25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Yapılan tüm anketlerde CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adaylığı için Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün açık ara önde olduğu bilgisini duyururken “CHP lideri, Sarıgül’e davet için fazla beklemeyebilir” tahmininde bulunmuştuk. Özellikle İstanbul’dan gelen sinyaller bu tahmini doğruluyor. Kılıçdaroğlu, Sarıgül’ün CHP’nin İstanbul belediye başkan adayı olarak açıklanmasıyla tamamlanacak bir strateji ve takvim üzerinde çalışıyor. CHP ile Sarıgül arasında oldukça ciddi bir “güven bunalımı” yaşanıyor. Partide, Sarıgül’ün CHP’ye gelse bile büyükşehir adayı olmayacağı, Kılıçdaroğlu’nun koltuğu için yarışacağı kanaati çok güçlü. Sarıgül de bu inanışı tekzip eden güven uyandırıcı bir açıklama yapmış değil. Aldığıonu aday gösterme konusunda kararlı. Kamuoyundaki Sarıgül rüzgârı sürdükçe, Kılıçdaroğlu’nun eğilimini de kesinleştirecek. CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2013 CUMA GÜNCEL ? Baştarafı 1. Sayfada 28 Şubat soruşturması Borisov’un görevinden istifa etmesi kötü örnek. Tayyibistan demokrasisindeki Türkiye’de ise, halkını polisin copla, biber gazıyla ve tazyikli suyla dövmesi… ... Başbakan RTE’nin istifa etmeyi aklının ucundan bile geçirmemesini gerektiren iyi örnek. Bu örnekleri başka alanlardan örneklerle zenginleştirelim. Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, “Memlekete baktığınız zaman” diyor, “işte polisi savcı, bilirkişi de hâkim olmuş”. Yargıçlar karar aşamasında sıkıştıklarında davayı bilirkişiye havale ediyor ve oradan gelecek rapora göre karar veriyor, demeye getiriyor... Danıştay Başkanı hâlâ Tayyibistan demokrasisinde yaşadığını fark etmemiş görünüyor. Tayyibistan’da Başbakan davaların savcısı… İşine geldi mi yargıç! Karakullukçu bu gerçeği, yargıda elmalarla armutların çoktan karıştığını bilmiyor mu?.. Oysa yargıçlar bilirkişi raporlarına da itibar etmiyorlar. Örneğin Mustafa Balbay dörtbeş yıldır şu gerçeği yinelemekten usandı... Savcının delil diye mahkemeye sunduğu CD’lerin düzmece olduğu uzman bilirkişi raporları ile kanıtlandı. Tayyibistan Silivri mahkemesi oralı bile olmadı. Balyoz davası sanıkları, savcının başlıca delilleri olan CD’lerin, sanıkları suçlu göstermek amacıyla sonradan düzenlendiğini iç ve dış muteber bilirkişilerin raporları ile kanıtladı. Tayyibistan mahkemesi gerçeği es geçti. Sanıkları çeşitli hapis cezalarına çarptırdı. ??? Başbakan elinde üzerinde başkanlık sistemi yazılı Demokles’in kılıcını partilerin başında sallayıp duruyor. Yeri geldi mi yeni anayasayı ya mart sonuna kadar tamamlarsınız yoksa?.. Başkanlık sistemini tehdit, şantaj öğesi olarak kullanıyor. Ya da siyasal gerilimi azaltmaya sanki pek meraklı imiş gibi yeni anayasa hazırlıklarını teşvik eden bir tavır alıyor. RTE’nin başkanlık sistemini savunmayı görev bilen iki kişiden biri; Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, diğeri Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ! RTE’nin başkanlığını kamuoyuna yutturmak için öyle tanımlamalar yapıyorlar ki; örneğin Kuzu’ya göre, Obama, parlamentoda hiçbir yetkisi olmayan zavallı bir başkan! Öyleyse ne yapmalı? Kuzu’ya göre... RTE, yargıyı da yasamayı da yürütmeyi de tek elden idare eden başkan konumuna getirilmeli ki; Obama gibi zavallı bir durumda olmasın!.. Hay aklınla bin yaşa diyecekken (diyen de olmadı ya) Kuzu’ya, Bekir Bozdağ’dan öyle bir destek geldi ki… ??? Başbakan yardımcısı, Obama’nın parlamentoda hiç yetkisi yok, ama “Hem Atatürk’ün hem İnönü’nün hem Menderes’in hem yürütme hem yasama elindedir. Tam bir başkanlık sistemidir. Bugünkü Amerikan sisteminden daha güçlü başkanlardır” diyor. Şaşırdınız mı?.. Ben şaşırmadım: Zira Atatürk’ü Ebedi Şef, İnönü’yü Milli Şef diye elleri sopalı, halka zulüm eden birer lider gibi gösterip karalayan… ve faşist başkanlar diye tanımlayan Başbakanı’nın; bu iki büyük insana söylemediğini bırakmayan konuşmaları… on yılda demokrasiyi kakokrasiye çeviren Menderes’i örnek alan açıklamaları aklıma düşüverdi. “İşte bu kadro, işlerine geldi mi gerçekleri eğip bükerler” dedim. ??? Halkı kendi siyasal yararlarına dönük konuma getirmek için, dün yerden yere vurdukları insanları ve sistemi, bugün örnek almaktan bir an tereddüt etmezler. Dün diktatör, zalim diye saldırdıkları Atatürk ve İnönü’yü; bugün patronlarının ikbaline hizmet yolunda ABD’yi de kıskandıracak birer başkan diye tanımlamak ve… … 27 Mayıs 1950’de, 27 yıl sonra sona eren dönemi; bugün savundukları başkanlık sistemi uğruna savunmaktan da kaçınmazlar. ??? Şecaat arz ederken sirkatin söylermiş; umurlarında değildir. Sarıgül Haziranda CHP’de mız bilgilere göre güven eksikliğinin giderilmesi için geçmişte DSP’de Bülent Ecevit’in sağ kolu olarak görev yapan Hüsamettin Özkan “arabuluculuk” yapıyor. mesajlar gönderiyorlar. Kılıçdaroğlu’nun son bir ay içinde Özkan ile iki kez buluşarak Sarıgül meselesini konuştuğu ileri sürülüyor. CHP lideri, süreci partideki en yakın kurmaylarıyla dahi paylaşmadan tek başına götürüyor. Sarıgül konusunda tereddütleri olsa da “Ya koltuğum giderse” kaygısı taşımadığı belirtiliyor. İstanbul’u CHP’ye kazandırma olasılığı kimin daha yüksek ise koltuğunu kaptırma pahasına bile olsa seçime Arabulucu Özkan kaygısı Koltuk taşımıyor Kılıçdaroğlu ile Sarıgül henüz yüz yüze, ikili bir görüşme yapmış değil. Ancak her ikisi de bir araya geldikleri Özkan aracılığıyla birbirlerine dolaylı Peki “Sarıgül kararı” ne zaman ve nasıl kamuoyuna açıklanacak? Kılıçdaroğlu’nun kafasında şekillenmeye başlamış bir takvim de var. Yerel seçimler 2014 Mart ayında. CHP lideri İstanbul adayını oldukça erken açıklayacak. Kafasında, adayını “yaz başında” açıklama düşüncesi var. Önümüzdeki günlerde olağanüstü bir gelişme olmazsa haziran başı gibi Sarıgül’ün CHP’ye geçişi ile İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adaylığı bir arada açıklanacak. CHP lideri bu geçişi öyle sessiz sedasız yapma niyetinde de değil. İstanbul’da büyük bir törenle ve şölen havasında açıklayacak İstanbul adayını.... havasında Şölen davet Sarıışık’a ikinci tutuklama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında ifadesi alınan eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Şükrü Sarıışık “ikinci kez” tutuklandı. Balyoz davası sanıkları emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık ve emekli Korgeneral Doğan Temel, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında ifadeleri alınmak üzere Ankara Adliyesi’ne getirildi. Sarıışık ve Temel’in ifadesini, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarından Mustafa Bilgili aldı. Sorguların ardından emekli Orgeneral Sarıışık, tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesiyle görevli Ankara 1 No’lu Hâkimliği’nde hâkim karşısına çıkan Sarıışık tutuklandı. Temel ise sorgusunun ardından bu soruşturma kapsamında önce serbest bırakıldı ancak soruşturmayı yürüten savcı Bilgili, Temel’in Batı Çalışma Grubu faaliyeti döneminde yurtdışında olduğuna ilişkin beyanı üzerine Genelkurmay Başkanlığı’ndan bu konuda belge istedi. Genelkurmay’dan gönderilen belgede Temel’in o dönemde yurtdışında olmadığının anlaşılması üzerine tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen Temel, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. MERKEL’İN GÜNDEMİ TİCARET Almanya Başbakanı Angela Merkel iki günlük ziyaret için pazar günü Türkiye’ye geliyor. Kahramanmaraş’taki Alman Patriot bataryasını ve Kapadokya’yı ziyaret ettikten sonra resmi temaslar için Ankara’ya gelecek. Ziyarette öne çıkacak başlıklar şöyle: 1. Çözüm Türkiye’de: Anayasa ve İmralı sürecini, ülkesinde 800 bin Kürt barındıran Merkel yönetimi yakından izliyor ve destekliyor. Türkiye’nin PKK’nin Almanya’daki finans kaynakları ile mücadele taleplerine “Elimizden geleni yapıyoruz ama sorunun asıl çözüm yeri Almanya değil Türkiye” yanıtı veriliyor. 2. Vizesiz giriş zor: Türkiye’nin AB üyeliğine karşı tutumu bilinen Merkel, müzakerelerin sürmesini ise destekliyor. Ankara’nın istediği Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat kolaylığı konusuna ise “güvenlik” gerekçeleriyle mesafeli duruyor. 3. Patronlarla geliyor: Merkel’in ziyareti sırasında Ankara’da iki ülkenin sanayi devlerinin yöneticilerinin katılacağı TürkAlman CEO (Patronlar) Zirvesi de yapılacak. Avrupa’nın derin bir ekonomik krizden geçtiği dönemde Merkel’in amacı Türkiye üzerinden Alman ürünlerine yeni pazarlar bulabilmek. Türkiye’nin yatırım beklediği Volkswagen’in patronu ise Ankara’ya gelmiyor. 4. Suriye’de yeni adım yok: Suriye’ye müdahaleye sıcak bakmayan Almanya, Esad’ın gidişini sağlayacak diplomatik temaslar, muhalefetin birleştirilmesine destek ve mültecilere insani yardımla yetinilmesinden yana. ŞANLI HİÇ İSTENMEMİŞ Kİ! Başbakan Erdoğan ve AKP yetkilileri Almanya’yı terörle mücadelede yeterince işbirliği yapmamakla itham ediyor. Bunun son örneği DHKPC’nin ABD Büyükelçiliği’ne yaptığı saldırı sonrasında geldi. Ankara, intihar saldırısını düzenleyen Ecevit Şanlı konusunda Almanya’nın uyarıldığını söyledi. Alman diplomatik kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Türkiye hiçbir zaman Almanya’dan Şanlı’nın iadesi ya da sınır dışı edilmesi talebinde bulunmamış. Aralık ayı sonunda Ankara’dan Berlin’e “Bu şahıs bazı hazırlıklar içinde olabilir” uyarısı gitmiş. Ocak ayında ise Almanya’dan “Şanlı bizde yok” yanıtı verilmiş. Şanlı’nın Almanya’da bulunduğu süre içinde, Ankara’dan resmi bir iade ya da sınır dışı talebi hiç olmamış. Askeri casusluk davası Mahkeme üyesi Hamzaçebi: CD’lerin ve DVD’lerin el koyma işlemi sırasında imajlarının alınmaması, ‘delil sıhhatini’ tek başına zedelemez Poyrazköy davasında HİLAL KÖSE şok değerlendirme Poyrazköy davasına bakan mahkeme üyesi Mehmet Hamzaçebi, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği yazıda, CD’lerin ve DVD’lerin el koyma işlemi sırasında imajlarının alınmamasının, “delil sıhhatini” tek başına zedelemeyeceğini bildirdi. Hamzaçebi, Poyrazköy davasının dünkü oturumunda, bu görüşleri nedeniyle reddedildi. Mahkeme ise avukatların ret talebini kabul etmedi. Avukatlar duruşma salonunu terk etti. Kafes Eylem Planı, Amirallere Suikast, Gölcük’te ele geçirilen patlayıcıların gömülmesiyle ilgili belgeler ve ÇYDD yöneticileri hakkındaki dosyalarla birleştirilmesinin ardından sanık sayısı 85’e yükselen Poyrazköy davasına dün devam edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, üye yargıç Hamzaçebi’nin mahkeme başkanının yokluğunda 7 Aralık 2012’de Adalet Bakanlığı’na bir yazı gönderdiği ortaya çıktı. Hamzaçebi, bakanlığın talebi üzerine gönderdiği yazıda, Kafes Eylem Planı’nın bulunduğu dijitallerin usulüne uygun olarak numaralandırılıp mühürlü torbayla Emniyet’e götürüldüğünü ifade ederek, “Levent Bektaş’ın ofisinde yapılan aramada ele geçirilen CD ve DVD’lerle ilgili, o zamanki teknik donanım itibarıyla, arama sırasında imajları alınamadı. CD ve DVD’lerin Emniyet’te imajlarının alınmasının tek başına bu CD ve DVD’lere ilişkin tutanağın CMK 134’e aykırı olduğu, sıhhatini bu nedenle etkileyebileceği anlamı taşımayacağı, ele geçirilen delillerin tek başına bu nedenle zedelenmeyeceği açıktır” dedi. Bu CD ve DVD’lerle ilgili mahkemenin TÜBİTAK raporu aldırdığını ifade eden yargıç, şöyle devam etti: “Sanık avukatları, mahkemenin aldırdığı raporların sıhhatini etkilemek, CD ve DVD’lerin içeriği ile oynanmış izlenimi uyandırmak amacıyla, Tevfik Koray Peksayar isimli şahsa rapor tanzim ettirerek dosyaya sunmuşlardı. Gölcük’te İstihbarat Kısım Amirliği’nde zemine gömülü olarak bulunan harddisklerle ilgili Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından hazırlanan rapor, manipüle amaçlı dosyamıza sunularak, 1 No’lu CD ve 3 No’lu DVD’nin hash değerleriyle oynandığı izlenimi vermeye çalışılmıştır.” Yargıç, Kafes Eylem Planı bulunmadan Avukatlar hâlâ delil bekliyor OZAN YAYMAN ‘Son 3 yılda yaklaşık 14 bin asker ayrıldı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK), 1 Ocak 200921 Ocak 2012 tarihleri arasında kendi istekleriyle ayrılan general, amiral, subay ve astsubay sayısının 13 bin 751 olduğunu bildirdi. CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı, Bakan Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle sunduğu soru önergesinde, “TSK’de 2009 yılından bugüne istifa eden, general, amiral, subay, astsubay, uzman erbaş sayıları nedir? ” sorusunu yöneltti. Yılmaz ise verdiği yanıtta, 2012 Ağustos şurasından sonra Tümamiral Kemalettin Gür, Tuğgeneral Necati Tekin ve Tuğgeneral Hakan Taşkesen’in emekli olduğunu hatırlattı. Yılmaz, “TSK’den 1 Ocak 200921 Ocak 2012 tarihleri arasında kendi istekleriyle ayrılan general, amiral, subay ve astsubay sayısı 13 bin 751’dir. 2009, 2010 ve 2011 yıllarında sözleşmeli statüde görev yapan toplam 4 bin 967 uzman erbaş, kendi istekleriyle sözleşme yenilemeyerek TSK’den ayrılmıştır” bilgisini verdi. İZMİR İzmir merkezli yürütülen ve kamuoyuna “askeri casusluk” olarak yansıtılan soruşturmada sanık avukatları, duruşmaya iki ay kalmasına karşın ek delil klasörünün kendilerine verilmemesinden yakınıyor. Soruşturma kapsamında 55’i asker 85 kişi, gizli askeri bilgileri temin etme suçlamasıyla tutuklu bulunuyor. Toplam sanık sayısı ise 357. Bazı basın organlarında, ek delil klasörlerine dayanılarak haberler yapılmasına karşın, söz konusu evrakları avukatların elde edememesi dikkat çekiyor. Avukatlar, İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 16 Nisan’da başlayacak duruşmaya iki aydan az bir süre kaldığını vurguluyorlar ve etkin savunma için ek delil klasörlerine bir an önce ulaşmak istediklerini belirtiyorlar. Dosya kapsamında müvekkilleri bulunan avukat Murat Ergün, ek delil klasörlerinin henüz avukatlara teslim edilmemesinin, talimatla ifade verecek sanıklar için de sıkıntı yarattığına dikkat çekerek, “16 Nisan’daki duruşma öncesi talimatla ifadeleri alınmak istenen insanlar da zor durumda. Çünkü ek delil klasörlerini hâlâ görebilmiş değiller. Bu deliller görülmeden nasıl ifade verilecek? Bu anlamda ciddi bir sıkıntı var” dedi. ‘Milliyetçilik’ Meclis’i gerdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li Kamer Genç, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ben bütün milliyetçilikleri ayak altına aldım, ezdim” sözlerine Meclis kürsüsünden “Her p.ç olmayan insanın muhakkak bir milliyeti vardır. Benim milliyetimi ezmeye çalışan ayakları, onun bir yerine s...” yanıtını verdi. TBMM Genel Kurulu’nda şehir hastanelerine ilişkin yasa tasarısının görüşmeleri sırasında tartışma yaşandı. Gerginlik CHP Milletvekili Ahmet Toptaş’ın TBMM’nin birinci dönem milletvekillerinden Ali Çetinkaya’nın ölüm yıldönümü nedeniyle yaptığı gündem dışı konuşma ile başladı. AKP’li vekiller İstiklal Mahkemeleri hâkimlerinden Çetinkaya’nın aleyhine ifadeler kullandı. CHP’li Kamer Genç ise “İstiklal Savaşı sırasında Yunanlarla işbirliği yapanlar var. Şimdi o onursuz insanların yansımaları TBMM’ye gelmiştir” dedi. AKP’li Ayşenur Bahçekapılı ise Genç’e “Siz bize onur dersi verecek kapasitede değilsiniz” deyince yanıt vermek için kürsüye yürüyen Genç, “Dürüst adam onurludur, hırsızlık yapmayan adam onurludur. Tayyip Erdoğan diyor ki ‘ben bütün milliyetleri ayak altına aldım, ezdim’ diyor. Her onurlu adamın muhakkak bir milliyeti vardır. Benim milliyetimi ezmeye çalışan ayakları, onun bir yerine s...” dedi. Savcılık: Casusluktan yargılanmıyorlar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyuna “askeri casusluk” olarak yansıtılan adli süreç kapsamında ilgili dosyadaki 357 sanığın hiçbirinin “casuslukla” suçlanmadığını bildirdi. Savcılık, TMK’nin 10. maddesiyle görevli cumhuriyet başsavcılığının 2010/640 sayılı soruşturmasıyla ilgili yazılı ve görsel medyada yer alan bazı haberler üzerine, İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili İzmir Adliyesi Basın Sözcüsü Ali Haydar imzasıyla bir açıklama yaptı. Açıklamada, kamuoyuna yansıtıldığının aksine hakkında casusluk suçlamasıyla soruşturma yapılan ya da dava açılan hiçbir kişinin bulunmadığı bildirildi. Açıklamada, “Başsavcılığımızca 88’i tutuklu toplam 357 kişi hakkında, çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetme, örgüte üye olma, kişisel verilerin kayıt edilmesi, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme ve yasaklanan bilgileri temin suçlarından kamu davası açılmış olup, düzenlenen iddianamede hakkında casusluk suçlaması ile soruşturma yapılan ve dava açılan hiçbir sanık bulunmamaktadır” denildi. Manipüle etmek istediler önce sanık Eren Günay’a savcılıkta bu planın sorulması iddialarına ilişkin de şu yanıtı verdi: “Planın tespiti, önceden savcıya sözlü olarak bildirilmiş, savcının talebi üzerine daha sonra rapor tanzim edilmiştir. Şifahi olarak önce tespit edilen hususların raporlaştırılması söz konusudur. Bu durum, Eren Günay’a sorulmasına bir engel teşkil etmemektedir.” Sanık avukatları da bu görüşleri nedeniyle Hamzaçebi’yi reddetti. Avukat Celal Ülgen, “Bu metin sizin vereceğiniz kararın gerekçesi; kaç gün önceden söylemiş oldunuz. Savunmaya bu kadar saygısızlık yapılabilir mi? Bu metni bir savcı bile yazmaz. Mahkeme bu durumda yargılama yapamaz, çekilmeli” diye konuştu. Tutuklu sanık Tuğamiral Fatih Ilgar da “Tüylerim diken diken oldu. Biri gelse ‘CD’leri ben ürettim’ dese kimsenin umurunda değil. Dijital terör karşısında, cami avlusuna bırakılmış kadar savunmasızız” dedi. Avukatların talebini reddeden heyet, Hamzaçebi’nin yazısının davanın esası na ilişkin yorum ve subjektif değerlendirme içermediğine karar verdi. Davanın öğleden sonraki oturumuna, reddedilen yargıç Hamzaçebi’nin katılması üzerine sanık avukatları salonu terk etti. Hamzaçebi, salonu terk eden avukatlara, “Beni reddettiniz ama ben tarafsızlığımı yitirmediğimi düşünüyorum” dedi. ‘Yargıç bunu yazamaz’ Duruşmada söz alan sanıklardan Deniz Cora, “amirallere suikast” iddianamesinde, suikast yapılacağı iddia edilen eski Deniz Kuvvetleri komutanları emekli oramiraller Metin Ataç ve Eşref Uğur Yiğit’in mahkemeye çağrılarak tanık olarak dinlenmesini istedi. Mahkeme üyesi Hamzaçebi’nin “amirallere suikast diye bir dava yok” demesi üzerine, duruşma salonunda izleyici olarak bulunan Deniz Cora’nın oğlu Burak Cora, tepki gösterdi. “Amirallere suikast davası diye bir dava yoksa bu adamlar neden yargılanıyor?” diye bağıran Cora, gözaltına alındı. Cora, ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldı. oğlu gözaltına alındı Cora’nın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle