14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Sayıştay, denetim raporlarında pembe tablo çizmek için hazırlanan planı TBMM’ye gönderdi Kamu zararına perde u Sayıştay Başkanı Akyel, TBMM’ye gönderdiği yazıda denetim raporlarında ‘önemsiz’ buldukları kamu zararlarının yer almayacağını, ‘önemlilerin’ ise ‘zarar’ denmeden raporun eklerine konacağını bildirdi. EMİNE KAPLAN Bir Yükselişin Hazin Öyküsü Sinema endüstrisinin ilk dönemlerinde yapımcıların çok sık kullandıkları hazin öyküyü bilirsiniz. Kentin parlak renkli ışıklarının cazibesine kapılarak gelen genç adam/ kadın, arzularını gerçekleştirme telaşıyla çok iyi anlayamadığı, aslında boyunu aşan işlerin içine düşer. Kahramanımız önce hızla yükselir, herkes dostudur, elinden tutmaktadır. Ancak, tam arzularının nesnesine ulaşacağı noktada, geldiği yükseklikte tutunamaz, büyük çarkın içine düşer, öğütülür gider. AKP’nin, AKP’nin lideri, Başbakan Erdoğan’ın öyküsü henüz bitmedi ama bu hazin öyküleri anımsatmaya başladı. AKP, liderliği bir ekonomik siyasi kriz içinde, tükenen siyasi kadrolara alternatif olarak, ABD’nin tam desteğiyle (Oval Ofis ziyaretini anımsayınız) şekillendi. Ülkenin egemen sınıfları, medya kompleksi, liberal entelijansiya, giderek solun bir kısmı AKP etrafında koruyucu bir zırh, toplumun kentli kesimlerinin rızasını almasına olanak veren bir söylem sundular. Bir anlamda “postkolonyal” devletin yönetimi AKP kadrosuna teslim edildi. Yükseliş böyle başladı. O sırada AB bölgedeki “Büyük Ortadoğu Projesi”yle bir hegemonya restorasyonu operasyonuna başlıyordu. Siyasal İslam da daha sonra Stratejik Derinlik kitabında okuyacağımız, hegemonyacı güce yaslanarak güç yansıtma stratejisiyle işe, kendini BOP eşbaşkanı ilan ederek başladı. Yeni konumundan cesaret alarak daha da ileri gitmeye, içerde ve dışarda “Cumhuriyet Olayı”nın izlerini silecek bir KapitalistOsmanlı restorasyonu projesine soyundu. Buraya kadar yaşananları, şehrin renkli ışıklarıyla “baştan çıkarılma”, sonra ihtirasla ileri atılarak yükselmeye başlama dönemi olarak tanımlayabiliriz. Her şey harikaydı. Kendisine karşı çıkanlar hem içerde ve dışarda ulusalcı, darbeci olarak niteleniyor, her attığı adım içeriğine bakılmadan demokratikleşme olarak kutsanıyordu. Kahramanımız, nihayet istediklerini elde edecek noktaya gelmişti. Medya da avucundaydı, bölgede “örnek ülke”, İsrail’e “one minute” diyen lider, Arap sokağının kahramanıydı. Kahramanlarımız artık restorasyonun son adımlarını atmaya hazırlanıyorlardı. Başkanlık sistemi, “yeni anayasa”, Kürt sorunundan geçerek Irak petrollerine ulaşma, bölgede oyun kurucu olmaya başlama... Ama gözleri amaçlarının parlaklığıyla kamaştığından ayaklarının altındaki zeminin hızla çürümeye başladığının ayırdına varamadılar. Önce liberallere gerek kalmadığını düşünerek, daha hızlı yükselmek için bu safrayı attılar. Sonra, “seçildim geldim her şeyi yaparım” anlayışını ortaya çıkardılar. “Her şeyi” yapmaya kalkınca da kıyamet koptu. Şimdi karşılarında hiç beklemedikleri, hiç anlamadıkları, mitolojideki yaratıkları gibi vurdukça büyüyen bir toplumsal muhalefet vardı. Dışardan gelen sesler eleştiriye, parmak sallamaya dönüştü. Dış politikada hesapsızca atılan adımların etkisiyle AKP bölgedeki siyasi, daha da önemlisi mali destekçileriyle ters düşmeye başladı. Osmanlı mirasını restore etmeye çalışan bir yönetim için şimdi, dünya basınında, “Gerileyen Türkiye”, “yorgun adam”, dünün demokrasi şampiyonu Erdoğan için “diktatör”, “sultan” ifadelerine giderek daha sık rastlanır oldu. AKP içinde, yakın çevresinde “Erdoğan gitsin, AKP kalsın” söylentileri başladı. Ama kahramanımız, “Muhalefet yok”, “Alternatifim yok”, yüzde 50 oy aldım rehaveti içine düşmekte olduğunu yadsımakta ısrarcı. Ama Türkiye ve bölge siyasetinde doldurması beklenen yer hızla boşalıyor. İktidar boşluktan hoşlanmaz! Bu düşüşün bir noktasında, ne yüzde elli oy kalır, ne de “alternatif yok” rahatlığı. Postkolonyal devletin “vites kolunu” tutan “el”, eğer toplumsal muhalefetin bir tehlike oluşturmaya başladığını düşünürse, kapitalizmi, etki alanını korumak için finansal, siyasi, hukuki, simgesel (medya vb.) araçları harekete geçirir, işbirlikçilerini bulur, alternatifi yaratır. Bu öyküden çıkarılacak iki ders var: Birincisi, AKP ve Erdoğan için: Erdoğan sonrasına, hatta AKP hükümeti sonrasına yumuşak bir geçişin koşullarını hemen hazırlamaya başlamaları gerekiyor. İkincisi, sol muhalefet: Bu geçiş koşullarına hazırlanmak, yararlanacak konumda olabilmek için sistemin, bilinçli ya da bilinçsiz “Truva atlarına” karşı uyanık olmak gerekiyor. ANKARA Sayıştay’ın denetim raporlarını TBMM’ye göndermemesi üzerine başlayan tartışma Sayıştay Başkanı Recai Akyel’in TBMM’ye gönderdiği yazıyla yeni bir boyut kazandı. Meclis’e gönderilecek raporlardan “kamu zararı” bölümlerinin çıkarıldığı iddialarıyla ilgili olarak Akyel, kamu kurumları için “önemliliğin altında kalan zararların” raporda yer almadığını, “mali rapor ve tabloları etkilediği düşünülen önemli hususların” ise “kamu zararı” ifadesi kullanılmadan raporun ekleri arasına konulduğunu belirtti. Akyel, bu duruma gerekçe olarak Sayıştay Düzenlilik Denetim Rehberi’ndeki “Kamu idaresi üst yöneticisinin veya parlamentonun ilgisini çekmeyecek düzeyde önemsiz ve münferit konular rapora alınmaz” düzenlemesini gerekçe gösterdi. 2011 yılında çıkarılan rehbere bu yıl eklenen söz konusu düzenleme, Sayıştay Yasası’nda bulunmuyor. CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özpolat, Sayıştay’ın TBMM’ye gönderilmek üzere hazırladığı raporlardan “kamu zararı” bölümlerinin çıkarılması yönünde karar alındığı iddialarını soru önergesiyle TBMM gündemine taşımıştı. Sayıştay Başkanı Recai Akyel, TBMM Başkanlığı’na gönderdiği yazıda, Sayıştay Yasası’na göre mali denetimin kamu idarelerinin hesap ve işlemleri ile mali faaliyet, mali yönetim ve kontrol sistemlerinin değerlendirme sonuçları esas alınarak, mali rapor ve tabloların güvenirliliği ve doğruluğuna ilişkin denetimi ifade et tiğini belirterek bu denetim sonucunda düzenlenecek raporlarda yer alacak bulguların mali rapor ve tabloları etkileyecek nitelikte olması gerektiğini kaydetti. Sayıştay Düzenlilik Denetim Rehberi’nde “Kamu idaresi üst yöneticisinin veya parlamentonun ilgisini çekmeyecek düzeyde önemsiz ve münferit konular rapora alınmaz” düzenlemesinin yer aldığını anımsatan Akyel, şu görüşleri dile getirdi: “TBMM’ye sunulacak raporlarda denetim görüşü yer alacak olup bu rapora konu edilecek hususların önemlilik seviyesinin üzerinde olması hem uluslararası denetim standartlarının hem de bu standartlar dikkate alınarak hazırlanmış olan Sayıştay Düzenlilik Denetimi Rehberi’nin gereğidir.” ‘Devlet, artık bizi yok saymaktan vazgeç’ Alevi emekli öğretmen Kamber Özcivan’ın Ankara’da devletin Sünni inancın dışındaki yaşamları yok saymasına ve Diyanet’in tek bir mezhebe hizmet etmesine tepki göstermek amacıyla başlattığı eylemini İstanbul’a taşıdı. Önceki gün İstiklal Caddesi’nde üzerinde “Ey halkım bunları biliyor musunuz” yazılı yelekte taleplerini sıralayan Özcivan, “Devlet Hacı Bektaş Veli türbesini 50 yıldır Alevilere para ile ziyaret ettiriyor. Bizlerin de vergileri ile genel bütçeden 100 bin imam ve müftünün aylığı ödeniyor. Cemevlerinden elektrik ve su parası alınırken diğer ibadethanelerden bu para alınmıyor. Artık Alevileri yok saymaktan vazgeçsinler” dedi. Eylemini birçok ilde daha sürdüreceğini vurgulayan “Benim vergimle bana kin besleyen insan yetiştiremezsiniz” diye konuştu. Yükseliş... Diyanet İşleri Başkanı, gelirlerinin düşürülmesine tepki gösterdi Görmez’in ‘torba’ eleştirisi FIRAT KOZOK ‘Yeryüzü sofrasına oturacağız’ ifadesi olmayacak ‘Kamu zararı’ Soru önergesine konu olan kamu zararlarının denetlenen her bir kamu idaresi için önemliliğin altında kalan mali tablo ve raporları etkilemeyen bulgular olduğunu savunan Akyel, “Mali rapor ve tabloları etkilediği düşünülen önemli hususlar ise ‘kamu zararı’ ifadesi kullanılmadan raporun ekleri arasında yer alan uygunluğa ilişkin bulgular başlığı altında raporlanmıştır” dedi. Akyel, denetimler sırasında kamu idaresinin mali tablo ve raporlarını etkileyip etkilemediğine bakılmaksızın tespit edilen kamu zararlarının tamamı için yargılamaya esas raporlar düzenleneceğini ve hesap yargılaması için ilgili Sayıştay dairelerine gönderileceğini bildirdi. Alevilerden Gül’e ret MEHMET MENEKŞE AMASYA İşadamları Adnan Polat ve Zeynel Abidin Erdem ile bazı Alevi cemaati temsilcisinin öncülüğünde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımıyla bugün düzenlenecek iftar yemeği Alevi derneklerinin tepkisini çekti. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği ve Alevi Kültür Dernekleri’nden yapılan açıklamada, Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerinin yok sayıldığı, ötekileştirme ve asimilasyonun sürdüğü vurgulanarak “Alevilerin talepleri yok sayılırken kardeşliğin sofrada sağlanamayacağını düşünüyoruz” denildi. Alevi katliamlarıyla anılan Yavuz Sultan Selim’in isminin İstanbul’da yapılacak 3. köprüye verildiğinin anımsatıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Yavuz Sultan Selim ismini bir sopa gibi tepemizde tutan ve asla geri dönüş olmayacağını açıklayan anlayışla, sadece masada yemek yerken kardeşliğin sağlanacağına inananları, bir tereddüt duymadan bu davete koşanları hayretle karşılıyoruz. Bu nedenle onlar beş yıldızlı otelde kardeşçilik oynarken bizler de aynı gün bizi kardeş gören, 2 Temmuz’da bizim acımızı paylaşıp bizlerle birlikte can olan ve daha da önemlisi bizi ve bizim taleplerimizi kendilerince bir tarife ve tanımlamaya tabi tutmadan olduğu gibi kabul eden Antikapitalist Müslüman canlarla yeryüzü sofrasına oturmayı uygun görüyoruz.” ANKARA Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hazine arazilerinin üzerinde kurulan camilerin müştemilatında yer alan gelir getirici mekânları işletme hakkının cami derneklerine bırakılmasını ve Diyanet’in payının yüzde 10’a düşürülmesini “Bu bizim kabul ettiğimiz bir düzenleme değil. Bize verilen payın hiçbir kıymeti yok” diye eleştirdi. Prof. Dr. Görmez, Ankara’da devlet bürokrasisi ve gazetecilere verdiği iftarın ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Görmez, Cumhuriyet’in gündeme getirdiği son torba yasadaki Diyanet’le ilgili düzenlemeleri eleştirdi. Cami müştemilatı ile ilgili ticari gelirlerin yüzde 90’ını cami dernek ve vakıflarına bırakan, Diyanet’in payını yüzde 10’a düşüren düzenlemenin kendileri tarafından kabul edilmediğini anlatan Görmez, şunları söyledi: “Çünkü camilerin arazisi tama men Hazine’nin, binalarını da halk yapmıştır, halkın parasıyla yapılmıştır. Oradaki müştemilatın bütün gelirlerini sadece derneklere bırakmak doğru değildi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın önerdiği düzenleme, bunun Diyanet İşleri Başkanlığı’nın marifetiyle, öncelikle ilgili caminin bütün ihtiyaçlarını karşılama zorunluluğunu getiriyordu ve Diyanet’in bu gelirleri ilgili caminin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra hiçbir yerde değil, sadece camilerin yapımında kullanılma mecburiyetini getiriyordu. Ancak tabii ki 16 bin cami var Türkiye’de ve onların da talepleri vardı, onların da hizmetleri ve faaliyetleri vardı. Neticede derneklerin üzerinde durduğu düzenleme kabul gördü. Diyanet İşleri Başkanlığı sadece muhasebesini yapacak; zannediyorum sadece yüzde 10’u bırakıldı. Onun da hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Ben şahsen keşke o da verilmeseydi daha uygun olurdu diye düşünüyorum.” Ve çöküş GENEL MERKEZ ÖRGÜTLERE DANIŞIYOR CHP aday saptama yöntemi belirliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, yerel seçimler için aday belirleme çalışmasını sürdürüyor. CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil ve 4 genel başkan yardımcısından oluşturulan komisyon, geçen hafta CHP’nin milletvekili bulunmayan illerin başkanları ile yaptığı toplantının ardından, gelecek hafta da 30 il başkanına, yerel seçim aday belirleme yöntemi konusunda görüşlerini soracak. CHP Parti Meclisi’nde alınan karar doğrultusunda genel sekreteri Tamaylıgil, genel başkan yardımcıları Adnan Keskin, Gökhan Günaydın, Umut Oran ve Bülent Tezcan’dan oluşan komisyon, 30 il başkanıyla 29, 30 ve 31 Temmuz günlerinde bir araya gelecek. Toplantıda, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ardahan, Erzincan, Amasya, Artvin, Kahramanmaraş, Bartın, Giresun, Kayseri, Bolu, Trabzon, Malatya, Burdur, Tunceli, Niğde, Çorum, Samsun, Sivas, Isparta, Sinop, Tokat, Konya, Zonguldak, Uşak, Manisa, Denizli, Yalova, Sakarya ve Gaziantep il başkanları katılacak. Bu toplantılarda, her ilin milletvekili, ilin denetmen milletvekili ve PM üyesi, sandık bazında örgütlenme denetmenleri de hazır bulunacak. Heyet, il başkanlarından aday saptama yöntemi konusunda örgütlerin önerilerini alacak. CHP’de 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler için aday adaylığı başvuruları ise 31 Temmuz’da sona erecek. Ancak başta Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirler ve kritik yerler için genel merkez yönetimi, 31 Temmuz’a kadar başvuran aday adayları arasından seçim yapabileceği gibi istediği ismi de aday gösterebilecek. İstanbul’a ilk aday Celal Doğan İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) için ilk aday adayı başvurusunu eski Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan yaptı. Gaziantep’te 3 dönem büyükşehir belediye başkanlığı yapan, eski Gaziantep Milletvekili Celal Doğan, İBB Başkanlığı adaylığı için başvuran ilk isim oldu. Doğan, dün CHP İstanbul İl Başkanlığı’na bizzat gelerek İBB Başkanlığı’na aday olduğunu bildirdi. Doğan’ın başvurusu 2014 baharında yapılacak yerel seçimler öncesi hem CHP için, hem İstanbul için ilk başkan adaylığı başvurusu oldu. Engellilerle iftar yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Engelliler Üst Kurulu ile Yenimahalle Belediyesi’nce düzenlenen iftara katıldı. Kılıçdaroğlu ramazanın, birlik, bütünlük, birbirine saygı ve hoşgörü günleri olduğunu vurgulayarak siyasi bir konuşma yapmayacağını söyledi. Engelli yurttaşların hakları için verdikleri mücadeleyi desteklediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, Kızılay’da duran adam eylemi yapan bedensel engelli Oğuz Mucurluoğlu ile de sohbet etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle