23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR BİFO’nun Viyanalı şefi Sascha Goetzel’le Beethoven Festivali ve orkestra şefliğini konuştuk 17 ‘Şef tutkuyu yaratır’ Ş Bu İşte Bir Yanlışlık Var Mahmut Fazıl Coşkun’un yönettiği Ercan Kesal ve Ayça Damgacı’nın başrollerinde oynadığı Yozgat Blues, ulusal ve uluslararası festivallere katılıp ödüllerle döndükten ve eleştirmenlerden de bolca övgü aldıktan sonra 6 Aralık’ta gösterime girdi. Başka Sinema’nın da katkısıyla 5 şehirde 12 sinema salonunda gösterime giren filmi ilk üç gününde 2 bin 226 kişi seyretmiş. Bir haftalık seyirci sayısı 4 bin 445. Toplam hasılatı 53 bin 685 lira. Çalgı Çengi filminin devamı niteliğindeki Selçuk Aydemir’in yönettiği Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Rasim Öztekin’in başrollerinde oynadığı ve pek de olumlu eleştiriler almayan Düğün Dernek de aynı hafta gösterime girmiş. 61 ilde 258 salonda gösterilen filmi ilk üç gün 572 bin 838 kişi izlemiş. Bir haftada 1 milyon 86 bin 807 seyirci sayısına ulaşmış ve 10 milyon 485 bin 910 lira hasılat elde etmiş (bkz.boxofficeturkiye.com). Bir yanda seyircisiz bağımsız sinema var diğer yanda popüler sinema. “Sinema seyircisi eleştirmenlerin övgü yağmuruna tuttuğu ödüllü filmlere ilgi göstermiyor” diye dillendirilen ve çok bilinen bir tezi tekrar etmek için yazmıyorum bunları. Pazar günü gazetelerin ekonomi sayfalarında “Türk sinema endüstrisi”nin 2013 rakamları vardı. Haberin sanat sayfalarında değil, ekonomi sayfasında yayımlanmasına ve sinemadan “endüstri” olarak söz edilmesine dikkatinizi çekerim. Sinema salonlarından 14 Aralık itibarıyla 446 milyon lira hasılat elde edilmiş. 44 milyon 600 bin adet bilet kesilmiş. 2013’te sinema sektörü yüzde 6 büyümüş. En çok izlenen film 3 milyon 800 bin seyirci ile Cem Yılmaz’ın tek kişilik gösterisinin filme alınmış hali olan CM101MMXI Fundamentals. Film 37 milyon 301 bin 66 lira hasılat elde etmiş. boxofficeturkiye.com web sitesine göre 2013’te en çok izlenen 10 filmin ilk sekizi Türk filmleri. Bu filmlerin beşi de komedi. Son on yılda en çok kazanan filimler Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Ata Demirer, Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz imzasını taşıyor. 2013’te 78 Türk filmi gösterime girmiş, gişe geliri yüzde 25, seyirci sayısı yüzde 19 artmış ama en çok izlenen, en çok kazanç sağlayan ilk 100 filmin arasında bağımsız sinemadan tek bir Türk filmi yok. 2005’te gişe geliri 184 milyon lira, seyirci sayısı da 27 milyon 800 binmiş. 9 yılda hasılat yüzde 242, seyirci sayısı yüzde 160 artmış. Sinema endüstrisinin hızla büyüdüğü açıkça görülüyor. En çok izlenen ilk 100 filmi 7 şirket dağıtmış. Filmlerden yüzde 95’ini ise sadece dört şirket dağıtıyor. Sinema salonlarının bu şirketlerin kontrolünde olduğu anlaşılıyor. Yapımcılar büyük bütçelerle filmlerini çekiyor. Filmler büyük kampanyalarla sunulup yüzlerce salonda gösterime giriyor. Yapımcı da dağıtımcı da emeğinin karşılığını alıyor. Büyük kârlar elde ediliyor. Sinemaya “endüstri” demenin de ekonomi sayfalarında haber yapmanın da doğru olduğu anlaşılıyor. Sinemada küçük Amerika yaratılmış. Üstelik sanıldığı gibi yabancı filmlerin, ABD yapımlarının değil, yerli filmlerin, Türk sinemasının hâkimiyeti söz konusu. Popüler sinema bağımsız sinemaya hiç yaşam hakkı tanımıyor. Salonlarında yer vermiyor, verse de kısa sürede gösterimden kaldırıyor. İzleyicisine ulaşamayan bir sanat eserinin işlevini yerine getirdiğini söylemek mümkün değil. Yardımlar, destekler olmasa, yapımcılar, yönetmenler, artistler fedakârlık yapmasa bu tür filmlerin çekilemeyeceği de bir gerçek. Türk sinema endüstrisi tek ayak üzerinde duruyor. Bu işte bir yanlışlık var dememin nedeni de bu. Sascha Goetzel, Borusan’ın İstinye’deki binasında provada. ASLI ULUŞAHİN Bugün başlayıp 21 Aralık’a kadar sürecek Beethoven Festivali, Borusan Kültür Sanat’ın iki yılda bir düzenlediği BİFO&Fazıl Say Festivali ile dönüşümlü gerçekleştireceği yeni bir tematik etkinlik. Festivalde sanatseverleri, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) Cemal Reşit Rey’de vereceği üç önemli konser ile Zeynep Tanbay’ın Beethoven’in “Yaylı Çalgılar Dörtlüsü” üzerine hazırladığı “Symbiosis” dans gösterisinin Haliç Kongre Merkezi’ndeki dünya prömiyeri bekliyor. Uluslararası üne sahip müzisyenleri ağırlayacak etkinliğin içeriğini, BİFO’nun Viyanalı şefi Sascha Goetzel ile konuştuk. ef, vücuttaki kan hücreleridir Festival için nasıl bir repertuvar oluş Biraz da sizden söz edersek... Şöyle bir turdunuz? söz duymuştum: ‘Her diktatörün gönlünAnlam bütünlüğü sağlayacak parçaları bir de orkestra şefliği yatar.’ Siz kendinizi naaraya getirmeye özen gösterdik. Bu akşamsıl bir şef olarak tanımlarsıki ilk konserde “Kenız? man Konçertosu”yla u Goetzel, bugün başlayacak 20. yüzyılın en önemli şefle“Eroica”yı birleştirdik. “Keman festivalde, Beethoven’e modern rinden biri de “Her şef küçük bir diktatördür” demişti. AnKonçertosu”nun yavaş bir yorum getireceklerini cak son 20 yılda şeflik oldukça bölümü, cennette meve ünlü besteciyi yeniden değişti. Öncesinde şef orkestleklerin şarkı söylemeranın öğretmeniydi, ne derse si gibi... “Eroica”nın yakeşfedeceğimizi söylüyor. o olurdu. Bugün artık müzisvaş bölümünü ise bir ceGoetzel, orkestra şefinin yenlerin çok daha iyi bir eğitinaze marşı olarak düşünbugün artık bir ‘diktatör’ mi var. Hem besteleri çok dadük. Bu konserde hem olmadığı, şefin rolünün tutkuyu ha yakından tanıyorlar. Şefin “Nirvana”dan, ulaşmak bugünkü rolü ortak sesi yaratistediğimiz yerden bir yaratmak olduğu kanısında. mak, ortak dil oluşturabilmek. görüntüyü, hem de ölüm Ben söylerim sen yaparsın dekorkusunu bir arada göğil, “birlikte nasıl yapabiliriz”i bulmak. receğiz. Orkestraya sesin vücudu dersek, her birimi Yarınki konserde, Beethoven’in “5. Piyavücudu tamamlayan bir organ gibi düşüneno Konçertosu” ile “5. Senfoni”si bir arabilirsiniz. Şef ise orkestrada, herkese her şeda olacak. 21 Aralık’taki son konserde ise yi söyleyen beyin değil. O aslında anında ne Beethoven’in “benim en iyi eserim” dediyapılması gerektiğini vücuda hissettiren kan ği başyapıtı “Missa Solemnis” seslendirihücresi gibi. lecek. O sadece bir keman konçertosu yazBeethoven bir keresinde “Tutkunuz yoksa dı. “Eroica” ilk büyük başarısıydı. “5. Piyamüzik yapmaya hakkınız da yok” demişti. no Konçertosu” sonuncu konçertosuydu. “5. Bugün şefin rolünün tutkuyu yaratmak olSenfoni”de trajik bir biçimde, artık hiç duymuyordu. “Missa Solemnis” ise söylediğimiz duğunu düşünüyorum. gibi onun başyapıtı. ock müzisyenine Böylece üç konserde Beethoven’in attığı en benziyorum’ büyük adımları izlemiş olacağız. Peki orkestradan nasıl bir Beethoven Türkiye’de oldukça popülersiniz. yorumu dinleyeceğiz? Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz? 1980’lere kadar daha romantik bir yorumBunu büyük bir kompliman olarak lama yapılıyordu. Bunun nedeni de savaşkabul ediyorum, teşekkür ederim. lardı, insanlar daha romantik şeyler duymak Böyle olduğunu bilmiyordum. Belki de istediler. Klasik dönemlerden barok döneşundandır: Bence klasik müzik insanların me girince bu eğilim değişti. Şu anda, nedüşündüğünden daha fazlası. Elitlerredeyse avangard müziğe yaklaşan modern in sanatı olarak bilinir ama bu yanlış bir bir yorum yapıyoruz. Benim için Beethoven imaj. Biliyorum, klasik müziktense daha modern bir besteci. Bu festivalde de sanki çok rock müziğe uygun bir görünüşüm var. Beethoven’in senfonilerini hiç duymamışsıAma klasik müziğin de sahnede ne kadar nız gibi yorumlamak istiyoruz. Onu yeniden keyifli ve eğlenceli olabileceğini göstermeye keşfetmek istiyoruz. çalışıyorum. Onun için herkesin konsere gelip bunu aşyapıtının Türkiye prömiyeri deneyimlemesini istiyorum. İstediğiniz Özellikle 21 Aralık’taki konser dikrepertuvarı seçin ve gelin. Çünkü hiçbir kat çekici. Önemli solistlere Salzburg Bach müzik sizi bu kadar içine alamaz. Korosu eşlik edecek. Bu konserden biraz söz eder misiniz? “Missa Solemnis” Hıristiyan inancında Tanrı’nın kutsanması gibi bir şeydir. İnsanlar kilisede bu müzik eşliğinde dua ediyorlardı. Yani duayla harmanlanmış bir müzikten söz ediyoruz. “Missa Solemnis” aynı zamanda çok zor bir koro parçası ve doğru koroyu seçmek önemliydi. Avusturya’nın en iyi korolarından olan Salzburg Bach Korosu’yla birlikte en yüksek, en iyi performansı sergileyeceğimizi düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla daha önce “Missa Solemnis” burada hiç seslendirilmedi. Türkiye için de bir dünya prömiyeri diyebiliriz. Bu açıdan benim için ayrıca önemli, heyecan verici. Osman N. Karaca’yı yitirdik Türkiye’nin ilk ve en büyük telif hakkı ajansı ONK’u kurmuştu Kültür Servisi Türkiye’nin ilk ve en büyük telif hakkı ajansı ONK Ajans’ın kurucusu Osman N. Karaca, önceki gün 90 yaşında hayata veda etti. Osman N. Karaca’nın cenazesi bugün Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, Karaca için yayımladığı başsağlığı mesajında, “Cemiyetimiz yönetim ve onur kurulu önceki üyelerinden, Basın Şeref Kartı ve 1997 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibi Osman Necmi Karaca’yı sevgi ve saygıyla anarken ailesine ve topluluğumuza başsağlığı diliyoruz” denildi. 11 Haziran 1923’te Ayvalık’ta doğan Osman N. Karaca, Galatasaray Lisesi’nde ve Lozan Üniversitesi EPUL’de okudu. 1962 yılına kadar gazetecilik yaptı. İstanbul Ekspres’in yazıişleri müdürlüğünü, Yeni Sabah ve Akşam gazetelerinin genel yayın yönetmenliğini yürüttü. 196282 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nde (şimdiki iletişim fakültesi) öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1959 yılında Türkiye’nin ilk ve en büyük telif hakkı ajansı olan ONK Ajans’ı kuran Karaca, televizyon alanında faaliyet gösteren Mag Media’yı 1973 yılında hayata geçirdi. Milliyet gazetesi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurullarında görev yaptı. Uzun yıllar Galatasaray Spor Kulübü Sicil Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen Karaca, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (ITI) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) üyesi. 1959’dan beri Güler Karaca ile evli olan Osman N. Karaca iki çocuk babası ve bir torun sahibiydi. ‘R Aerosmith Türkiye’ye geliyor Kültür Servisi Rolling Stone dergisinin “Tüm zamanların en büyük 100 sanatçısı” listesinde yer alan Aerosmith ilk kez Türkiye’ye geliyor. Rock’n Roll’un efsane topluluğu Aerosmith, Dünya Turnesi kapsamında 14 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul, İTÜ Stadyumu’nda sahnede olacak. Grup unutulmaz şarkılarının yanı sıra 11 yıl aradan sonra yeni şarkılardan oluşan albümü “Music From Another Dimension”dan da şarkılar seslendirecek. 2001 yılında “Rock and Roll Hall of Fame” tarafından onurlandırılan grup, başta 4 Grammy ödülü olmak üzere birçok ödülün de sahibi. Konser biletleri Biletix’te yarın saat 11.00’de satışa çıkacak. B TÜRKSOLU SANSÜRE BOYUN EĞMEZ! Gökçe Fırat Ali Özsoy Kaya Ataberk Özgür Erdem Tamer Işıtır Okan İşbecer Denizcan Dede AKPCemaat çatışması: Paralel devletler savaşı Tayyip’in terörist tercihi: Alçak ve eğitimsiz AKP’den yeni ihanet: Kürt açılımından sonra Ermeni açılımı Mandela: “Beyaz” zenginliğin “siyah” bekçisi Mustafa Balbay artık özgür Her yer futbol her yer direniş Mandela ve Kürtler üzerine Özer Bostanoğlu “Mimarlığın sosyal forumu (2)2013” toplantısı Tamer Abuşoğlu Türk milleti size o haritaları yedirecek Şener Üşümezsoy Antrenmanda kasın çoklu yenilmesi Ozan Baraklı İşbirlikçiler Serap Eser Türk’ün güzel yüzü, masum kızı www.turksolu.org yı sa . 0 43 ıktı! ç Fotoğraf: UĞUR DEMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle