23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2013 PAZAR 8 HABERLER AOÇ arazisinin ABD’ye satılacağı yalanlanmazken iddialar büyük tepki çekti: Halka hesap verecekler TÜRKAN SAYLAN ÖLÜMÜNÜN 4. YILINDA ANILDI lendirdi. Satış yazışmalarının Başbakan Erdoğan’ın ANKARA Atatürk OrABD gezisi sırasında orman Çiftliği’ne (AOÇ) ait taya çıkmasının da düşünarazinin büyükelçilik yadürücü olduğunu söyleyen pılmak üzere ABD’ye Nazlıaka, “ABD’ye yalsatılacağı iddiası yalannızca ruhunu değil toplanmazken, tepkiler büraklarımızı da satanlar, yüyor. Şehir Plancıları bir gün halka hesap vereOdası (ŞPO) Genel Başcektir. Ankara’nın ciğeri kanı Necati Uyar, büyüAOÇ’yi egemen güçlere kelçilik düşünülen yerin satıyorlar. Ankara’nın AOÇ’ye inşa edilen “başciğerini almaya çalışankanlık” binasıyla karşılar, yüreğini asla ele gelıklı olduğuna işaret edeçiremeyecekler” diye korek, “Herhalde pencerenuştu. CHP Ankara Millerden birbirlerini göreletvekili Levent Gök Satış, “iç cekleri yapıları hayal ise satışı, iktidarın yakıcı, hazin bir gelişme” ediyorlar. Türkiye Atatürk’ün mihep ABD’ye yakın rasını yok et olarak değerlendirilirken konuyla olmak istemiştir. mek için elinilgili yazışmaların Başbakan Erdoğan’ın AKP döneminde den gelen gayABD gezisi sırasında ortaya çıkmasının bu daha da artreti göstermesida düşündürücü olduğu tı” değerlendirmenin tipik örneği sini yaptı. CHP Anolduğunu kaydetvurgulandı. kara Milletvekili Aylin ti. Konuya Meclis’te Nazlıaka ise iç acıtıcı ve gerekli önemi gösterehazin bir tablo olarak ni Uyar, “Bölge elçilik için ceklerini söyleyen Gök, telendirdi. çok da uygun değil. Söz AOÇ içinde bulunan TeMimarlar Odası Anka konusu arazi, şimdiki el kel Fabrikası’nın da Amera Şubesi’nin 1950’lerde çilikten daha güvenli ol rikalı bir şirkete satıldığını AOÇ’ye ait olan bir ara mayacak. Bu nedenle ge iddia etti. Gök, “İktidarın zinin büyükelçilik yapıl rekçenin güvenlik oldu hem özelleştirmeler yomak üzere ABD’ye satı ğunu da sanmıyorum” luyla hem de bu tip saşının yapılmaya çalışıldı diye konuştu. tışlarla Atatürk’ün emağı savına ŞPO Genel BaşCHP Ankara Milletve netine uygun davranmakanı Necati Uyar ile CHP kili Aylin Nazlıaka da sa ması bizzat Atatürk’e Ankara milletvekillerinden tışı “iç yakıcı, hazin bir yapılmış saygısızlıktır” tepki geldi. ŞPO Genel gelişme” sözleriyle değer diye konuştu. İKLİM ÖNGEL Başkanı Uyar, büyükelçilik yapılması planlanan yerin, AOÇ’ye inşa edilen Başbakanlık sarayıyla karşılıklı, AKP Genel Merkezi’yle de çok yakın olacağına dikkat çekti. “Herhalde pencerelerden birbirlerini görecekleri yapıları hayal ediyorlar” diyen Uyar, “Türkiye hep ABD’ye yakın olmak istemiştir. AKP döneminde bu daha da arttı” diye konuştu. 19 Mayıs’ı Unutturamazsın! Hiçbir iktidar, AKP kadar ülke sevmez çıkmadı. Her türlü talan, (mesire yerlerinin bile iskâna açılması), limanların, ormanların, suların ve madenlerin yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmesi, genç nüfusun şiddetle cahilleştirilmesi, insanların sadaka yöntemine alıştırılması, her hanenin bankalara borçlandırılması, kültürel mirasın tümüyle yok sayılması, grev yapan sendikaların ve işçilerin vatan hainliğiyle suçlanması, eğitim sisteminin bir ucubeye dönüştürülmesi, insanların yaşam tarzına müdahale bu iktidarın başından beri tek amacıydı. Büyük bir bölümünü başardılar da. Bütün bunları başarmak için adım adım yol alırken, hiç kuşkunuz olmasın, dünyayı yöneten 54 uluslararası şirketin danışman kadrolarından yardım aldılar. Uluslararası şirketlerin algı yönetimleri, iktidarın hiç de zeki ve akıllı olmayan kadrolarını başarıyla yönlendirdiler. Bu algı yönetiminde en önemli basamak, ülkenin geçmişini unutturmaktı. Halk “büyük Osmanlı” gibi bir fantezinin peşinde koşarsa, “millet” olmanın nimetlerini fark etmeyecek ve Türkiye Cumhuriyeti kimliksiz, kemiksiz, kolayca yutulan bir lokma olacaktı. Son olaylar da gösteriyor ki, uluslararası bu plan tutmuyor. O müthiş uzmanlar, bir yığın senaryo deniyorlar ama tutmuyor. Tutmaz. Türkiye ne Amerika’ya benzer, ne Rusya’ya ne de Suriye’ye. Uzmanların atladıkları, 42 uygarlığın bu topraklarda bıraktığı genetik miras ve 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı anda başlayan Kurtuluş Savaşı’nın ektiği tohumlar... Evet, ne yaparsanız yapıp, 19 Mayıs’ı u n u t tu r a mazsınız! Buyurun size küçücük bir hikâye. Sevdiğim üç kız kardeş var. Babaları yıllar önce, Malatya’nın küçük bir köyünden kalkıp İstanbul’a gelmiş, kızları daha iyi yetişsinler diye. Baba için iki oğlundan çok, kızları kıymetliymiş. İlla ki okumalı, kendi ayakları üstünde durmalılarmış. Kızlar da babanın yüzünü kara çıkarmamışlar, her biri bir meslek okuluna giderek birer altın bilezik sahibi olmuşlar. Ve sonra hep birlikte bir vücut bakım dükkânı açmışlar. Bu arada kardeşlerden biri evlenmiş ve bir kız çocuğu olmuş. Kardeşler yeğenlerine sırayla annelik yaparak annenin yükünü hafifletmeye çalışmışlar. Alevi geleneklerine göre büyümüş bu kızlar. Evlerinde hiç kaç göç görmemişler. Baba, ağabey, bir gün bile kızlara “şunu giymeyin, şununla konuşmayın” dememiş. İşlerini yavaş yavaş büyütmüşler. Baba çok okurmuş, onun bu huyu kızlara da geçmiş, ellerine ne geçtiyse okumuşlar. En çok da tarihi romanları. Türkiye’de çok sık rastlanan bu olayı şimdi neden anlatıyorum? Efendim bu kızların çok sevdiğim bir huyları var. Sosyal olaylara merakları ve ataklıkları. Onlar, sosyal medyada atıp tutan, sıra sokağa çıkmaya geldiğinden işleri çıkan kesimden değil. Onlar işlerini organize edip her eylemde sokaktalar. Nasıl mı yapıyorlar, sırayla içlerinden birini eyleme gönderiyorlar. Bir gün Silivri’deler, bir gün Taksim’de, bir başka gün Kadıköy’de. Onlarla biber gazına karşı uygulanacak yöntemler konusunda uzman olduk. Grip maskesini kremlemek, çiçek sulama işinde kullanılan fısfısların içine sirke doldurmak, limon ve sirkeye bastırılmış gazlı bezler… Geçen gün işim vardı, dükkânlarına gittim. 19 Mayıs Pazar’a geldiği için çok sevinçliydiler, çünkü böylece üçü de Ankara’ya gidebilecek, 19 Mayıs için yapılacak büyük toplantıda bulunabileceklerdi. İçlerinden biri bir soru sordu: “Tanıdığım iki hostes var. İkisinin de çocukları var. Ve çok iyi arkadaşlar. Biri işyerindeki greve katılmış öteki katılmamış. Katılmayan şöyle dedi: ‘Arkadaşım beni gördüğünde çok garip bakıyor, anlamıyorum.’ Ben de şöyle yanıt verdim: ‘Grev kırıcı gibi mi?’ Sustu, başını önüne eğdi. Ben anlamıyorum, neden biri katılırken öteki katılmıyor?” Benim buna verecek bir yanıtım yoktu. O verdi: “Bazıları elini taşın altına koyar ve zaten o elini taşın altına koyanlar sayesinde dünya ışık alır.” Onları Ankara’ya uğurladım. “Bir yerlerde Mustafa Kemal mutlaka sizi izliyordur, gelince bana anlatırsınız” dedim. Ve gittiler... Söyledim size, 19 Mayıs’ı unutturamazsınız! Yeri doldurulamaz İstanbul Haber Servisi Hekimliğinin yanı sıra Türkiye’nin çağdaşlaşması, kız çocuklarının eğitimi için son nefesine kadar mücadele eden bilim insanı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) eski başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, dün Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında ÇYDD tarafından düzenlenen bir törenle anıldı. Törene ÇYDD yöneticileri ile çok sayıda seveni katıldı. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel “O, fark yaratan bir insandır” dedi. Çelikel, Türkan Saylan’ın başlatmış olduğu çalışmalardan örnekler vererek şöyle konuştu: “Türkan Saylan araştırarak, çalışarak cüzam hastalığını sonlandırma cesaretini göstermiştir. Bugün Türkiye’de cüz am hastalarının sayısı sadece 10 kişidir. Bu da gösteriyor ki Türkan Saylan ve arkadaşları bu hastalığı büyük ölçüde bitirmiştir.” Saylan’ın ÇYDD’deki çalışmalarını da anlatan Çelikel “ÇYDD, kız çocuklarının hayatının kurtulması için okutulması gerektiğini ilk kez gündeme getirmiştir. Çocukların gelin olup da heba olmasını engellemek için çok çalışmıştır. Saylan bu çalışmalarıyla müstesna bir kişiliktir” dedi. CHP Milletvekili İhsan Özkes ise “Saylan, cüzamı yendi ama yobazlık hastalığını yenemedi. Bu hastalık cüzamdan daha tehlikelidir” diye konuştu. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya Nehirler Konferansı’na yerli halkların temsilcileri katıldı Doğayı katlederek ayakta kalınmaz ÖZLEM GÜVEMLİ Brezilya hükümetinin Amazon Nehri’nin ana kollarından Şingu üzerinde kurmak istediği Belo Monte Barajı’na karşı 25 yıldır mücadele eden Kayapo Kabilesi Şefi Megaron Txucarramae, “Şingu artık eskisi gibi değil. Beyaz adam gelişme adına nehrimizi yok ediyor. Bizim yaşam tarzımıza son vermeye çalışıyor. Nehirler kutsaldır. Doğayı katlederek zenginlik elde edilmesini istemiyoruz” dedi. Doğa Derneği ve Uluslararası Damocracy Hareketi tarafından Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen Dünya Nehirler Konferansı’na Amazonlar’dan, Kenya’dan, Arjantin’den yerli halkların temsilcileri katılarak deneyimlerini paylaştı. Hasankeyf üzerine kurulacak Ilısu Barajı ile de benzerlikler taşıyan Belo Monte Barajı’nın inşa edildiği Şingu Nehri kıyısında yüzyıllardır yaşayan Kayapoların Şefi Txucarramae Brezilya hükümetinin 25 yıldır bu barajı savunmaya devam ettiğini söyledi. Barajın nehrin kıyısında yaşayan yerli halklara da yerli olmayan beyaz halklara da zarar vereceğini belirterek “Hükümetin araştırmasına göre baraj yapılınca 616 kilometrekarelik alan sular altında kalacak. Birçok insan topraksız kalacak, hayvanlar ölecek. Balıklar yüzecek kanal bulamayacak” dedi. Txucarramae “Hükümet topraksız kalacak hayvanları nereye koyacak? Zaten her yer beyaz adamın işgali altında” diye konuştu. Yerli halkın bölgede acı çekerek yaşadığını dile getiren Megaron Txucarramae “Yaşadığımız sürece direneceğiz” dedi. Beyaz adam işgal etti TAKSİM’E ÇIKMAK İSTEYEN GRUPLARA SERT MÜDAHALE Kaypakkaya ölümünün 40. yılında anıldı İstanbul Haber Servisi Diyarbakır Cezaevi’nde 18 Mayıs 1973’te gördüğü işkenceler sonucu yaşamını yitiren ve “Ser verip sır vermeyen yiğit” olarak anılan devrimci önderlerden İbrahim Kaypakkaya, eğitim gördüğü Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi önünde anıldı. Kaypakkaya’yı anmak üzere akşam saatlerinde Tünel’de toplanan yüzlerce kişiye ise polis gaz bombaları ve tazyikli suyla müdahale etti. Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi önünde 78’liler Girişimi tarafından yapılan anmada 18 Mayıs 1982 tarihinde Diyarbakır Cezaevi’nde baskıları protesto ederek kendilerini yakan Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner de anılarak “İbrahim Kaypakkaya ve dörtler yaşıyor” pankartı açıldı. 78’liler Girişimi İstanbul Sözcüsü Yunus Bircan 18 Mayıs 1977’de öldürülen Haki Karer ve 13 Mayıs 1978’de Elazığ’da öldürülen Armenak Bakırcıyan’ı da (Orhan Bakır) da andıklarını söyledi. Partizan, Demokratik Haklar Federasyonu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, ÖDP ve SDP’den yüzlerce kişi Kaypakkaya’yı anmak üzere 19.30 sıralarında Tünel’de toplandı. Topluluk Taksim Meydanı’na doğru yürüyüşe geçtiği sırada polis gaz bombaları ve tazyikli suyla müdahale etti. Polis, ara sokaklara kaçan eylemcilerden yakaladıklarını döverek gözaltına aldı. Polisin Şişhane’ye kaçan eylemlecilere attığı gaz bombalarından etkilenen İETT otobüsDHA lerindeki yolcular da araçlardan inmek zorunda kaldı. Polis, Galatasaray’dan yeniden toplanan gruba karşı da gaz bombası kullandı. Kovalamaca, Galata Kuledibi, İstiklal Caddesi’ne açılan sokaklarda ve Kasımpaşa sokaklarına kadar sürerken çevredeki çok sayıda yurttaş ve yabancı turistler de gazdan etkilendi. Eylemciler arasında yaralananlar olduğu öğrenildi. Fotoğraf: Erhan KIZILGÜL İSTANBUL CUMOK DUYURU TÜRK MİLLETİNİN 19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI’NI KUTLAR, CUMHURİYET SEVDALILARINI ANKARA SIHHIYE VE İSTANBUL KADIKÖY’DE YAPILACAK TÖRENLERE BEKLERİZ. İSTANBUL CUMOK www.cumok.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle