25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan devletin kendine karşı suç işleyenleri affedebileceğini söyledi 5 Af gündemde mi? COŞKUN YAMAN Milleti kim dövüyor? Yasadışı dinlemeleri araştırmak üzere kurulan Böcek Komisyonu en iki hafta içinde; “telekulak” denilince akla ilk gelen kurumlar olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün üst düzey yetkilileri ile Adalet Bakanlığı’ndan bilgi aldı. Yasadışı dinleme ve kayıtların sızdırılması konusunda TİB ve MİT’e yöneltilen eleştiriler ortadayken, her kurum herkesin bildiği yasal mevzuatı tekrar tekrar anlattı; basına kapalı olmasına karşın kritik sorular yanıtsız kaldı. Komisyonda konuşan yetkililer kendi kurumlarının ne kadar düzgün ve yasalara saygılı bir şekilde çalıştığını anlatıp durdu... CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinin bulunduğu oturumda komisyona bilgi veren kurumların tavrını şu fıkrayla eleştirdi: “İki boksör ringde müsabaka halindeler. Biri güçlü, kuvvetli, rakibini perişan ediyor. Dayak yiyen düştü düşecek. Raundda antrenör köşeye çekiyor, bir yandan havluyla serinlik yaparken, bir yandan da onu motive etmeye çalışıyor. ‘Aman dişini sık, rakibini perişan ettin, ayakta duracak hali yok’ diyor. Dayak yiyen bir kendine bakıyor, bir de rakibine, rakibi zımba gibi yerinde duramıyor. Bu sefer dayak yiyen, antrenörüne dönüyor, diyor ki: ‘Ya, senin dediğin doğruysa beni kim dövüyor?’ Şimdi, Adalet Bakanlığı’nı dinledik, dövmüyor; TİB’i dinledik, dövmüyor; Emniyet Genel Müdürlüğü’nü dinledik, dövmüyor; geriye vallahi Jandarma ve MİT kaldı, bakalım ondan sonra ne olacak ama bu millet dövülüyor. İktidarıyla muhalefetiyle birileri bizi gözetliyor da kim gözetliyor?” BALIKESİR Balıkesir temasları kapsamında iktidara yakın sivil toplum temsilcileriyle buluşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “devlete karşı işlenmiş suçlara” yönelik suçlara karşı af mesajı verdi. Erdoğan, “Biz bir genel affın olmayacağını, olamayacağını defaatle ifade ettik. Hele hele bir insanı öldürenin, bakın dikkat edin, öldürenin af yetkisini ‘ben kendimde bulamam’ dedim. Devletin de böyle bir yetkisi yoktur. Devlet kendisine karşı işlenen suçlarda bu tür af yetkilerini kullanabilir” dedi. Sivil toplum temcileriyle kahvaltıda buluşan Erdoğan, CHP ve MHP’ye yüklendi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun terör konusunda kendisiyle görüşmek için randevu talep ettiğini ve bu görüşmenin yapıldığını anımsatan Erdoğan, CHP’den daha sonra kendilerine dönüş yapılmadığını belirtti. MHP’nin çözüm adına hiçbir şeye sahip olmadığını, hakaret ve küfrettiğini söyleyen Erdoğan, “CHP randevu ister vermez, AK Parti randevu ister vermez. Arkadaş sen neyin partisisin? Yani bir araya gelip oturmaktan bu kadar kaçınan, bu kadar çekinen bir siyasi parti bu ülkede niye var? Konuşmayacaksak niye var? Adam birbirini öldürüyor, daha sonra gidiyorlar birbirleriyle kucaklaşıyorlar, barışıyorlar. E burada böyle bir şey yok. Böyle bir anlayış, böyle bir mantık olabilir mi? Üç Edremit ilçesinde toplu açılış törenine katılan Erdoğan halka hitap etti. Fotoğraf: KAYHAN ÖZERAA Gaziye azar Erdoğan, toplantıda bulunan yurttaşın “Bebek katiliyle masaya oturuyorsunuz. Bu ne demek oluyor?” sözlerine “Biz her yolu deneriz” yanıtını verdi. Yurttaşın “Ben gaziyim” diye seslenmesi üzerine Erdoğan, “Gaziliği istismar etme” dedi. kez ben randevu istedim, vermedi. Yani bulunmayan Hint kumaşı mısın? Ben milletim adına bunu istiyorum, şahsım adına değil. Böyle bir tablo var. Ben bir iktidar partisinin başıyım, bu ülkenin Başbakan’ıyım, senden randevu istiyorum. Sen ise hâlâ ipe un seriyorsun” görüşünü dile getirdi. ldürenin af yetkisini kendimde bulamam’ Erdoğan, dünyanın her yerinde iktidarın istihbarat örgütleri aracılığıyla her türlü suçluyla görüşebildiğini anlattı. Erdoğan, “Akan kan dursun istiyoruz, bunun için bu adımları atıyoruz. Buradan eğer bir çıkış olacaksa biz bu çıkış yolunu şu an ‘Ö da deniyoruz, deneriz ve bundan da yılmayız ve birilerine rağmen de bunu ertelemeyiz. Şehadet üzerinden, anneler üzerinden siyaset yapılmaz. Muhalefete ‘gelin beraber yapalım’ diyoruz, ‘hayır’. Siz bir öneride bulunun ‘hayır’, destek olun ‘hayır’. Öyleyse kenarda durun ona da ‘hayır’. Peki siz ne istiyorsunuz, siz neyin peşindesiniz? Bir projeyle gelin, sadece ‘Meclis’te olur’ demekle olmaz, projeniz ne bunu söyleyin” diye konuştu. Genel affı gündeme getirenlerin kendilerini hiç dinlemediğini ya da farklı bir çerçeveden baktıklarını anlatan Erdoğan, devlete karşı işlenmiş suçlara karşı af olabileceğini söyledi. Erdoğan, şunları söyledi: “Biz bir genel affın olmayacağını, olamayacağını defaatle ifade ettik. Hele hele bir insanı öldürenin, bakın dikkat edin, öldürenin af yetkisini ‘ben kendimde bulamam’ dedim. Ben bu ifadeyi kullandım diye ana muhalefetin mensupları ‘Bu şeriat devleti getirmek istiyor’ dediler. Ben düşüncemi söyledim. Devletin de böyle bir yetkisi yoktur. Ben bunu yine söylüyorum. Bununla ilgili gereken çalışma neyse bunu yapmak durumundayız. Devlet kendisine karşı işlenen suçlarda bu tür af yetkilerini kullanabilir. Ama maktul başkası, affeden başkası. Hayır. O af yetkisi maktulündür, onun vârislerinindir.” Gürsel Tekin ‘Meclis Taksi’ Meclis Taksi’ye karşı! Aylardır Türkiye’de bir taksi hem yolcularını “bedava” taşıyor, hem de onları ummadıkları siyasetçilerle bir araya getiriyor. Gazeteci arkadaşımız Deniz Güçer’in TRT Haber’de yayımlanan “Meclis Taksi” programında bakanlar, milletvekilleri “şoför” koltuğuna oturup yurttaşların istek ve beklentilerini dinliyor. Aralarında Gümrüklerden Sorumlu Bakan Hayati Yazıcı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, milletvekilleri Sabahat Akkiraz ve Aylin Nazlıaka’nın da olduğu iktidar ve muhalefetten çok sayıda milletvekili o taksinin “şoför” koltuğuna oturdu. Haliyle program kısa sürede “siyaset mahallesi”nde büyük ilgi uyandırdı. İşte bu durum çok ilginç bir gelişmeye yol açtı. Meclis çalışanlarına, milletvekillerine yıllardır hizmet veren Meclis Taksi durağı, bir anda “talep patlaması” yaşadı. Meclis Taksi’yi kullanmak isteyen milletvekilleri ve danışmanları yoğun telefon trafiğini iyice artırdı. Birçok milletvekili Meclis Taksi’yi arayarak, “Biz de taksiye binmek istiyoruz, bizi de televizyona çıkarın” ricasında bulundu. Her ne kadar taksi durağı çalışanları “Bu Meclis Taksi, o Meclis Taksi değil” diye açıklama yapmaya çalışsalar da taleplerin ardı arkası kesilmedi. Bunun üzerine, Meclis Taksi çalışanları çareyi, arayan milletvekillerinin telefon numarasını alıp program yapımcılarına ulaştırmakta buldu. Sürecin uzaması halinde halk desteğinin düşeceği ve ‘sabotajların artacağından’ korkuluyor AKP’de süre sıkıntısı ERDEM GÜL ANKARA BDP’lilerin İmralı’da Öcalan’la görüşme tutanaklarının yayımlanması, AKP’de “süreç uzarsa sabotaj girişimleri artar ve halk desteği azalır” kaygılarına da neden oldu. AKP, sonbaharda seçim ve anayasa takvimi nedeniyle PKK’nin sınır dışına çıkışlarının bir an önce başlamasını ve yaz aylarında tamamlanmasını istiyor. Öcalan’la BDP’liler arasındaki görüşme tutanaklarının yayımlanması, AKP’de Öcalan’la başlatılan sürecin ne kadar süreceği konusunda iç değerlendirmeler yapılmasına neden oldu. Edinilen bilgilere göre AKP kurmayları arasında “Biz iki somut hedef koyduk. Bir PKK’lilerin sınır dışına çıkmaları. İkincisi de silahların tamamen bırakılması. Bu iki hedefle ilgili bir an önce somut adım atılmalı. Somut hiçbir adım atılmaksızın yalnızca heyetlerin İmralı’ya gidip geleceği bir sürecin daha uzun süre devam etmesi durumunda tutanak olayındaki gibi sabotaj amaçlı girişimler artacaktır” kaygıları dile getirildi. AKP’de, “çözüme karşı olanların da sürecin uzamasını” istedikleri, uzamadan yararlanarak provokasyon ve engelleme girişimlerini hayata geçirmek isteyecekleri yolunda görüşler dile getirildi. CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROĞLU SÜRECİN SAĞLIKLI YÜRÜMEDİĞİNİ SÖYLEDİ ‘Açıklama bekliyorum’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan öncelikle Abdullah Öcalan ile BDP’liler arasında yapılan görüşmenin tutanakları konusunda açıklama beklediğini belirtirken “Süreç sağlıklı yürümüyor” değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu, “Üniversite Öğrenci Konsey Başkanları Toplantısı” sonrasında gazetecilerin, Erdoğan’ın genel affın gündemde olmadığı, ancak devlete karşı işlenen suçların affedilebileceğine ilişkin sözlerinin anımsatılması üzerine şunları söyledi: “Ben, önce Sayın Başbakan’ın açıklanan görüşme tutanaklarıyla ilgili görüşünü bekliyorum. O konuda henüz konuşmadı. Konuşmayacağını söylüyor. Neden Sayın Başbakan konuşmuyor. Her olay hakkında görüş açıklarken, her olayla ilgili düşüncelerini CHP olarak beklentimiz var. Gündemi çalmaya, kaçırmaya kimsenin hakkı yoktur. Sayın Başbakan çıkıp açıklıkla Başbakan olarak, bu işin ucundaki ikinci kişi olarak, görüşlerini açıklamalı ve bizler de dinlemeliyiz. O görüşmelerden sonra acaba af mı gündeme geldi, onu da bilmiyoruz. Bakalım önümüzdeki günler gösterecek bunu.” Kılıçdaroğlu, sürecin sonunu nasıl gördüğüne ilişkin soruyu, “Ben müneccim değilim arkadaşlar” diye yanıtladı. Gazetecilerin “Yaşanan gelişmeler ışığında süreç sağlıklı yürüyor mu, bir umut var mı” sorusuna ise Kılıçdaroğlu, “Gelişmelerin çok sağlıklı yürüdüğü söylenemez. Bu ülkede terör olmasın, huzur olsun, bütün vatandaşların beklentisi bu. Bunun aksini söylemek de zaten mümkün değil. Ama bu süreç, sağlıklı yürümüyor” dedi. Fotoğraf: MEHMET ALİ ÖZCANAA Çağlayan’dan üç yılda bir “eski ülkücü yeni Kürt’üm” mesajı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, seyahatte bulunduğu Suudi Arabistan’dan, “Yıllardır Kürt olduğunu söyleyememiş biriyim” diye başladığı açıklamasıyla İmralı’da yürüyen sürece destek istedi. Çağlayan Türkiye’ye, “Sayın Başbakanımızın cesareti bugüne kadar görülmemişti. Böyle bir barış süreci çok ciddi kazanımlar getirecek. Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini istemeyen birilerinin pek hoşlanmadığı bir süreç. Çomak sokmaya devam edecekler. İnşallah bu süreci bozmak isteyenlerin elinde patlayacak. İnşallah muhalefet popülist politikalara kurban etmez bu süreci” diye seslendi. Ve “Eski ülkücü olarak bunları söylüyorum” diye de sürece verdiği desteğin farkını ortaya koymuş oldu. Tam üç yıl önce Türkiye yine bir açılım sürecindeydi. Ve Bakan Çağlayan cümle cümle aynı olmasa da yine benzer ifadelerle ve tabii ki ülkücülüğüne vurgu yaparak açılıma destek istemişti. Çağlayan 29 Mart 2009’daki açıklamasında, “Bu işi daha fazla götüremeyiz. Bakın Evren Paşa’nın dediği, ‘Kürt yok; kar biraz sertleşince kart kurt, diye ses çıkarır’ anlayışı artık eskidi. Türkiye bunu yemedi, yemeyecek. Aynı bayrak altında, tek devlet olma ilkesiyle kim kendini ne hissediyorsa etsin” diyerek “Kürt var” demeye getirmişti. Ve sonra da, “İşte ben. Baba tarafı Kürt asıllı biriyim, yani orijinim Kürt. Öbür tarafta gençlik ve üniversite dönemimde, yıllarca, öyle dışarıdan falan değil, Ülkü Ocakları içinde ülkücülük yapmış biriyim. Bu yapıma rağmen bunları söylüyorum” diye eklemişti. Üç yıl sonra aynı açıklamayı yapmaması dileğiyle. açıklarken haberi yapan gazeteyi açıkça suçlarken, ‘Batsın sizin gazeteciliğiniz’ derken, bu suçlamaları yapıyor da neden o tutanaklarla ilgili görüşünü açıklamıyor. Toplumun beklentisi var. Bizim de ‘Sembolik adım atılsın’ AKP’de, Başbakan Erdoğan’ın başından itibaren süreci yaptırılan anketlerin sonucuna göre yönettiğine, bu nedenle halk desteğinin yanlarında olduğuna vurgu yapıldı. En son yapılan ankette hükümetin çözümü sağlayacağına inananların oranının yüzde 70’lere ulaştığının altını çizen AKP kurmayları, sürecin uzaması halinde halk desteğinin inişe geçebileceği görüşlerini de dile getirdi. Özellikle PKK’nin ne yapacağının hâlâ belirsiz olmasının en önemli sıkıntı olduğu belirtilirken, öncelikle PKK’lilerin sınır dışına çıkacaklarının toplum tarafından görülmesi için mart ayında “sembolik” de olsa bir grup PKK’linin Türkiye’yi terk etmesi gerektiği ifade ediliyor. AKP kurmayları, bu adımın atılmasının ardından en geç yaz aylarında PKK’lilerin tamamen Türkiye’den ayrılmaları gerektiği değerlendirmesini yapıyor. AKP kendi takviminde sonbaharı, 2014’te yapılacak yerel seçim ve Cumhurbaşkanı seçimleri için start tarihi olarak gördüğü için de sürecin kesin olarak yaz sonrasına kalmasını istemiyor. AKP ayrıca Meclis’ten uzlaşma ile bir anayasa çıkmaması halinde sonbaharı, kendi getireceği anayasa taslağının referandum tarihi olarak da planlanıyor. ‘Adalete olan güvenimizi kaybettik’ ALİ AÇAR Harbiye Marşı’yla yürüdüler mekli subaylar, tutuklu silah arkadaşlarına desE tek vermek amacıyla dün öğle saatlerinde Silivri otogarında bir araya geldi. Ellerinde Türk bayrakları ve tutuklu bulunan askerlerin fotoğraflarını taşıyan emekli askerler, “Harbiye Marşı” eşliğinde “Ne mutlu Türküm diyene”, “Mustafa Kemal’in askarleriyiz”, “PKK Meclis’te, yurtseverler hapiste” sloganları atarak Silivri sahilindeki Uğur Mumcu Meydanı’ndaki Atatürk büstü önüne yürüdü. TSK’de görev yapmış emekli subaylar, Balyoz ve Ergenekon davalarında tutuklu bulunan silah arkadaşlarına destek için Silivri otogarıdan Uğur Mumcu Meydanı’ndaki Atatürk büstü önüne “Silah Arkadaşlığına Saygı Yürüyüşü” düzenledi. Emekli askerler, “Hırsızı, tecavüzcüyü, teröristi gizli tanık yaptılar. Yılların kahramanlarını ve komutanlarını ise sanık yaptılar” dedi. Grup adına basın açıklamasını okuyan emekli Albay Mehmet Ali İkbal, “Darbelere karşıyız ve demokrasiye bağlıyız. Bizlerin saygı nöbetindeki amacı onların acılarını paylaştığımızı ve silah arkadaşlarımızı unutmadığımızı göstermektir. Emekli askerler olarak bugüne kadar sabırla adaletin tecelli etmesini bekledik. Suçlu olan varsa cezasını çeksin dedik. Ancak bekledikçe yaramız derinleşti, hukuksuzlukları gördükçe acımız arttı. Bebek katilinin yargılanması televizyondan neden canlı verilmedi? Kuvvet komutanlarının tanıklığını dinlemeyen mahkemenin adaletine nasıl güvenebiliriz?” diye konuştu. Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı parlamentokulisi@gmail.com TSK: GEREKİRSE OPERASYON YAPILIR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), İmralı’da bulunan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın mektubunun BDP heyeti tarafından Kandil’e ulaştırılması için “operasyonların durdurulduğu” iddialarının doğru olmadığını açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı, “Kandil’e gitmek üzere yola çıkan BDPDTK heyetinin ulaşımını güvenli bir şekilde sağlayabilmesi için bölgedeki operasyonların durdurulduğu yönündeki iddianın gerçekdışı olduğu”nu vurguladı. Açıklamada, “gerek duyulduğu takdirde” operasyonların devam edeceği belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle