23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER Gezi Direnişi’ne katılan gençleri alınlarından tek tek öptüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu: Diktatöre ders verdiniz TUTUKLU VEKİLLER ÇIKIŞI Tuncel: Bir haftadır gerekçe okunamadı İstanbul Haber Servisi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Belediyesi başkan adayı Gültan Kışanak, “Yereli demokratik ve özerklik anlayışıyla halka devredersek bu ülkenin bütün sorunları çözülecek” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Gezi Direnişi’ni anımsatarak “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye konuştu. Demokrasi ve Barış Konferansı Koordinasyonu’nun dün Boğaziçi Üniversitesi Uçaksavar Kampusu Ayhan Şahenk Salonu’nda düzenlediği Demokrasi ve Barış Konferansı’nda, BDP ve HDP eş genel başkanları Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel, HDP İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Sırrı Süreyya Önder, HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel ve yazar Murathan Mungan birer konuşma yaptı. HDP Eş Genel Başkanı Tuncel, Erbil’de gerçekleştirilmesi planlanan 4. Kürt Konferansı’nın önemine değinerek “Kürdistan sadece Türkiye’nin sorunu değil, Ortadoğu’nun sorunu haline gelmiştir” dedi.Tuncel şöyle devam etti: “Türkiye’nin eskisi gibi olmayacağını gösteren iki şey var. Birincisi Kürt sorununun çözümü konusunda çok önemli bir süreç başladı. İkincisi de Gezi Direnişi ile başlayan bir süreç. Türkiye’de aslında insanların mevcut baskıcı yapıları kabul etmediği bir süreci yaşadık.” CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın tahliyesini yorumlayan Tuncel, “BDP’li vekilleri bırakabilmek için gerekçeli kararı okuyorlar. Bu nasıl okumaysa bir haftadır okuyorlar, daha bulamadılar” şeklinde konuştu. Önder ise “Kim oylar bölünmesin diyorsa o yüzde 10 seçim barajını savunuyor anlamına geliyor” dedi. Yazar Mungan da Erdoğan’ın Diyarbakır’da “Kürdistan” dediğini anımsatarak “Bu 2013 yılında değil, daha önce olsaydı insan kaybı olmazdı. Şivan Perver ile konser düzenleyen iktidar, onu Diyarbakır’da konuşturmakla övünüyor. Eğer Öcalan’ı konuşturabilseydiniz o zaman demokrasiyle iştikat kurmuş olurdunuz” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi eylemlerinde gençlerin seslerini duyurduklarını vurgularken “Bir diktatör rahatsız oldu ama gençler, o diktatöre hayatı boyunca unutamayacağı bir ders verdi. O gençlerin her birini tek tek alınlarından öpüyorum” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğ lu, dün Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda CHP Gençlik Kolları’nın “Dev Çınarlar Yeni Filizlerle Buluşuyor” etkinliğine katıldı. Kılıçdaroğlu, bugün gelinen noktada siyasal partiler arasında bir iktidar mücadelesi değil, bir rejim mücadelesi yürütüldüğünü ifade ederken gençlere şöyle seslendi: “Cumhuriyetin kazanımları elimizden alınmak isteniyor. Kadınerkek eşitliği yok edilmek isteniyor. Parlamento, iktidar partisinin arka bahçesi haline getirilmek isteniyor. Özgürce gösteri yapan gençlerin üzerine acımasızca gidiliyor. Mücadelenin ateşi gençlikte yatar. Gençlerle yola çıkacağız. Bir dönem gençlerimizi unutmuştuk. Ama bugün 81 ilde örgütlendik. Gençler, size inanıyorum. ‘CHP’yi değiştirelim’ diyorsunuz, gelin CHP’ye, hep beraber devrimi yapalım.” Mustafa Balbay Özgür mü? Evet, artık demir parmaklıklar arasında değil ama özgür mü? Bence de “serbest ama özgür değil”. Hiçbirimiz özgür değiliz. Adaletsiz bir sistemin bütün kurbanları serbest kalmadan bu ülkede hiç kimse özgür olamaz. Düşüncesini özgürce konuşamadan, yazamadan, özgürce toplanamadan, baskı görmeyeceğine güvenerek sesini yükseltemeyen kişilerin toplumu özgür toplum olamaz. Ama özgürlük gökten zembille inerek gelmez. Özgürlük bedeli ödenen bir mücadele ile alınır. Bağımsızlık da özgürlük gibi bedeli ödenen bir mücadeleyle alınır. Mustafa Balbay büyük bir bedel ödedi. Beş yıllık hapis yatmak süreyle ölçülemez. O beş yıl kimisi için bir yaşam boyudur, kimisi için gecelerin çok uzadığı bir süredir. İşte bu noktada Balbay maratoncu olduğunu gösterdi. Dayandı. Toplumun gördüğü en önemli özellik budur. Dayanıklılık. Güç koşulların ağırlığını göğüsleyebilmek. Dayanıklılık. Evet, sürekli bir toplum desteği vardı. Unutmayan, unutturmayan toplum desteği Balbay’ın neyi temsil ettiğini biliyorlardı. Balbay o desteği çok iyi bildi, onunla büyüdü, içerden büyüyerek çıktı. Çıktığı anda da ikinci özelliği vurguladı: Sorumluluk. İçerde kalanların sorumluluğunu üstlendi. Tuncay Özkan’ı andı. Teğmen Mehmet Ali Çelebi’yi andı, içerde kalanların mücadelesini üstlendi. İlk konuşmasında da çektiklerini kine dönüştürmeyen bir olgunluğu sergiledi: Özgürlük, adalet, barış. Bu denli haksızlığa uğramış, bütün haklı talepleri reddedilmiş bir gazetecinin evinden, eşinden, çocuklarından, mesleğinden koparılmasının yol açacağı isyan duyguları yerine bilgece bir işaret vermesi Balbay’ın uzakgörüşlülüğünün kanıtıdır. Bu duygularla geleceğe de parmağını uzatmaktadır: “Artık kapıları açın”. Toplumsal barışın anahtarı budur. Mustafa Balbay içerdeyken hiçbir zaman suçluluk duygusundan kurtulamadım. Onun içerde kalmasının bana düşen payını hep hissederek yaşadım. Bunu Mustafa’ya ne söyledim ne de yazdım. Ama onun içerde bunca yıl yatmasına karşı bir şey yapamamak çok ağır bir duygu oldu. Böyle de olması gerekirdi. Böyle de olması gerekir. Haksız yattığına inandığımız son insan çıkıncaya kadar bizler de suçluluk duymalıyız. Hayatımın manevi olarak en rahat zamanları hapiste olduğum zamanlardı. Evet, 12 Eylül yönetimi işbaşında ‘Daha fazla denetlemezseniz namertsiniz’ Kılıçdaroğlu, dün Yenimahalle Belediyesi tarafından Batıkent Ergazi Mahallesi’nde yaptırılan, engellilere hizmet verecek Beyaz Karanfiller Yaşam Merkezi’ni hizmete açtı. Kılıçdaroğlu, “Aslında hepimiz birer potansiyel engelliyiz” dedi. CHP’li belediyeler üzerindeki baskılara da dikkat çekerken de “Daha fazla denetlemezseniz, namertsiniz diyoruz, hiç korkmuyoruz. Çünkü bizim genlerimizde var, biz kul hakkı yemeyiz. Biz insana saygılıyız, vatandaşa hesap vermeyi namuslu borç biliriz” açıklamasını yaptı. güvencesisiniz’ Kılıçdaroğlu, gençlerin Gezi eylemleriyle seslerini duyurduklarını vurgularken “Gençler, o diktatöre ders verdi. Siz Türkiye’nin geleceği, güvencesisiniz. Son ‘Türkiye’nin olaylarda 7 gencimiz hayatını kaybetti ama bu gençler yılmadı” açıklamasını yaptı. 12 Eylül Anayasası’nda bile “toplantı ve gösteri hakkının önceden izin alınmaksızın her yurttaşın hakkı olduğu” ifadelerinin bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni bir düzenleme getiriyorlar, önceden izin alınacak, şehrin dışında gösteri yapılacakmış. Gösteri niye yapılır? Vatandaş duysun diye. Şimdi 12 Eylül rejiminin daha da gerisine götürüyorlar. Ne yaparsan yap Erdoğan, gençlik asla sus mayacaktır. Beyefendi bir yere gittiği zaman onun valileri gençleri topluyor, eylem yapacaklar diye. Valileri sıkıyönetim uyguluyor. İster sen gel, ister valilerin; vız gelir tırıs gider.” ‘PARTİYE YAZIK’ savaşı başlatalım ‘Yeni bir kurtuluş Kılıçdaroğlu, gençlere “Sorunlarınız var, biliyorum. Çözümün adresi CHP’dedir. Bu ülkenin gençlerine bütün kucağımı açıyorum, gelin hep beraber Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıralım, yeni bir ulusal kurtuluş savaşını başlatalım” çağrısı yaptı. ‘Yavaş tamam’ tweet’ine tepki İnce’den SARIGÜL, PENDİK’TE HALKA SESLENDİ ‘Onlar artık batan güneş’ SİBEL BAHÇETEPE Şişli Belediye Başkanı ve CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan aday adayı Mustafa Sarıgül, Pendik’teki mitingde, AKP’nin İstanbul’daki seçimden endişelendiğini belirterek “Türkiye’nin neresine giderse gitsin İstanbul’dan bahsediyorlar. Çünkü ateş bacayı sardı. Onlar artık batan güneş, doğan güneş burası” diye konuştu. Sarıgül, dün CHP Pendik İlçe Başkanlığı’nı ziyaret ederek halka hitap etti. “Okyanuslara doğru açılıyorsunuz, yolunuz açık olsun” diye konuşmasına başlayan Sarıgül, kavgadan, husumetten uzak durulması çağrısı yaptı Sarıgül, hakkında karalama kampanyaları yapıldığını anımsatarak “Durduramazsın beni, susturamazsın beni. Gençlerden de ricam şu. Sosyal medyada, Twitter’da özellikle desteğinizi, yenilikçi ve demokratik fikirlerinizi bekliyorum. Her ilçede bir engelli kardeşimize görev vermenizi özellikle rica ediyorum” dedi. “15 hafta 30 saat sonra Taksim’de bunu kutlamaya hazır mısınız” diye seslenen Sarıgül “ Kin, nefret ve ötekisi olan anlayışı bitiriyoruz” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Şükrü Karaca Twitter hesabından CHP’nin Ankara adayına ilişkin bir mesaj attı. Karaca Twitter’dan paylaştığı mesajında “Değerli dostum, güzel halk adamı Mansur Yavaş Ankara’ya hayırlı olsun” dedi. Bu mesaj, CHP Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığına Yavaş’ın aday gösterileceği şeklinde yorumlandı. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Karaca’nın bu sözlerine kendi Twitter hesabından paylaştığı mesajlarla tepki gösterdi. İnce, şu ifadeleri kullandı: “Partimi düşürdükleri duruma üzülüyorum. Partinin adayını danışman Twitter’dan açıklıyor! Eski partisini CHP’lileşmekle suçlayan bir kişi CHP’den aday olup olmamayı düşünecekmiş! Partimize de Ankara’ya da yazık oluyor.” Yavaş’ın adaylığına bir tepki de CHP Parti Meclisi üyesi Murat Karayalçın’dan geldi. Karayalçın’ın, “Bu konuda partinin benim görüşlerime başvurmamasını üzüntüyle karşılıyorum” dediği öğrenildi. İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz da Twitter’da “Zannımca partimizde artık aday olmak için ilk kıstas sağcı olmak. Listelerin adil olmaması halinde şoklara hazır olunmalı” dedi. ise bizim hapiste yatmamız onları kabul etmemiş olmanın kesin kanıtıydı. HHH Hapiste iken (19811984 yılları) bana güç verenlerden birisi Nelson Mandela’dır. Mandela 27 yıl hapiste kaldığı dönemde Mandela Üniversitesi’ni kurarak hapisteki gençlerin eğitimini örgütlemişti. Hapishane yaşayan bir organizma olmuştu. Onun mücadelesi yanında yakınma hakkını kendime vermiyordum. Geçenlerde bir kongre toplantısında söylediğim gibi, “bir süre oturduğum devlet müsteşarlığı koltuğu bana şeref vermemiş, sadece yetki vermiştir ama düşüncelerim uğruna hapis yatmak bana şeref vermiştir”. İşte önemli olan bunu bilinçle yaşamak, nerede olduğunu, neden orada olduğunu bilmektir. Bana güç veren ikinci olgu, Stalingrad kuşatmasıdır. İkinci Dünya Savaşı’nda Alman Nazi ordularının kuşattığı Stalingrad teslim olmamış, açlıktan ölen yüzbinlerce kişi son nefesine kadar dövüşerek esir olmayı reddetmiş, ölümü tercih etmişlerdir. Bu da hiç unutmadığım bir gerçeği tarihin belleğine kazımıştır: Teslim olmayanlar ölmez. Bu iki gerçek hapiste yattığım bütün sürenin en büyük destekçisi olmuşlardır. Barış Derneği davasından birlikte yattığım arkadaşlarım her türlü güç koşula gerçekten kahramanca göğüs germişler, sonradan yaşadıklarımızı düşündüğüm zaman gözümde bir kez daha değer kazanmışlardır. Ülkemiz bu güç günleri de atlatacaktır. Tarihin binyılları içinde, yüzyılları içinde onyıllar geçici süreler olmaktadır. Elbette yaşayanlar için bir yılın, bir ayın, bir haftanın, bir günün, bir saatin bile başka bir yeri vardır, başka bir önemi vardır. Ama o gün, o saat, o dakika gelir, tarihin saati yeniden kendi doğrusunda dönmeye başlar. Gün dönmüştür, saat işlemektedir. HHH Mustafa Balbay artık sadece bir gazeteci değildir, sadece bir siyasetçi de değildir. O, artık, haksızlıklara karşı mücadele etmenin, ayakta durmanın, güçlüklere dayanmanın simgesidir. Taşıdığı yeni sorumluluk eskisinden çok daha büyüktür. Şimdi, nerede duracağı, neler yapacağı eskisinden daha önemlidir. Ülkemizin geleceğinin bu güç birliği ile, bu birleşik enerji ile daha uygar, daha özgür, daha adaletli, daha demokratik, daha emekten yana bir yere gelmesi için el ele verelim, birlikte çalışalım ve yarınlarımızı hak edelim. Mustafa Balbay kardeşime, eşine, çocuklarına mutluluklar diliyorum. Önümüzdeki günlerin ortak başarı günleri olmasını diliyorum…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle