11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 2013 SALI CUMHURİYET [email protected] SAYFA ‘Ustalar İle’ 31 Mart’ta KÜLTÜR 15 Bu oyun ‘Tabusuz’ n Kültür Servisi ARSU Güzel Sanatlar Akademisi “Ustalar İle” master class eğitim programı caz müziğin ustaları ile devam ediyor. Birçok müzikalin müzik direktörlüğünü yapan, cazın önemli isimlerinden Emin Fındıkoğlu’nun deneyimlerini paylaşacağı eğitim programına katılım 31 Mart’ta gerçekleşecek. ([email protected]) n Kültür Servisi Artshift ile Adahan İstanbul’un işbirliği ile gerçekleşen “Unutulanın Hatıraları” sergisi 14 Nisan’a kadar devam ediyor. Ahu Akgün, Didem Erbaş, Eser Epözdemir, Dilan Özdemir ve Hera Büyüktaşçıyan’ın eserlerinin yer aldığı ve “Sakla, koru, geri dönüştür” temasının işleneceği sergi, Adahan İstanbul’un altında bulunmuş olan eski su kuyusunda gerçekleşiyor. ‘Sakla, koru ve geri dönüştür’ n Kültür Servisi Oda Tiyatrosu, Türk Tiyatrosu’nda daha önce denenmemiş bir oyunla izleyici karşısına çıkıyor. Kemal Başar’ın yönetimindeki “Tabusuz” oyununda izleyiciler kadın erkek ilişkilerini izlerken devlete karşı kurulmuş bir örgütün peşinde olan polislerin çabasına da tanık olacaklar. Komediyle başlayıp gerilime dönüşen “Tabusuz” her cuma ve cumartesi Oda Tiyatrosu’nda görülebilir. Kısa filmi ‘Aşura’ ile Berlin’den ödülle dönen Köken Ergun ‘gösterilmeyenlerle’ ilgileniyor u “Görmediğimiz ya da bize gösterilmeyen kültürel grupların yaşayışlarını öğrenerek kendi hayatıma çok şey katabildim. Onları sizlere de görünür kılarak, sizin de kendi hayatınıza başka bir gözle bakmanızı istiyorum. Bir çeşit aktarıcı, arabulucu gibi belki de.” ÖZLEM ALTUNOK DÜNYA SATRANÇ ADAYLAR TURNUVASI Köken Ergun şu sıralar Berlin’de Almanya’daki Türk/Kürt cemiyetinin düğün törenleri üzerine doktora tezini yazıyor, bir yandan İrlanda’nın Sligo kentinde Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi’nden esinlenerek yapılan bir grup sergisi için enstalasyon hazırlıyor. Üzerinde çalışmaya başladığı yeni proje ise “Türkçe Olimpiyatları”. Şimdiye kadar yaptıklarını birazdan onun ağzından dinleyeceğiz, ama öncesinde şunu hatırlatmak gerek: Yeni çalışması “Aşura”, Berlin Film Festivali’nin kısa metraj yarışmasında DAAD (Alman Akademik Değişim Servisi) ödülünü kazandı. Onun için en büyük ödül ise seyircide merak uyandırmayı sağlayabilmek. Tıpkı Berlin’de dinle ilgili her şeyi kötü görmeye alışık olduklarını söyleyen iki seyircinin filmi izledikten sonra allak bullak olup Caferileri tanımak istemesi gibi. İstanbul’daki Caferilerin Kerbela faciasını canlandırdıkları Aşura töreninin provalarını aktardığı filmi üzerine konuşurken Hz. Ali’nin “İnsan bilmediğinin düşmanıdır” sözünü hatırlatıyor Ergun. İşleriyle öğretilenleri sorguluyor, bilmediğimiz ya da ötekileştirdiğimiz farklı toplumsal sınıf ve gruplara, alt kimliklere içerden bakarak bir çeşit “arabuluculuk” rolü üstleniyor. Özgeçmişiniz oyunculuk eğitiminden antik Yunan edebiyatına, oradan sanat tarihine uzanıyor. Yeşim Ustaoğlu, Robert Wilson, Vasıf Kortun beraber çalıştığınız, farklı alanlardan Bir çeşit ‘arabulucu’ Köken Ergun, Caferilerle ‘Aşura’ provalarında. isimler. Son yıllarda ise video ve performans işleri yapıyorsunuz. Tüm bu geçmiş, güncel sanata yönelmenizde bilinçli bir yol muydu? Olgunlaşmanın yolu tecrübeden geçiyor. Konservatuvardaki hocalarımdan rahmetli Güngör Dilmen “Çok enerjin var, bu güzel, ama fazla maymun iştahlısın, hepsinden yapmak istiyorsun” derdi. Belki de, kendimi bir nebze de olsa bulmam için bütün o tecrübeleri geçirmem gerekiyormuş. Ayrıca kendine bir yol çizmekten ziyade, şeylerin tabiatına inanırım. Bireyin o tabiatı değiştirme gücünden pek de emin değilim. Melezlik tabiatımda varmış ki, sonunda kendimi en rahat hissettiğim alan yine melez bir alan oldu: Güncel sanat ile akademi arası bir pozisyon. İşlerinize bakınca daha çok kültürel kimlikler ve o kimliklerin değişimi, dönüşümü, deformasyonu üzerine kafa yorduğunuz söylenebilir. Bu anlamda tören ve seremoniler de sizin için önemli bir alan... Nedense bireyin kendini ifade edişinden çok, grupların kendilerini nasıl temsil ettikleri ile ilgilendim. Bunu da en iyi törenler ve ritüellerde görüyoruz. İlk önceleri Türkiye’de devlet kontrolünde yapılan ulusal bayram törenleri ile ilgilenmiştim: “Ben Askerim” (2004) 19 Mayıs törenlerini, “Bayrak” (2005) 23 Nisan törenlerini konu aldı. Sonra Berlin’deki Türk/Kürt cemiyetinin düğün törenleri ile ilgili “Wedding” (2006 8) işini yaptım. Ardından “Binibining Promised Land” (200910) geldi. İsrail’de çalışan Filipinli hastabakıcı kadınların kendi aralarında düzenledikleri güzellik yarışmalarını konu alıyordu. Dini bir ritüeli konu etmeyi hep istiyordum. “Aşura” da aklımın bir köşesinde vardı. Nihayet gidip görmeye karar vermem inanç sistemleri ile ilgili belli bir olgunluğa erişmiş olduğum zamana denk gelir. Caferilerle ilişkiye nasıl girdiniz, onların Aşura ritüellerini filme çekmenize yol açan ne oldu? Zeynebiye Mahallesi’ndeki Aşura’yı ilk olarak 2009 yılının Muharrem ayında gözlemlemiştim. Özellikle antik Yunan tiyatrosu ile benzerliklerine vurulmuş, İran’daki taziyelerden çok farklı olduklarını fark etmiştim. Ertesi gün onları arayıp tanışmak istediğimi söyledim. Buyur ettiler. Daha sonra defalarca dost muhabbetleri edeceğimiz Zeynebiye’nin meşhur çay ocağında buluşup saatlerce konuştuk, bir sonraki Aşura’yı provalarından itibaren seyretmem için davet ettiler. Provalar camide yapılıyordu. Camideki o sıcak ortam hayatımın en kayda değer tecrübelerindendir. Hani şu aydınlanmanın bir türlü kavrayamadığı ‘kolektif bilinç’in farkına orada iyice varmıştım. “Normal”i sorgulamak belki de yaptığınız. Bir toplumsal azınlığın, cemiyetin ortak değerlerinden yola çıkarak hayatlarından bir kesit sergilemek… Görmediğimiz ya da bize gösterilmeyen kültürel grupların yaşayışlarını öğrenerek hayatıma çok şey katabildim. Onları sizlere de görünür kılarak, sizin de kendi hayatınıza başka bir gözle bakmanızı istiyorum. Bir çeşit aktarıcı, arabulucu gibi belki de. Caferilerin bana Hz. Ali’den aktardıkları bir söz var: “İnsan bilmediğinin düşmanıdır”. Bilmediğimiz sürece ötekileştiriyoruz, ötekileştirdiğimiz sürece de uzaklaşıyoruz. Benim amacım yakınlaşmayı kolaylaştırmak. Ülkemizde bize gösterilmeyen gani gani alt kimlik var. Onları görelim artık. Carlsen ve Aronyan önde Kültür Servisi Uluslararası Satranç Federasyonu FIDE’nin Londra’da düzenlediği Adaylar Turnuvası’nda 22 yaşındaki Norveçli satranç dehası MagMagnus Carlsen nus Carlsen ve dünya sıralamasında 3. sırada bulunan 30 yaşındaki Ermeni büyükusta Levon Aronyan rakiplerinin 1.5’er puan önünde gidiyorlar. FIDE’nin dünya sıralamasının en üst sıralarında yer alan 8 büyükustanın katıldığı Adaylar Turnuvası’nın galibi, bu yıl içinde dünya şampiyonu Hintli büyükusta Viswanathan Anand ile Levon Aronyan unvan karşılaşması oynamaya hak kazanacak. Adaylar Turnuvası’na Carlsen ve Aronyan’ın yanı sıra Ukraynalı Vasili İvançuk, Rus Peter Svidler, Vladimir Kramnik ve Aleksandr Grisçuk, Azeri Teymur Racabov ve Beyaz Rus Boris Gelfand katılıyorlar. KAMİL KÜLTÜR MASARACI l ÇİZİK 2 MİLYON 900 BİN TL’YE ÇAĞDAŞ TÜRK RESMİNİN EN PAHALI YAPITI OLDU ‘KIŞ UYKUSU’NA 450 BİN AVRO Akyavaş’ın ‘Kâbe’sine rekor fiyat Kültür Servisi Erol Akyavaş’ın “Kâbe”si, 2 milyon 900 bin TL’ye satılarak çağdaş Türk resminin en pahalı yapıtı oldu. Swissotel’de önceki gün düzenlenen Antik A.Ş. müzayedesinde 3’ü Erol Akyavaş’a ait toplam 5 yapıt satışa sunuldu. Çok sayıda koleksiyoncunun katıldığı müzayedede, Akyavaş’ın aile koleksiyonundan gelen ve 750 bin TL’den satışa sunulan “Kâbe” tablosu, uzun bir çekişmenin ardından müteahhit Melih Arapkir tarafından 2 milyon 900 bin TL’ye satın alındı. Akyavaş’ın tüm dönemlerinin izlerini taşıyan kompozisyonu ile dikkat çeken 268x260 cm. ebatındaki tuval üzerine yağlıboya tablo, aynı zamanda sanatçının dünya rekoru olma özelliği taşıyor. Ayrıca, İstanbul Modern tarafından mayısta düzenlenecek Akyavaş retrospektifine de seçilen yapıtın, yeni sahibi tarafından sergiye verileceği temennisi de alındı. Müzayedede, yine Akyavaş imzalı “Green Echo” 470 bin, “Zaman Her Şeyi Siler” 330 bin liraya satılırken Mübin Orhon’un yapıtı 695 bin liraya, Nejad Melih Devrim’in eseri ise 430 bin liraya alıcı buldu. Eurimages’dan Ceylan’a destek Kültür Servisi Nuri Bilge Ceylan’ın yeni filmi “Kış Uykusu”na, Avrupa Konseyi’ne bağlı Avrupa Görselİşitsel Eserler Destek Fonu Eurimages’dan 450 bin Avro destek geldi. TürkiyeFransaAlmanya ortak yapımı film böylece, Türkiye’nin bugüne kadar aldığı en yüksek desteği almış oldu. Nuri Bilge Ceylan’ın, Demet Akbağ, Haluk Bilginer ve Melisa Sözen gibi isimlerin rol aldığı “Kış Uykusu” adlı yeni filmi; Zeynep Özbatur Atakan’a ait ZeynoFilm ile NBC Film’in yanı sıra Almanya’dan Bredok Film Production ve Fransa’dan Memento Films ortaklığında gerçekleştiriliyor. n Kültür Servisi PEN Türkiye’nin Yönetim Kurulu’nda iki yıldır Uluslararası İlişkiler Sekreteri olarak görev yapan Ahmet Erözenci’nin yerine Haydar Ergülen yönetim kurulu üyesi oldu. Gazetemiz yazarı Zeynep Oral ise Uluslararası İlişkiler Sekreteri seçildi. PEN’de görev değişikliği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle