19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2013 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AKPM’de yarın oylanacak olan ve Türkiye’nin ağır bir dille eleştirildiği ‘Avrupa’da Medyanın Özgürlüğünün Durumu’ raporunun değiştirilmesi için AKP’lilerin gösterdiği çaba boşa çıktı 4 AKP önerisine ret BAHADIR SELİM DİLEK Eskimeyen Düşünceler Stefan Zweig, Rotterdamlı Erasmus adlı denemesinin sonunda şu ilginç, üzerinde bin kere düşünülmesi gereken sözleri söyler: “... düşüncenin evreninde bütün karşıtlıklara yer vardır. Hiçbir zaman galebe çalmış bir gerçeğin kalıbına giremeyen bir düşünce bile o evrende dinamik bir güç olarak etkili kalır; en aşılamayan ve unutulamayan idealler ise özellikle gerçekleşmemiş olan ideallerdir. (...) bir zorunluluk gecikme yüzünden daha az zorunlu olmaz; tam aksine yalnızca gerçeklerin alanına girip eskimemiş ve yanlışlıkları kanıtlanmamış olan idealler, her yeni kuşakta etkinliğini sürdürür.” (Aktaran Ahmet Cemal; Stefan Zweig; Montaigne; giriş yazısı. Can Yayınları) Bu sözleri hayal kırıklıklarına uğradıkları için gerçekleşmemiş düşüncelerini kirli bir gömlek gibi bırakanlar için yazdım. Bıraktıklarının zaman içinde eskimiş gömlek değil, kendileri olduğunu anlasınlar diye. Biraz sonra insanın uçmasını sağlayan ve zaman içinde eskiyeceğinden hiç kuşku duymadığım ve çok sevdiğim araca, uçağa bineceğim. Siz bu yazıyı ilgi duyup okuyorsanız, okuduğunuz saatlerde ben, çok şey yakıp yıkmış, çok denemeyi toprağa gömmüş, ifratlarla tefritlerin ülkesi Almanya’da olacağım. Uzun yıllar yaşadığım Frankfurt’a gitmeye hazırlanırken bu eskimeyen düşünceler nereden aklıma geldi, Zweig’ın kitabını hangi dürtüyle karıştırmaya başladım bilmiyorum. Frankfurt ve Berlin’e Uğur Mumcu’yu unutmayan arkadaşların düzenledikleri toplantılara katılmak için gidiyorum. Belki orada eski arkadaşlarla bu eskimeyen düşünceler üzerinde konuşmak da mümkün olur. ??? Okuduğum, tanıdığım devrimci insanlar arasında önlerde gelen iki kişi, bulduğum pek çok başka inatçı devrimci daha var kuşkusuz, İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu’dur. İkisi de belki farklı yöntemlerle, ama öldürüldüler. Her ikisi de Zweig’ın dediği gibi zafere ulaşmış bir gerçeğin kalıbına giremeyen düşüncelerin dinamik bir güç olarak kalacağına inanıyorlardı. Zorunlulukların gecikme yüzünden zorunluluk olmaktan çıkmayacağını biliyorlardı. Bu nedenle de bomba yüklenmiş arabalarına binerken de inatlarını kırmak isteyenlerin zulmüyle yattıkları hasta yatağında da gerçekleşmemiş ve eskimemiş düşüncelerini bıraktılar geride. Onları unutmamanın, gerçekleşmemiş düşüncelerin inadını anlamak, kavramak olduğunu, böyle bir derinlik taşıdığını da düşünüyorum. Korumakla yenilemek, bırakmamakla tamamlamak arasındaki diyalektik ilişkinin gerçekliği yansıttığına inanıyorlardı. Hep geciken zorunlulukların insanları oldular. Ütopyalarının insanıydılar. Ve ütopya gerçekliğini yitirmeyen düşünce değil midir ki zaten. ??? Eskimiyor işte düşünce, eski bir gömlek gibi çıkarıp atamıyorsunuz. Çıkarıp attığınız gerçekte gömlek değil siz oluyorsunuz. Siz oluyorsunuz çünkü size artık “yeter çıkarayım şu gömleği de biraz nefes alayım, suyun içinde balık gibi bakınayım, rüzgâra direnmeyeyim” dedirten o köhne, o yoz düşünce sizi hızla eskitiyor. Dönüşte size o göçmen arkadaşların anlattıklarını aktarırım. Eskiden yaşadığım o ülkede hızla ve hazla savunduğumuz düşüncelerin, zamanın sorgusuna nasıl dayandıklarını görmeye çalışırım. Almanlar geçmişin anıtlarına, sokaklarına, duvarlarına, insanlarına ve onların hikâyelerine bizdeki gibi saygısızlık etmezler. İşte onlara bakarım ben de. Size de anlatırım. STRASBOURG Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) yarın oylanacak olan ve Türkiye’nin ağır bir dille eleştirildiği, “Avrupa’da Medyanın Özgürlüğü’nün Durumu” raporunun değiştirilmesi için AKP’li milletvekillerinin gösterdiği çaba boşa çıktı. AKP’li milletvekilleri Nursuna Memecan ve Şaban Dişli’nin, raporun tutuklu gazeteciler, Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesi, internet sitelerinin yasaklanması ve seçimlerde medyanın iktidar ve muhalefete eşit yer vermediği yönündeki maddelere ilişkin verdiği değişiklik önerileri çoğunlukla reddedildi. AKPM’nin kış dönemi oturumlarının dünkü bölümünde, Kültür, Bilim, Eğitim ve Medya Raportörü, Muhafazakâr Avrupa Halk Partisi üyesi İsveçli Mats Johansson’un kaleme aldığı “Avrupa’da Medyanın Özgürlüğünün Durumu” raporu ilgili komisyonda görüşüldü. Değişiklik önerilerinin ele alındığı toplantıda AKP’li Memecan ve Dişli, Türkiye’nin sert bir dille eleştirildiği raporu yumuşatmaya çalış ? AKP’li milletvekilleri Nursuna Memecan ve Şaban Dişli’nin, raporun tutuklu gazeteciler, Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesi, internet sitelerinin yasaklanması ve seçimlerde medyanın iktidar ve muhalefete eşit yer vermediği yönündeki maddelere ilişkin verdiği değişiklik önerileri çoğunlukla reddedildi. tı ancak başarılı olamadı. Edinilen bilgilere göre, Memecan ve Dişli’nin verdiği beş değişiklik önerisinden dördü reddedildi. Süsem’in durumlarını örnek gösterdi ancak komisyon başkanı Johansson, bu gerekçeleri kabul etmedi. AKPli milletvekilleri ikinci olarak raporun giriş bölümünde yer alan ve 301. maddenin acilen kaldırılmasını isteyen bölümün, “AKPM, Türk hükümetinin 301. maddenin kaldırılmasına ilişkin çabalarının devam etmesini ister” şeklinde değiştirilmesini önerdiler. Bu öneri de kabul görmedi. Üçüncü olarak, AKP’li milletvekilleri, raporun Türkiye paragrafının son maddesinde yer alan ve 2008 ile 2010 yılları arasında Türkiye’de beş civarındaki internet sitesinin terör gerekçe gösterilip kapatıldığı yönündeki maddesinin değiştirilmesi için de önerge verdiler. Dişli ve Memecan, raporun ilgili maddesinin, “Türkiye’de internet ortamında, hükümet aleyhine yapılan haberlerden ötürü kapatılan site yoktur. İnternet ortamında baskı söz ko ‘Terörist gazeteci’ye ret Memecan ve Dişli ilk olarak raporun tutuklu gazetecilere ilişkin bölümünün değiştirilmesini istedi. Raporda yer alan, “Türkiye’nin, halen dünyanın en çok tutuklu gazetecisi olan ülke olduğu tahmin ediliyor” ifadesinin yanı sıra AGİT’in Medya Özgürlüğü Temsilcisi’nin raporuna atıfla Nisan 2012 itibarıyla 95 gazetecinin cezaevinde olduğu saptamasının çıkarılarak yerine, gazetecililik faaliyeti nedeni ile değil, terör örgütüne üye oldukları suçlamasıyla gazetecilerin cezaevinde olduğu ifadesinin konulmasını isteyen Memecan ve Dişli’nin değişlik önerisi reddedildi. Memecan ve Dişli, bu önergelerine gerekçe olarak Faysal Tunç, Mustafa Gök ve Erdal nusu değildir” yönünde değiştirilmesini istediler. Bu madde de yine komisyon üyelerinin çoğunluğu tarafından reddedildi. AKP’li milletvekillerinin, seçimlerden önce medyanın iktidar ve muhalefete eşit biçimde yaklaştığı yönündeki önerisi de kabul görmedi. Memecan ve Dişli’nin kabul gören tek önergesi, Ergenekon davasının tanımlanması konusunda oldu. Raporda, sözde Ergenekon komplosu olarak yer alan ifade, AKP’li milletvekillerinin önergesiyle “AKPM, yüksek orandaki davaları anlamakta güçlük çekiyor” şeklinde değiştirildi ve bu paragrafın içine, “Ergenekon suç örgütü” ifadesi konuldu. Rapor yarın, AKPM’nin öğleden sonraki oturumunda görüşülüp oylanacak. AKPM kulislerinde, raporun Avrupa’daki medyanın durumundan çok Türkiye odaklı olarak hazırlandığı belirtiliyor. Johansson’un Türkiye’deki ifade özgürlüğü konusunda AKP’ye yönelik eleştirel tutumunda, AB Komisyonu’nun eski Ankara Temsilcisi Marc Pierini’nin Carnegie Europe için hazırladığı “Türkiye’de Basın Özgürlüğü” başlıklı raporunun etkisi olduğu belirtiliyor. AVUKATLARIYLA GÖRÜŞTÜ Episkopos Padovese’yi öldürmekten yargılanan Altun’a 15 yıl hapis Tanay: Yine Metris’teyim İstanbul Haber Servisi Tutuklanan ÇHD İstanbul Şube Başkanı avukat Taylan Tanay, geçen hafta Metris Cezaevi’nde ziyaret ettiği bir müvekkilinin tutuklu olarak kaldığı 35 No’lu birimde kendisinin kaldığını belirtti. Metris Cezaevi’ne geçici olarak konulan tutukluların, kalacağı cezaevlerinin belirlenmesinin ardından kalacakları F tipi cezaevlerine sevk edilmesi bekleniyor. Tutuklanan Tanay, diğer tutuklananlar ile birlikte ilk olarak Metris Cezaevi’ne sevk edildi. Cezaevinde müşahade bölümüne konulan Tanay, dün avukatları ile görüştü. Metris Cezaevi’nde dövülerek öldürülen Engin Çeber’in avukatlığını üstlendiğini anımsatan Tanay “Buraya Engin Çeber davası ile ilgili keşif için gelmiştim. Aslında bugün yine aynı nedenle buradayım” dedi. Gözaltına alınan 26 şüpheliden 3’ü savcılık tarafından serbest bırakıldı. Hâkimlik 23 kişiden 17 kişinin tutuklanmasına ve 6 kişinin serbest bırakılmasına karar verdi. ‘İyi hal’ indirimi AKIN BODUR TUTUKLAMALARA TEPKİLER SÜRÜYOR Muhalefet bertaraf ediliyor 7 ilde düzenlenen eşzamanlı operasyonlarda, 9 Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatın tutuklanması Ankara ve İstanbul’da protesto edildi. Ankara’da Yüksel Caddesi’nde toplanan bir grup KESK üyesi adına açıklama yapan KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Kahraman, avukatların tutuklanmasıyla birlikte toplumsal muhalefetin savunma hakkının bertaraf edilmek istendiğini söyledi. KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul da son dönemde yaşanan operasyonlarla Türkiye’nin “açık cezaevine dönüştüğünü” ifade etti. İstanbul Beyoğlu’nda ise ÇHD’nin öncülüğünde bir araya gelen, aralarında CHP’nin de bulunduğu birçok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu üyesi Tünel’den Taksim’e yürüdü. Yapılan açıklamada “Arkadaşlarımıza yönelik bu saldırı, tüm muhaliflere yönelik bir girişimdir, yılmayacağız, direneceğiz” denildi. (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) ‘Toplum sindiriliyor’ Yurt Haberler Servisi DHKPC operasyonu kapsamında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlara yönelik gerçekleştirilen ve 9 avukatın tutuklandığı soruşturmaya yönelik tepkiler büyüyor. Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz, sorguda sorulan sorulara işaret ederek savunma görevinin yargı konusu yapıldığına işaret etti. Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen avukatlara yönelik uygulamanın darbeler dönemini aratmayacak boyuta vardığına dikkat çekti. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Pirsultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül ve Ege Çevre Platformu da avukatların tutuklanmasını kınayarak adalet çağrısı yaptı. İSKENDERUN Katolik Kilisesi Anadolu Episkoposu Prof. Dr. Luigino Padovese’yi boğazını keserek ve onlarca kez bıçaklayarak öldürdüğü için müebbet hapisle yargılanan katil zanlısı Murat Altun, iyi hal indirimi uygulanarak 15 yıl hapse mahkum edildi. Katolik Kilisesi Anadolu Episkoposu Prof. Dr. Luigino Padovese, 3 Haziran 2010’da uzun süredir şoförlüğünü yapan ve ruhsal sorunları bulunduğu belirtilen Murat Altun (29) tarafından yere yatırılıp boğazı kesilerek ve onlarca yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Cinayet sonrası ifadesinde, kendisinin Hz. Ali olduğunu ve episkoposu “deccal” olduğu için öldürdüğünü söyleyen Altun, “Papa’yı öldürecektim, ama olmadı. Episkoposu öldürdüm” demişti. Adana Dr. Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin “cezai ehliyeti olmadığı” yönünde rapor verdiği Altun hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu ise cezai ehliyetinin tam olduğu yönünde görüş bildirmişti. Müebbet hapis istemiyle İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Altun, dün karar duruşması için hâkim karşısına çıktı. Altun, mahkeme tarafından önce 18 yıl hapse mahkum edildi daha sonra da “iyi hal indirimi” uygulanarak cezası 15 yıla düşürüldü. Van’da başlayan KCK davasında salonun süslenmesi dikkat çekti İDDİANAME KABUL EDİLDİ Düğün salonu gibi YUSUF ZİYA CANSEVER ‘Casusluk’ davasında 93’ü tutuklu 357 sanık OZAN YAYMAN ADALET AKADEMİSİ SİTESİ ÇÖKERTİLDİ RedHack’ten ÇHD’ye destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çok sayıda devlet kurumunun internet sitesini çökerten RedHack, bu kez de Çağdaş Hukukçular Derneği’ne (ÇHD) düzenlenen opererasyonu ve avukatların tutuklanmasını protesto etmek için Türkiye Adalet Akademisi’nin “www.taa.gov.tr” internet sitesini çökertti. Kızıl Hacker’lar “ÇHD’ye yapılan saldırıları kınıyoruz” açıklaması ile Türkiye Adalet Akademisi’nin “www.taa.gov.tr” internet sitesini çökerttiklerini duyurdu. VAN Van’da geçen yıl yapılan KCK operasyonunda tutuklanan Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve ilçe belediye başkanlarının da bulunduğu 13 BDP’li dün ilk kez hâkim karşısına çıktı. Duruşmanın yapıldığı Van eski M Tipi Cezaevi Salonu’nun düğün salonu gibi süslenmesi dikkat çekti. Van’da 7 Haziran 2012 tarihinde KCK’ye yönelik yapılan operasyonda Kaya, Özalp Belediye Başkanı Murat Durmaz, Edremit Belediye Başkanı Abdulkerim Sayan, Van Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Güler’in de bulunduğu 10 kişi tutuklanırken, 3 kişinin tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti. 13 kişi hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davaya dün başlandı. Davanın ilk duruşması, duruşma salonunun yetersiz olduğunu gerekçesiyle mahkumların spor yaptıkları salonda yapıldı. 2 hafta boyunca yapılan hazırlıklarla 200 sandalye ve masa, beyaz örtülerle kaplandı. Duruşmaya sanık ile onları savunan 100 avukat katıldı. Mahkeme Başkanı Kerem Küçük’ün 720 sayfalık iddianamenin okunacağının açıklaması üzerine söz alan ‘Sözde Kürtler’ tepkisi Kaya, “İddianame, siyasi bir partinin broşürü gibi. Ayrıca savcı, ‘Sözde Kürtler’ kelimesini kullanmıştır. Bu kimsenin haddine değil. Böyle bir iddianameyi kabul etmiyorum ve iade edilmesini talep ediyorum ve bundan sonra da konuşmayacağım” dedi. Sanık avukatlarından BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Beştaş ise salonun düğün salonu gibi hazırlanmasına tepki göstererek “Salonun beyaza bürünmesi ve lüks olması yargılamanın şeffaf olacağı anlamına gelmez. Savcı iddianameyi hazırlarken görevi kötüye kullanmıştır. Burada inanılmaz bir hakaret var. Suç unsuru olarak yazılanların siyasi faaliyet olup olmadığını araştırılması için üniversitelerden bilirkişi görevlendirilmesini talep ediyoruz” dedi. Beştaş, iddianameyi kabul etmediklerini ve mahkemenin görevsizlik kararı vermesini de talep etti. Mahkeme hiçbir talebi kabul etmedi. Mahkeme heyeti yeniden iddianameyi okuyacağını söyleyince ortam gerildi. Müdahil avukatları ve sanıklar, iddianamenin okunmamasını, aksi takdirde salonu terk edeceklerini söylemesi üzerine duruşmaya ara verildi. Duruşma iddianamenin okunmasıyla sürdü. İZMİR Fuhuş yaptırılan kadınlar aracılığıyla yüksek rütbeli askeri personelin uygunsuz görüntülerini çektikleri ve bunlarla şantaj yaparak bazı askeri bilgileri elde ettikleri savlanan örgüte yönelik başlatılan soruşturmada, savcılık iddianamesi İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Çoğunluğu muvazzaf asker, 93’ü tutuklu 357 sanığın bulunduğu ve yaklaşık 2 bin sayfalık iddianame, Terörle Mücadele Yasası’nın 10. maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç tarafından hazırlandı. İddianamede, davanın 194 müştekisi, 831 mağduru bulunuyor. İddianamede çete lideri olarak, halen tutuklu bulunan işadamı Bilgin Özkaynak gösteriliyor. Savcı iddianamede Özkaynak için iki ayrı suçtan müebbetle 9 yıl hapis cezası istedi. Daha önce tutuklanıp itiraz üzerine serbest bırakılan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele için de iki ayrı suçlamayla toplam 21 yıl hapis cezası istendi. Kösele, maddi çıkar karşılığı askeri belgeleri vermekle suçlanıyor. İddianamede, anılan kişilerin bilgi ve belgeleri yurtiçinde veya yurtdışında belirlenen alıcılara kuryeler aracılığıyla, para karşılığı sattığını savunuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle