27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2013 ÇARŞAMBA 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Sakine Cansız’ın şoförü, katil zanlısı Ömer Güney’i geçici tutuklu olarak cezaevine koydu. Cinayet duyulduğundan beri dört koldan suçlamalar sıralayan, cinayetleri ilk gün Türkiye’de varlığı bir türlü kanıtlanamayan derin devletin işlediğini iddia eden ve sonra... ...“Cinayet İran ve Suriye’nin işi” (Ahmet Türk),” İmralı sürecini baltalamak isteyenlerin marifeti (Eşbaşkan Gültan Kışanak), “Örgüt içi infaz diyenlerin katliamı planlamadığı ne malum” (Başkan Selahattin Demirtaş) diye içi boş, kof açıklamalar yapan... …. PKK’ye toz kondurmayan uzantısı Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi önde gidenleri şimdi ne yapacak, ne diyecekler? Düştükleri açmazlar çukurundan nasıl kurtulacaklar? Dilin kemiği yok, siyasette ve siyasetçilerdeki yüzsüzlüğe Türkiye’de hesap soran da. Başbakan’ı örnek alan BDP’liler bir yolunu bulur: Önceki sözlerinden çark ediverirler. Ne var ki gerçeklere gözleri kapalı, kulakları PKK’de olan bu partinin önde gidenleri yıllardır, zaten kurulduğu günden beri Türkiye Cumhuriyeti’ni ve kurucu önderlerini suçlamayı meslek edindiler. Şimdi gıkları çıkmıyor. Lakin Paris’ten gazetelere yansıyan; “cinayetleri örgüt içi hesaplaşmaya” bağlayan açıklamalara, kuşkusuz fena halde bozulmuşlardır. ??? Fakat söylediklerini nasıl ve ne zaman yalanlayan irdelemeler yapacaklarını merak etmeye de gerek yok! Zira cinayet şebekesi sorumlularından Duran Kalkan, çoktan suçluyu ve sorumluyu ilan etti: Fransa! Fransız savcılığı duyumlarına bozuk çalan BDP, örgütten gelen sese kulak vererek ilk fırsatta Fransız yargısını ve polisini suçlarsa… ….olmaz olmaz demeyin.Terör örgütünün yurtdışı işlerini yürüten Sakine’nin herhalde yüklü banka hesabından bin Avro çeken, gözaltına alındığında paranın 950 Avro’su cebinde çıkan Ömer Güney’in şoförlüğünü yaptığı kadınla daha özel ilişkileri olduğuna ilişkin bilgiler çıkarsa... şaşıracak mıyız? ??? Elbette şaşırmayacağız. Zira RTE’nin sorumluluğu başkaları üzerine yıkan kıvırtgan davranışlarına bu ülkenin insanları öylesine alıştılar ki; medya da siyasetçiler de şaşırmayı defterinden sildiler. Son bir örnek bu yargıyı kanıtlıyor. Yeni anayasayı hazırlamakla görevli partiler arası komisyon ağır aksak, topal ördek misali çalışmalarını sürdürüyorken birden komisyon toplantıları yapılamaz hale geldi. Nedenini muhalefet partileri açıkladı. Durup durduk yerde AKP’li üyeler tepeden aldıkları emirle, parlamanter sistemi ortadan kaldıran, başefendinin tek adamlığını yeni anayasaya yazdırmayı içeren başkanlık sistemi önerdiler. Komisyon çalışmaları o gün durdu. Yeni anayasa çalışmalarını çıkmaz sokağa itenin kim olduğunu RTE; partisinin yöneticileriyle yaptığı kapalı toplantıda açıkladı. Yeni anayasanın bu sisteme özgü kurallarla oluşturulmasında günlerce direndiğini unuttu. Başkanlık sistemi dayatması nedeniyle partiler arası komisyonun çalışmalarını askıya aldığını bir yana attı. İnanılmaz bir vurdumduymazlık, hayretle karşılanan bir davranışla üstüne üstlük yeni bir anayasa hazırlanmasını engelleyen kendi değilmiş gibi... ….sorumluyu, suçluyu ilan etti: Çalışmaları “yokuşa süren” muhalefetti! Böyle bir Başbakan’a; pes demek bile hafif kalıyor. Siyasal ve toplumsal inançları farklı insanları ayırt etmeyerek kucakladığını sık sık yineleyen, hiç çekinmeden her koşulda kendini aklayan, muhalefeti karalayan... ...Gaziantep’te konuşurken “Atama bekliyoruz yoksa size oy yok!” diye bağıran gence “Oyun senin olsun. Al onu kendine sakla” diye saldırgan bir üslupla karşılık veren... ayrı gayri tanımadan bireyleri kucakladığını iddia eden bu Başbakan’a nasıl inanacağız. ??? Önceki vukuatlarıyla ünlü, örneğin “al ananı git” gibi aşağılayıcı üslubuyla bir çiftçiyi azarlayan RTE’nin; bu kez atama bekleyen gence, oyunu ‘münasip’ yerinde sakla diyeceği yerde, “kendine sakla” diye karşılık vermesi... ...muhaliflerine hakaret sanatındaki maharetinde yeni bir üslubun kanıtı mı acaba? HEP doğruyu, gerçeği, akılcı ve mantıklı bilinenleri söylemek, yazmak ve öğretmek iddiası kadar yanlış, yalan, eksik, saçma ve hatta delice bir tutum olabilir mi? Üstelik bezdirici olan? Hem böyle bir iddianın sahipleri hem de onlara katlananlar açısından. Dolayısıyla, arada sırada fanteziye kaçmak ve kaçmış olanların izlerinden gitmek geçmez mi içinizden? Müzikle, resimle, edebiyatla. Aslında, sapıtmadan, aklını oynatmadan da bunu yapmak mümkündür. Üstelik çok akla yakın, gerekli ve yararlı görülen bir düşünceyi alıp onu terbiyelice didikleyerek. rneğin, Sayın Başbakan’ın uzun süredir dile getirdiği, önerdiği ve savunduğu bir düşünce var: Evli çiftlerin HABERLER noktası ortaya çıkmaktadır: Kalabalık nüfusu yoksulluğa, hastalığa, cahilliğe, sefilliğe, suçluluğa mahkum etmeden insanca yaşatmak. O halde? vet, o halde yumuşak bir nüfus planlaması, ciddi bir ekonomiksosyal gelişme planı, ona bağlı yerel planlar, ulusal tasarruf ve yatırım programları, doğru dürüst bir ulusal eğitim sistemi, uluslararası teknolojik yarışmanın üçüncü aşamasına uygun kurumlarda bilimcilerin, uzmanların ve teknik kadroların yetiştirilmesi vesaire vesaire... Mutlaka erişilmesi gereken bir yığın hedef. Ama herhalde, bunları yapmadan “Sonrası inşallah arkadan gelir” diyerek “dört artı dört”lerle yola çıkmak değil. SAYIŞTAY ELEŞTİRMİŞTİ E Yaşam Kalitesi İsyanı en az üç çocuk yapması. Nutuk söylerken de bunu savunuyor, nikâh şahitliği yaparken de. Başka türlüsü eninde sonunda nüfusu azaltır, soyumuzu tüketir diye. Elbet, başka şeylerden de söz etmek ve birtakım koşullar sıralamak gerektiğini biliyordur ama ya vakti yetmiyordur ya da orasını başkalarına bırakmak istiyordur veya yapılması gerekeni zaten yapmakta olduğunu düşünüyordur. Belki, yapılacak olanı en zor olasılık olarak göze alamıyordur. Ama şöyle ya da böyle, çok basit bir denklemi aklında tutarak en azından şunu düşünüyordur herhalde: Önemli olan nüfusun çokluğu değil, onu oluşturanların yaşam kalitesidir ve işte tam o konuda, asıl karşı karşıya kaldığımız sorunun püf Kökten çözüm FIRAT KOZOK Ö Ömer Güney’in Fransa’ya taşınmadan önce yaşadığı ev. PKK’li 3 kadının öldürülmesiyle ilgili tutuklanan Güney’in terör örgütüyle bağlantısının olmadığı öne sürüldü Paris bilmecesi Yurt Haberleri Servisi Paris’te 9 Ocak’ta PKK’nin kurucularından Sakine Cansız, KNK Temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in öldürülmesiyle ilgili sürdürülen soruşturma kapsamında tutuklanan Ömer Güney’in Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Polatbaşı köyündeki yakınları olayı şaşkınlıkla karşıladı. Güney’in köydeki tek akrabası olan babasının amcasının oğlu Orhan Güney, “Fransa’ya göç ettiklerinde oğulları çok küçüktü. O zaman ona Okay diye hitap ediyorlardı. Ben bile isminin Ömer olduğunu bilmiyordum. Olayı duyunca şaşkınlık yaşadık. Böyle bir yapıya sahip bir aile değildi” dedi. Ankara’da yaşayan amca Zekai Güney, yeğeninin havalimanında güvenlik görevlisi olarak çalıştığını kendisini en son 2 yıl önce gördüğünü, aile olarak PKK ile ilgilerinin olmadığını söyledi. Güney’in ailesinin de gözaltında olduğunu belirten amca Güney, “Ağabeyim ve yengemin can güvenliğinin Türk yetkililer tarafından sağlanmasını istiyorum” dedi. Yeğeninin hasta olduğunu anlatan Güney, “Benim yeğenim rahatsız, beyninde tümör var. Yeğenime bir saat önce ne yediğini sorarsanız hatırlayamaz. Hastane raporları var” diye konuştu. ANKARA Sayıştay’ın Maliye raporunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan Diyanet’e tahsisli cami ve mescitlerin ticari nitelikli ünitelerinin kiralanması yetkisinin Diyanet’e verilmesi eleştirilmişti. Raporda, gelirlerin yüzde 30’unun hazineye aktarıldığı ifade edilmişti. Diyanet ile Maliye Bakanlığı arasında yapılan görüşmeler sonucunda yüzde 30’luk payın da hazineye aktarılmaması görüşü benimsendi. Sayıştay’ın Maliye Bakanlığı ile ilgili raporunda cami alanı içerisindeki ticari ünitelerin kiralanmasından elde edilen gelirlerin yüzde 25’inin dini ve sosyal hizmetler vakfına, yüzde 30’unun hazineye, yüzde 10’unun taşınmazın bağlı olduğu müftülüğe, yüzde 35’inin de ilgili cami derneğine ya da vakfına aktarıldığı belirtilmişti. Bunun bir mevzuata değil, Diyanet ile Maliye arasındaki bir protokole dayandırıldığı belirtilen raporda bu yolla kamuya ait olması gereken genel bütçe gelirlerinin vakfa aktarılması yolunun açıldığı kaydedilmişti. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, sözkonusu rapor basına yansımadan aylar önce Diyanet’e ulaştı. Diyanet ile Maliye arasında yapılan görüşmelerde, gönüllülük esasına dayalı olarak yapılan cami, Kuran kursu ve müftülük binalarının ticari gelirlerinden pay alınmasının camileri yaptıranlar tarafından da tepki çektiği ifade edildi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten hazineye aktarılan yüzde 30’luk payın tamamen kesilmesini istedi. Şimşek’in de bu görüşe sıcak baktığı, protokolün yaşama geçirileceği öğrenildi. Yeni uygulamayla hazinenin aldığı pay cami derneklerine ve müftülüklere kaydırılacak. Devletin el koyması doğru değil KÜÇÜKKEN AİLESİYLE FRANSA’YA TAŞINDI İsmet ve Makbule Güney çiftinin dört çocuğundan biri olan Güney’in, küçükken ailesiyle birlikte Fransa’ya taşındığı o tarihten sonra da köye bir daha gelmediği ancak ailesinin birkaç yılda bir Türkiye’ye gelip gittiği belirtildi. Köydeki akrabası Orhan Güney, açıklamalarda bulundu. Görmez, konuya ilişkin sorumuz üzerine, 2012’ye kadar devletin cami müştemilatı (alanı) içerisindeki binalardan elde edilen gelirlerin tamamına el koyduğunu, ancak yapılan bir anlaşmayla hazineye aktarılan payın yüzde 30’a düşürüldüğünü söyledi. Bu oranın da yüksek olduğunu belirten Görmez, şöyle konuştu: “Yüzde 30’unu bütçeye almaları doğru değil doğrusu. Müftülük binaları hakeza, kamu kurumu olduğu halde aslında bunu halkımızın sırtına yıkmamız bizi mahcup ediyor, doğru değil. Dolayısıyla yaptıktan sonra da bunların kira gelirlerini devletten talep etmesi, kamu tüzel kişiliği olan derneklerin ve vakıfların en tabii hakkıdır. Dolayısıyla bütün bunları yok sayarak bir işin içerisinde usulsüzlük varmış gibi gösterilmesi üzücü olmuştur.” BELÇİKA’DA GERGİNLİK Sevgilisi Roj TV muhabiri Altı PKK’li öldürüldü ? MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’de geçen hafta devlet hastanesi önünde polis memuru Cengiz Engizek’i şehit eden PKK’li teröristlere yönelik çalışmalar kapsamında dün Midyat ilçesine 12 kilometre mesafede bulunan Doğançay köyü kırsal kesimindeki bir mağarada bir grup PKK’linin bulunduğu tespit edildi. Mardin Emniyet Müdürü Derviş Kaya’nın yönettiği operasyonda PKK’lilerin “teslim ol” çağrısına ateşle karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmada 2’si kadın 6 PKK’li öldürüldü. Güney’in Almanya’da oturan halasının kızı ile 45 yıl süren bir evlilik yaptığı 2011’de eşinden boşandıktan sona Mardin Kızıltepe nüfusuna kayıtlı Roj TV muhabiri Gülay A. ile birlikte olduğu belirtildi. 1979 Kızıltepe doğumlu Gülay A’nın 1998’de dağa çıkmak üzere Kandil’e gittiği ileri sürülürken 2004’te Fransa’ya geçtiği, 2009’da Hollanda polisi tarafından tutuklanıp daha sonra serbest bırakıldığı bildirildi. Gülay A.’nın Sakine Cansız’la kişisel anlaşmazlık içinde olduğu da ileri sürüldü. Güney’in PKK ile bağı olmadığını vurgulayan Ülker, “Bu cinayet sadece Ömer Güney’in yapacağı bir cinayet değil, bu inandırıcı gel Dış Haberler Servisi Belçika’nın Genk şehrinde 18 ve 19 yaşlarındaki iki Türk genci bıçaklandı. Bazı kaynaklar lise öğrencisi 2 gencin PKK yandaşı olduğu kaydedilen bir kişi tarafından bıçaklandığını duyurdu. Yaralanan öğrencilerin durumlarının iyi olduğu belirtildi. Kimi kaynaksa lisede öğrenciler arasında sabah tartışma çıktığını, ardından PKK yandaşı olduğu belirtilen bir öğrencinin ailesini aradığını savundu. Öğrencinin babasının da aralarında olduğu yakınlarının okula gelerek tartışmaya dahil oldukları ve iki öğrenciyi bıçakladıkları öne sürüldü. Polis olayla ilgili 2 kişiyi gözaltına alırken bölgede güvenlik önlemleri artırıldı. pılmış olabileceğini belirterek, “Derneklerimiz herkese açıktır. Ben de bu kişinin kim olduğunu tam olarak bilmiyorum. Çevresini, ailesini biz de araştırıyoruz çünkü vahim şeyler çıkabilir. Daha önce Kandil’e bile sızdılar. Dağdaki PKK’lilerin arasına da ajan sokulabiliyor” dedi. VAKIFL AR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Taşınmazlar cemaatlere iade MAHMUT LICALI Şoförü değil mez. Ancak kurum temsilcilerinin bize verdiği bilgi ve araştırmalarımıza göre PKK ile ilgisi olmayan biridir. Zaten Remzi Kartal da katıldığı TV programında Güney’in PKK üyesi olmadığını kesin bir dille belirtti. Amcası da PKK ile hiçbir bağlarının olmadığını söyledi. Kısacası karanlık biri gibi geliyor bize” dedi. PKK’nin Avrupa’daki yöneticisi Zübeyir Aydar, suikastın sızma sonucu ya Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA) Başkanı Mehmet Ülker, Güney’in bir yıl iki ay önce kendilerine bağlı bir dernekle ilişki kurduğunu belirterek, “Bizim derneklerimize Türkler de Fransızlar da üye olabiliyor. Dernek çevresindeki etkinlik ve aktivitelere katılıyor. Bir de Fransızcası iyiymiş, birçok insanımızın dil sorunu olduğu için işlemlerinde tercümanlık yapıyor” dedi. Olay günü Fidan Doğan’ın Güney’i arayarak Cansız’ı Kürt Enformasyon Bürosu’na getirmesini istediğini anlatan Ülker, “Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki Cansız’a şoförlük yapan ya da özel olarak onun işlemleriyle ilgilenen biri değildi. Ancak tüm araştırmalarımız bu kişinin hiçbir Kürt derneğinde resmi bir görev üstlenmediği yönündedir” dedi. ANKARA Vakıflar Genel Müdürlüğü; cemaat ve azınlık vakıflarına taşınmaz iadesini sağlayan düzenleme kapsamında 116 vakıf tarafından 1560 taşınmaz için yapılan başvuruların 111’ini olumlu bularak taşınmazın ilgili vakfa iade edilmesini, 15 taşınmazınsa bedelinin ödenmesini kararlaştırdı. Vakıflar Yasası’na eklenen geçici bir maddeyle cemaat vakıflarının 1936 beyannamesinde kayıtlı olan taşınmazlarının iadesinin önü açılmıştı. MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın konu hakkındaki soru önergelerini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, başvurular ve iadesi yapılan taşınmazlara ilişkin bilgileri açıkladı. Cemaat ve azınlık vakıfları toplam 1560 taşınmazın iadesini talep etti. Bugüne kadar 111 taşınmazın iadesine, 15 taşınmazın da bedelinin ödenmesine karar verilirken 214 taşınmaza ilişkin başvuru ise uygun bulunmadı. TEKİRDAĞ 2 NO’LU CEZAEVİ Karayılan: PKK ile bağlantısı yok DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK’nin Kandil’deki yöneticisi Murat Karayılan, tutuklanan Ömer Güney’in örgütle bir bağlantısı bulunmadığını belirterek, “Hareketimizin derin bir komployla karşı karşıya olduğu açıkça ortadadır. Fransız yargısından beklentimiz olayın peşini bırakmaması ve bu olayın arkasındaki güçleri açığa çıkarmasıdır. Bu kişinin dışarıdan sızdırılmış ve 2 yıldan beri çalıştırılan görevli bir kişi olma ihtimali yüksektir. Kesinlikle bu kişinin PKK’yle ve PKK yönetimiyle hiçbir ilişkisi yoktur” dedi. Suikastla ilgili Türkiye ve NATO’yu suçlayan Karayılan, “Bizler, PKK hareketi olarak bu olayın açığa çıkması için bizden ne isteniyorsa yerine getirmeye hazırız. Sadece hükümeti aşan ve derin devlet denilen, Ergenekon’un mu, yoksa hükümetin Yeşil Ergenekonu mu olduğu net değildir. Her iki ihtimalde de Türk devletinin işin içinde olduğundan hiçbir kuşkumuz yoktur. İkinci bir olasılık ise NATO Gladiosu’nun Türk Gladiosu’yla birlikte bu saldırıyı gerçekleştirme ihtimalidir” dedi. Ölüm tehdidi SAVAŞ KÜRKLÜ F16 pistten çıktı ? DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır Havaalanı’nda dün akşam saat 18.00 sıralarında eğitim için uçuşa hazırlanan F16 savaş uçağının, teknik bir arıza nedeniyle uç kısmının pist kenarına saplandığı bildirildi. Uçakta ve pilotta herhangi bir sorun olmadığını ancak uçağın çıkarılmasına kadar pistin geçici olarak uçuşlara kapatıldığını belirten Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, uçak kaldırıldıktan sonra uçuşların normale döneceğini ifade etti. KANDİL’E GİDECEKTİ PKK’nin üst düzey sorumlularından Sozdar Avesta, ANF’ye yaptığı açıklamada, “Sakine arkadaşın aslında iki üç gün sonra ülkede olması gerekiyordu. Kürdistan dağlarına dönecekti. Kendisi belli bir çalışma, kısa dönemli bir çalışma için o alana geçmişti. Belli işlemlerini tamamlayıp bu alana dönecekti. Büyük ihtimalle bunu biliyorlardı” dedi. ADANA Açlık grevi eylemine katıldığı için 5 arkadaşıyla Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Tekirdağ 2 No’lu Cezaevi’ne sürgün edilen Mehmet Halit Oruç’un ailesi Oruç ve diğer tutukluların cezaevi yönetimince tehdit edildiğini belirtti. Oruç’un ağabeyi Abdulhalik Oruç, kardeşini cezaevi’nde ziyaret ettiğini belirterek, “Kardeşim tecrit altında tutulduklarını, sürekli çıplak arama yapılmak istendiğini, üç kişi olmalarına rağmen sayıma en az 1520 gardiyanın geldiğini, can güvenliklerinin olmadığını söyledi. Cezaevi müdürünün bile ölümle tehdit ettiğini belirtti” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle