23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ kultur@cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR Taze kan aranıyor u Dünyanın en köklü festivallerinden Locarno, genç yönetmenlere ve yenilikçi sanat sinemasına açık felsefesini koruyor. Piazza Grande’ye kurulan 8 bin koltuklu açık hava sineması yine popüler sinema ile nitelikli yeni filmlerin kesiştiği mekân olacak. MEHMET BASUTÇU 66. Uluslararası Locarno Film Festivali yaz sinemateği işlevini sürdürüyor LOCARNO Bazı festivaller, Cannes örneğinde görüldüğü gibi, uzun süre yönetici değiştirmez. Bazılarıysa Venedik’te olduğu gibi, iç çekişmeler ve politik nedenlerle durmadan yönetim değişikliği yaşar... Dünyanın en köklü festivallerinden Locarno, daha dengeli bir dönüşüm planı içinde, 45 yılda bir yeni bir sanat yönetmeni seçer. Böylece, değişen sinema dünyasına doğal bir esneklik içinde uyum sağlayarak başarı çizgisini daha da yukarılara çeker. Bu sistematik taze kan arayışı, Locarno’nun genç yönetmenlere ve yenilikçi sanat sinemasına açık temel felsefesini koruyarak süregelmiştir hep. Geçen yıl, Arte televizyon kanalının Paris bürosuna, sinema bölüm müdürlüğüne atanan Olivier Père’in (Marsilya, 1971) yerine getirilen Carlo Chatrian’ın (Torino, 1971) gerçekleştirdiği ilk programla aynı sinefil geleneği sürdürdüğü gözlemleniyor. lerin kesiştiği mekân olacak. İzlandalı yönetmen Baltasar Kormàkur’un (Reykjavik, 1966) Hollywood yapımı polisiye türüne farklı bir mizah getiren, Denzel Washington’lu yeni filmi “2 Guns” ile festivalin açılışını yapması, on gün içinde neredeyse 200 bin koltuk dolduran etkinliğin popüler kimliğini simgeliyordu. Boğaziçi Caz Korosu Gümüşlük’te Kültür Servisi 10. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali, Boğaziçi Caz Korosu ve İlhan Erşahin’i konuk edecek. Boğaziçi Caz Korosu, bugün saat 21.00’de festivalin Antik Taş Ocağı sahnesinde konser verecek. Boğaziçi Caz Korosu konserinin hemen ardından yarın saat 21.00’de “Let’s Bodrum Presents, İlhan Erşahin’s Istanbul Sessions” konseri, cazseverleri Gümüşlük’te Koyunbaba antik taş ocağında bir araya getirecek. Biletler, Festival Merkezi, www. sosyotix.com, Let’s Bodrum! standları ve antik taş ocağından alınabilir. eorge Cukor retrospektifi Aynı Piazza Grande’de, Louise Archambault, JeanStephane Bron (1969), Mikkel Norgaard (1974), Lionel Baier (1975) gibi genç yönetmenlerin yanı sıra Werner Herzog’un 1982 yapımı “Fitzcarraldo”, George Cukor’un da 1981 yapımı “Rich and Famous” ile yer almaları, festivalin yaz sinemateği işlevini vurgulayan örnekler. Kaldı ki etkinliğin geleneksel retrospektifi bu yıl 50 filmden oluşan George Cukor’a (18991983) ayrılmış ve yine klasik G Ya Şimdi? Hatırlat Bana Açılış töreninde İngiliz oyuncu Christopher Lee de sahnedeydi. Amerikan sineması hayranları için bulunmaz bir şölen oluşturuyor. 10 günde 200 bin koltuk Piazza Grande’ye kurulan 8 bin koltuklu devasa açıkhava sineması yine popüler sinemayla nitelikli yeni film Ölüme giden yolda… Locarno’da hangi salona koşacağını, hangi sinema dersini izleyeceğini bilemiyor sinemaseverler. Açılış gecesi Moet & Chandon şampanyaları nın sponsoru olduğu mükemmeliyet ödüllerinden ilkini alan Christopher Lee’nin, herkese açık sinema dersini mi izlemeli, yoksa yarışmalı bölümün ilk filmini mi? “E Agora? Lembrame” (Ya Şimdi? Hatırlat Bana), Portekizli yapımcı yönetmen Joaquim Pinto’nun (1957) kendi hastalığını anlattığı farklı bir film. Günlük yaşamını görüntülerken doğayı gözlemleyen yönetmen, değisik konulardaki düşüncelerini, duyumsamalarını olağanüstü şiirsel bir belgesel sinema örneğine dönüştürmüş. Hasta bir dünyada 20 yıldan bu yana hepatit C ve AIDS hastalıklarıyla savaşan Pinto’nun yeni ilaçlar deneyerek iyileşme çabalarını, bir yıl boyunca, zaman içinde gelip giderek yoğun bir doğallık ve içtenlikle anlatması, özyaşamsal belgesel türüne incelikli bir örnek getiriyor. Ölümün yaklaştığını hissettiği yolda dünya ile ilgisini kesmeyen Pinto’nun daldan dala atlayan düşünceleri, ruhsal dalgalanmaları, televizyonlardan yansıyan haberlerin yansıttığı kaotik gerçeklerle birlikte işleniyor. Suriye iç savası, Yunanistan’daki ekonomik kriz, Fazıl Say’ın İslamcı çevrelerin hışmına uğrayarak yargılanması... Hasta bir dünyada hasta olmanın dramı... Instagram fotoğrafları sergisi ‘Robert Kolej’in 150 Yılı: 1863 2013” sergisi ay sonuna kadar ziyarete açık Bir geleneğin anatomisi man kız olan yazar Halide Edib’in yanı sıra, Tevfik Fikret’ten Halit Ziya Uşaklıgil’e, Halikarnas Balıkçısı’ndan Faruk Nafiz Çamlıbel ile Behçet Kemal Çağlar’a, Necip Fazıl Kısakürek’ten Mina Urgan’a, günümüz yazarlarından Orhan Pamuk, Ayşe Kulin, Tomris Uyar, Pınar Kür ve Yıldırım Türker’e ve Robert Kolej’den yetişen en önemli siyaset ve devlet adamı olmasının yanında iyi bir edebiyatçı olan Bülent Ecevit’e kadar pek çok yazar Robert Kolej’de öğretmen ya da öğrenci olarak bulundu. Bebek’te küçük bir binadan başlayarak, önce bugün Boğaziçi Üniversitesi olan Rumelihisarı’ndaki yerleşkeye, son olarak da Arnavutköy yamaçlarında günümüzdeki konumuna kadar gelen Robert Kolej, eski mezunlarından Suna Kıraç, Nejat Eczacıbaşı, Feyyaz Berker gibi eğitim gönüllülerinin katkılarıyla etkinliğini sürdürüyor. Kültür Servisi Erdem Sayıp’ın yaklaşık 1 yıldır akıllı telefonlarla çektiği ve Instagram’da yayımladığı fotoğraflar bir sergiyle fotoğraf tutkunlarıyla buluşturuyor. İstanbul’a dair 20 ayrı fotoğraftan oluşan Instagram fotoğrafları sergisi 1229 Ağustos tarihleri arasında PhotoWorld Fotoğraf Merkezi’nde ziyaret edilebilecek. ÇANAKKALE TROİA FESTİVALİ Akkaya ve Duisburg Orkestrası konseri u Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’ndeki sergi, Robert Kolej tarihinin yanı sıra İstanbul’un kültürel ve toplumsal yaşamına da ışık tutuyor. Kültür Servisi Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, 1863’te ABD’nin sınırları dışında kurulan ve günümüzde eğitime devam eden en eski Amerikan okulu olan Robert Kolej’in 150. kuruluş yıldönümü nedeniyle, İstanbul’un eğitim, kültür, sosyal ve entelektüel yaşamına da ışık tutan önemli bir sergiye ev sahipliği yapıyor: “Bir Geleneğin Anatomisi: Robert Kolej’in 150 Yılı, 1863 2013.” Sergi, 31 Ağustos tarihine kadar İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde ziyarete açık olacak. Küratörlüğünü Cem Akaş’ın yaptığı, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü ve Robert Kolej işbirliğiyle, Robert Kolej Arşivi, Robert Kolej Arkeoloji Koleksiyonu, Columbia Üniversitesi Nadir Kitap ve Elyazmaları Kütüphanesi, Saint Joseph Lisesi ve özel koleksiyonlardan derlenen “Bir Geleneğin AnatoKültür Servisi Bağlama virtüözü, besteci Erdal Akkaya ve Duisburg Festival Senfoni Orkestrası, bu yıl 50’ncisi düzenlenen Çanakkale Troia Festivali’ne katılacak. 134 yıllık tarihiyle Almanya’nın en köklü orkestralarından biri olan Duisburg Filarmoni Orkestrası müzisyenlerinden oluşan Duisburg Festival Senfoni Orkestrası, Erdal Akkaya ile birlikte 50. Çanakkale Troia Festivali’nde konser verecek. 15 Ağustos saat 21.00’de Çanakkale Çimenlik Kalesi’nde gerçekleştirilecek konserde senfoni için düzenlenen Erdal Akkaya bestelerinin yanı sıra Batı klasik müziği örnekleri de seslendirilecek. Konserin repertuvarında klasik müzik tarihinin tanınan eserlerinden yapılan bir seçki ve Erdal Akkaya’nın “Anadolu Uvertürü”, “Rüzgârla Bir”, “İki Yaka”, “Yalnızlık” gibi senfoni için düzenlenmiş besteleri yer alıyor. misi: Robert Kolej’in 150 Yılı 1863 2013” sergisi, Kolej’in 150 yıllık ilginç tarihinin yanı sıra eğitimin insanları bir araya getirme gücünü ve gençlerin sonsuz kapasitelerini de gözler önüne seriyor. Eğitimin evrensel değerine inanan Cyrus Hamlin ve Christopher R. Robert tarafından 1863’te Osmanlı Devleti topraklarında kurulan, 150 yıllık tarihinde devrimlere, savaşlara, depremlere, yangınlara, salgın hastalıklara tanık olmasına rağmen kapılarını tek bir gün bile kapatmadan günümüze dek varlığını sürdüren Robert Kolej, yerel, ulusal ve küresel düzeyde önemli ve etkili bir kurum olarak varlığını sürdürüyor. Osmanlı Devleti’nin Tanzimat’la birlikte kabuğunu kırma sürecine girdiği dönemde kurulan Robert Kolej, Türk edebiyatı için de önemli bir odak noktası oldu. 1901’de lisans derecesi alan ilk Müslü Merve Üstünalp’in ilk kişisel sergisi artSümer’de Geçmiş ve şimdinin izleri maş, ip, yağlıboya, tuval, asetat kâğıtları ise sanatçının başvurduğu malzemeler olarak tanıklık ettiklerini, deneyimlediklerini cisimleştirme görevini üstleniyor. Kadının günlük hayatıyla özdeşleştirilen kumaş ve ip gibi öğeler, sanatçının bu materyalleri yoğun biçimde yorumlamasını sağlarken eleştirelliğini de kendi içinde barındırıyor. “Bir Düğün Hatırası” Kültür Servisi artSümer, 5 28 Eylül 2013 tarihleri arasında sanatçısı Merve Üstünalp’in ilk kişisel sergisi “Biz Vardık, Biz Yoktuk”a ev sahipliği yapıyor. Merve Üstünalp, yapıtlarındaki hikâyelerde, kişisel geçmişini ve şimdiden taşıdığı izleri, toplumsal hayat dayatmalarının trajikomikliğini, ahlakçılığın ikiyüzlülüğünü ve deşifre oluşun utancını anlatıyor. Ku
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle