25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA KÜLTÜR 17 İtalyan sanatçı Morandi, Londra’daki Estorick Koleksiyonu’nda gravürcü ve desenci kimliğiyle sergileniyor Sıradan nesnelerin şiiri AKM’nin onarımı yetişecek mi? Proje müdürü görevden alındı CEREN ÇIPLAK u Modern İtalyan Sanatı Estorick Koleksiyonu, kuruluşunun 15. yılında, “Giorgio Morandi: Şiirsel Çizgiler” sergisine yer veriyor. 80 gravür ve 5 suluboyadan oluşan sergi, Londra’nın soğuk havasına karşın sanatseverleri kendine çekiyor. HANDE EAGLE Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) güçlendirme ve onarım projesinin müdürü Gürel Babayiğit görevden alındı. Haksız gerekçelerle görevden alındığını belirten Babayiğit, bu nedenle projenin yüklenici firmaları Taca İnşaat ve Yeni Yapı’ya dava açtığını söyledi. Babayiğit, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Haliç Kongre Merkezi projelerinde de görev almıştı. Öte yandan edin diğimiz bilgiye göre AKM’nin çökecek ka dar kötü durumda olduğu, bu nedenle yapı güçlendirme ve söküm çalışmaları sürecinin beklenilenden daha zorlu geçtiği belirtildi. Uzun bir süre AKM’nin onarımı için sponsor arayışı için de olan eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 15 Şubat 2012’de düzenlediği basın toplantısında, AKM’nin 29 Ekim 2013’te açılacağını duyurmuştu. Toplantıda, Sabancı Grubu’nun AKM’nin onarımı için 30 milyon TL destek verdiğini, binanın aslına sadık kalınarak yeni teknolojiyle donatılacağını belirtmişti. Gecede belgeseli de gösterilecek Ustalara Saygı’da Hıfzı Topuz Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi’nin sekiz sezondur düzenlediği “Ustalara Saygı” toplantıları bu kez gazeteci, yazar Hıfzı Topuz için gerçekleştirilecek. Nâzım Hikmet Vakfı’nın katkılarıyla Faruk Şüyün tarafından hazırlanan etkinlik 25 Şubat saat 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi’nde izlenebilecek. Sunuculuğunu Tuna Egemen’in üstleneceği etkinlikte, Hıfzı Topuz’u dostları seyircilere yakından tanıtacak. Toplantıya, Aysel Aziz, Dilek Özkan, Doğan Cüceloğlu, Erdoğan Teziç, Hayrettin Karaca, İlhan Gülek, Kıymet Coşkun, Meltem Sarıyer, Mustafa Mutlu, Leman Erdemli, Nâzım Alpman, Necati Zincirkıran, Neslihan Yargıcı, Oktay LONDRA Londra’nın Islington&Highbury semtinde yer alan Canonbury Meydanı’ndaki Modern İtalyan Sanatı Estorick Koleksiyonu bu yıl kuruluşunun 15. yılını kutluyor. Buradaki “Giorgio Morandi: Şiirsel Çizgiler” sergisi ise İtalyan sanatçının yaşamı boyunca ürettiği yapıtlarını ve sanat tarihindeki önemini gündeme getiriyor. Sergi soğuk havaya karşın sanatseverleri kendine çekiyor. Giorgio Morandi’nin üç salonda sergilenen yapıtları sanatçıyı gravürcü, desenci kimliğiyle ön plana çıkarıyor. Erken dönem gravürleriyle serpilen sergi Morandi’nin Fütürist işlerinden tutun da Pittura Metafisica akımını benimsediği dönemi de dahil olmak üzere, 1930’larda tarzı daha da belirginleşen ve göze çarpacak şekilde değişiklik gösteren çalışmalarına, yaşamının sonuna doğru ürettiği natürmortlara uzanıyor. Toplam 80 gravür ve 5 suluboya çalışmasından oluşan Morandi sergisinde yer alan yapıtlar hakkında gerçeküstücü ressam Giorgio de Chirico’nun da bir zamanlar yazmış olduğu gibi “Morandi en sıradan nesnelerin metafiziksel boyutlarını ortaya çıkarmakta ustadır”. Vazolar, çiçek madalyonları, limon ve diğer meyveler, şekerlik, ekmek, kahve demlikleri, denizkabuklarını konu alan gravür 1933 tarihini taşıyan “Beyaz Yol”, Morandi’nin benzersiz ustalığının örneklerinden biri. ler ve yaşamını geçirdiği Grizzana’yı betimleyen alan peyzajları (1985’te Grizzana bölgesinin adı resmi olarak “Grizzana Morandi” olarak anılmaya başlamış) irili ufaklı ahşap çerçevelerde yuvalanmış. Bazı gravürlerdeki tonlama öylesine ustalıkla icra edilmiş ki kâğıt neredeyse kumaş görünümüne bürünüyor. 1933’te yapmış olduğu “La Strada Bianca” (Beyaz Yol) bu benzersiz ustalığın örneklerinden sadece biri. Yalınlıkla göze çarpan ve dik kati üzerinde toplayan karanlıkları, aydınlıkları, kısa ve uzun çizgileri, kesit tarama tekniği, kâğıttaki boş alanlara Morandi’nin usta bakışıyla hükmetmesi, tarzını yıllar geçtikçe daha da içsel kılacak şekilde geliştirmesi sergiyi gezenlerin aralarında konuştukları, tartıştıkları konular. 1890 Bologna doğumlu Morandi yaşamı boyunca iki dünya savaşına tanıklık etmiş, İtalya’da faşizmin dorukta olduğu yıl larda sanatla nefes almış, yaşamı boyunca çok azla yetinmiş, ama sanatsal arzularından ve çalışkanlığından asla ödün vermemiş bir ressam. Estorick Koleksiyonu da uzun zamandır Morandi yapıtlarının koleksiyonunu yapmasıyla tanınmış bir kuruluş. Böylelikle, bu sanatsal birikimi bu özel Morandi sergisine dönüştürürken küratorel açıdan hep doğru kararları vermişler; Morandi’nin yalın derinliğini sergi salonlarının her birine ustalıkla taşımışlar. Sergi sadece Morandi’nin işlerini gözler önüne sermiyor, aynı zamanda Morandi’nin sanatçı kimliğini, kişiliğini ve yaşamını anlatır nitelikte. Böylece, küratoryel ekibin Morandi’yi ne kadar iyi tanıdığı ve anladığı da ortaya çıkıyor. Çünkü “sergi” diye adlandırdığımız kültürel, toplumsal ve sanatsal eylem yalnızca ışıklandırma, duvarlara içerisinde sanat yapıtlarını barındıran çerçeveler asmakla, broşür ve katalog yayımlamakla gerçek “sergi” niteliği kazanmıyor. “Gerçek” ya da bir başka deyişle, “hakiki sergi”de önemli olan sanatçının yaşamının, karakterinin, kişiliğinin anlaşıldığının, tartışıldığının, önemsendiğinin “sergilenmesi”, toplumda farkındalık yaratılması ve sanatçının işlerine her yönden değerlendirici bir gözle bakılması. Sonuçta, serginin kendisinin bir “yapıt”a dönüşmesi belki de. 1964’te 73 yaşında hayata gözlerini yuman, günümüzde modern İtalyan sanatının öncülerinden biri olarak kabul edilen Morandi’nin hem sanatçı kişiliğiyle hem de yalın tarzıyla yeni kuşak ressam, fotoğrafçı ve heykeltıraşların eğitim sürecinde önemli bir yere de sahip olduğu şüphesiz. 7 Nisan’a kadar Londra’ya yolunuz düşerse Morandi’nin şiirsel gravürlerini görmeden ayrılmayın derim. hande.eagle@gmail.com Ünlü İtalyan bestecinin 200. doğum yılı Boğaziçi’nden Verdi’ye selam EGEMEN BERKÖZ ‘Behçet Aysan Şiir Ödülü’ Ferruh Tunç’un ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), 2 Temmuz 1993’te Sivas katliamında yaşamını yitiren şair ve tıp doktoru Behçet Aysan anısına düzenlediği “TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü”nün bu yılki sahibi Ferruh Tunç oldu. Tunç ödüle, “Tunç Ayna” isimli kitabı ile değer görüldü. Emin Özdemir, Ali Cengizkan, Ahmet Telli , Doğan Hızlan, Cevat Çapan, Turgay Fişekçi ve Zeynep Oral’dan oluşan seçici kurul, TTB Behçet Aysan 2012 Yılı Ödülü’nün, “Eskil sözcükleri yeni bir şiirsel yükle dilin çevrimine katması; dilin sözcük arkeolojisine yönelerek, sözün haysiyetini sözcüğün yaratmasını sağlaması; Türkçenin şiirsel soluğunu zenginleştirirken şiirin coğrafyasını genişletmesi” nedeniyle Ferruh Tunç’un “Tunç Ayna” adlı kitabına verilmesine oybirliği ile karar verdi. Şair Ferruh Tunç 2011 yılında da “Melez Zamanlar” isimli kitabıyla “Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü”ne değer görülmüştü. Ekinci, Öner Yağcı, Suat Arıkan ve Üstün Akmen konuşmacı olarak katılacak. Karabey Aydoğan’ın Topuz’un sevdiği Nâzım Hikmet şiirlerini ve Ruhi Su türkülerini sazıyla yorumlayacağı gecede, Nâzım Alpman’ın hazırladığı Hıfzı Topuz belgeselinden de bir bölüm seyircilere sunulacak. “Ustalara Saygı” toplantıları, 4 Mart’ta geleneksel Dünya Kadınlar Günü etkinliği “Çağdaş Kibeleler” ile devam edecek. Boğaziçi Üniversitesi konserlerinin ilkyaz dönemi geçen çarşamba akşamı “Verdi ve Çağdaşları” konseriyle başladı. Gazetemizin müzik yazarı Evin İlyasoğlu’nun 16 yıl önce başlattığı konserler, üniversitedeki Albert Long Salonu’nda yapılıyor. Büyük İtalyan besteci Giuseppe Verdi’nin 200. doğum yılı dolayısıyla düzenlenen bu konser de çok iyi sesleşimi ve sıcak havasıyla son yıllarda İstanbullu müzikseverlerin uğrak yerlerinden biri olan bu salondaydı. Dinlediğimiz genç opera sanatçılarımız, ülkemizdeki konservatuvarları bitirdikten sonra yurtdışında müzik okullarında ve ustalık sınıflarında kendilerini geliştirmiş, önemli yarışmalara katılıp ödüller kazanmışlar. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden soprano Deniz Yetim, mezzosoprano Nesrin Gönüldağ ve bariton Caner Akgün ile İzmir Devlet Opera ve Balesi’nden koloratur soprano Evren Işık ve Luzern Operası’ndan tenor Utku Kuzuluk, piyanist Rayna Popova’nın eşliğinde, salonu dolduran müzikseverlere güzel bir müzik akşamı yaşattılar. İzlencede, Verdi’nin yanı sıra iki büyük çağdaşı Gaetano Donizetti ve Gioacchino Rossini’nin operalarından örneklere de yer verilmişti. Sanatçıların Verdi’nin Rigoletto, Il Trovatore, La Traviata, Macbeth, Maskeli Balo, Don Carlos ve Simon Boccanegra; Donizetti’nin Lucia di Lammermoor ve Aşk İksiri; Rossini’nin Sevil Berberi operalarından aryaları yapıtların bütünlüğü içinde yorumlamalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Ferruh Tunç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle