19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2013 CUMARTESİ 4 HABERLER ‘Fahrenheit 451’ Türkiye 2021 Geçen yaz 91 yaşında ölen Amerikalı bilimkurgu yazarı Ray Bradbury’nin en ünlü yapıtı, 1953’te yazdığı, Fransız yönetmen François Truffaut’nun da 1966’da filme aldığı “Fahrenheit 451”dir. İnsanların yalnızca televizyonlardan beyin yıkayıcı şovlar ve merkezi otorite tarafından denetlenen haber programları ve propaganda yapıtları izlemelerine izin verilen, kitapların yasaklandığı, içinde kitap bulunan evlerin itfaiye teşkilatı tarafından su yerine gaz sıkan hortumlarla yakıldığı totaliter bir ülkede yaşayan Guy Montag, hiçbir şeyi sorgulamayan bir itfaiye görevlisidir. Merkezi otoritenin direktiflerine gözü kapalı uyan Guy, hiçbir şeyi sorgulamadan yaşarken, kitap yakma görevini yerine getirmektedir. Ta ki, bir gün kitap dostu bir kıza âşık oluncaya kadar... Ondan sonra Guy Montag’ın yaşamında sorgulamayla başlayan, kitap okunan günlerin daha özgür, daha mutlu, daha güzel olduğu yargısına vardıktan sonra, kitabın tutku haline geldiği yeni bir dönem açılır. Artık kitap tutkunlarını kovaladığı günler geride kalmış ve itfaiyecilerden kaçma günleri başlamış, avcı av olmuştur... ??? Fahrenheit 451, takipten bunalan Guy’ın kitap âşıklarının sığındığı ormana kaçmasıyla son bulur. Kahramanımız önce, ormanda gördüklerine tam anlam veremez. İnsanlar bir şeyler mırıldanarak, dolaşmaktadırlar. Biraz ötede yerde son nefesini vermek üzere olan birini, üzerine doğru eğilmiş bir başkası dikkatle dinlemektedir. Kendisine açıklandığında olayı kavrar Guy. İnsanlığın zenginliği kitapların yok olmasına razı olmayan insanların her biri bir kitaba dönüşmüştür ve eserleri ezberleyenlerden oluşan “kitap insan”lar, ormanı insanlık kütüphanesi haline getirmişlerdir. Can çekişmekte olan kişi ise, Dante’nin “Cehennem”idir. Öleceğini anlayınca, eseri başka birine öğretip ezberletmeye çalışmaktadır. Nitekim kitabın bitiş noktasını koyunca da son nefesini verir. Tüyler ürpertici bu son sahne, aslında kitapların yani insanoğlunun zenginlik ve özgürlüklerinin insanlar var oldukça sona ermeyeceğini ilan eder. Ray Bradbury’nin eserini bir kez daha anımsamamın nedeni, Sağlık Bakanlığı’nın tabelalardan TC ibaresini kaldırması ile birlikte, Yalçın Bayer’in köşesinde perşembe günü çıkan bir haber oldu. Haberde, CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın verdiği gensoru ile ilgili olarak okullarda Atatürk’ün tişörtünün yasaklanması iddiası yer alıyordu. ??? TC ibaresinin resmi tabelalardan çıkarılması ve okullarda Atatürk tişörtlerinin yasaklanması birden aklıma Bradbury’nin Fahrenheit 451’ini getirdi ve gözümün önünde bir Türkiye 2021 manzarası canlanmasına yol açtı. Şöyle bir Türkiye 2021 geldi gözümün önüne: Eski güneydoğu vilayetlerine vize alarak gidilen Türkiye 2021’de, Türk, Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti gibi deyimler yasaklanmıştır. O dönem kitaplardan çıkarılmış ve o dönem ile simgesi olan Mustafa Kemal’i hatırlatan ve çağrıştıran bütün kitap, resim, broşür, tişört, afiş vb. yasaklanmıştır. İktidar, bütün haberleşme araçlarını kontrol etmekte Orwel’in korkunç 1984’ündeki gibi, “Büyük Birader” hepimizi izlemekte, hepimizi dinlemektedir. Özel “Aydınlatma Timler”i, evleri, işyerlerini kontrol etmekte, aydınlanma dönemi ile ilgili veya onu çağrıştıran ne varsa, ki Atatürk resimleri de dahil, hepsini yok etmektedir. Atatürk resimleri veya tişörtleri bulundurmak, puta tapmakla eş tutulmaktadır ve puta tapmak en büyük günah ve aynı zamanda suçtur. Zaten suç günah, günah suç demektir artık. İşte böyle bir ortamda, okuyan, aydınlık günlerden etkilenen bir kısım insanlar ormanlara sığınmış, dağlara çıkmış, baskıya ve zulme boyun eğmemişlerdir. Fotoğraf: Vedat Arık İÜ’de basın açıklaması yapan öğrencilere saldırıldı, Boğaziçi’nde ‘şeriat çağrısı’ içeren bildiri dağıtıldı Maske, tekbir, sopa ALİ AÇAR Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde başlayan dinci saldırı tüm üniversitelere yayılıyor. “Müslüman Gençler” adlı yüzleri maskeli bir grup, dün de İstanbul Üniversitesi’nde tekbir getirerek soda şişeleri ve beyzbol sopaları ile sol görüşlü öğrencilere saldırdı. Polisin geç müdahale ettiği olaylarda 2 kişi gözaltına alındı. Boğaziçi Üniversitesi’nde ise şeriata davet içeren bildiriler dağıtıldı. Bildiride “Şimdi bölücüsünden Allah kitap tanımazına kadar herkesi Allah katındaki tek din olan ve son peygamber, kainatın efendisi Hazreti Muhammed Mustafa’nın yeryüzüne yaydığı şeriattan başka mana ifade etmeyen İslam dinine davet ediyoruz” denildi. İstanbul Üniversitesinde İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi olan Levent Dölek ise üniversiteye aleni şekilde bir saldırıları hatırlamadıklarını, bir yönlendirme gibi göründüğünü söyledi. Üniversitelerdeki gerici saldırıları protesto etmek amacıyla dün öğlen İÜ öğrencileri, üniversitenin ana kapısı önünde toplandı. Burada basın açıklaması yapmaya hazırlanan öğrencilerin Müslüman Gençler adlı yüzleri maskeli bir grup ‘Yaşasın Şeriat’ sloganlarıyla, Dicle Üniversitesi’ndeki dinci saldırıları protesto eden gruba saldırdı. Ellerinde beyzbol sopaları ve soda şişeleri olan saldırgan gruba karşı coplarını kullanmamaya ‘özen’ gösteren polisler, gaz sıkan arkadaşlarını da yapmamaları konusunda uyardı. Boğaziçi Üniversitesi’nde de şeriata davet eden bildiriler dağıtıldı. karşısına yüzleri maskeli olan ve kendilerine “Müslüman Gençler” adını veren yaklaşık 30 kişilik grup tekbir getirerek “Yaşasın şeriat”, “Müslüman gençler hesap soracak” sloganlarıyla çantalarından çıkardıkları soda şişeleri ve beyzbol sopalarıyla öğrencilere saldırdı. Bu sırada olay yerinde bekleyen çevik kuvvet polisleri, dinci öğrencilere müdahale etmekte gecikirken gaz sıkan bazı polisler de müdürleri tarafından uyarıldı. Kaçan öğrencilere bazı polislerin yol göstermesi ise dikkat çekti. Polis, Süleymaniye yönüne kaçan gruba gaz bombası attı, 2 kişi gözaltına alındı, kaçan kişiler de izlerini kaybettirdi. Polis üniversite çevresinde yoğun güvenlik önlemi alırken sol görüşlü öğrenciler de fakülte önünde basın açıklaması yaptı. Üniversitede dinci grupların saldırılarına dikkat çekilen açıklamada, “İÜ’de birkaç gün önce üniversitelerde sürdürülmeye çalışılan gerici ve faşist tahakküm yeniden hortlatılmak isteniyor. Biz Dicle Üniversitesi ile ilgili afişlerimize yapılan saldırıyı kınamak için basın açıklaması amacıyla gelmiştik. Devrimci öğrencilerin ses çıkartmasını istemiyorlar. Burası Deniz Gezmiş’lerin üniversitesi ve herkesde bunu aklına kazısın” görüşüne yer verildi. Açıklamanın ardından “Beyazıt faşizme mezar olacak” sloganları atan öğrenciler içeri girdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde “Bismillahirrahmanirrahim” diye başlayan “kurultay” imzalı bildiride şunları kaydedildi: “Allah’ın selamı tüm müminlerin üzerine olsun. Teşkilatımız tüm Allah düşmanlarına karşı hakk’tan ve O’nun hukukundan yana dimdik bir şekilde saf tutmak üzere bugün 02.04.2012 tarihiyle kurulmuştur. Şimdi bölücüsünden Allah kitap tanımazına kadar herkesi Allah katındaki tek din olan ve son peygamber, kainatın efendisi Hazreti Muhammed Mustafa’nın yeryüzüne yaydığı şeriattan başka mana ifade etmeyen İslam dinine davet ediyoruz. Bunun yanında davetimizi kabul etmeyenler bilsinler ki bundan sonra üniversitemizde yaptıkları her bir küfar faaliyeti kendilerine dönecektir. Allah yolunda mücadele etmek isteyen kardeşlerimizi aramızda görmekten mutluluk duyarız” denildi. leni saldırılar ilk kez oluyor İÜ İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi olan Levent Dölek ise üniversitede zaman zaman bu tür olayların yaşandığını ancak aleni saldırıların olduğunu anımsamadıklarını söyledi. Kürt sorunun çözümünde Hizbullah’ın da rol üstlenmek istediğini anlatan Dölek özetle şunları söyledi: “Bu süreçte iktidar kanadı bizim dediğimizin dışına çıkılırsa diye başlayan birtakım cümleler kuruyor. Bu da ister istemez akıllara yıllar önce kullanılan Hizbullah kozunu akıllara getiriyor. İslami görüştekilerin hepsinin de bu tür saldırıları tasvip ettiğini sanmıyorum. Ancak son saldırılar bir yönlendirme gibi görünüyor. Bundan sonra, polis üniversiteye girebilir ve öğrencilerin faaliyetlerine yönelik bir müdahale gelebilir.” İçişleri Bakanı Muammer Güler, öğrencilere sağduyu çağrısı yaparak basından olayların abartılmamasını istedi. A BÜ’ de ‘şeriat’ çağrısı Bakan: Abartmayın İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN HÜDA PAR VE BDP’DEN İTİDAL Ç AĞRISI Herkes ‘oyun’ diyor reddetmelerini ve bu provokasyonlara gelDİYARBAKIR memelerini istiyoDiyarbakır’da Dicle rum” diye konuştu. Terör örgütü PKK’nin Üniversitesi’nde (DÜ) Mardin’in Mazıdağı PKK ve Hizbullah yürütme konseyi olduğu ilçesinde Mehmet Uzun iddia edilen KCK sempatizanları arasınKültür Evi’nin açılışını tarafından olaylarla ilgili daki üç gün süren ça yapılan açıklamada yapan DTK Eşbaşkanı ise, tışmalar sonrasında ve Mardin milletvekili “1990’larda polis ve Hizbullah’a yakınlı devlet desteğinde tetikçi Ahmet Türk ise “Heğıyla bilinen HüdaPar pimiz Müslümanız. olarak kullanılan ve ve BDP, birbirlerini belleklerden Bizler hiçbir zaman suçlayarak karşılıklı iti silinemeyecek düzeyde İslam dinine karşı olgaddar yöntemlerle dal çağrısı yaptı. madık. Bazı provokayurtseverleri katleden HüdaPar Genel Baştörler Kutlu Doğum kanı Hüseyin Yılmaz, bir grubun bugün farklı Haftası’nı Kürt halbir biçimde ortaya çıkıp BDP’nin içindeki kına karşı kullanmak geçmişteki kontra “Türk solunun” olayistedi. Biz bunları yapratiğini anımsatan ları kışkırttığını öne süpanları kınıyoruz” detarzda girişimlerde rerek, “Bu noktada bulunması çok tehlikeli di. BDP Diyarbakır İl bir duruma işaret olayın büyütülmemeEşbaşkanı Mehmet etmektedir” denildi. si gerekiyor. Bir öğEmin Yılmaz da çatışrenci kavgasıdır. Bumasızlık döneminde rada durması gerekiyor. Bu konu provokatif eylemlere karşı sağduyulu da sabırlı, sükunete sahip olmalarını olunmasını söyledi. Polisin eli sopalı provokatörlerin kim olursa olsun saldırganlara eşlik ettiğini vurgulayan kendi ağabeyleri de olsa, kendi li Yılmaz, “Özünde bu saldırılar Kürt derleri de olsa, kendi yöneticileri de halk önderi sayın Abdullah Öcaolsa Kürt gençlerini birbirine ça lan’ın başlatmış olduğu bu sürece tıştıracak, birbirine çatıştırıp is yönelik bir tahammülsüzlüğü göstenmeyen hadiselere sebep verecek termekte ve provokasyon amacı her türlü talimatı, yönlendirmeyi içermektedir” diye konuştu. MAHMUT ORAL KCK’den açıklama Dış Haberler Servisi PKK’nin Kandil’deki lideri Murat Karayılan silah bırakmanın barış görüşmeleri sürecinde konuşulacak en son konu olduğunu söyledi. ANF’nin haberine göre bir grup gazetecinin sorularına yanıtlayan Karayılan, daha geri çekilme kararını vermediklerini, çözüm için Öcalan’la iletişimde olmaları gerektiği görüşünü dile getirdi. İmralı ile iletişimin ağır işlediğini kaydederek “Hızlı karar alabilmemiz açısından neden bizden de bir grup İmralı’ya gitmesin ki?” dedi. ABD’de yayımlanan New York Times gazetesinden Tim Arango’ya da konuşan Karayılan “eğer savaş biterse Türkiye’ye dönmeyi umduğunu, Kürt haklarının geliştirilmesinde siyasi bir rol oynamak istediğini” de kaydetti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çözüm süreci stratejisine ilişkin eleştirilerde bulunan Karayılan örgüt üyelerinin Türkiye’nin yaklaşımına güvenmediklerini söyledi. Karayılan siyaset yapmayı planlıyor [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle