18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 2 NİSAN 2013 SALI Akil insanlar konusunda BDP ve AKP arasında görüş ayrılığı yaşanıyor. Öcalan yasasız çözüme ikna edilemeyince 4. İmralı seferi ertelendi Türk’e Türk Demek Yasak Olmasın da Harıl harıl “akil adam” arayan toplum aslında tam bir akıl tutulmasına duçar. Ne olduğunu daha mimarlarının bile bilmediği bir projenin aksak yanlarını vurgulamak, kimi tereddütleri dile getirmek “Ergenekonculuk”la suçlanabliyorsa, tartışılması gereken konular “yoksa sen barışa karşı mısın?” kalkanıyla, aklın süzgeci dışına itiliyorsa eğer, ortada gerçek bir akıl tutulması var demektir. Akıl tutulması artık, kimi televizyon programcılarının kimin aydın olduğuna karar verme yetkisini tekellerinde tuttuklarına inanmalarına yol açacak kerteye vardı. Nitekim onlardan biri, Halil İnalcık ve İlber Ortaylı’yı “postErgenekon aydını” olarak ilan edebilecek cüreti gösteriyor. Olay şu: Belki de şimdiye dek rastlanmadığı kadar değişik kesimlerden gelen 300 kişi bir bildiri yayımlamışlar. Kısa bildiride ezcümle, “Türk milletinin adı vatandaşlık tarifinden ve anayasadan çıkarılamaz, devletin eşit şerefli üyeleri olan vatandaşlarımız, ırklara mezheplere ayrıştırılamaz, Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz” deniyor. ??? Hemen baştan söyleyeyim: Etnik temele dayalı bir federasyon veya herhangi bölünme formülüne, uzun süre bir arada yaşamayı sağlayamayacaklarını düşündüğüm için karşıyım. Ama bu sınırlar içinde kalmak kaydıyla, Anayasa’daki vatandaşlık tanımının daha nötr olmasına karşı çıkanlardan da değilim. Evet anayasada ifadesini bulan Türk sözcüğüyle etnik dayatmacı bir kimliğin kast edilmediğini, bunun, birlikte yaşama iradesine dayalı, kuramcısının da belirttiği gibi, adeta sürekli yinelenen bir plebisitle kanıtlanan, sübjektivisit, demokratik ulus devletin simgesi olduğunu biliyorum. Ama yine de, anayasada ya da vatandaşlık yasasında daha tarafsız hiçbir etnik çağırışım yapmayan tanımına karşı durulmasını da gereksiz görüyorum. Ancak bu görüşüm, bildiriyi imzalayanların, postErgenekon sahte aydınlar olarak nitelendirilmesindeki küstahlığa isyan etmemi de engellemiyor. Bence, bu kadar değişik kesimlerden üç yüz kişinin bir araya gelmeleri üzerine, asıl yapılması gereken suçlama yerine, bunları bir araya getiren saiki sorgulamaktır. Gerçekten de, ülkenin çoğunluğunda, çeşitli kamuoyu yoklamalarının da göz önüne serdiği, ciddi bir endişe egemendir. Milat olarak ilan edilen Diyarbakır’daki Nevruz şenliklerinde, bir tek bayrak bile görünmemiş olmasının yanı sıra birçok başka etken de, bu endişeyi körüklemektedir. ??? Olayı ırkçı temele indirgemeye çok yatkın kimi çevreler artık “Türk sözcüğünü ağzına almamak için bayrağı bile ‘devlet bayrağı’” olarak nitelemeyi önerebilmektedirler. Bir toplantıda bu öneri gündeme gelince hayretle sordum: Peki, bayrak devlet bayrağı ama, hangi devletin dediklerinde ne cevap vereceksiniz? Bütün bunlar, kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği şu endişeyi yaygınlaştırıyor. Acaba bir zamanlar, kimi çevrelerde egemen olan ırkçı Kürt fobisinin yerini, şimdi de, ırkçı Türk fobisi mi alıyor? Olay, bana Tanzimat dönemiyle ilgili bir fıkrayı anımsattı. Tanzimat fermanı, artık padişahın bütün tebaasının dil din ırk ayırımı olmadan eşit kabul edildiğini ilan ettikten sonra, bir gün bir azınlık mensubu, bir hırpaniyi zaptiyeye şikâyet etmiş: Bu adam bana gâvur dedi, Zaptiye hemen şikâyet edilenin kulağına yapışmış: Bre nabekâr sen bundan böyle Padişahımız Efendimizin fermanı ile gâvura gâvur denmesinin yasak olduğunu bilmiyor musun? “Gâvura gâvur denmesinin!” yasaklandığı günleri Osmanlı’da yaşadık. Şimdi Cumhuriyet döneminde de, Türk’e Türk demek de yasaklanmasın da. Çünkü malum, nasıl Kürt’e Kürt denmesinin yasaklanmasıyla sorun çözülemiyorsa, karşıt şovenizmin etkisiyle Türk’e Türk denmesinin engellenmesiyle de çözülemez. Süreç kilitlendi AYŞE SAYIN ANKARA İmralı ile hükümet arasında başlayan çözüm süreciyle ilgili görüşmeler, “yasal düzenleme” tartışması ve “akil insanlar” listesinde kilitlendi. Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın PKK’lilerin “silahlarını bırakıp gitmeleri” yönündeki açıklamalarına karşın BDP kaynakları, “çekilmeye yasal güvence” isteminde ısrarlı olan Abdullah Öcalan “yasasız çözüm”e ikna edilemeyince, 4. BDP heyetinin İmralı’ya gidişinin geciktiğini belirttiler. BDP’liler, “akil insanlar komisyonu”nda yer alacak isimler konusunda da BDP ve AKP arasında “isim ve kurumsal temsil” anlamında görüş ayrılığı yaşandığına dikkat çektiler. Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da yaptığı barış çağrısı ve sınır dışına çıkılmasıyla ilgili beyanlarının ardından BDP tarafı AKP’den Akil İnsanlar Komisyonu dışında TBMM’de yasal bir düzenleme yapılması için adım atmasını bekledi. Buna karşın AKP, Akil İnsanlar Komisyonu dışında çekilme için “yasal düzenleme düşünülmedi Alevilerden sitem AleviBektaşi Dernekleri Federasyonları da dün BDP ile görüşerek Abdullah Öcalan’ın Nevruz mesajında isimlerini hiçbir şekilde anmazken “İslam şemsiyesi” vurgusu yapmasına dikkat çekerek “tabanda, Alevilerin süreçten dışlandığı” kaygısı yaşandığını ifade ettiler. Bunun üzerine BDP’lilerin komisyon için Alevi örgütlerinden de temsilci önerme kararı aldıkları bildirildi. ği” ve bu konunun Meclis’in değil, hükümetin işi olduğu konusunda ısrarlı oldu. Başbakan Erdoğan da PKK’lilerin silahlarını bırakıp çekilmesi gerektiğini belirterek bu konuda net tavır koydu. Murat Karayılan ise “yasal güvence” konusundaki ısrarını dile getirip Erdoğan’ın açıklamalarını sert bir dille eleştirmişti. Bu gelişmeleri dün Meclis’te grup yönetiminde masaya yatıran BDP; Öcalan’ın çekilme yasal bir güvenceye kavuşturulmadan böyle bir girişimde bulunmaya ikna olmadığı için İmralı’ya 4. heyetin gidişinin de geciktiği değerlendirmesinde bulundular. BDP kaynakları “Öcalan ve BDP bu süreçte üzerine düşeni yerine getirdi. Çağrı yaptı. Silahlar sustu, kamu görevlileri serbest bırakıldı. Sürecin yürüyebilmesi için artık AKP’den adım atması, yasal düzenlemeler yapılması beklendi. Ancak bu yapılmadı. Öcalan yasal düzenleme olmadan adım atmaya ikna olsaydı, 4. heyet çoktan gidip gelmiş olacaktı. Ancak bu gerçekleşmedi” görüşünü dile getirdiler. İmralı’ya 4. heyetin bir an önce gitmesi gerektiğine de işaret eden BDP yönetimi, “Çünkü, süreç yasal düzenleme konusunda şu anda kilitlenmiş görünüyor, bunun aşılması için de yeni bir çağrı yapılması gerekiyor” görüşünü dile getiriyor. Komisyon açmazı Çözüm süreciyle ilgili atılacak adımları izlemek, kamuoyunu bilgilendirmek ve yaşanabilecek tıkanıklıkları aşmak için kurulması planlanan Akil İnsanlar Komisyonu’nda yer alacak isimler ve kurumlar konusunda da AKP ile BDP arasında görüş ayrılıkları yaşandığı ortaya çıktı. AKP kanadından, akil insanlar komiyonunun büyük ölçüde oluşturulduğu ve BDP’den gelen önerilerle, kendi listelerindeki isimlerin büyük ölçüde uyuştuğu, BDP’nin ancak “birkaç ekleme yapabileceği” yönünde bilgiler yansıtılırken BDP kaynakları bunu doğrulamıyor. BDP’li üst düzey bir parti yöneticisi, AKP ile aralarında komisyonun oluşum ve görev alanları konusunda da görüş ayrılığı olduğunu dile getirdi. Komisyonun, AKP’nin yansıttığı gibi sadece “kamuoyu oluşturma” görevi olmasının yeterli olmayacağını belirten BDP’li yönetici, “Süreci gözleme ve hatta tıkanıklık olduğunda doğrudan taraflarla görüşerek devreye girme görevi olmalı. Şu anda da AKP ile komisyonda yer alacak isimler ve temsil edilecek kurumlar konusunda görüş ayrılıklarımız var” görüşünü dile getirdi. DP’nin Akil İnsanlar Komisyonu’nda yer almasını istediği isimlerin başında yazarlar Yaşar Kemal, Vedat Türkali yer alırken Hrant Dink’ in eşi Rakel Dink’e de öneri götürüldü. Abdullah Öcalan’ın önerisi doğrultusunda sosyologyazar İsmail Beşikçi’ye de teklif götürmeyi planlayan BDP, Beşikçi’nin Cumhuriyet’te yer alan röportajında Öcalan’ı eleştirmesi nedeniyle, bu konuda tereddüt yaşıyor. BDP’liler, Beşikçi ile görüş ayrılıkları bulunduğunu ve eleştirilerinden de rahatsız olmadıklarını belirtmelerine karşın, yeni bir durum değerlendirmesi yapılabileceğine de dikkat çekti. Dink’e teklif gitti B ‘CHP daha fazla destek versin’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR’DAKİ STK’LER: KÜRT SORUNUNA BAKIŞI AKP’NİN ÖNÜNDE OLMALIYDI DİYARBAKIR Diyarbakır’daki bazı sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının temsilcileri, Kürt sorununun çözümüyle ilgili yeni süreçte, CHP’ye çağrıda bulunarak sürece daha fazla destek vermesini istedi. Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu: Demokratik bir yapı içerisinde siyaset yaptığını savunan CHP, süreci çözümsüzlüğe sürükleyecek bir politika yürütüyor. CHP, ülkenin birlik ve bütünlüğünü isteyen bir politika yürüttüğünü savunuyor ancak bu anlayış ülkeyi böler. Süreç, AKP, BDP ya da PKK’nin kazanımı olarak algılanmamalı. Herkes elini vicdanına koymalı. Bu tamamen Türkiye’deki halkların çağrısıdır. Birilerinin çabasıyla değil, toplumun isteğiyle oluşan bir durumdur. Şehit aileleri dernekleri bile, bedel ödeyenler bile aynı çağrı içerisindeler ve çözüm arıyorlar. CHP’nin de çözümsüzlüğün değil, çözümün içerisinde olması gerekiyor. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici: Şu anda gelinen noktada izlenecek tek yol diyalog ve müzakeredir. CHP, Oslo ve Habur süreçlerinde de olumsuz tavrını ortaya koydu. Bu nedenle süreçlerden sonuç alınamadı. Eğer CHP gerçekten barıştan, insan haklarından, demokrasi ve özgürlüklerden yana ise sürece destek vermelidir. Devrimci Demokrat Kültür Derneği Genel Başkanı İmam Taşçıer: Kendisine demokratım diyen CHP’nin Kürt sorununa bakışı AKP’nin önünde olmalıydı. Bir avuç ulusalcının CHP’ye hükmetmesi partiyi bu sorundan uzaklaştırmıştır. CHP kendi misyonunu yerine getirmeli ve Kürt sorununa sahip çıkmalı. Olumsuz adımlardan vazgeçip rolünü oynarsa tarihi bir rol oynamış olur diye düşünüyorum. Ancak tavrını bu şekilde devam ettirirse de tarihin çöplüğünde yerini bulur. CHP’nin kendisini Ergenekoncu ve derin yapılardan kurtarıp, elini taşın altına koyması gerekiyor. Bozdağ dün Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle kahvaltıda bir araya geldi. VEKİLDEN BAŞKANLARA ZİYARET Diyarbakır 78’liler Derneği Başkanı Gani Alkan: CHP’nin çözüm sürecindeki yerini bir an önce alması gerekir. Demokratların ön plana çıkması gerekiyor. Tabanına çağrı yaparak, barıştan yana olduğunu göstermesi gerekiyor. Yok eğer MHP’nin yaptığını yaparlarsa ciddi kırılmalar yaşanır. CHP, ana muhalefet partisidir ve açıklamaları önemidir. Türkiye toplumunu yumuşatmada önemlidir. En azından toplumu, kendi tabanlarını yumuşatabilirler. Türkiye çok önemli bir süreç yaşıyor ve bu sürece vicdan sahibi olan herkes destek vermeli. Herkesin üzerine düşen barış sürecine destek vermektir. AKPBDP yakınlaşması YUSUF ZİYA CANSEVER ? MUĞLA (Cumhuriyet) Müzisyen İlkay Akkaya’nın dün Muğla’da yapacağı konser için 20 gün önceden sanatçıya Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi tahsis edildi. 400 biletin satıldığı konserden birkaç saat önce üniversite yönetimi tarafından Akkaya’ya ‘güvenlik’ gerekçesiyle salonun verilemeyeceği açıklandı. Akkaya, “Hukuki haklarımı arayacağım. Konseri yapmadan Muğla’dan ayrılmayacağım” dedi. İlkay Akkaya konserine engel Bozdağ: Kandil’e videolu mesaj söz konusu değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Abdullah Öcalan’dan Kandil’e videolu mesaj gitmesinin söz konusu olmadığının söyledi. Bozdağ, akil insanlar komisyonlarının başkanlarının doğrudan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile muhatap olacaklarını söyledi. Bozdağ dün Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Bozdağ, akil insanlar komisyonu ile ilgili bir soru üzerine, “Zannedersem, bu konuyla alakalı bu hafta içerisinde kamuoyunun bilgisi olacak sonuçlar ortaya çıkacaktır” dedi. Akil insanların konferans, seminer gibi Türkiye’nin 7 ayrı bölgesinde çalışmalar yürüteceğini belirten Bozdağ, söz konusu grubun başkanlarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile muhatap Muğla’da gerginlik sürüyor ? MUĞLA (Cumhuriyet Ege Bürosu) Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı Öğrenci Yurdu’nun yemekhanesinde, cumartesi gecesi ülkücü bir grup ile Kürt kökenli öğrencilerin oluşturduğu grup arasında başlayan kavga sokağa taştı. Yaklaşık 600 öğrencinin karıştığı taşlı sopalı kavgada 78 el de kurusıkıyla ateş edildiği iddia edildi. 20 öğrenci gözaltına alınırken kentte gerginlik sürüyor. “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganlarının atıldığı olayların ardından gözaltına alınanlar, dün serbest bırakıldı. Polis kentte önlemlerini artırdı. olacaklarını dile getirdi. Yeni anayasa ilgili Bozdağ, “BDP ile çalışma yapar mısınız” sorusu üzerine anayasa konusunda uzlaşma zemini bulunması halinde hem CHP hem de MHP ile çalışmaya hazır olduklarını söyledi. Bozdağ, CHP ve MHP ile işbirliğinin yapılamaması halinde BDP ile çalışabileceklerini söyledi. PKK terör örgütü yöneticilerinden Murat Karayılan’ın silahları bırakma sürecinde “Benim gücüm buna yetmez, Öcalan’dan bir video mesajı olsun” yönündeki sözlerine dikkat çekilmesi üzerine, “Görüntülü bir mesaj söz konusu değil” dedi. Alevilerin haklarına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Bozdağ, cemevlerinin yasal statüsüne ilişkin olarak da tekke ve zaviyeler yasasına işaret ederek Bu meseleyi tartışmamız lazım” diye konuştu. VAN AKP Van Milletvekili Burhan Kayatürk ve İl Başkanı Abdullah Aras, KCK davasından geçen cuma günü tahliye edilen Van Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Güler ile BDP Başkale İlçe Başkanı Derviş Polat’ı ziyaret etti. Ziyarette barış mesajları verildi. AKP ilçe bürosunun açılışı için Başkale’ye giden Kayatürk ve Aras, açılışın ardından esnafı ziyaret etti. Daha sonra BDP ilçe binasına giden Kayatürk ve Aras, Güler ile Polat’a geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Çözüm sürecine destek veren Güler, “Bu kan ve gözyaşı bitmeli. Başbakan’a bunu iletmenizi istiyoruz. Çünkü bu sorun benim belediye başkanlığımdan, sizin de milletvekilliğinizden önemlidir. Biz artık Türk ve Kürt gençlerinin ölmesini istemiyoruz. Elimizi değil, artık tüm bedenimizi taşın altına koymaya hazırız” dedi. Aras da Kürtçe yaptığı konuşmasında seçilmişlerin tutuklanmasına karşı olduklarını vurgulayarak “Biz artık dağlarımızda ve şehir lerimizde kan akmasını istemiyoruz. İnanıyoruz ki barış bu topraklara gelecek ve bu sorunlar bitecek” diye konuştu. Kayatürk de “Bu topraklara barışı ve huzuru getirmemiz lazım. Çünkü bütün Türkiye kaybediyor. Türkiye’nin tüm enerjisi gitti ve en çok bu bölge kaybetti. Yitip giden 40 bin insanımızın yanında, 350400 milyar dolarımız gitti” diye konuştu. Ağrı KCK’de 3 tahliye Ağrı’da gerçekleştirilen KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınan 7’si tutuklu 15 kişinin yargılanmasına Erhzurum 4. Ağır Ceza Ma iled m va de kemesi’nde sa lar nık sa lu tuk Tu di. rın kla ha da vunmaların de red ı lar ma çla su ki da i. ed ist i rin ele derek tahliy Tutuklu sanıklar Adil Çoban, Adem Şahin ve iTalat Aktaş’ın tahliyes ehk ma ren ne karar ve me, duruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle