14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 17 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR Kültür Bakanlığı kültüre engel Bakan Çelik’in göreve başlamasıyla birlikte bütün çalışmalar durma noktasına geldi SELDA GÜNEYSU ANKARA Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in göreve gelir gelmez bakanlıktaki tüm bürokratları değiştirmesi, bakanlığın özellikle kültür politikaları üzerine mevcut işleyişinin aksamasına neden oldu. Önce, Sinema Genel Müdürlüğü’nce her yıl sinemalara verilen destek yardımları beklenen tarihte gerçekleştirilemedi, ardından bakanlığa ait ihale edilmiş işlere hakediş ödemeleri ile kazı ödenekleri verilmediği için bütün çalışmalar durma noktasına geldi. Ardından da İtalya’da, Torino kentinde gelecek yıl 27’ncisi düzenlenecek olan kitap fuarında onur konuğu olması planlanan Türkiye’nin fuardan çıkarıldığı haberi duyuldu. Bakanlıktan Torino’daki fuara ilişkin yapılan açıklamada, “bakanlığın fuara zaten katılım başvurusunun bulunmadığı” belirtildi. Geçen aylarda Sinema Genel Müdürlüğü’nce her yıl sinemalara verilen destek yardımları beklenen tarihte gerçekleştirilemedi. Bakanlık nisanda planlanan desteğe yoğun başvuru ve bu nedenle değerlendirme sürecinin uzaması nedeniyle mayısa ertelendiğini duyurmuş, yapımcılar tepki göstermişti. gelecek yıl 27’ncisi düzenlenecek olan kitap fuarında onur konuğu olması planlanan Türkiye’nin fuardan çıkarıldığı haberi duyuldu. Bakanlıkta tüm bu aksamaların “bürokrasiden kaynaklı sıkıntılar olduğu, bürokratların değişiminin işleri etkilediği” konuşuluyor. Besteci İlhan Mimaroğlu’nun ölümünün birinci yılı ‘Geç ve genç ölmek isterdi’ Muhbirin Kara Listesi Başbakan Erdoğan’ın “Sanatçılara söylüyorum; siz 10 yıllık iktidarımızda bizden ne istediniz de almadınız? Ama bundan sonraki süreç böyle çalışmayacak. Çok daha farklı çalışacak” sözleri bir işaret fişeği etkisi yarattı. Memed Ali Alabora’ya yaşatılanlar çarpıcıdır. Sanatçıların televizyon kanallarındaki programlarının iptali, sözleşmelerin yenilenmemesi, belediyelerin festivallerinde konser programlarının iptal edilmesi gibi birçok yaptırım arka arkaya geldi. Kara listeler işleme konmuştu. “Toplumda yeni mağduriyetler yaşanmaması için nefret dilinin sona ermesini, sanatçıların ve sanat eserlerinin hedef gösterilmemesini ve toplum üzerindeki baskıların kaldırılmasını istiyoruz” diyerek Yaşar Kemal, Ara Güler, Orhan Pamuk, İdil Biret gibi değerli yüz sanatçı ve yazarın imzaladığı “Kaygılıyız” başlıklı ilanlar kara liste hazırlamakta sıkıntı çekenlere yeni bir ilham kaynağı oldu. İlandan bir gün önce Lice’de “Kalekol” inşaatını protesto edenlere ateş açılmış, bir genç öldürülmüş, dokuz kişi yaralanmıştı. İnsanlar sokaklara dökülmüştü, Barış Süreci’nin yarıda kalmasından endişe ediliyordu. Bir yanda “Kaygılıyız” ilanındaki ifadelerin hafif kaldığı, durumun çok daha vahim olduğu kanısı yaygındı. Diğer yanda ise küçümseme, alaya alma, yok sayma havası vardı. Bir yayıncı Twitter’da defalarca şöyle yazıyordu: “100 Aydın kaygılıymış eeee aydının aydınlatamadığı milyonlar KAYGISIZSA ne olacak!” Kızgınlıklarını alayla gizleyemeyenler öfke ve nefretle klavyeye saldırıyordu. İTO’nun üst düzey yöneticilerinden biri Twitter’da “Yıllardır toplumun değerlerine sanat adına saldıranlar kaygılıymış. Kaygılanın, devriniz bitiyor” diyordu. Haber Vaktim’in “Gerçekten kaygılanın artık...” başlıklı yorumunu okuyup da yazmıştı sanki. Ve yalnız değildi, binlerce tehdit mesajı sosyal medyada uçuşuyordu. Muhafazakâr şair ve yazarlar da bu koroya katıldı. Çünkü rahatsızdılar. Devlet olanaklarından sonuna kadar faydalanmak yetmiyordu. Artık paylaşmak da istemiyorlardı. Gezi Parkı Direnişi’ni “eşkıyalık” olarak tanımlayıp, hem direnişi destekleyen hem de devlet ya da belediye etkinliklerine katılan şair ve yazarları “yüzsüzlük”le suçlayıp, “Yeter artık” diye haykıranları okuduk. Muktedirin diliyle konuşup, “sağcıyım” “solcusun”, “beyazım” “karasın”, “gri olmak istiyorsan sözümü dinle” diye tehdit edeni de... Kara listelerin bazı bürokratlara sunulduğunu duymuştum ama işin bu kadar alenileşeceğini tahmin edemezdim. Bunlardan biri yayın yoluyla muhbirliğe başlamış. İki haftadır “Gezi Edebiyatı Çapulcu Kolu” diyerek gazetedeki köşesinde listeler yapıyor. “Değerlerinize, dahası kutsallarınıza saldırıyor eski ahbaplarınız” diye söze girip “hoşgörü’cü çevreleri ve siyasi iktidarı uyandırır mı bilmeyiz” diyerek isimler sıralıyor. İlk yazıda internet sitelerini taramış, Gezi Parkı Direnişi’ni destekleyen, yazı yazan şair ve yazarları tespit edip listelemiş. İkinci yazıda da sosyal medyada destek mesajı atan şair ve yazarların adlarını veriyor. “Sanatçıyı değersizleştirme, hedef gösterme, itibarsızlaştırma, suçlama, baskı altına alma” kampanyasını bir muhbir heyecanıyla kara listelerle taçlandırıyor. Siyasi iktidar bu isimlerin üstünü çizerse herhalde meydanın kendisine kalacağını umuyor. Buyrun sizin olsun iktidarın nimetleri, yemeye devam! ‘İki uluslararası fuara katılacağız’ Öte yandan bakanlıktan İtalya’nın en büyük gazetelerinden Corriere della Sera’da yayımlanan “Türkiye dışarı, Vatikan içeri” başlıklı ve Türkiye’nin bu yıl Torino’daki kitap fuarına onur konuğu olarak yer almayacağına ilişkin haberi üzerine açıklama geldi. Bakanlık yetkilileri Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, bu yıl bakanlık olarak iki uluslararası kitap fuarına katılacağını, bu yüzden Torino’daki kitap fuarına Türkiye olarak katılım kararı bulunmadığını belirtti. Yetkililer, Torino’daki fuarın “dışarıdan katılım şeklinde gerçekleştirilen bir organizasyon” olduğunu belirterek söz konusu organizasyon ile ilgili bir yetkilinin görevlendirildiğini, bu yetkilinin Torino’daki etkinliğin bir kitap fuarı değil, bir tür festival olduğunu bakanlığa bildirdiğini, bu nedenle bakanlığın bu festivale katılmak istemediğinin Torino’daki yetkililere açıklandığını dile getirdiler. Yetkililer, “Her yıl yaklaşık 600 civarında uluslararası kitap fuarının düzenlendiği bir dünyada, Türkiye’nin örgütlü olarak bölgesel fuarlara da katıldığı dikkate alınırsa, bilimsel olarak bir ülkedeki festivale katılmaması, dünya ülkelerindeki fuarları ıskaladığı anlamına gelmez” dediler. İhaleli işler durduruldu Sinemanın ardından bakanlığa ait ihale edilmiş işlere hakediş ödemeleri ile kazı ödenekleri verilmediği için bütün çalışmalar durma noktasına geldi. Söz konusu durum üzerine bakanlığın Müsteşar Yardımcısı Ali Şahin, yeni yönetmelik beklendiğini açıklamıştı. Kazıların ardından da bu kez İtalya’da, Torino kentinde Günay: Görevine ben son verdim SELDA GÜNEYSU ANKARA Görevden alınan Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi Müdürü Ömer Gündoğdu’nun, eski Bakan Ertuğrul Günay’ın imzasının taklit edilerek görevden alındığına ilişkin savcılığa suç duyurusunda bulunmasının ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı da harekete geçti. Bakanlığın da iddiaların araştırılması için soruşturma başlatacağı öğrenildi. İddiaların hedefindeki isim, eski Teftiş Kurulu Başkanı, şimdi Tanıtma Genel Müdürü olan İrfan Önal sessiz kalmak istediğini belirtti. Gündoğdu, Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’ndeki tabloların çerçevelerini boyatırken milyon dolarlık tablolara boya sıçradığı ve “tabloları gerektiği gibi koruyamadığı” gibi pek çok gerekçelerle Günay ESKİ BAKAN SAHTE İMZAYI YALANLADI Bugün İlhan Mimaroğlu’nun (19262012) birinci ölüm yıldönümü. Dünyaca ünlü besteciliğinin yanı sıra “karşı görüş”ü içselleştirmiş bir düşünürdü. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden bir öğrencinin anıları kişiliğinin göstergesidir: “1957’de konuk konuşmacımız Mimaroğlu elektronik müziği tanıtacaktı. Müziği duyan öğrenciler kıkırdamaya başladı. Müdür onları susturmaya uğraşırken Mimaroğlu: Bırakın, ben tepkilerini duymak isterim, sessiz dinlemelerini değil, demişti.” Galatasaray Lisesi’ni, Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş. Klarinetle müzik dünyasına girüstüne yazdığı kitaplar bir yamiş, müzik yazarlığı ve radu Güngör Mimaroğlu diyor na gündelik deneyimlerini kaleyo programcılığıyla caz ve me aldığı Günsüz Günce, Erki: “Eğer bugün burada yeni müziği tanıtırken kendini yetiştirmiş. 195556 olsaydı, 90 kuşağını kendine tesi Günce ve Geldim, Gördüm, Geçtim, Gittim gibi kitapyıllarında Rockefeller burçok yakın hissedecek, ları PAN Yayıncılıktan yayımsuyla Amerika’ya gidip, Gezi’deki gençlerin yanında lanmıştı. Bu yayınlarda çağımız Columbia Üniversitesi’nde müziğine yön vermiş nice ünolacaktı. Çünkü o hep müzikoloji ve kompozislü sanatçı Mimaroğlu’nun yayon bilgisini derinleştirgençti. Onu genç yapan şamına karışmış sıradan insanmiş, 1959’da New York’a her zaman çağının ilerisini lar olarak karşımıza çıkar. Erteyerleşmiş. 1966’da elektrogün kardeşlerle yaklaşık 30 yıl görmesiydi. Geç ve genç nik müzik konusunda “masçalıştığı Atlantic Plak şirketinter” derecesini almış. Çağölmek isterdi.” de, bugün tarihe geçen albümdaş Türk müziği tarihindeler üretti. Onun yapıtları da İdil ki yeriyse ilk kuşak besteBiret, Meral Güneyman, Docilere tepki olarak ortaya çıkan ikinci kuşağın ris Hayes, Charles Mingus, Freddie Hubiçindedir. bard, Janis Siegel gibi yorumcular tarafınŞimdi eşi Güngör Mimaroğlu’dan sevindirici bir haber aldım: Onca yıl yapıtlarını beste dan kayda alındı. 2000li yıllara doğru hâlâ geleneksel yöntemlediği Columbia Üniversitesi’nde “Mimaroğleri kullanan bestecilerden “Halka yaranmak lu Arşivleri” adı altında bir reyon kuruluyor. için geçmişe sığınanlar” diye söz eder, “Beİlhan’ın eserlerine ulaşmak isteyen bilginler, ethoven, Mozart, Shakespeare’e körü körümüzisyenler, tarihçiler, cok yakında buna imne tutulanlar”ı acımasızca eleştirirdi. Onun kan bulabilecekler. Bu kütüphane 12 milyon toplumsal duyarlılığı yansıtan pek çok özdecilte ev sahipliği yapıyor. yişinden biri: “Roma yanarken Neron keTürkiye’de de Mimaroğlu arşivine MİAM man çalarmış. Amerika batarken de Clinkütüphanesinden ulaşılabilir. ton saksofon çalıyor.” Mimaroğlu, uzun yıllar Cumhuriyet Güngör Mimaroğlu diyor ki: “Eğer bugün Gazetesi’nin sayfalarını zenginleştirmiş bir burada olsaydı, 90 kuşağını kendine çok yaaydınımızdı. Kimi bilgece dünyaya kafa tukın hissedecek, Gezi’deki gençlerin yanında tan, kimi çocuksu bir yalınlıkla soru soran, ayolacaktı. Çünkü o hep gençti. Onu genç yadınlatan, düşündüren yazılar yazmıştı. pan her zaman çağının ilersini görmesiydi. Bestelerinde ise 1970’ten sonra siyasal koGeç ve genç ölmek isterdi.” nulara yönelmişti. Caz ve klasik müzik tarihi İZ FOTOĞRAF DERGİSİ tarafından görevden alınmıştı. Bakanlık Teftiş Kurulu Gündoğdu’nun Bilim Kurulu onayı almadan ve eser onarımında uzman bir restoratör görevlendirmeden eserlerde onarıma gittiği dile getirilmişti. Gündoğdu, daha sonra “evrakta sahtecilik” iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Günay, şunları söyledi: “O arkadaşı zaten ben görevden aldım. Teftiş raporları vardı. Bu raporların bazılarını işleme koymuştuk, bazılarında ise değer tespitlerinin fahiş olduğu kanaatiyle yeniden inceleme istetmiştim. Bakanlıktan ayrıldığım gün imzaladığım söylenen rapor var. Ben ayrıldığım gün böyle bir rapor imzaladığımı hatırlamıyorum. Teftiş Kurulu’ndaki arkadaşlarımın da söz konusu belgelerle ilgili herhangi bir tahrifat yaptığına inanmıyorum.” MyraAndriake kazısı izin bekliyor ASLI ULUŞAHİN Emin Özmen FAZIL SAY FESTİVALDE KOMPOZİSYON MASTERCLASSI VERECEK Gümüşlük festivali 10 yaşında Kültür Servisi Bu yıl 10.’su düzenlenen “Let’s Bodrum Gümüşlük Klasik Müzik Festivali”, piyanist Gülsin Onay ve keman sanatçısı oğlu Erkin Onay’ın konseriyle önceki gün başladı. 10 yıldır Bodrum’un Gümüşlük beldesindeki 4 asırlık tarihi mekân “Eklisia”da sürdürülen festival, bu yıl da 16 Ağustos’a kadar dünya çapında tanınan konuk sanatçılara ev sahipliği yapacak. Sanat yönetmeni Eren Levendoğlu ve sanat danışmanı Gülsin Onay önderliğinde gerçekleşecek festivalde ldo Ragone, Endellion Quartet, Mauricio Vallina, Pierre Réach, Yury Martynov, Carlo Domeniconi, Derek Gripper ve Gezi Direnişi müzikleriyle adından söz ettiren Boğaziçi Caz Korosu sahnede olacak. 2006 yılından beri festival bünyesinde gerçekleştirilen “Gümüşlük Müzik Akademisi”nde bu yıl yine festivalin konuk sanatçıları eğitim vermeye devam edecek. Aldo Gezi Direnişi’ne özel bir bölüm ayırdı. Emin Özmen, Altuğ Şencan ve Engin Güneysu’nun objektifinden Ragone, Mauricio Vallina, Misdireniş karelerinin yayımlandığı dergide Kemal ha Dacic, Pierre Réach, Edna Gökhan Gürses’in kaleminden bir metin de yer aldı. Golandsky, Yury Martynov ve Gürses yazısında, direşini yaratan gençleri anlatarak, Gülsin Onay’ın eğitmenliğinde 22 n Kültür Servisi Ülke onların pek çok kişiyle birlikte onun da önyargılarını Temmuz 9 Ağustos tarihlerinde yıktığını söyledi. İşte Gürses’in “çapulcularla” ilgili genelinde karşılaşılan sosyal yazısından bir bölüm: “Bizler 12 Eylül sonrası belki gerçekleşecek piyano masterclassorunlara mimarlık bağlamında de tek faydalı üretimimiz (!) olan çocuklarımızın sının ardından, 610 Ağustos tarihçözümler üretmek amacıyla karşısına geçip ‘şu şöyle, bu böyle’ demekten leri arasında Fazıl Say, kompoziskurulan Herkes İçin Mimarlık vazgeçeceğiz. Onların gözlerinin içine yon masterclassı verecek. Genç mütopluluğunun Beyoğlu Sineması’nın bakacağız artık yeni bir şeyler öğrenmek zisyenlerin katıldığı “Ahmed Adnan ayakta kalması için başlattığı için. ... Kınalı kuzularımızın, nadide Saygun Uluslararası Piyano Yarışkampanya, yeni bir atölye çalışmasıyla çiçeklerimizin, canı yanan binlercesi ması” da bu yıl ikinci kez 1821 Temdevam ediyor. Yapılan çalışmaların gibi sakınıp saklanmaktan vazgeçip muz tarihlerinde gerçekleşecek. Festival değerlendirilmesi ve önümüzdeki dönemde kendi kaderlerini tayip ederken ne kadar güzelleştiklerini konserleri saat 21.00’de başlayacak. neler yapılabileceğine dair tartışmak ve seyredeceğiz.” (www.gumuslukfestival.org) fikir alışverişinde bulunmak için bugün saat Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndaki kültür politikalarına ilişkin belirsizliğin ilk mağdurlarından biri de Antalya Demre’deki “MyraAndriake” kazısı oldu. Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığında, 2009 yılından bu yana devam eden kazı çalışmalarına bu yıl planlanan zamanda başlanamadı. Kazı çalışmasına başlanması için bir buçuk aydır izin beklendiği öğrenildi. Türkiye’nin önemli kazı alanlarından biri olan MyraAndriake’deki gecikmenin hem maddi kayba, hem de aralarında yabancı bilim insanlarının da yer aldığı kazı ekibinde kayıplara neden olabileceği belirtiliyor. Turizmciler ise aynı zamanda önemli bir turizm merkezi olan kazı alanlarında yaşanan bu ve benzeri gelişmelerin turizmi Kültür Sanat İz fotoğraf dergisi son sayısında etkilemesinden kaygı duyuyor. Gezi Direnişi’nin İz’leri Beyoğlu Sineması’nın geleceği konuşulacak 19.30’da Beyoğlu Sineması’nda buluşuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle