18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 2013 SALI 6 HABERLER Gezi soruşturmasında terör bağlantısı bulunamayan 35 kişi hakkında Basın Savcılığı dava açtı Darbe gitti, limon geldi Özkan’dan Balbay mektubu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan gazeteci Tuncay Özkan, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın özgürlüğüne kavuşmasına ilişkin Silivri’den mektup yazdı. Gülşah Balbay’ın twitter’dan paylaştığı mektupta Özkan, “Gözün aydın sevgili Balbay... Esaretin zincirini kırdı. Bu hasret bizim... Kavuşmak sevinci de hepimizin olacak. Çoğu gitti azı kaldı” dedi. CHP Yıkar Geçer mi? (Yerel Seçimler 2, CHP) AKP üç ağır bakanını seçimlere sürmekten başka bir heyecan yaratmazken, CHP daha şimdiden yerel seçimlerin en çok konuşulan partisi oldu. Aylar boyu süren Mustafa Sarıgül tartışmasından ve dalgasından sonra (*), şimdi de eski MHP’li Mansur Yavaş dalgası CHP ile birlikte siyaset kazanını dipten kaynatmaya başladı. Anımsatalım: Ankara’yı AKP yüzde 38.5 ile kazandı (İ. Gökçek). CHP 31.5 (M. Karayalçın) ve MHP 26.9 (Mansur Yavaş). Zaten yukarıdaki tablo, CHP’nin aday belirleme politikası için çok şey anlatıyor! MHP tabanından oy çalmadan Ankara’yı alması zor gözükmekte. Zaten MHP’nin de sinirlendiğini ve Yavaş’ı ihanetle suçlamaya başladığını görüyoruz. Burada temel mesele, M. Yavaş’ın ne kadar CHP’li gibi davranacağı ve politikalarının sorumluluğunu, CHP’nin üstlenip üstlenemeyeceğidir.. İşin bu yönü var. CHP’nin bu “yeni” politikasını anlamaya çalışalım... CHP’nin, bu politikasının artık bayatlamış deyimle “şifreleri” bize ne anlatıyor? Olayın 6 yönü var. Şimdi bunlara bakalım. HHH 1) Kazanmak ve iktidarı yıkmak: CHP yönetimi ne pahasına olursa olsun “kazanmak” istiyor. Bunu tersten söylersek, ne pahasına olursa olsun, iktidarın bir veya birkaç kalesini “yıkmak” istiyor. Yerel seçimlerden mutlaka önemli, başarılı sonuçlarla çıkmak istiyor.. Bunu da geniş bir “cephe” politikasıyla gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Cephe derken kastettiğim ittifak değil, CHP tabanını alabildiğine genişleterek AKP ve MHP’ye oy vermiş seçmenleri partiye çekmek istiyor. Bunun önemli bir yolu da “kitle partisine uygun” siyasal ve sosyal mesajlar ve adayın kimliği! M. Sarıgül, AKP’li seçmenin de dilinden anlayan bir politikacı olarak görülüyor. Şişli’de ve partisi Türkiye Değişim Hareketi’nin izlediği kitle politikalarında, “her kesimi kucaklamak” şeklinde tanımlanabilir. Bu politikanın görünümü şöyle: İdeoloji az veya hiç yok; ben sizdenim sosyal mesajları... irili ufaklı hizmetle memnuniyet yaratma vb. Aslında CHP’nin anlayışı, “Sarıgül’leşiyor” bile diyebiliriz. Şimdi buna bakalım: 2) İdeolojiden arınmak kitle partisi olmak: CHP, “kitle partisi” olmayı ön plana çıkardı. Bu şu demek: Bir ideolojik saplantımız veya kılavuzumuz yok. Herkesi kucaklayacağız. Cemaatçisini, tarikatçısını, AKP’liyi, sosyal demokratı, dindarı, türbanlıyı... Bu, ideoloji ön plana çıkarmaktan aynı zamanda vazgeçmek de demek. İdeoloji, CHP’nin geçmiş kimliği olarak var. Tabii, partinin sosyal demokrat kimliği, özgürlük ilkeleri, okyanusa atılmış değil. Programı bunun üzerine kurulu. Partinin yürütücü liderlerinin, yöneticilerinin kökenleri de buradan geliyor. 3) Peki, parti “sağcılaşıyor mu?”: Bu yönde tanımlamalar yapılıyor. Ben, bir “sosyal demokrat” partinin sağcılaşmasına, salt “kitle partisi politikalarına” bakarak karar verilebilir olduğunu sanmıyorum. İki önemli kriter ararım: Liderlerin kökenleri, anlayışları ile parti programı (ekonomik, sosyal). CHP liderliği sağcı olarak tanınan, bilinen politikacılara mı geçti? Ekonomi politikası sağcılaştı mı yoksa hâlâ sosyal demokrat tabanlı mı? Bugünkü CHP’nin kitle açılımı ve ideolojiden kaçınması, bunları içeriyor mu? Hayır. CHP sanki daha çok, AKP’den önce çöken ve yok olan “merkez sağ” partilerin, aslında tamamen AKP’ye yamanmış olan, “yerini” doldurmak veya merkez sağda kendisinin kontrol edeceği yeni bir “yer açmak” ve bu yerin bir kısım eski seçmenini de AKP’den çalmak istiyor... Çünkü AKP, “köktenci/dinci” politikalarıyla, merkez sağda giderek daha büyük boşluklar yaratmakta. 4) Yükseliş rüzgârı: CHP, iktidarı yerel seçimlerde sarsarak, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler için büyük bir rüzgâr yakalama peşinde. Yerel seçimlerde önemli bir başarının, sonraki her iki seçime de büyük etkisinin olacağı kesin. CHP, buradan alacağı güçle, iktidar olma düşleri kuruyor.. 5) Parti içi çalkalanma: Peki, CHP yönetiminin bu politikaları parti içinde çalkalanma yaratmaz mı? Şüphesiz.. Muharrem İnce Ankara aday adayı ve parti içinde gücü var. Aylin Nazlıaka aday adayı.. Şimdi bir kalemde bu isimleri yok sayarak MHP’li bir adaya tepeden teklif götürmek, önemli rahatsızlık yaratıyor. Bu büyür mü, bilmiyorum, yerel seçim sonuçlarına bağlı! Belki geçici bir son söz olarak: Maksat ve hedef AKP’yi sarsmak ve yıkmak olunca, eğer bu politikalar da amaca uygunsa, bunu deneyecektir. Ben bu politikanın CHP’ye seçmen kaybettireceğini düşünmüyorum. Çünkü, CHP’lilerin büyük çoğunluğunda odak düşünce, RTE ve AKP iktidarından bir an önce kurtulmak ve umudu yeşertmek.. RTE, seçmenin iradesini de belirliyor gibi. 6) Kılıçdaroğlu ve ekibinin geleceği: Gördüğüm kadar, yerel seçimlere kadar ciddi bir karşı çıkış olmaz. Seçimlerde eskiyi aşan önemli bir yükseliş, yönetime genel seçimlere kadar şans verir. Ama ilk seçimde hoşnutsuz bir sonuç, parti içi tartışmaları ve politikaları keskinleştirecektir. Hele sonraki iki seçim... (*) Can Ataklı da cesur bir çıkışla aday adaylığını koydu. Sevgili meslektaşım ve dostum keşke aday olarak seçilse ve seçimleri kazansa! Ama görünen o ki, ne Gürsel’i ne Ataklı’yı ne de başka birisini gözü görüyor CHP merkezinin, Sarıgül’den başka! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Basın Savcılığı, Kızılay’daki Gezi eylemleri sırasında “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçundan gözaltına alınan, ancak sonrasında TMK savcılığının görevsizlik kararı verdiği 35 kişi hakkında dava açtı. Şüphelilere, darbe suçundan değil, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” maddesinden ceza istendi. “Deniz gözlüğü, kar gözlüğü, gaz maskesi ve kask” gibi eşyaların deliller arasında sayıldığı iddianamede, bunların yanı sıra, “limon, Parol adlı ilaç, cerrahi eldiven, tıbbi maske, solüsyon ve yanık kremi” de “eylemin devamlılığını sağlamak için taşındığı anlaşılan deliller” arasına yazıldı. Ankara’daki Gezi Parkı eylemleri sırasında Kızılay’da gözaltına alı nan 35 kişi, TEM Şubesi ekiplerince sorgulanmış, şüphelilere “Başbakanlık, bakanlıklar ve TBMM binalarının işgal edilmeye çalışıldığı, kamu malına ve özel mülke zarar verilen, mevcut hükümeti yıkmak, uluslararası platformda zor durumda bırakmak amacıyla gerçekleştirilen eylemlere neden katıldınız” şeklindeki sorularla darbe suçlaması yapılmıştı. Ancak, özel yetkili savcılıkça yürütülen soruşturma dosyası daha sonra, “terör bağlantısı bulunamadığından” basın suçları savcılığına gönderilmişti. Basın Suçları Savcılığı, 35 kişi hakkındaki soruşturmayı tamamlayarak dava açtı. İddianamede, Kaan Burak T. ve Ömer Burak P. isimli 2 şüpheliye, 5 Haziran günü gerçekleşen “Başbakanlık binasına girmeye teşebbüs” eylemi ne katıldıkları belirtildiği halde buna ilişkin bir suçlama yöneltilmedi. İddianamede, şüpheli Kaan Burak T’nin üzerinden polisin attığı 1 adet gaz fişeği çıktığı ifade edildi. Üzerinde ilkyardım ibaresi bulunan bir kaskla yakalanan Ömer Burak P’den ise, “4 adet gazlı bez, 3 adet cerrahi eldiven, 5 adet tıbbi maske, 1 adet sargı bezi, 1 kutu Parol isimli ilaç, 1 adet antiseptik, 1 kutu Ventolin” ele geçirildiği kaydedilen iddianamede, her iki şüpheli hakkında da “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istendi. Bazı şüpheliler hakkındaki tek delilin “polis tarafından tanzim edilen tutanak” olduğu iddianamede, bir şüpheli, çantasından çıkan sprey boya, bir diğer şüpheli ise, “slogan yazmak için kalem” nedeniyle “kamu malına zarar vermeye teşebbüs” ile suçlandı. İddianamede sadece 5 şüpheliyle ilgili görüntü bulunması dikkat çekti. İddianamede, görüntüsü bulunan şüphelilerden üçünün MOBESE kamerasının takılı olduğu bir direk ile telefon kutusuna zarar verdikleri, bir diğer şüphelinin ise üzerinde bulunan sprey boya, bilye ve sapanı eylemde kullandığının görüldüğü ifade edildi. Diğer şüphelilerden ele geçirilen deliller arasında, “5 adet limon, yanık kremi, deniz gözlüğü, kar gözlüğü, çakı, solüsyon, kask, gaz maskesi ve eldiven” de yer alan iddianamede, bazı şüphelilerin ise sadece eyleme katıldığı ve polisin ihtarına rağmen dağılmamaları nedeniyle gözaltına alındığı kaydedildi. 28 Şubat davasında BÇG’yi ‘unutan’ Karadayı’ya Doğan’dan sitem: Acil şifalar diliyorum Savcılıktan duruşmasız beraata itiraz İstanbul Haber Servisi İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, Gezi Parkı olaylarına ilişkin açılan davada yargılanması istenen 23 sanığa, tensip zabtı üzerinden beraat kararı vermesine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edildi. Savcılık sanıkların mahkeme huzuruna getirilmeden karara varıldığını belirterek, duruşma yapılmadan tensip zabtıyla beraat kararı verilemeyeceğini kaydetti. Savcılığın itirazı üzerine dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine gönderilecek. Sanıkların “Toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen dağılmama, görevi yaptırmamak için direnme” gibi suçlardan yargılanması isteniyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat davasında çapraz sorgusu yapılan bir numaralı sanık, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, 28 Şubat’ın bir darbe olmadığını belirterek “Ben ilk defa mahkemeye geliyorum. Sizleri (müştekileri) dinledikten sonra gerçek mağdurların burada oturan arkadaşlarımız olduğuna inanıyorum. Meğer neler yapmış bizim TSK? Böyle mantık dışı şeyler olabilir mi?” dedi. Karadayı’nın BÇG ile ilgili sorulara genellikle “hatırlamıyorum” yanıtı vermesi üzerine emekli Orgeneral Çetin Doğan, üstü örtülü sitemde bulunarak “Aradan geçen bunca zaman nedeniyle konuşmayı hatırlamaması normal. Kendisine acil şifalar diliyorum” ifadesini kullandı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davasında Karadayı’nın dün çapraz sorgusu yapıldı. Karadayı’nın, “Sorulara cevap vermek istemiyorum, bundan sonrakileri keselim” demesi üzerine, Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, “Sorsunlar, siz cevap vermezseniz vermeyin” dedi. ‘Hatırlamıyorum’ tepkisi Hakkını helal etmedi CHP ve MHP küfre karşı bildiriyi zayıf buldu ‘AKP samimi değil’ MAHMUT LICALI Atakan protestosu da suç oldu METE KIZIK İZMİR Gezi eylemleri sırasında Ahmet Atakan’ın Hatay’da öldürülmesini İzmir’de protesto eden onlarca kişi hakkında, kamu malına zarar vermek ve gösteri yürüyüş yasasına muhalefet etmekten soruşturma açıldı. 10 Eylül’de grup, Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden Konak Alanı’na yürümüştü. Gezi eylemlerinde de ön sıralarda yer alan İzmir merkezli Taraftar Hakları Derneği Genel Başkanı Devrim Cem Erturan, soruşturma kapsamında polis tarafından ifadeye çağrılan isimlerden biri oldu. İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı olayları sırasında sosyal paylaşım sitesi üzerinden Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında hakaret içerikli mesajlar yazan Selçuk Metcan hakkında, 4 aydan 2 yıl 8 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde, Metcan’ın, eleştirmek istediği konuları, Facebook üzerinden paylaştığını, amacının Erdoğan’a hakaret etmek olmadığını, ancak maksadını aşan sözler yazdığını, akabinde de bunları sayfadan sildiğini ifade ettiği kaydedildi. Erdoğan’a hakarete 3 yıl hapis istemi Sanıklar ve avukatları Karadayı’ya çeşitli sorular yöneltti, üstü kapalı sitemde bulundu. Avukat Aytekin Erol, “Arkadaşlarınız iki ay içerisinde tutuklandı, siz neden savcıya bu kadar geç geldiniz” diye sorunca Karadayı, “Ben beklemedim. Müracaat ettim, savcı bekletti” dedi. Emekli Orgeneral Doğan, “BÇG hakkında detaylı bilgiye sahip olmadıklarını söylediler. Ben bundan sayın Genelkurmay Başkanı’nın BÇG hakkında genel bilgilere sahip olduğunu anladım. Yanlış mı anladım acaba” diye sordu. Karadayı, “Az evvel ifade ettim” diye konuştu. Yanıttan tatmin olmayan Doğan ise Karadayı’nın bundan bilgi sahibi olduğunun anlaşıldığını söyledi. Doğan, 10 Nisan 1997 tarihli BÇG konulu belgeyi Genelkurmay Başkanı’na arz ederken “Kibrit kutusunun üzerinde orak çekiçler aranıyordu. Birçok kişi takibata uğratılmıştır. Konu inançlı insanları tedirgin etmemeli. Hazırladığımız konu siyasal İslamı, dini bayrak olarak kullananlara karşı olmalıdır” dediğini anımsatıp, “bu konuşmayı hatırlıyor musunuz” diye sordu. Karadayı’nın “hatırlamıyorum” yanıtı üzerine Doğan, “Kendisine acil şifalar diliyorum” diye sitem etti. Emekli Albay Alican Türk’ün “Çevik Bir ile Çetin Doğan cunta yapılanmasına gitti mi” sorusuna Karadayı, “Ben bütün arkadaşlarımdan memnundum. Gurur duyuyorum. Neden hatırlayamadığım bir şeyi ısrarla bana soruyorlar? BÇG yapılanması asla cunta değildir. Maalesef bazı eksik bilgi vermek gibi şeyler olabilir” dedi. ‘LİCE’NİN FERYADI’ GALASI MAHMUT ORAL Askerlerden sitem ANKARA AKP’li kadın vekiller; TBMM’deki küfürleşmeleri protesto etmek için bütün kadın milletvekillerinin katılımıyla TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret ederek bir bildiri yayımlamayı planlarken, AKP’nin tavrının samimi olmadığı ve bildirinin zayıf olduğu gerekçesiyle CHP ve MHP bu girişime destek vermedi. AKP ve BDP’nin destek verdiği bildiride “Lütfen küfür etmeyin” ifadeleri yer aldı. Çiçek ile yapılan görüşmeye CHP ve MHP’li kadın vekiller katılmazken, planlanan basın toplantısı da iptal edildi. CHP’li Sena Kaleli, bildiri yayımlama zamanının yanlış olduğuna dikkat çekerek küfür sorununun geçen hafta değil, son 2.5 yıldır yaşanan bir sorun olduğunu kaydetti. Kaleli, kendilerinin küfürleşmelere tavır koyarken AKP’nin sessiz kaldığına dikkat çekti. MHP’li Ruhsar Demirel de geçmişte yaşanan küfürlü ifadelerin yaptırımsız kaldığına işaret etti. Genel Kurul’da bazı kadın milletvekilleri de küfürleşmelere karşı kırmızı fular takarken, bazı erkek vekiller de kırmızı kravat taktı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de AKP’li vekillerin verdiği kırmızı fuları taktı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Meclis’te Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken Gezi eylemleri sırasında öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz’ın mektubunu kürsüye taşıdı. “Sayıştay raporları gelmeden bu bütçe helal değildir. Bu bütçe anaların gözyaşını dindirir mi?” diyen Yüceer, anne Korkmaz’ın kadın bakan olarak acısına sessiz kalan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e hakkını helal etmediğini söyledi. Yüceer mektubun bir kısmını kürsüden okudu: “Yavrumun nasıl katledildiğini herkes izledi. Sayın Fatma Şahin’in hiç mi içi sızlamadı ki bir kez olsun ‘Böyle olsun istemezdik’ demedi, bir başsağlığı dilemedi. Yavrusu kucağından alınan anne olarak hakkımı Fatma Şahin’e helal etmiyorum.” Bakanlıkların ‘zarar yok’ yanıtı Kulaçoğlu’nu serbest bıraktırdı Önerge sayesinde özgür MURAT İNCEOĞLU Koman tartışmalarla uğurlandı Eski Jandarma Genel Komutanı ve MİT müsteşarlarından, 28 Şubat davası sanığı emekli Orgeneral Teoman Koman dün İstanbul 1. Ordu Komutanlığı’daki resmi, Selimiye Camisi’ndeki dini törenin ardından Ulus mezarlığında toprağa verildi. Koman, “sırlarıyla gitti” tartışmaları arasında son yolcuğuna uğurlandı. Törene 1. Ordu Komutanı Ahmet Turmuş, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun katıldı. Emekli orgeneraller Necati Özgen, AKP’li Hüse yin Çelik’in, Koman hakkında “Adnan Menderes’e kötü muamelede bulundu ve yaptıklarının hesabını vermeden gitti” şeklindeki sözleriyle ilgili, “Ölünün arkasından bu şekilde konuşmak yanlıştır. Söylemiş olduğu bu uygulamaların kesinlikle olmadığının şahidiyim” dedi. “Sırlarıyla gittiği söyleniyor” sorusu üzerine Özgen, “Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na ifadesini yazılı olarak verdi, ben şahidim” diye konuştu. Törenine Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve İP Genel Başkanı Doğu Perinçek çelenk gönderdi. ‘O Kanas Yüksekova çetesinden geldi’ DİYARBAKIR Lice’de 1993 yılında Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın şehit edilmesi, sivil vatandaşın öldürülmesi olaylarıyla ilgili hazırlanan “Lice’nin Feryadı” adlı belgeselin galası yapıldı. Emekli Jandarma İstihbarat Astsu bayı Hüseyin Oğuz, Aydın’ın şehit edilmesinde kullanılan Kanas suikast silahının, Yüksekova çetesi tarafından Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı’na gönderildiğini, bunun resmi ifadelerde yer aldığını belirtti. Belgeselin yönetmeni Veysi Polat, “Belgeseli TBMM’ye de göndereceğiz. Belki bu belgesel geçmişle yüzleşmemize bir katkı sağlar” dedi. RedHack operasyonu kapsamında tutuklanan Taylan Kulaçoğlu, milletvekillerinin ilgili bakanlara verdiği soru önergeleri sayesinde serbest kaldı. Operasyon kapsamında gözaltına alınıp serbest kalan Kulaçoğlu, savcının itirazı üzerine RedHack adlı siber aktivist grubun liderliğini yapan “Manyak” kod adlı lideri olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. Savcılık, Kulaçoğlu’na “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme” suçlamalarını yöneltti. Suçlamaların kaynağı ise RedHack tarafından Bolu Jandarma Alay Komutanlığı ile Polnet sistemine saldırı düzenlendiği iddiasıydı. Tutuklama kararına itiraz eden avukat Efkan Bolaç, operasyon öncesinde CHP’li Sezgin Tanrıkulu ve MHP’li Özcan Yeniçeri tarafından siber saldırılarla ilgili verilen soru önergelerine bakanlıklardan gelen yanıtları mahkemeye sundu. Bolaç’ın başvurusunu inceleyen mahkeme tutukluluk uygulamasını sonlandırdığı kararında, ilgili bakanlıkların siber saldırılar sonucunda herhangi bir zarar oluşmadığı yönündeki açıklamalarına atıfta bulunarak adli kontrol uygulamasının yeterli olacağına karar verdi. ve Zir ası ‘Hüseyin bizi mahvedecek, v Da öldürülmesi lazım’ MALATYA (Cumhuriyet) Zirve Yayınevi katliamı davasına Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Tutuksuz sanık Hüseyin Yelki’nin cumhuriyet savcılığına verdiği dilekçe de mahkemede okundu. Yelki’nin dilekçesinde, Mehmet Ülger ve Ruhi Abat’ın, “Diğerleri değil de Hüseyin bizi mahvedecek, öldürülmesi lazım” dediğini iddia ettiği ve sanık Levent Ercan Gelegen’in telefon hattının incelenmesini istediği bildirildi. Mahkeme Başkanı’nın sorusu üzerine Yelki, Gelegen’in kendisine cinayetleri cemaatlerin üzerine yıkabileceğini söylediğini iddia etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle