16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER Valilik Başbakan Erdoğan’ın ziyareti öncesi tüm demokratik etkinlikleri yasakladı Muğla’da sıkıyönetim MEHMET EMİN BERBER/ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Muğla Valiliği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün başlayacak kent ziyareti öncesi 4 günlük “sıkıyönetim” ilan etti. Valilik tarafından yayımlanan genelgeyle, “ziyaret süresince yasalara aykırı provokatif ey lemlerin ve suç işlenmesinin önlenmesi” gerekçe gösterilerek, il genelinde her türlü basın açıklaması, yürüyüş, çadır kurma, stant açma ve benzeri demokratik eylemler yasaklandı. Başbakan hafta sonunda, Muğla il merkeziyle Fethiye ve Milas’taki 105 yatırımın açışını yapacak. Ancak ziyareti öncesi günlerdir, Yata ğan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarıyla bunlara kömür sağlayan havzalarda çalışan işçilerin, özelleştirme karşıtı mücadeleleri ülke gündemine taşınmıştı. Özelleştirmenin iptalini isteyen işçiler, önce Muğla merkezinde daha sonra da Milas’ta polis barikatlarını aşarak, AKP binaları önünde basın açıklaması yapmıştı. İşçilerin “özelleştirmenin iptali” açıklamasını beklediği Başbakan’ın ziyareti öncesi Muğla’da olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Kent merkezinde 9 ana caddeyle 3 sokak araç trafiğine ve otoparka yasaklandı. Ayrıca il genelinde her türlü gösteri, yürüyüş ve basın açıklaması da yasaklandı. Kültür Merkezinden Polis Karakoluna İnternetin “Özgür Ansiklopedi” sitesinde Atatürk Kültür Merkezi (AKM) şöyle tanımlanıyor: “İstanbul’da Taksim Meydanı’nda kurulu, opera, bale, tiyatro, konser ve kongre amacı ile kullanılan, içinde bir sergi ve sinema salonu bulunan yapıdır.” Ardından aşağıdaki bilgileri ediniyoruz: “İlk defa 1969 yılında dünyanın dördüncü büyük sanat merkezi olarak hizmete giren bina, Türkiye’de Cumhuriyet döneminin simge yapılarından biridir. Kültür Merkezi, 2008’den beri tadilat nedeniyle kapalıdır.” 2008’den bu yana, İstanbul’un Avrupa’ya sözüm ona kültür başkentliği yaptığı 2010 yılı da içinde olmak üzere, beş yıl geçmiş. Bütün bu sürede Türkiye’nin en büyük kültür merkezinin, içinde ve dışında herhangi bir “tadilat” söz konusu olmadığı gibi, kapıları sımsıkı kapalı… Buna karşılık, edindiğimiz bilgilere göre, iç mekânları bakımsızlıktan yıkıntıya dönüşmekte ve ülkemiz kültürünün bu simge yapısı polis barınağı olarak kullanılmakta… Yanlış okumadınız… Bir zamanlar opera, bale, tiyatro ve konserler izlediğimiz, sergiler gezdiğimiz Atatürk Kültür Merkezi, bugün polisin yiyip içtiği, yatıp kalktığı, tuvaletlerinden yararlandığı bir hayalet yapıya dönüşmüş durumda… HHH O günlerden bugünlere nasıl gelindi? Bilgilerimizi özetleyerek tazeleyelim… Temeli 1946’da atılan bu talihsiz bina “ödenek yokluğu” nedeni ile tamamlanamayınca 1953 yılında Bayındırlık Bakanlığı’na devredilmiş… 1956’da yeni bir proje ile yapımı sürdürülerek ülkemizin sanat ve kültür yaşamına ancak 12 Nisan 1969’da, yani temelinin atılışından çeyrek yüzyıl sonra (“İstanbul Kültür Sarayı” adı ile) kapılarını açabilmiş… Fakat talihsizlik, bu “ödenek yokluğu” saçmalığı ya da bahanesi ve hizmete başlayışının bunca yıl gecikmesi ile de sona ermiyor… 1970’te Arthur Miller’in “Cadı Kazanı” adlı oyunu oynanırken çıkan yangında bina büyük zarar görüyor… Kaynağı saptanamayan yangının tam da Miller’in Amerika’daki sol düşmanlığı çılgınlığını ve sapkınlığını anlattığı ünlü oyununun gösterimi sırasında çıkmış olması bir rastlantı mı? Sanmıyorum… Sonuçta kapıları bir kez daha kapanan Kültür Sarayı ikinci kez ancak sekiz yıl sonra açılabiliyor ve o günden 2000’li yıllara kadar ülkemizin sanat ve kültür yaşamına sayısız katkıda bulunmayı sürdürüyor… Ve 2005 yılında devreye, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç giriyor… Tayyip Erdoğan hükümetinin ilk kültür bakanı Atilla Koç, “ekonomik ömrünü tamamladığı” gerekçesiyle binanın yıkılmasını öneriyor… Bu parlak fikir, kültür tarihimize, toplantılarda başını yanındakinin omzuna dayayarak şekerleme yapan, uyandığında da Nevruz ateşi üzerinden başarıyla atlamayı gerçekleştiren ilk kültür bakanı olarak geçecek Atilla Koç’un kendisine mi, yoksa siyasetteki patronuna mı ait? Sorunun yanıtı yeterince açıktır. HHH Bir bakıma Gezi Direnişi’nin öncüsü sayılabilecek etkinlikler ve girişimler olmasa AKM çoktan yerle bir edilmiş; yerine AVM’si, “rezidans”ları, camisi ve göstermelik bir gösteri salonu ile söz konusu siyaset patronlarının ve arkalarındaki çıkar çevrelerinin hayalleri gerçekleşmiş olacaktı… Bu hayaller, tıpkı Taksim Gezi Parkı’na ilişkin hayalleri gibi, şimdilik kursaklarında kaldı… Kasım 2007’de İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu’nun Atatürk Kültür Merkezi’ni 1. grup kültür varlığı olarak tescil etmesiyle binanın yıkılması engellenmiş oldu. Bir dizi başkaca çekişme ve mahkeme kararları sonrasında da Şubat 2012’de Sabancı Holding’le Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında, AKM’nin görünümü ve işlevselliği korunarak yenilenmesi konusunda bir sözleşme imzalandı ve 29 Ekim 2013 Cumhuriyet Bayramı’nda hizmete açılmasının öngörüldüğü bildirildi… Topluma verilen bu söz gerçekleşmediği gibi, bugün ülkenin en büyük kültür merkezi bir polis merkezine dönüşmüş durumda… Bu durum onu yaratanlara yakışıyor olsa da, bütün bir ülke için ne büyük bir utanç. DOSYA SUNACAKLARDI Slogan cezası: 7 bin TL CANAN COŞKUN Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri Sıla Gemicioğlu ve Çağdaş Sinan Dağ, 5 Ekim 2012 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı Davutpaşa Kampusu’ndaki akademik yıl açılışında “Başbakan defol, üniversiteler bizimdir, bizim olacak” sloganı attıkları iddiasıyla 7 bin TL adli para cezasına çarptırıldı. Bakırköy 13. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada konuşan Gemicioğlu ve Dağ, herhangi bir slogan atmadıklarını söyledi. Mahkeme, görevli memura hakaret suçunun sabit olduğundan sanıkların ayrı ayrı 1’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, ardından da suçun alenen işlenmesi nedeni ile 1 yıl 3 ay hapis cezasına karar verdi. Sanıkların sabıkasız oldukları gerekçesiyle hapis cezasında indirim yapan mahkeme 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme sanıkların sosyal ve ekonomik durumunu da göz önüne alarak hapis cezasını ayrı ayrı 7 bin TL adli para cezasına çevirdi. Sıla Gemicioğlu, “Olay günü GençDer olarak öğrencilerin giderlerine ilişkin bir dosya hazırlamıştık. Başbakan’a sunacaktık. Ağzımızı kapatıp gözaltına aldılar” dedi. Korumalar karakol bastı Taylan’ın ablası: AHMET ŞEFİK TRAFİK ŞUBEYE SÜRÜLEN POLİS AMİRİ GÖREVİNE İADE EDİLDİ Kardeşim kurban olmamalı edHack’in “Manyak” lakabını kullanan lideri R olmakla suçlanan Taylan Kulaçoğlu’nun tutuklanması için gözaltına alınmasının ardından dün Çağlayan Adliyesi’nde bekleyenlerden biri de kardeşi Özen Kulaçoğlu’ydu. Kardeşi hakkında kararı beklerken hem endişeli hem de öfkeliydi. Kardeşinin kurban seçilebileceğinden endişeliydi, “Bu adamlar yani RedHack, hâlâ hack’liyorlar, ‘alakamız yok’ diyorlar. Biri mi lazım yani, ama o biri benim kardeşim olmamalı” diyor. Kulaçoğlu babasının 12 Eylül sonrası Fransa’ya gitmek zorunda kaldığını ve Taylan’ın da uzun yıllar babasının yanında kaldığını anlatıyor. Taylan’ın babasının belki de korktuğu şey Fransa’da da onu bulmuş. Türkiye’den giden bir emekli polis tarafından vurulmuş ve felç olmuş. Özen Kulaçoğlu bir süre önce kardeşini yanına çağırmış, Beyoğlu’nda işlettiği Çin lokantasını beraber çalıştırmaya başlamışlar. Kulaçoğlu, polisin açıklamalarına kızgınlığını, “İyi bilgisayar kullanıyormuş, kardeşimin Facebook, Twitter hesabı bile yoktu. Polis, Fransa’da kimin iyi bilgisayar kullandığını nereden biliyormuş? Önüne klavye koyup kim daha hızlı yazıyor diye mi bakmışlar? Nedir ölçüleri?” diyerek dile getiriyor. Bir dedesinin halen hayatta olduğunu diğer dedesini ise polisin iddia ettiği gibi kısa süre önce değil iki yıl önce kaybettiğini anlatıyor. Abla Kulaçoğlu’nun şimdi gözü, Ankara’daki mahkemenin bugün vermesi gereken kararda. Bakanların yanıtları savcılığın iddialarını yalanlıyor ADLİYEDE GEZİ SORGUSU Alkışlayana da soruşturma Operasyon arapsaçı MURAT İNCEOĞLU İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı soruşturmalarının ardı arkası kesilmiyor. Bu kez 4 ve 5 Haziran’da Gezi Parkı eylemlerine destek için İstanbul Anadolu Adliyesi’nde alkışlı protesto yapan Kartal Hukukçular Derneği (KHD) Başkanı Mehmet Ümit Erdem ve yardımcısı Osman Zeki Erdoğan ile avukatların eylemine katılan 20 kadar adliye çalışanı ve aynı gün KESK’in çağrısı üzerine iş bırakan 40 çalışana soruşturma başlatıldı. 5 Haziran’da KESK üyesi memurlar iş bırakarak Beyazıt’ta yapılan gösteriye gitmişti. Adliyede KHD’li Erdem ve Erdoğan ile 40 kadar avukat ve Beyazıt’taki gösteriye gidemeyen adliye çalışanları toplanarak birer konuşma yapmış ve Gezi eylemlerini desteklediklerini açıklamıştı. Yaklaşık 150 kişilik topluluk, beş dakika alkışlı protesto yapmıştı. Bu eylem üzerine Mehmet Ümit Erdem ve Osman Zeki Erdoğan’a, KESK’in çağrısı ile 5 Haziran’da iş bırakan 40, adliyede kalıp avukatlara destek veren 20 adliye çalışanına üç ayrı soruşturma açıldı. Avukat Erdem’in verdiği bilgiye göre adliye çalışanları “görevi kötüye kullanmak”tan soruşturuluyor. RedHack adıyla tanınan hacker grubuna yönelik yapıldığı açıklanan operasyonda savcılığın iddialarını, bakanların soru önergelerine verdiği yanıtlar çürüttü. RedHack adlı siber aktivist gruba yöneltilen en önemli suçlamalar Bolu Jandarma Alay Komutanlığı ile Polnet sistemine saldırı düzenlenmesi. Bir diğer iddia ise Reyhanlı saldırısına ilişkin istihbarat notunun sızdırılması. Reyhanlı belgesi ile ilgili olarak konuşan İçişleri Bakanı Muammer Güler, söz konusu belgenin bir not olduğunu ve kamu güvenliğini bozacak bir değeri olmadığını açıklamıştı. RedHack saldırıları sonrasında tüm bakanlıklara yazılı soru öner gesi veren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, saldırılar nedeniyle oluşan bir zarar ve veri kaybı olup olmadığını sordu. Aralarında İçişleri, Adalet bakanlarının da olduğu bakanlıklar, sistemlerinin güvenlik altında olduğunu, zaman zaman sisteme ulaşılmasını güçleştiren “DDOS saldırısı” adı verilen ataklara maruz kalmakla beraber herhangi bir risk olmadığını, veri kaybı veya verinin bir başkasının eline geçmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını açıkladı. Milli Savunma Bakanlığı ise MHP’li milletvekili Özcan Yeniçeri’nin soru önergesine verdikleri yanıtı tekrar ederek, herhangi bir veri kaybı veya verinin bir başkasının eline geçmesinin söz konusu olmadığı yanıtı verdi. Taylan Kulaçoğlu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) RedHack’in lideri ve “Manyak” rumuzlu kişi olduğu iddiasıyla İstanbul’da yeniden gözaltına alınan Taylan Kulaçoğlu tutuklandı. Ankara’ya getirilen Kulaçoğlu’nun avukatları, mahkemenin yeniden tutuklama vermesine ilişkin kararına itiraz etti. Avukat Efkan Bolaç’ın Ankara’da görevli üst hâkimliğe verdiği itiraz dilekçesinde, Kulaçoğlu’na yönelik “Manyak” suçlamasına değinilerek “Fransa’da yaşayan, Türkiye vatandaşı ve bilgisayar kullanan herkes siber polise göre şüpheli oldu. Ancak bu ceza hukukuna göre tasvip edilecek bir durum olmayıp şüphe olarak değerlendirilmelidir” denildi. Öte yandan RedHack’in Twitter hesabından da Kulaçoğlu kararına ilişkin olarak “Son uyarımız. Masum Kulaçoğlu’nu bırakın. Henüz tam inceleyemediğimiz Feytullah hakkında hazırladığınız dosyayı yayınlatmayın bize. Sizde biliyorsunuz suçsuz olduğunu çünkü biz burdayız. Boyun eğmeyeceğiz” açıklaması yapıldı. tutuklandı TRABZON Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon’a geldiği 22 Kasım’da konvoyua yumurta attığı ve küfür ettiği iddiasıyla gözaltına alınan ve daha sonra açığa alınan öğretmen Seçil Erdem, karakoldayken Başbakan’ın yeğeni olan Başbakanlık koruması Ali Erdoğan’ın polis karakolunu bastığı, karakol amirini ve buradaki polislere hakaret ettiği belirtildi. Karakol amiri Celal Yavuzay’ın ise apar topar görevinden alındığı ancak dün yeniden görevine iade edildiği ortaya çıktı. Öğretmen Erdem ise yumurta atmadığını dışarıdaki gürültüler nedeniyle cama çıktığı için gözaltına alındığını belirtti. Konvoya yumurta atıldığı ve Başbakan’a küfür edildiği gerekçesiyle Başbakanlık korumaları harekete geçti. Gürültü üzerine evinin camına çıkan öğretmen Seçil Erdem’e korumalardan biri küfür edip etmediğini sordu. Erdem ise olayla ilgisi bulunmadığını söyledi. Yarım saat sonra resmi giyimli polisler Erdem ve evdekileri ifade için karakola çağırdı. Babası İsmet Raşit Erdem’le çarşı karakoluna giden Seçil Erdem’e karakol amiri Celal Yavuzay, çay ısmarladı. İddiaya göre bu sırada odaya giren Başbakan’ın yeğeni olan Başbakanlık koruması Ali Erdoğan, karakol amirini azarlayarak, “Sen nasıl olur da Başbakan’a küfreden birini buraya oturtup çay ısmarlarsın” diye bağırdı ve hakaretler yağdırdı. Daha sonra öğretmen Seçil Erdem’in yanına gelen Erdoğan, “Başbakan’a …. dersin ha. Hepsi ettiğin küfürler sana g..sin” diye bağırarak hakaret etti. Çevreden toplanan görgü tanıkları da Çarşı Karakolu’na getirildi. Tanıklara karşılaştırma yapıldı. Öğretmen Erdem, ifadesinin ardından Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Burada bir gece kalan ve sorgulanan Erdem, hâkim karşısına çıkarıldı ve tutuksuz yargılanmak üzere serbet bırakıldı. İfade öncesi çay ısmarlayan karakol amiri Yavuzay, Trafik Şube’ye sürüldü ve yerine Güvenlik Şube’den Fuat Birtan atandı. Ancak dün sabah yine ani bir kararla Yavuzay’ın yeniden görevine iade edildiği bildirildi. Eğitim sendikaları ayakta Ali’nin davası 3’e parçalandı CAH HACIOĞLU MAHKEME 24 TANIĞI ESKİŞEHİR’DE MÜŞTEKİLERİ HATAY’DA DİNLEYECEK ESKİŞEHİR Eskişehir’de polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve geçirdiği beyin kanaması sonucu 10 Temmuz’da yaşamını yitiren üniversite öğrencisi 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’la ilgili dava 3’e bölündü. . “Güvenlik” gerekçesiyle Eskişehir’den Kayseri’ye nakledilen davaya bakacak olan Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi 24 tanığın Eskişehir’de, müştekilerin ise Hatay’da dinlenmesine karar verdi. Eskişehir Valiliği’nin talebiyle “güvenlik” gerekçesiyle Eskişehir’den Kayseri’ye gönderilen Ali’nin davasının 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Şubat’ta görülmesine karar verilmişti. Mahkemenin tanıkların “talimatla” Eskişehir’de dinlenmeleri için Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazdığı ortaya çıktı. 22 Kasım’da mahkemeden gelen talimat Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaştı. Mahkeme, sanıkların tutuklu olmaları nedeniyle 24 tanığın duruşmada hazır bulundurulması için “zorla getirme emri düzenlenmesine” karar verdi. Sanıkların ifadelerini alması için mahkeme, 6 Ocak 2014’e duruşma günü verdi. Tanıkların dinleneceği duruşmaya hem sanık hem de müdahil avukatları katılacak. Bu arada müdahil avukatların Korkmaz’ı dövenler arasında olduğu iddiasıyla şüpheli olmasını istediği, ancak mahkemenin tanık olarak dinlemeye karar verdiği Terörle Mücadele Şubesi polisi Selçuk Bal için diğer 24 sanıktan ayrı bir duruşma günü vermesi de dikkat çekti. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi, ayrıca müştekilerin Hatay’da dinlenmesi için de Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı gönderdi. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi Korkmaz’ı taburcu eden “görevi ihmal” suçundan hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan doktor Hasan Gülcü davasını aynı hastanede görevli polis memuru Vedat Esen hakkında dosyaları da istedi. Doktor Gülcü ve polis memuru Esen hakkındaki davaların da ana davayla birleştirilebileceği belirtildi. Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, “Güya güvenlik gerekçesiyle davayı Kayseri’ye aldılar. Yine tanıklar Eskişehir’de dinlenecek. Davalarda ilk önce sanıklar dinlenir, sonra tanıklar. İnsanın aklına tanıkların ifadeleri, sanıkların lehine oldurulacak düşüncesini getiriyor. Ayrıca insanlar yollarda yorulacak. Bu dava Eskişehir’de başlayıp bitirilebilirdi. Konunun güvenlik olmadığı açıkça görüldü. Davanın sonuna kadar takipçisiyiz” dedi. Ali İsmail’in 3 heykeltıraş tarafından yapılan heykeli bugün saat 14.00’te Espark Alışveriş Merkezi önüne dikilecek. EğitimSen Şube Başkanı Muhammet İkinci, Türk EğitimSen Şube Başkanı Coşkun Dilber ve Eğitimİş Şube Başkanı Tamer Özlü dün ortak bir basın toplantısı düzenleyerek yaşananları kınadı. EğitimSen Şube Başkanı Muhammet İkinci, tarafından okunan ortak açıklamada, “Artık cama çıkmanın bile yasak olduğu bir baskı döneminde yaşamaktayız. Valiliğin hiçbir yasal dayanak olmadan görevden alma kararını derhal iptal etmesini bekliyoruz” dedi. Sakarya’nın 2. Gezi davası MURAT UYGUN Öğretmen Seçil Erdem’in avukatı Sibel Suiçmez de “Öğretmen Seçil Erdem, ne yumurta atmak ne de küfretmek gibi bir suç işlememiştir. Başbakan’ın koruması karakol basmış, karakol amiri ve Seçil öğretmene hakaret etmiştir. Burada yargısız infaz var. Suç işlense bile kamu idarenin uyması gereken kurallar var. İsnat edilen suçlama açığa almayı gerektirmiyor. Bir akşam karakolda tutulması bile hukuki değil. Valilik kraldan fazla kralcı bir tutum takınmıştır” dedi. Yargısız infaz yapılıyor SAKARYA Gezi Direnişi’ne destek verdikleri için “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçundan haklarında dava açılan 46 sanık Sakarya’da hâkim karşısına çıktı. Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanık ve avukatları hazır bulundu. İfade alımıyla başlayan davada, sanık Gurbet Durmuş, TKP üyesi Murat Taksim ve CHP İl Gençlik Kolları Başkanı Deniz Akar uçlamaları reddetti. Dava ileri bir tarihe ertelendi. Düzeltme Dün 2. sayfamızda yayımlanan Erdoğan Teziç’in yazısında adı geçen isimler Aytekin Ataay ve Selim Kaneti olacaktır. Düzeltir, özür dileriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle