19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 AĞUSTOS 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Darbeciler Demirel ve Ecevit’i gizli şekilde uyarmayı planlamış. 12 Eylül’e günler kala Karargâh’taki darbe toplantısına İsmail Hakkı Karadayı da katılmış Dostluk ve Dostlar Üzerine... Bugün sizlerle hoş bir anonim metin paylaşacağım. Yazı internette dolaşıyor ancak kim tarafından kaleme alındığı bilinmiyor. Bana da en eski çocukluk, ergenlik, gençlik ve olgunluk çağı arkadaşım; özetle en yakın dostum Fatoş Yazıcı gönderdi… Çocukluktan bu yana yol boyu böyle yaşamınıza tanıklık eden, kısaca sizi “siz” yapan kaç dostunuz var? Düşündünüz mü? Biriki, belki de üç. Sayıları büyük olasılıkla yarım düzineyi bulmaz. İşte onların yerini heyhat! sonradan edinilen dostlukların hiçbiri tutmuyor. Sonradan edinilen “dostluklar”; “sosyalleşme/sosyal ilişki” düzeyinde kalıyor. Bunun nedenini öteden beri hep çok düşünmüşümdür. Ama konuyu bundan güzel toparlayamazdım: İnsan 50 yaşından sonra arkadaş yapamıyor kendine. Koca yapıyor, karı yapıyor, çocuk yapıyor, arkadaş yapamıyor. Yapsa da eskiler gibi olmuyor. Halbuki uykuya dalar gibi arkadaş olurduk okuldayken. Arkadaş olmak için yaratılmış gibiydik. Bir hafta içinde böbrek verecek hale gelirdik. Neden olmuyor bu işler 50’sinden sonra? Neden olamıyor? Oysa o ne güzel bir iştah, o ne güzel bir açlıktı... Herkes herkese açtı. Seçer, bulur buluştururduk “ruh ikizlerimizi”. Ne de çok ruhtaşımız vardı. Hiç açıkta kaldığımı hatırlamıyorum. Ruhumun güzel bir ikizi mutlaka olurdu yanı başımda. Ölümüne sevdiğim, uğrunda her şeyi göze alabileceğim, her şeyiyle güzel, her şeyiyle doğru, her şeyiyle kabul ettiğim... Basbayağı bir aşkla bağlı olduğum... .......................... Şimdi ne zor. Herkes kapalı kutu. Herkes kapanmış, kaplumbağa olmuş. Bir kahve içimi zorlu randevulara bakıyor. Yatıya kalmak bir tabu. Evler de gönüller de sımsıkı kapalı. Gençliğin en çok bu yanını özlüyorum. Ne güzelliğini, ne diriliğini, ne başıboşluğunu. Aynı yazarı, aynı şairi seviyoruz diye kuruluveren dostlukları özlüyorum. Birbirimize yazdığımız o uzun, o ayrıntılı mektupları özlüyorum. Birbirimizi eleştirmeyişimizi özlüyorum. Birbirimizin dedikodusunu yapmayışımızı özlüyorum. Sevgili olarak kimseleri yakıştırmayışımızı özlüyorum. Arkadaşımı koruyacağım diye annemle yaptığım tartışmaları özlüyorum. Kavgayı değilse de kavganın altındaki ruhu özlüyorum. Dünyaya karşı arkadaşımın koruyucu meleği olmayı özlüyorum. Veya öyle olduğumu sanmayı... Bıraktım oğlumun arkadaşlarını, eve istedikleri gibi girip çıksınlar. Bıraktım oğlumun arkadaşlarını, istedikleri gibi buzdolabını talan etsinler. Bırakacaktım oğlumun arkadaşlarını, istedikleri gibi sevsinler birbirlerini. Tek bir laf etmedim. Oğlumun arkadaşı oğlum oldu. 50’sinden sonra arkadaş yapılamıyor. Kötülükten değil. Başka bir şey. Ama neden çözemiyorum... Size üç gün süre Gizli muhtırada, iki lider için şu mesaj hazırlandı: 2 Ocak 1980 günü iki büyük parti lideri olarak sizlere Cumhurbaşkanı tarafından iletilen ve aynı gün kamuoyuna açıklanan Türk Silahlı Kuvvetleri görüşüne, ülke kaderine önemli rol oynayan iki parti olmanız dolayısı ile özellikle sizler hedef alınmanıza rağmen toplumda ayrım yapmamak amacıyla tüm siyasi partilere çağrıda bulunularak fevkalade boyutlara ulaşan ve ağırlaşan ülke sorunlarına Atatürkçü doğrultuda çözümler getirmeniz istenmiş, diğer anayasa kuruluşlar da yardıma davet edilmiştir. Ancak aradan 5 ay gibi bir zaman geçmesine rağmen bütçe yasası ile birkaç yasanın çıkarılması dışında beklenen gelişmeler görülmemiştir. Uzun süredir cumhurbaşkanı seçilemeyerek devletin bu yüce makamı kısır parti çekişmelerine alet edilmiştir. Meclisler çalıştırılmamakta, Cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek birçok yasa tasarısı meclislerde bekletilmektedir. Anarşi, terör ve bölücülük kol gezmekte ve adeta devletle savaş halindedir. Ekonomik ve sosyal konulardaki sorumsuz tutum ve davranışlar, ekonomik ve sosyal hayatı patlama noktasına getirmiştir. Siyasi partilerin tutum ve davranışları karşısında geleceğe ümitle bakacak bir neden kalmamakta ve yeni bir seçim sonunda da mevcut sorunların halledilebileceğine inanılmaktadır. 12 Eylül’ün gizli muhtırası Genelkurmay Başkanlığı tarafından mahkemeye gönderilen 12 Eylül belgeleri, dönemin başbakanı ve AP Genel Başbakanı Süleyman Demirel ve CHP lideri Bülent Ecevit’e 33 yıl önce verilmek amacıyla hazırlanan “gizli muhtıra”nın varlığını ortaya çıkardı. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Haydar Saltık’ın talimatıyla 9 Mayıs 1980’de hazırlanan muhtırada, “Ülke sorunlarına çözüm getirmeleri konusunda iki lider son kez uyarılırken”, “gelişmelerin demokrasi adına daha vahim sonuçlara vardırılmaması için verilen muhtıra hakkında hiçbir açıklama yapmamanızı istiyoruz” denildi. Belgelere göre ilk darbe tarihi için 11 Temmuz tarihi belirlendi, ancak Süleyman Demirel hükümeti güvenoyu alınca geri adım atıldı. Ancak darbeden vazgeçilmedi. Ağustos ayı itibarıyla Bayrak Harekât Direktifi tekrar illere dağıtıldı. Harekât emrinin dağıtıldığı yerler arasında 28. Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın adı da yer aldı. 28 Şubat döneminde Genelkurmay Başkanı olan Karadayı, 5 Eylül 1980 tarihinde Genelkurmay’da yapılan bir darbe toplantasında da katıldı. Darbenin taslak planında, müdahale tarihi için hazirantemmuz aylarının işaret edilmesiyle çalışmalar hız kazandı. Genelkurmay Genel Sekreterliği’ne ait Günlük Karargâh Ceridesi’ne göre, yurtdışından dönen Genelkurmay 2. Başkanı Haydar Saltık’a 31 Mart 1980 günü daktilo edilmiş Bayrak Harekât Planı takdim edildi. Bununla birlikte “mevcut AP hükümetinin ne zaman düşürüleceği ve hükümet buhranının ne kadar sürebileceği hakkında etüd” de Saltık’a teslim edildi. Evren ve ekibi, darbe yapmak için Demirel hükümetinin düşmesini bekliyordu. Darbe tarihi yaklaşırken ceride defterine tüm hazırlık çalışmaları gün gün kaydedildi. 8 Nisan’da Milli Birlik Konseyi’nin yapısı hakkında bir inceleme raporu Haydar Saltık’a sunuldu. Saltık, Coşkun Kırca ve Adnan Kafaoğlu tarafından hazırlanan anayasa taslağının incelenmesini emretti. 9 Nisan’da Genelkurmay Başkanı Evren, “MBK yapısı hakkındaki inceleme” ile “1960’tan bu yana hükümette görev alanların listesini” kuvvet komutanlarıyla birlikte değerlendirildi. Haydar Saltık, 25 Nisan’da darbe bildirilerini yeniden ele alınmasını istedi. Orgeneral Haydar Saltık, Mayıs 1980 başında AP lideri Demirel ve CHP Genel Başkanı Ecevit’e verilmesi düşünülen gizli bir uyarı mektubunun hazırlanmasını emretti. 9 Mayıs’ta hazırlanan 2 sayfalık yazıya “muhtarı” başlığı atıldı ve altına “Gizli olarak verilecek” notu düşüldü. Ancak bu muhtıranın iki lidere verilip verilmediğine ilişkin belgelerde bir bilgi yer almadı. 50 yaşından sonra Güvenoyu erteletti Orgeneral Haydar Saltık, Demirel ve Ecevit’e verilmesi düşünülen gizli bir uyarı mektubu hazırlattı. Ancak bu muhtıranın iki lidere verilip verilmediğine ilişkin belgelerde bir bilgi yer almadı. Muhtırada ili liderden konuyla ilgili kimseye bilgi vermemesi istendi. l Cerideye göre, darbenin nasıl yapılacağını anlatan Bayrak Harekât Emri, 4 Haziran 1980’de Genelkurmay Başkanı’nın onayına sunuldu. 6 Haziran’da Haydar Saltık’a sunulan yazıda, “yönetime el konulacak gün”ün “pazar” olması önerildi. Harekât planı komutanlıklara dağıtılması için 20 nüsha çoğaltıldı. I. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ, askeri müdahalenin nasıl yapılacağı konusunda endişelerini ikinci başkana iletti. Bunun üzerine Üruğ’a brifing verildi. Üruğ, Milli Birlik Komitesi’nin adının Milli Güvenlik Konseyi olmasını önerdi. Haziran ayı, Bayrak Harekât Emri’nin incelenmesi ve son şeklinin verilmesi toplantılarıyla geçti. 1 Temmuz Saat 12.30’da Kenan Evren ve kuvvet komutanları, Bayrak Harekât Emri’ni imzaladı. Genelkurmay Harekât Başkanı ve İstihbarat Başkanı, 3 Temmuz günü Bayrak Harekât Emri’ni iki ayrı uçakla sıkıyönetim komutanlarına dağıtmak üzere Güvercinlik’ten hareket etti. 5 Temmuz’da ise plan kuvvet komutanlarına dağıtıldı. 7 Temmuz’a gelindiğinde ise Günlük Karargâh Ceridesi’ne şu not düşüldü: “11 Temmuz 1980 günü yapılması evvelce planlanan Bayrak Harekâtı’nın ileri bir tarihe ertelendiği öğrenilmiştir. Bilgiyi J3 (Harekât Başkanı Necip Torumtay) verdi.” Bu ertelemenin nedeni o sırada Süleyman Demirel hükümetinin Meclis’ten güvenoyu alması olacaktı. Ancak cuntacılar darbe yapmaktan vazgeçmedi ve çalışmalarını sürdürdü. 9 Temmuz’da geçici anayasa taslağı daktilo edildi. Ancak bu kez darbeciler, komutanlıklara dağıtılan müdahale planının deşifre olmaması için belgeyi toplama işine girişti. Birliklere daha önce dağıtılan Bayrak Harekât Direktifi, 4 Ağustos 1980’den itibaren toplanmaya başlandı. Harekâtın ertelenmesi üzerine 13 Eylül 1979’da oluşturulan çalışma grubu çekirdek hale getirildi ve bazı isimlerin (Cumhur Öncel) görev yeri değişti. Haydar Saltık’ın emriyle kurmay yarbaylar Altay Tokat ve Kemal Yılmaz burada çalışmaya devam etti. Saltık, yayımladığı emri yazısında, grubun “çalışmalarını kesin sonuçlar alınıncaya kadar” devam ettireceği belirtildi. Bu konuda 19 Ağustos 1980’de Kenan Evren’e 45 dakikalık brifing verildi. Cuntacılar, bu tarihten itibaren darbenin tekrar uygulanması için harekete geçti. 28 Ağustos’ta Ege Ordu Komutanlığı’na atanan Haydar Saltık’a teslim edilmek üzere Bayrak Harekât Direktifi Tahsin Şahinkaya’ya teslim edildi. ‘Son kez uyarıyoruz’ TSK bu sorumsuz tutum ve davranışlar dolayısı ile ülkenin uçurumun kenarına geldiği kanaatindedir. Tarihi şan ve şerefle dolu yüce Türk ulusunun duygularına tercüman olan TSK’nin bu gidişe müsaade etmeyeceği bilinmelidir. Tarihi geçmişi ile demokrasiye bağlılığı ispat etmiş TSK adına sizi son bir kez daha uyarmayı kutsal bir görev kabul ederek ülkemizin içinde bulunduğu son derece önemli anarşi, terör, bölücülük ile siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara Atatürkçü doğrultuda çözüm getirmenizi, partizan davranışlara derhal son vererek ülkede birlik ve beraberliği sağlamanızı yüce Türk ulusunun özlemi olarak bekliyoruz. Demokrasiye bağlılığın son çaresi olarak Türk milleti adına sizleri göreve davet ediyor ve ülkenin acilen ihtiyaç duyduğu hususları bir an önce çözümlemek üzere iletiyoruz. Bu hususlar iki partinin bir araya gelerek anlaşmaları gereken asgari meselelerdir. 3 gün zarfında bu hususların tahakkuku için samimi bir işbirliği yapmaya kararlı olduğunuzun tarafınızdan kamuoyuna açıklanmasını bekleyeceğiz. ‘Siz Nişantaşı’nda oturan İnönücüler!’ Bu köşeyi fırsat oldukça okurlara açıyorum. “Sağnak”, bugün de “dostların köşesi” olsun… Aşağıdaki ileti de çok yaşlanan kedisi için nicedir evi ve veteriner arasında mekik dokuyan bir başka sevgili dostum Zeynep Erkut’tan geldi. “İçimi sakinleştirdikten sonra ancak yazabildiğim, dün yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum” diyen Zeynep’in yaşadıkları bana, “EskişehirAnkara hızlı treninde” Feyzioğlu’na “Hem atıp tutacaksın hem de bizim yaptığımız hızlı trene bineceksin; bu trenden in, git sen kara trene bin!” diyerek saldıran türbanlı kadını düşündürdü… Bakalım siz ne düşüneceksiniz? “Kedimi her günkü mutat ‘veterinerimizde serum takarak ilaç verme’ işleminden çıkarıp eve dönmek üzere Cihangir’den bir taksiye bindim. Tam Sıraselviler’e varmıştık ki; şoförün ‘Millet çocuğuna yiyecek parası, okul parası bulamazken sizler kedilerinize, köpeklerinize paralar dökün bakalım’ dediğini duydum. Hemen ‘Size buna karışma hakkını kim veriyor ve ne biliyorsunuz ne şekilde paralar döktüğümü?’ deyiverdim. ‘Hayır’ diye devam etti şoför ‘Sonra sizlerin çocukları bir park için devlete, hükümete karşı geliyorlar ve bu memleketi altüst ediyorlar...’ İşte o an tepemin tası attı ve ‘Şimdi nereden geldiniz bu konuya, beni kızdırmak mı istiyorsunuz?’ diye cevapladım. Adam daha ileri gidip ‘Sizleri bilirim ben Nişantaşı’nda, Bebek’te oturan İnönücülersiniz siz’ demez mi? ‘Ülkeye bu hükümetin getirmiş olduğu zenginliklerden yararlanmayın o zaman’ diye de sesini yükseltti…” Mektup böyle devam ediyor. Ama hangi ortamda yaşadığımızı hatırlatmak açısından bu kadarı yeter sanırım… Karadayı sivil işler toplantısında l 5 Eylül günü karargâhta bu konuda bir toplantı yapıldı. Toplantıya, Genelkurmay II. Başkanlığı’na getirilen Necdet Öztorun başkanlık yaptı. Toplantıda Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği ve hükümet teşkil edilinceye kadar “Sivil işleri yürütmede Genelkurmay Başkanlığı’nın vazife ve sorumlulukları” görüşüldü ve görev tahsisi yapıldı. 12 komutanın katıldığı toplantıda tanıdık bir isim daha vardı. Ceride defterine bu 12 kişinin isimleri yazılırken “28. Tugay Komutanı İsmail Hakkı Karadayı” ismi de kayıtlara düşüldü. Karadayı’nın ismi ceridede ikinci kez Harekât Planı’nın teslimi konusunda yer aldı. 7 Eylül günü, Kurmay Yüzbaşı Altay Gürman, I. Ordu Komutanlığı’nın Bayrak Harekât Planı’nı getirip teslim etti. Karargâh Ceridesi’nde planın bir suretinin 4. Kolordu Komutanlığı’na 28’inci Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Hakkı Karadayı’ya teslim edildiği bildirildi. Açıklamayın Millet adına sizlerden istenen hususlar detaylı bir şekilde takvime bağlanarak takip ve kontrol edilecek ve gerçekleştirilecektir. Gelişmelerin demokrasi adına daha vahim sonuçlara vardırılmaması için verilen muhtıra hakkında hiçbir açıklama yapmamanızı istiyor ve sorumluluğunuzun idraki içinde bulunduğunuzu ümit ediyorum. Evren: Hayırlı uğurlu olsun BİTTİ 8 Eylül saat 16.00’da Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları toplantı yaptı. Toplantıda, harekâtın “12 Eylül 1980 cuma günü saat 03.00’te icra edilmesi” kararlaştırıldı. Alınan karar ordu komutanlarına 2. Başkan Öztorun tarafından bildirildi. 9 Eylül günü Evren ve komutanlar, Bayrak Harekâtı’nın icra ve uygulama emirlerini imzaladı. 11 Eylül’de Ege Ordu Komutanı Saltık’a yeni görevi olan Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterlik görevi, İzmir Gaziemir Havaalanı’nda tebliğ edildi. Ege Ordu’ya da Orgeneral Süreyya Yüksel atandı. 11 Eylül saat 20.00’de harekât hazırlıklarıyla ilgili komutanlara brifing verildi. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, burada “Harekât Türk ulusuna hayırlı ve uğurlu olsun” dedi. 12 Eylül darbesi öncesinde cuntacıların, yönetime el konulduktan sonra yüzlerce kişilik “tutuklanacaklar listesi” hazırlığı ortaya çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle