10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Başbakan için tek adamlığın tek sağlam yolu var: Her şeye rağmen, en büyük korkusu, en önemli rakibi olan CHP’yi ufalamak... PKK’ye “yumuşak özerklik”... Kendisine de “Başkanlık” yolunu açacak olan anayasa değişikliği oylaması için CHP’nin önünün kesilmesi şart. Önümüzdeki haftalar ve aylarda “mebus pazarı” kurulması dahil her türlü oyunu izlemeye hazır olmak gerek. Malum milletvekili ile pazarın siftahı yapıldı! Artık iç içe geçmiş olan “İmralı ve Başkanlık” süreçleri geliştikçe dışarıdan ve içeriden kurgulanacak yeni sahneler kaçınılmaz. İkinci hizmet dönemini İsrail ziyareti ile açan Başkan Obama’nın, Erdoğan’ın numarasını çevirip.. Ahizeyi İsrail Başbakanı’nın eline tutuşturması, İmralı Süreci’nin daha nice iç ve dış numaralar eşliğinde gelişeceğinin de habercisi... Netanyahu’nun dilediği özür.. İmralı Süreci’nde Türkiye’yi bekleyen sevimsiz görüntüleri de perdelemiş durumda. Örnek çok. Ama en önemlisi: Kandil’de, Apo’nun Diyarbakır söylevi ertesinde, Murat Karayılan’ın Hasan Cemal’e yaptığı “Barış sürecinin başarısı Önder Apo’nun özgürlüğüne bağlı!” açıklamasının gözlerden kaçırılması oldu. AKP’nin ampulünün sürecin yolunu aydınlatacağı yok. “Acaba ne veriliyor” sorusunu da önümüzü de yine Kandil sayesinde görmüş olduk. İsrail, Gazze, Suriye üzerinden Washington’ın da desteğiyle Başbakanımız “tek adamlığın” sınırlarını genişletmeye yöneldi. Ve bunun için de içeride en büyük Başbakan’a göre bir tür “insanlık suçu”! O dönemde yaşanan insan haklarına, adalete aykırı olaylar elbette var. Vergisini ödeyemeyenlerin “taş kırmaya ve sürgüne” gönderilmesi gibi ayıplar da var. Suç suça emsal olmamalı. Benzer insanlık ayıplarının bin beteri şimdi Silivri’de yaşanıyor. Başbakan’ın diline doladığı “varlık vergisi” benzeri bir olay ise.. “Tarihin En Büyük Uygarlık Projesi” denilen Avrupa Birliği’nde yaşanıyor! Ortada ise ne savaş var, ne açlık, ne de kıtlık. AB, Kıbrıs Rum Yönetimi halkının bankalardaki “varlığına” vergi çıkartıyor. Ekonomi zora girince, bugünün dünyasında bile Varlık Vergisi kaçınılmaz olabiliyor. AB sözde, tarihin en zengin, en güçlü ekonomik, siyasal, toplumsal ortaklık projesi... 27 ülkeyi ve 500 milyonluk nüfusu bir araya getiriyor. Ama koskoca AB... Bizim Ümraniye’den küçük Kıbrıs Rum Yönetimi’ni ayakta tutabilmek için “servet vergisi”ni kaçınılmaz görüyor. CHP’nin geçmişinden kendine malzeme çıkarmak için eşinen Sayın Başbakanımızın Rum halkına “varlık vergisi” çıkartan AB için söyleyeceği iki çift lafı yok mu? Onun yoksa.. Ankara’da Doğalgaz Abonesi on binlerce yurttaşın ona söyleyeceği çok laf var: Başkentte doğalgaz karneye bağlanmış durumda. Kota konuldu diye gaz satışı yapılmıyor. CHP savaş nedeniyle ekmeği karneye bağlamıştı. Yoksa gizli bir savaş hazırlığı mı var, yoksa yeni bir zam kazığı mı? İki Süreç Atbaşı ve Doludizgin... İmralı ile Başkanlık... engel olarak gördüğü CHP hep ana hedefinde olacak. Tehlikeli olan durum ise.. CHP’yi “ufalamak” isterken hem Cumhuriyeti tehlikeye atıyor, hem de kendisine daha zorlu bir rakip yaratacak. “Yeni rakip” nereye ve nasıl varacağı meçhul olan “İmralı Süreci”ni Erdoğan’ın “Başkanlık Sevdası”na endekslemiş PKK/BDP’dir. anlatıyor. “Varlık vergisi”ni gündeme getiriyor. Verginin ancak “gelir”den alınması gerektiğini ama CHP’nin “servet”ten vergi aldığını sayıp döküyor. ll. Dünya Savaşı’nın ateş çemberi içindeki Türkiye’de o dönemde servetten vergi almak.. ‘Muhalefet’ Aranıyor!.. Şu “süreçle” ilgili “dur bakalım neler oluyor” kaygısını dile getirenlere, yapıştırıyorlar yanıtı: “Ne o, savaş yanlısı mısın? Barış istemiyor musun?.. ” Küreselleşmenin yıllardır çıkardığı savaşlara karşı duranlara söylüyorlar bunu; savaşsız, sömürüsüz, barış içinde bir dünya mücadelesi verenlere... Küreselleşmenin toplum mühendisliği böyle gerektiriyor çünkü. Medya eliyle her türlü propaganda aracıyla... Gerekirse, bir zaman kullanılan liberaller, iktidar yandaşları devre dışı bırakılarak... Emperyalizm günümüzde her türlü ayrımcılığı, bölünmeyi öngörüyor; ulus devletlerin küçük parçalara bölünmesini istiyor. Çünkü o zaman yönetmek, sömürmek daha kolay olacak. Coğrafyamızda bir oyun kurgulanıyor. Enerji kaynaklarına bütünüyle sahip olma projesi... İşin içinde Büyük Kürdistan var, haritaları NATO toplantılarında gösterilen... Türkiye’deki terör sorununun ve PKK’nin arkasında, bu gerçek yatıyor. Terör, masum insanları katleden herhangi bir amaç, olumlu görülemez. PKK terörü, yıllardır ölüm saçıyor bu ülkede. Gerçekte ezilen, sömürülen, baskıya uğrayan bir halk için mi?.. Neden, niçin?.. Gösterilen, “bir halkın meşru talepleri”... Ya gerçek? Küreselleşmenin çıkarları... Türkiye’de bir demokrasi ve sömürü sorunu var. Bu sorun Türk, Kürt herkesi kapsıyor. Taraflardan PKK, BDP dahil; sömürünün, emeğin, sınıfların, yarı feodal yapının adını ağzına alan var mı? Ne oldu geldiğimiz aşamada, binlerce insan niçin öldü? Kimileri şimdi “Terör olmasaydı, bugün aynı masaya oturulmazdı, çözüm konuşulmazdı” diyor, ne acı! Oysa terör, insanlık suçu... HHH Hangi pazarlıklarla, ne olup bittiğini anlayamayan bir toplumun önünde, karanlıklarda süren, sözüm ona bir “barış süreci” yaşıyoruz şimdi... Dün Türkiye’yi karanlığa sürükleyerek kendi içinde “savaştıranlar”, bugün “barıştırıyor”. Benzer operasyon, bugün Suriye’deki iç savaşla sürdürülüyor. Küreselleşmenin coğrafyamızdaki çıkarları, “süreci” ve aktörlerini öne çıkarıyor. Şunun şurasında birkaç ay önce kullanılan “eli kanlı terörist” tanımlaması “İmralı”ya dönmüşse eğer, bundandır. İsrail’in özrü, bundandır... Diyarbakır’da Öcalan’ın Kürtçe okunan mesajı, suskunlukla karşılanıyor. Aynı mesaj daha sonra Türkçe okunduğunda bu kez anlaşılıyor ve alkışlanıyor. Şimdi bu durumu sorgulamak gerekmez mi? Bugüne değin ağzına almadığı “İslam şemsiyesi”ni neden dillendiriyor Öcalan? Neden yeni Osmanlıcılık bayrağını açıyor? Öcalan’ın PKK’ye, “sınır dışına çıkın” çağrısını yapmasından bir gün sonra İsrail’in özür dilemesinin asıl nedeni, işte bu noktada yatıyor!.. Şimdi de ileri demokrasimizde akil adamlar perdesi açılıyor. Tek adam, Başbakan seçecek bu akil adamları. Kimdir bunlar, nasıl olur, nerede yetişir, neye göre seçilir, hangi mecralarda beslenir? Benzeri kanaat önderleri gibi, yetiştikleri bir okul, diplomaları var mıdır? Bu akil adamlar tayfasından bir yazar, “Yeni yıla girerken üç ay içinde hayal bile edilmeyecek gelişmeler oldu” diyor. Akil adamların sonu da iktidar yandaşı neoliberal kalemler gibi olmasın sakın! HHH Sürece ilişkin muhalefetin hali de seyirlik doğrusu. MHP’nin Bursa mitinginde kalabalıklar “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganı attı. Bahçeli, “onun da zamanı var” dedi. Vurmak, öldürmek nereye varır? Onun yerine AKP’nin çıkmaza girdiği anlarda MHP yönetiminin verdiği destekleri, grup toplantılarına ve basın açıklamalarına sıkışmış bir tepkiselliğin yerine, demokratik yollarla geniş tabanlı etkin muhalefetin neden yapılmadığını sorgulamak gerekmez mi? Soru hem parlamento içi, hem de parlamento dışı muhalefetle ilgilidir... Doğalgaz karneye bağlanırken... Başbakan, CHP’yi geçmişi ile birlikte yargılamaya ve yalan yanlış dayanaklarla karalamaya çalışırken bir taşla birkaç hedef vurmak peşinde. CHP’nin geçmişi demek.. Cumhuriyet dönemi, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü demek. Bu dönemleri karalamak üzere geçmişin uydurma söylentilerine sarılıyor, eski gazetelerin manşetlerinden medet umuyor. CHP dönemlerinde ekmeğin, gazın, bezin karneye bağlandığını Bir köşe yazarının Başbakan’a yağ yakması basında köşe olmak içindir. Pekiyi, zaten Siyaseten de köşe olan bir belediye başkanının alenen yağcılığa yönelmesi ne içindir? (A. Mualla Yıldırım, Ümitköy Ankara) Özürden yağ çıkarma sorusu ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Apo İmralı’dan Bildirdi!.. Acaba bu sefer ülkede neler olup bittiği anlaşılacak mı? Kırmızı çizgileri sararmış ve morarmış ülkemde gören duyan zanneder ki; siyahların tutsaklığı sürüyordu da birden devrim geldi, onları özgürleştirdi! Ya da seçme seçilme, toprak sahibi olma hakları olmayan bir grup insan vardı da, onlara hakları verileceği söylendi ilk defa... Hep tekrarladığım bir şey var samimi olarak: Şayet bu ülkede Kürt kökenli arkadaşlar temel haklarından mahrum bir etnik grup olsa idi, ben en başta onlar adına savaşırdım. Hem de fiili olarak! Ama Allah’a şükür öyle bir durum yok. Nasıl bir durum olduğunu ise saflığıma verin ben pek anlayamıyorum. Konu ırklara göre toprak dağılımı olsa idi, bu derdin daha büyüğünü Fransa ve ABD’nin yaşaması lazımdı. Ama görüyoruz ki o ülkeler, karıştırılan değil, karıştıran konumunda! Nasıl geçmiş tüm dünya savaşlarının hesabı hem de yargı sonucu bile olmadan Ermeni meselesi üzerinden Türklerden soruluyorsa, etnisiteye göre toprak veya ülke veya federasyon/bağımsızlık taleplerinin sanki tamamı da yine Türkiye öne sürülerek gerçekleştiriliyor 26 yıldır... Cümleler kulağımıza akıyor sanki: “Yoksa sen barıştan yana değil misin? Yoksa hâlâ her iki taraftan insanlar ölsün mü istiyorsun?” Kim ister ki savaşın sürmesini, insanların durmadan cenazelerde buluşmasını? Tabii ki ben de istemiyorum. İstemiyorum da, mesela “Apo’nun İmralı’dan bildirdiği gün”, o televizyonlara çıkan kimi pespaye adamların, sanki Cumhuriyet rejimini nasıl dize getirdiklerini pervasızca, alçakça, küstahça, o limitli zekâlarıyla ballandıra ballandıra anlatmaya çabaladıkları o asalak programların, ülkenin namuslu, duyarlı, vatansever kesiminde yarattığı travmayı bu toplum nasıl aşar, orasını tam bilemiyorum! Barış söylemi desen, kullanılan dilin barışla ilgisi yok; zekâ pırıltısı desen, hak götüre; tarihi analiz desen, gerek entelektüellik, gerek içerik açısından ortada hiçbir nesnel yaklaşım yok... Hepsinin ötesinde arzulandığı söylenen ve sözde barış talep edilen ortamda, AtatürkçüCumhuriyetçi kitlelerin neler hissedebileceği konusunda hiçbir empati çabası yok! O meydanları dolduran “PeKeKe” sempatizanlarının veya militanlarının, zaten böyle bir dertleri yok! Onlar için artık kendileri dönemin galibi, TSK ve Atatürkçüler ise ağır bedel ödemesi gereken mağlubu! Eh, bildiğiniz gibi tarihi de savaşı kazananların kafalarına göre yazdığını bakınız son 34 yılda değişen müfredat kitapları hatırlarsak, gidişatın pek iyi olmadığını tekrar görebiliyoruz. Ülke emperyalistler tarafından özenle beslenmiş bir iç savaşı andıran 29 yılı yaşayıp, milyonlarca insanını bu uğurda perişan etti. Yine yukarılardan gelen baskı ve telkinlerin yönlendirdiği süreçler devreye sokulduğu zaman anında başarılı barış şarkıları isteniyorsa, bu düğmeye basan ülkelerin çok bilir “mastermind”larının biraz daha psikoloji okumaları lazım. “Kemalist olmayan akil adamlar” senaryosu bile bu konuda çok yetersiz kalabilir. Çünkü adı geçen kadronun Cumhuriyetçi milyonluk kitleler üzerinde pek ciddi bir etkisi olması tabii ki düşünülemez. İşin başka tuhaf boyutları da var. “İmralı” misakı milli sınırlarından söz ediyor, artık kimse ayrılık haritalarından dem vurmuyor ve “Acaba hedefler mi büyüdü” sorusu geliyor insanın aklına. Hiç kimse bu ülkede ulusalcılara “Siz ırkçısınız” iftirasını atamaz. Çünkü çoğumuz, hep “İstanbul sizin, Şırnak bizim, her yer hepimizin” diyoruz ama, birileri var ki, “Benim malım benim, senin malın da benim” demek istiyor sanki... Bizler “tek ırk, insan ırkı” sloganına prim verip, her türlü yapay ırkdinmezhep bölünmesine karşı savaşırken, etnik bölücüler tam tersine ayrımları parlatıp, sivrileştirip sonra da demokrasi şampiyonluğuna soyunuyorlar! Aynen başka birilerinin “ileri demokrasi” masalı gibi! Yani “tuhaf” bir ülkede yaşıyoruz vesselam! Herkes sağ gösterip sol çakıyor! Halkımızın aklındaki sorular her gün çoğalıyor: “Benim arkamdan hangi tezgâh çevriliyor? Kürtlere hangi sözler ne karşılığında veriliyor? Birileri medyada silahlar sustu derken, gerçekte ise sınır ötesine çekildi diyor! Bu yeni anayasada kim hangi yetkiyle ne değiştiriyor? Kürtlere ellerinde olmayan ne hak verilecek de bizlerden farklı bir yere oturacaklar? Onların diğer etnisitelerden ve içimizdeki 1001 karışımlı ‘insan kokteylleri’nden hangi ayrıcalıkları var ki? 21. yüzyılda ırk sorununu aşmak bu mudur?” Bu soruları size “aştıran” birileri elbet çıkar! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN Esas No:2013/69 Davacı, ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU(EPDK) ile davalı, ŞENGÜL SATILMIŞ, KAMİL YEDİOK, SONGÜL DEMİRYÜREK, FATMA YAMAN aleyhine mahkememize açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili ile mülkiyet hakkının EPDK adına tescili (Talas ilçesi Çatakdere köyü Kızıltepe Mevkii 1 pafta 7 Parsel No’lu taşınmazın) davasından dolayı davalıya dava dilekçesi ve eklerinin ilanen tebligatına karar verilmiş olup; Kamulaştırmayı yapan kurumun EPDK olduğu, Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 S.Y. ile değişik 14. maddesi gereğince işbu dava tensip tutanağının, dava dilekçesinin ve kamulaştırma evraklarının tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde davalı tarafın kamulaştırma ile ilgili olarak idare yargıdan iptal kararı getirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin gerçekleşeceği, açılacak davada husumetin davacı idareye yöneltileceği, 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırmayı yapan davacı idare adına tescil edileceği, dava konu taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerini tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde yazılı olarak işbu dava dosyasına bildirmesi gerektiği, kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına T.C. Ziraat Bankası Kayseri Merkez Şube Müdürlüğü’ne yatırılacağı gerektiği ilan olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Fatma Bora (Basın: 17290) T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN Esas No: 2013/68 Davacı, ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU(EPDK) ile davalı, HASAN KULAKSIZ aleyhine mahkememize açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili ile mülkiyet hakkının EPDK adına tescili (Talas ilçesi Kuruköprü köyü Kızıltepe Mevkii 2. pafta 850 Parsel No’lu taşınmazın ) davasından dolayı davalıya dava dilekçesi ve eklerinin ilanen tebligatına karar verilmiş olup; Kamulaştırmayı yapan kurumun EPDK olduğu, Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 S.Y. ile değişik 14. maddesi gereğince işbu dava tensip tutanağının, dava dilekçesinin ve kamulaştırma evraklarının tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde davalı tarafın kamulaştırma ile ilgili olarak idare yargıdan iptal kararı getirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin gerçekleşeceği, açılacak davada husumetin davacı idareye yöneltileceği, 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırmayı yapan davacı idare adına tescil edileceği, dava konu taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerini tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde yazılı olarak işbu dava dosyasına bildirmesi gerektiği, kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına T.C. Ziraat Bankası Kayseri Merkez Şube Müdürlüğü’ne yatırılacağı gerektiği ilan olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de”(Basın: 17291) Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Emre Bora 1/ Bahçe sula 1 masında kul2 lanılan kova. 2/ Şarkı, 3 türkü.... Bir 4 söylemde yer 5 alan ek açıklama. 3/ “Mer 6 divende ayak 7 sesin / ta8 şında göl gen var” 9 (A. H. Tan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 pınar)... Suudi Arabistan’ın plaka 1 Ç A R T A P U B imi. 4/ Gözleri gör 2 Ö N E R T İ L A meyen... Kasımpa 3 R İ Y A F A U L tına benzeyen bir 4 T O V A İ S A çiçek. 5/ AB ülkele 5 E Y N E S İ L K rinde ve Türkiye’de R UME L İ bir ürünün güven 6 N Ü K O T R A A R li olduğunu belirt 7 mek için konu 8 G Ü R E J İ L E lan simge.. Ihlara 9 A M A N İ Ç A V Vadisi’nin girişinde bulunan kaplıca. 6/ ABD’nin bir eyaleti.. Tümör. 7/ Şöhret... Bir masal kuşu. 8/ Avukatların bağlı oldukları meslek kuruluşu... Lütfi Akad’ın bir filmi. 9/ Afet, yıkım. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kandillerle aydınlatılarak yapılan şenlik. 2/ Orta Asya’da yaşayan Şamanist Türklerde, çeşitli şeylerden anlam çıkararak bakılan fal... Antalya yöresine özgü, kemikli et ve pirinçle yapılan bir yemek. 3/ Vücudun herhangi bir yerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak ya da şişe oturtarak kan alma. 4/ Tabaka... Yatık S harfi biçiminde sifon... Eski Mısır’a güneş tanrısı. 5/ Bir tür balık ağı... Karışıklık, kargaşa. 6/ Oruç ayı. 7/ Sahip... Boru sesi... Bir yağış şekli. 8/ Büyük savaş davulu... Deniz kuşlarının, gübre olarak kullanılan pisliği. 9/ Bir cins av köpeği... Bağışlama. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle