14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2013 PAZARTESİ 12 DIŞ HABERLER [email protected] Şam ‘tetikteyiz’ dedi Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama’nın Suriye’ye yönelik askeri operasyona yasal olarak tek başına karar verme hakkı varken, bu yöndeki kararı Kongre’ye bırakmasına ilişkin tartışmaların sürdüğü sırada Şam’dan ABD’yi hedefleyen açıklamalar geldi. Suriye Başbakanı Vail Nadir el Halki, dün yaptığı açıklamada, ülkesine karşı gerçekleştirilecek bir operasyon için her türlü hazırlıkları yaptıklarını belirterek “askerlerimizin parmakları tetikte” dedi. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad da devlet televizyonuna yaptığı açıklamada operasyon planları yapan ABD’ye meydan okudu. Esad, “Suriye her türlü dış müdahaleye karşılık verecektir” dedi. Esad, “ABD tehdidi Suriye’nin ilkelerini değiştirmesine ya da terörizme karşı savaşını durdurmasına neden olamayacak” dedi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, kendi halkına karşı kimyasal silah kullanan Suriye rejimine kar Savaş kararının kongrede oylanması beklenirken Demokratlar da Cumhuriyetçiler de savaştan yana İngiltere, SURİYE’YE kimyasal sattı İskoçya’da yayımlanan Sunday Mail gazetesi, İngiltere’nin bu yıl başına kadar Suriye’ye sinir gazının yapımında kullanılan kimyasal maddeler sattığını iddia etti. Gazete, İngiltere’nin sinir gazı yapımında kullanılan potasyum florid ve sodyum florid gibi maddelerin ihracat lisanslarını bir süre askıya almadığını yazdı. Kimyasal madde ihracat lisanslarına Vince Cable’ın başında olduğu İş ve Yetenekler Bakanlığı’nın izin verdiğine dikkati çekilen haberde, AB’nin Esad rejimine yönelik sert yaptırımlar alma kararına kadar yürülükte olduğu bildirildi. Kerry: Sarin kullanıldı şı askeri operasyon düzenlemek için güçlü gerekçeleri olduğunu açıkladı. Obama’nın Suriye’ye operasyon konusunda kararı Kongre’ye bırakmasına tepkiler ise sürüyor. Bazı Cumhuriyetçi senatörler Suriye’ye sınırlı operasyonu desteklemeyeceklerini belirtirken, Kongre’deki Cumhuriyetçilerin lideri Mitch MCConnel, bu tür durumlarda Kongre desteği alan bir başkomutanın daha güçlü olacağını söyledi. Demokrat senatörler de askeri müdahale kararını haklı bulduklarını ve gerekli adımın atılması gerektiğini dile getirdi. Parlamentonun Suriye’ye operasyon izni vermediği İngiltere’nin Dışişleri Bakanı William Hague dün yaptığı açıklamada ülkesinin Suriye’ye ola sı askeri müdahaleye dahil olmayacağını ancak Suriye konusunda diplomatik ve siyasi destek vermeye devam edeceğini söyledi. Sunday Times gazetesi de dünkü sayısında İngiltere’nin Suriye’ye olası askeri müdahalede yer almayacağını açıklamasına rağmen “İngiliz özel SAS güçlerinin kimyasal silah stoklarının yerleriyle ilgili istihbarat toplamak için Suriye’ye girip çıktıklarını” yazdı. ABD Başkanı Barack Obama’nın ABD Kongresi’ni devreye sokması Suriye muhalefetini üzdü. Obama’nın kararını “liderlik açısından başarısız” olarak değerlendiren Suriye Ulusal Kongresi Söz Muhalefet üzgün cüsü Luay Safi kararı “Cumhurbaşkanı Esad’ı yüreklendiren bir karar” olarak yorumladı. Safi önceki gün yaptığı açıklamada “Eylemsizlik rejimi cesaretlendirebilir ve daha ciddi saldırılar olabilir diye korkuyoruz” dedi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Obama’nın Suriye’ye müdahale konusunda yaptığı açıklamalar sonrası olası bir senaryoya hazır olduklarını ifade etti. Obama’nın Suriye’ye gerçekleştirmeyi planladığı saldırı hakkında Kongre onayı alacağını dile getirdiği konuşmaya hiç değinmemesi dikkat çeken Netanyahu, dün yaptığı açıklamada İsrail düşmanlarının güçlerini test etmemeleri için iyi bir sebepleri olduğunu kaydetti. İs rail medyası Suriye operasyonuna ABD Kongresi’nin karar verecek olmasından sonra, Türkiye’nin içinde bulunduğu analizlere ağırlık verdi. Yedioth Ahronoth gazetesinin dünkü sayısında Kongre’den müdahale konusunda olumsuz bir karar çıkmasından ABD’den sonra en çok İsrail, Ürdün ve Türkiye’nin zarar göreceğini ileri sürdü. Ron BenYishai imzasını taşıyan analizde “Ortadoğu’yu iyi bilip doğru düşünen herhangi bir kişi, ABD Kongresi’nin olumsuz bir kararının sonuçlarını tasavvur etmek istemez. Kuzey Kore, İran, Rusya ve Çin, hepsi gerekli neticeleri çıkartacaklar. En çok zararı ABD görecek, onun ardından İsrail, Ürdün, Türkiye ve Güney Kore” denildi. Arutz Sheva adlı bir İsrail haber sitesinde yer alan bir haberde de ABD’nin bir askeri müdahalesi durumunda Suriye’nin misilleme olarak vurabileceği hedefler arasında İsrail ve Kıbrıs’taki “potansiyel hedefler”in yanı sıra Türkiye’deki “askeri ve istihbarat” tesisleri de bulunuyor. Suriye’de Herkesin Niyeti Başka Kimileri Suriye’nin “bölünmesini istiyor”; parçalardan birini mutlak denetimleri altına almak niyetindeler. Kimileri “Kürdistan koridorunun” Akdeniz’e ulaşımını gerçekleştirme peşinde. “Akdeniz ayağı” bulunmayan bir Kürdistan Ortadoğu’da sıkışıp kalır; hem gelişemez hem de kullanılamaz. Bazıları “radikal İslamın” Suriye’de egemen olması uğruna her türlü terör ve vahşet yolunu deniyorlar. Bazıları ise ABD ve İsrail’in kendilerine muhtaç olması için askeri müdahale peşindeler. Esad yönetimi Rusya ve İran’ı arkasına alarak dış müdahaleyi ve Suriye’nin bölünmesini önleme çabasında. Dışardan sokulan organize terörist gruplar onu radikal davranmak zorunda bırakıyor. Suriye bugün, Sevr öncesi küçük bir Osmanlı devletini anımsatıyor. Tek farkı Çin, Rusya ve İran faktörleri ile bugün Ortadoğu’daki Şii yapılanması. KörfezIrakLübnan üçgeninde bu faktör etkili oluyor. Suriye bugün tam bir mozaik; ılımlı, laik ve radikal İslami gruplar yanında Hıristiyanlar önemli yer tutuyor. Araplar, Kürtler, Türkmenler, Ermeniler ve diğerleri... 1990 sonrasında Ortadoğu yeniden “dizayn edilirken” son kalan ülkeler Suriye ve İran. Suriye “en Batılı” ve laik öğelerin ağırlık taşıdığı bir ülke. Mısır’ın yüzde 24’lük oyu ile Müslüman Kardeşler (MK) ağırlıklı olarak “Mürşi”leştirilen ülkenin iki yıl sonra, askeri darbe ile, radikalleşmesine karşı ABD tarafından müdahalesi, Suriye konusunu etkiledi. Batı, Cenevre’de Rusya ile anlaşarak işi askıya aldı. Ancak bugün Ankara’nın da teşviki ve dış müdahale talepleri ile konunun yeniden gündeme geldiğini görüyoruz. Kimyasal silah kurgusu ile Irak (ve Kosova) modelinin Suriye’de uygulanması tartışılıyor. Türkiye ikiye ayrılmış durumda: Hükümet kanadı Suriye’ye karşı dış askeri müdahaleyi ısrarla savunuyor. Kendi varlığını buna bağlamış durumda. Buna karşılık muhalefet ve hatta muhalefet dışı çevreler bunun bir felaket olacağını ve Türkiye’yi yeni bir batağın içine sokacağını savunuyorlar. Yüzde 80 karşı çıkıyor. Birleşmiş Milletler’den karar çıkmayacağı belli oldu; Cenevre halen gündemdedir. Ancak Kosova modeli bazıları tarafından uygulanmak isteniyor. Ankara başı çekiyor. Birleşmiş Milletler kararı olmadan bir koalisyon Suriye’ye askeri müdahalede bulunursa böyle bir operasyondan kârlı ya da zararlı çıkacaklar bulunacaktır. Zararlı çıkacaklar: En büyük zararı Suriye halkı görecektir; toplu ölümler, milyonlarca sakat insan, aynen Irak’ta yaşandığı gibi olacaktır. Ülke parçalanacak ve hiç bitmeyecek uzun vadeli çatışmalar sürüp gidecektir. Mezhep çatışmaları ve köktendinci kesimler ön plana çıkacaktır. Türkiye en büyük ekonomik zararı gören komşu ülke olacaktır. Kahire ve Bağdat’la yaşanmakta olan ekonomik krizler daha şiddetli olarak Suriye ile başlayacaktır. Ve Türkiye, komşusunu işgal etmiş durumuna düşecektir. Bağdat ve Tahran, “bölgesel etkinlikleri açısından büyük zarar göreceklerdir”. Bir “rüşvet” verilmezse, Rusya da bedel ödeyecektir. Kârlı çıkacaklara gelince: Kürdistan’ın IrakSuriyeAkdeniz koridoru tamamlanmış olacaktır. Büyük Kürdistan konusunda önemli bir adım atılacaktır. Batılı küresel güçler Irak’ta ve Libya’da olduğu gibi paylarını alacaklardır. Müdahale sonucu, eğer radikal İslam Suriye’de egemen olmaz ise İsrail de rahatlamış olur. Batı için durum Yugoslavya’nın bölünmesi modelinden çok farklıdır. Yugoslavya’da bölünen parçaları (AB) şemsiyesi altında toplayarak Batı kampında, demokrasi içinde tutma olanağı gerçekleşti. Ancak Suriye’de bu durum kesinlikle geçerli değildir. Her müdahale iç savaşın ve radikal İslamın gelişmesi için yeni bir ortam hazırlamaktadır. Lübnan, Mısır, Tunus, Libya ve tabii Irak bunun örnekleri değil mi? Ne demokrasinin D’si, ne de toplumsal refah; iç çatışmaların giderek derinleştiği bir Suriye yaratılacaktır. El Ezher’den de Vatikan’dan da Suriye açıklaması geldi Sünni de Katolik de karşı Dış Haberler Servisi Mısır’daki en yüksek dini otorite kabul edilen ve Sünni İslam dünyasında da büyük etkisi olan El Ezher Üniversitesi, Suriye’ye yapılması muhtemel askeri müdahaleye karşı olduğunu bildirdi. Ezher’den dün yapılan açıklamada, “tüm uluslararası normlara aykırı olan söz konusu müdahale, İslam ümmeti için tehdit teşkil ediyor” denildi. “Hangi taraftan olursa olsun” kimyasal silah kullanılmasının kabul edilemez olduğu kaydedilen açıklamada, Suriye halkının “kaderini kendisinin belirleme hakkı” bulunduğu da belirtildi. Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis de dün gerçekleştirdiği Aziz Petrus Meydanı’ndaki Angelus Duası sırasında “Asla savaş olmasın” dedi, kimyasal silah kullanımını da sert şekilde kınadığını belirtti. Suriye’deki gelişmelerden dolayı kalbinin yara aldığını dile getiren ve “Kimyasal silah kullanımını sert şekilde kınıyorum. Tanrı’nın adaletinden kaçılamaz. Barış çok değerli bir hediyedir. Her zaman yüceltilmelidir” diyen Papa “Asla savaş olmasın. Savaş savaşı, şiddet de şiddeti çağırır” diye konuştu. Papa, müzakerenin başlatılmasına ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak sivil halka yıkımı, silahların getirdiğini ifade ederek çok sayıda çocuğun ışığı göremeyeceğini söyledi. Papa, kiliseleri, 7 Eylül’de Suriye’de ve bölgede barış için dua etmeye çağırdı. Karadan müdahale planı TSK, Başbakanlık tarafından verilen direktif doğrultusunda Türkiye’nin Suriye’ye karadan müdahalesine ilişkin planları hazırladı. doğrultusunda Başbakanlık tarafından verilen direktif çerçevesinde, Türkiye’nin Suriye’ye karadan müdahalesine ilişkin planlarını hazırladığı öğrenildi. BARKIN ŞIK Türkiye’nin konumu u TSK’nin, tezkere Papa: Kabul edilemez ANKARA Ankara, Suriye’ye yönelik bir askeri müdahalenin “sınırlı” değil Esad rejimini devirecek mahiyette olmasını isterken, TSK’nin karadan müdahale planları yaptığı ortaya çıktı. 2. Ordu’nun Suriye’ye girmesi öngörülen planlarda, yurt genelindeki ihtiyat kuvvetleri de belirlendi. “Çok gizli” dereceli planlara göre, 2. Ordu’nun Suriye’ye girmesinin ardından onların üzerinden güneye doğru akacak kuvvetler, planları çalışmaya başladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Çankaya Köşkü’nde verilen resepsiyonda, Suriye ile ilgili gelişmeleri değerlendirirken, “Endişeli misiniz” sorusu üzeri Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral İhsan Uyar başkanlığındaki bir heyet Suriye sınırında incelemelerde bulundu. ne, “Niye endişeli olalım. Gerekli hazırlıklarımız var” diyerek yanıt vermişti. Hazırlıklarının geçen yıl ekim ayında çıkan TBMM tezkeresi doğrultusunda Başbakanlık tarafından verilen direktif çerçevesinde yapıldığını kaydeden Özel, yeni bir tezkereye ihtiyaç olmadığına işaret etmişti. 4 Ekim 2012’de TBMM’de kabul edilen tezkerenin gerekçesi şöyleydi: ilahlı saldırının eşiğindeyiz “Suriye’de devam etmekte olan krizin bölgesel istikrar ve S güvenliğe olduğu kadar, ulusal güvenliğimize menfi etkisi giderek artan şekilde görülmektedir. Suriye Arap Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri’nce yürütülen askeri harekâtlar kapsamında, 20 Eylül 2012 tarihinden itibaren ülkemiz topraklarına da saldırgan eylemler yönelmiş ve müteaddit uyarılarımıza ve diplomatik girişimlerimize rağmen bu eylemler devam etmiştir. Ülkemiz topraklarına yönelik söz konusu saldırgan eylemler silahlı saldırı eşiğindedir. Bu durum, ulusal güvenliğimize ciddi tehdit ve riskler oluştu ran bir aşamaya ulaşmıştır. Bu itibarla, ülkemize yönelebilecek ilave risk ve tehditlere karşı zamanında ve süratle hareket etmek ve gerekli tedbirleri almak ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu çerçevede, hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için, anayasanın 92’nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesi kabul edilmiştir.” TSK’nin, tezkere doğrultusunda Başbakanlık tarafından verilen direktif çerçevesinde, Türkiye’nin Suriye’ye karadan müdahalesine ilişkin planlarını hazırladığı öğrenildi. Kısa süre önce ise 2. Ordu’yu takviye edecek yurt genelindeki birliklere, plandaki görevleriyle ilgili bildirimde bulunulduğu kaydedildi. Bu gelişme üzerine “ihtiyat kuvveti” görevi alan birliklerin planlar üzerinde çalışmaya başladığı bildirildi. Planlar yeni gitti Suudi Arabistan’da din polisine saldırı Dış Haberler Servisi Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da ülkenin en korkulan devlet kurumlarından biri olan din polisine ait bir karakolun kundaklandığı bildirildi. Suudi yetkililer hasarın çok az olduğu saldırının ülkenin en sert kurumlarından biri olan din polisine karşı yapılacak saldırıları özendireceğinden endişe ettiklerini bildirdi. Yetkililer karakolun elektrik şebekesinden kundaklandığını belirterek olayda ölen ya da yaralanan olmadığını kaydetti. Uygulamalarıyla ve aldığı kararlarla sosyal paylaşım sitelerinde çok sık eleştirilmekle birlikte ülke tarihinde ilk olduğu belirtilen saldırı Suudi otoriterlerinde korku yarattı. Din polisinin özellikle kadınlara yönelik şiddeti tüm dünyanın tepkisini çekiyordu. Mart ayında internet sitelerinde yer alan bir video kaydında, tırnağına oje sürdüğü gerekçesiyle genç bir kadın din polislerince dövülürken görülüyordu. Arap dünyasında sosyal medyanın en çok kullanıldığı belirtilen Suudi Arabistan’ın din polisinin başındaki isim olan Şeyh Abdül Latif Abdül Aziz el Şeyh, halkı ülkede popülaritesi hızla artan sosyal medya sitesi Twitter konusunda uyardığı “Sosyal medya sitelerini özellikle Twitter’ı kullananlar, bu dünya ve ahiretten uzaklaşıyor. Twitter tartışma ortamı olmayanların buluştuğu yer haline geldi” sözleriyle tanınıyor. İranlı rejim muhalifleri kalıyordu Irak’ta mülteci kampında çatışma Dış haberler Servisi Irak’ın başkenti Bağdat’ın kuzeydoğu bölgesinde İranlı sürgünlerin yaşadıkları Eşrefiye kampında çatışma çıktığı bildirildi. Kampta 100’den fazla üyelerinin bulunduğunu belirten Halkın Mücahitleri örgütü çatışmada 44 İranlı mültecinin öldüğünü ileri sürerken Iraklı yetkililer ölüm iddiasını yalanladı. Yetkililer mültecilerin kamptan sorumlu askeri birliğe saldırdıklarını belirtirken kampın bulunduğu bölgenin hastane yetkilileri olayda iki Iraklı askerin öldüğünü, üçünün de yaralandığını, buna karşın kamp sakinlerinden ölü ya da yaralının bulunmadığını belirtti. Bir süre önce kampın elektriğinin ve suyunun Irak makamlarınca kesildiğini ileri süren Halkın Mücahitleri örgütü, çatışmanın yanı sıra patlamaların da olduğu belirtilen kampta Irak güvenlik güçlerinin örgüte ait mülkleri ateşe verdiğini de ileri sürdü. BM Mülteciler Yüksek Kurumu’nca yapılan açıklamada da ölü sayısı konusunda bir netlik olmadığı belirtildi ancak “Kampta ölüme yol açacak bir güç kullanıldığı görülüyor” dendi. Kurum, Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin İran’la ülkesi arasındaki savaştan kaçan rejim muhalifleri için kurduğu söz konusu kampa yapılan saldırıyı kınayarak sivillere yönelik şiddetin kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu yılın başlarında yine Halkın Mücahitleri üyelerinin bulunduğu bir başka kampa yapılan saldırıda da en az sekiz kişi yaşamını yitirmişti. NSA boş durmamış Dış Haberler Servisi ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) Fransa Dışişleri bakanlığı ile diplomatlarının uluslararası iletişimini izlediği ileri sürüldü. Alman Der Spiegel dergisinin iddiasına göre söz konusu izleme NSA 2010 yılında gerçekleşmiş. Derginin “çok gizli” belgelerde yer alan bilgilere dayandırdığı habere göre, Fransız diplomatların New York ve Washington’daki bürolarına “elektronik böcekler” yerleştirilerek bilgisayarlarından ekran görüntüleri kaydedildi. NSA’nın özellikle Fransa’nın dış politikasına “meraklı oldıuğu”, ülkenin silah ticaretiyle ve ekonomik durgunluğuyla ilgili bilgileri aldığı belirtildi. Der Spiegel’in dün yayımladığı belgelerin, NSA’nın milyonlarca ABD’linin bilgilerini ele geçirdiğini ifşa eden Edward Snowden’ın belgelerine dayandığı da kaydedildi. mısır geçici hükümeti: Türkiye sabrımızı çok zorluyor Haber Merkezi Mısır geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur’un sözcüsü İhab Bedevi dün düzenlediği basın toplantısında Türkiye’yi hedef aldı. Bedevi, “Mısır’ın, Türkiye hükümetine olan sabrı tükenmek üzere. Mısır, Türkiye ile ilişkilerine, halkları birbirine bağlayan güçlü bağlar gibi geniş bir çerçeveden bakıyor” diye konuştu. Bedevi, ülkedeki olaylara ilişkin, “Mısır devletinin tutumunun sağlıklı olduğu görülecek” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle