Katalog

12 TEMMUZ 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başkentte Korkmaz’ın öldürülmesini protesto eden gruba saldırdı 7 yakalama kararı İstanbul Haber Servisi Taksim’de Gezi Parkı direnişçilerine pala ile saldıran Sabri Çelebi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Savcılık palalı saldırganla ilgili yürütülen soruşturmada gizlilik kararı verdi. Nöbetçi İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Sabri Çelebi’nin serbest bırakılması kararına itirazını dün değerlendirerek karara bağladı. Mahkeme, palalı saldırgan Sabri Çelebi’nin tutuklanması için hakkında yakalama kararı çıkardı. Taksim Talimhane civarında, 6 Temmuz Cumartesi akşamı, polisin müdahalesinden kaçan Gezi Parkı direnişçilerine pala ve döner bıçaklarıyla saldırdıkları gerekçesiyle Sabri Çelebi’nin de bulunduğu 4 kişi gözaltına alınmıştı. Şüpheliler, 7 Temmuz’da “kasten yaralama” ve “kamu görevlisine mukavemet” suçlarından tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmiş, nöbetçi mahkeme de 4 şüphelinin serbest bırakılmasına karar vermişti. Savcı Veysi Büyükkılıç, 9 Temmuz’da, Sabri Çelebi’nin serbest bırakılmasına itirazda bulunmuştu. Saldırgan Çelebi’ye Palalılar çoğalıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eskişehir’de Gezi Parkı protestoları sırasında kimliği belirsiz kişilerce dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün ardından Ankara’nın birçok yerinde protesto gösterileri yapıldı. Dikmen semtinde bir kişi protestoculara palayla saldırdı, 5 kişi de polis müdahalesi sırasında yaralandı. Kayıplara karışan palalı kişi, polis tarafından aranıyor. Önceki gece Ankaralılar Ali İsmail Korkmaz için Kennedy Caddesi, Güven Park ve Dikmen semtinde toplandı. Güven Park’ta yere açtıkları örtülerle iftar yapan yurttaşlar daha sonra forum düzenleyerek Korkmaz’ı andı ve hükümetin politikalarını tartıştı. Buradaki grup olaysız dağılırken Kennedy Caddesi’nde toplanan yaklaşık bin kişi polise doğru yaklaşarak hep bir ağızdan, “Ethem’in katili hesap verecek” sloganı attı. Bunun üzerine polis saat 23.30 sıralarında gruba müdahale etti. Polis müdahalesi sırasında TOMA’ların sıktığı tazyikli suyla yere düşen 4 kişi hafif şekilde yaralanırken 1 kişi de polislerin tekme ve coplarından dolayı yaralandı. Kennedy Caddesi’ne gelen genç Dikmen’de muhtarın oğlu olduğu belirtilen bir genç elindeki palayla yurttaşlara saldırdı. İşi Bitirme Telaşı Başımıza geleni anlatmak için sık sık suda yavaş yavaş haşlanan, haşlandığının farkına varamayan kurbağa örneğini veriyoruz. Bu kuşkusuz aydınların “su ısınıyor” çığlığının tartışılmasını da gerekli kılıyor. Sesimiz yeterince gür değil mi? Olup biteni anlatırken yanlış yapıyor olabilir miyiz? Sistemli bir plan programla yapılacaklar listesini 10 yıla yayan ve sonraki yılları da planlamış olanlar, son aylarda foyalarının meydana çıkmış olmasından huzursuz oldular ama programlarında geri adım atacaklarını, itirazları dinleyeceklerini gösteren herhangi bir işaret vermiş değiller. Tam tersine, gelişmelerin onlarda “zaman kısalıyor, acele edelim, işi bitirelim” kaygısına yol açtığı anlaşılıyor. Bu kaygı ve telaşta Mısır’da olup bitenlerin etkisinin olduğu da ortada. HHH Yanlış anlaşılmasın, Mısır’daki gibi bir darbeden korktuklarından değil, oradaki milyonlarca Mısırlının darbe ile çalınan devrimci isyanının bölgede örnek olmasından korktukları için telaştadırlar. Darbeden korkmazlar; çünkü hem kendilerine karşı bir darbe tehdidi ve tehlikesi olmadığı için, hem de darbelerin, bugüne kadar hep olduğu gibi, isyanları bastırmak için kullanılmaya pek uygun tabiatını çok iyi bildikleri için öyledir. Peki, aklı başında olduklarını varsaydığımız muhalefet partileri bu telaşın tetiklediği acelenin sonuçlarını değerlendirebiliyorlar mı? Sokakta hak arayan milyonlar tek tek atılan adımların toplamının anlamı konusunda toplumsal bir bilince sahip mi? Haydi kendi dünyamızdan başlayalım; medya çalışanları olarak bizler olup bitenleri siyasi bir bütünün parçası olarak görüyoruz muyuz, yoksa patronlar dünyasının “muktedire boyun eğme çaresizliği” olarak değerlendirmekte ısrarlı mıyız? Açıkça ortada ki medyada alan daraldı. Son artı1 denemesinin de gösterdiği gibi, bu iyice küçültülmüş oyun alanında bile bir çıkışa izin vermek istemiyorlar. Bu iş patronların iktidara biatından, korku nedeniyle gerilemesinden ibaret değildir. Medyanın kuşatılması ve hareket alanının giderek daraltılması, işi bitirme konusunda acelesi olan iktidarın topyekun saldırısının parçasıdır. HHH TMMOB’nin yetkilerinin bir gecede, akıllara zarar torba yasayla yok edilmesi, planın hızlandırıldığının en somut ve büyük kanıtıdır. Sistemle sorunu olduğu iddiasıyla ortaya çıkan BDP’nin, kendini “açılımın geleceğine bağlayarak” paralize ettiği koşullarda, ana muhalefet partisi ve soldaki diğer partiler siyaset yapma olanaklarının daha da daralacağını tahmin ediyorlardır herhalde. İktidar partisinin planının, öngördüğü rejim değişikliğine yönelecek itirazları devlet ve sistemle özdeşleştirmek, böylelikle sistemin ve devletin güçle korunmasının bir zorunluluk olduğunu devlet güçlerine, bürokrasisine, yargısına ve kamuoyuna kabul ettirmek olduğu da anlaşılıyordur umarız. Peki bunun tarihteki örneklerden ders çıkartmayı gerektirecek kadar keskin bir anlamı olduğu da biliniyor mudur? Parçalar kaynama noktasına doğru hızla tırmanan suyun hararetini gösteriyor. 10 yılı 1 yıla sığdırmaya kalktığı için bir çuval inciri berbat eden ve planları bozan Mursi’ye çok kızan ve gelişmelerden telaşlanan iktidar partisi, çareyi hızlanmakta buldu, kazanın altındaki ateşe odun atmaya devam ediyor. İşi bir an önce bitirmek, geleceğini, çok emek verdiği planlarını garantiye almak istiyor. Peki, sokaktaki insan, kıstırılmış gazeteci, yetkisi alınmış mühendis mimar, “boyun eğme” diyen öğrenci, “Gezi’yi anladım” diyen partili partisiz muhalefet ne istiyor? Parçaları birleştirmek, bütünü görmek istiyor muyuz? bir protestocu çevik kuvvet başkomiser ve amirlerine, “Sizin hiç 19 yaşında çocuğunuz yok mu, yok mu?” diyerek tepki gösterdi. Daha sonra ağlamaya başlayan genci polisler gözaltına almaya kalkışınca arkadaşları tarafından geri götürüldü. Müdahale sırasında bir kişi de ağlayarak “Yeter” diye haykırdı ve polise tepki gösterdi. Cadde üzerindeki gösterilerin en ilginç görüntüsü ise trafik levhasına asılan üzerinde, “Ali sus, Ali durma, Ali direnme, Ali öl” pankartı oldu. Göstericilere saldırdı Kennedy Caddesi’nde bunlar yaşa nırken aynı saatlerde de Dikmen’de bin kişilik grup, Aşık Mahsuni Parkı’ndaki forumun ardından, “Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür” pankartıyla Dikmen Caddesi üzerinde yürüyüşe geçti. Gruba Dikmen’in İlker Mahallesi’nden gelen grup da katılınca protestoya katılan yurttaşların sayısı arttı. Polis müdahalesinin olmadığı gösterilerde, muhtarın oğlu olduğu belirtilen bir genç elindeki palayla yurttaşlara saldırdı. Yurttaşların kalabalık olması nedeniyle daha sonradan korkan palalı genç, arabasına binerek uzaklaştı. Polisin palalı genci arama çalışmalarını sürdürdüğü öğrenildi. Gezi’de tutuklanan Karaçay ile Aydoğan’ın yakınları savcının sorularına dikkat çekti ‘O mitinglere niye katıldın?’ SİBEL BAHÇETEPE 26 yaşındaki Ali Karaçay ile 21 yaşındaki Çağrı Aydoğan, Gezi operasyonları kapsamında İstanbul’da sabaha karşı yapılan operasyonlarda gözaltına alınarak tutuklandı. Karaçay ve Aydoğan’a gözaltılar sırasında “Gezi direnişlerine neden katıldın? 1 Mayıs’a niye gittin? Alevi mitinglerinde neden yer aldın?” gibi soruların sorulduğu, işkenceye maruz kaldığı iddia edildi. AKP’nin Gezi Direnişi operasyonorku yaratmak istiyorlar’ ları kapsamında 18 Haziran günü saÇağrı Aydoğan’ın ağabeyi baha karşı İstanbul’da eşzaCihan Aydoğan ise kardeşimanlı operasyonlarda, Pirnin tam olarak ne ile suçlansultan Abdal Kültür Dernedığının bilinmediğini, dosyaği Merkez Denetleme Kuruda gizlilik kararının olduğulu ve Ataşehir Şubesi üyenu belirterek “ESP ve Sosyasi Ali Karaçay ile Çağrı Aylist Gençlik Derneği’ne gidoğan gözaltına alındı. 22 der gelirdi. Gözaltı sırasında Haziran’da tutuklama karaGezi Parkı’nı gidip gitmerı çıkan Karaçay Tekirdağ F diği sorulmuş. Bir önceki 1 Tipi Cezaevi’ne gönderilirken Ali Karaçay Mayıs’a neden katıldığı soAydoğan ise Edirne F Tipi 1 rulmuş, orada çekildiği foNo’lu Cezaevi’ne konuldu. toğraflar gösterilmiş” dedi. Karaçay’ın ağabeyi Hüse“Hukuksuz tutuklamalar yayin Karaçay, gözaltı sırapılıyor” diyen Aydoğan, şöysında kardeşine “89 Kasım le devam etti: “Emniyet’te Alevi mitinglerine katılma tükürük örneği alınmak isnedenin ne? 1 Mayıs ve Getenmiş, vermek istemediği zi olaylarına neden gittin” için darp edilmiş. Avukatlayönünde soruların yöneltilrımız bununla ilgili suç dudiğini anımsatarak “Kardeşim Alevi derneğinin yöne Çağrı Aydoğan yurusunda bulunacak. Herkesin her şeyini bildiğini idticisi ve bunların hepsi yasal mitingler. Bunlara katılması ka dia eden bir gizli tanık varlığından dar doğal ne olabilir ki?” diye sor bahsediliyor. Polisin elindeki kayıtdu. Gözaltı sırasında kardeşinin işken lar döküm haline getirilmiş ve bir ceye maruz kaldığını iddia eden Ka kişi söylüyor gibi gösterilmek isteraçay, “Açlık grevinde olduğu için niyor. Başbakanın ‘yüzde 50’yi zor zamanında şeker verilmedi, zama tutuyorum’ gibi açıklamaları, palalı nında su verilmedi, tükürük örne saldırganların ortaya çıkması, 1 kiği vermediği için defalarca yerler şiyi gözaltına almak için mahalleye de sürüklendi, ters kelepçe ve daha 1520 polis otosunun gelmesi topbirçok işkence devam ediyor” dedi. lumda korku düzenin yaratılmak Polis terörünün devam ettiğini kay istenmesini amaçlıyor.” ‘K ‘AKP’lileri rektör getirtti’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ayazağa yerleşkesinde 8 Temmuz’daki mezuniyet töreninde AKP’lilerin yaptığı saldırı protesto edilerek Rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca’nın istifası istendi. İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’nde yemekhane önünde bir araya gelen öğrenciler rektörlük binasına “Rektör Karaca istifa” ve “İTÜ asırlardır çağdaş, bir süredir yandaş” pankartı açıp yürüdü. Rektör Karaca ve Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa S. Yazgan’ın talimatı ile AKP’lilerin törene otobüslerle getirildiğini savunan öğrenciler bu durumu “Mezuniyet Basma Teşkilatı (MBT)” yazılı maket otobüs ile protesto etti. İTÜ Çalışanları ile Öğrenciler ve Mezunları (İTÜ Gezi Forumu) adına açıklama yapan Süleyman Bakır, İTÜ mensubu olmayan kişilerin dev pankartlar açarak kışkırtıcı sloganlarla sahaya girdiğini, müdahale etmeye çalışan araştırma görevlileri ve öğretim üyelerinin Yazgan tarafından tehdit edildiğini söyledi. Bakır, “İTÜ öğrencileri ve çalışanlarının kimlik kontrolü olmaksızın giremediği kapıdan, iki otobüs dolusu kişi üniversiteye nasıl girdi? Güvenlik görevlilerine tören alanı acil çıkış kapısının açılması emrini kim vermiştir?” diye sordu. Açıklamasının ardından kampusun dışına çıkan öğrenciler, turnikelerden atlayarak tekrar okula girerek dağıldılar. Fotoğraflar: SERKAN YILDIZ deden ağabey Karaçay, şunları söyledi: “Kardeşim Ezilenlerin Sosyalist Partisi’ne (ESP) gidip geliyordu. Alevi olmamız ve kardeşimin Gezi direnişlerine katılması nedeniyle polis tutuklama yaparak intikam alıyor. Kardeşimin neyle suçlandığını bilmiyoruz. Dosyada gizlilik kararı var. AKP iktidarı devrimcilerden, sosyalistlerden, demokratlardan, Alevilerden, kısaca muhalif kesimden intikam almak için bu tutuklamaları yapıyor. ” İTÜ’DE ÖĞRENCİLER AKP SALDIRISINI PROTESTO ETTİ Gazeteciler ‘Bırakın işimi yapayım’ diyecek İstanbul Haber Servisi Gezi eylemleri sırasında polis şiddetinin hedefi olan, toplumun da yoğun eleştirisine maruz kalan gazeteciler sokağa çıkıyor. Gazeteciler Forumu olarak bir araya gelen gazeteciler, “Bırak işimi yapayım” diyerek bugün 19.00’da Tünel’den Taksim’e yürüyecek. Açıklamada, “Gezi Direnişi sürecinde karşılaştığımız şiddet, baskı ve tehditleri; keyfi gözaltılar ve tutuklamaları; işten atmaları; sansür ve otosansürü protesto ediyoruz” denildi. TGB’liler kendilerini ihbar etti İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı eylemleri sonrasında salı günü tutuklanan TGB Kocaeli İl Başkanı Yeşim Çakmak’a destek için Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önüne gelen TGB İstanbul İl Başkanlığı’ndan bir grup genç “Biz de aynı suçu işlediğimiz için kendimizi ihbar ediyoruz” diyerek suç duyurusunda bulundu. Çakmak, polise direnmek, Gezi Parkı ile ilgili 6 eylemi yönetip yönlendirmek ve kamu mallarına zarar vermekle suçlandı. AvukAtlArın engellenmesi ÇHD’den Şanal’a ANTALYA(Cumhuriyet) Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar, Gezi Parkı Direnişi eylemleri sırasında gözaltına alınan 3 avukatın meslektaşlarıyla görüşmesine izin vermeyen cumhuriyet savcısı Osman Şanal hakkında “görevi kötüye kullanma”, “görevli memura mukavemet” ve “hürriyetten yoksun bırakmak” gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulundu. ÇHD Antalya Şube Başkanı Münip Ermiş, “Savcı Şanal hakkında ceza soruşturması açılması için Adalet Bakanlığı’na dilekçe hazırladık. Bir an önce soruşturmanın başlatılmasını, sadece Gezi olaylarında değil, tüm organize suçlarla ilgili olayların gözaltı sürecinde, avukatın görevini yapmasını engellediği ve bunun artık alışkanlık haline getirilmesi nedeniyle ilgili savcının görev yeri değiştirme cezasıyla cezalandırılmasını talep edeceğiz” diye konuştu. Ankara’da faaliyet gösteren dans kursunun sahipleri ihbar üzerine sorgulandı Muhbir vatandaş ve polis el ele ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Gezi eylemlerine ilişkin hazırladığı fezlekeyle sivil toplum örgütleri, sanatçılar, gazeteciler ve muhalif partileri suçlayan Ankara Emniyeti, şüpheli listesine dansçıları da ekledi. Ankara Emniyeti’ne ihbar maili atan bir kişi, başkenteki bir dans kursunun iki sahibinin sosyal paylaşım sitesi Facebook’taki oluşturdukları dansla ilgili grupta, Gezi eylemlerine katılmaya yönelik çağrı yaptığını öne sürdü. İhbar maili üzerine, terörle mücadele şube müdürlüğü, başkentteki bir dans kursunun iki sahibini, “terör örgütleriyle bağlantısı olabileceği” şüphesiyle ifadeye çağırarak sorguladı. Kursu iptal edip neden eyleme gittikleri sorusu yöneltilirken ifade sırasında, kurs sahibinin Facebook’taki “ağaçlara sarılı insanlar”dan oluşan profil resmi dahi sorguda gündeme geldi. Muhbir vatandaş ihbar mektubunda “Bildiğiniz üzere son Gezi Parkı gösterileri protesto amacını aşmış ve provokatörlerin cirit attığı ülke genelinde bir eyleme dönüşmüştür. Bu durum basit bir protesto eyleminden çıkmış ve ülkeyi iç savaş ortamına sürekleyen bir hal almıştır. Bu provokatörlerden ikisi de malesef S. Dans Stüdyosu’nun sahibi M.A ile M.G’dir. Facebook’tan Shine Dans Studyosu yazıldığında çıkan gruplarda, ayrıca diğer dans stüdyolarında da benzer provokatif mesajlar yaklaşık 25 bin kişiye Facebook vasıtasıyla gönderilmiştir. Mesela, (X) adlı kişi Güvenpark’taki eylemlere dans kursu öğrencilerini çağırırken (Y) Dans Stüdyosu ve bazı diğer dans stüdyoları, örneğin (X) ise bu akşam 21.00’de Kuğulu’da toplanılacağını duyurmuştur. Dans kurslarına katılımın çok yoğun olduğu düşünüldüğü ve bu söz konusu dans gruplarının Facebook üye sayıları göz önüne alındığında yaklaşık olarak 150 bin kişiye ulaşma kapasitesindedir” dedi. “Bu provokatör dansçıların” isimlerini tek tek veren söz konusu kişi, “Bugün malesef dans kursu öğrencisi bir genç kızın TOMA denen aracınızın altında kaldığını haberlerden öğrendim ve çok üzüldüm” dedi. Bu kişi, bu mesajı ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Valiliği, Ankara Anakent Belediyesi, cumhuriyet başsavcılığı, MİT, Genelkurmay, İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Başbakanlığa da gönderdiğini kaydetti. İhbar maili polis tarafından TMK savcılığına bildirildi. TMK savcısı, söz konusu dans kursu sahiplerinin “terör örgütü/örgütleri ile ilgili irtibatlarının tespit edilmesini” ve tahkikat evrakının kendisine gönderilmesini istedi. Bunun üzerine dans kursunun iki sahibi, TEM şubeye ifadeye çağrıldı. Dansçılardan birine, profilindeki ağaçlara sarılı insanlar fotoğrafı ile Gezi eylemlerine ilişkin paylaşımları soruldu. Bununla da yetinmeyen polis dansçıların Arjantin, Brezilya, Küba gibi ülkelere niye sık sık gidip geldiklerini soru olarak yöneltti. Dansçılar ise bu ülkelere gösteri yapmak için gittikleri yanıtını verdi. İfadeleri alınan dans hocaları, serbest bırakıldı. suç duyurusu