15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 HAZİRAN 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Ama hedefinden sapmadı. Gezi Parkı eylemleri iktidarını sallamaya başlayınca asıl hedefini artık pervasızca açığa vurmaya başladı. Daha önceki Osmanlı hayranlığıyla ilgili söylemleri, muhafazakâr bir parti genel başkanıdır, elbette din ve padişah diktasındaki bir devlete sahip çıkacak diye geçiştiriliyordu ki... Birden devlet daireleri tabelalarındaki TC’yi bir bakanın kaldırma girişimi patlak verdi ve sultanlığa hevesli kafası, hemen bu girişime sahip çıktı. Daha sonra demokratik cumhuriyetin gerçek sahiplerinin Gezi Parkı eylemleri giderek yoğunlaştı. Kavrayamadığı, sindiremeyeceği anlama dönüştü. İşte o zaman yerli Hitler’imizin maskesi bir kez daha düştü. HHH Sözüm ona Milli İradeye Saygı mitinglerinde; Mussolini’nin Roma’da balkondan meydandaki halka faşizm nimetlerini yutturduğu konuşmasındaki el kol hareketleriyle yüzde 50’nin peşine takıldığından emin bir insan tavrıyla öyle bağırdı ki, sesi kısıldı.. Suçlu mu? Osmanlılık hedefine en büyük engel, bayraklarda resmini görmeye bile tahammül edemediği Mustafa Kemal Atatürk ve ortaya olanca görkemiyle çıkan onun devrimlerinin ürünü gençlik! Kendi ve kumanda ettiği polisi dışında herkes, her kesim suçlu!.. Olayları kışkırtanı da buldu: Eylemciler! Anlattığı masallara göre; hani şu günlerce çevreye, insanlara fiske vurmamaya özen gösteren, parkı mesken tutan gençler var ya; işte onlar, polisi biber gazı sıkın, ilaçlı tazyikli suyla, gazla, coplarınızla saldırın diye kışkırtmışlar... Hangi aklı evvel telkin etti ise önüne konulan bu palavraya sarıldı. Polisi masum gösteren RTE’nin üstün zekâsı, eylemcileri “kışkırtıcılar” ilan ediverdi. Eylemciler çapulcu, vandal; demokrasi destanı yazan polis, kahraman! Başbakanlarını elbette yalancı çıkaracak değil polis: Antalya’da biber gazından kaçıp bir yere sığınan üç genci 17 polis, sokak ortasında tekme tokat copla öldüresiye döverek kahramanlıklarını kanıtladı. HHH Kahraman polisin Taksim’de, Ankara’da, her ilde destan yazdığını söylemesinde kuşkusuz bir başka gizlediği amaç olmalı. Emrindeki polis gücüyle, karşıtları ezerek düşlerini süsleyen Osmanlı devletini gerçekleştireceğini sanıyor. İslam ülkelerinde bile siyaset adamları arasında RTE gibi konuşmalarında her paragraf başında ya da sonunda, defalarca “Allah, evvel Allah, elhamdüllah, rabbime şükürler olsun” diye oy dilenciliği yapan yoktur herhalde. Bir kez daha iktidara gelebilmek için polisle, din kışkırtıcılığıyla halkı yanına çekmeye çalışan konuşmalarında nereye selam gönderdi dersiniz: Mekke’ye, Medine’ye! HHH Başkan Obama ile bir saat konuşmuş. Gündem Suriye ve Gezi Parkı eylemleri. Obama Suriyeli muhaliflere Türkiye üzerinden silah gönderecek; Gezi Parkı eylemlerinin bu girişimini engelleyebileceği kaygısında. Müşterek açıklamada bu konuda açıklık yok; ama ABD desteğini yitirmekten korkan bizim führer, Obama’ya gereken güvenceyi vermiştir. Söz Gezi Parkı’na gelince; açıklama “İki lider görüşme sırasında basın ve ifade özgürlüğünün yanı sıra şiddet içermeyen toplantı ve gösteri özgürlüğünün de iki ülkenin ortak değerleri arasında olduğunu vurgulamışlardır” diyor. Bu açıklamadan hayret verici bir izlenim alınıyor: Bizim führer, bugüne dek polise emrederek uyguladığı şiddetin, basına saldırının, basının ve gösteri özgürlüğünün canına okuyan kahramanı kendisi değilmiş gibi; bu demokratik değerlerin savunucusu ve uygulayıcısıymış gibi ortak açıklamaya imza atıyor. HHH Açıklamadan sonra aynaya bakıver yahu! Açıklamada yazılanların her satırının yüzde yüz tersini uygulayan bir portre bulacaksın karşında!.. Belki utanrsın! HABERLER 13 Savcılık, Kaypakkaya’nın Çorum’daki mezarı başında yapılan anma etkinliğinin AİHS’nin ‘ifade ve toplanma özgürlüğü’ kapsamında kaldığını ve suç unsuru taşımadığını bildirdi ‘Anmak suç değildir’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 68 kuşağının devrimci önderlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümünde mezarı başında yapılan anma etkinliği ilk kez suç olarak görülmedi. Terör suçlarına bakan Samsun Savcılığı, Kaypakkaya’nın annesi Şükran ve kardeşi Ali Ekber Kaypakkaya’nın da aralarında bulunduğu 254 kişi hakkında anmaya katılarak terör örgütü propagandası yapmak suçundan başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Kararın gerekçesinde, mezar başında yapılan anmanın AİHS’nin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, insanları cebir ve İbrahim Kaypakkaya şiddete teşvik etmediği bildirildi. 18 Mayıs 1973’te işkence sonucu hayatını kaybeden İbrahim Kaypakkaya için ölümünün 39. yılında Sungurlu ilçesine bağlı Karakaya köyündeki mezarı başında anma toplantısı düzenlendi. Toplantıya yüzlerce kişi katıldı. Anmaya katılan çeşitli grup üyeleri, “İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür. Onu anıyor, sahipleniyoruz. Yürü zulmün üstüne umut büyüsün, kavga başkaldırsın yürüsün. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür” şeklinde pankart taşıdı. Anmaya gelenler ayrıca, “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz. Yaşasın devrimci dayanışma. Kahrolsun faşizm. Yaşasın mücadelemiz. Anaların öfkesi katilleri boğacak. Mahir, İbo, Deniz sürecek mücadelemiz. Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı. Gençler dağlara, partizan iktidara” şeklinde slogan attı. Anmaya ilişkin soruşturma başlatan Samsun TMK Savcılı ğı, “terör örgütü propagandası” yapmak suçundan 254 kişinin ifadesini aldı. Savcılığın, 24 Mayıs’ta soruşturmada takipsizlik kararı vererek, dava açmadığı anlaşıldı. Anayasanın yanı sıra AİHS’nin ifade, toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü düzenleyen 10. ve 11. maddelerine dikkat çekilen kararda, 4. yargı paketi ile propaganda suçlarına cebir ve şiddet kriteri getirildiği anımsatıldı. Anayasanın 90. maddesinin uluslararası sözleşmelerin ulusal mevzuatın üstünde olduğu belirtilen kararda, AİHM’nin şiddet kullanımını özendirmeyen, silahlı direnişe çağrı yapmayan ve isyana teşvik etmeyen ifadeleri düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirdiği ve AİHS’deki istisnaların dar yorumlanması gerektiği bildirildi. Takipsizlik kararı Malatya’da basın açıklaması yapan ve anmalara katılan 4 genç tutuklandı Terörist sayıldılar! ALİCAN ULUDAĞ O polislere takipsizlik MEHMET MENEKŞE AMASYA Ergenekon soruşturması kapsamında 33 ay tutuklu kalan Teğmen Mehmet Ali Çelebi Emniyet’te gözaltındayken, telefonuna Hizbut Tahrir örgütüne üye 139 kişinin numarasını yükleyen 6 polisten 5’i hakkında takipsizlik kararı verilirken 1 polis hakkında da “görevi kötüye kullanmak” suçundan dosya hazırlandı. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekiliği iddianameyi iade etti. İade kararınTeğmen da polis memuru hakkında 1 M. Ali Çelebi yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngören “görevi kötüye kullanma” suçlamasından değil, daha az hapis cezasını öngören “görevi ihmal suçlaması”yla iddianame hazırlanmasını istedi. Avukatlar dosyanın kasıtlı olarak bekletildiğini belirtirken, Teğmen Çelebi’nin babası Muharrem Çelebi, “Hukuk nerede? O polisi kim koruyor? Bu polise namusumuzu, şerefimizi nasıl teslim edeceğiz?” diyerek karara isyan etti. Teğmen Çelebi’nin avukatı Serkan Günel, “Savcılık kararı geçen yıl aralık ayında vermiş, ancak bu karar bize yeni tebliğ edildi. Takipsizlik kararına itiraz edeceğiz. Soruşturma eksik yapılmış. Bu yükleme 1 kişinin yapabileceği bir iş değil. İddia ettikleri gibi yanlışlıkla yüklemeleri de mümkün değil. Burada kasıt var. 2 yılı aşkın süredir süren soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilemedi. İddianameyi geri gönderen savcının Zekeriya Öz olduğu iddiası var” dedi. Baba Muharrrem Çelebi ise Ankara’da Ethem Sarısülük’ü başından vurarak öldüren polisin de serbest bırakıldığını anımsatarak “Polislerin dokunulmazlığı var demek ki. Bu ülkede polise namusumuzu, şerefimizi nasıl teslim edeceğiz, nasıl güveneceğiz? Kamuoyu önünde yaşadıklarımız içimizi acıtıyor. İçişleri Beşir Atalay döneminde iki müfettiş görevlendirdi, rapor hazırlandı ve polislerin bu suçu işledikleri tespit edildi. Olay yargıya intikal ettirildi ama yargı gerekeni yapmadı. Biz suç duyurusunda bulunalı 2 yıl oldu, 6 tane savcı değişti, hâlâ dava açılmadı. O polisi kim koruyor? O polisler görevlerini yapmayı sürdürüyor, terfi alıyor. Olacak iş değil” dedi. ANKARA Türkiye’nin, Gezi Parkı eylemlerine kilitlendiği günlerde Malatya’da 4 genç, “yasadışı silahlı terör örgütü üyesi” olmak suçundan tutuklandı. Ancak soruşturma dosyasında gençlerin örgüt üyeliğine delil olarak “silahlı yasadışı eylemler” değil, demokratik çerçevede yapılan basın açıklamaları ile protesto gösterileri gösterildi. Savcılık sorgusunda, şüphelilere Kürecik füze kalkanı ve Gezi Parkı eylemlerine; 1 Mayıs, Maraş katliamı ve Kızıldere anmalarına neden katıldıkları, cezaevinde tutuklu arkadaş larını neden ziyaret ettikleri soruldu. Malatya’da Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından geçen hafta içi düzenlenen operasyonda 5 kişi gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılan şüphelilerden 4’ü perşembe günü tutuklandı. Suçlama ise dosyada “yasadışı silahlı DHKP/C terör örgütü üyesi olmak” şeklinde yer aldı. Ancak savcılık sorgusunda şüphelilere “herhangi bir silahlı eylem” sorulmazken, dosyada tamamen protesto gösterileri yer aldı. Buna göre, Malatya’da Füze Kalkanı’nı protesto etmek için yapılan eylemde “Füze kalkanı değil, bağımsız Türkiye” şekli ne pankart açılırken, “Mahir Çayan, Hüseyin İnan, Ulaş Bardakçı ölümsüzdür” şeklinde slogan atıldı. Bu eyleme ilişkin savcılık sorgusunda şüphelilere, “Bahse konu eyleme katılarak slogan atmanızı sizden kim ya da kimler istemektedir? Terör örgütü mensuplarını övücü mahiyette slogan atmanızın nedeni nedir” diye soruldu. Sorguda gündeme gelen bir başka eylem ise yine Malatya’da 6 üniversite öğrencisine 13 yıla kadar hapis cezası verilmesine ilişkin davanın protesto edilmesi oldu. Protesto gösterisinde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması istenmişti. TGC YÖNETİMİ Balbay ve Özlü’yü ziyaret İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, genel sayman Gülseren Ergezer Güver ve yönetim kurulu üyesi Kamil Masaracı Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve Turhan Özlü’yü ziyaret etti. Balbay ve Özlü tüm meslektaşlarını 5 Ağustos’ta yapılacak karar duruşmasına davet etti. Ziyaretle ilgili açıklamalarda bulunan Olcayto “Meslektaşlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Basın ve ifade özgürlüğünün bir anlamı olmadığını düşünenler, gazetecilerin kamu adına denetçilik yaptığının artık farkında olmak zorundalar. Balbay, Özlü ve tutuklu tüm meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz” diye konuştu. Balbay da ziyaret sırasında, yalnızca gazetecilik faaliyeti nedeniyle yargılandığını belirterek tüm meslektaşlarını 5 Ağustos’ta yapılacak karar duruşmasına davet etti. Balbay, “Tüm meslektaşlarımızı dayanışma için bekliyoruz” dedi. Ulusal Kanal Yayın Yönetmeni Turhan Özlü ise gazetecilerin tutuklanma sürecinde gazetecilik meslek örgütlerinin sağladığı desteğin önemini vurguladı. ‘Dosya Savcı Öz’de’ iddiası Baba Çelebi: Hukuk nerede Çorum katliamının 34. yıldönümü SEYFETTİN METE ÇORUM Çorum’da 34 yıl önceki katliamda öldürülenler, 3 Temmuz’da düzenlenecek etkinliklerle anılacak. Çorum’da Alevi örgütleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, Çorum katliamında ölenleri anmak için yapılacak etkinlikleri belirlemek üzere Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nda bir araya geldi. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Nurettin Aksoy, Gezi direnişine destek için Çorum ve Sivas katliamlarını anma etkinliklerini bu yıl ertelemeyi düşündüklerini, ancak olayların sakinleşmesiyle törenleri düzenlemeye karar verdiklerini söyledi. 3 Temmuz günü Alevi dernekleri, sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve siyasi partilerle katliamda yaşamlarını yitirenleri anmak için Saat Kulesi’ne kadar bir yürüyüş gerçekleştireceklerini ve barış için güvercinler bırakacaklarını ifade eden Aksoy, bir daha böyle katliamların yaşanmamasını istediklerini söyledi. Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Halil Top ise, Çorum katliamının araştırılarak tam olarak aydınlatılmasını istedi. EMEP İl Başkanı Hikmet Aydın da, Çorum katliamında yaşananların genç kuşaklara da öğretilerek, bir daha böyle katliamlar yaşanmamasının sağlanması gerektiğini söyledi. Hasta hükümlü tahliye edildi CİVAN DEĞER Uyarıya karşın asker gitmiş DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 14 Temmuz 2011’de 13 askerin şehit edilmesiyle ilgili davada Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Ömer Güni, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu’nun zaiyat verilebileceği konusunda uyarıldığını ancak buna rağmen bölgeye 2 bölük asker sokulduğunu belirtti. Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde “görevi ihmal” iddiasıyla haklarında dava açılan 1 albay, 1 binbaşı ve 2 üsteğmenin yargılanmasına devam edildi. Operasyon sırasında Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Ömer Güni’nin de Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde talimatla ifadesi alındı. Güni, operasyon öncesi toplantı yaptıklarını belirterek “Albay Murat Toprak bölgenin kayalık, dar olması dolayısıyla 2 bölük için çatışma çıkması halinde zayiat verilebileceğini, takip edilemeyecek durumda olduğu için bir bölük ile yapmanın daha uygun olacağını söyleyerek ısrar etti. Ancak Jandarma Bölge Komutanı, bu kez iki bölükle yapılmasının uygun olacağını bir sonraki operasyonda tek bölükle yapılacağını söyledi. Bölge komutanı gittikten sonra Murat Albay herkesin duyacağı şekilde, içinin hiç rahat olmadığını ve başımıza kötü şeyler gelebileceğini söyledi” diye konuştu. Bölgedeki insansız hava aracı (İHA) hareketleri hakkında da bilgi veren İstihbarat Subayı Güni, “14 Temmuz tarihinde çatışmadan iki saat önce terörist telsizlerini tespit edip Jandarma Bölge Komutanı’na bizzat ilettim. Benden arazideki birlikleri ikaz etmemi istedi” ifadelerini kullandı. BATMAN “Örgüte üye olmak ve örgüt adına patlayıcı madde nakletmek” suçlarından 8 yıldır hapiste bulunan 79 yaşındaki Elfo Ürper, Adli Tıp Kurumu’ndan verilen 6 ay infaz ertelemesine ilişkin raporla tahliye edildi. Şırnak’tan Batman’a gittiği sırada 13 Ağustos 2005’te yolda gözaltına alınan Elfo Ürper’e, Diyarbakır 4. Ağır ceza Mahkemesi tarafından “Örgüte üye olmak ve örgüt adına patlayıcı madde nakletmek” suçlarından 18 yıl 9 ay hapis cezası verilmişti. 8 yıldır Batman M Tipi Cezaevi’nde yatan Ürper’in avukatları bir süre önce Ürper’in tansiyon ve romatizma hastası olduğu, hiçbir temel ihtiyacını karşılayamadığı gerekçesiyle serbest bırakılmasını istedi. İstanbul Adli Tıp Kurumu da Ürper’in infazının 6 ay ertelenmesi yönünde rapor verdi. Rapor üzerine Ürper, önceki gece tahliye edildi. Ürper, Şırnak’taki yakınlarının yanına dönerken insan hakları savunucuları Ürper’in yaşı ve hastalıkları nedeniyle yeniden cezaevine dönmemesi için hukuki süreç başlattı. TAYAD: Yüzlerce hasta hükümlü ölümle burun buruna yaşıyor AKP sorumlu olacak İstanbul Haber Servisi Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD), Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kemal Avcı’nın mide kanseri olduğu ve tedavilerinin yapılmadığı için durumunun ağırlaştığını belirterek serbest bırakılmasını istedi. Avcı’nın yemek yiyemediği için sağlık durumunun kritik olduğunu belirten TAYAD, cezaevinde yaşanacak ölümlerin sorumlusunun AKP olacağını vurguladı. İHD’nin Nisan 2013 raporuna göre ise cezaevlerinde acil olarak 411 hasta tutuklu ve hükümlünün tedavi ve tahliyelerinin yapılması gerekiyor. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumuna dikkat çeken TAYAD’lılar, Kemal Avcı’nın 13 Aralık 2012’de tutuklandığı ve 31 Mayıs 2013’te çekilen MR sonucu mide kanseri teşhisi konulduğu belirtilerek, “3 Haziran’da yapılması gereken ameliyat önce 13 Haziran’a ertelenmiş, o tarihte ise hastaneye götürülmesine karşı ameliyat yapılmamıştır” denildi. Açıklamada şu değerlendirmelerde bulunuldu: “Biz TAYAD’lı aileler olarak başta Kemal Avcı olmak üzere cezaevlerinde hasta tutuklu ve hükümlülerin derhal serbest bırakılarak tedavilerinin dışarıda yapılmasını talep ediyoruz. Aksi halde cezaevlerinde yaşanacak ölümlerin sorumlusu AKP hükümeti olacaktır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle