Katalog

SAYFA CUMHURİYET 11 EYLÜL 2013 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada diyordu. “Usta hadi canım sen de” diye omuz silkti bu açıklamaya. Çok değil, bir hafta bile değil, iki üç gün geçti geçmedi. “Usta” bu açıklamayı yorumladı: “Bunların siyasetçisi başka, dağdakiler başka konuşuyor” dedi. PKK’nin yurtdışına çekilmesine burun kıvırdı. Zaten diyordu. Çekilenler de PKK’nin yüzde 20’si. Onlar da yaşlılar, hastalar, çocuklar! Üstelik memleket sorunları ile uğraşacak değildi şu sıra. Suriye’yi kurtarmaya uğraşıyordu. Efendim Kürt sorunu, ekonomik dengeler… Bırakın bunları… Herhalde şimdi kafam Suriye sorununu çözmekle meşgul diye tersliyordu çevresindekileri. HHH Oysa Bayık’ın açıklamasını Kandil doğruladı; geri çekilme durdu! Aylardır karşılıklı bir oyun sahneleniyor. Ey ahali bakın; eylemleri durdurmadık mı? Artık şehitler gelmiyor... gibi söylemlerle kamuoyunu uyuttu RTE ama aynı ağzı kullanan PKK zaten hiçbir zaman çekilmedi. Aksine yıllardır dayattıkları olası yaptırımların gerçekleşmesinde şantaj gücü olarak örgütü hazır tutuyor. Dağdakileri kente çekiyor: Dağa gönderdikleri bomba uzmanı teröristlerini tekrar kentlere getiriyor. Ya Kürtleri ortak millet sayarsınız. Sıraladıkları koşulları yerine getirirsiniz yoksa?.. Yoksa ve de şayet barışçıl yollardan demokratik haklarımızı alamıyorsak. Altı ay bir yıl öncesine döner, kanlı eylemlerimize devam ederiz!.. Söyledikleri bu! HHH Hatta sınır karakolları yapımına devam edildiğini öne sürerek, devlet savaşa hazırlanıyor gerekçesiyle PKK’nin çekilmeyişine mazeret üretiyorlar. Hükümet ise… RTE konuşmazsa Arınç, o da konuşmazsa öteki yardımcı Bekir Bozdağ; hükümet adına konuşuyor. Bozdağ, çekilmenin durduğu, ateşkesin devam ettiği yolundaki PKK açıklamasına hükümetin yanıtını açıkladı: “Ne yapacaklarsa, kendilerinin bileceği iş!” Dediğine göre “terör örgütünü muhatap almıyorlar(mış)”. Yalanın arkasına gizlenmenin de bu denlisine şapka çıkarmak gerek. Oysa terör örgütüyle, İmralı’daki bir numaralı terörist başı ile masaya oturarak örtülü pazarlıklara girişen kim? Dünya âlem biliyor sorunun yanıtını: Bozdağ’ların patronu Başbakan RTE! HHH Hükümet, Öcalan’ı cebime koydum havasında. PKK’yi İmralı’dan yöneteceğini sanıyor. Oysa Öcalan ile Kandil etle tırnak gibi... Birbirinden ayrı düşmeleri olanaksız. Giderek karamsar bir hava yayılıyor. Yeniden terör eylemleri başlayacak mı diyen kaygılı sorulara rastlanıyor. Usta ise mutlu. Eylemleri durdurmuş. Her meydan nutkunda geleceği meçhul barış türküleri söylüyor. Anaların gözyaşları dinecek dedik; işte görüyorsunuz; bu sözümüzü yerine getirdik içerikli koyu hükümet propagandası kokan nutuklar atıyor. Efendim ama… çekilme durdu, şimdilik ateşkeste... Ya yarın? RTE hazır cevap: Soruları, Güneydoğu’da oylarının yüzde 55’e çıktığını, buna karşın Barış Demokrasi (Kürt) Partisi’nin oylarının düştüğünü söyleyerek yanıtlıyor. HHH PKK açıklamasından sonra süreç yeni bir aşamaya girdi. PKK’nin siyasal uzantıları dört bir koldan son açıklamasının hükümeti uyaracağını ve şayet istiyorsa Kürt halkı ile barış, demokrasi paketinin bir an önce yaşama geçirmesi gerektiğini savunuyorlar. Hükümet, PKK açıklamasını blöf diye yorumluyor. “Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın” der gibi PKK’nin, BDP vesair Kürt önderlerinin ve muhalefet partilerinin açıklamalarını fazla umursamaz, önemsemez görünüyor ya da böyle görünmeyi yeğliyor. Önceki gün toplanan AKP MYK’sinde yerel seçimlerde adaylıkların tartışıldığı… iki dönem vekillik ve şimdi bakanlık yapanlardan belediye başkanı olmak isteyenlerin görevlerinden istifa etmelerinin karara bağlandığı haberleri alındı ama... ... Çekilme sürecindeki son gelişme ve getireceği götüreceği sakıncaların görüşüldüğüne ilişkin bir haber… Bırakın haberi, haber kırıntısı bile yansımadı medyaya! Medyada çekilme durdu, şimdi ne olacak diye bir telaş, bir telaş... Hükümet için şu sıra varsa yoksa seçimlerin yereli geneli, bir de Esad! HHH İktidarın gözünü sandık kör etmiş; gerisi hava cıva! Hesap ve Ders YOK, olimpiyat oyunlarını İstanbul’a çekme girişimi dolayısıyla yaşadılarımızın kesin hesabı çıkarılıp dersi yazılmadan bu olay kapatılamaz. Ne var ki, toplumun ve devletin tutumlarında ciddilik kaybolunca başa neler geleceğini göstermek için bundan daha açık bir başka örnek bulmak da çok zordur. limpiyatların, her şeyden önce temelleri antik çağlarda atılmış sportif bir olay olduğu ve bütün sorunlarının dostça ve centilmence çözülmesi gerektiği akılda tutulmalı, dolayısıyla kim ne derse desin, sporun içine siyaset ve ekonomik kazanç hırsı sokulmamalı. Dersin özü bu. Oysa Türkiye’yi yönetenler, sportmenliğin değerlerine uygun bir temizliği sürdürmek yerine, kapitalist toplumların sinsi ve kirli haves alanlarında onlarla karşılıklı aşık atmaya kalkışmışlardır. Ama yarışma hırsı yerine sportif ve turistik tesis inşa etme ihalesi peşinde koşmaktan ibaret bir rekabetten hayır gelir mi? Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı da olimpik yarışmalara kentsel dönüşüm yapılaşmalarının gözlükleriyle bakmış ve hatta Kanal İstanbul gibi hesapsız kitapsız çılgın projelerı bile bu israf furyasının içine sokmaktan kendisini alamamıştır. abii olimpik değerlerden sıyrılıp böylesine bulanık çevrelere girince oyunların, kumpasların, tuzakların içine düşmeden olmuyor. Öyle alanlara girmenin sonucunda büyük kazançlara yol açılacak girişimler için sarfedilen miktarların haddi hesabı olmaz. Bu açıdan bakınca, olimpiyatları İstanbul’a çekmek için Türk tarafının toplam ne kadar milyar dolar harcadığını hesap etmek çok ilginç olabilir. Üniversitelerden birinde böyle bir doktora çalışmasının yapılması şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkar herhalde: Kalabalık temas ve propaganda heyetlerinin uzak ülkelere gidip gelmeleri, sayısız televizyon yayını, pahalı toplantılar. En önemlisi, çok daha yararlı işler yapabilecek yüzlerce ve binlerce insanın o işleri bırakıp bu işleri yapmaları, onlara ödenecek ücretler, yetişmeleri için vaktiyle harcanmış paralar… Hiç kolay bitmeyen bir sürecin tükettiği emeklerin ve paraların sonu gelmez ve günü geldiğinde bir bakarsınız ki bunların hiçbiri işe yaramamıştır. Güzel ve unutulmaz bir derstir ama, çok pahalı. Başkent, çok hareketli bir gece yaşadı. Gezi, ODTÜ Ormanı’nda otoban, Mamak Tuzluçayır ve Okmeydanı’ndaki polis şiddetine tepkili olan Ankaralılar, dün de Antakya’dan gelen acı haberin ardından protesto eylemlerini sürdürdü. (NECATİ SAVAŞ) O Ankara’da da direniş gecesi ALİCAN ULUDAĞ/SİNAN TARTANOĞLU T ANKARA Kızılay Meydanı’nda Hatay’da polis müdahalesi sırasında yaşamını yitiren Ahmet Atakan için toplanan binlerce direnişçiye polis TOMA, Akrep ve biber gazıyla müdahale etti. Müdahalenin ardından ara sokaklarda süren çatışmalarda “alışılmışın dışında” biber gazı kullanımı dikkat çekti. Çok sayıda gözaltı yapıldı. Kuğulu Park, Dikmen, Mamak, Batıkent ve Keçiören’de toplanan yurttaşlar, sloganlarla Atakan’ın ölümünü ve hükümeti protesto etti. “Ahmet Atakan ölümsüzdür”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” ve “Hükümet istifa” sloganları atılırken, içinde üst düzey yetkililerin olduğu belirtilen bir Emniyet helikopteri gece karanlığında alçak uçuş yapıp meydana projektör tutarak alan tespiti yaptı. Bu görüntü eylemciler arasında bir yandan gülüşmelere neden bir yandan da Amerikan filmlerini anımsattı. Eylemcilerin 21.00’de Atatürk Bulvarı’nı kapatması ile birlikte polis anonsu başladı. En sert müdahale saat 21.15 sıralarında Kızılay’da yaşandı. Polis helikopteri destekli müdahalede 500’e yakın çevik kuvvet polisi, çok sayıda TOMA, Akrep olması dikkat çekti. Tuzluçayır yine tarih yazıyor Camicemevi inşaatına karşı eylemlerin başladığı Tuzluçayır direnişine tüm mahalle destek veriyor. Önceki gece Tuzluçayır Kavşağı’nda yapılan eyleme ani bir şekilde müdahale eden polis, göstericileri ara sokaklarda kovalamaya başladı. Bu sırada eylemciler mahalle halkına “kapıları açın” diye çağrıda bulundu. Halk, bu çağrıya hiç tereddüt etmeyerek uydu ve yüzlerce eylemciyi evlerine aldı. Polis sokaklarda eylemci ararken, gençler evlerde bekliyordu. 12 Eylül’de faşizme karşı direnişin merkezi olan Tuzluçayır’da halkın bu direnişte de gençlere sahip çıkması söze gerek bırakmıyor. İzmi r ’ d eki G ezi d avası Duruşmayı izleyenler, tahliyeleri reddeden mahkemeyi “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarıyla protesto etti. (DHA) Polis yine hedef alarak gaz bombası attı Polis kendi çıkardığı yangını umursamadı Müdahale sırasında yine yoğun biber gazı kullanımı yurttaşları olumsuz etkiledi. Birçok kişi baygınlık geçirdi. Polisin özellikle ara sokakları gaza boğması dikkat çekti. Müdahale sonrasında ara sokaklara barikatlar kuruldu. Polisin ara sokaklara yaptığı müdahale sonrasında kullandığı biber gazı kapsülleri dükkânların içerisine girdi. Birçok dükkân uzun süre kullanılamaz hale geldi. Selanik Caddesi’nde bulunan bir otele giren gaz bombası otelde yangın çıkmasına neden oldu. Polis yangınla hiç ilgilenmedi. Bahçedeki ağacın yanmasından endişelenen esnaf itfaiye çağırdı ve yangınla mücadale etti. Çok sayıda gözaltını olduğu Konur Sokak’ta Grup Ekin’in “Cesaretiniz varsa gelin” şarkısı çalındı. Tuzluçayır’dan Kızılay’a gelen yaklaşık 500 kişilik gruba da polis, Kurtuluş’ta müdahale etti. Çatışma Cebeci’ye kadar ilerledi. Ayrıca ODTÜ Ormanı’ndan geçecek otobana karşı direnen 100. Yıl Mahallesi sakinleri ve ODTÜ öğrencileri ile birleşen Dikmenlilere polis müdahale etti. Bu sırada şiddetli çatışmalar yaşandı. Keçiören ve Batıkent’te de eylemler yapıldı. Genelge var uygulama yok Adliyede ALİCAN ULUDAĞ ODTÜDikmen el ele ANKARA İçişleri Bakanlığı’nın Gezi eylemleri sonrası polise yönelik yayımladığı genelge, ODTÜ ve Tuzluçayır’daki gösterilere yapılan müdahalelerde ihlal edildi. Polis, bu gösterilere müdahale ederken gaz bombasını 45 derece atması gerekirken, genelgeye aykırı şekilde direkt eylemcileri hedef alarak kullandı. Diğer yandan eylemler sırasında önce grubun uyarılması, ardından tazyikli su kullanılması ve son çare olarak gaz bombası atılması gerekirken, uygulamada da bunun tam tersi yapılıyor. Son örnek Tuzluçayır’daki direnişte yaşandı. Cumartesi gününden bu yana süren eyleme müdahale eden polis, genelgenin tersini uyguluyor. Hiçbir uyarı anonsu yapmadan gruba direkt Akrep ile gaz bombası atan emniyet güçleri, tazyikli suyu ise neredeyse en sona bırakıyor. Önceki gece yapılan müdahale sırasında atılan gaz bombası nedeniyle bazı göstericiler yaralandı. Tuzluçayır’da bir gösterici ise plastik merminin isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. Bilinci kapanan genç, yapılan tedavi sonrası ancak uyanabildi. eylem ÇGD’DEN TEPKİ Çagdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay, Tuzluçayır’daki eylemde polisin gazetecileri darp etmesine sert tepki gösterdi. Polis saldırısına uğrayanlar arasında Cumhuriyet gazetesi foto muhabiri Necati Savaş, Evrensel ve Hayat TV muhabirleri Hasan Akbaş ile Birkan Bulut’un da bulunduğunu belirten Abakay, “İçişleri Bakanı gerekli soruşturmayı yapmakla mükelleftir” dedi. ALİ İSMAİL’İN HEYKELİ YAPILACAK CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir Tepebaşı Beledeyesi’nin düzenlediği 7. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu kapsamında heykel sanatçısı Meliha Coşkun, Gezi Direnişi’nde öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ı ölümsüzleştiren bir heykel yapacak. Sempozyum, eski Kurt Kiremit Fabrikası alanında Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, 4 ülkeden 11 heykel sanatçısının katıldığı törenle açıldı. Sempozyumda heykel sanatçısı Coşkun tarafından, Gezi Direnişi’nde dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail’in kabartmasının yer alacağı bir heykel yapılacak. Heykelin Eskişehir’de bir parka yerleştirileceği ya da memleketi Hatay’a gönderileceği belirtildi. Kimyasallı su Meclis’e taşındı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’deki Gezi Direnişi’ne katılan ve kamu mallarına zarar vermekle suçlanan 8’i tutuklu 36 kişinin yargılanmasına dün İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Tutuklu sanıklardan A.I’nın tahliye isteminin reddedilmesi üzerine duruşmayı izleyenler, “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarıyla mahkeme heyetini protesto etti. Salondan yaklaşık 10 dakika kadar çıkmayan grup, mahkeme heyetinin kürsüyü terk etmesi üzerine salondan ayrıldı. Duruşmayı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, milletvekilleri Hülya Güven, Mustafa Moroğlu, Musa Çam, Erdal Aksünger, CHP İl Başkanı Ali Engin, Karşıyaka ve Güzelbahçe belediye başkanları da izledi. Tutuklu sanık temizlik işçisi A.I, “Olaylar başladığından beri internete girmedim. Demokratik hakkımı kullandım. Bu eylemlerde şiddet duruşum olmadı. Örgütün eylemlere çağırdığı gerçekdışıdır. Hiçbir örgüte üye değilim” dedi. Üniversite öğrencisi D.D. de “Ben bu eylemlerde suç teşkil edecek bir davranışta bulunmadım” diye konuştu. Davaya müdahil olarak katılan İzmir Barosu Başkanı avukat Sema Pekdaş, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Eylemleri örgütler yapmıştır” açıklamasının ardından, tutuklamaların başladığını söyledi. Pekdaş, “Normal mahkemeler serbest bıraktı. TMK 10. maddesiyle görevli mahkemeler tutuklama yaptı. Mahkemeniz onları yargılamada görevli değildir. Pala ve sopa ile insan avına çıkanlar tutuksuzken, buradaki insanlar tutuklu. Bu nasıl bir adalet?” dedi. ADANA (Cumhuriyet) Adana’da pazar akşamı ODTÜ direnişine destek için yapılan eylemde, polisin kullandığı tayzikli suyun ardından göstericilerin vücutlarında kasılma nöbetleri ve yanıklar oluşmuştu. CHP Milletvekili Ümit Özgümüş, olayı TBMM gündemine taşıdı. İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Özgümüş, şu ifadeleri kullandı: “Kimyasal madde kullanıldığından bilginiz var mı? Bilginiz varsa, bu talimatı siz mi verdiniz? Bunu yapanlar hakkında soruşturma başlatacak mısınız?” ‘Bu nasıl adalet?’ Sempozyum kapsamında Espark Alışveriş Merkezi yanındaki fuar alanında Yeni Türkü bir konser verdi. Katılımcılar, konser boyunca Gezi Direnişi’nde öldürülen Ali İsmal Korkmaz ve ODTÜ direnişine destek için pankartlar açtı. Yeni Türkü’nün solisti Derya Köroğlu da Ali İsmail’in posterini aldı.