklarını	gösteriyor”	 diyor.	Öztarhan’a	göre,	şirketler	şifreleri	NSA’ya	açarken,	NSA’nın	yanı	sıra	başka	kişi,	örgüt	vb’nin	de	 şifreleri	kırabilmesine	olanak	tanımış	oluyor.	Söz	konusu	proje	için	 250	milyon	dolarlık	bir	bütçeden söz	edildiğini,	ancak	ortada	250	 milyon	dolarlık	bir	yazılım	bulunmadığını	kaydeden	Öztarhan’a	göre	bundan	korunmanın	en	iyi	yolu	 GPG	(GNU	Privacy	Guard)	gibi	özgür	yazılım	kullanmak.	  Gazetemize Barış Selçuk ödülü  Eminağaoğlu’nun ‘davalardan çekilin’ çağrısına avukatlardan destek geldi  denendi. Bunlardan biri de özel olarak üretilmiş haberlerdi. O haberlerin en ünlüsü ve etkilisi şuydu: Denizin yüzeyi tümüyle petrolle kaplanmış. Dalgalar kıyıdaki kayalığa vurdukça kirlilik korkunç bir hal almış. Bir karabatak çaresizlik içinde çırpınıyor. Çırpındıkça kanatlarına petrol doluyor, hareket etmesi zorlaşıyor. Az sonra ölecek... Bu görüntülerin üzerine bindirilen habere göre; Saddam, müdahale olasılığının yükselmesi üzerine Basra Körfezi’ndeki tüm petrol vanalarını açmıştı. Körfez ölüyordu, kirlilik giderek yayılıyordu. Saddam tüm insanlığa karşı suç işliyordu. Bu “şeytan”ın durdurulması için bir an önce harekete geçmek gerekiyordu. Haber, doğal olarak tüm dünyada yankı uyandırdı. Savaşın başlamasından bir süre sonra anlaşıldı ki; o görüntüler Basra Körfezi’nde değil, Atlas Okyanusu kıyılarında çekilmişti. Haber de gerçek değildi. Buna benzer küresel ölçüde etki yapan haberlerin neredeyse tümünün özel üretim olduğu anlaşılınca Amerikalı gazeteciler yönetime şunu söylemişti: “Bunu bize bir daha yapmayın.” HHH Bugün Suriye’den gelen haberlere bizim iktidar “tam kinli” bakarken, Batı’nın “temkinli” bakmasında yakın geçmişte yaşanan böylesi gelişmelerin de payı vardır. Televizyonda cansız çocuk bedenlerini yan yana görünce ben de irkildim. Kiminde donakaldım, kiminde vücuduma ateş değmiş gibi hızla kanal değiştirdim. Buna neden olanları lanetlememek mümkün mü? Elbette değil... Ancak o görüntülerin tam olarak nerede çekildiği, ölümlerden kimin sorumlu olduğu net değil. Asıl önemlisi, bu öfkeyle atılacak adımın ne getireceği belli değil. Zira bu katliamı yapan da Suriyeli, bu katliama uğrayan da. Savaşın iyisi olmaz, ama en kötüsü iç savaştır. Kosova’dan Irak’a, Güney Afrika’dan Saraybosna’ya, Yemen’den Nikaragua’ya son 20 yılın pek çok iç savaş bölgesini yerinde gördüm. Savaşın izlerine dokundum. İç savaş; bir insanın sağ elinin sol elini kesmesi, buna kızan sol ayağının sağ ayağını sürekli tekmeleyip, “onunla yürümem” demesi gibi bir şey. İç savaş deyince belleğimde donup kalmış onlarca görüntüden biri, savaşın bitiminden iki yıl sonra gittiğim Saraybosna’dadır. Kentin en yeni yapıları mezarlıklardı. Mezarlık deyince aklınıza sadece şehrin az ötesindeki özel duvarlarla çevrili alanlar gelmesin. 19911995 arasındaki 4 yıllık iç savaşta 250 bin insanın öldüğü Saraybosna’da nerede toplu kıyım yapılmışsa orası mezarlık olmuş. Pazaryeri, kenti ortadan ikiye çoğaltan Miljacka Irmağı kıyısı. Kentin işlek bir yerinde çiçeklerle bezeli alan görüyorsunuz. Bir cep parkı olmalı deyip, gülümseyerek yaklaşıyorsunuz, bir de bakıyorsunuz 1015 kişinin koyun koyuna yattığı bir mezarlık... HHH Dileriz Suriye’de iç savaş bir an önce biter, ülke yaralarını sarmaya başlar. İşte o gün acının büyüklüğü ayrıca ortaya çıkacak. Suriye’de iç savaşa karşı, dışarıdan müdahale ile savaşacak “gönüllüler” aranıyor! “Barış gönüllüleri” tanımını duyduk ama, uluslararası ilanla aranan “savaş gönüllüleri” 21. yüzyılın dramatik sonuçlarından biri. Bu arayışın başını henüz kendi iç barışını tam olarak kuramamış Türkiye’nin çekmesi bölgenin daha ciddi, daha geniş ölçekli karmaşaya sürüklenebileceğinin işareti. Yıllardır her açılımda “barış dili” kullanın diyenler, şimdi “savaş dili” kullanmayanları neredeyse hain ilan edecek. Suriye sınırımız soğuk savaş dönemi boyunca mayınlıydı. Yıllarca bunlar nasıl kaldırılır diye düşünürken şimdi iki ülkenin neredeyse her yerine mayın döşeniyor. Yapmayın... Geleceğe böyle bir miras bırakmayın... Sonucu belirsiz planlara ortak olmayın... Dışarıdan gelen bir gün gider; en uzun sınırımızın Suriye ile olduğunu unutmayın... Akan kana ekmek doğramayın...  n İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gazetemiz İzmir bürosu muhabirlerinden Ozan Yayman, “CD’ler yolda doğurdu” başlıklı haberiyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Barış Selçuk Gazetecilik Yarışması’nda, Hande Mumcu Özendirme Ödülü’ne değer görüldü. Gazeteci Barış Selçuk 1994 yılında göreve giderken geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitirmişti. n İstanbul Haber Servisi  Ergenekon davasında 23 yıl hapis cezası verilen kanser hastası Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun tahliye edilmesi için başlatılan kampanyada toplanan 5 bin imza Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e gönderildi. Kampanyada, ikinci Kuddusi Okkır vakası yaşanmadan Hilmioğlu’nun vicdani ve insani nedenlerle tedavi olmak üzere serbest bırakılması istendi. Kampanya “change.org” sitesinde yürütülüyordu.  ‘Özel mahkemeler kapatılmalı’ Uludereli aileler: Erdoğan bizi de hatırlasın DİYARBAKIR	(Cumhuriyet)	 Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyünün Irak sınırında 28 Aralık 2011’de sınırdan geçen 19’u çocuk 34 kişi savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülmüştü. Katliamın üzerinden 617 gün geçmesine karşın, soruşturmada bir arpa boyu yol gidilmedi. Dosya askeri savcılığa devredildi. Uludereli aileler tarafından yapılan ortak açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın G20 zirvesi öncesi havaalanında düzenlediği toplantıda Suriye’de yaşananlara ilişkin “Bu bir insanlık suçu. Uçaklarla bombalayacaksın, öldüreceksin suç olmayacak; kimyasal varsa suç olacak. Bu böyle olmaz” sözleri anımsatılarak “Başbakan Roboski katliamını hatırlayabiliyor mu? F16 uçaklarınca bombalandığını bilmiyor mu? Bu ne ikiyüzlülük, riyakârlık, vicdansızlık. 34 can senin gözünde ne anlam taşıyor?” denildi. EMRE DÖKER  ÖZRü KabaHatinDen beteR  Hilmioğlu için 5 bin imza  İZMİR  Özel yetkilerle donatılmış mahkemelerde savunmanın işlevsiz bırakılması avukatları yeni çözüm arayışlarına iterken Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun avukatlara, “Bu mahkemelerden çekilin çağrısı” destek buldu. Eminağaoğlu, önceki gün İzmir Barosu tarafından düzenlenen etkinlikte, terör mahkemelerinde avukatların iş kabul etmemesi gerektiğini söylemişti. Aydın Barosu Başkanı Sümer Germen, özel yetkilerle donatılmış  mahkemelerde savunma yapılabilir noktada olunmadığını, Eminağaoğlu’nun çekilme çağrısına destek verdiğini söyledi. Germen, özel yetkili mahkemeler ve yeni adıyla terör mahkemelerinin kaldırılmasını ve şu ana kadar verdiği kararların da yok sayılması gerektiğini belirtti. İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş da, avukatların mahkemelerden çekilmesi konusunu gündeme alabileceklerini söyledi. Bu konuda Türkiye Barolar Birliği’nin karar alması gerektiğini dile getiren Pekdaş, özel yetkili mahkemelerin hukuka aykırı olduğunu söyledi.  ‘10. Yıl Marşı çalınacak diye bir gelenek yok’ CAN HACIOĞLU  ESKİŞEHİR  Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 91. yıldönümü törenlerinde, askeri bandoya 10. Yıl Marşı’nın çalınmaması talimatını veren Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, 10. Yıl Marşı çalınacak diye bir gelenek olmadığını savundu. Gazetemizin ortaya çıkardığı olayın ardından CHP, İP, ADD, ÇYDD ve TGB üyeleri valilik önünde 10.Yıl Marşı söyleyerek Vali Tuna’yı protesto etmişti. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Tuna, “Program akışında marş çalınması bulunmamaktadır. Bu konuda tarafıma herhangi bir talep gelmemiştir” dedi.   
            
    
