19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EKİM 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Parti grubu basına kapalı toplantıda türban ve demokrasi paketini değerlendirdi 5 “sapanlı teyze” de varmış... Hayatın içinden, insanın içini acıtan haberler bunlar... Kimi zaman gözden kaçıyor ya da anımsanmıyor. Yıllar geçiyor... Zindanlarda üniversiteli gençler, çocuklar, gazeteciler... Toplum ayrıştırılmış, kin ve nefret tohumları çatlamış. Kış çiçeklerinin kan çiçeklerine dönüşmesinden korkuyorum ben. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin raporuna göz atınca tüylerim diken diken oldu. Maltepe’den Diyarbakır’a, Gaziantep’ten Sincan’a değin çocuk tutuklu ve hükümlülere akıl almaz işkenceler yapılıyormuş. İşkence bir insanlık suçu değil midir? Bu suçu işleyenler bir cezaevinden alınıp başka cezaevine atanıyor. Verilen ceza bu! Çocuk hükümlü ve tutuklulara falaka, keçeli odada soyularak basınçlı su verilmesi, cinsel istismara uğraması doğal sayılıyor. Hukuk sistemimiz nasıl işliyor? Yargı bağımsız mı? Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Yargıtay’ın “Balyoz” kararı için şunu söylüyor: “İktidar tehdit edilmiş mi? Edilmediği sürece suç oluşmaz. Zan üzerine hüküm kurulmaz. Kusura bakmayın...” Çok yazdım ama yineleyeyim... İktidar tehdit edilmemiş, 27 Nisan 2007’de verilen emuhtıra gibi. Yani tehdit olmadan, suç oluşturulmuş. HHH Yakın tarihimizin sayfalarına bakarsanız nice ölümleri görürsünüz... Nice darbeleri! Gözaltında kayıpları! İşkenceleri! Cinayetleri! Gecenin bir saatinde gözlerimi yumar, o yıllardan bugünlere gelirim. Anaların, çocukların çığlıklarını görürüm. Hayatın o kanlı sayfalarında “Asmayalım da besleyelim mi” diyenlerle saf tutanları çok iyi tanırım... Özel Harp Dairesi’nin yargısız infazlarından, asıl darbecilerden, işkencecilerden hesap sorulmayan bir ülkede, demokrasi ve özgürlüklerin geleceğine asla inanmam... 1314 yaşındaki çocukları öldüren “derin devlet” yerli yerinde dururken anlatılan masallarla uyumam... AYŞE SAYIN Sert tavır zamanı calarının “uygulamada” görüleceğini belirtmekle yetindi. Kılıçdaroğlu, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda üyeleri Süheyl Batum ile Atilla Kart ve Rıza Türmen arasındaki “görüş ayrılığı”na dönük eleştirilere dikkat çekerek şunları söyledi: “Üyeler arasında tartışmaların olması doğaldır. Orada dile getirilen, partinin görüşü değil, arkadaşlarımızın kişisel görüşleridir. Baştan söyledik. Elbette cumhuriyetin kazanımları ve rejimin değiştirilmesi girişimleri konusunda hassasız, elbetleştirileri yanıtlayan Kılıçdaroğlu ise özellikE le “türban” konusunda net tavır alınmasını isteyen milletvekillerine, bu serbestinin sakın KILIÇDAROĞLU: ANAYASANIN İLK DÖRT MADDESİ KIRMIZI ÇİZGİMİZ te laiklik konusunda hassasız. Laiklik bizim temel ilkemiz. Anayasanın ilk 4 maddesi bizim kırmızı çizgimizdir ve hiçbir şekilde değiştirilmesine izin vermeyiz.” Kılıçdaroğlu, anayasada 60 maddelik pakete destek kriterini ise “4 maddenin üzerinde uzlaşılması” koşuluna bağladı. Bana Masal Anlatmayın... Adalet, hak, hukuk, demokrasi... Özgürlük, emeğin gücü... Dönüp dolaşıp aynı yere gelirsin! Şöyle çevrene bakarsın, olup bitenlere, yaşananlara. Değişen bir şey var mı, yok mu? Toplum ayrılmış, kılıçlar çekilmiş... Evrensel hukuku, uzun tutuklulukları, gizli tanıkları, adalette eşitliği, cinayetleri, katliamları yazarsın. Vay sen misin onu yazan! Yaylım ateşine tutulursun... Hakaretler başlar... Ne Ergenekonculuğun kalır ne de darbeciliğin! Gezi olayları bir tepkinin sonucu ortaya çıktı, üstelik kendiliğinden. Liberallerden demokratlara, sosyalistlerden İslamcılara kadar herkes oradaydı... Ramazan sofraları kuruldu. Kimse kimseyle çatışmadı... Birinin elinde Türk, ötekinin elinde BDP bayrağı olan iki genç el ele tutuşmuş polisten nasıl kaçıyorlardı. Kaç ay geçti aradan? Hazirandan bugüne... Gezi eylerine katılan üç kişi “örgüt adına eylem” yapmaktan tutuklandı Antalya’da önceki gün... Peki ortada bir kanıt var mıydı? Vardı elbet: “Sosyalizmin simgesi olan kırmızı fular takmak...” Belki şaka gibi gelebilir size ama gerçek. Benim yurdumda böyle olaylara sık sık tanık olunur. Haberler iç sayfalara girer ve unutulur... Reyhanlı katliamında onlarca kişi öldü ve çoktan unutuldu... HHH Gazetelerin dün birinci sayfasında bir haber dikkatimi çekti benim... Haberin başlığı şuydu: “Sapanlı teyze terör örgütü suçundan tutuklandı...” Biz onu Taksim’de elinde sapanla taş atarken görmüştük. Aylar sonra Maltepe Gülsuyu’ndaydı... Uyuşturucuya karşı mücadele eden sol grupların yanında. Tutuklanan 19 kişinin arasında ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında, basına kapalı olarak toplanan CHP grubunda milletvekilleri, parti yönetiminin AKP hükümetinin “demokratikleşme” paketine daha “sert ve net” tavır koymasını, “türbanlı milletvekili” konusunda tutum belirlenmesini istedi. Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin, “Eskiden ‘laikliğe çok vurgu yapılıyor, abartılıyor’ diyorduk, şimdi ise hiç değinilmiyor gibi bir izlenim var” eleştirilerine, “Anayasanın ilk 4 maddesi kırmızı çizgimiz. Laiklik vazgeçilmez ilkemiz” karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında parti genel merkezinde, basına kapalı toplanan CHP grubunda, başta AKP hükümetinin “demokratikleşme paketi” konusunda izlenecek tavır, seçim hazırlıkları olmak üzere partinin önümüzdeki dönemde izleyeceği temel stratejiler masaya yatırıldı. Toplantıda milletvekillerinin büyük bölümü, hükümetin kamuda türban serbestisi getiren, “Andımız”ın kaldırılmasını da içeren hükümetin paketini eleştirdi. Edinilen bilgiye TBMM İdare Amiri de olan Malik Ecder Özdemir ile Gülsün Bilgehan’ın da aralarında bulunduğu bazı milletvekilleri, 29 Ekim’e görkemli kutlama Kılıçdaroğlu, bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın çok daha önem kazandığını, parti olarak daha “görkemli” bir kutlama planladıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Başta Ankara il başkanlığımız olmak üzere bu yıl da 29 Ekim’i en görkemli şekilde kutlayacağız. Tüm Türkiye’de gerçek bir bayram havasında etkinliklerde bulunacağız” dedi. AKP’li bazı kadın milletvekillerinin “hac dönüşü” türbanla TBMM Genel Kurulu’na gireceği duyumunu aldıklarını belirterek “Bu konuda parti olarak bizim tavrımız ne olacak” sorusunu yöneltti. Kılıçdaroğlu ise “Bu konuyu MYK’de arkadaşlarla değerlendirdikten sonra tavrımızı açıklayacağız” karşılığını vermekle yetindi. İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz kamuda türban serbestisinin AİHM kararlarına da aykırı olduğuna dikkat çekerek “Kamuda dini simge kullanılması AİHM kararlarına aykırıdır. Çünkü devlet dini inançlara karşı kör olmak zorundadır” görüşünü dile getirdi. Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ise Kılıçdaroğlu’nun başkanlık sistemi konusunda gösterdiği kararlı “karşı” tavrı, hükümetin “demokratikleşme paketine” karşı da koymasını istedi. Akagün Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu bazı vekiller, yerel seçimlerde “anket” yöntemiyle aday belirlenmesini eleştirdi. Kılıçdaroğlu ise hedeflerinin AKP iktidarından kurtulmak olduğunu belirterek partiye “bir oy fazla getirecek, parti ilkelerine uyan” kişileri aday göstereceklerini, genel merkez olarak “kişisel” tasarrufta bulunmayacaklarını söyledi. Milletvekillerinden “çok çalışmalarını” isteyen Kılıçdaroğlu, hedeflerini AKP hükümetinden kurtulup, ik tidar olmak olarak açıkladı. Toplantıda “Doğu ve Güneydoğu” bölgeleri için milletvekilleri ve PM üyelerinden oluşan heyetin çalışmalarından memnuniyetini dile getiren Kılıçdaroğlu, diğer bölgeleri de kapsayacak şekilde bu heyetlerin artırılmasını istedi. Bu kapsamda ilk aşamada Karadeniz Bölgesi için heyet oluşturulması karara bağlanırken, ilerleyen aşamada diğer bölgeler için de heyetler oluşturulması benimsendi. AYGÜN: ANDIMIZ NİYE RAHATSIZ EDİYOR oplantıda en ilginç çıkış ise T Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’den geldi. Toplantıda çok CH P ’ Lİ VEKİLLER D EN K A LD IR ILA N A N DIMIZ İÇİN Y A SA ÖN ERİSİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, demokratikleşme paketi kapsamında İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nden çıkarılarak son verilen öğrenci andı uygulaması için yasa teklifi verdi. Teklif, “Andımız”ın Milli Eğitim Temel Yasası’nda madde olarak yeniden geri döndürülmesini öngörüyor. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ve çok sayıda CHP’li vekilin imzasıyla ilkokullarda öğrencilerin her gün öğretmenlerin gözetiminde topluca “Öğrenci Andı” nı söylemesi için yasa teklifi verildi. Milli Eğitim Temel Yasası’nda Değişiklik Yapılarak Andımız’ın yeniden okutulmasının sağlanmasına ilişkin teklif, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Teklifin gerekçesinde, 23 Nisan 1923 tarihinden bu yana her sabah okunan Öğrenci Andı’nın ilköğretim kurumları yönetmeliğinden çıkarılmasının iktidarlara bundan sonra bu tür konularda daima takdir hakkı vereceği belirtilerek, “Konunun yasayla düzenlenmesi ve bu tür toplumsal uzlaşı gerektiren kararlarda parlamentonun onayının olması demokratik sistemimiz için yararlı olacaktır” denildi. Gerekçede, ilkokul öğrencilerinin vatan, Cumhuriyet, Atatürk, Türk milleti, saygı ve sevgi kavramlarını içselleştirebilmelerinin sembolü olarak andımızın her eğitimöğretim gününde toplu olarak okunmasının amaçlandığına dikkat çekildi. sayıda milletvekili, “laiklik” konusunda daha hassas olunmasınıistedi. Bu görüşlere destek veren Aygün, Deniz Baykal’ın genel başkanlığı dönemini kastederek, “Eskiden, ‘laikliğe çok vurgu yapılıyor, abartılıyor’ diyorduk, Şimdi ise laiklikten hiç söz edilmiyor. Kamuoyunda böyle bir algı var” dedi. “Andımız’ın kaldırılması konusunda ise “ Andımız kimi niye rahatsız ediyor. Ben, Türklük kavramına karşı değilim, bu kavramı kaldırırsak, altından ümmetçilik çıkar” görüşünü savundu. TAZİYE ZİYARETİ BDP ve DTK heyeti Suriye’de DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, BDP milletvekilleri İbrahim Binici ile Nazmi Gür, Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökhan ile BDP’li üst düzey yöneticilerden oluşan 10 kişilik heyet, oğlu Şervan, radikal dinci örgütlerle çıkan çatışmada ölen PYD Eş Başkanı Salih Müslim’e taziye ziyaretinde bulunmak için Suriye’ye gitti. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki Mürşitpınar Sınır Kapısı’nda Suriye’ye geçen BDP ve DTK heyetleri, Suriyeli Kürtler tarafından alkış ve zılgıtlarla karşılandı. DTK Eş Başkanı Türk, “Biz hem taziye için hem de Rojava’daki Kürt halkının mücadelesinin yanında olduğumuzu göstermek için Kobani’ye gideceğiz. Rojava Kürt halkının geleceğine yönelik kararlılığını bizler de alkışlıyoruz. Bugün Rojava’da Kürt halkı saldırgan bir halk değildir. Toprağını, ailelerini ve geleceğini savunmaya yönelik bir devrim mücadelesi veriyor. Bugün bu devrim Ortadoğu siyasetinin geleceğini belirleyecek önemli bir devrimdir” dedi. Ağar son dakika ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, hakkında faili meçhul cinayet davası açılan eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın yeniden cezaevine girmesine neden olan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasa’nın 105/A maddesinin 7. fıkrasının anayasaya aykırı olduğunu belirterek iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, “anayasaya aykırılık itirazı sonuçlanıncaya kadar” Ağar’ın tekrar cezaevine gönderilmesine ilişkin kararın infazının durdurulmasına hükmetti. Anayasa Mahkemesi, Ağar’ın koşullu salıverilme tarihinin dolacağı 27 Nisan 2014’e kadar bu iptal talebini reddetmezse cezaevine girmekten kurtulacak. Çünkü Ağar’ın koşullu salıverilme süresi, bu tarihte doluyor. Yüksek Mahkeme, bu süreye kadar talebi reddederse Ağar, cezaevine girecek. Ancak karar verdiği tarih ile 27 Nisan 2014 arasındaki süre kadar yatacak. MAHKEME İNFAZI DURDURDU hamlesiyle kurtuldu yetler soruşturmasını yürüten Ankara TMK Savcısı Mustafa Bilgili, 30 Eylül 1993’te infaz edilen dönemin Altındağ Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın’ın ölümünden dolayı, Ağar dahil 12 kişi hakkında dava açınca değişti. Çünkü, 5275 sayılı yasanın 105/A maddesinin 7. fıkrasına göre koşullu salıverme ile çıkan bir hükümlü, “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanmasından önce işlediği iddia olunan ve cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma geçirirse” tekrar cezaevine giriyordu. Gerekçe ‘ileride telafisi mümkün olmayan zararlar’ Ağar’a baskın davası açılınca Muğla İnfaz Hâkimliği, Ağar’ın denetimli serbestlik uygulamasını 25 Eylül 2013’te durdurdu. Mahkeme, Ağar’ın kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verdi. Mahkemeye başvuran Ağar’ın avukatı Abdulkadir Toluç, bu kararın durdurulması ve 5275 sayılı yasanın 7. fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını talep etti. Cumhuriyet savcısı, talebin kabul edilmesi görüşünü bildirdi. Mahkeme, önce 5275 sayılı yasanın ilgili fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına hükmetti. İnfazı durdurma talebini de değerlendiren mahkeme, “ileride telafisi mümkün olmayan zararların meydana gelmesini önlemek amacı ile hükümlü hakkındaki infazın anayasaya aykırılık itirazı sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına” karar verdi. Yargı paketiyle tahliye edilmişti Ağar, Susurluk Davası’nda 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. İnfaz Yasası’na göre 2 yıla inen cezasını Aydın Yenipazar Cezaevi’nde çekmeye başlayan Ağar, çıkartılan bir yargı paketi sayesinde 1 yıl 4 gün yattıktan sonra 25 Nisan 2013’te tahliye edilmişti. Denetimli serbestlik uygulanmaya başlayan Ağar’ın koşullu salıverilme süresi 27 Nisan 2014’te doluyordu. Ancak faili meçhul cina
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle