24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 NİSAN 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 2012’deki büyüme, OVP’de öngörülen yüzde 3.2’nin gerisinde kalarak yüzde 2.2 oldu Büyümede sert iniş Yüzde 9.2’den yüzde 2.2’ye: 2010’da yüzde 9.2 ve 2011’de yüzde 8.8’lik büyüme oranlarından sonra 2012’deki yüzde 2.2’lik büyüme oranı, oldukça sert bir iniş yaşandığını ortaya koyuyor. Ekonomi Servisi Türkiye ekonomisinin büyümesi 2012’de yüzde 2.2 ile beklentilerin oldukça altında kaldı. Ekonomi geçen yılın dördüncü çeyreğinde ise yüzde 1.4 büyüme kaydetti. İç talep katkısının oldukça düşük kaldığı 2012’de dış talebin büyümeye katkısı yüzde 4.1 olurken, iç talebin katkısı yüzde 1.9 olarak gerçekleşti. Büyüme 2012’nin tamamında bir önceki yıla göre sert gerileyerek bek Kafesteki Yalnızlık... EvCumhuriyet’in mekân konumlarının da bir sonucu, başka kentlerde yaşayanların kolay kolay tanıklık edemedikleri, İstanbulluların büyük çoğunluğu için de fiilen olanaksız bir ayrıcalıkla günde ortalama iki kez Taksim’den yürüyerek geçiyorum. 47 yılın gazeteciliğinde ağırlığı haberciliğe, sokağa, toplumsal etkinliklere vermiş olmanın da alışkanlığı, takıntısı ile, soluksuz bana gelen duyuruları tarıyor, yer ve saatlerini not defetrime kaydediyor, işe geliş gidişler ağırlıklı, zamanımın elverdiği ölçüde sosyal etkinlikte, protesto eylemlerinde, izleyicikatılımcı arası bir konumda hazır bulunuyorum. Ne zamandır içimi giderek daha çok acıtan bir tabloyu sizlerle de paylaşmak istiyordum... Bir yanım TaksimGalatasarayTünel hattının bir tür Londra’nın Hayd Park, demokratik, özgürlük meydanı havasının yerleşmesinden, gelişmiş izlenimi veren hoşgörülü ortamından gelecek için umutlu... Günün tarihi gündemi bağlantılı, kimileri aynı amaçlı, kimileri düşman kardeşler kadar zıt görüşler için toplananlar, protestolarını, istemlerini özgürce dile getirenler, saatlerin çakışması, sarkması ile yüz yüze, sıralarını bekliyorlar. Kavga etmeden bir önceki örgütün eylemi izleniyor, onların toparlanması beklenip yerleri dolduruluyor. Bölgenin her zaman çok kalabalık arkadaş buluşmasına, kültür etkinliğine, yemeğe, kafelere, barlara gelmiş sakinleri, kendi mezheplerince eylemlere ilgi gösteriyor doğrusu ya ilgisiz geçip gidiyor ya da destek veriyorlar... Bir yanım kafesteki kuşun içinde uçması, mutlu mutlu ötmesi kadar sınırlı bir özgürlük alanına sıkıştırılmış, her biri kendi içinde çok önemli, yaşamsal anlamı da olan bir araya gelişlerin, protestoların, eylemlerin giderek daha ağır ölçeklerde yalnızlaşma halleri içimi daha çok acıtıyor... Cuma akşamı çok da yağmur yağıyordu. Taksim’e metrodan çıkış saatimi onların gerçekten önemli, anlamlı bulduğum eylemine katılmak üzere ayarlamıştım. Meydanın klasik buluşma kalabalığında önce gecikmiş olabileceklerini düşündüm. Sonra tramvay durağına vardığımda eylemin ortasında olduğumu ve aslında yüz kişiyi bile bulamadıklarını gördüm. Pankart ve sloganlarındaki çok anlamlı sözlerinin medyaya bir satır bile yansımadığından kuşkunuz olmasın. Zaten günün sıcak gündemi ile bağlantılı olan en azından birkaç yüz kişilik, hatta bin kişilik eylemlerin bile büyük çoğunluğu günümüz medyasının ilgilenme kapsama alanlarına hiç giremiyorlar. Haber olabilmeleri çok sansasyonel boyut yaratabilmeleri ile ancak doğru orantılı oluyor... HHH “Ne zararı var? Sonuçta polisin bile hoşgörülü davranmayı öğrendiği bir ortamın varlığı ileriye dönük ufuk açıcı, yol gösterici olabilir..” diye umutlu düşündüğüm anlar yok değil. Ancak birkaç yıl içinde, en duyarlı olunabilen gündemlerde bile ortak duruşların nasıl da erozyona uğramakta olduğunu yaşayarak görünce, umutlu olmak zorlaşıyor... Sosyal medyada, insanların birbirlerini görmedikleri, oturdukları yerlerden iletişim kurdukları ortamlarda, aynı konuların izlenişinde çok daha yaygın bir hava estirilebiliyor. Kendisine katıldığımda kafesteki yalnızlık duygusunu aldığım protesto eylemlerinin sokak afişleri, çağrıları, sosyal medyadaki öncesi ve sonrası duyuruları kendilerinden çok daha işlevsel, katılımcı olabiliyor... Tartışmayı sizlere, açıklamasını sosyal bilimcilere bırakmalıyım. Ama benim asıl derdim bu TaksimTünel hattında yaratılmış kafesteki özgürlüğe öykünme hiç değil. Asıl derdim, yeni dünya sömürü düzeni çarklarının işleyişinde, dünya ve en çok ülkemiz ölçeğinde ortaya çıkan kavram karmaşasında gerçek insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, özgür, insanca yaşama, evrensel değerlere ilişkin, gerçekle sanal arasında yaşamakta olduğumuz travma... Gerçeğe varmak, örgütlü hak aramak, haklarını kullanabilmek, zorlaşıp kırıldıkça, gerçeklerden kaçmak, korku içinde görmemeyi seçmek, sanal dünyada mutluluk arama duygusu alabildiğine besleniyor. Bu dünyada, gerçek yaşamda yaşayamadıklarımızı sanal dünyada yaşıyormuş gibi yapmak ya da öbür dünyaya bırakmak almış başını gidiyor. Mutluluğu ekranda aramak, hastalıklı, aslında yaşamadan yaşıyormuş gibi bir yaşam biçimi, çocuklarımızın kanına bile sokuldu. Oysa giderek artan bir dünya nüfusu gerçeğinde, hele de kentlerde çok daha kalabalıklar olarak ortak bir çevreyi paylaşmak zorunda kalıyoruz. Kalabalıklarda aynı mekânları paylaşarak giderek daha yalnızlaşmış, birliktelikleri ise ancak gettolaşmış değerlerimizle yürütebilen yaratıklara dönüşüyoruz... Sömürü çarklarının ideolojisi de doğal olarak bizi özgürlüklerin algılanmasını çarpıtıp ayrımcılığa çevirerek, sözde hoşgörü yalanında birbirini sevmeden, birbirini anlamadan apayrı dünyalarda gettolaşmış yaşamlara sıkıştırıyor... TürkKürt birlikte yaşam için çözüm ararken yaratılan uzlaşma kriterlerine bir bakın. Neden insanca, özgürleşerek yaşamın koşulları, evrensel insan hakları, demokrasi, hukuk devleti kriterleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin birlikte yaşanmışlıklarının hiçbir ortak değeri yok?.. İhracat mart ayında hız kesti: Türkiye’nin dördüncü çeyrek büyümesi yüzde 1.4 oldu. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH büyümesi 2012 son çeyrekte sıfır oldu. İhracat da martta hız kesti. ci çeyrekte yüzde 2.9, üçüncü çeyrekte yüzde 1.6 ve dördüncü çeyrekte yüzde 1.4 büyüme kaydetti. Geçen yıl sektörel bazda sabit fiyatlarla en yüksek büyüme hızı yüzde 6.6 ile ‘gayrimenkul kiralama’ sektöründe kaydedildi. En az büyüme yüzde 0.1 ile ‘ticaret’ faaliyetlerinde gözlendi. Türkiye’nin 2012 birinci çeyrek büyümesi yüzde 3.4’ten yüzde 3.3’e, ikinci çeyrek büyümesi yüzde 3’ten yüzde 2.9’a revize edildi. Vur derken öldürdüler! * İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük: Cumhuriyet döneminde yıllık büyüme ortalamamız yüzde 4.7. Bu kriterlerle baktığımızda 2012’de elde ettiğimiz sonuç çok başarılı görünmüyor. l İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş: Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikalarıyla yumuşak bir iniş gerçekleşti. Ama artık daha dikkat etmeliyiz. İç tüketim çok fazla yavaşladı. Parasal genişleme ve devamında özel sektör yatırımlarının ve iç tüketimin canlanmasının önü açılmalı. Öncü göstergelerin henüz ekonomide açık bir canlanmaya işaret etmediği için, 2013’ün ilkyarısında da yavaşlama beklentisi hâkimdir. l Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir: İç talebi ‘vur derken öldürmenin’ bedelini yüzde 2.2’lik büyümeyle ödedik. Bundan ders çıkarmaz ve iç talebin canlanmasını frenlersek 2013’te de 2012’de olduğu gibi kötü bir sürprizle karşılaşabiliriz. Türkiye 2012’de dış taleple büyümüştür. lentilerin ve Orta Vadeli Program (OVP) hedefi olan yüzde 3.2’nin de altında kaldı. 2011’de kaydedilen yüzde 8.5 büyüme rakamıyla Çin’in ardından en hızlı büyüyen ikinci ekonomi olan Türkiye’de 2012 için hedeflenen yumuşak iniş senaryosu yerini sert inişe bıraktı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. 2012’de ekonomi birinci çeyrekte yüzde 3.3, ikin Türkiye çakıldı! Ekonomi Servisi Merkez Bankası’nın gevşek para politikasına geçtiği son çeyrekte büyüme rakamında meydana gelen ciddi düşüş, Merkez Bankası politikasının son çeyrekte etkisinin görülmediğinin göstergesi oldu. Ekonomide yumuşak inişi amaçlayan Türkiye, 2012’nin son çeyreğinde adeta çakıldı. Büyüme kompozisyonuna bakıldığında; yurtiçi tüketim büyümeyi 0.6 puan aşağı çekerken, devletin nihai tüketim harcamaları 0.9 puan, devletin yatırım harcamaları 1 puan yukarı taşıdı. Özel yatırımlar büyümeyi 1.9 puan, stok değişimleri ise 0.9 puan aşağı çekerken, net ihracatın katkısı 2.9 puan oldu. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, büyüme konusunda yaptığı açıklamada, “Daha fazlası da olabilirdi, biraz ‘acı fren’ oldu... Türkiye’nin gerçek büyüme performansı bunun çok daha üzerinde. Bu rakam frene fazla basıldığını gösteriyor. İç talepteki daralma büyüme hızımızı aşağı çeken bir gelişme oldu. Ne yazık ki büyümenin bir tarafı eksik kaldı” diye konuştu. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de bölgemizde artan jeopolitik gerginliklere ve yüksek seyreden petrol fiyatlarına rağmen Türkiye’nin yüzde 2.2 büyümüş olmasının bir başarı olduğunu söyledi. ING Bank Ekonomisti Ömer Zeybek, 2012 verilerinin ekonomideki yavaşlamanın beklenenden nispeten daha sert gerçekleştiğini ortaya koyduğunu vurguladı. Ekonomist Özlem Bayraktar Gökşen, 2013’te ne olacağının önem arz ettiğini kaydederek, birinci çeyrek itibarıyla iç talep göstergelerinin güçlü olduğunu fakat üretim göstergelerinin onu takip etmediğini ifade etti. Kişi başına milli gelir düştü Türkiye bilindiği üzere 2012’ye yüzde 4 büyüme hedefiyle başlamıştı. Hükümet 20132015 Orta Vadeli Program’da (OVP), 2012 büyüme hedefini aşağı çekerek, 2012’de Türkiye ekonomisinin yüzde 3.2 oranında büyümesini öngörmüştü. OVP’de cari fiyatlarla 2012 yılı GSYH’si 1 trilyon 435 milyar TL, cari fiyatlarla dolar cinsinden 799 milyar dolar olarak tahmin edilmişti. Bu arada piyasa beklentileri ise 2012 için yüzde 22.5 arasında değişiyordu. TÜİK verilerine göre kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla değeri 2012’de cari fiyatlarla 18 bin 927 TL, dolar cinsinden 10 bin 504 dolar olarak hesaplandı. 20132015 OVP’de ise kişi başına milli gelir 2012 için 10 bin 673 dolar düzeyinde öngörülmüştü. Kişi başına milli gelir, OVP hedeflerinin 169 dolar altında kaldı. Revize verilerle 2011’de kişi başına düşen milli gelir 17 bin 549 TL, dolar cinsinden ise 10 bin 466 dolar düzeyinde gerçekleşmişti. Böylece kişi başına düşen milli gelir bir önceki yıla göre 1379 TL, ABD doları cinsinden ise 38 dolar artış gösterdi. 2012 yılı 4. çeyrek, GSYH değeri sabit fiyatlarla yüzde 1.4 oranında artış gösterdi. Üretim yöntemiyle gayri safi yurtiçi hasıla tahmininde, 2012 dördüncü üç aylık çeyreği bir önceki yılın aynı çeyreğine göre cari fiyatlarla yüzde 7.4’lük artışla 364 milyar 177 milyon TL oldu. Son 13 çeyrektir kesintisiz büyüyen Türkiye ekonomisi, yılın son çeyreğinde gerçekleşen yüzde 1.4 GSYH artışıyla, piyasa beklentilerinin altında kaldı. İmalatta işler kötüye gidiyor Ekonomi Servisi Türkiye imalat PMI martta 52.3’e gerileyerek sektörde yedi aydır devam eden büyümenin hız kaybettiğine işaret etti Markit tarafından HSBC için hazırlanan imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI) Şubat ayında 53.5 değerini almıştı. İmalat sektörü üretim alt endeksi Şubat ayındaki 54.2 seviyesinden 52’ye gerileyerek dört ayın en zayıf artışını kaydetti. İmalatçılar hem yurtiçi hem de yurtdışından yeni siparişlerin üretimi desteklediğine dikkat çektiler. İmalatçıların yeni siparişlerini gösteren alt endeks ise 54.8 seviyesinden 53.3’e indi. İhracat yerinde saydı TİM verilerine göre mart ayında ihracat yüzde 0.3 artışla 12.55 milyar dolar oldu Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, ihracat ilk çeyrekte geçen yıla göre yüzde 3.3 artışla 36.48 milyar dolar olurken, toplam ihracattan yüzde 14.6 pay alan otomotiv endüstrisi, ihracatını yüzde 0.4 artırarak 5.15 milyar dolar ile ilk sırada yer aldı. Martta en yüksek ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2 düşüş kaydeTürkiye’nin derek 1.87 milyar dolarlık ihracat yaihracatı hız pan otomotiv sektörü gerçekleştirdi. kesti. İhracat Hazırgiyim ve konfeksiyon maddeilk 3 ayda yüzde ler sektörü ihracatını yüzde 3.2 ar1.45 milyar dolara yükselte3.3 artışla 36.48 tırarak rek ikinci, çelik sektörü ise ihracatımilyar dolar nı yüzde 10.4 artışla 1.47 milyar dolara çıkararak üçüncü sırada yer aldı. olarak gerBüyükekşi 2013’ün tamamı için ekoçekleşti. nomide yüzde 4 büyüme beklentisi bulunduğuna dikkat çekerek, şu bilgileri verdi: “Bu yıl net ihracatın büyümeye katkısının sınırlı olacağı tahmin ediliyor. Çünkü ithalat cephesinde kıpırdanmalar gözleniyor. İlk 2 ayda ithalat yüzde 8.3 arttı. Ekonomimizde dengelenmenin sürdürülmesi için net ihracatın katkısının en az 2 puan olması gerektiğini düşünüyoruz.” Mehmet Büyükekşi Mustafa Çıkrıkçıoğlu Zafer Çağlayan Hamdi Topçu Temel Kotil AB’ye satışlar yüzde 4 azaldı TİM Başkanı Mehmet Büyü kekşi, “Avrupa Birliği’ne ihracatımız martta yüzde 4 azalırken, Ortadoğu’ya ihracatımız yüzde 4, Afrika’ya yüzde 4, Bağımsız Devletler Topluluğu’na ihracatımız yüzde 1 artış gösterdi” dedi. Büyükekşi martta ihracat artışında yüzde 62 ile Libya, yüzde 27 ile Çin, yüzde 30 ile Bulgaristan ve Brezilya’nın öne çıkan ülkeler olduğunu açıkladı. AB’ye süt ihracatına onay Türkiye’deki firmaların AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı yapmasına 12 yılın ardından onay verildi. Avrupa Komisyonu Sağlık ve Tüketici Genel Müdürlüğü’nün, Türkiye’deki firmaların söz konusu ihracatı yapabilecek standartta olduğunu internet sitesinden açıklamasıyla süreç başladı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 2006’dan bu yana verilen zorlu mücadelenin başarı ile sonuçlandığını ve ilk etapta 6 firmanın onaylandığını söyledi. 3 Nisan’dan itibaren AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı gerçekleştirebilecek firmalar, Aynes Gıda, Pınar Süt, Ak Gıda, Tat Konserve Sek Süt işletmesi, Natura Gıda, Unilever/Algida oldu. İngiltere sosyal yardımları kesti İngiltere’de sosyal yardım sistemindeki kesinti ve değişiklikler dün uygulamaya girdi. Kesintilerin çok sayıda insanı etkilemesi bekleniyor. İngiliz hükümetinin bütçe açığını kapatmak için sağlık, adalet, vergilendirme, sosyal yardım, ulusal sağlık sistemi gibi konulardaki kemer sıkma önlemleri de bu ay devreye girecek. Çalışma yaşı olan 1664 yaş grubundaki kişilere ve ailelere verilen devlet yardımı azaltılacak. Devlet çocuk sayısı kaç olursa olsun ailelere haftalık 500 sterlinden fazla yardım etmeyecek. Bu durum yaklaşık 50 bin hane halkını olumsuz etkileyecek. Ülkede yaklaşık 2 milyon kişi ilk kez belediye vergisi ödeyecek. G. Kıbrıs krizi tsunamiye dönüşebilir Güney Kıbrıs krizinin piyasalar için dönüm noktası olduğunu ve krizin gelişmiş ülkelerin kapısına dayandığı ifade ediliyor. “Ülke temerrütleri döneminde yatırım çağı: Yaklaşan krizde servetinizi nasıl koruyabilirsiniz” kitabının yazarı Peter Treadway gerçek tsunami ile karşı karşıya olunduğunu söyledi. Öte yandan Rum lider Nikos Anastasiadis ülkesinde kumarhane açılması için yasa hazırladıklarını açıklarken Güney Kıbrıs “damat skandalı” ile çalkalanıyor. Anastasiadis’in işadamı damadı Anti Lutsios’un, Rum lider Brüksel’de AB ile mevduatları dondurup bankaları kapatma pazarlığı yaparken, hesabındaki 21 milyon Avro’yu son anda İngiltere’ye kaçırdığı ortaya çıktı. Lutsios iddiaları doğruladı. IMF’nin Güney Kıbrıs’a ikinci tasarruf memorandumu da duyuruldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle