14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EYLÜL 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYA [email protected] EKONOMİ 11 Kur riski alarmı Fed korkuları ve Suriye gerginliği sonrası takke düştü kel gözüktü. Reel sektörün kur riski başlı başına kırılganlık kaynağı haline geldi. Şirketlerin döviz açığı son 11 yılda 25 kat artarak mayısta 250 milyar dolara dayandı Borcu yüksek olanların hisseleri eriyor Borsadaki performanslara bakıldığında döviz borcu olan yüksek şirketlerin TL’deki değer kaybından en fazla etkilenenler olduğu görülüyor. Borsa İstanbul’da en yüksek açık pozisyonu olan şirketler arasında Tüpraş, Türk Telekom, Türk Hava Yolları, Anadolu Efes ve Migros öne çıkıyor. Bu şirketlerin Fed’in tahvil alım programını yavaşlatacağını duyurduğu 22 Mayıs’tan bu yana hisseleri en az yüzde 14.5 değer yitirdi. Söz konusu dönemde Tüpraş hisseleri yüzde 24, Türk Telekom hisseleri yüzde 21, THY yüzde 14.5, Anadolu Efes yüzde 19.6, Migros hisseleri ise yüzde 36.6 düştü. PELİN ÜNKER ABD Merkez Bankası (Fed) tedirginliğinin Suriye gerginliği ile birleşmesi, gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek cari açıklardan birine sahip olan Türkiye için kırılganlık oluştururken, reel sektörün döviz borçlarının son yıllarda katlanarak artması kur riskini artırıyor. Zira kur arttıkça durduk yerde döviz borcu olan firmanın borcu da katlanıyor. Reel sektörün döviz varlıkları Mayıs 2013 itibarıyla bir önceki aya göre 1 milyar 477 milyon dolar azalışla 87 milyar 716 milyon dolara gerilerken, yükümlülükler 249 milyar 537 milyon dolara yük Ağustos ihracatı yüzde 1.4 artışla yerinde saydı. TİM Başkanı Büyükekşi, ‘Yıl sonu hedefleri konusunda önümüzü göremiyoruz. 2013 hedefinde bir düzeltme olabilir’ dedi. Bakan Çağlayan’a göre yıl zor geçecek. ŞEHRİBAN KIRAÇ İhracat tıkandı uzun vadeli kâr sağlamaz. Bunun bilinciyle hareket etmemiz gerekiyor. İhracatçılar, kendilerini belli bir kur seviyesinde güvende hissediyorlarsa döviz gelirlerini bu seviyelerden mutlaka hedge etmeleri gerekiyor. l İhracat hedefinin tutmayacağına yönelik birkaç senaryo üzerinde çalışıyoruz. l İhracatçılar olarak yıl sonunda ekonominin yüzde 4.8 büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak 2023 hedeflerine ulaşmak için Türkiye’nin her yıl ortalama yüzde 56 büyümesi ve ihracatını her yıl yüzde 11 artırması gerekiyor. men ağustosta yüzde 13 arttı. Suriye’ye ise gıda maddeleri ihracatı nedeniyle ağustosta yüzde 134’lük artış yakalandı. seldi. Bu dönemde net döviz pozisyonu açığı ise 8 milyar 994 milyon dolar artarak 161 milyar 821 milyon dolar oldu. 1994, 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları döviz kredileri ciddi bir sorun teşkil etmişti. Bu durum firmaların sıkıntıya düşmelerine neden ve birçok firmanın bu nedenle iflasına yol açmıştı. Şimdi dolar/TL kuru tarihi zirvesinde. Küresel krizin patlak verdiği Eylül 2008’de reel kesimin döviz po zisyon açığı 79 milyar dolar dolayında bulunuyordu. Reel sektör, kriz nedeniyle ortaya çıkan riskler üzerine döviz pozisyon açığını küçülterek 2009 sonu itibarıyla 65.5 milyar dolara kadar çekmişti. Merkez Bankası’nın Mayıs 2013’e ait Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık ve Yükümlülükleri verilerine göre, reel sektörün döviz açığı sadece 2008’e göre 2009’da azaldı. 2010’da yeniden büyüme eğilimine girdi. 2002’de 6.5 milyar dolar olan döviz açığı, mayıs sonunda 161.8 milyar dolara kadar yükseldi. Yani yaklaşık 11 yılda şirketlerin döviz açığı 155.3 milyar dolar arttı. Bu da açığın 25 kat arttığı anlamına geliyor. Diğer yandan döviz açığı 2010’da 2009’a göre yüzde 43; 2011’de 2010’a göre yüzde 32.7; 2012’de 2011’e göre yüzde 14, Mayıs 2013’te de 2012 yıl sonuna göre yine yüzde 14 artış gösterdi. 2012 yılı sonuna göre net döviz pozisyonu açığı 19 milyar 985 milyon dolar arttı. Reel sektörün döviz borçları 249.5 milyar dolar iken, bu borçların 137.6 milyar doları yurtiçinden sağlanan krediler, 82.6 milyar doları ise yurtdışından sağlanan kredilerden oluşuyor. İthalat borçları ise 29.2 milyar doları buluyor. Mayıs 2013’te kısa vadeli varlıklar 74 milyar 172 milyon dolar iken kısa vadeli borçlar 95 milyar 864 milyon dolar oldu. Kısa vadeli net döviz pozisyonu açığı ise 21 milyar 692 milyon dolar olarak gerçekleşti. “Kur artışı kalıcı olursa asıl fatura ekonomiye çıkacak” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, ortaya çıkacak tabloyu şöyle özetledi: İşsizlik yükselecek. Yeni vergiler gelecek. Başta enerji olmak üzere iğneden ipliğe her şeye zam gelecek. Erdoğan’ın hovardalık faturasını yurttaş ödeyecek. Ekonomi Servisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye ekonomisinin, cari açık ile devletin ve reel sektörün döviz açığı sorununun acı faturasıyla karşı karşıya kalmak üzere olduğunu belirterek hükümeti, “Ekonomiyi, hötzötle, ümük sıkma tehdidiyle yönetmeye kalkarsanız, bu kadar açığın altında kalırsınız” sözleriyle uyardı. Umut Oran yaptığı yazılı açıklamada, AKP döneminde uygulanan yanlış ekonomik politikaların bir “açıklar ekonomisi” yarattığını belirtti. Türkiye’nin 2002 yılında 85 milyar dolar olan “uluslararası yatırım pozisyonu açığının” Haziran 2013 itibarıyla 420 milyar doları bulduğunu ifade eden Oran, “Milli gelirinin yarısından fazla bir uluslararası yatırım açığı bulunan Türkiye’nin ekonomi yönetiminin son gelişmeler karşısında bu kadar vurdumduymaz olmasını anlamak mümkün değil” dedi. kez Bankası, 141.6 milyar dolarını ise özel sektörün gerçekleştirmesi gerekiyor. 4 Kur artışı, Türk Lirası olarak baktığımızda kurda yaşanan yüzde 15’lik artış özel sektörün yükünü 38 milyar lira artırıyor. Kamu sektörü ve Merkez Bankası’nın yükünü ise 7 milyar liradan fazla artırıyor. Fatura yurttaşa kesilecek Fatura iyice kabardı Dolar kurunun bu yılbaşına göre yaklaşık yüzde 15, Avro kuru ise yüzde 20 oranında artış kaydettiğini ifade eden Umut Oran, çeşitli kesimlerin kur riskiyle ilgili olarak şu noktalara dikkat çekti: 4 Nerede duracağı belli olmayan bu artış trendinden en fazla reel sektör zarar görüyor. Merkez Bankası’nın verilerine göre reel sektör Mayıs 2013 itibarıyla 249.5 milyar dolarlık döviz yükümlülüğüne karşılık, sadece 87.7 milyar dolarlık bir döviz varlığına sahip bulunuyor. Buna göre reel sektör bu belirsizliğe 161 milyar dolarlık açıkla yakalandı. Bu nedenle kurda yılbaşından bu yana yaşanan yüzde 15 artış, reel sektör açısından 43 milyar liralık bir kur zararı meydana getirdi. 4 Kamu sektörünün de Nisan 2013 itibarıyla, 8.5 milyar dolarlık döviz varlığına karşılık, 85 milyar dolarlık döviz yükümlülüğü bulunuyor. Buna göre kamu kesimi de 76 milyar doların üzerinde bir döviz açığıyla karşı karşıya bulunuyor. Kamu sektörünün kurda yaşanan yüzde 15 oranındaki artıştan kaynaklanan kur zararı ise 20 milyar lirayı buluyor. 4 BDDK’nin verilerine göre bankacılık sektörünün ise bilanço içi yabancı para pozisyonunda 16 Ağustos 2013 tarihi itibarıyla 24.3 milyar dolarlık açığı bulunuyor. 4 Hepsinden önemlisi de Türkiye’nin önümüzdeki bir yıllık dönemde toplam 165 milyar dolarlık bir dış borç geri ödemesini gerçekleştirmesi zorunlu. Merkez Bankası’nın verilerine göre bu ödemenin 20.3 milyar dolarını kamu kesimi, 3.2 milyar dolarını Mer Hükümet farkında değil Umut Oran, hükümetin son günlerde kurda ve TL faizlerinde yaşanan artışın hem kamuya hem de özel sektöre nasıl bir yük getirdiğinin farkında olmadığını savundu. Hükümetin kontrolünde olmayan bu tutumun ülke ekonomisiyle ilgili belirsizliği artırdığına dikkat çeken Oran şunları söyledi: “Bunun bir de cari açık tarafı var. Bu kadar belirsizlik içerisinde bu açığın finansmanı için de dışarıdan döviz bulmak gerekiyor. Merkez Bankası Başkanı, 40 milyar dolarlık satılabilir döviz rezervine güvendiğini söylemiş. Anlaşılan hükümetin elinde döviz satmak dışında bir araç bulunmuyor. Ayda ortalama 5 milyar dolar cari açık veren, 150 milyar dolarlık bir sıcak paraya ev sahipliği yapan bir ülkede 40 milyar dolarlık döviz birkaç gün içerisinde kar gibi erir.” Hem işsizlik hem zam Umut Oran, kur ve faiz artışının kalıcı olması halinde dış borcu yüksek şirketlerin küçülmeye giderek işçi çıkarabileceğini, bunun da işsizliği artırabileceği, devletin kurdan kaynaklanan zararlarını karşılamak için yeni vergi ve zamlara başvurabileceği, enerji fiyatları ve benzeri nedenlerle artan maliyetlerin fiyatlara yansıtılmasıyla da enflasyonun başını alıp gidebileceği uyarısında bulundu. Hötzötle yönetim olmaz Oran şunları söyledi: “Belini kırarız’, ‘Kündeye getiririz’ gibi güreş lügatiyle ekonomi yönetmeye kalkarsanız, dolar rekor kırar, size çektiği el enseyi fark edene kadar çoktan tuş olursunuz. Piyasalar hötzötle yönetilmez. Ekonominin gereklerini yerine getirmezseniz bunun acı faturası ortaya çıkar. Ne yazık ki bunu Türkiye öder. İçinde bulunduğumuz küresel ekonomik koşullarda, kapris ve diktatoryal tutum Türkiye’nin riskini artırıyor, ekonomisini zora sokuyor. Akla, mantığa değil, hırsa, inada, kaprise bağlı yönetimin de topluma yönelen bir maliyeti var. Başbakan, bugünkü tutumuyla Türkiye’nin risk faktörünü artırmak dışında bir işe yaramıyor.” BODRUM Ortadoğu’ya yapılan ihracatın yüzde 17 düşmesi, Avrupa’da krizin etkilerinin sürmesi, Fed kararları ve altın ihracatının bu yıl 14 milyar dolardan 4 milyar dolar düzeyine inecek olması gibi faktörler nedeniyle Türkiye’nin yıl sonu 160 milyar dolarlık ihracat hedefi hayal oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatta yıl sonu hedeflerine ulaşma konusunda önümüzü göremiyoruz. 2013 hedefi ile ilgili bir düzeltme olabilir” dedi. TİM ağustos ayı ihracat rakamlarını Bodrum’da açıkladı. TİM Başkanı Büyükekşi ilkyarıda ihracatın büyümeye katkı sağlamadığını ikinci yarıda da bunun devam edeceğini söyledi. Büyükekşi’nin konuşmasının satır başları şöyle: l Dünya genelindeki ve bölgesel tüm gelişmeler Türkiye’deki piyasaları doğrudan etkiliyor. Kurlarda ani yükselişler oldu. Bu ihracatçılar için büyük risk. İhracatçılar olarak istikrarlı rekabetçi ve artık inmeyecek bir kur sistemi istiyoruz. l Bu ortamda herkese itidal çağrısı yapıyoruz. Hepimiz aynı gemideyiz. Tansiyonu artırıcı hareketler ve kur spekülasyonları hiç kimseye Çağlayan: Dış talep zayıflıyor İhracattaki tıkanma Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın değerlendirmelerine de yansıdı. Verileri yorumlayan Çağlayan, yıl sonu ihracat hedefini zorlayan çok sayıda küresel gelişmenin olduğunu ileri sürerek, “Türkiye’de döviz kurundaki artışın ihracat açısından olumlu olduğuna yönelik yorumlar abartılı. Sadece TL değil, birçok para birimi değer kaybettiği için rekabet avantajı göreceli olarak daha az. Ayrıca kur artışının ithal girdi maliyetlerini artırması sebebiyle ihraç fiyatlarının da arttığı bir dönemdeyiz. Buna son 23 ayda küresel ekonomideki tansiyonu da eklediğimizde dış talebin reel olarak zayıf seyrettiğini görüyoruz. Dolayısıyla yılın kalan ayları şimdiye kadarkinden daha zor geçecek gibi görünüyor” dedi. Rakamlar yerinde saydı Büyükekşi’nin açıklamalarına göre ağustos ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1.4 artışla 10 milyar 594 milyon dolar olarak gerçekleşti. İlk 8 aylık ihracat yüzde 1.3 artışla 98 milyar 887 milyon dolara, son 12 aylık ihracat yüzde 5.3 artışla 151 milyar 389 milyon dolara yükseldi. Ağustosta en fazla ihracatı 1 milyar 447 milyon dolarla kimyevi maddeler sektörü yaptı. 1 milyar 401 milyon dolarla hazır giyim ikinci, 1 milyar 266 milyon dolarla otomotiv sektörü üçüncü sırada yer aldı. Mısır’a ihracatın yaşanan siyasi sıkıntılara rağ KURLARDAKİ ARTIŞ MALİYETİ ARTIRDI Kurun bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı artması bizi rahatsız ediyor. Kur artışı enflasyonu ve şirketlerin maliyetlerini de artırıyor. İşçilik maliyetleri artıyor bazı sektörlerde grevlere gidiliyor. Kısırdöngü başladı, ihracatçılar buna nasıl defans yapacak bunu bilmiyoruz. Pamuk üreticisi ABD’ye teslim Darphanede grev kırıcılığına geçit yok Ekonomi Servisi 8 Temmuz’da başlayan Darphane ve Damga Matbaası grevi 56 gündür büyük bir kararlılıkla devam ediyor. Basınİş Sendikası, Darphane ve Damga grevinin ilk günden itibaren gayri hukuki yollardan kırılmaya çalışıldığına dikkat çekerek; Darphane’deki grevi kırmak için yapılan girişimlere karşı yasal ve idari mücadelenin süreceğini bildirdi. Basın İş’in İstanbul şubesinden yapılan açıklamada; Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve §Damga Matbaası’nda basılması gereken bandrollerin başka tesislerde basılmasına olanak tanıyan tebliğin, “Bakanlık eliyle resmi grev kırıcılığın belgesi olarak tarihe geçtiği” vurgulandı. Şimdi de Damga Matbaası’nda yarı mamul halde bulunan bandrollerin başka bir yerde tamamlanması için girişimler yapıldığına dikkat çeken sendika; “Cumartesi başarılamayan bu girişiminin, 2 Eylül Pazartesi (bugün) tekrarlanacağı Emniyet güçleri tarafından sözlü olarak ifade edildi. Bu hukuk dışı girişim tekrarlanırsa grevci işçilerle birlikte bu kanunsuzluğa izin vermeyeceğiz. Pazartesi sabahı 07.00’den itibaren Cevizli Damga Matbaası önündeki grev çadırında olacağız” açıklamasında bulundu. Dünyada pamuk lifi veriminde ikinci olan Türkiye, ekim alanları daraldığı için ithalatta Çin’in ardından dünya ikincisi. Ama üretici, bizden daha düşük maliyetle üretilip Türkiye’ye gümrüksüz giriş yapan ABD pamuğuna karşı korunamadığı için alternatif ürünlere yöneliyor. Ekonomi Servisi Türkiye’nin pamuk üretiminin gittikçe gelişen tekstil sektörünün talebini karşılayamadığı ve bu yüzden sadece geçen yıl 2 milyar 377 milyon 563 bin dolarlık döviz ödendiğini vurgulayan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Maliyeti bizden düşük olan ve daha fazla destekle beslenen ABD çiftçisi pamuğunu sıfır gümrükle Türkiye’ye satıyor. Gümrükle koruyamadığımız üreticilerin mağdur olmaması için acele önlem alınmalı” dedi. Pamuk hasadı dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan Bayraktar, pamuk üreticisinin neden üretimden kaçtığına bakmak ve araştırmak gerektiğini bildirerek pamukta ekim alanları ve üretimin acilen artırılması gerektiğini söyledi. İstanbul’da toptan fiyat artışı yüksek Ekonomi Servisi İstanbul’da perakende fiyatlar ağustosta bir önceki aya göre yüzde 0.13 oranında artarken, toptan eşya fiyatları yüzde 1.01 oranında artış gösterdi. Yıllık bazda ise perakende fiyatlar yüzde 8.41, toptan eşya fiyatları yüzde 7.07 arttı. İstanbul Ticaret Odası (İTO), ağustos ayı İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi’ne göre; perakende fiyatlardaki artışta kültür, eğitim ve eğlence, konut, sağlık ve kişisel bakım ile ev eşyası harcamaları gruplarındaki artışlar belirleyici oldu. Madenler, kimyevi maddeler, gıda maddeleri, yakacak ve enerji maddeleri gruplarındaki fiyat artışları ise toptan eşya fiyatları genel seviyesini artırdı. Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre, tekstilin hammadde ihtiyacı devamlı artıyor ama ekim alanları sürekli daralıyor. 19952012 döneminde pamuk ekim alanları yüzde 35.4 daraldı. Yine de çiftçinin tecrübesi, sertifikalı tohum ve tarım makineleri kullanımı, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi olumlu gelişmelerle verim artınca, miktar düşüşü bir yana, kütlü pamukta yüzde 4.3, pamuk lifinde yüzde 0.8 artış görüldü. Bu yüzden sorun fazla dikkat çekmedi. Türkiye genelinde 1 kilogram kütlü pamuğun maliyeti, üretici kârı ve refah payı olmadan 1 lira 74 kuruş. ABD’de ise 1 lira 44 kuruş. ABD çiftçisi, bize göre pamuğu yüzde 17 daha az masrafla üretiyor. Öte yandan ABD’de dekara 38 sent (77 kuruş) doğrudan destekleme veriliyor. Ayrıca düşük faizli kredi, uzun vadeli ihracat desteği ve gelir koruma ödemeleri gibi çeşitli destekler var. Pamuk ekim alanlarının daralması, arazilerin çok parçalı ve dağınık olması, girdi fiyatlarının yüksekliği ürün maliyetlerini artırıyor. Buna desteklerin yetersizliği, ithal pamuğun daha ucuz ve vadeli olarak temin edilebilmesi, gümrük vergisinin olmaması da eklenince, Türk pamuğu serbest piyasa koşullarında dünya fiyatlarıyla rekabet etmekte zorlanıyor. Bu nedenle çiftçiler pamuk yerine mısır ve ayçiçeğine yöneliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle