18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Kılıçdaroğlu: Erdoğan ABD gezisinde savunduğu bütün tezlerden geri adım atmak zorunda kaldı Beyaz Saray’da 4 düşüş UTKU ÇAKIRÖZER AYDIN CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sisteminden vazgeçebilecekleri yönündeki açıklamasını “önemli” diye değerlendirdi. CHP lideri, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun Meclis kapandıktan sonra da çalışması gerektiğini açıkladı. Erdoğan’ın ABD ziyaretine çıkarken açıkladığı 4 önemli konuda da “düşüş” yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, Reyhanlı’ya bombaları konusunda da MİT ile El Muhaberat’ın masaya oturması çağrısında bulundu. CHP lideri dün Aydın’a giderken beraberindeki gazetecilere gündeme ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: Swoboda krizi nasıl yaşandı? Biz Swoboda ile ortak bir basın toplantısı yaptık. Basın toplantısı bittikten sonra bir Türk gazeteci Erdoğan’ın “CHP Esad’ı destekliyor” diye eleştirileri olduğunu belirterek görüşlerimi sordu. Ben de normal görüşlerimi açıkladım. Sonra başka temaslarım vardı. Akşam onunla görüşmemiz vardı. Gittik. Bize yaptığım açıklamalar nedeniyle rahatsız olduğu ifade edildi. Onun üzerine biz, ifade özgürlüğünü içine sindiremeyen bir kişiyle görüşmenin yararlı olmadığını söyledik ve görüşmedik kendisiyle. Bu bir kriz olarak yansıdı. Bana göre kriz değil. Sosyal medyada “kapıda kaldığınız” söylemi hâkim. Ben kapıda kalmadım ki. Görüşmeyi kabul etmedim. İfade özgürlüğünden rahatsızlık duyan bir kişiyle nasıl görüşürüm? Asıl o zaman suçlanmam gerekir. “Üslubum biraz sert kaçtı” diyor musunuz? Hayır. Ben gruptaki konuşma 30 bin kişiye seslendi OZAN YAYMAN Demokrasi ve Özgürlük Mitingleri ilkini gerçekleştirdiği Aydın İstasyon Meydanı’nda yaklaşık 30 bin kişiye seslenen CHP lideri Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin Suriye’ye terörist ihraç ettiğini belirterek “Bir gün gelir o terör Hatay’da olduğu gibi seni vurur” dedi. Erdoğan’a “Madem Suriye’de Kılıçdaroğlu, Erdoğan dahil olmak üzere hiçbir gücün anayasadan Türk sözcüğünü çıkaramayacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesine asla izin vermeyiz. Ozanın dediği gibi bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır. Eğer uğrunda ölen varsa o toprak vatandır diyoruz” dedi. (Fotoğraflar: AA) İSTANBUL TEMASLARI Muhafazakârlığın Kaderi Her şeyin üstü bir kirlilik bulutuyla örtülmüşse, çıplak gerçeğe ulaşmak zaman alabilir. Sonunda gerçeğe ulaşırsınız ama iş işte geçmiş olabilir. Sosyalistlerin gerçeği kavrama, anlatma konusundaki yetenekleri, becerileri, kararlılıkları konusunda muhafazakârların bile kuşkusu yoktur. Ve muhafazakârlar bunu bildikleri için onları ikna etmeye değil, halkın gerçekleri öğrenmemesi için çaba göstermeye ağırlık verirler. Bu saptamada aksayan bir yan olduğunu da itiraf edelim. Kimi zaman geçmişe özlem duyanların, muhafazakârların ve piyasa düzeninin gönüllü bekçileri olan liberallerin kendilerine sosyalistlerden de yandaş kazanma niyet ve başarılarını tarih yazıyor. HHH Karartılmış gerçeklerden en önde geleni emperyalist ABD ve genel olarak Batı ile ilgilidir. Daha doğuşunda sömürgeciliğin kitabını yazarak işe başlayan ABD’den söz ediyoruz. Afrika’dan getirilen siyah köleler ve kökü kurutulan Kızılderililerin topraklarında kök salan ABD, değerli arkadaşım Cumhur Aksel’in 2010 yılında Boz Yayınları arasında çıkan ama pek bilinmeyen “Amerika Birleşik Devletleri Anonim Şirketi” adlı çalışmasında doğuş yıllarını anlattığı Amerika’dır. ABD’nin doğuşu sakattır. Şimdi ondaki “demokrasiyi” öve öve bitiremeyenler, vahşi kapitalizmin İngiltere’de resmedilmiş doğuşu ile ABD’deki önce içerde, sonra dışarda yaygınlaşan hegemonyasını işte o kirli bulutların arkasına saklamaya boşuna uğraşıyorlar. Aksel’in şu saptamasına kulak verseler, belki bir kıvılcım çakabilirdi dumura uğramış beyinlerinde: “...yeryüzünün tektanrılı dinleri de tarihte hiç olmadığı kadar Amerika’nın Protestan tanrısına bağlanmış durumda; o da Musevilik, İsevilik, Muhammedilik diye tanımladığı dinleri sıradan, zavallı kitlelerin inançları, önyargıları, saplantıları diye şimdilik idare ediyor. Çünkü emrinde olduğu Batılı merkezlerin 19. yüzyılda keşfedip uygulamaya koydukları ve günümüzde de iyice geliştirilen çok rasyonel bir formülü var: Önce ‘İngiliz istihbaratının Müslümanları’ denilen Vahhabilik adı altında yeni bir İslam mezhebi kurdular, sonra da Batı düşüncesinin ‘seçkinci’, ‘faizci’ Kalvinist yapılanmasına uyumlu bir ‘ılımlı İslam’... Yani artık politik (ve tabii gizli) planlar yoluyla istenilen ülkenin, bölgenin ve hatta dünyanın sosyoekonomik yapısına müdahale etmek mümkün.” Bu tahlil emperyalizmin yeni stratejisinin son kırk yılını çok iyi özetlemiyor mu? Bizde ise değişen bir şey yoktur. Sosyalizmden yüz çevirmişlerin desteğiyle “çağdaşlaşan”, geçmişten miras tarihi kültürüyle idare eden ve teknolojiyi “her şey” olarak kutsayan muhafazakârlık, devlet geleneğini de muhafaza ederek kökleşiyor. HHH O nedenle değişen bir şey yok. Her zaman olduğu gibi ABD övgüsü yine zirve yaptı ve kuşkusuz ona eşlik eden de onarılmaz bir aşağılık kompleksi oldu: “Bizi ne kadar seviyorlar, bak nasıl da espriler yaptılar, bak Başbakanımız nasıl da onun gibi davrandı, gördünüz mü işte her konuda işbirliği nasıl da güçlendi, stratejik ortaklık nasıl da pekişti.” Kendini kaptırmış medyanın başlıkları böyledir. Utanılasıdır. Gerçekse çıplaktır. Türk hükümet yetkilileri ABD’ye, önceden bildikleri, bildirilmiş kararları kabul etmek için gittiler. Başka şeyler denedikleri bir gerçektir, ama denedikleri günümüzün emperyalistleri tarafından belirlenen, gerçeklerine uymamaktadır: İran’la dostluk bozulacaktır, İsrail ile barışılacak, Suriye’de büyüklerin ortak kararlarının dışına çıkılmayacaktır. Hepsi budur. Kirliliğin örttüğü gerçek budur. Sosyalistlerin size hep anlattığı da buydu: Emperyalizmi unutursanız kirliliğin içinde kaybolur, muhafazakârlığın, velev ki size özgü olsun, bağımsız olabileceği gibi bir aldanışın içinde kaybolursunuz. ‘Uludere aydınlığa çıkacak’ CİHAN ORUÇOĞLU mın aynısını yaptım. Yabancılara yapılmış bir konuşma değil. Türk gazeteci sordu. Sosyalist grupta yapmadım. Gazetecinin iç politikaya yönelik sorusuna verdiğim yanıt bu. Grupta söylediğim sözlerle bire bir aynı. Siyasetin üslubu keskinleşti, Başbakan kadar size yönelik de eleştiriler var. Eğer Başbakan 34 yurttaşın ölümünden ötürü sorumluluk duymuyorsa ve ben bunu dile getirirken, sağır sultan dahi duyup Erdoğan duymuyorsa onun duyması için artan biçimde üslubu sertleştirmek zorundayım. Suriye konusunda defalarca uyarmamıza rağmen her seferinde “Siz Esad’çısınız, Baasçısınız” diye düzeysiz eleştiri getiriyorsa ben de artırmak zorundayım. Başbakan’ın ABD seyahatinin sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Obama kendisine çok net, “Askeri müdahale yok” dedi. Birinci düşüş bu. Kimyasal silah kullandığına ikna edemedi ikinci düşüş bu. Üçüncü olarak Suriye’de uçuşa yasak bölgeyi kabul ettiremedi. Son olarak da sadece Gazze’ye giderim diyordu. Ama Obama ile görüştükten sonra Batı Şeria’ya da gideceğini açıkladı. Biz CHP olarak Suriye’deki tüm tarafların katılacağı, ABD, Çin ve Rusya’nın da içinde olduğu bir konferansı Türkiye’de toplayın demiştik. Şimdi bu konferans Cenevre’de toplanıyor. Başbakan o zaman dinlememişti. Öyle anlaşılıyor ki Obama kendisini ikna etti. Şimdi Cenevre’deki görüşmelere kıyısından köşesinden nasıl katılırım hesabını yapıyor. Çünkü Türkiye imajı ciddi bir darbe aldı. İlk defa “terörist gruplar” dedi Önemli bir şey daha söyledi Başbakan Washington’da: Suriye’de terör gruplarından söz etti. Düne kadar böyle bir şey söylemiyordu. Sadece Esad’ı terörist olarak görüyordu. Demek ki o konuda da ikna edildi. Erdoğan açıkça suç işliyor. Kendi topraklarında yabancı ülkede savaşacak militan yetiştiriyor. TCK’ye göre bu suç ve suçu işleyen de Başbakandır. Başbakan ABD’de başkanlık sisteminden vazgeçebileceğinin ilk sinyalini verdi. Başkanlık sisteminden vazgeçmesi önemlidir. Çünkü çıkamayacağını gördü. Biz “CHP olduğu sürece bu parlamentodan geçmez” demiştik. Demek ki anladı. ABD desteği de gelmediğine göre Türkiye Suriye sorununu nasıl çözecek? Eğer Suriye’yi itham edecek belgesi varsa El Muhaberat ile MİT otursun. O belgeler önlerine konulsun. Dünyaya da ilan edilsin. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İstanbul’da çok sayıda milletvekili ile Sivas Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği tarafından düzenlenen “Sivaslı İşadamları Yöneticilerle Buluşuyor” konulu kahvaltılı toplantıya katıldı. Kılıçdaroğlu, barış sürecinin nasıl işlediğinin bilinmediğine dikkat çekerek “Biz süreçten büyük endişeler duyuyoruz. 76 milyon insan Öcalan’ın ağzına bakamaz. Bu doğru değildir. 90 yıllık Cumhuriyete yakışmıyor” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini Uludere konusunda mahkemeye vereceğini belirten Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Beni mahkemeye vereceklermiş. Ben bu suçlamaları yaptım diye. Çok mutlu oldum aslında. Neden biliyor musunuz? Bir olayı bu vesileyle ortaya çıkaracağız. Bu davanın en güzel sonucu bir karanlık olay aydınlığa çıkacak” diye konuştu. CHP’DEN SWOBODA’YA İSTİFA ÇAĞRISI ‘Sosyalist düşünceye balyoz’ Reyhanlı’da yaklaşık 500 kişilik grubun patlamanın yaşandığı yere yapmak istediği yürüyüşe tazyikli su ve biber gazıyla müdahale eden polis 4 kişiyi gözaltına aldı. (DHA) Saldırıyı protesto eden ilçe halkı bu kez de polis terörüyle karşılaştı Bomba yetmedi, biber gazı MEHMET ALİ SOLAK HATAY Reyhanlı’da geçen hafta 51 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırıları protesto eden yurttaşlara polis biber gazıyla müdahale etti. Reyhanlı’da bombalı saldırıları protesto etmek için Yenişehir kavşağında toplanan yaklaşık 500 kişilik bir grup, ellerinde Türk bayraklarıyla belediye binası önüne kadar yürümek istedi. İlçenin giriş ve çıkış yolunu kapatan çevik kuvvet, grubun yürümesine izinsiz olduğu gerekçesiyle geçit vermedi. “Oyunlarımız vardı bizim kardeşçe, ocağımızı söndürdünüz kalleşçe”, “Sağduyu dediniz, sağduyulu olduk”, “Satan sen olduk ça, daha çok patlar bu bomba” dövizlerinin taşındığı gruba CHP Milletvekili Hasan Akgöl de destek verdi. Grup dev Türk bayrağıyla çifte patlamadan birinin gerçekleştiği Atatürk Caddesi’ne doğru yürümek istedi. Ancak polis barikatı aşan gruba tazikli su ve biber gazıyla müdahale etti. Eylemde, “Cenazeler burada, Tayyip nerede”, “Hükümet istifa” ve “Basını susturdun, bizi susturamazsın” sloganları atıldı. Olaylarda 4 kişi gözaltına alınırken 7 polisin de hafif yaralandığı bildirildi. Samandağı ilçesinde de sivil toplum örgütlerinin desteğiyle basın toplantısı yapıldı. Oytun Alanı’nda toplanan grup adına açıklama yapan ÖDP Samandağ İlçe Başkanı Yıldız Kuzu, yasal statüye kavuşmamış bir mültecilik olmayacağını anlattı. Kuzu, “Hatay sınırlarında bulunan cihatçı militanların ve Suriye ordusundan kaçan silahlı kişilerin bazı kamplarda denetimden uzak bir şekilde kalmaları, bunların istedikleri zaman Suriye’ye gidip cinayetler işledikten sonra yeniden ilimize dönmeleri,  bunların tedavilerinin halkın faydalandığı hastanelerde öncelikli olarak yapılması derhal son bulmalıdır. Bu durum halkın cihatçılara olan tepkisini savaştan kaçarak ülkemize sığınan kadın çoluk çocuk gerçek mültecilere yöneltmesine sebep olmakta ve onları hedef haline getirmektedir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Yurtdışı Örgütlenme Koordinatörü Ali Kılıç, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda’yı istifaya çağırdı. Kılıç, Swoboda’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na olan tavrını “sosyalist düşünceye balyoz” olarak değerlendirdi. CHP’den yapılan yazılı açıklamaya göre Kılıç, Swoboda’ya mektup yazdı. Mektupta, “Brüksel’de yaşanan hadise ve verdiğiniz tepki, her şeyden önce sosyal demokrat ve sosyalist düşünceye indirilmiş bir balyozdur” ifadesini kullanan Kılıç, “Bıraktığı izler ne acıdır ki uzun yıllar silinmeyecektir. AP önünde de ifade özgürlüğü geçerli olmalıdır. Türkiye’nin ana muhalefet partisi liderinden sizin istediğiniz yönde bir açıklama yapmasını beklemeniz kendi içinizde yaşadığınız çelişkinin en net örneğidir. Kaldı ki sizin göreviniz de ifade ve düşünce özgürlüğünü korumak ve bunu yaygınlaştırmaktır” ifadelerini kullandı. Kılıç, şöyle devam etti: “Her insan onurlu bir şekilde anılmak ister. Bunun da tek yolu insan onuru adına mücadele vermekten geçer. Hayatınızda böyle bir fırsat bulunmaktadır. Eğer siz de tarihte onurlu olarak anılmak istiyorsanız işgal ettiğiniz o koltuğu bırakır ve övüneceğiniz ilk adımı atmış olursunuz.” ÜÇÜNCÜ ARAÇ DA BULUNDU Reyhanlı’da 4 gözaltı daha HATAY (Cumhuriyet) Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz, Reyhanlı ilçesindeki bombalı saldırılara ilişkin 4 kişinin daha gözaltına alındığını açıkladı. Lekesiz, Hatay Valiliği bahçesinde gerçekleştirdiği basın açıklamasında, “17 Mayıs 2013 Cuma günü akşam saatlerinden itibaren olayın asli faillerinden olduğunu değerlendirdiğimiz yine ilimiz nüfusuna kayıtlı firari S.E, Y.B, M.K. ve M.G. isimli 4 zanlı daha ele geçirilmiştir” diye konuştu. Lekesiz, Altınözü ilçesine bağlı Tanışma köyündeki akaryakıt deposundaki patlamada yaşamını yitirenlerin sayısının da 10’a yükseldiğini açıkladı. Reyhanlı saldırısıyla ilgili olarak aranan ve bomba yüklü olduğu iddia edilen üçüncü araç Hatay’da terk edilmiş halde bulundu. Araçta yapılan incelemede bomba izine rastlanmazken şüphelilerin parmak izleri tespit edildi. Aracın en son Adana’da MOBESE kameralarına yakalandığı belirtilmişti. Başbakanlık önünde Reyhanlı çatışması ANKARA/ANTALYA (Cumhuriyet) Halkevleri’nin Reyhanlı katliamını protesto için Başbakanlık önünde yapmak istediği “Savaşa karşı ses ver” sloganıyla düzenlediği eyleme polis sert müdahale etti. Çok sayıda kişi gözaltına alınırken birçok kişi de yaralanarak hastanelere kaldırıldı. Yaklaşık 300 kişilik gruba Öğrenci Kolektifleri’ne bağlı Hataylı üniversite öğrencileri de destek verdi. Antalya’da da Halkevleri üyesi 60 kişilik bir grup hayatını kaybedenler için temsili kefen giyerek, saldırıyı ve hükümeti protesto etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle