21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2013 PERŞEMBE 6 HABERLER CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu üyeleri, Ergenekon davasından hüküm giyen asker ve sivil tutuklularla görüştü ‘Suç ihtimaline göre niyet okuyorlar’ AYŞE SAYIN Büyük Kırılmalar Yaşıyoruz Önce Balbay’a birkaç söz: Sevgili kardeşim, dostum, hoş geldin özgürlüğe! Biliyorum, biz gibilerin düşüncelerine kilit vurulamaz.. Beyinlerimiz hep özgürdür! Türkiye hapishaneye dönüştürülebilir ama bizler özgürlüğümüzü hiç yitirmeyiz! Demir parmaklıklar sadece fiziki varlığımızı hapsedebilir! Adalet yerini buldu diyemeyeceğim, insan suçsuz yere ve boşu boşuna 5 yıla yakın hapishanede tutulup serbest bırakılıyorsa, adalet yerini buldu demek, kabul edilebilecek bir şey değil... 5 yılın içeride geçirilmesinin nasıl bir adalet olduğunu birileri bana açıklamalı! Hoş geldin canım! Dışarı çıkmanla yeni bir dönem başladı ülkede! Şimdi Tuncay’ı, Aydınlık ve Ulusal Kanal’dan tutuklu gazetecileri dışarıya bekliyoruz.. Fatih Hilmioğlu’nu, bütün haksız yatan subayları ve diğerlerini... HHH Mustafa’nın özgür bırakılmasını, özellikle Gezi sürecinden bu yana yaşamaya başladığımız Büyük Kırılmaların bir sonucu olarak görmek gerekir. Önceki gün SokakTV’de Haluk Şahin’le, yeni kitabım Hey Türkiye Nasılsın? bahanesiyle, ama tamamen güncel konulara yönelik sohbet ettik. Kırılmalar üzerine soruyu yönelten Haluk’tu! İyi bir tanımlama! Meseleye bu açıdan bakalım! 11 yıllık kesintisiz bir iktidar süreci içinde yaşadıklarımız, ülkenin, hepimizin ufkunu karartacak nitelikteydi... Yoo hayır, ordunun “başına gelenler”den bahsetmiyorum! Büyük hukuksuzluklar, sahtekârlıklar, tamamen faşist ve diktatörlük rejiminde yaşanabilecek olan uyduruk belgeler, atanmış özel görevli mahkemeler, adaletin bitirilmesi, kastettiğim... Tabii, iktidarın bir sürü alanda, eğitimden tutun, yolsuzlukların, keyfi bir yönetimin giderek yerleştirmesi de... Şüphesiz ki basın özgürlüğü! İnsan hakları ve özgürlükleri! Kararmış ve geleceğin görülmediği bir tablo, herkesi derinlemesine etkiledi... Bu karanlıkta yırtılmaların olması kaçınılmazdı! İlk kırılma, siyasi mahkemelerdeki düzenbazlıkların hukuksal olarak paramparça edilmesiydi.. Arkasından basın özgürlüğüne vurulan kelepçeler, uluslararası destekle kırılmaya başlandı.. Nedim, Ahmet, Soner serbest bırakıldı.. İkinci kırılma, 7 Şubat 2012’de, cemaatin elindeki polis ve yargıyla MİT başkanını tutuklamaya kalkışmasıydı. Hedef tabii ki Başbakan’dı! Şimdi yaşadıklarımız, dershane mershane, bu kırılmanın devamlarıdır.. (*) Üçüncü kırılma, Gezi Direnişi’dir! Başbakan’ın bütün her şeyde tek söz sahibi, otoriter ve diktatörce iradesinin de kırıldığı noktadır Gezi Parkı! Dördüncü kırılma, yine Gezi Parkı bağlamında, RTE iktidarının, ülke çapında ve uluslararası alanda büyük bir protestoya uğramasıdır... Bu, iktidarın halka karşı çok büyük siyasi şiddetini dışavurmasıdır.. Bu, iktidarın yol ayrımında yalnız bırakılmasıdır... Ülke ve demokratik dünya gördü ki, RTE ve iktidarından demokrasi, insan hak ve özgürlükleri çıkmaz! Beşinci kırılma, RTEDavutoğlu’nun dış politikasının iflasıdır. Suriye’de ve Ortadoğu’da Sünni politikası ve Suriye’ye yığılan uluslararası terörist şeriatçı, köktendinci örgütlere verdiği destektir... Suriye’de dünyayı savaş çağırmasıdır... Altıncı önemli nokta da önümüzdeki seçim sürecinde, GülErdoğan arasındaki iktidar/makam çekişmesi ve bunun siyasete yansımalarıdır. HHH Bütün yukarıdaki kırılmaların ülke içinde yansımalarının olmaması mümkün değildir. Yeni bir iklime girmek zorunda Türkiye... Anayasa Mahkemesi böyle bir ortamda, Balbay hakkında özgürlük kararı verdi... Yüksek Yargı’nın özel yetkili mahkemeler gibi davranamayacağını yazıp durdum. Yargıtay’ın ilgili mahkemesi Balyoz ve bağlantılı bazı kararlarda, tıpkının aynısı, cemaatin güttüğü özel mahkemeler gibi sıradan ve hukuksuz davrandı... Daireler Kurulu’nun nasıl davranacağını henüz bilmiyoruz. Ama, Türkiye yaşadığımız 11 yılı sürdüremez. Yeni bir döneme girmek zorundadır. Balbay bunun ilk işareti olsun! (*) Tahmin ettiğim gibi, cemaat büyük kavgadan geri adım atmış göründü. Her zaman “Sulh yolunda”larmış.. Kendilerine örgüt mörgüt denemezmiş.. Masal anlatıyor! “Kimsenin kendi devletiyle ve başındaki iktidarıyla savaşma gibi bir niyeti yoktur”muş! Bunları söyleyen kişi, geçen hafta da “bir adım geri atmak, yarın 10 adım ileri adım atmaya denk gelir” demişti! ANKARA CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu üyelerinin, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın tahliyesinden birkaç saat önce görüştüğü gazeteci Tuncay Özkan, “En büyük dileğim Balbay’ın dışarıda olması ve zindanların boşalması. Çünkü Ergenekon hukuksuzluğunu herkesten daha iyi biliyor ve cesaretle üzerine gideceğini biliyorum” derken, Ergenekon’dan hüküm giyen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ise yaşanan süreci Steven Spielberg’in ünlü “Azınlık Raporu” filmine benzeterek “Karşımızda hukuku, kaidesi, kuralı olmayan bir güç var” diye isyan etti. CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri Veli Ağbaba, Özgür Özel ve Nurettin Demir ile eski AİHM yargıcı da olan İzmir Milletvekili Rıza Türmen geçen cuma günü Hasdal ve Hadımköy Askeri ve Silivri cezaevlerindeki Ergenekon davasından hüküm giyen 28 emekli, muvazzaf subay ve sivil tutuklu ve hükümlülerle görüştü. Komisyon üyelerinin yaptığı görüşmelerde, asker ve sivil tutukluların Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili dile getirdikleri görüşler şöyle: TUNCAY ÖZKAN: Mehmet Baransu, MGK kararını ele geçirmiş, yayımlıyor; bu gazeteciliktir. Devletin gizli belgelerini açıklamak Ergenekon/Balyoz’da suç sayılıyor. Ama Yunanistan ile savaş planı iddianamelerin ekinde yayımlanı ‘AZINLIK RAPORU FİLMİ GİBİ’ İLKER BAŞBUĞ: Karargâhımdaki askerler terör örgütü üyesi ve yöneticisi! Karargâhımdaki 11 üst rütbeli asker hapiste, hepimiz ceza aldık. Bir kısmımız terör örgütü yöneticisi, diğerleri terör örgütü üyesi oldu. Karşımızda hukuku, kaidesi, kuralı olmayan bir güç var! Hükümete karşı suçu nasıl işledik? Olmayan internet sitesinden yayın yaparak! 30.08.2008’de açık olan 42 site var. Ne zamana kadar açık. Şubat 2009. Bu sitelerle ilgili haber çıktığında inceleme başlattık bizim dönemimizde ve 2009’da kapattırdım. Hâkim, “Siteleri kapattınız, çünkü mecbur kaldınız” diyor. “Kapatmasaydınız suç işleyebilecektiniz” diyor. Aynı “Azınlık Raporu” filmindeki gibi. Suçu işlemeden önce, suçlu olma ihtimaline bakıp niyet okumaya çalışıyor bunlar. “İnternet Andıcı” davasında savcılar suç yok diyor ama bizim davada amacınız başka olabilir diyor. Bizim savcı tıpkı Lombroso! İtalyan ceza hukukunun kurucusu (Cesare) Lombroso, “İnsanlar doğuştan suçludur” diyor. Bizim savcının bakışı bu. yor, bu vatan hainliği olmuyor. CAN ERENOĞLU (Koramiral): Cemaathükümet işbirliğiyle bölgeye şekil verilmeye çalışılıyor! Bu olaylar öncesinde Deniz Kuvvetleri çok güçlüydü. Amaç TSK’ye, en çok da Deniz Kuvvetleri’ne zarar vermek, çökertmekti. Ankara’da deniz yok, deniz yolu yok, gemi yok, denizlerdeki silahların Ankara’ya yetişmesi mümkün değil. Bu durumda nasıl darbe yapabiliriz ki. ‘ÖZEL, ÖĞRENCİLERİNİ KORUDU’ BİLGİN BALANLI: Bir komutanın görevi, astlarının haklarını korumaktır, ancak bizim haklarımızı bunlar korumadı. Polis tespit tutanağı iddianame oldu. İddianame savcının esas hakkındaki mütalaasına, mütalaa gerekçeli karara, gerekçeli karar da Yargıtay kararına dönüştü. O davaların hazırlandığı mutfakta muhtemelen askerler de var! Hâkimler, savcılar sadece görüntüde var. Genelkurmay’ın orduevi yasağı ilkel ve çocukça bir durum. Kendi özel mekânın değil ki kendi görüşüne aykırı insanları almıyor. Keşke aynı hassasiyeti dava sürecine de gösterseydi. Yargıtay’ın kararı çok büyük hayal kırıklığı yarattı: Bunlar hâkim değil, bunlar militan. Rütbelere göre ceza verildi! Genelkurmay Başkanı kendi öğrencilerini korudu, kurtardı! Onların da suçsuz olduğunu biliyoruz ama Genelkurmay Başkanı sadece kendi öğrencilerini kurtardı. Aytaç Yalman büyük bir paranoya içinde. Hakkındaki 2004 tarihli soruşturmadan korkuyor! seri başlangıcı olan Hilmioğlu’nun hastanede çekilen yeni MR’sine göre karaciğer kanseri şüphesi çıkmış durumda.) Adli Tıp’ta bu karara imza atanlar taammüden cinayet işlemiştir. Bunların hesabı mutlaka sorulmalıdır. Cerrahpaşa’daki doktorlar korkularından beni hastaneye yatıramıyorlar. Bugüne kadar kanser başlangıcı dedik dedik, şimdi kanser şüphesi tespit edilmiş oldu. Tutuklu kalmaya devam edersem, kanser olacağım. Cerrahpaşa 3 heyet raporu verdi, “Cezaevine girerse ölür” diye. Hâlâ cezaevinde tutuluyorum. Darbe diyorlar, deniz yok! Gazetecilik yaptı DURSUN ÇİÇEK (Emekli Albay): Beni suçlamalarındaki asıl amaç Genelkurmay’dı! Sahte dijital veriler ile bizi mahkum ettiler. Suçlamaları Genelkurmay’a yöneltebilmek için beni suçladılar. Yani, İlker Paşa’ya ulaşmak için bana yapılan suçlamalar bir basamaktı. 2004’teki MGK kararları önemli, bu davaları bitirir. Davaları bitirir Taammüden cinayet! FATİH HİLMİOĞLU: (Karaciğer kan Çocuk eylemciler yargılanıyor Üniversiteliye ‘Gezi’ gözdağı Ali İsmail Korkmaz, önceki gece Eskişehir’de anıldı. Eğitim Hakları Derneği üyeleri, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle Ali İsmail’in heykeline karanfiller bıraktı. D.T’nin kanlı forması dava dosyasında ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Gezi eylemlerine katıldıkları için haklarında dava açılan 11 çocuk dün yargıç karşısına çıktı. Çocukların yargılandığı davaların duruşmaları art arda yapıldı. Ankara 4. Çocuk Mahkemesi’nde görülen duruşmalarda 8 çocuk hakkındaki dava ertelendi. Mahkeme 3 çocuğun hakkında ise beraat kararı verdi. Beraat eden D.T’nin avukat babası duruşmada tanık olarak dinlendi. Ayhan T, “1 Haziran’da çocuğumla beraberdim. 2030 gaz bombası atıldı. Polis uyarı yapmadı. Oğlumu güçlükle bulduğumda ağzından burnundan sular, gözünden yaşlar geliyordu. Panik atak gibi bir hali vardı. Bir anda gözaltına alındı. Zor bela çocuğumu alındığı polis otobüsünün içinde gördüm” sözleri ile aktardı. Oğlu D.T’nin gözaltına alındığında polisler tarafından dövüldüğünü de söyleyen Ayhan T, “Oğlumun ağzını burnunu iki dakikada kan revan içinde bırakmışlardı. Çocuğu arkadan plastik kelepçeyle kelepçelemişlerdi. Alın bu da çocuğun o gün giydiği Beşiktaş tişörtü, özellikle yıkamadık. Üzerindeki kanlar polisin akıttığı oğlumun kanıdır” dedi. Mahkeme heyeti, söz konusu tişörtü dava dosyasına koydu. ‘Başbakan kötü, yalancı’ suç oldu COŞKUN YAMAN Barodan Ali İsmail’in davasının Kayseri’ye taşınmasına itiraz AYM’ye taşınıyor CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin, Gezi Direnişi sırasında polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüyle ilgili davanın Eskişehir’den Kayseri’ye taşınmasının “adil yargılama hakkının ihlali” olduğunu belirterek davanın Eskişehir’de görülmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıkladı. Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin, daha önce birçok davanın Eskişehir’de görüldüğünü vurgulayarak “Uğur Kaymaz ve Şerzan Kurt davaları gibi birçok dava daha önce Eskişehir’de görüldü. Demek ki Eskişehir yeterince güvenli bir il. Tanıklar, olay yeri, her şey burada. Tanıkların Eskişehir’de mağdurların Hatay’da dinlemesi, yargılamanın ise Kayseri’de yapılması ise adil yargılama hakkını ihlaldir. Sağlıklı bir yargılama için davanın burada görülmesi gerekir” dedi. Polis hakkındaki suç duyuruları Yurttaş dava bile açamadı SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Gezi Parkı protestolarıyla ilgili olarak yurttaşları hedef alan çok sayıda iddianame hazırlanırken yurttaşların polisler hakkındaki suç duyurularının hiçbirisinin savcılık aşamasını geçemediği ortaya çıktı. Gezi Parkı Protestolarında Şiddet Görenler Platformu’nun “Gezi Turnusolu’ndan Gerçekler” başlıklı Gezi Parkı 6. Ay Raporu yayımlandı. Gösterilerde ağır yaralanan kişilerin tedavilerinin sürdüğü belirtilen raporda, devletin yaralanmasına yol açtığı kişilerin tedavileri için bir girişimde bulunmadığı vurgulandı. Yaralıların yaptığı şikayetlerin hiçbirinin savcılık aşamasını geçerek yargılama aşamasına gelemediği belirtilen raporda, “Bunun nedenlerinden en önemlisi, savcılar tarafından Emniyet’e gönderilen yazıların gereğinin yapılmaması olarak belirtilmektedir. Emniyet, savcılıkların gönderilmesini istediği belirli bir yer ve zamana dair personel bilgisi ve görüntü kayıtlarını, ya bu tür bir bilginin olmadığı biçiminde yanıtlamakta ya da istenenin içinden ayıklanmasını zorlaştıracak biçimde göndermektedir” denildi. BALIKESİR Balıkesir’de, Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi üniversite öğrencisi Yarkın Atay, sosyal paylaşım sitelerindeki mesajlarıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği savıyla 7 bin 80 lira para cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Atay’ın 5 yıl içinde suç işlememesi koşuluyla hükmün geri bırakılmasını kararlaştırdı. Balıkesir Meslek Yüksekokulu Öğrencisi Yarkın Atay (22), Balıkesir’de gerçekleştirilen Gezi eylemlerine katılırken hakkında 2911 sayılı Toplu Gösteri ve Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten kamu davası açıldı. Ayrıca Atay hakkında Facebook ve Twitter’daki paylaşım sitelerinde de hakaret içerikli mesajlar yayımladığı iddiasıyla suç ihbarında bulunuldu. Balıkesir Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Atay’ın “İçinde avukatları dövüyorsanız, Avrupa’nın en büyük adalet sarayını g... sokabilirsiniz. Bence bir mahsuru yok”, “Camide içilmedi. Bayrak yakılmadı. Polis öldürülmedi. Başörtüsünü Gezi’dekiler yasaklamadı. Gezi Parkı kötü kokmuyor. Başbakan kötü, yalancı...” gibi paylaşımlarıyla Erdoğan’a hakaret ettiği öne sürüldü. Atay’ın 2 yıla kadar hapsi istendi. Atay, üst mahkemeye itiraz edeceğini belirterek “Beş yıl boyunca eylemlere katılmamamı, hiçbir şey yapmamamı istiyorlar. Bu mümkün değil. Evde oturmayacağım” dedi. Berkin için Meclis’e gidecekler SİBEL BAHÇETEPE 178 gündür Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşam mücadelesi veren Gezi Direnişi yaralılarından 14 yaşındaki Berkin E. yoğun bakımda yaşam mücadelesini sürdürüyor. Solunum cihazına bağlı ve bilinci kapalı olan Berkin E.’nin ailesi mamalar ve kemik suyu ağırlıklı sıvı gıdalarla beslenmesinin devam ettiğini belirterek “Berkin direniyor, biz de direneceğiz. Bizimle beraber direnen ve bekleyen sizler için bunu yapacağız. Berkin uyanacak ve kalkacak” dedi. Berkin’in vurulması ile soruşturmada herhangi bir yol alamayan ailenin bu ayın 26’sında TBMM’ye gitmeyi planladığı belirtildi. Berkin E. 16 Haziran günü, Taksim Gezi Parkı Direnişleri devam ederken evinden ekmek almaya çıktığı sırada polisin attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu yaralanmış ve Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Baba Sami E. oğlunun durumunda bir değişiklik olmadığını anımsatarak “Akciğer grafisi çekilecek. Bir hafta ara verilen mama ve sıvı beslenmesine yeniden başlandı” dedi. Berkin ile ilgili açılan internet sayfası üzerinden aile adına yapılan açıklamada ise aile fertlerine sürekli olarak bir gelişme olup olmadığına yönelik sorular sorulduğu, bu durumun ailenin psikolojisini de olumsuz etkilediği belirtildi. Açıklamada, özetle şöyle denildi: “Berkin kendisi uyuyor. Uyutulmuyor. Zaman zaman gözleri açık, zaman zaman sesler çıkarıyor. Bazen acılarını bazen ismini koyamadığımız durumları ağlamayla paylaşıyor. Bazen vücudu çok kasılıyor. Elini tutan kişinin elini sıkıyor. Bu sıkma bile ailede ‘bilerek mi sıktı acaba?’ diye yorumlanıp sevinç yaratıyor. Sağlığı konusunda çok önemli bir değişiklik yok. Bilinci açılmadı, enfeksiyon, ödem yok, geçen hafta yüksek ateşi oldu şimdi normal. Kan değerleri ve kalp atışları normal. Mide beslenme sondası takılı ve bu yolla besleniyor. Kaslarında ve eklemlerinde zayıflamalar var. Güçlendirmek için fizik tedavisi düzenli olarak yapılıyor. Berkin uyanacak ve kalkacak.” Sehven yüklemede beraat gerekçesi: Suç unsuru yok İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında 16.5 yıl hapis cezasına çarptırılan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna “sehven” yükleme yaptığı iddia edilen polis Hanifi Öpaydın’ın beraat kararının gerekçesi açıklandı. Kararda, el konan cep telefonunun sanığa ulaşıncaya kadar birçok el değiştirdiği belirtilerek, “Sanığın sim kartındaki bilgilerin yalnızca çıktısını aldığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle somut olayda sanığın suç işleme kastıyla görevinin gereklerine aykırı davrandığı söylenemez” denildi. Kararda, suçun maddi unsurlarının oluşmadığı vurgulanarak, “Katılanın (Çelebi’nin) telefonuna bir şekilde eklendiği iddia edilen telefon numaraları nedeniyle tutuklandığı ve mağduriyetine neden olunduğu iddiaları yerinde görülmemiştir” denildi. Berkin E’nin tedavisi sürüyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle