18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ARALIK 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan’ın bütçe görüşmelerinin ardından kabinede revizyon yapması bekleniyor 5 Yeni kabine heyecanı EMİNE KAPLAN Çelik ‘Koman hesabını vermeden gitti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman’ın vefatını Twitter hesabından değerlendirdi. Çelik şöyle dedi: “Teoman Koman, başta Yassıada’da Adnan Menderes’e reva gördüğü aşağılık muamele olmak üzere, yaptıklarının hesabını vermeden gitti. Suçların kişiselliği ilkesinden hareketle Koman’ın ailesine farklı bir gözle bakmayacağız.” ANKARA Partisinin 81 ilde belediye başkan adaylarını açıklayan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın aday olan 3 bakanın yerine bütçe görüşmeleri sonrasında kabinede revizyon yapması bekleniyor. Erdoğan’ın kabine içinde kaydırmalar da yapabileceği, bu nedenle revizyonun sadece 3 bakanlıkla sınırlı kalmayabileceği belirtiliyor. Parti içinde bakanlık bekleyen milletvekilleri arasında büyük bir heyecan yaşanıyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in belediye başkan adayı olmasının ardından gözler kabine revizyonuna çevrildi. Ergin’in yerine yapılacak atama çözüm süreci açısından büyük önem taşıyor. Bu koltuk için AKP Genel Sekreteri Haluk İpek, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın adı geçiyor. Kulislerde ağırlıklı olarak konuşulan isim ise Bekir Bozdağ. Erdoğan’ın Bozdağ’ı Başbakan Yardımcılığı’ndan Adalet Bakanlığı’na kaydırabileceği dile getiriliyor. Bozdağ’ın Adalet Bakanlığı’na getirilmesi durumunda ise yerine Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’yı kaydıra bileceği konuşuluyor. Şahin’den boşalacak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı için ise iki seçenekli bir değerlendirme yapılıyor. Yıldırım’ın belediye başkan adayı olmasıyla İzmir’den kabinede bakan kalmayacağı, bu nedenle İzmirli bir ismin kabineye alınabileceği kaydediliyor. Sosyal politikalardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’ın kabineye dışarıdan bakan yapılabileceği üzerinde duruluyor. Söz konusu bakanlık için konuşulan ikinci seçenekse Doğu ve Güneydoğu’dan bir kadın milletvekilinin kabineye girmesi. Erzurum Milletvekili Fazilet Davcı Çığlık ile Malatya Milletvekili Sevim Savaşer’in adı ön plana çıkıyor. Grup Başkanvekili Belma Satır’ın adı da bu bakanlık için geçiyor. Parti kulislerinde, 2007 seçimlerinde Ulaştırma Bakanlığı’nda geçici bakanlık yapan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın bu bakanlığı istediği konuşuluyor. Kabineye girebilecek isimler arasında Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin de ismi geçiyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in bakanlıkta çok verimli olmadığı değerlendirmeleri de yapılırken Çelik’in de başka bir bakanlığa kaydırılabileceğine dikkat çekiliyor. ‘Yek’ten Parantez TBMM Genel Kurulu’nda BDP’li milletvekillerinin Kürtçe ifade ettiği açıklamaları (X) harfi konularak “Türkçe olmayan bir dilde kelimeler ifade edildi” notu düşülüyor. BDP’li Hasip Kaplan’ın, bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada Kürtçe ifadelerle birlikte kullandığı “yek” sözcüğüne de yine aynı yöntem uygulandı. Kaplan, ertesi gün Genel Kurul’da buna isyan etti: “Yek, ulaslararasıdır, enternasyonaldir ya, enternasyonal arkadaşlar. Şimdi ‘yek’i yazamayan bir Meclis’te özgür irade olur mu? Demokrasi tartışması yaşayabilir misiniz?” CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Tavla oynamamış mı onlar” diye Kaplan’a destek verirken, AKP’li Mehmet Metiner, “Farsça, Farsça” diye laf attı. Kaplan, itirazını sürdürdü: “Gittim Tutanak Müdürlüğü’ne ‘Müdür Bey, başkanlığın size bir talimatı var mı bu konuda, çıkarın, istiyorum’ dedim. ‘Yok, yazılı bir talimatı yok’ dedi. E be kardeşim, madem talimatı yok, İsrail Devlet Başkanı gelir burada İbranice konuşur, Obama gelir İngilizce konuşur, Türki cumhuriyetlerin bütün liderleri gelir burada konuşur; bırak onu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında tutuklama kararı verdiği El Beşir de gelir burada konuşur, hepsinin konuştuğu dillerde tutanaklara geçersiniz. Kürtçeye gelince bir yasak zihniyet başlıyor, bir inkâr başlıyor.” Bu tartışmalar yaşanırken iki gün sonra AKP’li Nebi Bozkurt, Türkiye Yazma Eserler Kurulu Başkanlığı’nın çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Bu çalışmaların sonucu olarak aralarında Mesâlihu’l Ebdân Ve’l Enfüs, (beden ve ruh sağlığı), Dioskurides’in Huneyn Bin İshak Tahkiki Kitâbü’l Haşâiş Fî’t Tıb, De Materıa Medıca’sı, Nasirüddin Tusi’nin Tahrîru Usuli’l Hendese Ve’l Hisaâb, yani Eukleides’in Elemanlar Kitabının Tahrirî, Acâyibü’l Mahlukât ve Garâyibü’l Mevcudât’ın da bulunduğu on iki eser yayımlanmıştır.” Cemaatten Alevi açılımı Abant Platformu’nda ‘Cemevleri yasal statüye kavuşturulmalı, zorunlu din dersleri kaldırılmalı, Diyanet vakıf olmalı’ denildi ALİCAN ULUDAĞ Elçi’ye ‘Yüce Divan’ reddi ERDOĞAN KREDİ VE BURS MİKTARINI 300 TL’YE ÇIKARDIKLARINI SÖYLEDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 42. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nde Bayındırlık Bakanlığı yapan ve Anayasa Mahkemesi’nin “Yüce Divan” sıfatıyla yaptığı yargılama sonucunda, 1983’te 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan merhum Şerafettin Elçi’nin yakınlarının, “mahkumiyet hükmünün ortadan kaldırılması, beraata ve tazminata karar verilmesi” talepleri reddedildi. Elçi ailesinin avukatı Vuraldoğan “Anayasa Mahkemesi’nin 12 Eylül darbesi ile yüzleşmekten, mahkemedeki darbe izlerini silmekten kaçındığını” ileri sürdü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Masum Türker, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu Yerel Yönetimler Bursa Programı’nda Fişlemelerin AKP iktidarında arttığını öne sürerek “Özellikle AKP iktidarında cemaatler ve tarikatlar arasındaki fişlemelerin daha arttığı biliniyor” dedi. Türker, “Ama asıl farklı fişleme, 2003’te medyaya yansıdı. Atatürkçü düşüncede olan insanları fişleme adına farklı bir organizasyon yapıldığını ve Ergenekon, Balyoz gibi davaların, o oluşturulan birimden sonra ortaya çıktığını biliyoruz.” ifadelerini kullandı. ‘Fişlemeler AKP döneminde arttı’ Tanrıkulu’ndan Picasso sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Soru önergesinde, Emre Kınay’a ait Duru Tiyatro’nun Kadıköy Anadolu Lisesi’nde bulunan Picasso Sahnesi ve tiyatroya ait ofisin, boşaltıldığını belirten ve Anadolu Lisesi bahçesindeki tiyatronun kapatılmasıyla ilgili hukuki süreç devam ederken kaymakamlığın tahliye tebligatını gönderdiğini savunan Tanrıkulu, “Picasso Sahnesi hangi gerekçe ile lise bahçesinden çıkarılmak isteniyordur? Kınay’a üstü kapalı olarak ‘Türkiye’nin hiçbir yerine tiyatro yapamazsın’ diyenler kimlerdir?” diye sordu. ABANT Fethullah Gülen’e yakınlığı bilinen Abant Platformu’nun düzenlediği “Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” konulu toplantının ardından sonuç bildirgesi yayımladı. İktidarın yaptığı Alevi çalıştaylarının hayal kırıklığı yarattığı belirtilen bildirgede; zorunlu din derslerinin kaldırılması, Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın vakıf statüsüne alınarak “isteğe bağlı inanç vergisi ile finanse edilmesi” önerileri getirildi. Büyük Abant Oteli’nde düzenlenen ve cemaate yakın gazeteci/yazarların yanı sıra bazı Alevi temsilcilerinin katıldığı Abant Platformu toplantısı dün açıklanan bir bildirgeyle sona erdi. Üç gün süren toplantıda, şu değerlendirme ve çözüm önerileri getirildi: l Alevilerin ve Sünnilerin barışı ve geleceği birlikte inşa etmelerinin önündeki en temel engel, geçmişte yaşanan çatışmalı tarihin yarattığı psikososyal kolektif travmadır. Ülkemizde de mevcut olan ve yakın coğrafyada yaşanmakta olan dini sorunlarda endişe verici boyutlarda dışlayıcı bir dil hâkimdir. Mezhepler üzerinden, mezhepçi bir dile savrulmamak gereklidir. Bu çatışmaların ülkemizdeki sorunları daha da ağırlaştıran bir potansiyel taşıdığı gözden kaçırılmamalıdır. l Siyasi ve ideolojik tartışmaların inanç zeminine taşınması yanlıştır. Kimse kimsenin inancını onun adına tanımlamamalıdır. Hiçbir inanç grubu diğerini kendisine benzetmeye çalışmamalıdır. Devlet inançları düzenleyemez, ne olması gerektiğini belirleyemez. l Siyasal karar alıcılar, cemevlerinin ibadethane statüsünü dini bir mesele olmanın ötesinde toplumsal bir öznellik talebi olarak ele almalı ve bu talepleri acilen yasal düzenleme ile karşılamalıdır. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi anayasal zorunluluk olmaktan çıkarılmalıdır. Örgün eğitimde, bu derse ilişkin yeniden yapılandırmaya yönelik olarak nesnel ve çoğulcu bir anlayışla, Alevilikle birlikte diğer inançlara yeterince yer verilmelidir. Aleviliğin ve diğer inançların eğitime konu edildiği din dersleri seçmeli olmalıdır. l Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili şu öneriler toplantıda dile getirilmiştir: Diyanet tamamen bağımsız vakıf statüsünde olmalı, diğer inanç grupları da devlet katkısı ile aynı şekilde vakıflar kurulabilmelidir. Diyanet tamamen özerk statüde olmalı, isteğe bağlı inanç vergisi ile finanse edilmelidir. Farklı inanç grupları için de benzer özerk kurumlar kurulabilmelidir. Diyanetin mevcut durumu devam etmeli, diğer inanç gruplarına da hizmet verilmelidir. Bu konu tamamen sivil topluma bırakılmalıdır. l Alevilerin ve diğer inanç gruplarının el konulmuş olan ibadet merkezleri ve kurumları iade edilmelidir. Alevilerin kamuda yaşamakta oldukları ayrımcılık sorunları çözüme kavuşturularak kendilerini güven içinde hissetmeleri sağlanmalıdır. CHP’deki Çoban Torunu Kim? CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, TBMM Genel Kurulu’nda CHP milletvekilleri Osman Korutürk, Gülsün Bilgehan, Hurşit Güneş ve Faik Öztrak’ı yan yana oturmuş görünce, sohbet etmek için yanlarına gitti. Korutürk’ün, 6. cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün oğlu, Bilgehan’ın 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün torunu, Güneş’in, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Dışişleri Bakanı olan Turan Güneş’in oğlu Öztrak’ın ise eski İçişleri Bakanı Faik Öztrak’ın torunu olduğuna dikkat çeken İnce, “Biriniz cumhurbaşkanı oğlu, biriniz cumhurbaşkanı torunu, biriniz dışişleri bakanı oğlu, biriniz içişleri bakanı torunu. Benim gibi çoban torununun sizin yanınızda ne işi var?” diye takıldı. Ancak vekiller, İnce’den aşağı kalmadılar: “İşte CHP öyle bir parti ki, senin gibi çoban torununu bizim başımıza grup başkanvekili yaptı!” Öğrenciye 20 TL müjdesi ANTALYA (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün, Antalya’nın merkez Kepez ilçesinde düzenlenen toplu açılış ve 10 bin kişilik spor salonu temel atma töreninde öğrencilerin kredi ve burs miktarını 20 TL artırdıklarını müjdeledi. Antalya’dan üniversite öğrencilerine çok önemli bir müjdeyi vereceğini de ifade eden Erdoğan, 1 Ocak 2014 itibarıyla geçerli olacak öğrencilerin burs ve kredi miktarlarını açıkladı. Erdoğan “1 milyon 452 bin 363 öğrencimize burs ya da kredi vereceğiz. Lisans öğrencileri için aylık 280 lira olan yükseköğrenim kredi ve burs miktarını 1 Ocak 2014’ten itibaren 300 liraya yükseltiyoruz. Yüksek lisans öğrencilerinin aylık 560 lira olan burs veya kredi miktarını 600 liraya yükseltiyoruz. Doktora öğrencilerinin aylık 840 lira olan burs ve kredi miktarını 900 liraya yükseltiyoruz. Yurtkur yurtlarında yani kredi yurtlarında kalan öğrencilerimize şu anda aylık 201 lira yemek katkısı ödüyoruz. Bu yemek katkısını da 220 liraya yükseltiyoruz” dedi. Bir yıldır terör nedeniyle kayıp yaşanmadığına, şehit verilmediğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: “Tek millet dedik ama bizim millet anlayışımızda bu millet kavramı içerisinde Türk’ü de var, Kürt’ü de var, Lazı da var, Çerkezi de var, Gürcüsü de var, Abazası da var, Boşnakı da var, Romanı da var, Pomakı da var; 36 etnik unsur, millet kavramının içerisinde var. Topraklarımızda kimse operasyona ve ameliyata cüret edemez. Yaptığı anda karşısında bizi bulur.” Törende, yaşlı bir kadının da bir ağacın üzerine çıkması dikkati çekti. ‘Hitler’e Sataştı, Söz İstiyorum!’ Bütçe görüşmelerinde yumrukların sıkıldığı, küfürlerin havada uçuştuğu gerginliklerin yanı sıra, zaman zaman renkli anlar da yaşandı. Bir haftadır süren görüşmelerde Sayıştay’ın kurumlar hakkındaki raporları 78 sayfadan oluşunca; siyasi partiler bütçeden daha çok güncel siyasi olaylar hakkında konuşmayı tercih etti. Bu da, Genel Kurul’da vekiller arasındaki en ufak bir sataşmanın bile saatlerce süren tartışmalara dönüşmesine neden oldu. Söz konusu tartışmalardan biri de CHP’li Emine Ülker Tarhan’ın bir diktatörün, Hitler’in hayatına ilişkin bazı bilgileri anlattığı konuşmasından sonra yaşandı. Karşılıklı laf atma ve sataşmaların yaşandığı sırada söz alan Tarhan, “Bir diktatörün tüm özelliklerini bünyesinde taşıyan birinden söz edeceğim” diye konuşmasına başladı ve şunları dile getirdi: “Hitler komşularına düşmandı ve hepsiyle savaşmak isterdi bu adam; en çok gaz kullanmayı severdi, en çok ve bir de kadınların çok çocuk doğurmasını isterdi; hatta çok çocuğu olana madalya vaat edermiş. Komşuların birbirine düşman olmasını istermiş Hitler ve bunu teşvik edermiş. Seküler eğitimi bir musibet gibi görürmüş, ondan nefret edermiş ve kendini dinsel bir imparatorluğun başındaki uhrevi ve seçilmiş kişi zannedermiş Hitler. Ve bu adam, Hitler kendinden geçmiş bir megaloman ve insanlıktan uzak bir faşistmiş ve bıyık seçimi de muhteşemmiş.” Tarhan yerine geçerken, AKP’li İbrahim Korkmaz, “Sizinkiler o bıyığı takıyor. Sen git CHP’ye bak, bıyıkları görürsün. Sen git CHP’nin vekillerine bak, hepsinde bıyık var” diye tepki gösterdi. AKP’li vekiller tepkilerini sürdürürken, AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın da “Grup Başkanımızla alakalı olarak ‘diktatör’ tabirini kullandı. Grup Başkanımıza sataştı” diyerek söz istedi. CHP’li Tarhan’ın konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan değil, Hitler’den bahsetmesine karşın AKP’li Aydın’ın sataşma gerekçesiyle söz isteme ısrarı devam edince CHP ve MHP’li vekiller de bu durumla ilgili şu espriyi yaptı: “Hitler’e sataştı, söz verin. Hitler adına Ahmet Aydın’a söz verin!” Bütçe görüşmelerinde Atatürk tartışması AKP sözde değil özde Atatürk’ü severmiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde AKP ile CHP arasında “Atatürk tartışması” yaşandı. MEB bütçesi üzerine konuşan CHP’li Nur Serter, Atatürkçü eğitimin “AKP tipi eğitime” dönüştüğüne işaret ederek Konya’da bir anaokulunda çekilmiş bir fotoğrafı gösterdi ve “Bu çocuklara umre oyunu oynattırılıyor, oyunda kazanan umre bileti kazanıyor” dedi. AKP’li Lütfi Elvan da, Atatürk’ü paradan ve devlet dairelerinden kaldıranın CHP olduğunu kaydetti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Atatürkçülük dersi vermeye kalkmadan önce, o genel başkanınıza söyleyin, ‘Atatürk’ kelimesini ağzına almayı bilsin. O bir kere alsın, bütün iddialarımızı geri çekeceğiz” diye konuştu. na yeterli olmayacağını, vicdana ve fazilet hissine de ihtiyaç olduğuna dikkat çekilsin” dedi. Atalay’ın bu sözleri, Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözlerini akıllara getirdi. Dışişleri bütçe görüşmelerine, Davutoğlu’nun 12 Aralık’ta yaptığı Erivan ziyareti damgasını vurdu. MHP’li Tuğrul Türkeş, “Erivan’da otele ön kapıdan giremediniz” derken, CHP’li Osman Korutürk ise Davutoğlu’na istifa çağrısını tekrarladı. Davutoğlu, AKP’nin en başarılı olduğu 3 konu arasında dış politikayı da sayınca, Korutürk, “Geldiğiniz noktayı görememeniz üzücü. Madem öyle zirvedeyken bu görevi bırakmanızı diliyorum” dedi. Davutoğlu, Genel Kurul konuşmasında doğrudan kişileri de hedef alarak bir ilke imza attı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da Fatih Projesi’yle ilgili ihale sonuçlarının yakında açıklanacağını bildirdi. CHP’li Mevlüt Aslanoğlu atanamayan öğretmenler sorununa dikkat çekti. AKP’liler “Şov yapmayın” deyince Aslanoğlu, “30 bin kişinin ekmeğinin peşindeyiz” dedi. Bakan Avcı Şubat 2014’te 10 bin, Ağustos 2014’te ise 40 bin atama yapılacağını söyledi. Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı [email protected] İstifa çağrısı: Zirvede bırakın! Dershane kavgası AÖF sınavına da yansıdı KAYHAN AYHAN AKP hükümetiyle Gülen cemaati arasındaki başlayan dersane kavgası Açıköğretim Fakültesi (AÖF) sınavlarına da yansıdı. Sıvanda öğrencilere yöneltilen bir soruda dershanelerin kötülenmesi dikkat çekti. “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı” adlı derste şu soruya yer verildi: “Dershaneler ve sınav odaklı eğitim ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?” A) Sınav sistemine yönelik bilginin alınıp satıldığı kurumlardır. B) Dershaneler mevcut eşitsizlikleri azaltmaktadır. C) Lise eğitiminin işlevsizleşmesine neden olmaktadır. ‘Akıl ve bilim yeterli değilmiş’ Söz isteyen AKP Grup Başkanvekili Mihrimah Belma Satır, AKP’nin devlet büyüklerini “sözde değil, özde sevdiğini” ifade etti. Satır, Erdoğan’ın 10 Kasım’da yaptığı ve Atatürk ifadesini de kullandığı bir konuşmayı da okudu. MEB bütçesi üzerine konuşan AKP’li Orhan Atalay, yeni bir müfredat hazırlanmasını isteyerek “Hayatta hakiki irşat için aklın veya bilimin tek başı D) Eğitimin meslek kazanmak amacıyla katlanılması gereken zorunlu bir süreç olduğu düşünülmektedir. E) Eğitimin giderek kurumsal alanın ve okulun dışında gerçekleşmesine yol açmaktadır. Sınav sonrası Twitter üzerinden tepkilerini dile getiren öğrenciler, sorunun dershane kavgasının yaşandığı bir dönemde sorulduğuna işaret etti. Öğrenciler tepkilerini “Birileri iyice zıvanadan çıkmış! Çok delikanlıysanız anket yaptırın, böyle hinlikleri bırakın... AÖF sınavda dershane sorusu sormuş böylece AKP ve Cemaat arasındaki çatışmada tarafını belli etmiş oldu. Bu soruyu bilerek yanlış çevapladım” ifadeleriyle dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle