22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ‘Akılları ODTÜ’ye girmeye yetmez’ diyen Kılıçdaroğlu’ndan baskına sert tepki 5 ağaçlara, meşelere, çamlara, palamutlara, gürgenlere, kayınlara niçin kıyarız? İnsana kıydığımız gibi! Gölcük’te iki aylık bebeğini aç susuz, evinde bırakıp 9 günlük tatile giden kadın öğretmen gibi... O çocuk açlıktan mı öldü? Bence hayır! O çocuğu annesi bilerek aç bıraktı ve ölüme terk etti... Büyük olasılıkla evlilik dışı bir ilişkiden ötürü dünyaya gelmişti o çocuk. Genç anne, onu bilerek ölüme terk etti ve ailesinin yanına gitti. ODTÜ ormanına da böyle kıyıldı, ağaçlar yok edildi işte... Taksim Alanı beton yığınına dönüştürüldü... Gezi Direnişi anayasal, yasal, demokratik bir eylemdi, gencecik çocuklarımız gözümüzün önünde öldürüldü. Kimseden ama kimseden hesap sorulmadı, hesap soruluyormuş gibi yapıldı. HHH Reyhanlı katliamıyla ilişkisi olduğu savıyla tutuklu olarak sorgulanan er Utku Kalı’nın avukatı önceki gün Samsun’da yapılan duruşmada ne dedi: “Sanık sandalyesine Utku’nun değil, saldırıyı önceden bilenlerin oturması gerekir!” Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs’ta bombalı katliam yapıldı. Jandarma istihbaratının hazırladığı raporda, kanlı eylemin El Nusra tarafından yapılacağı yazıyordu. Er Utku, bu raporu gizlice dışarıya sızdırdığı iddiasıyla tutuklanmıştı. Yargı, Reyhanlı saldırısına yayın yasağı koymuştu. CHP sözcüsü ve Samsun milletvekili Haluk Koç yaptığı açıklamada ise şöyle diyordu: “Yargılanması gerekenler, Türkiye’yi bu bataklığa sürükleyenler, patlamaya neden olan araçları izlemeyenlerdir.” Bu dava benim kafamı karıştırdı... Yazımın sonlarına geldim ve içimden şöyle dedim: “Ey halkım gözlerini aç!” HHH Katliam, kıyım, ister insan olsun ister orman, bir insanlık suçudur. Bir yandan bebeğini aç bırakıp ölümüne bilerek neden olan öğretmen anne, öte yandan gizlenen katliamlar ve mahkemelerde gizli tanıklar... Vicdanlar, akıllar kirlenip paslamış... Ne diyeyim! Gece yarısı eşkıyalık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin gece yarısı operasyonuyla ODTÜ arazisine girmesine, “Bunların aklı ODTÜ’ye girmeye yetmez. O yüzden kaba güçle, tankla, sopayla giriyorlar. Gece yarısı baskın düzenliyorlar. Eşkıyalık değil mi bu?” sözleriyle yüklendi. Balyoz davasının sahte “dijital deliller” üzerine kurulduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki siyasi davalara “Dreyfus Davası”nı örnek göstererek “Bizde Dreyfus çok ama Emile Zola yok” dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirirken “ODTÜ baskını ve Gezi gençliği”ne yönelik sözleri partililerce uzun uzun alkışlandı. Balyoz kararını da uzun uzun eleştiren Kılıçdaroğlu’nun mesajları ana başlıklarıyla şöyle: Yan gelip yatan Çalışma Bakanı: Manisa Soma’da, 20 Ekim’de Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) 28 işçi göçük altında kaldı. Biri hayatını kaybetti. Sorumluluk kimde? Biz sorumlu kim, sorun nasıl çözülür diye düşünüyoruz. Ama Türkİş, DİSK, Hakİş de düşünsün, yan gelip yatan Çalışma Bakanı da düşünsün! Askerlik ile ilgili projemiz vardı mesela. “15 aydan 9 aya, sonra aşamalı olarak 6 aya indireceğiz” dedik. Bedelli askerlik düşüncemizi de söyledik. Parası olan da olmayan da kısa süre yapacak... Seçim Askerlik projemize kondu: leri kazandı bizim projemize sahip çıktı, ama varsıldan yana. Şeyhe dua et: Pilotlarımız kurtarıldı. Ama bizimkiler sayesinde değil, otur Katar şeyhine dua et. Onun sayesinde kurtuldu. Elleri kanlı: Suriye’den mülteciler gelecek, “100 bin kişi kırmızı çizgimizdir” demişti. Yüz bin mi kaldı? Sayının kaç olduğunu kimse bilmiyor. Yolgeçen hanına çevirdiler sınırı. Sen o sınırı kontrol edemezsin. Terör örgütüyle içli dışlısın, “Benim çocuğumu vuran mermi Türkiye’den geldi” diyor baba. Erdoğan’ın elleri kanlıdır. Yolsuzlukta yürütmenin başı: Bugün yolsuzlukla ilgili CHP’yi suçlamış sevgili diktatörümüz. Yolsuzluk ile ilgili Tayyip Erdoğan’ın eline su dökecek ikinci bir isim yoktur. Eğriye eğri doğruyu doğru. Hayatım boyunca halkıma yalan söylemeyeceğim. Sözlerim doğru. “Ben siyasete yırtık ayakkabı ile geldim” demiyor muydu? Şimdi nereden yürüttün bu parayı? “Yürütme organının başıyım” diyor, doğru söylüyor. Dreyfus çok, Zola yok: Dreyfus davasında isyan bayrağını aydınlar açmıştı. Emile Zola o aydınlardandı. Bizde Dreyfus çok, Emile Zola yok. Nerede bu aydınlar? Kalemini kiralayanlar deyince kızıyorlar. Sen de çık haksızlıkları, ODTÜ’ye eşkıya hâkim olamaz: Kaba güç orman adamının yanlışları anlat, senin görevin bu. Emile Zola bir kişi haksızlığa uğradı diye isyan ediyor ve sonuç alıyorsa, senin ülkende hapiste çürüyenler ne olacak? Balyoz çelişkileri: Balyoz davası görüldü biliyorsunuz. “Kuvvet komutanları nerede yargılanacak”, önce bu tartışılmaya başlandı. Anayasa nerede yargılanacağını söylüyor, ama özel mahkeme “yok öyle olmaz” dedi. Görevin gereği suç olmaz. Yorumun böyle yapılması lazım. Ama yapılmadı. Çünkü Yargıtay’a 160 militan yerleştirildi. Savcı, sanık lehine olan bilirkişi raporunu dosyaya koymuyor. 2003’te ölmüş insanlar var, olmayan sokak isimleri var CD’nin içinde. Sanıkları buldunuz, “Bunlar darbecidir” diye yaftaladınız, hapse attınız. Ey Halkım Gözlerini Aç!.. Bir akıl tutulması yaşıyoruz umutlarımız kilitlendiği zaman... Bombalar, ölen insanlar, çocuklar, kadınlar. Bir bakıyoruz yayın yasağı, yani sansür konulmuş. Reyhanlı katliamı halktan gizleniyor... Reyhanlı’da onlarca insan bir ilkyaz sabahında neden öldürüldü? O patlayan bombalar! O gözyaşı! Acı! Hüzün! Ölenler Reyhanlılılar... Bunu Reyhanlılılardan ve Türkiye’de yaşayanlardan gizlemek neyin nesi? Mayıstan bugüne 5 ay geçmiş ve toplum olarak biz Reyhanlı kıyımının kimler tarafından yapıldığını doğru dürüst öğrenmiş değiliz. Öyle uzun uzun tartışmadık! 52 canımızı, ciğerimizi, insanımızı yitirdik. Yüreğimiz yandı kavruldu... Bu acılar karşısında elbet yetkililerden hesap sorulur... Üstü kapatılmaz vicdan duygumuz varsa! Bir ülkenin istihbarat birimleri, böyle kıyımların duyumunu önceden alır. Ve ona göre de önlem! Peki, bu sansür niye diye niçin sorgulamadık, sustuk, susturulduk? İşlenen cinayetlerin, eli kanlı terörün boy verdiği bu coğrafyada 3040 yıldır alıştık toplu kıyımlara... 1980 öncesi, 90’lı ve 2000’li yıllar... Bakın Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesinden bu yana tam 14 yıl geçti... O acı yüreğimizde... Bir yurtseveri Ankara’da andık önceki gün... Kendi iç evrenimizde yaşamın anlamını derin bir yalnızlığın ve hüznün içinde aradık. HHH Bir insanın yaşamı ve varlığı nedir? Ağacın, suyun, güneşin, yıldızların, kuşların, denizlerin varlığı neyse odur! O doğa olmasa insan yaşar mı? Yetişmiş bir meşe ağacı onlarca insana oksijen verir! Peki biz ormanlara, işidir. Ne istiyor öğrenciler? Okullarına sahip çıkıyorlar diye gurur duymalısınız. Gece yarısı baskın düzenliyorlar. Eşkıyalık değil mi bu? Rahmetli İnönü “Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz” demişti. Eşkıyanın bu dünyaya hâkim olduğu görülmemiştir. “Zulmün artsın” diyeceğiz biz. Zulmün artsın ki bir an önce yakasından düşün halkın. Sen uzaya füze yollamak için ODTÜ’ye gidiyorsun, onların önünde önünü iliklemen lazım. Sopa ile girmek senin adam olmadığını gösterir. Bahçeli’den Erdoğan’a: Sis perdesini kaldır Fidan için gizli oturum çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD basınında yer alan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili iddialar için TBMM’de gizli oturum yapılarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bilgi vermesini istedi. Bahçeli grup toplantısında PKK’nin bütün taleplerinin parça parça karşılandığını belirterek hükümetin yerleşim yerlerinin isimlerini değiştirme hazırlığında olduğunu kaydetti. Bahçeli, “Göroymak’a Norşin, Aydınlar’a Tillo, Tunceli’ye Dersim isimlerini vermenin arifesinde olan Başbakan ve etrafındaki bazı zevat, acaba kendi isimlerini de değiştirerek asıllarına rücu edecekler midir” diye konuştu. Bahçeli, isim vermeden AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’e, “AKP’nin kapı gıcırtısı ve akortu bozuk sözcüsü acaba ismini değiştirmek için neyi beklemektedir? (...) Hado, Hazo ya da Hander ismini almayı düşünmekte midir?” diye tepki gösterdi. Fidan hakkındaki iddialara da değinen Bahçeli, ABD İsrail ortak yapımı olan kampanyanın MİT üzerinden yürütülmesinin garip olduğunu belirtti. Bahçeli şunları kaydetti: “Biz MHP’yi böcek gibi sararak dinleyenlerin, siyah camlı arabalarla partimizi gözleyenlerin ve Başbakan’a Balgat haberleri olarak sunanların kimler olduğunu pekâlâ biliyor ve yüzleri tanıyoruz (...) Erdoğan kırmızı salonlarda yanına alıp çok gizli görüşmelere dahil ettiği devlet memurlarının eğer varsa boyundan büyük işlere kalkışmalarını incelemeli ve gerekli yaptırımları da hemen devreye sokmalıdır. TBMM gizli bir oturumda bilgilendirmeli, şaibeli ve iddialar konusunda değerli milletvekili arkadaşlarımızı muhakkak ki aydınlatmalı, sis perdesini aralamalıdır.” Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, anayasada uzlaşma sağlanan maddelerin TBMM’den geçirilmesi konusunda görüşme talebini geri çevirip çevirmeyeceği konusunda ise AKP’ye “60 madde için gelmesinler” mesajı verdi. Meral Akşener türban takabilir MAHMUT LICALI ANKARA TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in, hac ziyaretinin ardından Meclis’e türbanlı geleceği konuşulurken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP milletvekili hanım arkadaşlarımızın başörtüsüyle Meclis’e gelmelerine taraftır” açıklamasında bulundu. Hac ziyaretinde türban takan Akşener’e MHP tabanından da “Meclis’e türbanla gidin” diye talepler iletiliyor. Kadın milletvekillerinin türbanla TBMM’ye gelmesine MHP, BDP ve AKP destek verirken özellikle hac ziyaretine giden kadın milletvekillerinin TBMM’ye nasıl döneceği de merak ediliyor. Akşener’in yarın Türkiye’ye döneceği ve 30 Ekim’de de TBMM’ye geleceği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle