25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2013 CUMA 16 Dünya Halklarının Katılımcı Demokrasi İsyanı Erdoğan TOPRAK / İstanbul Milletvekili CHP Genel Başkan Yardımcısı ugün dünyanın farklı coğrafyalarında insanların taleplerinin ortaklaştığı en önemli konu katılımcı demokrasidir. Gezi Parkı’nda direnen yurttaşların da, Avrupa’da haklarını korumaya çalışanların da Mısır’da isyan edenlerin de en temel isteği kendileri hakkında yönetimlerin aldığı kararlara katılmak ve müzakereye, uzlaşmaya dayalı kararlar almaktır. Bugün dünyanın birçok yerinde yaşanan hak arayışlarını anlamaya çalışan aydınlar, temsili demokrasinin bir kriz içinde olduğu tespitini yapmaktadırlar. Temsili demokrasi; egemenlik hakkını insanların seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanması rejimidir. Her düzen kurulduğu anda iyi bir işleyişe sahip olabilir. Ancak zamanla bazı niteliklerini kaybeder ve yeni arayışlar başlar. Temsili demokrasi herkesin karar alma süreçlerine katılımının mümkün olmadığı yerlerde bulunmuş demokratik bir yöntemdi. Ancak artık 21. yüzyılda bu yöntem giderek niteliklerini kaybetmekte; hatta zaman zaman otoriter, baskıcı ve diktatöryal bir hal almaktadır. 5 Temmuz 2013 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Parti Meclisi açılışında yaptığı konuşmada, “21. yüzyıl yeni demokrasinin yüzyılıdır. Sandık demokrasisi bitmiş; katılımcı demokrasi başlamıştır” diyerek aslında temsili demokrasinin yerini artık katılımcı demokrasiye bıraktığını ve bırakmak zorunda oldu GÖRÜŞ Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖv B ğunu ortaya koymuştur. Evet 21. yüzyıl gelişen bilgi ve iletişim teknolojileriyle artık katılımcı demokrasiyi mümkün kılmaktadır. Yurttaşlar hem ne tür kararlar alındığını hem de bunun nedenlerini ve sonuçlarını çok rahat bir biçimde öğrenebilmektedirler. Bugün gelişmiş dünya devletleri özellikle yerel yönetimlerde belli kararları halka sormakta ve bu durum giderek yerleşen, istikrarlı bir hal almaktadır. u 20. yüzyılda demokrasiyi seçime ve sandığa indirgeyen rejimler halklara büyük acılar, yıkımlar ve trajediler yaşatmıştır. Bugün gelinen noktada sandık demokrasi için bir araçtır. Ancak demokrasiyi sadece sandıktan ibaret görmek bir dahaki sandık zamanına kadar her şeyi yapabilme imkânına sahip olmak gibi bir anlayışı doğurmaktadır ki, bugün insanların isyan ettiği de budur. Temsili demokrasinin bir diğer sorunu çoğulculuğu değil, çoğunluğu esas almasıdır. Bu anlayış ve yönetim pratiğinin yurttaşlar arasında büyük eşitsizlikler yarattığı görülmüştür. Artık insanlar çoğulcu bir yönetim istemektedirler. Yani azınlığın hakkını ve hukukunu koruyup savunabileceği ve azınlığın üstünde hiçbir baskının kurulmayacağı bir yönetimi istemektedirler. Bu yönetim ancak katılımcı ve doğrudan demokrasilerde mümkün olmaktadır. Katılımcı demokrasi ve doğrudan demokrasi farklı çağrışımlara sahip olsa da birbirini bütünleyen bir nitelik taşımaktadırlar. 20. yüzyılda demokrasiyi seçime ve sandığa indirgeyen rejimler halklara büyük acılar, yıkımlar ve trajediler yaşatmıştır. Bugün gelinen noktada sandık demokrasi için bir araçtır. Ancak demokrasiyi sadece sandıktan ibaret görmek bir dahaki sandık zamanına kadar her şeyi yapabilme imkânına sahip olmak gibi bir anlayışı doğurmaktadır ki, bugün insanların isyan ettiği de budur. Yani seçilmek, seçimi kazanmak hiç kimseye bir üstünlük kazandırmaz. Ancak ülkemizde de dünyanın farklı coğrafyalarında da seçimi kazananlar kaybedenlere her türlü baskıyı uygula büs durağının yeri değiştirilirken de, yeni bir park yapılırken de, çevre politikası belirlenirken de sağlık alanında yeni kararlar alınırken de kendilerine sorulmasını, kendilerinin fikirlerinin alınmasını ve kararların uzlaşmayla verilmesini talep etmektedirler. Dünya halkları artık katılımcı demokrasi için sokağa çıkmışlardır ve bu haklarını alacaklardır. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede demokrasinin en büyük savunucusu ve en kurumsallaşmış yapısıdır. Cumhuriyeti kuran, çokpartili yaşama geçişi sağlayan, sosyal demokrasiyi ülkemize kazandıran Cumhuriyet Halk Partisi, bugün artık gerçek özgürlük ve tam demokratik devrim için mücadele etmektedir. Bu dördüncü büyük devrim için koşullar olgunlaşmış ve yurttaşlarımızın beklentisi had safhaya ulaşmıştır. Hangi görüşten, dinden, mezhepten, etnisiteden olursa olsun herkes eşit bir toplumsal, siyasal ve ekonomik ortamda yaşamayı talep etmektedir ve bunun mücadelesini vermektedir. İnsanlar artık toplum mühendisliği çalışmalarından veyahut yaşam biçimi dayatmalarından, çoğunluk baskısından kurtulmak ve gerçekten demokratik ve özgür bir ortamda yaşamayı istemektedirler. İnsanlarımızın ulaştığı bilinç ve örgütlülük düzeyi katılımcı demokrasi için uygun bir zemin yaratmıştır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yeni bilinç ve örgütlülükle yeni bir demokrasiyi inşa edeceğiz. Gelecek demokrasiye, özgürlüğe ve adalete inananların mücadelesiyle şekillenecektir. Mısır: Ya İslamcılar Ya Darbe! ABD Mısır’da Mursi iktidarının hiçbir sorunu çözemediğini ve hızla destek yitirdiğini görünce, askeri bir darbe yaptırdı. Washington Mısır halkına yalnız iki seçenek izni veriyor: Ya kendi kulu olacak bir İslamcılık ya da olabildiğince Mübarek çizgisinde bir askeri yönetim. ABD’nin kendinde de demokrasi yerine, (Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerden) çift başlı ama temelde nüfusun binde birinin buyurduklarının dışına çıkamayan dar bir seçenek var. Dört gün süren yığınsal halk gösterilerinden sonra Mursi’yi yuvarlayıp iktidarı alan cuntanın amacı ülkenin yönetici üst sınıfının ekonomik çıkarlarını korumak ve ABD emperyalizminin Mısır’da ve bölgedeki hedeflerine destek olmaktır. Bu hedeflerin içinde en önemli başlık Mısır emekçi sınıfının büyüyen siyasal gücünün önünü kesmektir. İslamcı Mursi düzeninin, halkın içinde gitgide nefret uyandırdığı gerçeğini bilmek gerekir. Oradaki İslamcı iktidar sözünde durmayan, beceriksiz, demokrasi karşıtı, giderek (Halil el Anani adlı Arap uzmanın dediği gibi) “faşist” olduğunu kısa sürede yeterince kanıtladı. Bizde de bir iki kentte 510 kişinin Mursi için yürüyüşe kalkması, Mısır’ın geçmişini ve bugününü hiç bilmediklerini gösterir; o kadar. Bu nedenle düşüşü (kimi İslamcılar da dahil) geniş kitlede bir rahatlık yaratmıştır. Ancak iktidara bu kez de halk değil, tutucu ve emperyalizmle işbirlikçi ordu gelip oturdu. O da halka ne iş bulur, ne ücretleri artırır, ne hizmet verir ne de demokratik haklar tanır. General El Sisi’nin kurduğu sözde “ortak yönetim” ise Mübarek kalıntıları, birkaç İslamcı ve bilinen IMF kulları gibilerinden oluşuyor. “Ulusal teknokratlar” dedikleri şimdiki görevliler buyrukları tekelci sermayeden ve onun kuklaları olan siyasetçilerden alan uluslararası bankaların hizmetlileri Mısırlılardır. Hükümetin içinde birkaç general, El Ezher’in büyük imamı (adaş) El Tayyib, aşırı sağcı selefist El Nur partisinden Yunus Makhiun, siyaset hokkabazı “Tamarod koalisyonu”ndan Mahmut Bedr ve eski BM personeli El Baradey var. Yeni Cumhurbaşkanı (ve Anayasa Mahkemesi Başkanı) Adli Mansur eski Mübarek düzeninin sadık bendesiydi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan El Baradey ABD’nin ekonomi ve dış siyasetinin bilinen uygulayıcılarındandır. IMF’nin halkın gıda ve enerji gibi temel gereksinimlerinde kesintileri hemen uygulayacak kişi odur. “Tamarod koalisyonu” ise Mübarek’in son başbakanı General Ahmed Şefik’in onayını almış tutucu bir kuruluştur. ABD Mursi’yi bir yıldır destekliyordu. Ancak Obama yönetimi onun kurtarılamayacak olduğunu görünce, Mısırlı askerlerle görüşmelere başladı. İktidar için 85 yıl bekleyen Müslüman Kardeşler bir yıl içinde bir fiskeyle düştüler. Onlar ülkeyi sanki İslamın eski görkemli yüzyıllarına geri götüreceklerdi. Mursi yargıya ve içişleri bakanlığına hemen kendi adamlarını getirdi, ama kendinden olmayanlara karşı takındığı itici tavır gerçekte onun başını yedi. Yeni anayasayı başkalarından kaçırır gibi hazırlattı. Diyalog yanlısı olmadığı anlaşıldı; demokrasiyi bilmiyor ve uygulamıyordu. Mısır’ı yakından izleyen bir “Arap kardeşi” ona “faşist” diyor. Sıradan Mısırlı da Mursi’nin dediğiyle yaptığının farklı olduğunu kısa sürede anladı. Yalnız siyasal liberaller ya da solcular değil, kendine İslamcı diyen birçok yurttaş da ondan uzaklaştı. Mursi kendi dar çevresinden olmayan herkesi düşman saydı. Yargıda bağımsızlık diye bir şey kalmamıştı, insan hakları çiğneniyordu. ABD bu kez gene askere oynuyor. Öte yandan, halk için umut yok mu? Kuşkusuz var. “Devrimci Sosyalistler” partisi gibi fiyakalı adının ardında sahte solculuk yapanlar bir yana, Arap dünyasının en kalabalık sınıfı olan emekçiler ve onların siyasetten beklediği haklar ve hizmetler var. Bunları ne İslamcılar verebildi ne de askerler. Yurttaşların 35 yaş altında olan 45 milyonluk kitlesi savaşımını sürdürecek. Ülkenin geleceği olan bu kalabalık kitlenin büyük oranı işsiz. Umut onların öncülüğünde süregelen direnişte... CHP ve 4. büyük devrim mayı kendilerine tanınmış bir hak, verilmiş bir yetki gibi görmektedirler. Bu durum insanlığı yeni çareler üretmeye sevk etmiş ve bunun sonucunda bugün artık katılımcı ve doğrudan demokrasi gündemimize girmiştir. Özellikle internet dünyasının yarattığı imkânlar dünyanın her yerinde nasıl bir demokratik düzen işlediğini herkese göstermektedir. Türkiye’de de, Mısır’da da, Yunanistan’da da; İspanya, Meksika ve ABD’de de isyan edenler daha iyi bir demokratik rejim talep etmektedirler. Ancak burada önemli bir ayrıntı söz konusu. Bu insanlar sadece talep etmiyorlar; bu süreçlerin içinde yer almak istiyorlar. Yani bir oto Demokrasi, Seçim, Darbe MERİÇ VELİDEDEOĞLU Başlığı oluşturan bu üç “kavram”, “Gezi Parkı Direnişi”yle ülke gündemine iyice oturdu. Sağ olsun “Başbakan Erdoğan” da “dil”inden hiç düşürmüyor. Geçen gün de, “Seçim demokrasinin namusudur!” diye haykırıverdi. “Kasımpaşa” dilinde, söyleminde “namus” sözünün hem “över”ken hem de “söver”ken kullanıldığı bilinir. Dolaysiyle bu ortamda yetişen, bu “özekin”le (kültür) yoğrulmuş bir kişi olarak “rte”ye yakışan bir “dil”, bir “anlatı” bu. Kuşkusuz “ rte ” bu söy lemiyle “ seçim ” olayının; “ demokrasi ”nin “ yasa ”sı, “ temel ”i olduğunu bastıra bastıra vurguluyor, böylece de “demokrasi”nin “var” oluşunu, varlığını seçime bağlıyor, “seçim”e indirgemiş oluyor. Eh, az kaldı gelecek yıl (2014) “Suudi Arabistan”da da “ seçim ”ler yapılmaya başlayınca “Suudi Kralı”nın kankası “rte”ye göre bu “ülke” de “demokrasi” ile sarmaş dolaş (!) olacak... Aslında gelecek yılı beklemeye gerek yok; şu anda “Mısır”da yaşananlara bakmak yeterlidir sanırım... Ayrıca “ rte ”, “ Mısır ”da olan biten karşısında kankası “Mursi”yi korumak için haykırmıştı o söylemi; dolaysiyle kısada olsa “demokrasi” kavramı üzerinde şöyle bir duralım diyorum. Çünkü artık sözü edilen; “liberal demokrasi”yi, “sosyal demokrasi”yi vö’leri de bir bakıma içine alan “çağdaş demokrasi”dir; böyle deniyor. Ve “demokrasi”, yurttaşlar arasında “eşit”liği, “özgür”lüğü gerçekleştiren ve hiçbir “ayrıcalık” göstermeksizin bütün “yurttaş”ların katılacağı bir “yönetim”, bir “rejim” biçimi olarak ortaya konduğunda, görülüyor ki, “demokrasi”de “temel” olan insanlar arasında tam bir “eşit”lik ve bu insanların “tayin”iyle oluşturulan “yönetim”dir; daha da kısaca söylersek, “yasalar önünde eşitlik”, “eşit katılımlı genel oy hakkı”. Kuşkusuz bu durumda, “dinsel” kaynaklı “şeriat” yönetimlerinde “demokrasi”ye rastlamak olası değil; çünkü “tek Tanrı”lı her “üç din”de de, insanların yaşamını düzenleyen yasalar, kurallar yani şeriat, “eşitsizlik” temeline dayanır ki, en başta gelenin de, derin bir “kadınerkek” eşitsizliği olduğu apaçık ortadadır. “Şeriat”ın geçerli olduğu özellikle Afganistan, Pakistan, Sudan gibi ülkelerde yapılan, Suudi Arabistan’da yapılacak “seçim”lerin, “demokrasi”nin “namus”u olmasından söz edilebilir mi? Anlaşılacağı gibi, bir ülkede “seçim”in “demokrasi”nin “temel” taşı, ya da “rte”nin söylemiyle “namus”u olabilmesi, o ülkede “LAİK”liğin geçerli olmasına bağlıdır, bu gerçeği “yadsıma” olanağı da yoktur. Bir kez daha altını çizersek “şeriat”la yönetilen ülkelerde, “çağdaş demokrasi”den söz edilemeyeceği gibi, “eli kolu kırılmış” ya da “budanmış” bir “laik”liğin geçerli olduğu kimi ülkelerde de ancak “kırık dökük” bir “demokrasi”den ya da “seçim demokrasisi”nden söz edilebileceğini de yadsımamalıyız. Bize gelince; “1920 Devrimi”yle kurulan “Cumhuriyet” yönetimi “laik”liği, “laik yaşamı” benimsemiş, “1937” yılında da “laiklik ilkesi”ne “Anayasa”sında yer vermişti. “İslam” dininin geçerli olduğu “Türkiye”deki bu “çağdaş ” yapılanma, dönemin emperyalizminin başını çeken “İngiltere”yi pek kaygılandırır. Özellikle, “Ortadoğu”nun “İslam ülkeleri”nin, “Türkiye”yi “ ÖRNEK ” alarak “ din ” bağnazlığından kurtulup, “Aydınlanma”ya yönelmelerini önlemek için “Filistin”de “İsrail Devleti”ni kurdurup, bölgeyi ateşe verdiğinden söz edilir. Günümüz emperyalizmi nin başı “ABD” de, “din” i kullanmayı sürdürebilmek için yüzünü “örnek” ülkeye, “Türkiye”ye çevirmiştir. Belediye Başkanı olduğu dönemden başlayarak hazırlanan “rte” ve arkadaşlarına dinsel dayanaklı “AKP”yi kurdurur, ardından da “iktidar”a taşır (2002). “ABD”nin, ortaya koyduğu “Ilımlı İslam” yapılanması, “AKP”nin “iktidar”ıyla birlikte “laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni “Ilımlı İslam Devleti”ne dönüştürülmesinin yolunu açar. Öte yanda da yine “ABD”nin üretimini “BOP” kapsamında, “Ortadoğu”nun Müslüman ülkelerinde “Ilımlı İslam”a dayanan “Siyasal İslam” oluşumu başlatılır. “Mısır”a gelince; Cumhurbaşkanı “Mübarek”, “halk”ın direnmesiyle “Tahrir” de devrilinci, dinci “Müslüman Kardeşler”in adayı “Mursi”nin “seçim”le (yüzde 51) Cumhurbaşkanı olması; “ABD”, “AB” tarafından kabul görmüştü. Ne var ki, “Mursi”nin hazırladığı ve “referandum”la (yüzde 63.8) “evet”lenen “Anayasa”, bugünkü sorunların başlangıcı olacaktı. Çünkü bu “Anayasa”nın “2. maddesi”nde, “Mısır”ın bir “din devleti” olduğu ve “İslam Hukuku”yla “şeriat”la yönetileceği belirtiliyordu açıkça. Ülkelerinde artık “laik yaşam biçimi” isteyen halkın önemli bir bölümünün bu duruma “itiraz”ı, “Tahrir”e taşındı. Halk bir bakıma “Bu seçim, demokrasinin namusu olamaz!” diyordu; ama kanka “rte”nin kulakları tıkalıydı. “Laik” liğin olmadığı bir “ülke”de; “seçim”ler, yurttaşlar arasında “ayrılıkgayrılık” gözetmeden yapılsa da, “demokrasi” den söz edilemez; olsa olsa yalnızca “demokratik” bir “seçim”den söz edilebilir; “demokra si” kavramından türeyen “demokratik” sözcüğü bir “nitem”dir, bir “sıfat”tır; bu tür “seçim”lerle gelen de ancak “Seçim Demokrasisi”dir!.. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN T.C. ADANA 12. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/3830 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Adana İli, Ç.Ova İlçesi Toros Mah. 6408 ada, 5 parselde, parsel üzerinde kat irtifakı tesisi yapılmış halde kayıtlı: 796,00m2 miktarındaki arsa vasıflı taşınmazda; 1/9 arsa paylı 2. kat 2 No’lu B.B. Mesken, Toros Mah.78103 Sk. Mehmet Yazman Apt. Ç.Ova Adana adresindedir. Dört cephesi açık dairedir. Mesken daire: dört oda, bir salon, mutfak, banyo, tuvalet ve iki balkon, bir yatak odasında ikinci banyo, kiler yangın merdiveni ve balkonu olarak düzenlenmiştir. Zeminleri seramik ve laminant parke kaplama, duvarlar alçı saten, tavanlar kartonpiyer asma tavanlı özel spot aydınlatmalı, pencere doğramaları plastik doğrama, ısıcamlıdır. Kapı ve dolaplar ahşap mobilya cinsindedir. Bina doğalgaz ve asansörlüdür. Daire 200m2 alanlıdır. Adresi: Toros Mh. 78103 sk. Mehmet YAZMAN Apt. Yüzölçümü: 200 m2 Arsa Payı:1/9 İmar Durumu : E = 2.4 Yoğunlukta Kıymeti: 216.328,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler: Tapu Kaydındaki gibidir. 1. Satış Günü: 20/08/2013 günü 10.20 10.30 arası 2.Satış Günü: 17/09/2013 günü 10.20 10.30 arası Satış Yeri: ADLİYE ANA BİNASI 5. KAT 408 NO’LU ODA Satış şartları:1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerinin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/3830 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğünü başvurmaları ilan olunur. 25/06/2013 (İİK. m.126) “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 42467) 1/ Bahçıvan 1 tulumuna 2 benzer, askılı bir panto 3 lon. 2/ Ke 4 silen ağacın 5 yerde kalan kütük dibi... 6 Soyundan 7 gelinen kim8 se. 3/ Molibden elemen 9 tinin simge1 2 3 4 5 6 7 8 9 si... Çözümleme. 4/ Kısa kıllı ve sar 1 Ö R T M E C E O kık kulaklı bir av 2 J Ö L E E K O L köpeği... Demir çu 3 E T R AMO R A buk. 5/ Bir işte bir 4 N A Z E N İ N N kimse ya da şeyin 5 İ R EM L O P A üstüne düşen göY E S EME K rev... Küçük kale. 6 Z İ N 6/ Ardıç ağacının 7 M A R T I kozalağı... Mevle 8 T E L İ K E N vi dervişlerinin kol 9 B A K R A Ç S Ü larını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin. 7/ Ege Denizi’nde Yunanistan’a ait bir ada... İnce ve uzun metal çubuk. 8/ En küçük izci kuruluşu... Yemeklik bir patates cinsi. 9/ Un elerken dökülmemesi için yere serilen örtü... Kale hendeği. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Genellikle hasırdan yapılan geniş kenarlı yüksek şapka. 2/ Âşık olmaktan duyulan korku. 3/ Bir nota... Açı ölçmeye yarayan, dönme hareketli bir çeşit cetvel. 4/ Taş ya da maden çıkarılan yer... Japon lirik dramı. 5/ Yunan mitolojisinde kır tanrısı... “ yanımda yârem var / Sol yana döndür beni” (Türkü). 6/ Okyanusların çok derin kesimlerine verilen ad... Nikel elementinin simgesi. 7/ “Akdeniz anemisi” de denilen kansızlık hastalığı. 8/ Kakaolu bir pasta cinsi. 9/ Afganistan’da yaşayan bir halk. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle