14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2013 PAZAR 4 HABERLER Silivri’de Başbuğ’u ziyaret eden Kılıçdaroğlu ‘Görevini yaptı, suçlu olduğuna inanmıyoruz’ dedi Barış ve Çevre Sevgili, Bölgemizde savaş rüzgârları eserken 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutluyoruz. Aynı zamanda, bu yılki Dünya Barış Günü’nde BDP dört kentte mitingler düzenliyor. Bugün, bölgedeki savaş rüzgârları ve BDP’nin mitinglerinden değil de, genel olarak barış kavramından ve “barış özlemi”nden söz etmek istiyorum. Çünkü bu konuda kafalar oldukça karışık, büyük de bir kavram kargaşası var ortalıkta. Barış özleminin insanlık kadar eski olduğu çokça telaffuz edilen bir nakarattır, kanımca gerçeği de tam olarak yansıtmaktan çok uzaktır. İnsanlık tarihinin büyük bir bölümünde savaş tutkusu egemendir. Barış değildir kutsanan. Tarihin çok büyük bir bölümünde, barış kahramanlarından söz edilmez, yüceltilenler fatihlerin fetihleridir. Savaşlar ile barışlar birbirlerini izlemişlerdir tarihte. Barış kavramı da bugün ona yüklediğimiz içerikten çok uzaktaydı. Adil ve kalıcı bir barış değildi aranan. Savaşı kazananın kaybedene koşullarını zorla kabul ettirdiği barışlar söz konusuydu daha çok. Durum böyle olunca da, adil ve kalıcı bir barışa ulaşılmıyor, uzlaşıyla elde edilmiş bir çözümden çok, güçlüye zorla boyun eğilen bir savaşmama haline ulaşılıyordu. Savaşmama hali de yenilen belini doğrultana kadar sürüyordu. HHH Tabii ki fetihlerin sefasını egemenler sürerken, acı bedelleri çalışanlar ödüyorlardı. Ama bu durum yine de geniş kitlelerde yoğun bir barış özlemi yaratmıyordu. Yani barış özlemi insanlık tarihi kadar eski falan değildi ve tarih her savaşın içinde kendi barışını, her barışın içinde kendi savaşını barındırdığı bir savaşbarış diyalektiği süreci haline gelmişti. Barış zorunluluğu ve özleminin tarih sahnesinin önüne çıkması, savaşbarış diyalektiğinin kırılmaya yüz tutmasıyla yani dünya savaşı dediğimiz iki paylaşım savaşıyla oldu. İki dünya savaşı sırasında teknoloji öylesine ilerlemiş, kitlesel imha silahları öylesine yıkıcı bir hal almıştı ki, savaşların kazanan için de artık götürüsü getirisinden fazla olmuştu, hatta savaşbarış diyalektiği zincirinin sona ermesi gündemdeydi. Özellikle kimyasal silahların, kitle imha silahlarının gelişmesiyle artık savaşların barışlarının olamayacağı bir aşamaya gelmişti insanlık. İşte bu nedenledir ki, barış tutkusu ve özlemi savaşbarış diyalektiğinin kırıldığı 20. yüzyılda insanlığın tarihinde ön plana çıkmıştı, bir nükleer savaşla insanlığın topyekun yok olması tehlikesi 20. yüzyılda barışı zorunlu kıldı. Blokların tarihe karıştığı bugün topyekun bir nükleer savaş tehlikesi, geri dönülmez biçimde ortadan kalkmamış olsa bile, nispeten geride kalmış görünmektedir. 21. yüzyılın birincil tehlikesi bir topyekun bir nükleer savaşla insanlığın bir anda yok olması değildir. O 20. yüzyılın tehlikesiydi, 21. yüzyılın tehlikesi ise insanların yaşadıkları dünyayı yoğun biçimde kirleterek, tedrici olan, ama gittikçe ivme kazanan bir biçimde yok olmanın eşiğine gelmiş olmalarıdır. Kısacası çevre sorunları, barış sorunlarının önüne geçmiş, insanlık için daha önemli konuma gelmiştir. Bu yüzdendir ki günümüzde çevreci ve doğacı hareketler, barış hareketlerinden daha önemlidirler. 20. yüzyılın asıl tehlikesi karşısında barış hareketi öne çıkıyordu. 21. yüzyılın başat tehlikesi ise çevre ve doğa olunca, orada da kaçınılmaz olarak, çevreci hareket öne çıkacaktır. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü, bu bilinçle kutlarsak, ona daha da çağdaş bir içerik kazandırmış oluruz sanırım. ‘Çok ağırına gidiyor’ AYŞE SAYIN CANAN COŞKUN CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasında müebbet hapse mahkum edilen eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u dün Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’nun Başbuğ’u ziyaretine Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Erdoğan Toprak, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da katıldı. Ziyaret sonrasında açıklama yapan Kılıçdaroğlu, kamu vicdanını tatmin etmek için Silivri’ye geldiklerini belirterek, “Onun suçlu olduğuna inanmıyoruz. Bakanlar Kurulu kararıyla Genelkurmay Başkanı yapıyorsunuz. Sonra da dönüyorsunuz emekli olduktan sonra sen terör örgütünün üyesisin diyorsunuz. Bu işin bir siyasi sorumlusu yok mu” diye sordu. ‘Renklerden diktatörler korkar’ ‘Savaş çığırtkanlığı yapmak yakışmaz’ Olası Suriye operasyonuna ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Savaş çığırtkanlığı yapmak Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na yakışmaz. İnsanların öldürülmesi üzerine görüş beyan eden bir başbakan olmaz” dedi. Kılıçdaroğlu, “Egemen devletlerin, BM’nin ve diğer yetkililerin tarafların birbirini öldürmediği, bir ateşkes sürecini sağlaması gerekiyor. İki yıl önce barışı sağlayın, ‘Ankara sürecini başlatın’ diye hükümete teklifte bulundum. Bırakın barışı sağlamayı Suriye’de kan ve gözyaşını nasıl artırırız hesabı içinde bir hükümet var. Suriye’de kan aksın diye eğitim kampları kuruyorsunuz” dedi. ‘Herkes vicdanını sorgulasın’ Kılıçdaroğlu, Başbuğ’un kendisine, “Verilen yasaların tanıdığı görevleri olabildiğince iyi bir şekilde yerine getirmeye çalıştığını” söylediğini aktardı. Bu görüşe aynen katılıdıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu “Komutan olarak görev yaptığı süre içerisinde yasaların kendisine tanıdığı yetkileri kullandı. Kendisini terör örgütü üyesi olarak suçlamak ya da darbeci olarak suçlamak kendisinin çok ağırına gittiğini ifade etti. Demokrasiyi geliştirmek isteyen tüm kurumlara destek verdi ama darbeci oldu” dedi. Kılıçdaroğlu, Başbuğ’un AKP hükümeti döneminde terfi ettiğini anımsatarak, “Kara Kuvvetleri Komutanı’nı alıyorsunuz, Genelkurmay Başkanı yapıyorsunuz, sonra terör örgütü üyesi diyorsunuz. Sen bunu yaparken haberin yok muydu? Herkesin vicdanını sorgulaması lazım” dedi. uçlu olsaydım böyle konuşmazdım’ İnsanların boş yere hapiste durmasının herkesi rahatsız ettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Cumhuriyet tarihinde ve hiçbir demokraside örneği yok. Başbuğ, ülkesini, bayrağını, insanını seven, demokrasiye inanmış bir asker. Siz demokrasiye inanan bir askeri darbeci olarak ifade ediyorsunuz, bu olabilir mi” diye sordu. Kılıçdaroğlu, Başbuğ’un moralinin ve sağlığının iyi olduğunu akta ‘S rarak, “Çünkü kendisine yöneltilen suçlamaların haksız olduğunu biliyor. Vicdanım rahat, gönlüm rahat, ‘Suçlu olsaydım böyle konuşamazdım’ dedi. Eğer siz yargılamayı önyargıyla yapar, ben nasıl olsa istediğim kararı veririm anlayışıyla yola çıkarsanız bu doğru bir anlayış değildir, bunun yanlışlığı ortaya çıkıyor. Herkes yargılanabilir, ama bu şekilde değil. Toplumun ortak vicdanının, ‘evet bu kararda bir adalet vardır’ demesi lazım” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, “Ordunun siyasete karışmaması ortak arzudur, kendisinin de arzusudur. Ancak siyasetde orduya müdahale etmemeli. Kendisi bunu ifade etti” dedi. Kılıçdaroğlu, Beyoğlu Fındıklı’daki merdivenlerin gökkuşağı renklerine boyandıktan sonra gri boyayla kapatılmasına ilişkin, “Hangi insan renklerden korkar, ancak diktatörler. Dünyanın en güzel yedi rengi var; gökkuşağı. Gökkuşağından korkulur mu? Hangi akıl mantıkla griye boyamışsınız? Yedi rengi görüyorsunuz, düşman ilan ediyorsunuz, tamamını griye boyuyorsunuz, Allah akıl fikir versin” diye konuştu. Gazeteci Coşkun’a taziye ziyareti Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde babası Hamdi Coşkun’u kaybeden gazeteci Ahmet Hakan Coşkun’un Silivri’deki aile evine taziye ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu, Coşkun ile bir süre sohbet etti. n ANKARA (ANKA) Van, Ağrı, Iğdır, Kars, Ardahan ziyaretlerini tamamlayan CHP heyeti önümüzdeki hafta Şırnak ve Hakkâri’ye gidecek. Ziyaretlere ilişkin açıklama yapan CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, CHP’nin çözüm sürecine bakışını ve politikalarını anlattıklarını belirterek “Görüşmelerimizde, CHP’nin çözüm için her zaman katkı koyduğunu ve 1991 yılında en büyük adımı attığımızı hatırlattık. Heyet olarak gittiğimiz yerlerde bizleri dinleyen muhtarlar, esnaf, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve vatandaşlar, CHP’nin bu görüşlerini televizyonlardan duymadıklarını, bu düşünceleri neden bölge halkına ulaştırmadığımızı sorarak, şikâyetlerini ilettiler” dedi. CHP, Şırnak ve Hakkâri’ye gidecek Malazgirt benzetmesi Erdoğan, Suriye’ye müdahale mesajlarını sürdürerek ‘Artık bir adım atma zamanı geldi’ dedi. Erdoğan, ‘savaşa gerekçe’ olarak da tarihten örnek verdi Hava Harp Okulu birincisine diplomasını Cumhurbaşkanı Gül verdi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) n DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır Dicle Üniversitesi bünyesinde önümüzdeki yıl açılacak olan iletişim fakültesinde öğrencilere Türkçe, Kürtçe ve İngilizce eğitim verilecek. Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri ve İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Eyigün, önümüzdeki yıl öğrenci almaya başlayacaklarını belirterek, “Fakülteyi açtığımız zaman ilk işimiz Kürtçe seçmeli ders koymak olacak” diye konuştu. Kürtçe seçmeli iletişim fakültesi YUNANİSTAN’A SOKULMADI AKP’li başkan ‘sakıncalı’ BURSA (Cumhuriyet) AKP’li Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yunanistan’a “sakıncalılar listesi”nde bulunduğu için alınmadı. Osmangazi Belediyesi’nin kardeş Kozlukepir belediyesinin düzenlediği panayır etkinliklerine katılmak üzere Yunanistan’a yola çıkan Dündar makam aracıyla geldiği İpsala Gümrük Kapısı’ndan Yunanistan’a sokulmadı. Dündar, Twitter hesabından şu mesajı attı: “Atina tarafından şahsıma konulan Yunanistan’a giriş yasağından dolayı Yunanistan’a girişimiz engellendi ve Yunan gümrüğünden geri döndük. Atina, beni daha önce yaptığım bir konuşmadan dolayı sakıncalılar listesine almış. Bu yüzden Yunanistan’a giriş yapamadım. Geri döndük.” ‘Deniz’de ‘hava’da mezuniyet sevinci Deniz Harp Okulu Komutanlığı’nın 240. Dönem, Hava Harp Okulu Komutanlığı’nın da 59. Dönem Diploma ve Sancak DevirTeslim Törenleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in katılımıyla gerçekleştirildi. Tuzla’daki Deniz Harp Okulu Komutanlığı’nda yapılan törende Cumhurbaşkanı Gül okul birincisi Teğmen Erhan Erden’e, TBMM Başkanı Çiçek okul ikincisi Teğmen Hakan Akdemir’e, Başbakan Erdoğan okul 3.’sü Teğmen Ömür Paçacı’ya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel de okul 4.’sü Bilal Emin Türker’e diplomalarını verdi. Yeşilköy’deki Hava Harp Okulu Komutanlığı’nda gerçekleştirilen törende de 6’sı kadın, 72’si yabancı uyruklu olmak üzere toplam 208 teğmen mezun oldu. Dönem birincisi Buğra Baldan, yaş kütüğüne 20122013 eğitimöğretim yılı mezunlarının adına 59. dönem uçak maketini çaktı. Cumhurbaşkanı F4 ve F16 uçaklarının gösteri uçuşu yaptığı tören Hava Harp Okulu Marşı’nın okunmasıyla sona erdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, “Millete Hizmet Yolunda” başlıklı konuşmasında, Suriye mesajlarını sürdürerek, “Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi şu anda iş yapamaz durumda. 100 binin öldürüldüğü bir Suriye’de artık burada ortak hareket etmenin kararına vardık. Yani bugün bir gönüllüler koalisyonu olabilir. Ama burada artık bir adım atmanın zamanı gelmiştir” dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan ayrıntılar şöyle: Tarihten örnekler: Eğer, bundan 942 yıl önce, Sultan Alparslan’a, “Senin Halep’le, Şam’la, Kudüs’le, Kahire’yle ne işin var” denilseydi, inanın Malazgirt Zaferi olmaz, Kayı Boyu Söğüt’e gelemez, Ortadoğu kendisini toparlayamaz, tarihin tozlu sayfalarında kaybolur giderdi. Eğer bundan 800 yıl önce, Sultan Selahaddin’e, “Senin ne işin var Kudüs’le, sarayında otur, rahatına bak” denilseydi, bu coğrafyanın tarihi çok daha farklı olurdu. Kardeş kavgası içinde değiliz: Mısır’da, Suriye’de kardeşlerimiz şehit edildiler. Onları, dışarıdan gelen düşmanlar, işgalciler, vandallar, barbarlar değil, ne acıdır ki, kendilerinden olan, kendi ülkelerinin vatandaşları, hatta kardeşleri katlettiler. Bugün Irak’ta, Lübnan’da kardeşin kardeşi katlettiğine şahit oluyoruz. Filistin’de kardeşler arasındaki anlaşmazlığın mücadeleyi zayıflattığını görüyoruz. Şunu çok büyük gururla ve bahtiyarlıkla ifade etmeliyim ki, bundan bin yıl önce Selçuklu Devleti’nin yaptığı gibi, bundan 100 yıl öncesine kadar Osmanlı Cihan Devleti’nin yap tığı gibi, bugün de Türkiye Cumhuriyeti, bu çatışmaların, bu kanlı mücadelenin, bu kardeş kavgasının içinde değildir. Bölgede huzur istiyoruz: Biz, Mısır’da, seçilmiş bir iktidara karşı askeri darbe yapılmasına karşı çıkarken, dengeleri, konjonktürü, çıkarları gözeterek değil; tarihimizi, ecdadımızı ve ilkelerimizi gözeterek karşı çıktık. Biz, Suriye’de, zalim bir iktidarın halkına ölüm kusmasına karşı çıkarken, ilkelerimiz, ideallerimiz, değerlerimiz adına buna karşı çıktık. Sadece kendimiz için değil, bütün kardeşlerimiz, bütün bölge için barış istiyoruz, huzur istiyoruz, refah istiyoruz. Düşman değil dost edindik: Bu zorlu süreçte Türkiye, düşman değil, yeni dostlar, samimi dostlar edinmiştir. Türkiye dik duruşuyla, darbelere darbe, katliamlara katliam diyen cesur duruşuyla, dünyaya hem demokrasi dersi, hem de insanlık dersi vermiştir. BM iş yapamaz durumda: Şu anda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, 2 ülkenin maalesef süreci tıkaması neticesinde karar alamıyor. Demek ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi şu anda iş yapamaz durumda. Dolayısıyla 100 binin öldürüldüğü bir Suriye’de artık burada ortak hareket etmenin kararına vardık. Yani bugün bir gönüllüler koalisyonu olabilir. Ama burada artık bir adım atmanın zamanı gelmiştir. Çıray’dan İzmir uyarısı n ANKARA (ANKA) CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, İzmir’in Reyhanlı benzeri bir faciaya gebe olduğunu iddia ederek Suriyeli kaçaklar hakkında İçişleri Bakanı’nı uyardı. Çıray yaptığı açıklamada, “İzmir’in laik, demokrat yapısını bozmak için Suriyeli kaçakları gönderiyorlar” dedi. Özellikle Basmane semtinde rahatsızlık olduğuna işaret eden Çıray, “Bir yanda ülkemize mülteci adı altında terörist ithal ediliyor, diğer yanda bir insanlık dramı yaşanıyor” dedi. 60 günde 18 bin kaçakçı rdoğan Obama’nın sözlerini değerlendirdi Başbakan Tayyip Erdoğan AKP milletvekili Mehmet Tekelioğlu’nun oğlunun düğün törenine katıldığı sırada ABD Başkanı Obama’nın sözlerine ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Daha neticeleri alamadım” dedi. E n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yapılan açıklamaya göre, temmuz ve ağustosun son haftasına kadar yurt genelinde toplam 17 bin 859 kaçakçı yakalandı. Bunlardan 16 bin 338’i Suriye, 1191’i Yunanistan, 164’ü Bulgaristan, 128’i İran ve 7’si Gürcistan sınırında gözaltına alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle