19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Hükümet Suriye için geçen sene alınan yetkinin geçerli olduğunu savunuyor, muhalefet karşı çıkıyor ‘Yeni tezkere’ tartışması AYŞE SAYIN İhvan Deneyimine Farklı Bir Bakış II Pazartesi yazımda, İhvan deneyiminden çıkarılabilecek dersleri düşünürken altını çizdiğim gibi İhvan antikapitalist bir hareket değil. İhvan’ın emperyalizm karşıtlığı daha çok kültürel özellikler taşıyor. İhvan projesinin amaçladığı topluma, parlamenter, “barışçı bir yoldan” ulaşmayı hedeflediğini açıklamasına karşın, devletten, toplumdan, emperyalizmden gelen şiddetli ve şiddet içeren bir tepkiyle karşılaştı. Bu kez, Yunanistan’da kapitalizm ve emperyalizm karşıtı olduğunu açıkça beyan etmiş bir sosyalist hareket, SYRİZA IMF’nin kemer sıkma, yaygın işten çıkartma içerikli neoliberal politikalarını ısrarla, acımasızca uygulayan hükümeti eylül ayında düşürmeyi, ilk genel seçimlerde de hükümet olmayı planlıyor. IMF, Yunanistan’da eylül ayında siyasi istikrarsızlığın daha da artacağını düşünüyor. Gündemde kamu sektöründe büyük çaplı işten çıkarmalar var. Sol eğilimli ortağı istifa ettikten sonra Yeni Demokrasi PASOK koalisyonunun, 300 koltuklu mecliste yalnızca 153 destekçisi kaldı. Gözlemciler koalisyonun enerjisinin tükendiğini düşünüyor. Bu ortamda SYRİZA’nın lideri Çipras sendika liderleriyle görüşürken eylül ayında geniş kitle eylemleriyle hükümeti düşürmeyi planladıklarını açıklamıştı. Seçimleri kazandıkları takdirde, işten çıkarmaları durduracaklarını söyleyen Çipras’ın, bu arada SYRİZA’yı hükümet etmeye uygun bir yapıya dönüştürmeye çalıştığı görülüyor. SYRİZA 1014 Temmuz’da topladığı kongrede, bir örgütler, akımlar koalisyonu yapısını terk ederek siyasi bir partiye dönüşmeyi amaçlamıştı. SYRİZA’nın hükümete gelme olasılığı arttıkça ana akım medyada, SYRİZA’nın parçalı yapısına içindeki komünist gruplarayönelik eleştiriler de artıyordu. Buna karşılık kongrede SYRİZA’nın sol kanadını oluşturan gruplar, varlıklarını korumaya çalışırken daha ileri bir antikapitalist platforma geçmeye yönelik önerilerde ısrar ettiler. Kongre, sol grupların varlıklarını bir süre daha sürdürmelerini kabul etmek zorunda kalırken sol platformun önerilerini tümüyle reddetti. Sonuçta SYRİZA kongreden, partileşerek ama delegelerin yüzde 30’unun desteğini alan güçlü bir sol/ komünist muhalefetle birlikte çıktı. Tüm bunlara bakarak Syriza’nın hükümet olmaya daha yatkın, geleneksel düzen partilerine benzer bir yapıya doğru evrimleşmekte olduğunu savunanlara hak vermemek çok zor. Bana, SYRİZA hükümet olmaya yaklaştıkça antikapitalist, antiemperyalist platformunu sulandırarak düzenin içine doğru çekiliyor gibi geliyor. Peki, hükümete gelmek için bu tavizleri vermeye değer mi? Bir adım geriledikten sonra iki adım ileri atmak olanaklı mı? To Nea gazetesinden Paul Tsimas’ın anımsattığı İzlanda deneyimi bu soruya cevap vermeye yardımcı olabilir. Doksanlı yılların sonunda, İzlanda’da bir sosyal demokrat ittifak oluşurken komünist ve çevreci gruplar bu ittifakın dışında kalarak ‘Staingkrimour Sigkfousan’ adlı bir hareket oluşturmuşlar. Bu gelişmeleri izleyen yıllarda, Sigkfousan halkı çok tehlikeli bir kredi köpüğünün oluşmakta olduğunu savunarak uyarmış. Bu köpük 2008’de patlayıp da yılında İzlanda ekonomisi çökerken işsizlik on kat artınca, hükümet düşmüş, genel seçimlerde Sigkfousen’in oyları 21’e yükselmiş. Yeni hükümeti Sigkfousen ve sosyal demokratlar birlikte kurmuşlar, Sigkfousan maliye bakanlığını, IMF ile pazarlıkları üstlenmiş. O günlerde, Tsimas, Maliye Bakanı’na radikal bir sol hareket olarak IMF ile pazarlık yapmaya ne diyorsun diye sorduğunda, Bakan’ın kendisine “Yangın kapıya dayanınca su kovasının rengine bakılmaz” dediğini aktarıyor. Bakan, IMF’ye yoksullara yardım etmeye kararlı olduğunu ancak toplumsal harcamaları artırmayacağını, ödeme planına sadık kalacağını söylemiş. IMF de bu koşulları kabul etmiş. Sol koalisyon, toplumsal muhalefeti yatıştırmış, ekonomiyi stabilize etmiş, işsizliği belirgin biçimde azaltmış, ekonomistler “İzlanda mucizesinden” söz ediyorlarmış. Ancak 2012 Nisan’ında genel seçimlerinde Sigkfousen’in oyları yüzde 21’den yüzde 10’a düşmüş. Yeni hükümeti muhafazakârlar kurmuş. Sanırım, kapitalist devlet, parlamenter sistem, “düzen dışı” partilere çok fazla seçenek tanımıyor. Rejimi değiştirmek isteyenler hızla, gerekirse şiddet yoluyla iktidardan uzaklaştırılıyorlar. Yönetmek isteyenler de “yangın sönünce” eve gönderiliyorlar. Tüm bunlardan çıkarılacak bazı dersler olsa gerek diye düşünüyorum. ANKARA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’ye yönelik olası uluslararası müdahaleye Türkiye’nin de katkı vereceğini açıklamasının ardından, “yeni tezkere” tartışması başladı. Muhalefet partileri, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’ye müdahale kararı alması durumunda, TSK unsurlarının Suriye’ye gönderilmesi için Meclis’ten “yeni bir tezkere” çıkarılması gerektiğine dikkat çekerken yeni bir “1 Mart” sürprizi olmaması için hükümet Suriye konusunda geçen yıl 4 Ekim’de TBMM’den aldığı yabancı ülkelere asker gönderme yetkinin süresini uzatma seçeneğini gündeminde tutuyor. Türkiye’ye ait askeri bir uçağın düşürülmesi ve Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine Suriye tarafından yapılan saldırıda 5 yurttaşın yaşamını yitirmesinin ardından hükümet, 4 Ekim 2012’de Meclis’ten Suriye konusunda “yabancı ülkelere asker gönderme” yetkisi aldı. Söz konusu hükümet tezkeresinin süresi 4 Ekim 2013’te sona ereceği için hükümetin Suriye’ye uluslararası bir koalisyon gücünün müdahale kararı alması durumunda yeni bir tezkere mi çıkaracağı, yoksa mevcut tezkerenin süresini mi uzatma yoluna gideceği tartışma konusu oldu. TBMM’de geçen yıl kabul edilen ‘HÜKÜMET YÜCE DİVANLIK OLUR’ HP ve MHP Suriye’ye uluslararası gücün müdahalesi için BM kararının ve TBMM’ye yeni bir tezkere getirilmesinin zorunlu olduğuna dikkat çekiyor. CHP’nin diplomat kökenli milletvekillerinden Osman Korutürk, hükümetin elindeki yetkinin içeriğinin tamamen farklı olduğunu belirterek uluslararası gücün müdahalesi için yeni tezkere gerektiğini söyledi. “Aksi takdirde hükümet Yüce Divanlık olur” diyen Korutürk, anayasanın 92. maddesi gereğince Suriye’ye olası müdahalenin “meşruiyet” kazanmasının koşulunun BM Güvenlik Konseyi kararı olduğunu ifade etti. Hükümet kanadında dile getirilen BM kararı aranmaksızın “gönüllüler koalisyonu” arayışının yanlış olduğunu belirten Korutürk, Türkiye’nin Suriye’yle komşu olduğuna dikkat çekerek “Harekât Suriye’yle sınırlı kalmaya C Osman Korutürk Faruk Loğoğlu cak, bölgede büyük etkiler yaratacak ve yarattığı sıkıntılar artarak ülkemizin üzerine gelecektir. O nedenle Türkiye uluslararası koalisyona girmeyi çok iyi tartışmalı, düşünerek karar verilmeli” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ise Suriye’ye müdahale konusunda hükümeti uyarırken “yeni tezkere” zorunluluğuna da dikkat çekti. Loğoğlu, BM denetçilerinin kimyasal silah kullanım raporu sonuçlanmadan ve BM Güvenlik Konseyi’nce bir karar alınmadan, Suriye’ye yapılacak askeri müdahalelenin BM Yasası ve uluslararası hukuka aykırı olacağını vurguladı. Hükümet sözcülerinin, “Türkiye bir istekliler koalisyonunun içinde yer alır” sözleriyle anayasayı ihlal ettiklerini belirten Loğoğlu, AKP’ye “1 Mart tezkeresi deneyimini unutma” çağrısı yaptı. Eylül sarsıntısı ve SYRİZA tezkere, Suriye tarafından yürütülen askeri harekâtlar kapsamında Türkiye topraklarına da saldırgan eylemler yöneldiği ve uyarılara karşın eylemlerin devam ettiğine dikkat çekilerek alınmıştı. Hükümet; zamanı, kapsamı, miktarı hükümet tarafından belirlenmek üzere anayasanın 92. maddesi uyarınca TSK unsurları 1 Mart kaygısı nın yabancı ülke topraklarına gönderilmesi konusunda yetki almıştı. Hükümet geçen yıl Meclis’te kabul edilen Suriye tezkeresinin süresini uzatma seçeneğini de gündeminde tutuyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ellerinde “güçlü bir tezkere” bulunduğunu ancak gerekirse “yeni tezkere gönderebileceklerini” belirtirken kulislerde AKP’nin “Yeni 1 Mart tezkeresi hüsranı”nı önlemek için mevcut tezkerede süre uzatımı yoluna gidebileceği konuşuluyor. AKP’nin, Suriye’yle “savaş” anlamına gelecek bir tezkereyi Meclis’ten geçirmekte zorlanacağına da dikkat çekiliyor. Ancak Meclis’ten geçen yıl geçirilen tezkerenin, “Türkiye’ye yönelik olası saldırılara karşı önlem alma” konusunda hükümete yetki verdiği için süre uzatımı yönteminin daha kolay olacağı vurgulanıyor. Çiçek’ten 50 ülkeye Mısır ve Suriye için mektup ‘Demokrasiye geçilmeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yaklaşık 50 ülkenin parlamento başkanına mektup göndererek Suriye ve Mısır’da harekete geçmeleri çağrısında bulundu. Çiçek, Suriye’de akan kanın durması ve Mısır’da demokrasiye geçilmesinin gerektiğini vurguladı. Çiçek, yaklaşık 50 ülkenin parlamento başkanına mektup göndererek Suriye ve Mısır’da yaşananlara yönelik adım atılması gerektiğini ifade etti. Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinde 2010 yılında başlayan 2011’de ivme kazanan değişim ve demokratikleşme sürecinin demokrasinin gelişmesi, temel insan hak ve özgürlüklerinin yaygınlaşması bağlamında herkesi umutlandırdığını söyleyen Çiçek, herkesi umutlandıran bu sürecin önemli engellerle karşılaştığını ifade etti. Suriye’deki rejimin halkın taleplerini göz ardı ettiğini ve kanlı bir mücadele içinde olduğunu kaydeden Çiçek, Mart 2011’den bu yana devam eden olaylarda 100 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini belirtti. Mısır’da seçimle gelen ilk cumhurbaşkanının askeri darbeyle devrildiğini kaydeden Çiçek “Gerek Suriye, gerekse Mısır’daki olumsuz gelişmeler uluslararası toplumun sessizliğiyle cesaretlendirilmemelidir. Uluslararası toplumun Mısır ve Suriye’deki gelişmeler karşısında demokrasi ilkeleri temelinde, insan hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlayan ortak bir tutum belirlemesi acil bir öncelik durumundadır” dedi. ‘Yetki zaten var’ İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN [email protected] Davutoğlu, ihtiyaç duyulursa TBMM’ye başvuracaklarını söyledi KARABÜK (Cumhuriyet) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’ye olası müdahale durumunda TSK ve hükümete yetki veren bir tezkere olduğunu belirterek “Daha BM’nin alacağı tutumu göreceğiz. İhtiyaçlar daha başka bir durum gerektirirse TBMM’ye başvururuz” dedi. Ailesiyle birlikte tatil yaptığı Karabük’te Vali İzzettin Küçük’ü makamında ziyaret eden Davutoğlu, kimyasal silah kullanımının uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini belirterek “Türkiye’nin birinci önceliği BM Güvenlik Konseyi’nin bu insanlık suçu karşısında ortak bir tavır ve müeyyide geliştirmesidir. Bu konudaki kanaatlerimizi Rusya Dışişleri Bakanı ile paylaştım” dedi. Suriye’ye olası müdahale durumunda bir tezkereleri olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Sayın Başbakan yardımcımın kast ettiği bir ihtiyaç halinde Türkiye’nin gerekli hukuki adımlar atmaya hazır olduğu. Zaten bizim Suriye’den gelen güvenlik risklerine karşı TSK ve hükümetimizin her türlü tedbiri alması yönünde çok güçlü bir tezkere var. Ama ihtiyaçlar daha başka bir şeyi gerektirirse, nihai otorite TBMM’dir. Meclis’e başvurulur ama şu anda bize verilmiş bir yetki var. Bundan daha büyük güvenlik riski de Türkiye için ve bölge için olmaz. Tüm bunları değerlendireceğiz, gerekli adımları Başbakanımız ve hükümetimizle atacağız” diye konuştu. AKP’li Çelik, Erdoğan’ın ağlamasını böyle savundu Görmemiş, duymamış! İçişleri Bakanı Muammer Güler, sınırda Suriyeli muhaliflerin bomba imalathanesi olmadığını, bir patlama da yaşanmadığını savundu FIRAT KOZOK ‘Sığırların ağladığı görülmemiştir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik dün katıldığı NTV’nin yayınında, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin darbe öncesi görüşmeleri konusunda, “Hareketlilik varsa kendisiyle paylaşmış olabilir, uyarmış olabilir” dedi. Çelik’in Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ağlaması konusundaki tartışmalarla ilgili olarak da “Ağlamak insanidir. Bugüne kadar sığırların ağladığı görülmemiştir. Hayvanlar gülmezler de ağlamazlar da... Kılıçdaroğlu’nun tavrını kalpsizlik, duygusuzluk olarak değerlendiriyorum” ifadelerini kullandı. Çelik Suriye’de kimyasal silah kullanılması konusunda ise “Kimyasal silah olsa da olmasa da Beşşar Esad çizmeyi açmıştır. Bu kadar acımasız bir şekilde kendi halkına saldıran bir diktatörün durdurulması gerekiyor” dedi. Çelik Suriye için “Kosava modeli”nin değerldirilebileceğini söyledi. Çelik, ekim ayına kadar yapılacak olası bir operasyon için yeni bir tezkereye ihtiyaç olmadığını dile getirdi. Çelik, “1 Mart tezkeresiyle mukayese etmek yanlış, ben o tezkereye ret oyu vermiştim” dedi. ANKARA BBC Türkçe servisi 30 Ocak’ta Suriye sınırındaki bomba atölyesinde muhaliflerin bombaları nasıl imal ettiklerini, Suriye’ye nasıl soktuklarını ve nasıl patlattıkları görüntülerle anlattı. İzleyen günlerde haber ajansları Türkiye’deki imalathanelerde patlayan bombalarda yaralananları duyurdu. Soruşturma başlatan İçişleri Bakanlığı, Türkiye’de bir imalathane bulunmadığını, patlama da yaşanmadığını savundu. Suriye sınırı yakınlarındaki bir evde kurulan bomba imalat atölyesinin görüntüleri BBC’nin Türkiye muhabiri James Reynolds tarafından dünya kamuoyu ile paylaşılmıştı. 30 Ocak’ta BBC Türkçe internet haber sitesinde, “BBC Suriye sınırındaki bomba atölyesinde” başlığıyla yayımlanan haberde, Suriyeli muhaliflerin nasıl bomba yaptığı, malzemeleri nasıl sağ BBC Türkçe, sınırdaki bomba atölyesini haber yapmıştı. ladıkları, imal ettikleri bombaları sınırdan Suriye’ye nasıl soktukları ve nasıl patlattıkları anlatıldı. Haberin görüntülerinde, bomba yapımında kullanılan nitrogliserinlerin etiketinde fiyatı Türkçe yazılı 2.5 litrelik kola şişelerinde doldurulduğu görüldü. Bu haberden yalnızca 18 gün sonra yani 18 Şubat’ta Doğan Haber Ajansı, Hatay’ın Belen ilçesindeki bir köye Suriye uyruklu kişiler tarafından kiralanan bir eve polis tarafından baskın yapıldığını, yapılan aramada 27 bin 375 gram el yapımı bomba bulunduğunu duyurdu. Aynı ajans, 14 Ocak’ta da Gaziantep’te bir köyde bulunan inşaat halindeki bağ evinde yaşanan bir patlama sonucunda evde göçük olduğunu ve iki Suriyelinin yaralandığını duyurmuştu. Bu gelişmeler üzerine BBC Türkçe servisinin haberini Meclis gündemine taşıyan CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, İçişleri Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde Bakan Muammer Güler’e “Haberdeki iddialara ilişkin bakanlığınız tarafından herhangi bir girişim veya incelemede bulunulmuş mudur? Bomba imal edilen yer ya da kişiler tespit edilmiş midir? Edildiyse hangi işlemler yapılmıştır” sorularını yöneltti. Vekilin sorularını yanıtlayan Güler, yapılan araştırmaya göre videoda bomba düzeneğini hazırlayan şahsın Arapça konuştuğuna ve bombayı deneme amaçlı olarak Suriye topraklarında patlattığını belirterek, görüntülerin Türkiye’den çekildiği iddiasını yalanladı. Türkiye’de bomba imal edilen herhangi bir yere rastlanılmadığını belirten Güler, bugüne kadar patlayıcı madde bulundurduğu gerekçesiyle yakalanan 11’i Suriye vatandaşı toplam 15 şahıstan 6 Suriye vatandaşının tutuklandığını kaydetti. Kocadon istifa etti n MUĞLA (AA) Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Demokrat Parti’den (DP) istifa etti. Kocadon yaptığı yazılı açıklamada, memleket ve insan sevgisinin hizmet aşkıyla birleştiği siyasal yaşamında, birçok acı ve neşe dolu çetin mücadeleler verdiğini belirterek halkı için önemli hizmetler gerçekleştirdiği partisinden istifa ettiğini dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle