28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2013 CUMARTESİ 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada işleyen kişiler sadece işledikleri suçtan cezalandırılacak, ayrıca örgüt üyeliğinden ceza almayacak”. Bu saptamadan çıkacak şöyle bir yorum sade vatandaşın kafasını karıştırabilir: “Oh, ne âlâ memleket! Gizli saklı terör örgütüne üye olma. Ama örgüt adına suç işle ve hatta örgütün propagandası yap. Ceza yeme!” Olası uygulamalara bakarak şöyle de düşünebilir: Kentlerde kasabalarda eylem yapan terör örgütüne üye, eli silahlı kim olursa yakalanıyor ve içeri atılıyor. Hatta adı sanı bilinen kimileri terör örgütüne üye değil, ama örgüt propagandası yaptı suçlamasıyla yıllardır içeride yatırılıyor. Sonra?.. Başbakan RTE; kentlerde, kasabalarda kanlı eylemler yapan, sayıları 15002000 arasındaki PKK terör örgütüne üye teröristlerin elini kolunu sallayarak, üstelik silahları omzunda yurtdışına yasanın gerektirdiği hiçbir müdahale olmadan çıkmalarına izin verecek Bakanlar Kurulu kararları alınacağını … ... PKK’nin silahlı adamlarının sınır dışına çıkmalarına, askerlerin tabii sessiz ve hareketsiz kalmalarını sağlayacak emirleri ya kendinden ya da illerde valilerden alacağını açıklıyor. ??? Mehmet Y.Yılmaz’ın dün Hürriyet’teki yazısında belirttiği gibi Başbakan’ın açıkladığı bu davranış; “Elinde silahı olsa da olmasa da terör örgütü mensubu olduğunu bildiği bir gruba ya da kişiye güvenlik güçlerinin kanunların verdiği müdahale görevini yerine getirmeyerek suç işlemesi” ... … bir başka açıdan aykırı görüşe göre, terör örgütü üyesi, elleri silahlı teröristlerin görüldükleri yerde yasanın güvenlik güçlerine emrettiği görevin Bakanlar Kurulu kararıyla engellenmesi değil de nedir? ??? Başbakan, askere yazılı emir vermeyerek bu konudaki sorumluluktan kaçıyor... RTE; sivillere, emrindeki valilere, polis teşkilatına, sınır dışına çıkan PKK’lilere hareketsiz kalmalarını buyurabilir. Fakat yarınlarda, günü geldiğinde silahlı örgüte üye teröristlerin yurtdışına silahlarıyla çıkmalarına izin vermekle suçlanmadan kurtulabilmek için… … askere gördüğü yerde teröristlere müdahale etmemesini içeren yazılı emir vermeye yanaşmıyor. ??? Hükümetin çekilen teröriste bakış ve olası davranışları, askerdeki astüst düzenini bile sarsacak nitelikte olmasına karşın... ... Genelkurmay’ın Başbakanlık’tan teröristlerin çekilmesiyle ilgili uygulamalarda askerin konumu ve sorumluluğu ile ilgili yazılı bir emir istememesi ayrıca ilginç bir durum! AKP, “Asker sivillerin emrindedir. Ne derse o” diyerek hükümetin sorumluluğunu askere yükleyebilir mi? Genelkurmay da olasıdır ki bu duyarlı konuyu hükümetle, tabii tek söz sahibi RTE ile veya terörle ilgili toplantılarda görüştüklerini günü gelir açıklayabilir; ne ki bu gibi duyarlı konularda sözler uçup gider. Oysa yazılı metinler her alanda; yargı alanında da, bugün yarın olası tartışmalarda da geçerliğini koruyacaktır. ??? Amerika, Irak’a saldırdığı sırada TSK’nin ABD güçleri yanında üstleneceği görevlerle ilgili siyasal görüş ve emir Genelkurmay’a yazılı olarak bildirilmediği için... ... zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay görevinden istifa etti. Bu örnek olayı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel acaba anımsıyor mu?.. HABERLER ‘Süper Savcı’ ölü bulundu İzmir’de yaptığı operasyonlarla uzun süre kamuoyu gündeminde yer alan Murat Gök, karaciğer yetmezliği tedavisi görüyordu CEMİL CİĞERİM SAMSUN İzmir’de yaptığı operasyonlarla bir dönem “Süper Savcı” olarak anılan daha sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından özel yetkileri alınan Samsun Cumhuriyet Savcısı Murat Gök, lojmanında ölü bulundu. Karaciğer yetmezliği tedavisi gören Samsun Cumhuriyet Savcısı Murat Gök’e ulaşamayan mesai arkadaşları dün akşamüstü adliye lojmanlarındaki evine gitti. Kapının açılmaması ve Gök’e telefonla da ulaşılmaması üzerine çilingir çağrıldı. Kapı açıldığında adliye çalışanları Gök’ün cansız bedeniyle karşılaştı. Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Gök’ün karaciğer yetmezliğine bağlı rahatsızlığı olduğunu belirterek “Savcımız bir süre önce tedavi görmüştü. 20 Nisan’a kadar raporluydu, evinde istirahat halindeydi” dedi. Bir süredir adliye lojmanlarındaki evinden pek dışarı çıkmadığı belirtilen Gök’ün öldürüleceği korkusuyla yaşadığı ve psikolojik tedavi gördüğü iddia edildi. Gök, Samsun’a atanmasının ardından nişanlısından da ayrılmıştı. Gök, yıllarca görev yaptığı İzmir’de, birçok operasyon yapmıştı. Gök’ün kendisi hakkında da üniversitede görev yapan, babasının gözaltına alınması nedeniyle tanıştığı bir kadına, taciz mesajları gönderdiği gerekçesiyle dava açılmıştı. Yürüttüğü soruşturmalarla ilgili olarak haksız yere kendi isimlerinin de geçtiğini öne süren bazı savcı ve hâkimler ile İzmir Valisi Cahit Kıraç da Gök’e tazminat davaları açmıştı. Barbaros Çocuk Köyü’ne yaptığı operasyonla adını duyuran Gök, “Parsel, Volta, Örümcek, Hortum, Şafak” gibi operasyonların savcılığını yapmıştı. Gök, 2009’da özel yetkileri alınarak Samsun’a cumhuriyet savcısı olarak atanmıştı. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada mesaiye güçlükle yetişebildiklerini söylediler. Duyunca sevindim, demek ki “hukuku halkla arama” çağrısına uyup Türkiye’nin dört bir yanından Silivri’ye gelenlerin sayısı yine hatırı sayılır yükseklikteydi. Duruşmadan ne bekliyorsunuz diye sorduklarında şu karşılığı verdim: “Halkı bekliyoruz!” 8 Nisan’da 13 Aralık ruhunu bir kez daha yaşadık. Hava yine 13 Aralık’taki gibi soğuktu. Ama on binlerce insan yine soğuk, engel, bariyer dinlememiş, Silivri kırsal alanında cezaevi sınırları içindeki duruşma salonuna en yakın mesafeye kadar gelmişti. Bu yürekli, vefakâr, cefakâr, yurtsever insanlara emeklerinin hiçbir şekilde boşa gitmediğine olan sarsılmaz inançla teşekkür ediyoruz. ??? Duruşma salonunun önüne geldiğimizde bizi kocaman bir ıssızlık karşıladı. Etrafta buzlanmış gibi duran polis, jandarma araçlarından ve robot görünümlü güvenlik görevlilerinden başka kimse yoktu. Türkiye’nin dört bir yanından Silivri’ye akanlar mahkeme salonunu göremeyecekleri uzaklıkta tutulmuştu. Duruşma salonuna geldiğimizde yan yana iki bekleme odasında tutuluyoruz. Biz içeri alınıncaya dek kilitli tutulan duruşma salonu kapısı bir ara açıldı, içeride onlarca robokop vardı. Gözümün önünde bir an savaş filmlerinden sahneler canlandı. Duruşmanın normal geçmeyeceğini daha o sırada anlamıştık. Aklımıza gelen ilk olasılık şu oldu: Demek ki mahkeme heyeti, salondakilerin kabul etmeyeceği bir karar aldı. İtiraz halinde geri adım atmayacak, gerekeni yapacak. İki saat sonra salon açıldığında yanılmadığımızı gördük. Beş yıldır devam eden yargılamalar boyunca büyük duruşma salonunun düzeninde sanıklarla izleyiciler arasındaki mesafe açılıp kapanıyordu. Bazen 67 metreye iniyor, bazen 15 metreye çıkıyordu. Bir yıldır avukatlarla da araya mesafe kondu. Salonda bir sanığın avukatıyla normal konuşma mesafesinde diyalog kurması yasak. 8 Nisan’da bütün bunların üstüne yeni bir yasakla daha karşılaştık. Salona girerken sağ tarafta gazeteciler ve milletvekilleri oturuyordu. Bu, uzunca bir süredir devam eden uygulamaydı. Orayı bomboş görünce, bir an şaşırdık. Acaba hiç milletvekili ve gazeteci gelmemiş miydi? Bu olanaksızdı. Salonun içine 56 adım atınca gördük ki, tüm gazeteciler ve milletvekilleri izleyicilerin bulunduğu tam karşı bölümde, uzaktan bize el sallıyorlar. Sesleri duyurmak çok zor. Dikdörtgenin iki uzun tarafının birinde tamamen avukatlar var, biri bomboş tutuluyor; kısa tarafın birinde mahkeme heyeti, birinde izleyiciler, milletvekilleri, gazeteciler üst üste. Boş tarafın etrafı jandarmalarca sıkı sıkı korunuyor! Avukatların, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutladık. İstanbul Barosu’nun hukuk ve mücadele yürekli Başkanı Ümit Kocasakal’ı, Ankara, İzmir, Anadolu’nun öteki illerinden grup halinde otobüslerle gelen avukatları selamladık. ??? İzleyiciler, milletvekilleri ve gazetecilerle ancak haykırarak haberleşebiliyorduk. Duruşma salonu bizim için bir bakıma buluşma salonu idi. Meslektaşlarla, yurttaşlarla elleri karşılıklı kaldırıp havada kucaklaşma hareketi yapmak gür bir akarsuyun coşkusunu edinmek gibi bir şeydi. Ancak bu kez mesafe iyice açılmıştı. Uygulamayı anlamak mümkün değildi. Duruşma başladı. Başta CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Türkiye Gazeteciler Federasyon Başkanı Atilla Sertel olmak üzere herkes sesini mahkeme başkanına duyurup boş sıralara geçmek, duruşmayı sağlıklı şekilde izlemek istediğini haykırdı. Başkan, oraya isterse avukatların geçebileceğini ama milletvekili ve gazetecilerin geçemeyeceğini söylüyordu. 40’ı aşkın milletvekili, onlarca yazar ve duruşmayı izlemekle görevli gazeteci ayakta, boş sıralara bakıp mahkeme başkanının kararını bekliyordu. Hem milletvekilleri hem gazeteciler meslektaşım. Mahkeme başkanına 5 yıllık uygulamanın neden değiştiğini sordum, “bu kez böyle” türünden bir ifadeyle karşılık verdi. Mahkeme heyeti milli iradeyi ve halkın haber alma özgürlüğünü hiçe saydığını bir kez daha gösterdi. Bu durum da hükümetin saldırılarına zemin hazırladı. Öyle anlaşılıyordu ki, salonun dışı yetmemiş, içine de bariyer konmuştu. Yargılamayı yapanlar salonu germe kararı almıştı. 8 Nisan’da başlayamayan duruşmanın başlangıcı böyleydi. Bitişini yarın anlatalım. Çelik, 4/C’lilerin kadroya alınmasına ‘mali yük getirir’ diyerek karşı çıktı Rotasyon ısrarı MUSTAFA ÇAKIR Seçiçi kurulların zor seçimi Bu yıl 67.’si düzenlenen Yunus Nadi Ödülleri seçici kurulları toplanmaya başladı. Behiç Ak, Ercan Akyol, Orhan Erinç, Musa Kart, Kamil Masaracı ve Tonguç Yaşar’dan oluşan Karikatür Seçici Kurulu birinciyi belirledi. Öykü, Roman, Şiir, Fotoğraf ve Sosyal Bilimler Araştırması dalları seçici kurulları önümüzdeki günlerde toplanarak birincileri belirleyecek. Ödüller gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs Salı günü düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Davutoğlu: Arabuluculukta başarılı olamadık Suriye itirafı İstanbul Haber Servisi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AKP hükümetinin izlediği Suriye politikasına ilişkin itirafta bulunarak “Suriye’de başarılı bir arabuluculuk yürütemedik. 10 ay uğraştık” diye konuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 2. İstanbul Arabuluculuk Konferansı’nın kapanış oturumuna katıldı. Finlandiya ve Türkiye’nin eşbaşkanlığını yaptığı oturumda Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja da hazır bulundu. Oturumda konuşma yapan Davutoğlu, Suriye’nin içinde bulunduğu duruma değinerek “Suriye’de başarılı bir arabuluculuk yürütemedik. 10 ay uğraştık. Kendi ordusunu insanlarına karşı kullanmaması için Esad’ı ikna etmeye çalıştık. Suriye’de tek çözüm Suriye halkının kendi kaderlerini tayin etmesi. Biz komşu ülke olarak Suriye halkına yardımcı oluyoruz” ifadesini kullandı. Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja da Suriye’deki olaylara ilişkin olarak “BM’nin adımları çok önemli. Savaşın silahlarla daha da artırılması, doğrudan müdahaleyle artırılması çözüm için doğru bir yol değil. Bir taraf diğer tarafın tamamen yok edilmesi için çalışmamalı” diye konuştu. 30 yıldır oğlunu bekliyor ABİDİN YAĞMUR MERSİN Devrimci 78’liler Federasyonu ve Mersin 68’liler Derneği, 12 Eylül 1980 darbesi döneminde tutuklanan ve o tarihten bu yana cezaevinde kalan 10 sosyalistin serbest bırakılması için parlamentoya ve aydınlara çağrı yaptı. 30 yıldır cezaevinde olan Hasan Gülbahar’ın annesi Dursun Gülbahar (82) 11 yıldır oğlunu göremediğini belirterek gözyaşlarını tutamadı. İki defa felç geçirdiğini anlatan Gülbahar, “Yana yana haykırıyoruz, çocuklarımıza özgürlük istiyoruz” dedi. ANKARA Binlerce 4/C’li kadro beklerken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan “kadro mali yük getirir” gerekçesi geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Maliye’nin buna itiraz edebileceğini söyledi. Çelik, tüm memurların rotasyon kapsamına alınmasında da ısrarcı oldu. Kamu Personeli Danışma Kurulu, dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik başkanlığında toplandı. Toplantıya, MemurSen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk ve KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in yanı sıra kamuda yetkili sendikaların genel başkanları da katıldı. 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda yapılması öngörülen değişikliklerin masaya yatırıldığı toplantı, yaklaşık 4 saat sürdü. Alınan bilgiye göre Bakan Çelik, bütün memurlara “rotasyonda” ısrarcı oldu. Ancak üç konfederasyon da buna karşı çıktı. Konfederasyonlar, rotasyon yerine hangi bölgede gereksinim varsa buraların “cazibe merkezi” haline getirilmesi, fazla maaş gibi teşvik uygulaması sağlanarak bütün memurların istekli çalışmasının yolunun açılmasını istedi. Bakan Çelik, konfederasyon başkanlarına hangi unvanların rotasyon kapsamında olması gerektiğini de sordu. Ancak konfederasyon başkanları bir kez daha rotasyona karşı olduklarını söyledi. Toplantı ile ilgili bilgi veren Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, üç konfederasyonun da 4/B, 4/C statülerinin kaldırılarak bütün memurların kadroya alınmasını istediklerini belirtti. Buna karşın Çelik, 4/C’lilerin kadroya alınmasının mali yük getireceğini söyledi. Disiplin cezalarının hafifletilmesini, mobingin de ceza kapsamına alınmasını talep ettiklerini belirten Koncuk, “Grev hakkının yasak olmaktan çıkarılmasını istedik. Üst düzey görevlere gelecek olan müsteşar, genel müdürlerin hükümetle gelip hükümetle gitmesinin yanlış olduğunu, ‘hükümet memuru’ kavramını doğrucağını ifade ettik” dedi. KART’TAN DEMİR’E YANIT: Emniyet tasarı hazırladı ÖYKÜ ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULUYOR İktidar gücü kibrine kapılma ‘Evladımın kemiklerini istiyorum’ İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri ve Cumartesi Anneleri, 32 yıl önce Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü 1. Şube’de gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün mezarının bulunmasını ve binanın utanç müzesi olmasını istedi. Yedigöl’ün annesi Zeycan Yedigöl, “Evladımın kemiklerini mezarıma koyun” diye konuştu. (CİHAN ORUÇOĞLU) Alkollülerin silahı alınacak ANKARA (AA) Emniyet Genel Müdürlüğü, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’da köklü değişiklikler öngören bir yasa tasarı taslağı hazırladı. İçişler Bakanı Muammer Güler’in talimatıyla hazırlanan tasarı taslağı, ilgili kurumların görüşünün alınmasının ardından TBMM’ye sunulacak. Tasarı taslağı yasalaşırsa silah ruhsatı almak için artık sağlık raporu ve sabıka kaydı yeterli olmayacak. Silah ruhsatı alınmasını zorlaştıran bazı düzenlemeler içeren taslağa göre, silah ruhsatı almak isteyenler 7 ila 10 gün sürecek bir eğitim programına tabi tutulacak. Silah ruhsatı almak isteyenler, eğitim programı boyunca aralarında psikolog ve sosyologların da bulunduğu uzmanlarca izlenecek. Ruhsat almak isteyenlere ciddi psikolojik testler uygulanacak. Uzmanların “silahlanamaz” dediği kişilere ruhsat verilmeyecek. Taslağa göre, alkol ve uyuşturucu madde tesiri altında silah taşıdığı tespit edilen kişilerin silahı elinden alınacak. İhlalin tekrarlanması durumunda, ruhsat iptal edilebilecek. Taslakla av tüfeği ruhsatı alma yaşı da 18’den 21’e çıkarılacak. Kaftancıoğlu bugün anılıyor İstanbul Haber Servisi İstanbul’da 11 Nisan 1980’de katledilen TRT İstanbul Radyosu prodüktörlerinden, gazeteciyazar Ümit Kaftancıoğlu, bugün düzenlenen törenle anılacak. Kaftancıoğlu için ölümünün 33. yıldönümünde bugün Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde saat 19.30’da anma gecesi düzenlenecek. 2013 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması’nda ödül kazananlar da ödüllerini törenle alacaklar. Öykü yarışmasında bu yıl, seçici kurul, Hakan Cucunel’in “Nuri Lef Lef” adlı öyküsünü birinciliğe, Ekin Can Göksoy’un “Dolapdere’nin Cadıları” adlı öyküsünü ikinciliğe, Fuat Sevimay’ın “Deli Babam Ölmüş” adlı öyküsünü üçüncülüğe; ayrıca Serdar Şen’in “Sokak Kedileri Gittiğimde”, Belgin Önal’ın “Fotoğraf”, Görkem Giray’ın “Hademe”, Ayçe Çeliker’ın “Sevgili Zamanlar”, İzzet Celiloğlu’nun “Bir Yaz Gecesi”, Zekiye Yüksel’in “Babaannem ve Sardunyaların Gizi” ve Salim Nizam’ın “Gelincik İlaçlayıcısı” adlı öyküleri ise mansiyona değer gördü. 122 kişi ölüm sınırında MAHMUT ORAL DİYARBAKIR İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, cezaevlerinde 413 hasta tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu, bunlardan 122’sinin ölüm sınırında olduğunu belirtti. Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması yapan Bilici, “Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumlar adeta kör ve sağırları oynayarak, sanki cezaevlerinde bir sorun yokmuş gibi davranmaktadırlar. Daha kaç insanımızın gözlerimizin önünde eriyip gitmesine göz yumacaksınız” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM Başkanı Ali Demir, sınav skandalları ile ilgili açıklamalar yapan CHP’li Atilla Kart’a 22 Mart’ta yazdığı mektupta, “açıklamalarının sorumlu siyaset anlayışıyla bağdaşmadığını” savundu. Kart ise Demir’e, “Sizi bu göreve getirenlerin yetki ve himayesiyle bu işin ilanihaye sürdürülebileceğini zannediyorsunuz. İktidar gücünün getirdiği kibire kapılmayınız” mektubuyla yanıt verdi. Avukatların Yargıçlığa Geçiş sınavındaki usulsüzlükleri dile getirmesinin ardından ÖSYM’nin sınavı iptal ettiğini belirten Kart, “Yönetiminizde; 2011 TUS sınavlarında, LYS puan hesaplamasında, KPSS sınavlarında, 2012 YGS sınavlarında, hatalı sorulardan dolayı, soruların servis edilmesinden dolayı, basına verilen sınav kitapçığındaki soruların şifreli olduğunun ortaya çıkmasından dolayı, yüz binlerce çocuğumuz mağdur olmuş durumdadır. Bu mağduriyetin vebal ve sorumluluğunu taşıyabiliyor musunuz” sorusunu sordu. Gazeteci casusluk iddiasıyla tutuklandı MEHMET ALİ SOLAK HATAY Yurt gazetesi muhabiri olan ve Suriye’de de bir televizyona çalışan gazeteci Hasan Kabakulak, Suriye’ye casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklandı. Suriyeli muhalif avukat Musa Erman’ın Antakya’dan kaçırılması girişiminin ardından olayıyla ilgili daha önce gözaltına alınan Kabakulak ifade verdikten sonra serbest bırakılmıştı. Karabulak, “casusluk” iddasıyla 10 Nisan’da gözaltına alındı. Kabakulak dün çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Yurt gazetesi muhabiri Ömer Ödemiş, Kabakulak’ın diğer gazeteciler üzerinde baskı oluşturmak için tutuklandığını ifade etti. Kababulak’ın çalıştığı belirtilen yerel yayın yapan Asi gazetesi ise dün yayımladığı açıklamada “Kabakulak’ın Hatay Asi Gazetesi ile hiçbir ilgisi ve bağlantısı bulunmamaktadır” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle