22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER Demirtaş, cemaatAKP kavgasında ortaya çıkanların buzdağının görünen yüzü olduğunu söyledi Ne Olursa Olsun... Başbakan başı sıkıştığında dikkatleri hep “faiz lobisi”ne çekmeye çalışırken darbeyi faiz değil “Vaiz lobisi”nden yedi. Son gelişmelerin CemaatErdoğan çekişmesinin ürünü olmadığını söylemek için saftan da öte olmak gerek. Daha yolsuzluk soruşturması bombası patlamadan önce, pazartesi günkü Cumhuriyet’in 9. sayfasında Çiğdem Toker’in Hazine müfettişi kökenli CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ile söyleşisi, insanın dudaklarını uçuklatacak hususları içermekteydi. Devletin harcamalarını TBMM adına denetlemek durumunda olan Sayıştay’ın nasıl görevini yapamadığını, bu konuda ne oyunlar döndüğünü, pazar günkü Cumhuriyet’in dokuzuncu sayfasında okuyabilirsiniz. Hazine kökenli Aykut Erdoğdu acı gerçeği şu sözlerle açıklıyor: Hükümet ve Sayıştay, artık ikisi birden var olamaz! Yolsuzluklarla ilgili gözaltıların manşette olduğu gün, Yalçın Doğan, Hürriyet’teki köşesinde “Operasyonun teknik kodu KİY” başlıkla yazısına şöyle başlıyordu: “Böyle bir değişiklik görmediniz. Ekleme çıkarma, doğrudan ve dolaylı değişiklikle Kamu İhale Yasası’na tam 164 kez (rakamla yüz altmış dört. A.S.) müdahale ediliyor.” HHH Yukarıda sözünü ettiğim gerçekler, AKP’nin nasıl Cumhuriyet tarihinin en şaibeli iktidarını oluşturduğunu açıklıkla ortaya koyuyor. Yine de çevirin sokaktan herhangi bir kişiyi ve sorun: CemaatBaşbakan çatışması olmasaydı bu yolsuzluk soruşturması patlar mıydı? Alacağınız cevabı hepimiz biliyoruz: Dalga mı geçiyorsun abi? Tabii ki olmazdı. Peki, şimdi bu yanıtın ışığında, ortalık sütlimanken, hiçbir şeyin ortaya çıkmadığı, muhalefetin tüm çabalarının, çoğunluğun “kaldır parmak indir parmak” yöntemiyle akim bırakıldığı, ihaleye fesat karıştırmanın cezasının bile aynı yöntemle yedi yıldan bir yıla indirildiği gerçeği karşısında şu hükme varamaz mıyız: Meğer bu Cemaatİktidar işbirliği ne pislik üzerine oturtulmuş bir koalisyonmuş! Koalisyon bozulmasaydı bir sürü pislik olduğu gibi sürecekti. Tabii bu gerçeği böylece gördükten sonra şu yanlış kanaate varmamak gerek: İyi ki Cemaatİktidar çekişmesi var da yolsuzluklar, pislikler ortaya çıkıyor. Yolsuzlukları ortaya çıkarmanın hukuki yöntemleri bellidir. Demokrasilerde bunun çalıştırılması gerek, yoksa siyasi çekişmeye alet olan hukuki soruşturmadan temiz toplum çıkmaz. Pislik, misliyle artarak sürer. Başbakan’ın, yolsuzluk soruşturmasının kendilerine karşı komplo olduğunu söyleyip, yolsuzluğun hesabının sorulacağı adres olarak sandığı göstermesi de yanlıştır. Sandıktaki siyasi hesaplaşma başka, kokuşmuşluğun, yolsuzluğun hukuki soruşturması, kovuşturması başka şeylerdir. HHH Türkiye’yi biraz bilen, son on yılda neler olup bittiğini gören birine sorun: Ne olur bunun sonu? Yanıt açıktır: Ne olacak, iktidar elindeki güçle bunların üstünü örter, Başbakan olayın sorumlusu olarak çeteleri, yabancı odakları, faiz lobisini gösterir, olur biter! Gerçekten de öyle olmuştur. İstanbul’da beş Emniyet şube müdürünün yerine yenileri atanmış, görevli savcıların yanına iki savcı daha eklenerek, her şey denetim altına alınmaya çalışılmıştır. Peki yolsuzluğun adresi olarak sandığı gösteren Başbakan neye güveniyor? Neye olacak, elinde tuttuğu devlet erkini kullanarak soruşturmayı istediği tarafa yönlendireceğine, ardından da haksız saldırıların hedefi haline geldiklerini ileri sürerek mağdur edebiyatına başvurmaya güveniyor bir kez daha. Kamuoyuna böyle şeyi yedirmek o kadar kolay mı? Vallahi elinde böyle bir medya olduğu sürece çok zor da değil. Peki, şu ya da bu şekilde, bu kovuşturmadan adil bir sonuç çıkması, hukukun çerçevesi içinde yolsuzlukların üstüne gidilebilmesi imkânı hiç yok mu? Yani bu olayda her şey mümkündür, yalnızca yukarıdaki olasılık hariç. ‘Ortaklık bozuldu’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP ile Fethullah Gülen cemaati arasında yaşanan kavga ve sonrasında 3 bakanın oğlu, bazı işadamları ve kamu bankalarının genel müdürlerinin gözaltına alındığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili, “Öküz öldü, ortaklık bozuldu” dedi. Diyarbakır’da basın toplantısı düzenleyen Demirtaş, “Ucu kime dayanırsa gereği yapılmalıdır. Daha ikinci gününde emniyet müdürlerinin alınması soruşturmaya müdahaledir. Ortaya çıkanlar sade HDP: BAĞI İTİRAF ETTİLER İstanbul Haber Servisi HDP Eş Başkanları Sebahat Tuncel ile Ertuğrul Kürkçü, yolsuzluk operasyonuna yönelik yaptıkları açıklamada hükümetin emniyet müdürlerini görevden alarak suçlananlarla arasındaki bağı itiraf ettiğini kaydetti. Açıklamada “Hükümetin ‘cemaat operasyonu’na maruz kalındığı savunması kabul edilemez. Bu savunma Türkiye’nin AKP iktidarında bir ‘muz cumhuriyeti’ haline getirilmiş olduğunun da itirafıdır. AKP ve Başbakan devleti tek adamın keyfine göre, gizli anlaşmalarla, gizli ortaklarla sürdürmeye kalkışmanın maliyetini ödemektedir.” ce daha buzdağının görünen yüzüdür” ifadesini kullandı. “Cemaatten yana değil, hukuktan yanayız” diyen Demirtaş, “Temiz eller operasyonuna dönüşmesini bekliyoruz. Bu ülkede milyonlarca çocuğun ayağında giyecek ayakkabısı yoktur. Ama 5 milyon doları ayakkabı kutusunda saklayan genel müdürler vardır” diye konuştu. İstanbul’daki soruşturmanın Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından yürütülmesine ilişkin soruya da yanıt veren Demirtaş, “Öz kendi atadıkları bir savcı. Horoz kendi isot tarlalarına girince bağırmaya başladılar. Hükümetin bu işlerden el çekmesi lazım. Öküz öldü, ortaklık bozuldu. Bugüne kadar rantı paylaşılıyordu. Bu gerilim hayra vesile oldu” dedi. Cemaatin çözüm sürecine de zarar verdiğini belirten Demirtaş, BDP’li 5 milletvekilinin AYM kararına karşın tahliye edilmemesine ilişkin olarak da, “13 yaşında pankart açan Kürt çocuklarını tutuklayanlardan asla adalet dilenmiyoruz. Direnerek özgürlüğümüzü kazanacağız” yorumunu yaptı. TUTUKLU VEKİLLER: AKP’Lİ ÜSTÜN: Hukuk darbesi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşın tahliye edilmeyen 5 tutuklu BDP milletvekili, yayınladıkları ortak açıklamayla tahliye taleplerinin reddedilmesini “hukuk darbesi” olarak nitelendirdi ve “Mücadelemizi sürdüreceğiz ” mesajı verdi. Tutuklu BDP milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak, Gülser Yıldırım, İbrahim Ayhan ve Kemal Aktaş, yayınladıkları açıklamayla, AYM kararına karşın tahliye taleplerinin reddedilmesine sert tepki gösterdi. Yayımlanan ortak açıklamada, “16 Aralık günü Diyarbakır’daki Özel Yetkili Mahkemelerin gerçekleştirmiş olduğu hukuk darbesi aynı zamanda çözüm sürecini sabote etmeye dönüktür” denildi. AYM’nin Balbay kararının kendileri için de emsal teşkil ettiği, yargılamalarının sürdüğünü ve hüküm giymediklerini anımsatan milletvekilleri, “Diyarbakır mahkemeleri Kürtler için ayrı bir hukuk sisteminin olduğunu deklare etmiştir. Bu kirli oyunu sadece cemaate havale etme noktasında siyasi kurnazlık yapan AKP hükümetinin samimi olduğunu düşünmüyoruz. Bugün paralel devletten ve farklı iktidar odaklarından söz ediliyorsa bunun tek müsebbibi AKP hükümetidir. Bizler mevcut duruma (hukuksuzluğa) asla boyun eğmeyeceğimizi ve buna karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi halkımızın da bilmesini istiyoruz. Türkiye’de barış isteniyorsa, çözüm noktasında bir pratik beyanda bulunmak isteniyorsa, demokratiksiyasal kanalların önündeki en büyük engellerden biri olan Özel Yetkili Mahkemeler derhal kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı. HDP’li milletvekillerinin tutuklu vekiller için başlattıkları açlık grevi Genel Kurul salonuna da yansıdı. (Fotoğraf: AA) Ayhan tahliye edilmeli Meclis’te ‘grev’ var MAHMUT LICALI ANKARA TBMM Genel Kurulu’nun önceki akşam kapanmasının ardından tutuklu BDP’li vekillerin tahliye edilmemesi üzerine açlık grevine başlayan HDP’li bazı milletvekilleri, eylemlerini genel kurul salonunda sürdürdü. HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü TBMM Başkanlığı koltuğuna otururken, HDP’li Sırrı Süreyya Önder ise stenografların sırasına geçerek eyleme bir süre devam etti. HDP’li vekiller açlık grevini yarın sona erdirecek. Tutuklu BDP’li milletvekillerinin tahliye edilmemesini protesto etmek amacıyla HDP’li vekillerin TBMM’de başlattığı açlık grevi, önceki gün gece yarısı birleşimin kapanmasına karşın genel kurul salonunda da devam etti. HDP Eş Genel Başkanları Sebahat Tuncel ve Kürkçü ile Önder açlık grevi eylemini genel kurul salonunda sürdürdü. Kürkçü, başkanlık divanına oturarak eline birleşim yönetilirken milletvekillerinin sessiz olmasını sağlamak için kullanılan çekici alırken, Önder ise stenografların çalıştığı sıralara oturdu. HDP’li vekiller; milletvekillerinin ayrılmadığı sürece genel kurul salonunda görevli kavasların da bulunma zorunluluğu nedeniyle açlık grevine kuliste devam ettiler. Kulise geçen HDP’li vekiller ile eyleme destek veren diğer BDP’li vekiller “Bu işyerinde açlık grevi var” yazılı bir dövizin bulunduğu masada oturdular. HDP’li vekiller dün 10.00’da TBMM’nin açılmasıyla eylemi yine genel kurul salonuna taşıdı. Vekiller, BDP sıralarındaki koltuklara “Bu işyerinde açlık grevi var” yazılı 6 döviz asarken, bütçe üzerine söz alan BDP’li vekiller de açlık grevini gündeme getirerek tutuklu BDP’li vekillerin mesajlarını kürsüden okudu. Kürkçü, açlık grevine başladıkları tarihin yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun başladığı güne denk geldiğini belirterek hükümetin dikkatinin tamamen bu konuya yoğunlaştığını ifade etti. Açlık grevine bütçe görüşmeleri sona erene kadar devam edeceklerini kaydeden Kürkçü, kendilerine çok sayıda mesaj ve telefon geldiğini kaydetti. Kayseri’de ülkücüler HDP’yi basmaya kalktı KAYSERİ (Cumhuriyet) HDP Kayseri il binasını ziyaret eden BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, Kayseri Ülkü Ocaklar’ına üye 150 kişilik bir grup tarafından protesto edildi. Parti binasına girmeye çalışan ve önleri çevik kuvvet polisi tarafından kesilen grup uzun süre “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”, “Başbuğ Türkeş”, “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganları attı. HDP’yi Kayseri’de istemediklerini söyleyen grup, “Onlar bu binadan ayrılmadan, biz buradan ayrılmayız” dedi. Polis müdürlerinin uzun süre ikna edemediği ülkücü grup HDP önünden ayrılmazken, binada mahsur kalan BDP Milletvekili Halil Aksoy ile partililer polis otolarıyla bölgeden uzaklaştırıldı. Aksoy, polis otosuna binmeden önce basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Ben Kayseriliyim. Kimse beni kovamaz. Birbirimize tahammül etmek zorundayız. Herkes aklını başına almalı. Bu gemi batarsa hep birlikte batarız. Eğer beni öldürmek çözüm getirecekse bırakın o zaman biri beni öldürsünler” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk süresi ile ilgili kararında, “Milletvekilinin görevini yerine getirmesi engellenmiştir” dediğini belirterek, “Mustafa Balbay eğer Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına göre tahliye ediliyorsa, daha hafif bir suçtan yargılanan ve hüküm dahi giymeyen İbrahim Ayhan’ın 10 defa tahliye edilmesi gerekirdi” dedi. Uzun tutukluluk sürelerinin uluslararası boyut kazanan bir konu olduğunu belirten Üstün, şöyle devam etti: “Anayasa Mahkemesi, kararında ‘uzun tutukluluk süresi, başvurucunun, yani Sayın Balbay’ın seçilme hakkını kullanmasını engellemiştir, milletvekili görevini yerine getirmesini engellemiştir’ diyor. Burada sadece uzun tutukluluk süresini öne çıkarmıyor; öne çıkardığı konu, ‘milletvekilinin görevini yerine getirmesi engellenmiştir’ diyor.” Üstün, komisyon olarak gerçekleştirdikleri Şanlıurfa Cezaevi ziyaretinde, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ile koğuşunda görüştüğünü belirterek, “Balbay eğer Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına göre tahliye ediliyorsa, daha hafif bir suçtan yargılanan ve hüküm dahi giymeyen İbrahim Ayhan’ın 10 defa tahliye edilmesi gerekirdi” ifadelerini kullandı. ZANA VE BAYDEMİR K.IRAK’TA IKBY ile PYD 3 konuda anlaştı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır Bağımsız milletvekili Leyla Zana ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile Suriye’nin kuzeyinde yönetimi elinde bulunduran PYD arasındaki krizi çözmek için, Kuzey Irak’ın Selahaddin kentinde temaslarını sürdürüyor. Zana ve Baydemir’in arabuluculuğunda yapılan toplantılarda tarafların 3 konuda anlaştığı belirtildi. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’ye yakın Suriye’deki Kürt meclisi ile PYD’nin kurduğu meclisin, Cenevre2 toplantısına ortak heyet göndermesi, Simelka sınır kapısının açılması ve tutukluların serbest bırakılması konularında anlaştığı belirtildi. Devam eden toplantılarda PYD’nin kendi silahlı gücü olan YPG dışında bir silahlı güç istemediği ve bu konu ile ilgili sıkıntıların aşılmaya çalışılacağı belirtildi. Danıştay’a operasyon EMİNE KAPLAN AKP, YASA ÖNERİSİNİ ADALET ALT KOMİSYONU’NDA DEĞİŞTİRDİ ANKARA TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda, Danıştay Yasa Tasarısı’nda yapılan değişiklikle yapısı değiştirilen İdari Dava Daireleri Kurulu’nun üyelerinin dar bir kadrodan oluşan Danıştay Başkanlık Kurulu’nca belirlenmesi, görev sürelerinin de 6 yıldan 4 yıla düşürülmesi öngörüldü. CHP, tasarıyla HSYK değişikliklerinden sonra yüksek yargıya hâkim olmayı hedeflediğini belirtti. TBMM Adalet Komisyonu, bugün toplanarak Danıştay Yasa Tasarısı’yla ilgili alt komisyon raporunu görüşecek. Alt komisyonda, tasarıda şu değişiklikler yapıldı: 4 İdari Dava Daireleri Kurulu’nun üyelerinin 6 yıllığına Başkanlar Kurulu’nca görevlendirilmesine ilişkin hükümde, seçimin Başkanlar Kurulu yerine Başkanlık Kurulu’nca yapılması, sürenin de 4 yıla düşürülmesi benimsendi. Üyeler, Danıştay’da en az 2 yıl kıdemi olanlar arasından görevlendirilecek. Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun üyelerinin vergi dava dairelerinin kendi aralarından gizli oyla seçimi yerine yine Başkanlık Kurulu’nca seçimi öngörüldü. İki kurulun üyelerini belirleyecek olan Başkanlık Kurulu, Danıştay Başkanı’nın başkanlığında 3’ü daire başkanı, 3’ü Danıştay üyesi olmak üzere 6 üyeden oluşuyor. 4 Çevre Yasası uyarınca bakanlığın ÇED kararları sonucu verilen idari yaptırım kararları ivedi yargılama usulü kapsamı dışına çıkarılacak. 4 İvedi yargılama usulünde savunma süresi 15 günden 30 güne, nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren temyiz yoluna başvurma süresi ile temyiz dilekçelerine yanıt verme süresi 7 günden 15 güne çıkarılacak. 4 Karar düzeltme istemlerinde yürütmenin durdurulması ve duruşma yapılamayacağına ilişkin hüküm tasarı metninden çıkarıldı. Böylece karar düzeltmelerde yürütmeyi durdurma kararı verilebilecek. 4 Ülke çapındaki uygulanacak düzenleyici işlemlerle uygulama işlemlerine aynı dilekçeyle dava açılamayacağına ilişkin hüküm metinden çıkarıldı. 4 Vergi uyuşmazlıklarından kay naklanan davalar dışında yürütmenin durdurulması kararlarında teminat aranmayabilecek. CHP’den muhalefet şerhi CHP’nin alt komisyon raporuna verdiği muhalefet şerhinde, tasarıyla getirilen düzenlemelerin yürütmeyi güçlendirdiği, yurttaş haklarını daralttığı vurgulanarak “Danıştay’daki kurulların mütemadiyen değiştirilmesi, idari dava daireleri kurulunun yeniden değiştirilerek 6 yıllığına görev yapmak üzere Başkanlık Kurulu’nca görevlendirilen üyelerden oluşması, HSYK değişikliğinden sonra yüksek yargıya hâkim olmaya çalışan iktidarın, bunu pekiştirmeye yönelik adımları olarak görülmektedir. Danıştay’ın iş yükünün önemli bir bölümünün bölge idare mahkemelerine kaydırılmasına ve Danıştay’ın iş yükünün yüzde 40 dolayında azalmasına karşın Danıştay’a bir idari dava dairesinin daha eklenmesi, 1 daire başkanı ve 31 Danıştay üyeliği kadrosunun ihdas edilmesi, bu amacın somut örneğidir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle