19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Türkiye’den kaçırılan eserler yurtlarına dönerken ‘sit’lerdeki talanı da durdurmalıyız Tarihimizi geri alırken er açıdan “bir daha yaşanmasın” dedirten gerilimlerle yolcu ettiğimiz 2012’de yürek ferahlatan bir gelişmeyi de yaşadık. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Anadolu’dan kaçırılan tarihi eserleri geri alma girişimleriyle çok sayıda eserimiz yeniden ait oldukları topraklara kavuşurken birçoğu için sürdürülen çabalarda da umut verici aşamalara ulaşıldı. Bu çabayla kazanılan deyim sert olsa da sadece “çalınan” değerlerimiz değil, aynı zamanda ulusal onurumuzdur. Çünkü kültürel mirası korumak ne kadar önemli bir insanlık göreviyse, aynı mirası hırsızlara terk etmek de o kadar büyük bir insanlık suçudur. Nasrettin Hoca’nın dediği gibi, “Peki çalanların hiç mi suçu yok?” diye düşünenler varsa da çalanlar zaten hırsızlığı kabullenmişler... O kadar ki Anadolu’dan götürülen eserleri sergilemek bir yana, (Berlin’deki “Bergama Sunağı”nın bulunduğu “Pergamon” gibi) çalıntı eserle H durumda kaldıklarını Batı basını da açıkça yazdı. Benzer şekilde Paris’teki Louvre bile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce geri istenen “Smyrna Apollonu” ve “Smyrna’lı Jüpiter” heykellerini geri vermeyeceğini bildirmiş… Fransızlar ise “Kral XIV. Louis bunları 1680’de satın aldı” diyorlardı. Batılıların bu tutumları sürerken Bergama’dan olduğu gibi götürülen Zeus Edessa Mozaiği Şanlıurfa’dan 2007’den itibaren “kuralları Batı Tapınağı’nı sergilemek için Berlin’de 1950’lerde kaçırılmıştı. müzelerince belirlenmiş” uluslarBergamon Müzesi inşa edildi. arası hukuk yerine “diplomatik gieserler geri gelirse, o müzelerin rin özel müzelerini bile en koridorlarında sadece hediye rişimler”i yoğunlaştıran bakanlık, son “5 yılda 3 bin 500 eser”in yurda dönmesini görkemli mimarilerle kurlik eşya satılabilir.” (16 Arasağladı. Geri aldığımız eserler bakanlık simuşlar. lıkCumhuriyet) tesinden öğrenilebilir. Bu nedenle bize düşen asıl Bakan elde edilmeye başlaÖrneğin 2012’de ülkesine kavuşan eser“ulusal görev”, elbette ki önnan kazanımların heyecanı içinler arasında, 2005’te Uşak Müzesi’nden ce “koruma”yla birlikte arde kuşkusuz abartıyor ama hakçalınan ve Almanya’da bulunan ünlü Lidtık “çaldırmamak...” Külsız da sayılmaz. ya Kralı Krezüs (Karun) Hazinesi’ne ait tür ve Turizm Bakanı atı’nın tutumu eşsiz “Kanatlı Denizatı Broşu” da var. Ertuğrul Günay, Ancak antik kentlerimizin baraj suları Konuyla ilgili kimi işte bu göreve önaltında kalmasına engel olunamazken ya çarpıcı gelişmeleri derlik ediyor. da sit alanlarımız rant yapılaşmasına arsa anımsayalım; geçen Getirilen eserleyapılırken çalınmış antik değerlerimizi yılın en önemli adımı, rin dünya müzelerineserleri geri vermeyen ün yurda kazandırmayı “buruk” bir coşkuydeki önemini vurgulamak “Kanatlı Denizatı Broşu” la karşılıyoruz. lü müzelerin “sergilerine için de bakın ne diyor: Umarız 2013’te bu burukluğun giderilekatılmama kararı”mız oldu. Böylece “Yunanistan, Türkiye, İran, Irak, Suriceği koruma politikalarıyla eserlerimize ye ve Mısır kendi eserlerini geri isteme NewYork’taki Metropolitan Müzesi ile kavuşmanın sevincini birlikte yaşarız... Londra’daki “British Museum”un zor ye başlarlarsa, yasadışı yollardan çıkan Ey Ayırımcılık! Dipsiz Kuyulara Batasın! 2013 yılının ilk sabahı kan ter içinde uyandım. İyi ki de uyandım, yoksa içimdeki öfkeyle yatağı, odayı, binayı, köyü, kasabayı, ülkeyi, dünyayı tutuşturacaktım! Rüyamda bildiğim tüm bedduaları birbiri peşi sıra sıralıyordum. Kime mi? Hemen telaşlanmayın: Hiç kimseye! Bir olguya! Bir zihniyete! Bir düşünce ve bir duruş biçimine yönelmişti öfkem ve beddualarım: Ayırımcılığa! 2012’de yazdığım son yazının etkisindeydim hâlâ… “Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi” akmıştı koca bir yıl... Ve yıl boyunca yaşadığımız yanlışların, zulmün, haksızlığın, kötülüklerin, şiddetin, yozluğun, baskıların, gerilimlerin kökeninde hep ayırımcılık vardı. Ya bizden yanasın ya da düşman: Türksün Kürtsün. Sünnisin Alevisin. Ya bizdensin ya da öteki, örneğin Ermeni, Rum.. Ya normalsin ya da “hasta”, yani eşcinsel. (Unutmayın, ilaçla tedaviye bile kalkıştılar!) Dindarsın laiksin (bu yanlış karşıtlıkları ben değil, bizi yöneten zihniyet yarattı ve yerleştirdi). İnançlısın ateistsin. Kadınsın erkeksin. Örtülü kadınsın başı açık kadınsın. “Dışarıda çalışan ahlaksız kadınsın” “evinde oturan namuslu ahlaklı kadınsın”. (Ben kestirmeden yazıyorum, ama bunların açılımlarını ve çağrışımlarını siz biliyorsunuz nasılsa...) Başbakan’ın yetiştirmeyi hedeflediği “Dindar ve muhafazakâr gençliktensin” ya da sorgulayan, eleştiren, karşı çıkan, protestoya cüret eden gençliksin, yani “terörist”sin! Örneğin ODTÜ’lüsün! Sevinçlerin ve teşviklerin ayırımcılığı: Şu kadar kupona ansiklopedi dönemi bitti. Şu kadar camide kılınan namaza karşılık umre yolculuğu... Acıların ayırımcılığı: Ya şehit anasısın ya “terörist” anası... “Namus” uğruna öldürülen kız çocuğunun anasıysan, o acıdan bile sayılmaz... Ya biat edersin ya da kapı dışındasın... Özetle ya padişahın kulusun ya da değilsin! Değilsen, başına her an her şey gelebilir... Ve ben rüyamda doludizgin ayırımcılığa beddua okuyordum: Ey ayırımcılık! Boyun posun devrilsin de altında kalasın! Bilinmedik dertlere tutulasın! Dipsiz kuyulara batasın! Eşekten düşmüşe dönesin! İki yakan bir araya gelmesin! Tuttuğun dallar elinde kalsın! Kesenin bereketini görmeyesin! Burnundan fitil fitil gelsin! Dilin damağın tutulsun! Yaptıkların gözüne dizine dursun! Gidişin olsun, gelişin olmasın! Yok olasın ayırımcılık! Sonra birden kendime geldim! Yo, hayır yeni bir yılın ilk sabahına, bir zihniyete karşı da olsa, bedduayla girmek olacak şey değildi! Dua edeceksem, “Yeni yıl duası” olarak beddua değil, Uzakdoğu bilgelerinin duasını seçmeye karar verdim: Tanrım, bana değiştirmek istediklerimi değiştirebilmem için güç ver. Değiştiremeyeceklerim için sabır ver. İkisi arasındaki farkı anlayabilmem için bilinç ver. Bana ve herkese... ‘B İlk kitabı ‘Yağmur Kesiği’ raflarda ‘ŞEKER PORTAKALI’NI OKUTAN ÖĞRETMEN HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI Öyküleriyle Uğur Yücel Kültür Servisi Yönetmen ve oyuncu Uğur Yücel, Can Yayınları’ndan çıkan “Yağmur Kesiği” adlı ilk kitabıyla edebiyat dünyasını selamlıyor. 1980’lerden bu yana kaleme aldığı öyküler “Yağmur Kesiği” adı altında bir arada sunuluyor. Kuzguncuk’ta doğup büyüyen Uğur Yücel’in öyküleri, tamamen bu ruhu yansıtan nitelikte. İstanbul’daki bir balıkçı kasabasında geçen öyküler, her biri farklı dinden ve kültürden sayısız karakteri barındırıyor. Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Türkler, hepsi aynı şekilde acı çekiyor, aşık oluyor, yaşamak arzusuyla yoğrulup bükülüyor. Yücel’in ilk kez kitaplaşan öykülerinden tadımlık bir bölüm: “Bedros, ana kızı baş başa bırakıp güneş batışını yakaladı hayalinde köprüaltında. Minarelerin kubbelerin ardı, mor kırmızı bulutlara boyanmıştı. Bir ‘yakalı’ kondu masasına. Bedros bardağı yarılayacak şekilde döktü gırtlağına birayı. Bıyıklarını yalayıp şapırdandı. Sonra bir daha hiç konuşmayacakmış gibi kaskatı kuruldu sandalyesine. Görüntüye Sula’nın kızı girdi. İkisinin de yüzünü göremiyoruz. Ense tüyleri ürperdi Bedros’un, bir kadın soluğu hissetti. Mazi usullacak söylendi Bedros’un saçlarına kısık ilaçlı bir sesle, ‘Ben seni çok hayal ettim biliyor musun?’ İkisi de öyle oldukları gibi kaldılar. Güneş gömüldü başka yarımkürelere. Hayali bitti Bedros’un...” ‘Müstehcen’ bulmak Şiddetin müstehcen! ? Kitabı yayımlayan Can Yayınları‘nın Genel Müdürü Can Öz, Türkiye’de ‘Şeker Portakalı’yla kuşaklar yetiştiğini belirterek bu yanlıştan bir an önce dönüleceğini sandığını söyledi. Kültür Servisi İstanbul Bahçelievler’deki BehiyeDoktor Nevhiz Işıl İlköğretim Okulu’nda görev yapan 7. sınıf Türkçe öğretmenine, derste okuttuğu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eser listesinde yer alan Jose Mauro de Vasconcelos’un “Şeker Portakalı” kitabının “müstehcen” olduğu gerekçesiyle soruşturma açıldı. Bianet’in haberine göre, velilerden biri, kitabı okuduğunu ve şoke olduğunu belirterek kitabın “Türk örf ve ananelerine aykırı içeriğe sahip olduğunu”, içinde birçok argo sözcük ve küfür içerdiğini belirterek öğretmen hakkında soruşturma açılmasını istedi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de öğretmen hakkında, kitabı neden tavsiye ettiği ile ilgili olarak soruşturma açtı. Habere göre, velinin şikâyetinde, kitabın ana karakteri Zeze’nin küfür ettiği bölüm alınırken arkasından gelen “Bunları kullanmak için yaşın çok küçük, hiç hoş değil” şeklindeki uyarılar yer almıyor. Kitabı Aydın Emeç çevirisiyle yayımlayan Can Yayınları Genel Müdürü Can Öz konuya ilişkin şunları söyledi: “Şeker Portakalı artık Türk toplumuna mal olmuş, nesilleri yetiştirmiş bir kitaptır. Şeker Portakalı’nı müstehcen bulma eyleminin kendisi asıl müstehcendir. Bu hatadan bir an önce dönüleceğini tahmin ediyorum.” Ray Performans Kolektifi’nin yeni oyunu açık ‘pencere’si Kültür Servisi Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’de çocuklarla “Ezilenlerin Tiyatrosu” üzerine çalışmalar yapan Ray Performans Kolektifi, ilk oyunları “Pencere” ile çocuk cinsel istismarına odaklanıyor. Ayşe Bayramoğlu’nun yazdığı Doğu Yaşar Akal’ın yönettiği oyun, faillerin korunduğu, maruz kalanın suçlu bulunduğu bir ortamda yaşanan şiddete “pencere” açmak yerine, baskın söylemlerden ve yargılamalardan sıyrılıp sözü konunun öznesi olan çocuklara bırakıyor. Lara Aysal ve Sedat Can Güvenç’in rol aldığı oyun 4 ve 11 Ocak’ta saat 20.30’da Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde, 6, 13 Ocak’ta saat 20.30’da Sahne Hal’de, 17 ve 24 Ocak’ta da Ankara Halk Tiyatrosu’nda izleyici ile buluşacak. Kolektif, şubat ayının ortasında ise çocuklarla tiyatro çalışmak için Van’a gidecek. (0212 252 74 52) İş Sanat New York Gypsy AllStars’la ‘şenlenecek’ ? Kültür Servisi Caz, funk ve Roman müziğini eğlenceli bir şekilde harmanlayan New York Gypsy AllStars ile ünlü klarnet virtüözü Hüsnü Şenlendirici özel bir proje ile İş Sanat’ta buluşuyor. 16 Ocak’ta saat 20.00’de başlayacak bu özel buluşmada, New York’un caz ve funk kültürü ile klarnetin büyülü sesi bir araya gelecek. CHARLIE HEBDO’NUN YAYIMLADIĞI ÖZEL EK: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI Tartışmalı çizgi roman piyasada Dış Haberler Servisi Daha önce de Hz. Muhammed’in karikatürlerini yayımladıkları için tehditler alan, ofislerine bomba atılan Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun Hz. Muhammed’in hayatını ele alan özel eki dün piyasaya çıktı. Charlie Hebdo’nun editörü ve aynı zamanda dün yayımlanan ekin Hz. Muhammed’i bir deve eşliğinde çölde gösteren kapağını resmeden Stephane Charbonnier yaptığı açıklamada önsözünü Tunus asıllı Fransız sosyolog Zineb elRhazoui’nin yazdığı derginin Hz. Muhammed’in hayatı hakkında bilgilendirici bir yayın olduğunu söyledi. “Müslümanların uygunsuz bir şeyle karşılaşacağını düşünmüyorum” diyen Charbonnier’ye karşılık ekin yayımlandığı ilk günde İslam dünyasından sesler yükselmeye başladı. Fransa’da NoisyleGrand Müslümanlar Derneği Başkanı Yunus Çabçoub İslamda hiçbir peygamberin resmedilmediğini belirterek, “İslam’da sadece Hz. Muhammed değil, Hz.Musa da Hz. İsa ve diğer peygamberler de yani Allah tarafından seçilmişlerin portreleri resmedilmez ” diye konuştu. İslam İşbirliği Teşkilatı (İTT) Genel Se Ali Şimşek’ten Tarkovski semineri ? Kültür Servisi Ali Şimşek ile İFSAK Film Analizi Seminerleri, bu ay Tarkovski’ye odaklanıyor. 11 Ocak’ta başlayacak ve beş hafta sürecek seminerde, yönetmenin ilk filmi “İvan’ın Çocukluğu”ndan başlayarak son filmi “Nostalgia”ya uzanan sinemasal bir süreç incelenecek. (0212 2924201 www.ifsak.org.tr) Oscar oylamasında rötar ? Kültür Servisi Oscar Akademisi, bu yıl ilk kez uygulamaya başladığı elektronik oylamada yaşanan problemler yüzünden oylama süresini bir gün uzattı. 3 Ocak’ta biteceği açıklanan oylama, 6 bin kişiden oluşan kimi akademi üyelerinin yeni sistemde bazı karışıklıklar yaşadığı gerekçesiyle 4 Ocak’a ertelendi. Akademiden yapılan açıklamada, ertelemenin “üyelerin ve halkın aday filmleri görmelerine olanak tanımak için” yapıldığı söylense de bir başka görüş ise oylamaya katılımın yetersiz olması. Oscar adayları 10 Ocak’ta açıklanacak. Kazananlar ise 24 Şubat’ta Los Angeles’ta düzenlenecek törende ödüllerini alacak. kreteri Ekmeleddin İhsanoğlu da Charlie Hebdo’nun yayımladığı çizgi roman nedeniyle endişelerini bildirerek derginin tutumunu, “fikir özgürlüğünün suistimal edilmesine yol açabilecek, gazetecilik normlarına aykırı, nefreti ve kışkırtmayı hedefleyen bir yayıncılık anlayışı” olarak niteledi. Derginin ilk bölümünü yayımladığını bildirdiği çizgi roman 62 sayfadan oluşuyor. “Hz. Muhammed’in hayatı”nın ikinci bölümünün ise daha sonra yayımlanacağı açıklandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da geçen günlerde derginin bu özel ekini “kasıtlı provokasyon” olarak nitelendirmiş ve kınamıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle