23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER Erdoğan, ‘yol arkadaşımız’ olarak nitelendirdiği MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yine sahip çıktı CHP ve Önseçim – I 15 Ekim Salı günü, bu sütunda yayımlanan “Sarıgül Atanırsa” başlıklı yazıyla igili olarak CHP Kocaeli İl Başkanı Yalçın Kuşkan telefonla aradı, CHP’nin önümüzdeki seçimlerdeki adaylarının bütün üyelerin katılacağı önseçimlerle saptanması önerisine katıldığını bildirdi. Kuşkan, CHP’nin, Kocaeli’nin 12 ilçesinde 26 bin 800 üyesi olduğunu söyledi ve şimdiye dek 7 ilçede 18 bin 500 üyeyle önseçim kararı alındığını, kendilerinin Gebze ile ilgili de başvuruları olduğunu, onun da kabul edilmesi halinde, 22 bin 500 üyenin katılımıyla 8 ilçede önseçim yapmayı başaracaklarını belirtti. Ve son sözleri şunlar oldu: Adayların tüm üyelerin katılacağı önseçimle saptanmasını doğru buluyorum. Buna karşılık yılların gazete yöneticisi, CHP’yi yakından bilen kadim dostum Naim Kılıç’tan bu konuda kuşkularını dile getiren ilginç bir mektup aldım, yayımlıyorum: “15 Ekim Salı günkü ‘Sarıgül Atanırsa’ başlıklı yazıyı okuyunca düşündüm... Yazı bana göre CHP yönetimlerine uzatılan gerçek bir dostun eliydi. Yazınızı kısaltıp, alıntılamalıyım ki aklıma takılan noktaları ve bana göre, gerçeklerle çatışan yanlarını belirtebileyim: ‘Adaylar, mutlaka seçimle belirlenmeli. Salt delegelerin katılacakları oylamaları kastetmiyorum. Zira belediye başkanlarını yerel lordların ayak oyunlarına terk etmemelidir. Tüm üyelerin katılımıyla yapılacak seçim sonucunda adayların saptanmasının bir başka yararı da böyle bir girişimin örgütü derinleştirip dinamikleştirmesi olacaktır. CHP’nin bu yerel seçimlerde buna çok ihtiyacı var. Çünkü seçimlere geriden giriyor ve elindeki tek koz örgütün tabandan dinamik katkısı, hatta onu daha yukarılara çekecek coşkusu olacaktır.’ HHH Sosyal demokrat bir parti ise CHP, böylesine demokrat bir yapıya kavuşmalıdır. CHP’nin delege yapısını güvenilir görmüyorsunuz, ben de katılırım. Yaşayarak tanık oldum ki CHP delege yapısı neyse üye yapısı da aynen odur. Delegeler nasıl masalarda belirleniyorsa, üyeler de lordlarca masalarda belirleniyor. M. Kırıkkanat’tan alıntıladığınız örnekten yola çıkarak, hizipçiliğin yerleştiği illerimizde genel merkez atamalarının vazgeçilmez olduğuna inanıyorum. Bir televizyon tartışma programında, CHP yetkili genel başkan yardımcısının duruma göre ilden ile farklı uygulama kararında oldukları açıklamasını gerçekçi buluyorum. B. hizbinin hâlâ egemen olduğu başka bir ilimizden örnekler vererek anlatayım. Bir ilçenin CHP’li üye sayısı 250’den 500’e ulaşır ve yeni üyelerin tümü sadece bir beldede yapılan kayıtlarla oluşturulursa... İlçe belediye başkanlıkları için başvurular sekize ona yaklaşırsa... Ve adaylar Gürsel Tekin’in yaptığı gibi değil de rakiplerinin ne hırsızlığını, ne ahlaksızlığını kahvehanelerde sergiliyorsa... Yönetim kademesi ilçe başkanından genel başkanına kadar, partinin disiplin hükümlerine göz yummak zorunda kalıyorsa... Bir büyükşehir belediye başkan adayı... Demokratik seçim diye ortalığı ayağa kaldırmaya çalışırken sandığa itibar edilmeyip, genel başkanlıkça atama yapılırsa sokağa döküleceklerini açık açık kahvelerde meyhanelerde bağıra çağıra ilan edebiliyorsa... Üstelik eski bir milletvekili ve benzer gerekçelerle partiden uzaklaştırılmış olan bu adayın gerçek işinin taşınmaz mallar üzerinde ticaret olduğu düşünüldüğünde... Hayli zengin olduğu ve bol para yarışa girdiği bilinirse... Siyaset lordlarına güvenmektense, Kılıçdaroğlu’na güvenir ve hatta teslim olurum. HHH Sarıgül hakkında dijital âlemde dolaşanlar doğru mudur, değil midir? Öğrenmeye çalışmam; yaptıkları nedir bilmiyorum; Genel Başkan olmak hedefiymiş, ona da karışmam, korkmam da... Baykal tipi hizipçiliğin girdiği örgüte herkes girer, ama demokrasi asla giremez. Belki yararı olur umuduyla. Dostça saygılarımla...” Aziz dostum Naim Kılıç’a üzerinde düşünülmesi gereken mektubu için teşekkür edip, söylediklerini yarın birlikte ele alıp, irdeleyelim isterseniz ‘Kimseye yedirmeyiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili iddialara ilişkin “Ağzı olan konuşur. Biz bürokratlarımızı kimseye yedirtmeyiz, sonuna kadar sahip çıkarız. Yol arkadaşlarımıza vefasızlık bizim kitabımızda yok” dedi. Erdoğan, Kosova’ya hareketi öncesi Esenboğa Havaalanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başörtülü milletvekiline yönelik açıklamalar anımsatılarak bu konuda bir içtüzük değişikliğine gerek olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, “Herhangi bir içtüzük değişikliğine gerek yok. Şartlar buna müsaittir ve başörtülü olarak milletin seçtiği vekiller parlamentoda görev ifa edebilirler” dedi. Erdoğan, MİT Müsteşarı Gül de Fidan’a sahip çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Yutaka Yokoi’yi kabulünden önce soruları yanıtladı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik eleştirilerin yer aldığı yabancı basındaki yazıların hatırlatılması üzerine Gül, şunları söyledi: “MİT ve Müsteşarı, Türkiye’nin milli menfaatleri doğrultusunda kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirirler ve getiriyorlar. Bazen bu faaliyetlerden rahatsız olan çevreler olabilir. Türkiye’nin kendi bağımsız politikaları ve onların uygulanmaları, Türkiye’nin çıkarları her şeyin önünde gelir. Dola yısıyla dışarıda yazılıp çizilenler bizim için o kadar önemli değildir.” Gül, hava savunma sistemi ihalesinin Çin’e verilmesiyle ilgili ABD ve NATO’dan gelen tepkilerin hatırlatılması üzerine hava savunma sisteminde, teknik meselelerin hesaplanarak, karar verildiğini belirtti ve “Başka anlamlar çıkartmamak gerekir. Başka NATO ülkelerinde de bu tip uygulamalar var” dedi. Gül, ODTÜ arazisinden geçecek yol nedeniyle yaşananlara ilişkin olarak da, “Bunlar büyütmeden, konuşularak halledilecek konulardır. İlgililer konuşur, hallederler” dedi. Fidan’la ilgili iddialar ve İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamaları konusunda da “Ağzı olan konuşur ve konuşuyor. Kimseye ‘niye böyle konuştun, niye bu tür ifadeleri kullandın’ deme hakkımız yok” değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, şöyle devam etti: “İsrail açıklamasını yaptığına göre, biz de o açıklamaya ister istemez inanmak durumundayız veya inanırız. Bu nun dışında farklı ülkelerden farklı açıklamalar da bize gönderiliyor veya geliyor. Bizim için önemli olan, biz kendi bürokratlarımıza, teknokratlarımıza veya siyasi mücadeledeki arkadaşlarımıza, dediğimiz gibi müdellel (kanıtlanmış) herhangi bir şey olmadığı sürece, biz bu arkadaşlarımızı kimseye yedirmeyiz ve her zaman, göreve getirdiğimiz bu arkadaşlarımıza da sonuna kadar sahip çıkarız. Her zaman yanlarında, arkalarında oluruz. Çünkü bunlar bizim yol arkadaşlarımızdır ve bu yol arkadaşlarımıza vefasızlık bizim kitabımızda, bizim değerlerimizde yoktur.” HP’ye gitmeyiz mesajı Yeni anayasa çalışmaları kapsamında uzlaşılan 60 madde M ye ilişkin CHP’nin tutuklu milletvekilerine yönelik şartı hatırlatılarak yeni bir koşul getirmesi durumunda partisinin tavrı ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçel’nin “Bize gelmesinler, kapımızı çalmasınlar” açıklamasına yönelik değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, “Kapısı kapalı olanın kapısını çalmaya gerek yok. Öyle bir arayış içerisinde de arkadaşlarımız değil” dedi. ÖNDER, TUNCEL VE KÜRKÇÜ BDP’DEN AYRILDI Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın programına Emine Erdoğan katıldı; sarı basın kartı olmayan gazeteciler programa alınmadı. (Fotoğraf:AA) HDP için 3 istifa D ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP İstanbul Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel ile BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, kongresi bu hafta sonu gerçekleştirilecek olan Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) katılmak için partilerinden istifa etti. BDP’nin 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde batı illerinde HDP çatısı altında seçime girme kararı almasının ardından partiden üç milletvekili dün istifa etti. Önder, Tuncel ile Kürkçü, istifa dilekçesini TBMM Başkanlığı’na sundu. Mücadelelerine HDP’de devam edecekANKARA (ANlerini söyleyen Kürkçü, KA) BBC Türkçe’ye konuşan “BDP ile ortaklığımız BDP Diyarbakır Milsürecek. Seçimlerden letvekili Altan Tan, sonra birlikte hareket BDP’nin sol parti ve edeceğiz” dedi. Önder oluşumlarla birlikte de “Yerel seçimlerden oluşturduğu Halksonra hızla bir Türkiların Demokratik ye partisi olacağız. Bi Partisi’nin “marjinal sol partilerle sınırzim istifamız bunun lı kaldığını”, “Güilk adımı” diye konuşneydoğu dışındaki tu. İstifalarla BDP’nin yerlerde bu partimilletvekili sayısı 26’ya nin adaylarını desteklemenin yanlış düşerken bağımsız milbir tercih olduğuletvekili sayısı 9 oldu. Eşine de başbakan protokolü MAHMUT LICALI ANKARA Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Gönül Elçileri Projesi’nin etkinliğine Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan katılınca, sarı basın kartı olmayan gazetecilerin programı izlemesine izin verilmedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Aralık 2012 tarihinden bu yana Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde gerçekleştirdiği “Gönül Elçileri Koruyucu Aile Projesi”nin önceki gün Ankara’da yapılan değerlendirme toplantısında gazetecilere farklı bir protokol uygulan dı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in de katıldığı değerlendirme toplantısını izlemek üzere gelen gazeteciler kapıda Emine Erdoğan’ın korumaları tarafından durduruldu. Vilayetler Evi’nde yapılan değerlendirme toplantısını izlemek üzere görevlendirilen gazetecilere Emine Erdoğan’ın korumaları tarafından sarı basın kartı sahibi olup olmadıkları soruldu. Sarı basın kartı olmayan gazeteciler etkinliğin gerçekleştirildiği binaya alınmayarak kapıdan geri çevrildi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bürokratlarının gazetecilerin programı izlemesi için yaptığı girişim de korumalar tarafından kabul edilmedi. aha önce kart sorulmamıştı Emine Erdoğan’ın aynı proje kapsamında daha önce gerçekleştirilen diğer değerlendirme ve tanıtım toplantılarına katılımı sırasında sarı basın kartı koşulu aranmazken önceki günkü toplantıda gazetecilere sarı basın kartı koşulunun sorulması akılları karıştırdı. Gezi Direnişi sırasında da Emniyet’in alanda görev yapan gazetecilere sarı basın kartı sorgulaması yapması tepki çekmişti. Bunun üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü Halkla İlişkiler Müdürlüğü gazeteciler için basın kartı koşulunun artık aranmayacağını açıklamıştı. Tan: Dar bir proje Demirtaş: Erdoğan İmralı’ya gitmeli İLHAN TAŞCI ANKARA BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir grup gazeteciyle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Çözüm sürecinin kritik bir noktaya geldiğini hükümetin “koparsa kopsun” anlayışıyla konuya yaklaştığına işaret eden Demirtaş, “Başbakan Tayyip Erdoğan, İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile yüz yüze görüşsün, tartışsın” çıkışı yaptı. Bu görüşmeyle çok şeyin değişebileceğini vurgulayan Demirtaş, “Uçuk bir şey olarak da ifade etmiyorum. Gerçekleşebilir. AKP ya da Başbakan bunu düşün melidir” dedi. KCK’nin çok sert açıklamalar yaptığını anımsatan Demirtaş, “Acilen gidip, Öcalan’la görüşüp, Öcalan’ın şartları ve öne sürdüğü şeyleri konuşmalarında fayda var. Bir örgütün lideri örgütünü dağdan indirmek istiyor, o ülkenin Başbakan’ı burada ayak diriyor” dedi. Demirtaş, CHP ile ittifak konusunda herhangi bir resmi görüşmelerinin olmadığını belirterek “İlkesel çerçevede biz ittifakları da tartışırız. Kimse bunu sadece tek seçenek olarak CHP ittifakı olarak da düşünmesin. Açık ittifak kurarız, öyle gizli kapaklı olmaz. Kamuoyunun, halkın bileceği şeklinde olur ve karşılıklı kazanım çerçevesinde olur” dedi. 2627 Ekim’de yapılacak HDP kongresinde BDP’den istifa eden üç milletvekilinin yanı sıra İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’in de HDP’ye katılması bekleniyor. 27 Ekim’deki kurultayda HDP genel başkanı da belirlenecek. 2014 yerel seçimlerinde BDP ile ittifak yapacak olan HDP, yerel seçim stratejisini de BDP ile birlikte oluşturdu. HDP, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde BDP adaylarını desteklerken BDP de batıda HDP’nin adaylarına destek verecek. Tüzel de sırada nu” ileri sürdü. DTK içindeki bir grubun İslami kesimle sağlıklı bir ilişki kurulmasını engellediğini savunan Tan, Fethullah Gülen cemaati ve Hizbullah’a da çağrı yaptı. ‘Cemaatten AKP’ye oy yok’ Zaman gazetesi yazarı Mehmet Kamış, kanunsuz işler yapan iktidarlardan daha sonra hesap sorulacağını belirterek AKP’ye göndermelerde bulundu Haber Merkezi Fethullah Gülen cemaati ile AKP arasındaki gerginlik karşılıklı atışmalarla sürerken Zaman gazetesi yazarı Mehmet Kamış, “Seçimle gelen hiç kimse devletin sahibi olmaz. Demokrasilerde kimden oy almak istiyorsanız onların evrensel hukuka uygun taleplerini yerine getirmek zorundasınız” dedi. Cemaatle AKP arasında 2002 yılından beri süren ittifak zaman zaman yaşanan tartışmalara rağmen son seçimlere kadar devam etti. Cemaat seçim dönemlerinde oyunu AKP’den yana kullandı. Ancak cemaat ile AKP arasında, 2011 seçimleri döneminde başlayan kavga büyüdü ve 10 yıldır süren ittifak bozulma noktasına geldi. Hükümetin dershaneleri kapatma kararı almasının ardından gerilen AKP ile cemaat ilişkileri karşılıklı atışmalarla devam ederken dün de Zaman gazetesi yazarı Mehmet Kamış hükümeti hedef aldı. Yazısına demokrasi tanımlaması yaparak başlayan Kamış, yazısının devamında “Seçimle gelen hiç kimse devletin sahibi olmaz” diyerek kanunsuz işler yapan iktidarlardan daha sonra hesap sorulacağını belirterek AKP’ye göndermelerde bulundu. Yazısının son bölümünde CHPİzmir seçmeni benzerliğinden yola çıkan Kamış, cemaatin önümüzdeki seçimde AKP’ye oy vermeyeceğini ima ederek şöyle yazdı: “Seçmenin tercihini etkileyen birinci etken, partilerin onlara karşı tutum ve davranışlarıdır. Mesela bir parti, diyelim CHP iktidara geldi ve İzmirlilere düşmanıymış gibi davranıyor. O şehirden olan hiç kimseyi devletin herhangi bir yerine almıyor. Hatta hafiye teşkilatları daha önceden devletin çeşitli yerlerinde görev yapan İzmirlileri tek tek fişleyip görevden uzaklaştırıyor. İzmir’e giden yolları köstebek yuvasına çeviriyor, bütün yatırımları kasten askıya alıyor, yapılanları bozuyor. Üstelik CHP yönetimine yakınlığıyla bilinen yazarlar, gazeteler İzmirliler hakkında akla hayale gelmedik tezviratlar yapıyor, yalan yanlış sözlerle iftiralar atıyor. Kavgada söylenmeyecek sözleri kolaylıkla İzmirlilere söylüyorlar. İzmirlilerin CHP’ye karşı nasıl bir tutum içinde olmalarını beklersiniz? ‘Efendim bize her türlü sıkıntıyı çıkartsanız da, en önem verdiğimiz yerleri kapatsanız da, bizim kente gelen yollarımızı harabeye dönüştürseniz de, İzmir’in CHP’ye desteği sürecek’ demesini mi beklersiniz? Demokrasilerde böyle denmez. Hiçbir ideolojik kılıf bu yapılanları örtmeye yetmez. Demokrasilerde kimden oy almak istiyorsanız onların evrensel hukuka uygun taleplerini yerine getirmek zorundasınız.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle