18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ARALIK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 15 Suriye’de nispeten ılımlı ÖSO’dan umudu kesen ABD, Türkiye ve müttefikler İslamcılarla masada... Ankara’da cihatçılarla dans Dış Haberler Servisi Suriye’de El Kaide’nin güçlenmesine karşı Washington ve müttefiklerinin diğer cihatçı gruplarla doğradan görüşmeler yaptıkları iddia edilirken bu toplantıların bazılarının Türkiye’de gerçekleştiği de savunuldu. Amerikan Wall Street Journal gazetesinde önceki gün yer alan habere göre, Batılı yetkililer ABD ve Suudi Arabistan’ın Suriye’de Esad yönetimi kadar tehlikeli gördükleri El Kaide’nin elinin zayıflatılması gerekçesiyle, bu ülkede öne çıkan diğer İslamcı militanlarla işbirliği yaptığına işaret etti. Bu çerçevede Washington’ın kimi İslamcı gruplarla görüşmeler yaptığı, Riyad’ın bunun da ötesine geçerek doğrudan cihatçı İslam Ordusu’nu silahlandırma ve finansal destek yönünde harekete geçtiği iddiası da haberde dikkat çekti. Batı başkentlerinde El Kaide dışındaki İslamcı gruplara karşı hâlâ kaygılar olduğu, bunların Suriye’de şeriatla yönetilecek bir devlet kurma amacına vurgu yapıldığı da hatırlatıldı. ABD’nin Suriye’de Esad yönetimine karşı desteklediği laik ve ılımlı muhalif unsurların kazanmasına yönelik umutları yitirdiğine atıf yapılan haberde Obama yönetiminin El Nusra, El Kaide gibi terör listesinde yer almayan İslamcı E l Kaide’ye karşı çıkış yolları arayan Batılı ülkeler ve Ankara dahil müttefikleri Suriye’de şimdi İslam Cephesi’ne yüzünü döndü aktardı. Toplantıda İslamcıların, ÖSO komutanı General Selim İdris’in yönetimindeki muhalif Yüksek Askeri Konseyi’nin yeniden gözden geçirilmesini talep ettikleri, bu oluşumun liderlerinin kendilerine yeterli silah ulaştırmadıkları yönünde şikâyette bulundukları da kaydedildi. İslamcı militanların ayrıca Askeri Konsey’in İstanbul’daki karargâhının Suriye’ye taşınmasını da istedikleri ifade edilen haberde grubun İstanbul’daki toplantıda son taleplerinin “Suriye’nin Dostları” olarak da bilinen Türkiye’nin yanı sıra ABD, İngiltere, S. Arabistan’ın da aralarında olduğu “Londra 11’lisi” grubu ile doğrudan görüşmek olduğu da savunuldu. Habere göre bu toplantıdan bir hafta sonra ise Katar’ın girişimiyle İslamcılarla söz konusu ülkelerin heyetleri, Ankara yakınlarında bir yerde bir araya geldi. Batılı bir diplomata dayandırılan habere göre, gruplarla bağlantıya geçmek için bir heyet görevlendirdiği iddiasına da yer verildi. Batılı diplomatların bu işbirliğiyle gelecek ay gerçekleşmesi planlanan Cenevre2’ye İslamcı kimi grupların da destek vermesinin amaçlandığını söyledikleri savunuldu. Wall Street Journal, muhalif cepheden bir kaynağın, önceki günlerde 11 örgütün bir araya gelmesiyle oluşturulan İslam Cephesi’nden bir grubun, Suriye’de en geniş muhalif güç olarak bilinen Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) üst düzey üyeleri ve Katar Dışişleri Bakanı’nın İstanbul’da 31 Ekim’de buluştuğu ve toplantının iki gün sürdüğünü söylediğini El Nusra bağlantısı iddiası Ahrar el Şam, Sukur el Şam ve Tevhid Tugayları da görüşme masasında yer alan İslamcı gruplar arasında. Toplantıda İdris ile İslamcılar arasındaki açıklığın giderilmesine çalışıldığı savunuldu. Yakın zamanda İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bir raporunda Ahrar el Şam’ın El Kaide bağlantılı El Nusra ile beraber savaştığı, geçen 4 Ağustos’ta çocuk ve kadınları hedef alan saldırılara karıştığı yönündeki iddialara da yer verildi. Ancak bu iddiaların Ahrar el Şam tarafından reddedildiği de ifade edildi. Batılı diplomatların bu İslamcı gruplarla bağ kurulmasının arkasında Suriye’deki güçlü oluşumların El Nusra ya da El Kaide ile bağlantılı diğer gruplarla bağını kesmek amacı olduğunu savundukları kaydedildi. Haberde Batılı bir diplomatın “Bir şey yapmazsak bu grupların daha da radikalleşecebileceğini düşünüyoruz” görüşü de aktarıldı. Ayrıca Suriye’de siyasi çözüme yönelik gelecek ay gerçekleşmesi planlanan Cenevre2 konferansına muhalif İslamcı grupların katılımının sağlanması yönündeki çabalara Şam rejminin karşı çıkabileceği, ülkenin gelecekte laik çerçeveli bir yönetime sahip olmasından yana kimi çevrelerin cihatçılarla işbirliğine tepki göstereceğine de dikkat çekildi. Geç Gelen Özerklik Pişmanlığı İspanya’nın özerk anayasasının en önemli mimarlarından biri tarafından “pişmanlık” ilk kez bu düzeyde, bu kadar dolaysız ifade ediliyor. Demokratik anayasanın 35. yıldönümünde “El Pais”e konuşan Sosyalist Parti’nin kıdemli liderlerinden Alfonso Guerra; “1978’de (mevcut anayasayı) yaptığımızda, bölgesel milliyetçiler ‘Bu kadar özerklik bize yeter!’ demişti. Buna güvendik. Büyük saflık etmişiz!” dedi. ‘Sonu gelmeyen açık artırma’ Resmi “anayasa bayramı” vesilesiyle “El Pais”e (4 Aralık) uzun bir söyleşi veren demokrasiye geçiş dönemi lideri Alfonso Guerra, “İspanya’nın toprak bütünlüğünde kriz yaşandığını” itiraf ederek şunları ekledi: “İspanyol toplumu, anayasa adına bir pakt yapmıştı. Sorun bazı siyasi güçlerin şimdi bu paktı tanımaması. İspanya’da tarihi Katalan ve Bask bölgeciliği hep oldu… Demokrasiye geçişte biz, ‘herkese kahve’ adı verilen ve İspanya’nın tüm bölgelerine yayılan özerkliklerde karar kıldık. Katalan, Bask milliyetçilerini de kapsayan bu formül, herkesçe kabul edildi. KatalanBask milliyetçileri istenilen haklara başkalarının da sahip çıkmalarına itirazları olmadığını hep dile getiregeldiler. Ancak yaşananlar, geçmişteki bu taahhütlerle örtüşmüyor. Katalan, Bask bölgelerinin yetkileriyle diğer bölgelerin yetkileri eşitlendikçe; (bu iki ayrılıkçı yöre) çıtayı yükselttikçe yükseltti. Basklar, İspanya’dan şimdi ‘ortaklık yönetmeliği’ talep ediyor. Katalonya, ‘bağımsızlık’ istiyor. Taleplerde bu şekilde sonu gelmeyen bir açık artırma noktasına gelindi.” İspanya’nın saklanamaz egemenlik ve devlet krizini tüm açıklığıyla masaya yatıran Guerra söyleşisi, çok açıdan önemli. Demokrasiye geçişin tarihi tanıklarından ve tarihi aktörlerinden olan Guerra; lafı dolandırmadan kendisinin de desteklediği “herkese kahve” formülüyle inşa edilen “özerkliklerin” hata olduğunu, “anayasa yapıcılar” olarak kendilerinin aldatıldıklarını söylüyor. “El Pais”in “Pişman mısınız” yollu sorusuna “Açık olacağım” yanıtını veren Guerra; “(Anayasanın yapıldığı) 1978 yılında, bazı (Katalan, Bask!) bölgesel liderlerin bugünkü tavrını öngörseydim, (özerklik maddelerine ilişkin) farklı tavır benimserdim. İhtiyatlı olurdum. Bizlere verilen ‘Bu özerkliklerden daha ileri gitmeyiz, bize bu kadarı yeter’ teminatını yeterli bulmazdım. Saflık yaptık. Bugün yaşananlar saflığımızın kanıtı. Vaktiyle ‘ademi merkeziyetçiliğin bu kadarı bize yeter’ diyenler pozisyon değiştirdi. (Demokrasiye geçiş başlangıcında) sırf ortamı yatıştırmak (askeri devre dışı tutmak) maksadıyla o teminatların verilmiş olduğu ama bugün gelinen noktada amacın farklı olduğu ortaya çıktı. Evet bize bir bağlamda ihanet ettiler!” diyor. Alfonso Guerra “(merkezi devlete) sadakat paktı” diye nitelediği tarihi güvencelerin kaybolduğunu ve “İspanyol anayasasının yapısal bütünlüğünün bozulduğunu”söylüyor. Katalanların bağımsızlık referendumu niyetini “merkezi anayasanın ihlali” olarak tanımlayan duayen sosyalist vekil, özerk bölgelerin böyle bir hakka sahip olmadıklarını ileri sürüyor. Referandumda ısrar edilmesi halinde, İspanya’nın bölünmez bütünlüğünün güvencesi olarak anayasaya konulan “155. maddenin” tereddütsüz devreye sokulması gerektiğini belirtiyor. 155. madde kısaca “ülke çıkarları ve bölünmez bütünlüğün kırmızı çizgilerini aşan özerk bölgelerin”, “zor yoluyla” hizaya getirilmesini içeriyor. Demokrasiye geçiş yıllarında “özerkliklere” karşı olan ve bu gerekçeyle darbeye her an hazır görünen askerlerin sırf gazını almak amacıyla zamanında anayasaya dahil edilen söz konusu maddenin bugün yaşama geçirebileceğini söylemek, İspanya’daki egemenlik krizinin ne denli derinleştiğini ve ne denli kritik bir aşamaya geldiğini gösteriyor. İspanya’da gazetecilik yaptığım dönemde doğrudan tanık olduğum “demokrasiye geçiş döneminde” hiçbir politikacı tarafından bu tehdidin gündeme getirildiğini duymadım. “Kırmızı çizgiyi aşarsanız, devletin tüm imkânlarıyla zora başvururuz!” tehdidi İspanya’da bugün askerler ve sağ politikacılardan değil, ülkenin en deneyimli sosyalist liderlerinden birinden yükseliyor. Siyasi yelpazenin sol ve sağ kanadı, ayrılıkçılığa karşı icabında “zor kullanmak noktasında” birleşiyor. İspanya’nın ünlü sol düşünürü Fernando Savater’le Madrid’de gerçekleştirdiğim ve bu köşede bir süre önce yayımladığım söyleşi dizisini düşündüm Guerra’yı okurken… “Özerklikte fazla ileri gitmek hata oldu. Milliyetçilik yumuşamadı, bilendi” diyen Savater ile Guerra ortak çizgide buluşuyor. Ancak bu kez gerilim dozu yüksek eleştirileri bir entelektüel gözlemci değil, özerkliklerin inşasında bizzat rol alan ve sorumluluğu doğrudan paylaşan, pişmanlığını aktaran bir politikacı yapıyor. İki yıl öncesine dek meclis anayasa komisyonu başkanlığı yapan Guerra’nın pozisyonu; solu ve sağıyla Madrid’deki ortak iradeyi ortaya koyuyor: “Bölünmez bütünlüğe dokunma, yanarsın!” ÖSO liderinden şaşırtan açıklama Dış Haberler Servisi Suriye’de Beşşar Esad rejimine karşı savaşan muhalif gruplardan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) lideri General Selim İdris İstanbul’da yaptığı yazılı açıklamada Suriye’de etkisi gün geçtikçe artan El Kaide’nin durdurulması ve bölgeden atılması için Suriye rejim güçlerine katılabileceklerini belirtti. İngiliz Independent gazetesinde yer alan habere göre İdris, özellikle Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı örgüt başta olmak üzere yüzlerce yabancı savaşçının “Suriye’nin geleceği için çok tehlikeli” olduğunu belirtti. Haberde Batılı güvenlik birimlerinin, Avrupa ve ABD’den yüzlerce İslamcının, rejime karşı savaşmak amacıyla Suriye’ye gitmelerinin “büyük terör tehdidi” oluşturduğuna inandığı belirtilerek İdris’in, “son altı ayda, 24 farklı bölgede El Kaide ile savaştıkları ve aynı zamanda ordu ateşi altında kaldıkları” ifadesine yer verildi. Hizbullah liderinden Türkiye yorumu ‘El Kaide’ye karşı rejimle birleşiriz’ Suriye projesi başarısız oldu Putin, Bender’i ağırladı Dış Haberler Servisi Lübnan Hizbullahı lideri Hassan Nasrallah Türkiye’nin Suriye’de başarısız olduğunu belirterek “artık Suriye’nin dışındalar” dedi. Lübnan televizyonun OTV’ye açıklamalar yapan Nasrallah, Hizbullah olarak Türkiye’yle ilişkilerinde “yeni bir gelişme” olmadığını belirtti. Türkiye’nin Beyrut Büyükelçisi ile görüşmeler yaptıklarını da kaydeden Hizbullah lideri, komşularıyla ilişkisini de değerlendirdiği Türkiye’nin “Suriye projesi”nin başarısız olduğunu kaydederek “Türkiye artık Suriye’nin dışında”dır şeklinde konuştu. Nasrallah, Türk hükümetinin Irak’la “büyük sorun” yaşadığını, “İran’la soğuk” olduğunu da ifade ederek “Türkiye şu an Mısır’da ve bölgede nerede” diye sordu. Devlet krizi ve ‘ayrılıkçı ihanet’ (Fotoğraf: AFP) ÖSO açıklamasında, “Yabancı savaşçıların gruba katılımı, daha önce Irak’ta savaşmış Ebu Ahmed el Iraki’nin başında olduğu bir ağ aracılığıyla gerçekleşiyor. En barbar olanları Halep’te Ebu Ömer el Çeçen’in komutasında savaşan 200 Çeçen. Yabancı gönüllüler Suriye’ye vardıklarında patlayıcı yüklü yeleklerle donatılıyor” denildi. İdris’in ABD Dışişleri için hazırlattığı istihbarat raporunu inceleyen Washington Post gazetesi yazarı David Ignatius da 22 bin kişilik IŞİD’in güçlendiğini belirtti. Ignatius “Hassas operasyonlarda IŞİD’in omurgasını, 5 bin 500 yabancı savaşçı oluşturuyor” dedi. Örgütün aralarında gazetecilerin de olduğu 200’e yakın kişiyi rehin tuttuğunu kaydeden Ignatius “Türkiye sınırında kontrol ettiği bölgelerde, kaçıracağı kurbanlar için pusuda” ifadesini kullandı. Çeçenler en tehlikelisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Suudi Arabistan İstihbaratı Şefi Prens Bender bin Sultan ile bir araya geldi. Kremlin’den yapılan açıklamada, Moskova’ya gelen Bin Sultan ile gerçekleşen görüşmede Ortadoğu, Afrika’daki gelişmelerin ele alındığı ayrıca Suriye krizine ilişkin Cenevre2 konferansının yanı sıra İran ile 5+1 grubu arasında varılan nükleer anlaşmanın da konuşulduğu kaydedildi. uudilere suçlama Hasan Nasrallah, geçen ay 25 kişinin ölümüne yol açan Beyrut’taki İran elçiliğine yönelik ikiz intihar saldırının arkasında Suudi Arabistan’ın olduğunu ileri sürdü. Saldırıyı El Kaide bağlantılı Sünni örgüt Abdullah Azam Tugayları’nın üstlendiğini belirten Nasrallah, “Bu örgütün başkanı bir Suudi ve Suudi Arabistan istihbaratı ile bağı var” dedi. Suudi Arabistan’ın İslam ve Arap dünyasının lideri olmaya çalıştığını ve “başından beri” İran’ı bir “düşman olarak gördüğünü” belirten Nasrallah, Suriye’de bulunma nedenlerini de “Lübnan’ı korumak” olarak açıkladı. Öte yandan Katar, “dolaylı ya da doğrudan Suriye rejimiyle bir ilişki kurmadıklarını” açıkladı. Katar Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Suriye halkının yasal temsilcisi olarak Suriye Ulusal Konseyi’nin tanındığı” belirtildi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Lübnan gazetesi Asafir’e göre Katar’ın bölgedeki pozisyonunu ve stratejisini yeniden gözden geçirdiğini iddia etmişti. S ‘Bütünlüğe dokunan yanar!’ Rojava’nın Irak kapısı açıldı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PYD Süleymaniye Temsilcisi Muhammed Reşo, Irak ile Rojava arasındaki Tıl Koçer Sınır Kapısı’nın geçen cumartesi günü açıldığını belirtti. DİHA’ya konuyan Reşo, sınır kapısından sadece insani yardım malzemelerinin geçirilmesine, gazetecilerin ve farklı heyetlerin geçişine izin verildiğini belirtti. Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin PYD’yi Baas rejimine benzeterek PYD’nin Rojava’da başka partilerin siyaset yapmasına izin vermedikleri yönündeki açıklamasıyla ilgili ise Reşo, “Kimsenin iç işlerimize karışmasına göz yummayız. Onlar bir tarafı tutarak bunu yapmak istiyorlar. Rojava’da geçici yönetim kurulmaya çalışıyor ve ortak bir yönetimdir” diye konuştu. Hizbullah’ın askeri beynini yok ettiler Dış Haberler Servisi Lübnan Hizbullahı’nın üst düzey yöneticilerinden ve önde gelen komutanlarından Hasan Hewlo el Lakkis’in dün sabaha karşı Hadath bölgesinde uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybettiği bildirildi. Hizbullah, susturucu takılmış silahlarla gerçekleştirildiği belirtilen suikasttan, Lakis’i defalarca öldürmeye çalışan İsrail’i sorumlu tuttu. AA’nın haberine göre ise suikastı, Baalbek Özgür Sünniler Tugayı adlı örgüt üstlendi. Hizbullah lideri Nasrallah’ın en yakın çalışma arkadaşlarından biri olan El Lakis, 2008 yılında Şam’da uğradığı bombalı saldırıda yaşamını yitiren İmad Mugniye’den sonra Lübnan Şii hareketinin kaybettiği en önemli kişilik olarak nitelendiriliyor. Her iki isim Hizbullah’ın en üst düzey yetkilisiydi. İsrail ise Hasan Hewlo el Lakkis’in öldürülmesine ilişkin kendisine yönelik iddiaları reddetti. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yigor Palmar, “Hizbullah, gerçekte ne olduğunu bile düşünmeden Pavlov’un köpeği gibi şartlanmış bir halde doğrudan İsrail’i suçluyor” derken Enerji Bakanı Silvan Şalom da “Bunu biz yapmadık” diyerek asıl faillerin aşırı Sünni gruplar olduğunu ileri sürdü. Katar: Suriye’yle ilişki yok Biden gerginlikten söz etmedi İsrailli bakan Türkiye’ye ‘yabancı Radyoaktif savaşçı’ uyarısı madde kaçırdılar İstanbul’da İstanbul Haber Servisi İsrail, 31 Mayıs 2010’daki Mavi Marmara baskınından sonra ilk kez Türkiye’ye bakan düzeyinde ziyaret gerçekleştiriyor. İsrail Çevre Bakanı Amir Peretz, dün akşam İstanbul’a geldi. Havalimanında gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakan Peretz, “Her şey çok güzel” demekle yetindi. Aynı zamanda eski Savunma Bakanı da olan Amir Peretz, bugün “Akdeniz’in kirliliğe karşı korunması sözleşmesi, taraflar toplantısı”na katılacak. BERLİN (AA) Almanya’nın iç istihbarat örgütü Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın Başkanı HansGeorg Maassen, Suriye’ye savaşmaya giden Alman vatandaşlarının engellenmesi konusunda Türkiye’den destek beklediklerini belirtti. Haftalık Die Zeit gazetesine konuşan Maassen, Almanya’dan Suriye’ye savaşmaya gidenlerin sayısının 220’yi aştığını tahmin ettikleri söyledi. Maassen, “Türkiye bölgede çok önemli bir faktör. Türkiye ile çok daha yakın bir işbirliğini umut ediyoruz ve bunu bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Dış Haberler Servisi Meksika’da hırsızlar, tıbbi tedavide kullanılan “son derece tehlikeli” radyoaktif materyal içeren bir kamyoneti kaçırdı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, hastaneden alınan kobalt 60 teleterapi kaynağının radyoaktif atık merkezine götüren kamyonetin kaçırıldığını bildirildi. Üzerindeki kılıfın kaldırılması ya da hasar görmesi durumunda kaynağın insanlar için son derece zararlı olacağı belirtiliyor. Dış Haberler Servisi ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, temaslarda bulunmak üzere gittiği Çin’de Devlet Başkan Yardımcısı Li Yüençao ve Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştü. Ortak basın toplantısında ne Biden, ne de Şi, Çin’le ABD ve ABD’nin Asya’daki müttefiklerini karşı karşıya getiren tartışmalı hava sahasından söz etti. Washington’un, Pekin ile üst düzey diyalog ve somut işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu ve iki ülke ilişkilerinin 21. yüzyılda önemli bir etkiye sahip olacağını kaydeden Biden, “Uyuşmazlıkların, samimi bir şekilde ve yapıcı bir tutumla ele alınmasından yana” olduklarını vurguladı. Diğer yandan Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hong Ley, Çin’in yeni kurduğu hava savunma ve tanımlama sistemiyle ilgili ABD ile iletişimi sürdürdüklerini belirterek ABD’yi bu konunun meşruiyetine ilişkin bilgilendirdiklerini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle