18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 2013 PAZARTESİ 8 HABERLER MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada On binlerce yurttaş, bugün Silivri Cezaevi önünde adalet ve hukuk isteyecek GÜNDEM On binler Silivri’de ‘Barikatlarda fotoğraf çektirin’ Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da sosyal paylaşım sitesinden Silivri’ye katılım çağrısı yaptı. Balbay özetle şunları söyledi: “8 Nisan aydınlık Türkiye özlemimizin Silivri’den Türkiye’ye yayıldığı gün olacaktır. 8 Nisan, pek çok değerimiz gibi hukukun da ayaklar altına alınamayacağını haykırma günüdür. Bakarsınız, o barikatlar önümüzdeki engeller değil, baraj yükseltilerimiz olur. Barikatları zorlamayın. Enerjimizi oradan bütün dünyaya yayarız. Bakarsınız, gelenleri durdurmak, yıldırmak, korkutmak için kurulan o barikatlar Silivri gerçeğini anlatmak için kullanılır, dünya medyasında yer bulur. Bakarsınız, çok yaratıcı fotoğraflar, görüntüler ortaya çıkar. Sosyal medya o bariyerleri yıkar atar. Silivri’deki işkence kampının görüntüleri sınırlarımızın dışına çıkar. O bariyerlerin önünde tek, grup, koşullara göre fotoğraf çektirelim. Bunu sosyal medyadan,‘adalet bu bariyerlerin arkasında’, ‘hukuk bu çelik kafeslerin ötesinde’alt yazılarıyla paylaşalım. 8 Nisan’da barikatları baraj yapalım.” Balbay ve Tuncay Özkan, esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptıkları açıklamada da “Bu mütalaa yırtılacak, Silivri yıkılacak” dedi. Açıklama şöyle: “... Sözde esas hakkındaki mütalaa; faili meçhul, dayanaksız suçlamalarla dolu bir ihbar mektubundan farksızdır. Savcılar Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk halkına karşı suç işlemiştir. Cumhuriyet savcılığı ayaklar altına alınacak kadar ucuz değildir. Savcılar varlığını kanıtlayamadıkları örgüt için ‘sabittir’ deyip geçmiştir. Sabit olan tek şey hukuksuzluktur, zulümdür... ” ‘Mütalaa yırtılacak’ İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında savcının mütalaasının ardından bugün görülecek olan duruşmaya yurdun dört bir yanından siyasi parti, sanatçı, sivil toplum örgütleri ve yurtseverlerden oluşan on binlerce kişi akın edecek. Silivri zindanlarının önünde adalet ve hukuk isteyecek olan on binlerce yurttaş, tutuklu bulunan yurtseverlere destek olacak, hukuksuzluklara ve baskı rejimine dur diyecek. Bugün Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu yerleşkesindeki mahkeme salonunda görülecek davaya başta İstanbul, Ankara, İzmir, Zonguldak, Antalya, Muğla, Balıkesir, Çanakkale, Edirne olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinden CHP, İP, ADD, TGB, Vardiya Bizde Platformu, Halkın Sanatçıları Birliği ve Sanatçılar Girişimi, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Barolar ve Cumhuriyet Kadınları Derneği ve yurttaşlardan oluşan yüzü aşkın siyasi parti ve sivil toplum örgütü Silivri’de hazır bulunacak. Silivri’ye onbinlerce insanın akın etmesi beklenirken Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’na çıkan E5 ve otobanda jandarma ve polis ekipleri yoğun güvenlik önlemi aldı. GENEL SEKRETER AYALA 22 yaşında dünyanın tutuklu en genç gazetecisi olan Sami Menteş Sosyalist Enternasyonal izleyecek FIRAT KOZOK ‘Pes etmeyeceğiz’ MERT TAŞÇILAR ANKARA Silivri’de bugün görülecek Ergenekon davasını Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Louis Ayala, Etik Komisyon üyesi CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ile izleyecek. Avrupa Parlamentosu’ndan vekillerin de Silivri’ye gelmesi bekleniyor. Ayala, Oran ile sabah erken saatlerde Silivri’ye gidecek. Trajediye dönüşen Ergenekon davasının artık yurtdışında da kaygıyla izlenen bir hal aldığını söyleyen Oran, “Cadı kazanına dönüşen ve bütün muhaliflerin içine atıldığı bu cendereden elbet bir gün kurtulacağız. Kimse umutsuz olmasın. Yurtdışındaki dostlarımız da insan hakları kurumları da AKP’nin yarattığı bu rezaleti çok yakından biliyor, takip ediyorlar” dedi. Avrupa Parlamentosu’nun da konuyu yakından izlediğini belirten Oran, Dışişleri Komisyonu’ndan milletvekillerinin de duruşmayı izleyebileceğini ifade etti. ANKARA Yurt gazetesi muhabiriyken Çağdaş Hukukçular Derneği’ne düzenlenen operasyonlarda tutuklanan 22 yaşındaki gazeteci Sami Menteş, “Umudumu hep canlı tutuyorum. Bu duvarları hep beraber yıkacağız, bu zulüme hep beraber son vereceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar elimizden kalemimizi, beyinlerimizden düşüncelerimizi yok edemeyecekler” dedi. Menteş, haksız bir yargılama yürütüldüğünü belirterek “Daha iddianame bile yazılmamışken ‘özgürlük hâkimleri’ cezayı çoktan vermişler bile” dedi. Dünyanın tutuklu en genç gazetecisi olarak tanımlanan Menteş, Cumhuriyet’e gönderdiği mektupta yargılama sürecini ve sabaha karşı saat 04.00’te evine yapılan baskını anlattı. ‘SIRAYI BOZMA ZAMANI’ İçinde bulunduğu durumun insanı güçlendirdiğini belirten Menteş, “Dünyanın tutuklu en genç gazetecisi olmak bana çok farklı şeyler hissettirmiyor. Ülkemizdeki adaletsizlikler ortadayken böyle bir unvanın Türkiye’deki bir gazetecide olması şaşırtıcı değil. Bu süreç sürekli eleştirdiğimiz, haberlerini yaptığımız, karşı çıktığımız adalet sistemini bütün çıplaklığıyla görmeme sebep oldu” dedi. Mektubunda bugün yaşadıklarını Hitler Almanyası’na benzeten Menteş, “Sıradan insanlar bile telefonlarının dinlendiğini düşünüyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı iyice yerleşmiş durumda. Sırayı bozmak yerine herkes susarak sıranın kendisine gelmesini bekliyor” dedi. ‘Silah bulamadılar ama...’ Menteş, 22 Ocak’ta tutuklanmasının ardından umudunu hiç yitirmediğini dile getirdi. “Ne pahasına olursa olsun doğru bildiklerimizi yazmaya, anlatmaya devam edeceğiz, etmeliyiz” diyen Menteş, evinin basılmasının ardından yaşadıklarını şöyle anlattı: “Büyük bir zorlamayla örgüt üyesi yapıldım. Beraber tutuklandığımız arkadaşlarla cezaevinde tanıştım. Daha önce hiç görmemiştim. Yazacağım haberi düşünerek girdiğim 30 milletvekili de izleyecek Oran, partinin 30 milletvekili ile duruşmayı izleyeceğini anlattı. Oran, “Biz sabah erkenden gideceğiz, asayişten sorumlu yetkililerle görüşeceğiz. Amacımız oraya gelen insanların saçlarının telinin zarar görmemesi” dedi. yatağımda sabaha karşı 4’te örgüt üyesi olarak uyandırıldım. Evde arama yaparlarken avukatımı çağırmak istedim. Bomba patlatırım diye izin vermediler. Bilgisayarların imajlarını almaları gerekirken hepsini çuvala doldurup götürdüler. Evde silah bulmak için çok uğraştılar. Silah olarak fotoğraf makinemi ve haberleri yazdığım not defterlerini buldular. Okulda yapılan 8 tane basın açıklamasını delil olarak karşıma çıkardılar. Bir tane de gizli tanık tabii ki; malum, onsuz olmaz. Gizli tanık benim basın açıklamalarına katıldığımı, bildiri dağıttığımı söylemiş. Dosyadaki basın açıklamalarının çoğunu İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak yapmıştık. Eylemlerin fo toğrafları örgüte yakın bir internet sitesinde yayımlanmış, dolayısıyla örgüt bu eylemleri sahiplenmiş ve ben de örgüt üyesi olmuş oldum. Daha iddianame bile yazılmamışken ‘özgürlük hâkimleri’ cezayı çoktan vermişler bile.” ‘Nâzım’ın dediği gibi...’ Menteş, yenilgiyi kafadan attıklarını belirterek “Asla pes etmeyeceğiz, ne pahasına olursa olsun doğru bildiklerimizi yazmaya, anlatmaya devam edeceğiz, etmeliyiz. Bilmelisin ki duvarlar insanın yalnızca bedenini esir alır, düşünceleri her zaman özgürdür. Nâzım’ın söylediği gibi esir düşmek değil, teslim olmamak mesele..” dedi. SÜRE KARARA BAĞLANACAK BÜLENT ARINÇ’TAN MESAJ yargılamanın sonuna yaklaşılırken yaptıkları “son değerlendirme” için kullanılıyor. Bütün sanıkların ve tanıkların dinlenmesi, bütün delillerin tartışılıp değerlendirilmesi sonrasında savcılar gelinen noktayı bir kez daha adalet terazisine koyuyorlar. İddialarının ne kadarının kanıtlanabildiğini tartıyorlar. Bütün istemlerini yeniden kaleme alıyorlar. İdeal olan bu. Ceza yargılamalarındaki genel istatistiğe göre savcıların iddia ettikleri suçlamaların yüzde 40’ı cezalandırma ile sonuçlanıyor. Bu istatistiği dikkate alırsak savcıların başarı oranı yüzde 40. Esas hakkındaki mütalaa sonrasında elde edilen “başarıya” ilişkin elimde bir veri yok. ??? Ergenekon tertibi davasındaki mütalaayı yukarıdaki tüm değerlendirmelerin dışında, ayrıca irdelemek gerekiyor. Çünkü mütalaa 22 iddianameden oluşan toplam yığından da kötü. Bu irdelemeyi bir milletvekili sorumluluğu olarak da görüyorum. Art niyetli bir işgal gücü gelse, bunca insanı içeri atıp haklarında bir hüküm oluşturmak istese bundan daha büyük bir haksızlığa imza atamazdı. Bir ceza yargılamasının en temel koşulları olan; suçdelil bağı yok, suçfiil bağı yok, suçludelil bağı yok. Avare kasnak gibi bir mütalaa. Uygar toplumun, hukuk devletinin en temel ilkesi olan, suçun şahsiliği ilkesi çiğnenmiş. Herkes örgüt üyesi ilan edilip herkes her suçtan sorumlu tutulmuş. Buna karşılık kimin hangi nedenle hangi cezaya çarptırılmasının istendiği de belirsiz. Çarkıfelek gibi bir mütalaa. Ortada bir terör örgütünün olduğu iddia ediliyor. Ancak bu örgütün ne zaman kurulduğu, para kaynaklarının ne olduğu, yönetim şemasının kimlerden oluştuğu, güvenlik ve istihbarat birimlerinin örgütle ilgili ne tür bilgilere sahip olduğu, örgütün dünya görüşünün ne olduğu belirsiz. Bu sıraladıklarım benim “bir örgütte ille de bunları isterim” diye mantık yürüterek ortaya attığım şeyler değil. Yargıtay’ın örgüt davalarında mutlak olarak aradığı deliller. Bunların hiçbiri olmadığı gibi, birbiriyle çelişen bilgiler de var. Sözümona “örgüt dokümanı” diye mütalaaya, dava klasörlerine konan belge değeri tartışmalı kâğıtlardan birinde örgütün temelleri Atatürk’e kadar dayandırılıyor, birinde Kıbrıs’la ilişkilendiriliyor, birinde 1999 sonrasına tarih veriliyor. Böyle örgüt kurma tarifi olur mu? İnsan bağdaş kurmayı tarif ederken bile daha ciddi davranır. “Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirme suçu” o kadar kolay yüklenmiş ki, kırmızı ışıkta geçmek gibi bir şey. Bu yasa yapılırken ilk tanım “cebir ve tehdit” idi. Yasa maddeleri görüşülürken “tehdit” sözcüğünün çok geniş anlamda yorumlanabileceği, örneğin ağır bir eleştirinin bile bu madde kapsamına girebileceği değerlendirildi. Yerine “şiddet” sözcüğü kondu. Niyet cezalandırma olduktan sonra yasasını bulmak kolay. Bu kez “şiddetli eleştiri”, şiddet kullanmak olarak yorumlandı. Hükümet 10 yıldır yerinde durduğu için suçlama da “devirme” değil, “devirmeye teşebbüs”. Yine Yargıtay kararlarına göre, teşebbüs suçunun oluşabilmesi için gerekli koşullar mütalaada dikkate alınmamış. Mütalaanın mantığına göre bir kişiye, “sen adamı katil edersin” demek öldürmeye teşebbüsten müebbetle yargılamak. Bunu söylerken yanında 2 kişi varsa suçu örgütlü işlemek, yanındakilere de aynı cezayı istemek. ??? Ergenekon tertibi davasının en kritik bölümü Danıştay cinayeti. Bu olayın tüm sanıkları belli. Savcıların bütün amacı olayı Ergenekon’a yüklemek. Bunu yaparken dayandıkları tek nokta aynı sanığı, hem açık hem gizli tanık yapıp “biri ötekinin dediğini doğruladı” demek! Sonra da tüm yargılananları bu cinayetin bir parçası haline getirmek: Bu anlayıştan nasıl adalet beklenebilir? Bütün tesellimiz toplumun önemli diliminin bu mütalaayı bir iftiraname olarak görmesi. Mütalaaya karşı savunma dönemi İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında, savcıların esas hakkındaki mütalaayı vermelerinden sonraki ilk duruşma bugün yapılacak. Savcıların CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Mehmet Haberal, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Prof. Fatih Hilmioğlu’nun da aralarında bulunduğu 64 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet istedikleri davada bugün mahkeme heyeti, mütalaaya karşı savunmalar için vereceği süreyi karara bağlayacak. 67’si tutuklu 275 sanıklı davanın bugün 282. duruşması yapılacak. Davada, sanık ve avukatların, tanık dinleme talepleri dikkate alınmadan mütalaanın verilmesine tepki göstermeleri bekleniyor. Mahkemenin, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma için sanıklara ne kadar süre vereceği belli olmayan davada, sürenin kısa tutulması durumunda, duruşmada gerginlik yaşanabilir. Davanın 281. duruşmasının yapıldığı 18 Mart günü, mahkemeye sunulan esas hakkındaki mütalaada “Ergenekon terör örgütünün varlığının sabit olduğu anlaşılmıştır” ifadeleri yer almıştı. ‘CHP öneri getirsin değerlendirelim’ ‘Tutukluları serbest bırakın’ Devrimci Alevi Komitesi, DHKPC operasyonu kapsamında tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılması istemiyle dün Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada “Tutuklananlar demokratik kurumlarda çalışan insanlardır. Bazıları ise Alevi dernek ve kurumlarında çalışan arkadaşlarımızdır. AKP’nin Alevi halkına yönelik baskıları öylesine pervarsızlaştı ki, Aşura yapmak, Sivas katliamını kınamak ve Maraş katliamını kınamak suç sayılır oldu” denildi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Kendi partisini icraya verdi ? ISPARTA (Cumhuriyet) Isparta’nın Belediye Başkanı MHPli Yusuf Ziya Günaydın, Kaymakkapı Meydanı’ndaki mülkiyeti belediyeye ait Belediye İşhanı’nın 5. katının MHP İl Başkanlığı tarafından kiralandığını ancak şubat ve mart aylarına ait toplam 4 bin 500 liralık kiranın ödenmediğini, bu nedenle icra takibi başlattıklarını açıkladı. İcra kararının kendilerine tebliğ edildiğini doğrulayan MHP İl Başkanı İsa Yalçın ise “Bu borç bizim olduğu kadar belediye başkanının da borcu. O halde bir araya gelerek bu borcu ödeyeceğiz. Genel Başkan Yardımcımız Şefkat Çetin’in de bu konuda bilgisi var” dedi. İLK KEZ KORAMİRAL SEVİYESİNDE KOMUTA EDİLECEK 4 yıl sonra Deniz Kurdu! BARKIN ŞIK ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile kuvvet komutanlarının görevlerinden istifa etmesi öncesinde iptal edilen Türk donanmasının en büyük tatbikatı “Deniz Kurdu 2013” mayıs ayında yapılacak. Son olarak 2009 yılında gerçekleştirilen tatbikat, 2011 yılında TSK komuta kademesinin istifası öncesinde iptal edilmişti. Tatbikata Donanma Komutanı Koramiral Bülent Bostanoğlu komuta edecek. Donanma Komutanlığı Nusret Güner’in istifası öncesinde hep oramiral seviyesinde yönetilen tatbikat, ilk kez bir koramiral komutasında yapılacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmesine ilişkin muhalefetin tasarı sunması halinde değerlendirebilecekleri mesajını verdi. Kanal 24 televizyonunda yayımlanan “Moderatör Hafta Sonu” programına katılan Arınç, tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili soru üzerine şunları söyledi: “Bunu hukuk yoluyla nasıl yapabiliriz. Kişiye yönelik düzenleme yapmak bizim hukukumuzda mevcut değil. Böyle bir şey mümkünse üç tane seçenek getirsin CHP. Şöyle bir yasal düzenlemeyi yapın amacımıza ulaşalım. Biz onlara baktığımız zaman uzmanlara sorduğumuz zaman eğer bunlardan mümkün olabilecek bir düzenleme varsa ki sadece onlarla sınırlı değil. Yine tutuklu kalmalarının da bir eksiklik olduğunu gördüğümüz kişileri de içerisine alabilecekse hukuk bazında bunu yaparız. 3. yargı paketi ve diğerlerinde yaptıklarımızın dışında. Konuşmayı bıraksınlar. Bize kanun teklifi, bir madde sunsunlar. Biz onu uzmanlara gösterelim, yapılabilecekse yaparız.” Binlerce kişi AKP’ye yürüdü ? İSTANBUL/MUĞLA (Cumhuriyet) 2B yasası nedeniyle istenen rayiç bedelini ödeyemeyen ve işgalci durumuna düşen Ümraniyeliler, AKP Ümraniye ilçe binasına yürüdü. Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can’ın istifasını isteyen yurttaşlar, tapu tahsis belgesi için kendilerinden toplam 6 bin TL alındığını ancak daha sonra bu belgelerin iptal edildiğini, oyuna getirilerek işgalci durumuna düştüklerini kaydetti. Muğla’da da çok sayıda köylü MuğlaKöyceğiz karayolunun Zeytinalanı mevkisinde eylem yaparak 2B rayiç bedellerine tepki gösterdi. Türbanlı avukata plaket ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği (TBB), Avukatlar Haftası dolayısıyla, meslekte 40, 50 ve 60. yılını dolduran aralarında türbanlı avukat Vasfiye Deniz’in de bulunduğu avukatlara plaket verdi. Törend plaketleri TBB Başkanı Vedat Ahsen Coşar takdim etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle