17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2013 PERŞEMBE 14 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER ‘Yeniden Özgürlük’ programı ile cezaevindeki çocuklar topluma kazandırılıyor CÜNEYT ARCAYÜREK Umudu Ertelenen Çocuklar Bir konuda köşeye sıkıştı mı ağzından düşürmediği sloganları yinelemeye başlıyor... RTE’ye anımsattığı gibi Arınç; parti içinde ve kamuoyunda öyle sıradan bir insan değil. Başka adlarıyla kurulup irticai nedenlerle kapatılan örneğin Refah Partisi’nde, RTE’den çok önceleri yasama dünyasına girmiş; üstelik Başbakan’ın muhafazakâr demokratlık adı altında bugün savunduğu, Cumhuriyet ilkelerini tersine çeviren girişimleri savunan Erbakancı kadro içinde baş sırada olan bir kişi. Hükümet sözcüsü, parti içinde RTE’nin elinin tersiyle itemeyeceği itibara ve ola ki güce de sahip. Şimdi bu görevleri ve nitelikleriyle bilinen Arınç’ı; kamuoyu önünde ilk değil ikinci, üçüncü kez yalancı duruma düşüren bir tavır takınıyor... Fakat Arınç, Başbakan’la arasındaki olayı çelişki diye yumuşattığı suçlamaya karşı dik durunca, parti içinde genişleme istidadı gösteren yangını söndürmek için alelacele duygusal önemlere sarıldı. HHH Başbakan’a bakılırsa partide ve hükümette ön sırada adı geçen, sözcülük ve Başbakan Yardımcılığı görev ve sorumluluğu üstlenen Arınç’a son grup toplantısında; “Biz dava ortaklığı yapan, birbirine kardeş bir kadronun üyeleri değil miyiz? Ne var olayı bu kadar büyütecek, gocunacak” diyen ifadelerle sesleniyor... Yardımcısının çelişki dediği, oysa Arınç’ı düpedüz yalancı duruma düşüren açıklamalarını, tabiatına aykırı yumuşak bir üslupla örneğin, “sürçülisan eyledik” gibi bir söylemle kapatamıyor. Niye? Arınç’la ters düştüğü gün, “Başbakan ve partinin başkanıyım” diyor aksini söyleyen varmış gibi; söylediğinin arkasında durduğunu ve duracağını söylüyor. Bir kez daha partide karşı çıkılamaz tek adam olduğunu içeren tutkusunu ve egosunun tutsağı olduğunu kanıtlıyor... HHH Söyledikleri arasında Arınç’ın davranışını pek umursamadığını gösteren cümleler de var. Örneğin, “Kimse parmağını kaldırarak, kibir içinde bize istikamet çizecek yetkiye sahip değil. O günler geçti” diyor. Parti kurulduktan sonraki emekleme döneminde, Arınç’lara ihtiyaç duyduğunu, ama o günlerin artık geride kaldığını Arınç’a anımsatıyor... Artık direksiyon elimde! Arınç gibi kibir içinde söylemlerle kendisine karşı çıkılamayacağını ilan ediyor. Bir yerde Arınç’a özenerek içten, üstelik uyarıcı nitelikte de olsa eleştiriler yapmaya, liderden açıklama istemeye kimse kalkışmasın ha, demeye getiriyor. HHH “Her arkadaşının mesuliyetle hareket ederek ‘düşmanı’ sevindirmeyeceğine inandığını” söyleyen RTE, düşman diye kimi kastediyor acaba? Ne demek düşmanı sevindirmek! RTE’nin muhafazakâr demokrat parti adı altında Cumhuriyeti din devletine dönüştürme girişimlerine karşı duran muhalefet partilerini, son olayı AKP’de ilk kez yaşanan, derinliği olan olay diye yazan çizenleri düşman diye tanımlıyor... Demokrat olmakla durmadan övünen RTE; artık kendi ağzıyla muhalefette olanları düşman gördüğünü söylüyor ve bu Başbakan... toplumda hükümet istifa diye bağırarak, en tabii ve basit demokratik hakkını kullanan insanlara; karısını başkalarına peşkeş çekenlere benzeterek “gavat” sözcüğüyle hakaret eden Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u, kimseye yedirmeyeceğini söylüyor. Doğru değil söylediği diyor Başbakan, ama valiyi istifaya çağıranları “provokatif eylemciler” diye suçluyor. Üstelik terbiyesizliğin dik âlâsı bu sözcüğü kullanarak topluma hakaret eden Adana valisi ve benzerlerini haklı gösteren bir tavır sergilemiş oluyor. HHH Başbakan’ın bu savunusundan sonra şu ya da bu bakana, valiye Allah belanı versin, hükümet istifa diyenlere karşı ahlakı belli kimi gruplar, “gavatttlar” diye saldırırlarsa hiç korkmasınlar. Zira hükümet haklı gördüğü Adana Valisi Coş’u örnek alarak bu grupları kimseye, düşman gördüğü muhaliflerine yedirmeyecek her türlü önlemleri alabilir... Bir seçimlik ömrü olan Erdoğanizm oldukça... ...bu olasılığa olmaz diyebilir misiniz?.. Suçun kökeni araştırılıyor FİGEN ATALAY Cezaevlerinde 1218 yaş arasında 1900 erkek, 47 kız çocuğu yaşıyor. Cezaevlerinde annesiyle kalan 06 yaş arasındaki çocuk sayısı ise 240. Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nca, Maltepe Çocuk Cezaevi’nde uygulanan “Yeniden Özgürlük’’ adlı eğitsel, sanatsal ve sosyal etkinlikler programı, 20132014 öğretim yılı çalışmaları başladı. Bu dönem 300 çocuk ve gençle çalışmayı hedeflediklerini belirten Vakıf Başkanı Nevin Özgün, “Haftanın belli bir günü sorumlu uzmanımız eşliğinde cezaevinde çeşitli atölyeler uyguluyoruz. Bu yıl yaratıcı yazarlık, çatışma çözme, etkili iletişim, grup oyunları ile hem içerideki zamanlarının verimli geçmesi hem de tahliye sonrasına yönelik kazanımlar hedefliyoruz’’ dedi. Özgün’ün verdiği bilgilere göre, Gençlik Merkezi Programı kapsamında da halen 1118 yaşları arası yirmi çocukla çalışılıyor. Vakıf Başkanı, bu çalışmaları şöyle anlattı: “Çocuğu suça iten nedenleri irdelenerek, önlemeye çalışıyoruz. Tüm etkinlikler gönüllü üniversiteli öğrencilerle ve vakıf sorumlu uzmanı eşliğinde gerçekleşiyor.’’ Günümüzde akran zorbalığının giderek artan bir sorun olduğuna da dikket çeken Özgün, akran zorbalığı mağduru çocuğun, durumu öğretmenlerine ve ailelerine anlatmadığını, çocukların bu algısının değişmesine yardımcı olmak ve hem eğitimcilerin hem de ailelerin konuya duyarlı olmalarını sağlamak amacıyla proje başlatacaklarını söyledi. Cezaevlerinde annesi ile kalan çocukları konu alan “Umudu Ertelenen Çocuklar” belgesel fotoğraf sergisi, dün Caddebostan Kültür Merkezi’nde açıldı. Sergi, 20 Kasım’a kadar gezilebilir. Sergi ile 06 yaş arasında, cezaevlerinde kalmak zorunda olan çocuklara dikkat çekmek, koşullarının değişmesini sağlamak ve yaşıtları gibi anaokullarına gitmelerini sağlamak amaçlanıyor. ‘Atatürk’ü sökmek istediler DENİZLİ (Cumhuriyet) Denizli’de bir sürücünün otomobilinin ön kaportasının üzerine yapıştırdığı Atatürk çıkarmasının trafik polisi tarafından kaldırılmak istenmesi yurttaşları isyan ettirdi. Olay, önceki gün saat 14.00 sıralarında Doktorlar Caddesi’nde meydana geldi. Serdar Şenocak yönetimindeki otomobili durduran polis, aracın motor kaputu üzerindeki Atatürk çıkarmasının kurallara aykırı olduğu gerekçesiyle sökülmesini istedi. Ancak sürücü Şenocak itiraz edince gerginlik çıktı. Bu sırada çevrede toplanan çok sayıda yurttaş, “Burada Tayyip Erdoğan’ın, Öcalan’ın resmi olsa da sökecek misiniz?”, “Bu adam Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu” diye itiraz etti. Polis ise konunun Atatürk’le ilgisi olmadığını, çıkarmanın trafik yasalarına aykırı olduğunu savundu. Polisle yurttaşlar arasındaki tartışmanın devam etmesi üzerine olay yerine Denizli Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Kocatürk geldi. Daha sonra otomobil sürücüsü çıkarmayı söktürmeden olay yerinden ayrıldı. (Fotoğraf: DHA) Elektriğe kapılarak yaşamını yitiren genç işçinin acılı babası: Üzerini kapıyorlar ‘Önlem alınmadı’ Acılı baba Erdinç Eroğlu, hastanenin üzerinde yüksek gerilim olduğuna dair hiçbir uyarı olmadığını belirterek işyerinin önlem almadan oğlunu hastaneye göndermesine de tepki gösterdi. Eroğlu, olaydan sonra hastanenin, binanın yanına yüksek gerilim hattı uyarı levhası astığını söyledi. ÖZLEM GÜVEMLİ Esenyurt’taki Özel Doğa Hastanesi’nin tabelasını asarken yüksek gerilim hattından elektriğe kapılarak hayatının kaybeden 17 yaşındaki Eren E. iş cinayetine kurban giden çocuk işçilerden biri oldu. Oğulları için adalet arayan aile, binanın birkaç metre üzerinden geçen yüksek gerilim hattı için hastaneden, Eren E’nin çalıştığı TDS Reklam’dan ve Esenyurt Belediyesi’nden şikâyetçi oldu. 17 yaşındaki Eren E, 31 Ekim günü çırak olarak çalıştığı TDS Reklam firması tarafından ustası ile birlikte daha önce işlerini yaptıkları Esenyurt’taki Özel Doğa Hastanesi’ne gönderildi. Hastane binasının yan tarafındaki tabeladan düşen harfleri yerine koyacaklardı. Hastanenin yan tarafındaki tek katlı polikliniğin terasına çıkıp ana binaya merdiven uzattılar. Ancak merdiven tabelaya yetişmedi. Durumu firmaya bildirdiler. Firma da işi bırakmalarını daha sonra vinç göndererek işi halledeceklerini söyle HALKI TAHRİK ETMİŞLER... di. Eren E, bunun üzerine kızaklı merdiveni toplamak için hamle yaptı ancak merdivene dokunması ile akıma kapılması bir oldu. Eren E. hayatını kaybederken ustasında da ağır yanıklar oluştu. Oğlunu kaybettikten 5 gün sonra hastaneye gidip yetkililerle görüşmek istediğini ama kimsenin kendisini kabul etmediğini anlatan Erdinç Eroğlu “Birkaç gün önce hastanenin işletme müdürü ile görüşebildim. Başsağlığı bile dilemediler. ‘Tepkiden korktuk’ diyerek arama dıklarını söylediler. Eroğlu, olayın üstünün kapatılmasından korktuklarını belirterek şöyle devam etti: “Hastanenin sahibi büyük bir grup. Benim amacım para koparmak değil. Yüksek gerilim hattının altında kurulan bu hastaneye hangi dönemde ruhsat verildiği önemli değil. Hastanenin şu an kapalı olması gerekirdi. Can kurtarması gereken hastanenin can alma riski taşıması çok üzücü. Bir can gitti üstü örtbas ediliyor. Oğlum Zeytinbur nu CHP Gençlik Kolları üyesiydi. 2 aydır o firmada çalışıyordu. Oğlumuz ekmeğinin peşindeydi, bir hiç uğruna gitti. Biz geçen yılbaşını ailece Topkapı Şişe Cam Fabrikası’nda geçirdik. Tuzla Tersanesi’nde işçi ölümlerinin protesto eylemlerine katıldık. Aynı şey bizim de başımıza gelince yıkıldık.” Öte yandan, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin tespitlerine göre ekim ayında en az 109 işçi hayatını kaybetti. Ulusal Kanal’a Gezi davası CANAN COŞKUN Önce dayak sonra dava ‘A Takımı’ adlı grubun dövdüğü kardeşlere bir darbe de savcılık vurdu ALİCAN ULUDAĞ Keçiören Belediyesi’nin gayri resmi yapılanması olduğu iddia edilen teyen bu kişiler, “Siz kim olduğumuzu biliyor musunuz? Bize A Takımı derler, biz adamı ne yaparız biliyor musunuz ? Parkta içki içen dayağı yer, öğrenmediniz mi” diyerek kardeşleri tehdit etti. İçki içtikleri yerin evlerinin bahçesi olduğunu söyleyen Yılmaz Kayoz, “Parkta alkol almıyoruz” karşılığını verdi. Dava dosyasına göre, bu yanıt üzerine A Takımı üyeleri “kılıç” ve “sallama” olarak bilinen kesici aletlerle Kayoz kardeşlere saldırdı. İki kardeş, şüpheliler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak soruşturma sonunda Kayoz kardeşler, büyük bir sürprizle karşılaştı. İddianamede, A Takımı üyelerinin yanında, kendi isimleri de sanık olarak yazılmıştı. İddianamede, iki kardeş hakkında A Takımı üyelerini “kasten yaralama” suçundan da ceza isteniyordu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, A Takımı üyesi olduğu ileri sürülen Ercan Uzun ve Tahir Uludağ da “şikâyetçi şüpheli” olarak yer aldı. Savcılığa ifade veren Ercan Uzun, belediye görevlisi olduğunu, resmi plakalı araçla parkları kontrol ettiğini savunurken “Bu şahısların yanına giderek usulüne uygun olarak açıkta alkol almanın yasak olduğu yönünde uyarıda bulunduk. Bu esnada her iki şahıs küfrederek vurmaya başladı. Biz de kendimizi savunmak üzere bu şahıslara orantılı ölçüde karşılık verdik” dedi. A Takımı denen oluşumu 1994’ten bu yana bildiklerini anlatan kardeşlerden Yılmaz Kayoz, ifadesinde “Bu oluşumun Ovacık ve Etlik’te olmak üzere 6 kişinin ölümüne sebep olduğunu duymuş ve gazetelerden öğrenmiştim. A Takımı, Keçiören Belediyesi’ne bağlı olarak çalışır” dedi. Davanın ilk duruşması bugün görülecek. Gezi protestoları sırasında yayınları nedeniyle Ulusal Kanal Sorumlu Müdürü Naci Eriş hakkında “suç işlemeye alenen tahrik etme” iddiasıyla dava açıldı. İddianamede Eriş’in 7.5 yıla kadar hapsi istendi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, Ulusal Kanal yayınlarında konukların söylediği sözler yer aldı. RTÜK’ün bu nedenlerle kanala ceza verdiğinin de vurgulandığı iddianamede, 31 Mayıs 2013 tarihinde başlayan Taksim Gezi Parkı eylemlerinde ‘kendilerini çevreci olarak nitelendiren’ yurttaşların eylemlerinin ilk anlarından itibaren kanal tarafından dikkatle izlendiği, yorum ve telefon bağlantıları ile olayın kamuoyuna aktarıldığı kaydedildi. İddianamede, Avrupa Konseyi’nin kriz zamanlarında medyanın sağduyulu tavır takınması gerektiğine yönelik tavsiye ve ilke kararları ile bağdaşmadığı ifadelerine de yer verildi. İddianemede, yayınlarda kullanılan sözlerin doğruluğundan emin olunmadan, olayların abartılı bir anlatım diliyle sunulduğu, tarafsızlıktan uzak ve tek yanlı bir biçimde yayın yapılarak doğruluğu kesinleşmemiş bilgilerin dolaşıma sokularak kamuoyunun sağlıklı bir biçimde oluşmasına engel olunduğunun belirtilerek, kamuoyunu açıkça sokağa inmeye teşvik eden, kontrolsüz bir kitle hareketinin oluşmasına zemin hazırlayıcı ifadeler kullanıldığı kaydedildi. “Bugün sokağa çıkılmayacaksa ne zaman çıkılacak” söyleminin sıklıkla ekrana getirilerek halkın şiddet ve isyana teşvik edildiği ifadelerine yer verilen iddianemede, suç işlemeye alenen tahrik edildiği kanaatine varıldığından dava açıldığı aktarıldı. İsyana teşvik Anketlere göre Yıldırım önde ANKARA (ANKA) CHP’nin yerel yönetim seçimlerinde iddialı olduğu illerin başında gelen Ankara’da yapılan anketlerde Cengiz Topel Yıldırım’ın ön sıralarda olduğu belirtildi. CHP Ankara’da anakent ve ilçe adaylarını belirlemeye başladı. Parti meclisinde 7 ilçe atama yöntemiyle açıklanırken iki ilçede de önseçimle aday belirlendi. 9 ilçenin adaylarının belirlendiği Ankara’da, anakent belediye başkanlığı için adı geçen adaylar arasında da Cengiz Topel Yıldırım’ın adının öne çıktığı öğrenildi. CHP Ankara İl Başkanı Zeki Alcın’ın da il yönetim kurulu toplantısında, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara için Yıldırım üzerinde çalışma yapılmasını istediğini açıklaması, Ankara’da adaylar arasında ibrenin Yıldırım’a döndüğünü ortaya koydu. ANKARA Keçiören’de evlerinin önünde içti içtikleri gerekçesiyle belediyenin gayri resmi yapılanması olduğu savlanan “A Takımı” üyeleri tarafından dövülen iki kardeşe bir darbe de savcılıktan geldi. Olaya ilişkin şikâyet üzerine soruşturma başlatan savcılık, A Takımı’nın iki üyesinin yanı sıra, olayın mağduru Yılmaz ve Özkan Kayoz kardeşlere de yaralama suçundan dava açtı. Davanın ilk duruşması bugün görülecek. Başkentin en kalabalık ve muhafazakâr ilçelerinden Keçiören’de 29 Mart 2013’te yaşanan olayda, Yılmaz ve Özkan Kayoz kardeşler, evlerinin bahçesinde saat 22.00 sıralarında oturmuş bira içiyordu. Bu sırada Keçiören Belediyesi’nin görevlisi olduğu iddia edilen ve yıllardır ilçeye korku salan “A Takımı” üyesi kişiler resmi plakalı bir araçla iki kardeşin yanına geldi. İki kardeşten içki içmemesini is Kendilerini savunmuşlar TMMOB’DEN KAMPANYA ÇAKMAK’IN CEZASI ERTELENDİ AKP’yi halka şikâyet edecekler MUSTAFA ÇAKIR Eski AKP’li başkana ‘sahte üye’ cezası Haber Merkezi Eski AKP Altındağ İlçe Başkanı Arif Çakmak, “sahte üye yaptığı” iddiasıyla yargılandığı davada bir yıl hapis cezasına mahkum oldu. Altındağ’da eski CHP yöneticileri ve kongre üyelerinin bilgileri dışında AKP’ye üye yapılması ve CHP üyeliklerinin düşmesi üzerine CHP Altındağ İlçe Başkanlığını da yürüten avukat Barış Ozan Vural’ın açtığı davada karar çıktı. Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi heyeti, Çakmak’ı “Siyasi Partiler Yasası’nın 6. maddesine aykırı davranmak” suçundan 1 yıl hapis cezasına mahkum etti. İyi hal indirimi uygulayan mahkeme cezayı 10 aya indirerek hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verdi. Rektörlüğe korkutan saldırı Hakkâri Üniversitesi rektörlük binasına dün akşam saatlerinde yüzü maskeli bir grup taş, sopa ve molotofkokteyli ile saldırdı. Atılan molotofkokteyllerinden dolayı binanın giriş kısmında yangın çıktı. Camları kırarak binaya zarar veren grup, duvarlara “fuhuşa hayır” ve terör örgütünü simgeleyen sloganlar yazdı. Polisin gelmesiyle eylemciler ara sokaklara dağılırken itfaiye de binada çıkan yangına müdahalede bulundu. (Fotoğraf: DHA) ANKARA Orman Mühendisleri Odası’nın idari ve mali denetiminin Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından yapılması için kararname çıkaran hükümet, 11 oda için de kararname taslağı hazırlamıştı. Bu kararnamenin de çıkması halinde 11 odanın idari ve mali denetimi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanacak. Hükümetin bu kararını değerlendirmek üzere TMMOB Yönetim Kurulu ile oda başkanları önceki gün toplandı. Toplantıda, kararnamenin iptali için dava açılmasına karar verildi. Sonrasında da kamuoyunu aydınlatmak için kampanya başlatılması kararlaştırıldı. Kampayada işsizlikle meslekteki “erozyona” da dikkat çekilecek. İş kazalarındaki artışın bu erozyondan kaynaklandığına vurgu yapılacak. Kamuoyuna, Türkiye’nin TMMOB’ye ihtiyacı olduğu aktarılacak. TMMOB, daha sonra ise bir miting yapmaya hazırlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle