19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA O konuştukça dolar yükseldi ‘TL’yi aslanlar gibi koruyacağız’ Ekonomi Servisi Merkez Bankası (TCMB) kur politikasında köklü bir değişikliğe gitti. TCMB Başkanı Erdem Başçı, bundan böyle enflasyon belirli bir noktaya düşene kadar faizleri 6.75’te sabit tutacaklarını belirterek faiz artışı beklentisine giren piyasaları uyarırken “TL’deki değer kaybını döviz satarak durduracaklarını” açıkladı. Başçı bu açıklamayı yaptığı andan itibaren dolar daha da yükseldi ve tarihi zirvelere yerleşti. Piyasalar açıklamaları yorumlarken para politikalarına karşı güven kaybını dile CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da açıklamaları, “Başbakan’ın ideolojik baskısı Merkez Bankası’nı rehin aldı” diye yorumladı. Başçı, Anadolu Ajansı servislerinden AA Finans’a yaptığı açıklamada, piyasada oluşan faizin yıl sonuna kadar yüzde 6.75’in altına düşmeyeceğini belirterek, “Faiz tarafında bizden şok beklemeyin. Sadece döviz tarafında TL’ye değer kazandıracak enteresan manevralar bekleyin. Bundan sonraki değer kayıplarının hepsi geçici olacak” dedi. TL’nin bu kadar zayıf olmasını gerektirecek temel bir sebep olmadığını söyleyen Başçı, döviz kuru ile ilgili son yükselişin geçici olduğunu belirterek, “Fa EKONOMİ [email protected] 11 ‘Piyasalar’ Bahane Arıyor Amerikan Merkez Bankası (Federal Reserve) Başkanı Ben Bernanke tahvil alımlarını durdurmanın yakın olduğu haberini “piyasalarla” paylaştı. Küresel ekonomide artık bol ve ucuz likidite döneminin sona ermekte olduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya döküldü. Türkiye’de de dolar kuru 2 TL’nin üzerine çıktı, borsada ciddi kayıplar yaşandı; şirketlerimizin “piyasa” değeri 63 milyar TL’lik kayıpla, 670 milyar TL’den 497 milyar TL’ye geriledi. “Küresel çalkantı” kimi, ne derece etkiliyor? Bu yazımızda “piyasaların anladığı dilden” konuşacağız ve krizin yansımalarını ayrıştırmak amacıyla Türkiye’ye, uluslararası sermayeyi çekebilme açısından rakip, beş ülkede “piyasa” verilerini paylaşacağız. Aşağıdaki özet tabloda bu yılın başından bu yana borsa, faiz, kur ve enflasyon oranlarındaki değişmeler özetlenmekte. “Piyasaların” yakından takip etmekte olduğu ve bir ekonominin “yatırım yapılabilirliği” konusunda belirleyici olan söz konusu dört verinin tümünde Türkiye’nin en olumsuz etkilenen ülkeler arasında olduğu gözleniyor. u Faizler konusundaki inat pahalıya patladı. Merkez Bankası Başkanı Başçı konuştukça dolar kuru ve sepet tırmanarak tarihi zirveleri gördü. iz tarafını rahatlattıktan sonra döviz kuru nereye giderse gitsin; yanlışı görünce geri döner” diye konuştu. Yabancı yatırımcıların birkaç günde yeniden pozisyon almaya başlayacağını ve “Bundan sonra TCMB’den gelen her açıklamanın döviz kuru ve faiz üzerinde düşürücü etki yapacağını” ileri süren Başçı, dolar/TL kurunun yıl sonunda 1.92’ye gerilemesinin sürpriz olmaması gerektiğini söyledi. “Döviz kuruna karşı faiz silahını kullanmayacağız bu konuda netiz” diyen Başçı, TCMB’nin net döviz rezervinin günde 70 milyon dolar civarında arttığını ve “satılabilir döviz rezervinin yaklaşık 40 milyar dolar olduğunu” belirterek, bundan böyle döviz kuruna ofansif müdahalelerde bulunacaklarını açıkladı. Başçı’nın açıklamaları ardından dolar/TL ve sepet bazında TL tarihi zirvelerine yükseldi. Açıklamalar öncesi sa Döviz kurlarında öyle bir müdahale stratejimiz var ki herkes şaşırıp kalacak. Döviz kurları ile ilgili TL’ye değer kazandırıcı sürpriz manevralarla... Savunmaya çalışmayacağız, hücuma geçiyoruz. TL’nin değerini tek silahla (döviz müdahale silahı) aslanlar gibi koruyacağız. Faiz silahını hiç kullanmayacağız. Maradona’nın bir golü vardı. Dümdüz gitti, gol attı. Dümdüz gittiği için şaşırttı. Dolayısıyla bu tür sürprizlerle döviz piyasasında rezervlerimizi o kadar etkili kullanırız ki herkes hayret eder.” Dövizin belini kıracak at 10.30’da 2.0060 seviyesinde olan dolar/TL, tarihi zirve olan 2.0338’e kadar yükseldikten sonra dalgalı bir seyir izledi. Akşam saatlerinde 2.0370’e kadar çıkan dolar serbet piyasada günü 2.0290 liradan, 2.7260’larda gezen Avro da günü 2.7180 liradan kapattı. Bundan sonra TCMB’nin oldukça yüksek miktarda döviz satma ihtimalinin büyük olduğunu söyleyen Garanti Yatırım Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, “TL bu denli değer kaybetmişken, faizin bundan sonra enflasyon yüzde 6.2’ye düşene kadar değişmeyeceği yönünde TCMB’nin kendini bağlaması da son derece riskli” dedi. Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, “Başçı’nın açıklamaları, beklentilerden çok farklı bir para politikası duruşuna ve önceki döneme göre çok farklı bir taktiğe geçildiğini gösterdi” dedi. ALB Menkul Değerler’in analiz raporunda da TCMB’nin Fed’in çıkış stratejisi ve Suriye ile ilgili gelişmelerin netlik kazanmasından sonra eylül ayından itibaren faiz ve kur cephesinde soğuma sağlayacak adımları atacağı ve sert bir müdahale yapacağını bekledikleri belirtildi. Ocak Ağustos 2103 Döneminde Gerçekleşmeler Arjantin Brezilya Çin H. Cumh. Macaristan G. Afrika Türkiye Dolar 1.92’ye düşer, şaşırmayın Faizle ilgili bir adım bile geri adım atmayacağız. Orada 6.757.75 bizim aralığımız, herkes buna uyacak. Biz bu sağlam duruşu sergilediğimiz sürece döviz kurları o kadar hızlı döner ki siz de şaşırırsınız. Bugün, olmazsa yarın (bugün) öbür gün döner. Ondan sonra da o kadar hızlı bir düşüş olur ki dolarda gene şaşırıp kalırsınız. Beni şu anda iyimser bulabilirsiniz ama 1.92 civarında yıl sonunda bir dolar görürsek şaşırmayalım. Bunu gerçekten not edin. Üstünde olursa sorarsanız. Yüksek dolar enerji faturasını uçuracak Ekonomi Servisi Dolar kurunun 2 liraya gelmesi, rafinerilerinden çıkan işlediği toplam petrolün ve ürünlerinin yüzde 74’ünü ham petrol olarak ithal eden Türkiye için daha yüklü bir enerji faturası anlamına gelebilir. The Wall Street Journal’ın hesaplamalarına göre dolar kurunun yılın geri kalanında 2 dolar seviyesinden geçmesi durumunda sadece ham petrolün ithalatındaki artış 1.15 milyar lirayı bulabilir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) verilerine göre Türkiye’nin 2012’de sadece ham petrol ithalatı 2009 yılına göre yüzde 37.2 artarak 19.5 milyon ton, yani 1.39 milyar varil oldu. Enerji ithalatına ödenen toplam miktar ise TÜİK verilerine göre aynı dönemde yüzde 50 artarak 60.11 milyar dolara yükseldi. Böylelikle toplam enerji ithalatının yüzde 25.8’i ham petrol oldu. Türkiye’nin ham petrol ihracatı hâlâ ABD’de yaşanan 2008 krizi öncesi seviyelere yükselmiş değil. EPDK’ye göre 2007’de rafinelerin toplam ihracatı 23.4 milyon ton iken, 2008’de 21.7 milyon tona düştü. Yatırım bankalarının Brent petrol fiyat tahminleri de Türkiye için iç açıcı değil. Goldman Sachs, Brent petrolün fiyatının kısa sürede 115 dolara kadar çıkabileceğini söylerken, 12 aylık tahminlerini hâlâ 108 dolar seviyesinde tutuyor. Borsa Enflasyon Kur Faiz İşsizlik 32% 2% 14% 23% 4% 17% 7% 12% 17% 14% 10% 20% 2% 0% 0% 2% 64% 6% 29% 4% 7% 22% 18% 0% 3% 15% 35% 14% 18% 4% Borsayı bir de Suriye vurdu Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın konuşmaları para piyasalarında soğuk duş etkisi yaratırken en sert etkilenen de günü yüzde 4.73 düşüşle kapatan Borsa İstanbul (BIST) oldu. Ancak bunda Başçı’nın konuşmaları kadar, Suriye’ye birkaç gün içinde müdahale edilebileceği yolundaki endişelerle brent petroldeki yükseliş de etkili oldu. Bu seviye, endeksin Ağustos 2012’den beri en düşük kapanış seviyesine işaret ediyor. Kayıplar endeksin geneline yayılırken; bankacılık endeksi yüzde 4.18, sanayi endeksi yüzde 5.74 geriledi. A Yatırım Yurtiçi Piyasalar Yönetmeni İlter Bulut, “Düşüşte ana sebep Suriye’ye yönelik operasyon haberi. Gelişmekte olan piyasalardan negatif ayrışmamızdaki temel sebep de bu.. Ayrıca TCMB’den de kendince iddialı açıklamalar geldi. Ancak Başçı’nın söylediklerini hangi enstrümanla gerçekleştireceğini piyasa anlamadı. Dolayısıyla doların ateşi sönmedi” dedi. Faber ve Rogers Türkiye için karamsar Dünyanın en ünlü yatırımcılarından ikisi Türkiye için pek de iyimser değil. Marc Faber ve Jim Rogers gelişen piyasalarda da kısa vadede satış bekliyor. Ekonomi Servisi WSJ Türkiye ve CNBSe’nin internet sitelerinde yer alan habere göre dünyada emtia yatırımının da öncülerinden olan ve Çin gibi öncü gelişen piyasalarda geçen 10 yılda yaşanan yükselişe yaptığı yatırımlarla da bilinen Jim Rogers Türkiye için olumsuz konuştu. Soruları yanıtlayan Rogers Türkiye’nin de diğer ticaret açığına sahip ülkelerle birlikte acı çekeceğini söyledi. “Türkiye ciddi cari açık sorunu olan bir ülke. Yatırımcılar sermaye çıkışlarıyla Türkiye’nin cari açığını finanse etmekte zorlanacağını düşünecek. Türkiye’ye bakış da bu yönde olacak. Türkiye bu süreçten etkilenecek. Ama sadece Türkiye değil tüm ülkeler para musluklarının kısılmasından ciddi sarsılacak” diyen Rogers, Merkez Bankası’na da önerilerde bulundu. TCMB’nin doların TL karşısındaki yükselişiyle ilgili olarak ne yapması gerektiği yönündeki soruya Rogers, “Hiçbir şey yapmadan piyasayı beklemeli. Piyasanın dolar/TL’de hangi seviyeyi uygun gördüğünü beklemeli. Bu durumda para birimlerini seviyesine piyasa karar verecek” şeklinde yanıt verdi. Marc Faber de Türkiye’de ciddi bir konut balonu oluştuğunu söyledi. Jim Rogers Marc Faber OcakAğustos 2013 döneminde borsalarda yaşanan değer kayıplarında Türkiye ikinci; enflasyon artışında birinci; dolar kurundaki kayıplarda Brezilya ile birlikte ikinci sırada yer almakta. Faiz oranlarında ocak ayına görece ağustos ayı başında yaşanan yüzde 18’lik gerileme ise dün itibarıyla gösterge faizdeki ivmelenmeyle birlikte yerini yüzde 82’lik bir faiz artışına bırakmış durumda. Düzey olarak karşılaştırıldığında, Türkiye yüzde 8.3 ile Arjantin’den sonra en yüksek enflasyona; G. Afrika’dan sonra da en yüksek işsizlik oranına sahip ülke. İşsizlik oranındaki artış bakımından da Brezilya’dan sonra ikinci sırada geliyor. Dolayısıyla Türkiye, küresel krizi gerek 2009’daki vurgun sırasında, gerekse artçı sarsıntılarında gelişmekte olan piyasa ekonomilerine görece en şiddetli etkilenen ekonomiler arasında yer alıyor. Neden? Hükümetin resmi söylemlerinde bu sorunun yanıtı çeşitli sözcük oyunlarıyla geçiştirilmekte: “Gezi olayları”, “faiz lobisi”, “değerli yalnızlık” vb... Biz ise yazılarımızda uzun süredir yakın tarihçemizden edindiğimiz bir acı dersi sürekli yinelemek gereği duymaktayız: “Bir ekonomik krize en yakın olan ekonomi, ulusal kaynaklarının üstünde harcama peşinde koşan; ve uluslararası sermayeye sunduğu faiz ve diğer olanaklar ile birlikte onun en gözde konumunda olan ekonomidir.” Bu yorumun bir söz oyunundan ibaret olmadığını artık çok yakından biliyoruz. HHH Mustafa Kemal ve arkadaşlarının “toptan milletçe bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı” Anadolu ihtilalinin ateşini zaferle taçlandırdıkları 30 Ağustos 1922’nin üzerinden doksan bir yıl geçti. Emperyalizme karşı kazanılan ilk halk savaşı olarak anılan Anadolu ihtilalinin şehitlerine şükran ve minnet borçluyuz. Tüm okurlarımın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı barış dolu günler umuduyla kutluyorum. Sıcak Eylül: Ekonomik Kriz, Protestolar, Kürt Açılımı ve Kapıdaki Savaş Büyük oyunda sona gelindi ve bütün çanlar aynı anda çalmaya başladı. Farklı sesler... Tonları ise giderek yükseliyor. Anlayacağınız, AKP iktidarının etrafındaki çember giderek daralıyor. Nasıl mı? Önce ekonomi ile başlayalım: Dolar 2.015, benzinin fiyatı 5 liraya ulaşmış durumda. Faizler 20 ay aradan sonra tekrar 2 haneye çıktı. Piyasalar müthiş tedirginlik içinde. Aslında ekonomide bozulma aylar önce başlamıştı. Üzeri örtülmeye çalışılıyordu. Şimdi örtü açıldı. 2 milyona yakın insan kredi kartı borcunu ödeyemez durumda. Borcun borçla ödenme dönemi bile tıkandı. AKP’nin ekonomiyi ayakta tutma politikasının dinamosu konut ve emlak sektöründe giderek şişen balon patlama noktasında. Bozulmanın baş sorumlusu ise hem küresel konjonktürü iyi okuyup buna göre önlem alamayan, hem de iç ve dış siyasette yaptığı hatalarla, faturanın ekonomiye çıkmasına neden olan hükümet. (Erdal Sağlam, 26 Ağustos 2013) Evet, küresel ekonomideki gelişmeler AKP iktidarının gündeminde pek yer alamadı. Çünkü o kendi ekonomisini zaten sıcak para, kentsel dönüşüm, rant ve tüketim üzerine oluşturmuştu. Dünya ekonomisinde likidite muslukları kapandı. Daha kapanmadan çok önce bundan en çok etkilenecek ülkeler arasında Türkiye’nin de adı geçiyordu. Elimde 23 Ağustos tarihli Le Monde gazetesinin Ekonomi eki var. ABD Merkez Bankası Fed’in faiz politikalarında değişikliğe gitmesinin baş kurbanlarının gelişmekte olan ülkeler olduğunu vurguluyor. Özellikle de Brezilya, Türkiye, Güney Afrika, Endonezya ve Hindistan’ın en fazla etkileneceğini belirtiyor. Önceki gün de IMF Başkanı Lagarde, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere, küresel bazda yeni bir kriz tehlikesi bulunduğuna dikkat çekmişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın saptamaları son derece önemli: “Hükümet ve ekonomi yönetimi yıllardır yaptığımız uyarılara rağmen küresel likiditeyi yönetme becerisini gösteremeyip, TL’nin suni şekilde şişmesine kayıtsız kaldı. Hızla artan borçlara ve döviz açık pozisyonuna da göz yumdu. Bu ortamda şirketler de döviz cinsinden borçlarını hızla artırdı. AKP iktidara geldiğinde 85.5 milyar dolar olan ülkemizin döviz açık pozisyonu, 2012’de 420 milyar dolara çıktı. Başbakan’ın sevdiği şekliyle, milli gelire oran olarak, yüzde 37.1 olan ülke döviz açık pozisyonu, 2012 itibarıyla yüzde 53.3’e sıçradı. Türkiye G20 içinde döviz açık pozisyonu en yüksek ikinci, bize benzer ekonomiler içinde ise en yüksek döviz açık pozisyonuna sahip ülke haline geldi. Bu kırılganlıklar neticesinde Türkiye, ABD Merkez Bankası’nın para musluklarını kapatma sinyalini verdiği 22 Mayıs’tan bu yana güneş görmüş kar gibi erimeye başladı.  Dolar kuru 1.84 TL’den 2.03 TL’ye kadar çıktı, faizler 20 ay sonra yeniden çift haneye sıçradı, şirketlerimizin piyasa değeri 150 milyar TL eridi.” Ülke içinde muhalefet ve AKP iktidarının icraatlarına tepki giderek artıyor: Haziran ayındaki patlak veren Gezi Olayları AKP’nin toplumu dini kurallara göre şekillendirmesine, demokrasiden giderek uzaklaşarak otoriter bir rejimin oluşmasına tepki olarak doğdu. Ve büyüdü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve şürekâsı ise bu tepkilerden ders almak yerine taviz vermez üslubu ile gerginliği daha da artırdı. “Bizim yüzde 50’miz” vurgusu ile toplumu daha da kutuplaştırdı. Bugün AKP’nin kadına biçtiği role, eğitim politikalarına, yargı bağımsızlığının yok edilmesine, muhalif seslerin susturulmasına, doğal kaynakların sorumsuzca tüketilmesine karşı oluşan tepkiler sadece fişlemelerle, gözaltılarla, polis terörüyle bastırılmaya çalışılıyor. Kürt açılımında süreç çöküşe gidiyor: AKP’nin özellikle seçimlerin yaklaştığı bu dönemde en büyük başağrılarından biri de Kürt açılımının geldiği nokta. Bunu bizzat KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, BBC Türkçe’ye verdiği röportajında “hükümetin barış sürecinin nasıl ilerleyeceği konusunda bir planı ve programı yok, hatta büyük bir savaşa hazırlanıyor” diyerek ifade ediyor. Ancak açılım öyle “şimdi olmadı, ama seçimlerden sonra bakarız” diyerek ya da oyalayarak geçiştirilecek noktada değil. “Tabanımızı tutmakta zorlanıyoruz” diyen Bayık, hükümete adım atması için 1 Eylül’e kadar süre verdiklerini, adım atılmazsa bu tarihten itibaren geri çekilmeyi durduracaklarını belirtiyor. Büyük resmi ortaya koyduktan sonra gelelim savaş çanlarına. Diğerlerinden farklı olarak savaş çanlarını çalan bu kez AKP hükümeti. Hem de aylardan beri. Hem de ısrarla. Ekonomik krizin her kesimde hissedilmeye başlaması, AKP politikalarına tepkinin artması ve Kürt açılımının tıkanması, bugün hükümetin artık baş etmekte zorlandığı konular. Halının altına süpürme dönemi ise sona erdi. Oysa Suriye’ye müdahale bu 3 önemli gündemi bir anda aşağıya çeker. Ne dersiniz? Suriye ile olası bir savaşa bir de bu gözle bakalım mı? Huawei Ascend P6 Türkiye’de Ekonomi Servisi Huawei 18 Haziran’da Londra’da dünyanın en ince telefonu olarak lanse ettiği Huawei Ascend P6’yı Türkiye’de de satışa sunuyor. Ascend P6, Huawei’nin ilk 15 ülke arasına aldığı Türkiye’de öncelikle Vodafone’la tüketiciyle buluşacak. Huawei Ascend P6, 6.18 mm, 1.5Ghz dört çekirdekli işlemci ve metal gövdesi, 5 megapiksellik ön ve 8 megapiksel arka kamerasıyla öne çıkıyor. Huawei Ülke Müdürü Zhao Gang, “Huawei, Türkiye’de toplam 60 iş ortağıyla 4 bin kişilik bir ekosistem yaratarak, Türkiye’deki iletişim teknolojilerinde itici güç rolü oynuyor. Dünyada Çin’den sonraki ikinci büyük ArGe Merkezi, her yıl yaklaşık 20 milyon dolarlık ek yatırımla, 20’den fazla ülkeye proje geliştirerek ihraç ediyor” dedi. Ve savaş çanları...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle