15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2013 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Ethem Sarısülük’ü başından vurarak öldüren polisle ilgili mahkeme kararını Arınç çarpıttı Telefon görüşmesi bir saat sürdü ‘37 taş’ tutanakta yok ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Başbakan Yar dımcısı Bülent Arınç’ın Ethem Sarısülük’ün ölümüne ilişkin “(Polisin) üçüncü el ateş sırasında eline isabet eden taştan dolayı silahın düşmesiyle böyle bir olayın meydana gelebileceği bir kanaat olarak mahkemede yer almış” açıklamasını mahkeme kararı yalanladı. Mahkemenin kararının gerekçe bölümünde böyle bir tespite yer verilmedi. Arınç’ın bu iddiası, sadece sanık polis Ahmet Şahbaz’ın mahkeme savunmasında “Bileğime gelen taş nedeniyle namlunun pozisyonu değişip maktülün kafasına doğru yönelmiş olabilir” diye geçiyor. Arınç’ın açıklamasında geçen “polise 37 taş isabet ettiği” iddiası ise sanık polisin ne mahkeme ne de savcılık ifadesinde yer aldı. Mahkemece önceki gün serbest bırakılan Şahbaz’ın savcılıkta verdiği 3 sayfalık ifadeye Cumhuriyet ulaştı. İfade tutanağında Şahbaz’ın üç avukatından biri olarak Emniyet Hukuk Müşavirliği’nde görevli Nilgün Duman’ın da isminin yer aldığı görüldü. Şahbaz, ifadede çevik kuvvette kalkancı olarak çalıştığını söyledi. Olaylar sırasında Güven Park içinde bulunduklarını, göstericilerin saldırıları sonrası geri çekilirken parktan kaldırıma düştüğünü savunan Şahbaz, özetle şunları anlattı: “Düştüğüm sırada da parkın içerisinden saldırılar sürüyordu. Göstericiler üzerime geldiği için beni öldüreceklerini düşündüm, içimden işim bitti dedim. Kaçabilmek için bana doğru hamle yapan göstericiyi kendimden uzaklaştırıp kaçmaya fırsat yaratmak istedim. Bu amaçla hemen doğrulup öne hamle yaparak göstericiye tekme ile vurdum. Diğer gösterici grup ise bir taraftan üzerime doğru geliyor, bir taraftan da taş atıyorlardı. Silahımı çektim. Kaçmak için kendime fırsat yaratmak için de o sırada namluya mermi sürdüm. Daha sonra tabancamın namlusunu yukarıya, omuz hizamın üzerine kaldırdım ve havaya ateş etmeye başladım. Amacım uyarıydı. Ben ateş ederken göstericiler içerisinden atılan taşlar vücuduma isabet ediyordu.” Üç el ateş ettiğini belirten Şahbaz, birini yaraladığını olaydan 2 gün sonra öğrendiğini söyledi. 16 gün istirahat raporu aldığını belirten Şahbaz, “Kimseyi hedef alarak ateş etmedim. Ethem’i tanımam. Hayatını kaybettiği için üzgünüm” dedi. Olaya ilişkin görüntüleri çeken Kanal D kameramanı Hakan Dikiciler, polisin göstericiler arasında kaldığı iddiasını yalanlarken “Bir polisin ileri doğru hamle yaptığını, göstericiye tekme attığını ve daha sonra havaya üç el ateş ettiğini” anlattı. Obama’yla Karara tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Polis memuru Ahmet Şahbaz’ın mahkeme tarafından serbest bırakılması tepki çekti. Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar “Mahkemenin gerekçesinde, görüntü kayıtları, keşif sırasında tespit yapan bilirkişilerin görüşleri, otopsi ve balistik raporu yok” diyerek gerekçede sadece polis memurunun ifadesine yer verildiğini savundu. Ethem’in kardeşi İkrar Sarısülük de bugün saat 13.30’da Ankara Adliyesi önünde eylem yapacağını duyurdu. pürüzü FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında dün gerçekleştirilen ve 1 saat süren telefon görüşmesinin detayları 7 saat sonra açıklanabildi. Tarafların özellikle Gezi Parkı eylemleri ekseninde “basın ve ifade özgürlüğü” vurgusunda uzlaşamadıkları ileri sürüldü. Erdoğan ve Obama’nın görüşmesini ilk olarak dünkü Bakanlar Kurulu’nun ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıkladı. Arınç, “Telefon görüşmesinin çok olumlu geçtiğini ben biliyorum. Ancak bu konuda belki hükümetler arası ikili bir açıklama olabilir” dedi. Görüşme talebinin Obama’dan gelmesi ve ikilinin 1 saat boyunca telefonda konuşması, görüşmenin ayrıntılarına ilişkin merakları daha da artırdı. Arınç’ın 19.30 sıralarında duyurduğu görüşmeye ilişkin Başbakanlık kaynakları bir açıklama yapılacağını bildirmesine karşın beklenen açıklama gece boyunca yapıl ‘Gezi’ Avukat: Gözaltına alınan yedi genç kız soyularak arandı Çıplak işkence sınırları aştı Polis tüm ALİ AÇAR l Döven değil dayak yiyenler ceza alıyor İşkence ile Mücadele Günü’nde Türkiye tablosu ‘Polisin gözaltındaki şiddeti artık sokakta’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen, “26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma ve İşkence ile Mücadele Günü” nedeniyle konuşan İHD Diyarbakır Şubesi İşkence ile Mücadele Komisyonu üyesi Pınar Dalkuş Ayman, “‘İşkenceye sıfır tolerans’, ‘Gözaltında işkence uygulanmıyor’ denildi. Baktık ki gözaltında uygulanan şiddet katbekat sokakta uygulandı” dedi. İHD, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi (STGM), “26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma ve İşkence ile Mücadele Günü” nedeniyle ortak bir basın açıklaması düzenledi. Taksim Gezi Parkı protestolarındaki polis şiddetine dikkat çeken İHD Diyarbakır Şubesi İşkence ile Mücadele Komisyonu üyesi Pınar Dalkuş Ayman, “Bu şiddet Kürt coğrafyasında her gün yaşanıyor. Ancak Gezi Parkı ile başlayan olaylarda halk bu vesile ile anlamaya başladı ve olaylar görünür kılındı” dedi. Gözaltında polisin uyguladığı şiddetin artık sokağa taştığını, işkencenin deşifre edilmesine karşın devletin bunu inkâr ettiğini vurgulayan Ayman, “Çözüm süreciyle şiddetin azalacağını düşündük. Ancak son bir ayda İHD Diyarbakır Şubesi’ne 3 işkence başvurusu yapıldı. Polisin içerisinde bulunduğu psikoloji bizi korkutuyor. Kişinin kim olduğuna, ne yaptığına bakmadan herhangi bir soru sormadan, vurma hakkı bulabiliyor. Devlet tarafından, Başbakan tarafından açıklamalar yapıldı. ‘İşkenceye sıfır tolerans’, ‘Gözaltında işkence uygulanmıyor’ denildi. Baktık ki gözaltında uygulanan şiddet Gezi protestolarında katbekat sokakta uygulandı” diye konuştu. Polisin uyguladığı şiddete karşı suç duyurusunda bulunan insanların, polisin kendilerine açtığı “polise mukavemet” davaları ile karşılaştığını vurgulayan Ayman, şunları söyledi: “Bu durum da ister istemez insanların korkarak şikâyetçi olmaktan vazgeçmelerine neden olabiliyor. Mesela bir anda 34 çevik kuvvet polisi kendisine şiddet uyguluyor, işkence ediyor. Ama maalesef bunu savcılığa taşıyamıyor. Çünkü polisler tespit edilemiyor. Polisler cezasız bırakılırken, kişi için suç üretilerek ceza alabiliyor.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İHD ve Gündem Çocuk Derneği yöneticileri, dün Ankara’da Gezi eylemlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporları açıkladı. Avukat Türkdoğan’ın açıkladığı İHD raporunda polisin yetkilerinin azaltılması istendi. Raporda şu saptama ve önerilere yer verildi: l Yaşanan bu olaylara ilişkin görüntüler kolluk kuvvetlerinin ve mülki amirlerin güç kullanma noktasında tüm sınırları aştığını göstermektedir. Müdahalelerde kullanılan gaz bombaları asayiş amaçlı değil, toplumsal huzuru bozucu bir işkence aracı haline gelmiştir. Yine gaz bombalarının fişekleri doğrudan doğruya eylemcileri yaralama ve hatta kimi olaylarda öldürme aracı haline gelmiştir. l Kapsül yaralanması sonucu Abdullah Cömert yaşamını yitirmiş, 11 kişi görme kaybına uğramış, 100 kişi kafa travması geçirmiştir. Yaklaşık 20 gün boyunca süren ve yüzlerce insanın toplandığı yerlere 150 bin göz yaşartıcı gaz fişeği atılmıştır. TOMA’lar eylemcileri dağıtmak için değil aynı zamanda yaralamaya yönelik tazyikli su kullanmıştır. Olaylar sırasında gözaltına alınan kişilere ters kelepçe takıldı, otobüslerde ve kapalı spor salonlarında bekletildi, bu sırada otobüslerin havalandırmaları kapatıldı, ısıtıcıları çalıştırıldı. Gözaltı merkezlerinde kaba dayak atıldı. Yemek ve su verilmedi. Gözaltına alınan kadınlar çırılçıplak soyunmaya zorlanarak beden boşlukları aranmasına tabi tutuldu. Dayak yiyene dava l Gündem Çocuk Derneği tarafından hazırlanan raporda ise eylemler sürecinde Ankara, İstanbul, Adana, İzmir, Kayseri ve Mersin’de en az 294 çocuğun gözaltına alındığı ifade edildi. Raporda, polis şiddetinden çocukların da olumsuz etkilendiği belirtilirken, “Eylemlere doğrudan veya dolaylı olarak katılan çocukların günlük yaşam akışı bozulmuştur. Şiddet deyimi veya şiddete tanıklık sonucu çocuklarda korku, huzursuzluk, gerginlik ve belirsizlik oluşması ve bazılarının uykusuzluk, endişe ve korku hali gibi travma sonrası bozuklukların yerleşmesi olasıdır” denildi. Çocuklarda travma Barışçıllığı vurguladım Haber Merkezi İstanbul’daki Gezi Parkı gösterilerinin ilk günlerinde bir TOMA’yı, karşısında durup kollarını açarak durduran, üzerindeki siyah elbise nedeniyle “siyahlı kadın” olarak adlandırılan ve gösterilerin sembollerinden birine dönüşen Kate Cullen (21) BBC Türkçe’ye kimliği ve gerçekleştirdiği eylemle ilgili konuştu. Avustralyalı bir öğrenci olduğunu söyleyen Cullen 2012 Eylül’ünde İstanbul’a geldiğini ve öğrenci değişim programı kapsamında Koç Üniversitesi’nde eğitim gördüğünü söyledi. Cullen “Beni en fazla etkileyen hayatın farklı kesimlerinden insanların gösterilere katılımıydı” dedi. Cullen, fotoğrafın çekildiği anı ise şöyle anlatıyor: “Cuma gecesinden beri gösterilerdeydim ve henüz uyumamıştım. O gece üç ayrı olayda gazlanmıştım. Göstericiler birlik duygusu içindeydi, bu harekete bir şey borçlu olduğumu hissettim. Şiddete rağmen eylemlerin barışçıllığını vurgulamak için TOMA’nın önünde durup ellerimi açmaya karar verdim.” Gezi Parkı olaylarının ilk gününde Taksim’de gözaltına alınan 7 genç kızın Emniyet’te polis tarafından soyularak arandığı belirtildi. Avukat Özlem Durucan, “Bir bayan polis memuru ince arama adı altında kızların iç çamaşırlarını çıkarttırarak egzersiz hareketleri yaptırmış. Kızların sutyenlerinin içine elini sokarak da cinsel tacizde bulunmuştur. Adliyede ifade verdiğimiz sırada durumu anlattığımız savcı taciz iddiaları ile ilgili yeni bir dosya açarak soruşturma başlattı” dedi. Taksim Gezi Parkı’na polis müdahalesinin ardından 31 Mayıs gecesi aralarında erkeklerinde bulunduğu 74 kişi ile birlikte gözaltına alınan 7 kızın Emniyet’te çırılçıplak soyularak arandığı belirlendi. Gözaltına alınan kızların avukatlarından Özlem Durucan, arama sırasında bayan polis memuru tarafından çıplak vaziyette aranan 3 kızın avukatlığını yaptığını belirterek, “Gözaltına alınan müvekillerimin kaba üst araması denilen aramanın ardından nezarethanede ince arama adı altında kiler gibi bir bölümde bir bayan polis memuru tarafından alt iççamaşırı çıkartılmış. Çömel, kalk ve öksür şeklinde kızlara egzersiz hareketleri yaptırılmış ve sutyen içerisine el sokmak suretiyle arama yapılmış. Bu tür arama hukuka aykırı” dedi. Müvekillerinin tacize uğradığından haberleri olmadığını ve bunu kendilerine savcılık ifadesi öncesi anlattığını kaydeden Durucan, “Aramanın normal olup olmadığını bize söylediklerinde yapılanın taciz olduğunu söyledik. Israrla arama sırasında erkek polis ve kamera olup olmadığını sorduk ancak ‘hayır’ yanıtı aldık. Adliyede ifade verdiğimiz sırada ise durumu anlattığımız savcı taciz iddiaları ile ilgili yeni bir dosya açarak arama yapan polis memurunun fotoğraf ve kimlik bilgisinin tespiti için soruşturma başlattı. Bizde savcının başlattığı soruşturmaya dahil olmak için bekliyoruz. Herhangi bir gelişme olmaması durumunda suç duyurusunda bulunabiliriz. Bazı sitelerde 16 yaşında bir kızın erkek polis tarafından arandığı iddiaları var, bunun da araştırılması gerekiyor” diye konuştu. l Meclis’ gündeminde CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran çıplak arama iddiasını soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. madı. Aynı şekilde Beyaz Saray’dan da bir açıklama yapılmadı. Kaynaklar yalnızca görüşmede Gezi Parkı eksenli gelişmelerin görüşüldüğünü doğrulamakla yetindi. Açıklamaların gecikmesinde özellikle Gezi Parkı eylemleriyle ilgili ifadelerin yazımındaki anlaşmazlıkların etkili olduğu öğrenildi. Bu çerçevede ifade, toplantı ve gösteri ve basın özgürlüğü konularındaki cümlelerin yazımı için uzun süre diplomasi yürütüldü. Başbakanlık’tan yapılan açıklamada ağırlıklı olarak Suriye konusunun ele alındığı görüşmede, bölgesel konular hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtildi. Açıklamada, bu çerçevede G8 zirvesindeki Suriye gündemi ve Cenevre II. toplantısının hazırlıklarının ele alındığı ifade edildi. İkilinin görüş alışverişinde bulunduğu Cenevre II. toplantısı, ağustos ayında yapılacak. Toplantının ertelenmesinde Suriyeli muhaliflerin Esad’a karşı daha da güçlenerek masaya oturmaları planının etkili olduğu belirtiliyor. iki cümle Farklı l Başbakanlık açıklamasında gündemin en önemli konusu olan Gezi Parkı eylemlerinin ele alındığı da duyuruldu. Açıklamada, “Sayın Erdoğan, görüşme vesilesiyle, Gezi Parkı’yla ilgili olaylar hakkında da ABD Başkanı Sayın Obama’ya bilgi vermiştir. İki lider, görüşme sırasında, basın ve ifade özgürlüğünün yanı sıra, şiddet içermeyen toplantı ve gösteri özgürlüğünün de her iki ülkenin ortak değerleri arasında olduğunu vurgulamışlardır” denildi. Başbakanlık’ın bu açıklamasından yaklaşık 4 saat sonra da Beyaz Saray’ın açıklaması ajanslara düştü. Açıklamada, Gezi Parkı konusunda da “Başbakan Erdoğan ayrıca Türkiye’deki durumu anlattı. İki lider, şiddete başvurulmamasının, ifade ve toplanma özgürlüğü haklarının ve özgür bir basının önemini ele aldı” ifadesi kullanıldı. Başbakanlık açıklamasında “Gezi Parkı olayları” ifadesi kullanılırken, Beyaz Saray’ın “Türkiye’deki genel durum” demesi dikkat çekti. Yine Başbakanlık açıklamasında toplantı ve gösteri özgürlükleri konusunda “şiddet içermeyen” ifadesi özellikle vurgulanırken, ABD açıklamasında bu unsur toplantı ve gösteri özgürlüğü konusunda önkoşul olarak sunulmadı. ‘Yeşile duyarlılık değil’ Başbakan Erdoğan, grup toplantısından sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan Gezi Parkı olaylarına ilişkin ABD’de yapılan bazı yayınların anımsatılması üzerine olayın yeşile duyarlılık olmadığı iddiasını yineledi. Erdoğan, “Bu kadar huzurlu giden bir ülkenin geleceğiyle alakalı olarak bir gölge, bir yaralama meydana getirdiler” dedi. Otoparktaki polis dayağı şikâyetçi olmadım ANTALYA (Cumhuriyet) Antalya’da 2 Haziran’da yapılan Gezi Parkı protestolarında sığındıkları otoparkta polis tarafından feci şekilde dövülen üniversite öğrencisi Barış Özyüceer, “Çivilerin yara izleri hâlâ bacaklarımda duruyor. Babam da polis. Emekliliğine birkaç yıl var. Onu düşünerek şikâyetçi olmayacağım” dedi. Otoparktan çıkarılırken polislerden birinin kendilerine çivili sopayla vurduğunu anlatan Özyüceer, “Çivilerin yaraları hâlâ bacaklarımda duruyor” dedi. Polislerin, kendilerine Lara bölgesinde bir hastaneye götürdüklerini anlatan Özyüceer, “Başımızı sürekli öne eğdikleri için hangi hastaneye götürdüklerini öğrenemedim. Doktorlardan darp raporu istedik vermediler” diye konuştu. Polis olan babasına şikâyetçi olmamaları için baskı yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine Özyüceer, “Yapmadılar ama bundan sonra yapabilirler. O yüzden şikâyetçi olmayacağım. Zatan babamın emekliliğine birkaç yıl kaldı” diye konuştu. Babam için
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle