19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Harem selamlık öğrenci yurdu Dönüşümün adı kapasite SİNAN TARTANOĞLU UPF Gitti AİHM Kaldı... Şeker Bayramı geçti ama yaktı da geçti. Çünkü ağızların bozulan tadını ve akılları durduran mantık kurgulamasını hangi tür olursa olsun hiçbir şekerin gidermesine olanak yoktu. “Ceza davaları hukuk davalarına benzemez; delil yoksa yorumla karar verilemez” derlerdi de inanırdık. Son kararları gördükten sonra anladık ki yanlış yapmışız. HHH İktidar, borcu borçla kapatma yöntemini zorunlu olarak tercih ediyor. Nedeni de harcamalara kaynak yaratmanın başka yolu bulunamıyor. Kamu borcunu, kendisinden önceki Cumhuriyet yönetimlerinin yaklaşık 80 yıllık dış borç tutarını üçe dörde katlayan başarılı (!) bir hükümetimiz var. Başarı nitelemesini doğrusu hak da ediyorlar. Çoğunlukla yanlışların başarı olarak sunulabildiği bir siyasal ortamdayız. Başarının son örneklerinden birini de Uluslararası Para Fonu’na (UPFIMF) olan borcun kapatılarak yandaş manşetlerde yer aldığı gibi “IMF’nin kapı dışarı edilmesi” oluşturdu. Kamu borcu sürekli artarken IMF borcundan kurtulmanın kıymeti harbiyesi anlaşılamasa da sevinci büyük oldu. Avrupa Birliği’ne (AB) girişimizin kutlandığı günkü gibi güneş tam tepemizdeyken havai fişekler atılmadı ama yandaşların yarattığı hava olağanüstüydü. Evet, UPF gibi bir beladan kurtulduk ama karşımızda kapı gibi bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) var. HHH Oya gibi işlenen suç tanımlarında ve ceza yargısı kurallarında yapılan düzenlemeler beklenen sonucu doğurdu. Ama bu sonuca ulaşılması kolay olmadı. Özel görevli ağır ceza mahkemeleri az daha Hakan Fidan soruşturmasına kurban edilecekti. Kaldırılmaları için öyle gerekçeler üretildi ki... Ama bu mahkemeleri ve yargıçları ile savcılarını canla başla savunan Cemaatin baskısı sonucu ellerindeki davalar bitene kadar görevde kaldılar. HHH Ancak daha önce bu mahkemelerdeki yargıç ve savcılara güvence sağlandı. Çünkü kimi sanıkların ya da davalarla ilişkisi olmayanların özel yaşamlarına ait bilgi ve konuşmaları dosyaya koymuş olmaları nedeniyle tazminat davaları açılmış ve kazanılmıştı. İktidar, görev verdiklerini koruma zorunluluğu duydu, yasayı değiştirdi. Artık davalı taraf yargıçlar ve savcılar değil devlet olacaktı. Böylece yargıç ve savcılar kişisel olarak suçlanamayacak, dava kaybedilse bile tazminatı ceplerinden ödemeyeceklerdi. Devletin, kendisini zarara sokanlardan ödediğini geri isteme hakkı vardı ama uygulama keyfe bağlı bırakılmıştı. HHH İktidar; acaba 7 Mayıs 2004’te anayasanın 90’ıncı maddesine “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletler arası antlaşma hükümleri esas alınır” cümlesini eklediğine pişman mıdır? Atalarımız galiba “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” derken bugünleri de düşünmüşler. ANKARA Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR), ülke genelindeki karma öğrenci yurtlarının tamamen kız ve tamamen erkek yurduna dönüştürülmesi için düğmeye bastı. Kurumdan tüm bölge müdürlüklerine gönderilen ve “Yurt kapasite düzenlemeleri” konulu talimatta, karma öğrenci yurtları, erkek yurdu ve kız yurdu olarak yeniden düzenlenirken, bazı yurtların da yatak kapasiteleri artırıldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun karma öğrenci yurdu binalarındaki harem selamlık dönüşüm için çalışma başlattığını daha önce Cumhuriyet duyurmuştu. Bakanlık YURTKUR için resmen düğmeye bastı. Kurumdan tüm bölge müdürlüklerine ve merkez yurt müdürlüklerine dönüşümlerine ilişkin talimat gönderildi. “Yurt kapasite düzenlemeleri” başlıklı genel müdürlük talimatında, hangi karma yurtların tamamen kız veya tamamen erkek yurdu olarak hizmet vereceğinin listesinin yer aldığı görüldü. ertelendi Nakil işlemleri Yazıda, yurtların dönüştürülmesi nedeniyle başka yurtlara nakledilecek öğrencilerin nakil işlemlerinin daha sonra talimatlandırılacağı belirtildi. Bunun için de nakledilecek öğrencilerin öğrenim gördükleri üniversite ve fakültelerine göre dağılımını gösterir bir çizelgenin kuruma gönderilmesi istendi. Üniversitelilerin açlıkla imtihanı MAHMUT LICALI l 1980 öncesinde Ankara’daki ülkücülerin kalesi olarak bilinen Site Yurdu da resmi yazı olmaksızın kız yurduna dönüştürülmüş, erkek öğrenciler ise erkekler için düzenlenen başka bir yurda nakledilmişti. Okudukları üniversitelerin yeni yurtlarına uzak olduğunu düşünen onlarca erkek öğrenci de kayıtlarını sildirmişti. Aynı şekilde dönüştürülen yurtlardaki kız öğrenciler de mağdur olduklarını belirtmişti. dönüşüm mağduru Öğrenciler ANKARA Türkiye genelindeki 103 devlet üniversitesi, öğrencilerinin temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme için birbirinden farklı fiyat politikası izliyor. Öğle ve akşam yemeği olmak üzere günlük 2 öğün için üniversite yemekhanesini tercih edecek öğrenciler, “aylık 60 TL ile 210 TL arasında” değişen bir bütçe ayırmak zorunda. Kahvaltı da dahil edildiğinde söz konusu tutar daha da yükselirken, yemekhane hizmeti en pahalı olan yükseköğretim kurumları ise iki öğün için 7’şer TL fiyat isteyen Osmaniye Korkut Ata ve Siirt üniversiteleri oldu. MHP Ankara Milletvekili Zuhal Topcu’nun soru önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, devlet üniversitelerindeki öğrencilere sunulan yemek hizmetinin ücretlerini açıkladı. En pahalı yemek hizmeti veren yükseköğretim kurumları Osmaniye Korkut Ata ve Siirt üniversiteleri olurken, en ucuz yemek hizmetini verenler ise öğün başına 1 TL ücret alan Hacettepe, Gazi, Anadolu, Abdullah Gül ve Bozok üniversiteleri oldu. Osmaniye Korkut Ata’da öğle yemekleri için 3 TL, akşam yemekleri için 4 TL ücret talep ediliyor. Öğrenci şehri olarak tanımlanan İstanbul, Ankara ve İzmir’de her üniversitede yemekhane ücretleri farklılık gösteriyor. İstanbul Üniversitesi’nde öğle yemekleri için 1.85 TL, akşam yemekleri için de 2 TL ücret alınırken; İstanbul Teknik Üniversitesi’nde öğle için 2 TL, akşam yemekleri için 3 TL ücret talep ediliyor. Marmara Üniversitesi’nde öğle ve akşam yemekleri 1’er TL’ye sağlanırken, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğle ve akşam öğünleri için 2’şer TL ücret alınıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde de öğle ve akşam yemekleri için 1.5’er TL isteniyor. Ankara Üniversitesi’nde öğle ve akşam yemekleri için 1.5’er TL ücret alınırken, Gazi ve Hacettepe üniversiteleri öğle ve akşam öğünlerini öğrencilere 1’er TL’ye veriyor. ODTÜ’de öğün başına 1.95 TL ücret alınıyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde öğün başına alınan ücret ise 2 TL. Ege Üniversitesi öğrencilerden öğün başına 2.5 TL ücret alırken, Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki ücretler ise öğün başına 1.85 TL’ye geliyor. Bazı üniversiteler haftalık fiş alınması halinde yemek ücretlerini daha ucuza sağlıyor. Okurlardan kısa kısa Manşetleri görmek Her sabah saat 09.30 olsun da günün manşetleri çıksın diye bekliyorum ama bir süredir ‘Gazetelerde Bugün’ yok.. Geçici bir süreyle mi tamamen mi kaldırıldı merak etmekteyim. Saygılar. Sevgi Esen Size komik değil mi? “Gözaltına alınan Öcalan, verdiği ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldı.” Dostlukla. Hicran Karabudak Ne zaman öldü? Sn. Öz, Dış Haberler sayfasında “Tunus sokağa döküldü” başlıklı haberin içinde “... altı ay önce öldürülen...... Şükrü Belaid’in ölüm yıldönümüne denk gelmesi...” diye bir bilgi var. Belaid altı ay önce mi öldürülmüş, bir ya da daha çok yıl önce bugün mü? Anlaşılmıyor. Kolaylıklar diliyorum. M. Aydın Akça Cumhuriyet’e övgüler Sayın Öz, 30 Temmuz 2013 tarihli Cumhuriyet’te; “Hâkim sır dolu kazada öldü” ve 31 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te “Mafya mı öldürdü?” adlı haber çok dikkat çekicidir. Devletin bir hâkiminin aracından 25 kg. uyuşturucu çıkması insanın hukuka olan bakış açısını değiştiriyor. Hukuka ve yargıya olan güvenimiz sarsılıyor böyle olaylar yaşandıkça, bu da ayrı bir gerçek. “Mezarlığa ‘Atatürk’ adı!” ile yapılan haber insanların Atatürk’e dahi saygı duymayan ve ne kadar vurdumduymaz bir hale geldiklerini çok net gösteriyor. “İç yakan dönüşüm” adlı haber ve fotoğraf Gezi Direnişlerinin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu gösteriyor. “Her yer Gezi, her yer Direniş” demek bence yetersiz kalıyor artık; bu haberin üstüne “Türkiye gezi(n), gezi(n) Türkiye” dememiz lazım. “HaremSelamlık Yurt” ve “Milli Eğitim il Müd. skandal sözler” adlı haberler Türkiye Suudi Arabistan olur mu (?) sorusunu yanıtlıyor. “Ali’nin organları için sanayide kutu” adlı manşet yüreği olan her insanın içini sızlatmıştır eminim. Etkileyici bir başlıktı. Tıpkı “4. Murat kıskanır” başlığı gibi. Leyla Tavşanoğlu’nun Onur Öymen’le yaptığı röportajdan aynen alıyorum ; (.....) “Tantavi’ninki Müslüman Kardeşler’i muşrulaştırdı diye ona olumlu bakarken” Yazım yanlışı var, sanırım meşrulaştırdı olacaktı. Cumhuriyet ailesine sevgi ve saygıyla... Anıl Vural Bize Düşen Görev Okurlardan gelen mektuplarda ağırlıklı konulardan birisi gazeteye yöneltilen eleştirilerin amacına ulaşıp ulaşmadığı. Bunun zamanla giderilebilecek bir sorun olduğunu öncelikle söylemeliyiz. Haberlerde sık sık rastlanan hataların giderilmesi çok yönlü bir çabayı gerektiriyor. Editörler, düzeltme servisleri, sayfa yapımında çalışanlar sabah başlayan ve akşam saatlerinde hızlanan bir akış içinde dakikaların baskısı altında işlerini yapıyorlar. Bu durum, hata yapmayı haklı göstermese de sürekli aynı hatalar yinelenmemek koşuluyla kabul edilebilir kılıyor. Editörlerin haberin öğeleri konusunda aldırmaz bir tutum sergilemesi ise kabul edilemez. Aynı şekilde haberde eğer bir suçlama varsa suçlanan tarafın görüşlerine başvurulmamış, en azından bunun denenmemiş olması da ağır bir gazetecilik hatası olur. Gazetecinin her şeyi bilen kişi olması kuşkusuz beklenemez ama genel kültür düzeyinin yüksek, yalnızca gazete okuru değil, kitap okuru olmasını, haber ya da analizi yazarken, kulaktan dolma “bilgi” yerine araştırmayı yeğlemesini beklemek okurun hakkıdır. Eleştiriler karşısında okuru rakip sayan bir anlayışla savunmaya geçmektense eleştirilerde haklılık payı varsa gazetenin, kanalın, internet sitesinin düzeyini yükseltmeye hizmet edeceğini düşünerek gereğini yerine getirmek daha mantıklı olacaktır. Kuşkusuz her eleştiri haklı olmayabilir, yine de bir kuşkuyu, yanlış anlaşılmaya elverişli bir durumu gündeme getirdiği için değerlidir. Okur Temsilcisi’nin görevi gazete ile okur arasında hakemlik yapmak değildir. Gazete yönetiminden ve redaksiyonundan bağımsız olarak her türden eleştiriyi gündeme getirmekle yükümlü olan temsilcinin görevi, eleştirileri değerlendirmek, aktarmak, gerektiğinde bir tartışmayı başlatmak ve nitelikli bir ürünün okura, izleyiciye sunulmasına katkı sağlamaya çalışmaktır. Gazetesinin tutumunu eleştirdiği için görevinden alınan Sabah Ombudsmanı’nın durumu Türk medyasında bu kurumun henüz yeterince kabul görmediğini ortaya koydu. Cumhuriyet, okur temsilciliğine yer açan az sayıda gazete ile birlikte örnek olmaya çalışıyor. Bunca haksızlığın ve yanlışın devletin tüm katmanlarına yayıldığı ülkemizde Devlet Ombudsmanı’nın ne yapacağını ise hep birlikte göreceğiz. VEFAT Yorumlar... Sayın Öz, bilgisayarımı genellikle geç açıyorum, 21.0021.30 gibi. İlk baktığım Cumhuriyet gazetesinin portalı oluyor. Cumhuriyetin tam 40 yıllık okuyucu ve şu an internet abonesiyim. Öğrenmek istediğim; okur yorumları saat kaça kadar değerlendirilip kabul ediliyor? Bazı tanınmış haber siteleri daha geç saatlerde kabul ediyor, saat 24.00’ten sonra bile çıktığını görüyorum; saat 22.00’de ve sonrasında Cumhuriyet’e yaptığım bazı yorumlarımın çıkmadığını görüyorum. Aydınlatırsanız sevinirim. Teşekkürler... Güneşper Işıksu Okur Temsilcisinin notu: Cumhuriyet internet sitesinin kısa bir zaman içinde tümüyle yenileneceğini arkadaşlar ilettiler. Nasıl bir yenilenme olacağını hep birlikte göreceğiz. Site ile ilgili eleştiri ve istekleri sorumlulara iletiyorum. Umuyorum siteyi izleyenler başarılı bir internet sitesine kavuşacak. Sorun ve çözüm Kırk yıllık Cumhuriyet okuruyum. Cumhuriyet çıktıkça da hep alacağım. Yalnız gazetemizi iki alıntıdan sonra eleştireceğim. David Harvey’in dediği gibi (Marx’ın Kapitali İçin Kılavuz Kitabı) “Son 30 yılda küresel kapitalizme hâkim olan neoliberal karşıdevrim Marx’ın 1850’ler ve 1860’lar da parlak bir şekilde yapbozuma uğrattığı şartları küresel çapta yeniden oluşturmak yönünde çok aşama kaydetmiştir” Anlayacağımız kapitalizm güncel… Fernando Pessoa Huzursuzluğun kitabında, “Nefret ettiğim bir şey varsa, o da reformculardır. Reformcular üşenmeden dünyadaki yüzeysel kötülükleri tek tek tespit eder, sonra da bunları gidermek üzere kendini ortaya atar, ama böyle yapmakla temeldeki kötülükleri derinleştirmiş olurlar” der. Emeksermaye çelişkisinin alabildiğine derinleştiği çağımızda gazetemizin de sorun ve çözüm olarak daha açık tavır alması dileğimdir. Saygı ve sevgilerimle. Çengiz Surlu MEHMET KÜÇÜKOSMANOĞLU 1931 11.08.2013 1950 yılında, daima değerlerine bağlı kaldığı Düziçi Köy Enstitüsü’nden mezun oldu. İlköğretim Müfettişliği Eğitimi sonrası, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nü özverili çabalar sonucu bitirdi. İlkokul öğretmenliği, müfettişlik, yatılı bölge okulu müdürlüğü dönemlerinde yoksul halk çocuklarının eğitimi için baskıları, sürgünleri göze aldı. MC döneminde Erzurum’a sürgün edildi. TÖS’ten başlayarak eğitim emekçilerinin demokratik mücadelelerinde yer aldı. TÖBDER Düziçi şube başkanlığı, SHP Düziçi ilçe başkanlığı görevlerini yaptı. Antiemperyalist, yurtsever, halkçı kimliğini her zaman korudu. Mesut, Gülay, Nuray, Ali Rıza, Ercan ve Osman’ın babası, Ayşe, Dilay, Meral, Nihal, Hüseyin ve İsmail’in kayınbabası, Aslı, Suna, Özgür, Ferhat, Gencer, Ender, Can, Sıla, Irmak, Sevgi, Fatma Şirin ve Mehmet Fidel’in dedesi ve annemiz; Fatma Küçükosmanoğlu’nun sevgili eşi, babamızı kaybettik. Anısı hep bizimle olacak… AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle