18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2013 PAZAR 8 HABERLER Kitle örgütleri Ortadoğu’da yaşanan acılarda AKP’nin rolü olduğuna dikkat çekti: Bölgesel savaşı körüklüyorlar BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP KESK, DİSK, TMMOB ve TTB, Suriye’deki savaş ile Ortadoğu’da yaşanan acıları ve sorunları dile getirmek için kitlesel bir basın açıklaması düzenledi. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, TTB Genel Merkez Konsey Üyesi Dr. Osman Öztürk ile KESK Gaziantep Şubeler Platformu EğitimSen Şubesi Başkanı Ömer Faruk Koç, basın açıklamasında hükümetin iç ve dış politikalarını eleştirerek “Savaşa hayır” dediler. Kamu çalışanlarının yanı sıra İHD ve siyasi parti temsilcilerinin katıldığı basın açıklamasında, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “Katil ABD, işbirlikçi AKP”, “Kürdistan faşizme mezar olacak”, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Rojava’ya selam direnişe devam” sloganları atıldı. Yağmur nedeniyle geç başlatılan kitlesel basın açıklamasında konuşan Kani Beko, akan kanı durdurmanın zamanının geldiğini belirterek “40 bin insanımızı kaybettik. Artık Kürt sorunu çözümlenmeli ve demokratik talepler yerine getirilsin istiyoruz. Bugün Türkiye’de silahlara ayrılan para toplamda 400 milyar dolar. Biz silaha ve savaşa değil barışa kaynak aktarılmasını istiyoruz. Bu topraklarda barış olmasını istiyoruz. Ama AKP hükümeti bu topraklarda kan döktü ve döküyor. AKP hükümetinin tüm bu yaptıkları yetmezmiş gibi bir de 12 milyon işçinin kıdem tazminatına el koymak istiyor. Kıdem tazminatını AKP hükümetine yedirtmeyeceğiz” diye konuştu. KESK Genel Başkanı Lami Özgen tüm hükümetlerin bölgenin sorunlarını bilmesine rağmen çözüm üretmediklerini söyledi. Özgen, AKP’nin etnik ve mezhepsel çatışmaları, radikal İslamcı silahlı çeteleri destekleyerek bölgedeki savaşı körüklediğini öne sürdü. KESK Gaziantep Şubeler Platformu adına konuşan EğitimSen Şube Başkanı Ömer Faruk Koç da, Suriye’de AKP iktidarı tarafından derinleştirilmeye çalışılan iç savaşın bedelini, sivil halka ödettirilmek istenmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi. Silivri Çökerken... İki fırtına, siyaseti hallaç pamuğu gibi attı... 1) Baransu’nun belgesini açıkladığı 2004 yılı Milli Güvenlik Kurulu kararı; 2) Anayasa Mahkemesi’nin Balbay’ın tahliyesini dayatan kararı... Bu iki olay, sadece siyaseti sarsıp darmadığınık etmedi, aynı zamanda 5 yıldır Silivri mahkemelerindeki hacıyatmaz oyununu da sona erdirdi. Sanırım bir alçaklık döneminin sonuna doğru gidiyoruz... MGK belgesi ve Balbay / Silivri mahkemeleri odaklı kalalım yazıda. İktidar yandaşları A. Beki, O. Çalışlar ve ortakları, “Baransu yeni bir şey açıklamadı, bu zaten biliniyordu vb.” diyerek, olayı hafifletmeye çalışıyor... Üstelik düne kadar yağbal ortaklığı ile devleti paylaştıkları cemaate veryansın ediyorlar... Hayır Baransu, sağda solda böyle bir şey var dedikodusu yapılan konunun belgesini açıkladı. Bu öyle önemli ki, Başbakan “Bu vatana ihanettir” dedi ve her zaman yaptığı gibi yargıya müdahale etti: “Devletin de mahremi vardır... Buna dokunduğunuz anda yargı da gereğini yapmak durumundadır. Eğer yargı gereğini yapmıyorsa, yargı da anayasa suçu işlemektedir.” “Belge”ye baktığımda, ortada “vatana ihanet” bir şey görmüyorum! Olsa olsa, iktidarın cemaate taaa ne zaman başlayan bir ihaneti söz konusu olabilir! Cemaati kontrol altında tutma kararlılıkları! Zaten RTE’ye bağlı “terör mahkemesi” de harekete geçtiğine göre, RTE ve Gülen, dönülmez akşamın ufkunda birbirlerine el salladı... RTE, Gülen’i Türkiye’ye çağırmıştı anımsayın.. Acaba, cemaat yargısının kendisini hedef olan MİT operasyonuna misillime, gelir vakti zamanı, diyerek Gülen’i el altında tutma amacı mı taşıyordu?.. HHH Neyse, biz işimize bakalım... Anayasa Mahkemesi’nin Balbay’ın haksız tutuklanmasının giderilmesini isteyen kararını, Silivri mahkemesi sallıyor. İki gün oturdular konuştular, karar vermediler. Oysa yapacakları basitti. Cemaatin güdümünde olduğu konusunda hakkında epey yazılıp çizilen mahkeme neden karar vermedi? a) Aynı zamanda, diğer tutuklu milletvekillerini de salıverecek... 5 yıldır ısrar ettiği “karar bütünlüğü”nde ilk kez büyük bir delik açılmış olacak. Bu delik aslında, bütün kararlarını sorgulatıcı niteliktedir... b) Mahkeme düşünüp duruyor: Anayasa Mahkemesi’nin kararına hemen uysa, şu sıralarda cemaatiktidar arasındaki savaşta, hükümete destek mi olmuş olur? c) Hukuk yalamış birilerinin “böyle komplo teorisine ne dalıyorsun, mahkeme hukukun gereğini yapacaktır” dediğini duyar gibiyim... d) Bu mahkemeler yasalara, hukuka uygun yargılama yapmadıkları için, boşa kürek sallamayın. Bunlar siyasi mahkemelerdir, üstelik feshedilmişlerdir. Kendilerini siyaseten görevlendirmiş kimlerse, onlara göre hareket edeceklerdir. Dört günü böyle geçirdiler. e) Ama yine de eninde sonunda, belki de yarın, Mustafa’yı bırakacaklar. Yoksa halk Silivri’ye yığılacak yine! f) Olayın diğer bir yönü, Yargıtay’ın ne yapacağıdır! Anayasa Mahkemesi’nin kararı, Yargıtay’ı da etkileyecektir. Yargıtay, Balyoz kararını onayladı. Hukuka ve adalete yeminli tarafsız bir mahkemenin kayıtsız kalamayacağı savunma delillerinin hiçbirini dikkate almadı; mahkumiyet kararı veren mahkemenin beyni ve inancıyla hareket etti. Ergenekon kararında da Balyoz’daki gibi hareket edeceğine ilişkin beklenti varken birden karşılarında Anayasa Mahkemesi’nin Balbay kararını buldular. g) AYM, milletvekili sorumluluklarını yerine getirmesinin engellendiği gibi, dar bir alanda karar verdi. Yargıtay, esasa ilişkin olarak mahkumiyetleri onaylayabilir. Milletvekilleri belki bir daha tutuklanamaz. Yargıtay’ın söz konusu dairesinin, kararını, mümkün olduğunca Balyoz’a paralel vereceğini varsayabiliriz. h) Baransu’nun açıkladığı belge, aslında, mahkemelerin hukuksuz niteliklerini de ortaya çıkardı. Baransu bunu hesap etmedi tabii ki. 2004 MGK kararı biliniyordu ama elde resmi belge yoktu. İlker Başbuğ ve avukatı İlkay Sezer’in talebi üzerine, mahkeme Başbakanlık’tan 2004 MGK belgesini istedi. Çünkü, Başbuğ’ların İnternet Andıcı davası aslında MGK kararlarına dayanıyordu. Başbakanlık, bu isteği Genelkurmay’a gönderdi. Daha sonra mahkeme ne halt ettik biz diyerek Genelkurmay’a telefon etti ve bu isteği yok hükmünde sayın dedi! Genelkurmay da oyunu oynadı! Vah vah! Ne söylense azdır! Belge gelseydi, Başbuğ’ların davası çökecekti. Gördüğünüz gibi mahkemenin gerçeği aramak diye zırnık bir tutumu yok. i) Ergenekon, bu yönüyle de resmen çökmüştür. İlker Paşa ve diğerleri boşuna yatmayı sürdürüyor. Zalimin zulmü bitmez. Yargıtay’ın Başbuğ’ların kararını bozması kaçınılmazdır. j) Şüphesiz, Yargıtay’ın Ergenekon’da da onaylayabileceği hiçbir karar yoktur aslında. k) Son olarak: Ergenekon’da açılan büyük gedikler bu davayı paçavraya döndürdü. Şüphesiz, Balyoz da bundan etkilenecek. Davalar birden çökebilir beklenmedik gelişmelerle veya tamamen çökmeleri bir iki yılı daha bulabilir... l) RTE’ye “büyük affedici” payesi umarım kalmaz! m) Ey cemaat, size yazıp duruyorum, bitirin şu davaları, yoksa hepsi üzerinizde kalacak! Yüksekova’da polis kurşunuyla ölenler için düzenlenen törende çatışmalar yaşandı Cenazede gerginlik nANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli ve muvazzaf subayların yargılandığı kritik davalarda sessiz kalmasını eleştirerek Donanma Komutanı görevindeyden kendi isteğiyle emekli olan Oramiral Nusret Güner, TSK’ya bağlı sosyal tesislere girişinin yasaklandığını açıkladı. Güner, “twitter” hesabından yaptığı açıklamada, TSK sosyal tesislerine girişinin “6 ay süreyle yasaklandığını” yazdı. Güner, yasaklama kararının da bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel tarafından verildiğini bildirdi. “TSK bana sahip çıkmasa da, ilerde bana tarih sahip çıkacak” diyen Güner şunları yazdı: “Sosyal Tesislere girişimi yasaklama yetkisi, bizzat Genelkurmay Başkanına aittir... Bugün, Türk Milleti/ TSK/ Deniz Kuvvetleri bana sahip çıkmıyor görünse de; ilerde, tarihin bana sahip çıkacağına hiçbir şüphem yok.” Oramiral Güner’e askeri tesisler yasak MAHMUT ORAL nYurt Haberleri Servisi CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve beraberindekiler, Fethullah Gülen’in 12 Ekim 2012’de vefat eden kardeşi Hasbi Nidai Gülen’in Pasinler ilçesindeki köyüne taziye ziyaretinde bulundu. Öğüt ve CHP Erzurum il yönetimi, Hasbi Nidai Gülen’in mezarının bulunduğu Pasinler ilçesinin Korucuk köyüne gelişlerinde köylüler tarafından karşılandıktan sonra Gülen Araştırma Vakfı Misafirhanesi’ne geçtiler. Burada bir süre oturan Öğüt ve beraberindekilere, Fethullah Gülen’in amcasının oğlu Necdet Gülen, taziye yerinin köyün girişindeki evlerinde olduğunu ve bu misafirhaneye hiçbir siyasi partiyi almadıklarını söyledi. Gülen, “Onun için misafir edemeyiz sizi kusura bakmayın. Buyurun evime gelin, başımın, gözümün üstünde yeriniz var” dedi. Gülen ile konuşan Öğüt, kendisinin Ardahan Milletvekili ve bölge insanı olduğunu, buraya da taziye amacıyla geldiklerini kaydetti. CHP’lilerden Gülen’in kardeşi için taziye nYurt Haberleri Servisi Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin dönüşümüyle ilgili “23 sene içerisinde bugün bizi çok farklı şekilde eleştirenler de yapılan işten memnun olacak. Yeter ki iyi planlayalım” dedi. Antalya’da “Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi Değerlendirme Toplantısı”nde konuşan Avcı dershanelerin dönüşümünün eğitim açısından yararlı ve verimli olacağını ileri sürdü. Avcı. “İşin getirilmek istendiği siyasi boyutlar sizi üzmesin. Biz meseleye önce eğitimciler olarak bakmak durumundayız” diye konuştu. Avcı: Eleştirenler de memnun olacak DİYARBAKIR Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde PKK’lilerin mezarlarının tahrip edilmesini protesto gösterilerinde çıkan olaylarda yaşamını yitiren Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir’in cenaze töreninde olaylar çıktı. Van’da yapılan otopsinin ardından BDP’li yöneticilerin de katıldığı uzun bir konvoyla Yüksekova’ya getirilen cenazeler, ilçe girişinde binlerce kişi tarafından karşılandı. Cenazelerin karşılanması sırasında bölgede önlem alan polisler ile toplanan grup arasında gerginlik yaşandı. Gerginlik sırasında polis basınçlı su ve plastik mermi kullandı. Olaylar BDP’li yöneticilerin devreye girmesi ile yatıştırıldı. Cenaze aracının yoluna devam etmesi üzerine olaylar sona erdi. Tören nedeniyle kent merkezi Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca ilçeleri ile beldelerde eczane ve fırınlar dışında kepenkler açılmadı. Yüksekova’daki olaylar sırasında yaşamını yitiren 4 çocuk babası 35 yaşındaki Mehmet Reşit İşbilir ile yeğeni 2 çocuk babası 32 yaşındaki Veysi İşbilir’in otopsi raporları, hedef gözetilerek öldürüldükleri iddialarını gündeme getirdi. Ölenlerden birinin vücudundan 6, diğerinin vücudundan ise 2 kurşun çıktı. Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir’in Van Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsi işlemleri tamamlandı. Dün gece Adli Tıp uzmanları, Van Barosu üyesi avukatlar ve Van Cumhuriyet Savcısı Ahmet Salih Bilge’nin gözetiminde yapılan otopsinin ardından ön otopsi raporu çıktı. Ön otopsi raporlarında Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir’in de ateşli silah sonucu yaşamını yitirdiği belirtildi. Amca ve yeğen İşbilir’in cenazeleri ise Van’da dini gerekler yerine getirildikten sonra kalabalık tarafından Yüksekova’ya götürüldü. Cenaze konvoyunda BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, PM üyesi Ramazan Yıldız, BDP Van il ve ilçe örgütü yöneticileri, bölge belediye başkanları, il genel ve belediye meclis üyeleri ile sivil toplum örgütü temsilcileri de yer aldı. Cenazeleri Yüksekova girişinde Yeniköprü mevkiinde bulunan Manis Köprüsü civarında kitlesel olarak karşılandı. Öte yandan Van’dan cenazelerle beraber Yüksekova’ya gitmesi beklenen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, uğurlamaya yetişemeyince Yüksekova’daki cenaze törenine katıldı. Burada cenazeleri karşılayan on binlerce kişiye polis gaz bombalarıyla müdahale etti. Göstericilerin de taş ve molotofkok Cenazeler geldiğinde bölgede önlem alan polis ile gruplar arasında gerginlik yaşandı. Polis basınçlı su ve plastik mermi kullandı. Fotoğraf: VEDAT ARIK teyli ile karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Kısa süren çatışma sonrasında Demirtaş, Tuncel ve BDP’li milletvekillerinin bulunduğu heyetin araya girmesiyle kalabalık cenazeyi camiye götürmek üzere yürüyüşe geçti. Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı ile PKK bayraklarının taşındığı yürüyüş sonrası cenazeler, Yüksekova’da Akalın Mezarlığı’nda toprağa verildi. İHD Hakkâri Şubesi Başkanı İsmail Akbulut ve İHD Hakkâri Şubesi Başkan yardımcısı Ferzende Taş ile MAZLUMDER Hakkâri Şubesi Başkanı Cengiz Şen, MAZLUMDER Hakkâri Şubesi Başkan yardımcısı Yaşar Kaplan da ayrı bir heyet olarak dün olayların yaşandığı yerde incelemelerde bulundu. Cengiz Şen “Demokratik eylemlerde polisin silah kullanması doğru değildir. Olay yerinde polise silah atıldığına dair bir bulguya rastlamadık. Olayı çatışma diye sunmak doğru değildir. Öldürülenlerin sivil vatandaş olduğu fakat medyaya PKK’li olarak yansıtılması doğru değildir. Tüm Yüksekova halkını da sağduyuya davet ediyoruz” diye konuştu. Öte yandan ANF’den yapılan açıklamada gösteriler sırasında bir kişinin ağır yaralandığı açıklandı. İstanbul’da da sert müdahale İstanbul Haber Servisi Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri dün akşam Galatasaray Lisesi önünde Yüksekova’da Mehmet Reşit ve Veysel İşbilir’in öldürülmesini protesto etti. Eylemde “Barışa kurşun sıkanlardan hesap soracağız” “AKP’nin ‘barışı’ Gever’de bitmiştir. Şehid namirin” pankartları açıldı. HDK İstanbul il yürütmesinden Atilla Özdoğan, insanların kutsalı olan mezarlıklara saldırının durdurulmasını istedi. BDP İstanbul İl Eşbaşkanı Emrullah Bingül, Başbakana “Gever’de analar ağlıyor. Bu saldırının Roboski’nin yıldönümüne yakın bir tarihte gerçekleşmiş olması da manidardır. Sorumluları ortaya çıkarın” die seslendi. Açıklamadan sonra Tarlabaşı’na yürüyen kitleye polis gaz bombaları ile müdahale etti. Eylemciler de polise taş ve havai fişekle karşılık verdi. Erdoğan: Hakkâri’yi karıştırmak isteyenler var Başbakan Tayyip Erdoğan, Tekirdağ’daki temasları sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Hakkâri’deki olaylara ilişkin “Bir yıldır sıkıntı yaşamıyoruz ama bakın şurada 2 gündür yine Hakkâri’yi karıştırmak isteyenler var, karıştırıyorlar. İşte geliyorlar, kamu binalarına saldırıyorlar, bir taraftan özel bir öğrenci pansiyonunu işgal etmeye çalışıyorlar. Yani bunların bir defa ülkeyi sevmek gibi bir derdi yok” ifadelerini kullandı. öcalan: SEÇİM hesabı kaos NEDENİ OLUR YÜKSEKOVA İÇİN PROVOKASYON UYARISI nANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru verdi. Önergenin gerekçesinde, hükümetin, son dönemde izlediği dış politikanın Kafkasya, Karadeniz, Balkanlar ve Doğu Avrupa, Ege ve Akdeniz ile Ortadoğu’yu ve Basra Körfezi’ni içeren geniş bölgede Türkiye’nin öteden beri var olan ağırlık ve etkinliğini giderek sorunlu hale getirdiği belirtildi. CHP, Davutoğlu için bir önerge daha verdi. Önergenin gerekçesinde başka ülkelerin içişlerine karışıldığı belirtilek taraf olunduğu vurgulandı. CHP’den Davutoğlu için gensoru Sürece hakem heyeti şart BDP: Barış baltalanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP, Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in İmralı Adası’na ziyaretlerinin ardından terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın bir mesajını getirdiklerini bildirdi. Öcalan’ın heyete, “Süreç konusunda umudumu halen korumakla birlikte hükümetten daha olumlu bir müzakere girişimi bekliyorum. Tam bir demokratik cumhuriyetin inşa edilmesine giden süreçte her kim ki dar seçim hesapları içerisine düşerek, demokratik hamleleri geciktirirse, kaos ve çatışma şartlarına davetiye çıkarmış olur” dediği kaydedildi. BDP’den yapılan açıklamaya göre, mesajında basınla buluşma talebini yineleyen Öcalan, Yüksekova’da hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi. Öcalan, şunları kaydetti: “Demokratik çözüm için üç ayak önemlidir: Bunların başında; yasal zemin ve hukuki çerçeve gelmektedir. İkinci olarak, tarafı olmayan bir müzakere düşünülmeyeceği için tarafların ve statülerinin bu yasal çerçeve içerisinde tanımlanması gerekir. Bir izleme kurulunun ya da bir hakem heyetinin sürece dahil olması gerekir.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP, Yüksekova’daki olayları “Kürt sorununun çözümünü istemeyen odakların ortak operasyonu” olarak değerlendirirken HDP, “Sürecin baltalanmasına da Kürt halkına yönelik saldırılara da boyun eğmeyeceğiz” açıklamasını yaptı. Yüksekova’da önceki gün çıkan olaylarda, iki işçinin polis kurşunu ile öldürülmesi iddiası üzerine hem BDP’den hem de HDP’den ayrı ayrı açıklama yapıldı. BDP Genel Merkezi’nden Eş Genel Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak imzasıyla, tüm il örgütlerine gönderilen genelgede, “Bu katliam Kürt sorununun çözümünü istemeyen odakların ortak kontra operasyonu ve tasfiye planıdır” ifadeleri kullanıldı. HDP Eş Genel Başkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü imzasıyla yapılan açıklamada ise “AKP’nin cesaretsizliği, ‘çözüm ve barış’ı baltalamak için fırsat kollayanlar ittifakına güç veriyor” denildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise “Yüksekova’daki olay, AKP’nin ‘çözümden’ ne anladığını bir kez daha ortaya koymuştur. Olayın derhal aydınlatılarak sorumluların yargıya havale edilmesi şart” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle