18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA 4 HABERLER CHP, sağcı adayları nasıl denetleyeceğinin planlarını yaparken ‘kimlik’ tartışması da sürüyor Yavaş’a yakın markaj TÜREY KÖSE Hükümet Gezi Devlet Bir süredir, Başbakan, yardımcısı, diğer bakanların tepkileri, demeçleri, giderek çok tehlikeli bir Verleugnung (Freud: gerçekliğin etkilerini yadsıma) durumuyla karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyor. Sanırım 17 Aralık operasyonu, “devenin belini kıran son saman sapı” oldu. Şimdi, “Bu çatışma neden yaşanıyor”, “Nereye kadar gidecek” soruları herkesi meşgul ediyor, hemen her yönüyle tartışılıyor. Ben bu soruların yerine, bana daha ilginç gelen iki konu üzerinde durmak istiyorum. “Başbakan’a ve çevresine ne oluyor?” “Tüm bu yaşananlar ‘devlet’ konusu üzerinde çalışanlara ne gibi ipuçları sunuyor?” Mayıstan bu yana, AKP liderlerinin, karşılarına artan sıklıkla gelen krizleri yönetmekte, “yandaş basının” olanları açıklamakta giderek daha fazla zorlandığı görülüyor. Bu durum uluslararası piyasaların da dikkatinden kaçmıyor; İstanbul Borsa indeksinin 23 Mayıs 23 Aralık arasında yüzde 30’dan fazla değer kaybettiği görülüyor. Dış basında da “Türkiye ya Erdoğan’ı kaybedecek ya da demokrasiyi” (Bloomberg) gibi yorum başlıkları... Bu ortamda AKP liderliğinin davranışlarına bakınca bir “travma sonrası stres sendromu” durumu var galiba diye düşünmeden edemiyorum. “Gezi Olayı”, AKP liderliğinin, yandaş basının hem kendilerine, hem de topluma anlatmakta oldukları öyküyü (kimlik tanımını) şiddetle sarstı. Bu “öykünün” bileşenlerini, destek fantezilerini birbirine bağlayan duygusal, ideolojik örüntü koptu, fanteziler çöktü. “Öykü” istikrarını, etkisini kaybetti. “Olay” sırasında, AKP liderlerinin, sert demeçlerinin alay konusu olmasının şaşkınlığını, “iktidarsızlık” algısını iç dünyalarında başarıyla işleyemedikleri, yaşadıkları deneyi hâlâ anlamlandıramadıkları, karşılaştıkları irili ufaklı her zorlukta sarsıntı anına geri dönüp yeni açıklamalar üretmeye, olası stratejileri kurgulamaya çalıştıkları görülüyor. AKP liderliği, yandaş basının entelektüelleri her taşın altında ısrarla “Gezici” buluyor. Bu durum, “olayın” bir “travma” yaratmış olduğunu, halen Travma Sonrası Stres Sendromu (PTSS) denen “bozukluktan” kurtulamadıklarını düşündürüyor. “Öyküyü” oluşturan anlamlar zinciri kırılınca, dış dünya anlaşılamaz olur, sorunlar “iblis oyuncuların”, “kuklacıların” niyetlerine bağlanır; her olayın arkasında bir “adam”, adamın arkasında da bir “başka adam” vardır. AKP liderliği, yandaş basın şimdi gerçekliğin unsurlarını, dış dünyanın maddi yasalarını yadsıyarak, artık hızla çözülmekte olan eski öyküye sığınarak korunmaya çalışıyorlar. Bu korunma çabası, dış dünyanın etkilerine çarptıkça, zaman akışına uymayan (hatta sahte) anılara, yapılan açıklamalarda açıkça sırıtan çelişkilere yol açıyor: Örneğin: Dün: “Ne istediniz de vermedik?” Bugün: Çeteler, ajanlar (dün devleti çetelere vermişler)! Dün: “Ben savcısıyım.” Bugün: Onlar kumpas kurdu. Dün: Oval Ofis, BOP eşbaşkanı. Bugün: Rüşvet skandalının arkasında ABD, İsrail var. Elçileri kovarız! Dün: İnsanların mahremine, sabaha karşı girilmiş olabilir ama ortaya çıkanları da unutmayalım. Bugün: Devletin mahremine girenler vatan haini, insanlar sabaha karşı aniden evden alınır mı? Ortaya çıkanlar yok hükmünde. Dün: Küreselleşme çağı, sermayenin ulusalı mı olur? Bugün: Faiz lobisi... Örnekleri çoğaltmak olanaklı, zaten hızla çoğalmaya devam ediyorlar. Çünkü, dün yaşananlarla, bugün arasına bir Verleugnung duvarı örülmüş. Duvarın AKP tarafında “işine gelenle” “gerçeklik” birbirine karışmış. “Devlet” konusuna gelirsek, yaşananlar devletin, eline alanın istediği gibi kullanacağı tek yapılı bir araç/kurum olmadığını, birçok ulusal/uluslararası aracın/kurumun örüntüsü, hatta bu örüntünün toplum üzerindeki etkilerinin toplamı olduğunu düşündürüyor. Bu araçlar/kurumlar birbirleriyle, tüm örüntüyü risk altına sokacak savaşlara girebiliyorlar. Bu gözlemlerde bir gerçeklik payı varsa, örüntünün bağlarının zayıflamaya, kopmaya başlamasına bağlı olarak devletin etkisinin zayıflayacağını, hatta dağılmaya başlayacağını, yeniden şekillendirilebilme olasılığının doğabileceğini, bunu iste[me]yen, ulusal/uluslararası güçlerin, örüntü içindeki kimi odakların da bir aşamada müdahale edebileceğini düşünebiliriz. Buradan da, sol/sosyalist “siyasetin”, salt devletin dışında onun etkilerine tepki üreterek değil, örüntüyü oluşturan bağlar üzerinde, araçlar/kurumlar içinde, ulusal ve uluslararası boyutuyla çalışarak da yapılması gerektiği sonucu çıkar gibi geliyor bana... MURAT KARAYALÇIN: PARTİMİN KARARLARINA UYARIM Edinilen bilgiye göre, 2009 yerel seçimlerinde CHP’nin belediye başkan adayı olan Murat Karayalçın da PM’de itiraz ve uyarılarını dile getirdi. 2009 seçimleri öncesinde yaşananları anlattı. Karayalçın, 2009’daki rakibi Mansur Yavaş’ın adaylığıyla ilgili sorularımız üzerine ise “Değerlendirmemi PM’de yaptım. O, orada kaldı. Ben partiliyim, CHP’liyim, PM üyesiyim. Bana düşen görev, partimin kararları doğrultusunda davranmak ve çalışmaktır” demekle yetindi. ANKARA CHP’nin son parti meclisi (PM) toplantısında MHP kökenli Mansur Yavaş’ın Ankara adaylığı kesinleşirken “CHP’li bir genel sekreter ile partinin damgasını taşıyan belediye meclisi ve encümeni” tarafından yakın markaja alınması gereğinin altı çizildi. PM toplantısında Fransız hukukçu, siyaset bilimci Maurice Duverger’in “kitle partisi” “kadro partisi” sınıflandırması da gündeme geldi. Gezi Direnişi ve arkasından yaşanan AKPcemaat kavgası CHP’nin yerel seçim umutlarını artırdı. Hatta, kulislerde “SHP’nin 1989 zaferi tekrarlanabilir” yorumları bile yapılmaya başladı. CHP’nin son PM toplantısında tartışmalar Hatay adayı üzerinde yoğunlaşırken Ankara’da Mansur Yavaş’ın adaylığı da tartışma yarattı. PM’de ortaya çıkan tablo ışığında, CHP’nin yerel seçim stratejisiyle ilgili tartışmalar ana başlıklarıyla şöyle: ‘Kitle partisi’, ‘sol parti’: Sağ adaylar tartışılırken Ercan Karakaş, tüzükten “CHP çağdaş, demokratik, sol bir partidir” ifadesini okudu ve CHP’ye, “partinin ilke, amaç ve değerlerini benimsemeleri kaydıyla” herkesin üye olabileceğine ilişkin maddeye dikkat çekti. Sağdan gelen adayların “partinin ilke, amaç ve değerlerini” ne ölçüde benimsediği sorusunun altı çizildi. Toplantıda Duverger’in “kadro partisi” “kitle partisi” ayrımı da gündeme gelirken eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve PM üyesi Murat Karayalçın, “CHP sol bir partidir. Programımızda, ‘kitle partisi’ yazmıyor” dedi. PM üyelerinden Burhan Şenatalar, “CHP kitle partisi” derken, Karakaş, “Duverger bunu 60 yıl önce söylemiş. Yepyeni kulvarlar, tanımlar var” görüşünü dile getirdi. Konuşmalar sırasında, “Gerekirse program kurultayı toplayıp bunları yeniden konuşalım” görüşü de dile getirildi. 1989 hayali: CHP, SHP’nin 1. parti çıktığı 1989 yerel seçimlerinde kazanılan başarıyı yineleme hayalleri kuruyor. 1989 seçimlerinde Nurettin Sözen, Murat Karayalçın ve Yüksel Çakmur üç büyük kentin belediye başkanı seçilmişti. CHP’nin 2014 yerel seçim stratejisi ise değişen konjonktür ve AKPcemaat kavgası da dikkate alınarak aynı sonuca “sağdan” adayları da listesine koyarak ulaşma hedefine dayanı yor. Bu görüşe karşı çıkan partililer ise “SHP solda bir partiydi. 1989 seçimlerini sol adaylarla kazandık. Üstelik, Gezi de bize sol mesajlar verdi. Yapılan, ne 1989 ruhuna ne de Gezi ruhuna uygun” görüşünü dile getiriyor. ‘Bizim evlatlarla olmaz’: 2009 yerel seçimlerinde başkentte AKP adayı Melih Gökçek yüzde 38.5, CHP adayı Murat Karayalçın yüzde 31.5, MHP adayı Mansur Yavaş yüzde 26.9 oy almıştı. Karayalçın ile Gökçek arasında 170 bin oy fark vardı. Karayalçın ile Yavaş arasında ise yaklaşık 113 bin oy fark vardı. PM toplantısında Muharrem İnce, “partinin kendi evlatlarının aday gösterilmesini” isterken Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, “Ankara’da 10 aday adayıyla anketler yaptırdık. En önde çıkan aday bile 2009 seçimlerinde aldığımız oyun 6 puan altında. Ayrıca, Bütünşehir Yasası’yla sınırlar genişletildi. AKP ile aramızdaki fark daha da artıyor. İç Anadolu seçmenine hitap edecek bir adayla seçime girmemiz gerekiyor” dedi. İnce, bu değerlendirmelere karşı çıktı. Yavaş’a markaj: CHP yönetimi, Mansur Yavaş’ın başkentte seçimleri kazanacağına kesin gözüyle bakıyor. Bu nedenle, partili bir ekibin yakın markajına alınması gereği üzerinde duruluyor. Murat Karayalçın, PM’de “Genel sekreter ve belediye encümeni çok iyi konuşulmalı, dikkatli belirlenmeli” uyarısında bulundu. Ercan Karakaş da “belediye meclis üyelerinin taban tarafından belirlenmesini” istedi. Belediye genel sekreterinin parti tarafından belirlenmesi, belediye meclis üyeliği adaylıklarında da Mansur Yavaş’ın söz hakkının sınırlı tutulması isteniyor. Tsss... CÖMERT AİLESİ TEPKİLİ: İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN l ESKİŞEHİR Bize ‘Marjinal’ diyen Savaş CHP adayı AKIN BODUR Kazım Kurt’a tepki CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Odunpazarı’ndan belediye başkan adayı olarak gösterilmesi, CHP’yi karıştırdı. İl binasına pankartlar asarak durumu protesto eden partililer, CHP lideriyle görüşmek için Ankara’ya gitti. Eğilim yoklamasında 1. çıkan eski İl Başkanı Erman Gölet ise “Kimse CHP’den büyük değil” dedi İSKENDERUN Gezi Direnişi sırasında Antakya’da öldürülen Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert, CHP’nin eski AKP’li Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ı aday göstermesine sert tepki gösterdi. CHP’nin eski AKP’li Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ı aday göstermesiyle ilgili tartışmalar bitmiyor. Gezi Direnişi sırasında Antakya’da öldürülen Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert de CHP’nin bu seçimine tepki gösterdi. Savaş’ın Gezi Direnişi sırasında eylemcilere “marjinal gruplar” dediğini anımsatan Cömert şöyle konuştu: “7 aydır ‘katiller nerede’ diye sormayan CHP ve bize ‘marjinal’ diyen Savaş’ı aday gösteriyor. Abdullah Cömert, Ahmet Atakan ve Ali İsmail Korkmaz’ın verdiği mücadeleye dil uzatanları, haziranda bedel ödeyen Antakya halkının karşısına utanmadan aday olarak çıkaracaklar. Savaş, direnişin olduğu günlerde elektriğimizi kesmiştir, suyumuzu kesmiştir, mahalledeki çöpleri olduğu gibi günlerce bırakmıştır. Kardeşim de CHP gençlik kolları üyesiydi. Bu yapılan kardeşime ihanettir. Biz, CHP’den bu konuda açıklama bekliyoruz. Hatay halkı yalnız değildir. Haziranı yok sayanlara son sözü emekçi halk söylecektir.” [email protected] l AYDIN 44 üye istifa etti İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Aydınz Nazilli’de CHP Genel Merkezi’nce belediye başkan adayı olarak Ferda Çağlar Erkut’un açıklanması tepkilere yol açtı. İnşaat mühendisi Cavit Yenipazarlı’yı destekleyen, CHP İlçe Başkanı Ali Deveci’nin de arasında bulunduğu 44 kişi partiden istifa etti. Parti örgütü ayakta AYŞE SAYIN ANKARA CHP’nin Uşak’ta MHP’li Belediye Başkanı Ali Erdoğan’ı aday göstereceği duyumları, partiyi ayağa kaldırdı. Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz başkanlığındaki Uşak örgütü, dün CHP lideri Kılıçdaroğlu ile görüştü. CHP liderinin heyete “Neden bu kadar gürültü koparıyorsunuz, gündemimizde böyle bir şey yok” dediği öğrenildi. l UŞAK BDP’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Kışanak oldu CHP’ye asla destek olmayız Abdullah Cömert’in ablası Meryem Cömert Öz de şunları söyledi: “Lütfü Savaş’ın adaylığını hiç doğru bulmuyorum. Bu kabul edilemez. Antakya Sevgi Parkı’na yapılan operasyonda, Abdullah’ın imzalı Galatasaray forması ve kol saati de kayboldu. Bu Savaş’ın duyarsızlığı. Aday adaylığı söylentilerini duyduk ama ihtimal vermemiştik. Biz bu durumda CHP’ye destek vermeyiz, asla destek olamayız.” ‘Kavgayı izliyoruz’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP, yerel seçimlerde gösterdiği kadın belediye başkan adayları ve eşbaşkan adaylarını Diyarbakır’da açıkladı. Toplam 32 belediye başkan adayı ile belediye başkanlarına eşbaşkan olacak meclis üyesi, yöresel giysilerle, BDP Diyarbakır il binasında basına tanıtıldı. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, Dilek Hatipoğlu ise Hakkâri Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi. Mardin’de Belediye Başkan adayı olan DTK Eşbaşkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk’ün yanına eşbaşkanlığa ise Hafize Aymek aday gösterildi. Aday tanıtım toplantısından sonra yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu değerlendiren Kışanak şu görüşleri dile getirdi: “Bu büyük bir kavga ve tartışmadır. Bu kesinlikle iki taraf arasında bir güç paylaşımına gitmeden toplumun lehine, Türkiye’nin lehine ne gibi sonuçlar doğurur buna bakmak lazım. Bu konuda halkın, tüm Türkiye’nin sesini yükseltmesi lazım. Hem yolsuzluklara, hem hırsızlıklara, hem de devlet içinde demokratik olmayan yol ve yöntemlerle bulunduğu mevki makamı kullananlara karşı. Türkiye’nin derin, paralel, görünmeyen devlet dediğimiz ciddi bir yapısal sorunları var.” TUTUKLU BDP’LİLER İÇİN EYLEM Barış Anneleri açlık grevinde MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Barış Anneleri Diyarbakır Meclisi, Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk kararına karşın 5 BDP’li milletvekilinin serbest bırakılmamasını protesto etmek için Diyarbakır’da 2 günlük açlık grevi başlatı. Meclis binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Barış Anneleri Diyarbakır Meclisi Dönem Sözcüsü Kudret Eryılmaz şunları söyledi: “Biz Roboski (Uludere), Paris ve Gever (Yüksekova) katliamlarını kınıyoruz. Roboski katliamının yıldönümü yaklaşıyor. Biz açlık grevimizi sonlandırdıktan sonra Roboski’ye giderek oradaki ailelerle dayanışmaya geçeceğiz. HDP’nin Meclis’teki açlık grevlerini devraldık. Ayrıca önderliğimizin (Öcalan) son zamanlarda fotoğrafları yayımlanıyor. Fotoğrafı görünce çok mutlu olduk ama tek fotoğraf yetmez, özgürlüğünü istiyoruz.” Açıklamanın ardından kadınlar yerlere oturarak açlık grevine başladı. Eylem, 26 Aralık’ta düzenlenen basın toplantısıyla sona erecek. BDP’lilere yine tahliye yok BDP’de böcek bulundu DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP Siirt İl Başkanı Ata İnan, Parti Meclisi üyesi Meliha Varışık ve Merkez İlçe Başkanı Şükrü Timurtaş ile düzenlediği basın toplantısında, parti binalarında “böcek” tabir edilen dinleme cihazları bulduklarını açıkladı. Cihazları gazetecilere gösteren İnan, iki gün önce arıza nedeniyle telefon ve elektrik prizlerini açtıklarını belirterek “Prizi açtığımızda birtakım cihazları içinde fark ettik. Priz ile bağlantılı benim odamda, ilçe başkanının odasında ve konferans salonunda toplamda 4 adet dinleme cihazı bulduk. Biz uzun bir süredir şüpheleniyorduk. Bu cihazları getirenlerin hangi amaçla getirdiklerini bilmiyoruz” dedi. n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Tutuklu BDP milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak ve Kemal Aktaş’ın tahliye taleplerinin üst mahkeme tarafından reddedilmesine tepkiler sürerken dün de Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi yine ret kararı verdi. Mahkeme BDP milletvekilleri Gülser Yıldırım ve İbrahim Ayhan’ın avukatlarının itirazı üzerine tahliyelerine ilişkin telebi bir kez daha oybirliğiyle reddetti. Öğrencilere Taksim’de müdahale n İstanbul Haber Servisi Demokratik Öğrenci Dernekleri Federasyonu üyelerinin Kürt öğrencilere karşı saldırıları protesto etmek için dün İstanbul Üniversitesi’nde düzenlemek istedikleri yürüyüş polis tarafından engellendi. Bunun üzerine öğrenciler İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yaptı. Yürüyüşe müdahale eden polis 4 öğrenciyi gözaltına aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle