19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2013 PAZARTESİ 8 EMEKLİ ORGENERAL TOLON: HABERLER Hükümetin 4. yargı paketi kapsamında önceki gün altıncı yılını dolduran Hrant Dink cinayeti davasının yeniden ele alınmasının önünü açacak bir düzenleme hazırlığı içinde olduğunu dün Taraf gazetesi duyurdu. Bu bilgiyi, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ‘Adalet Talebimiz Var İnisiyatifi’ ile yaptığı görüşmede ilk kez dile getirmişti. Dün görüştüğümüz Adalet Bakanlığı kaynakları haberi teyit ederken, hazırlıkları süren 4. pakette yer alacak düzenlemeyle ilgili şu ayrıntıları verdiler: “AİHM etkin yargılamanın yapılmadığına dair hüküm verdiğinde mevcut uygulamaya göre Türkiye tazminat ödemekle yetiniyordu. 4. paket içinde yer alan düzenlemeyle etkin yargılama olmadığına hükmedilmesi halinde o dosyalara yargı yolu yeniden açılacak. Tazminat verip kurtulma diye bir şey olmayacak. Hrant Dink davasında da henüz Yargıtay aşaması sürüyor. Ama bu düzenleme 4. pakette yer alırsa Yargıtay kararından bağımsız olarak yargılama yeniden başlamak durumunda kalabilir.” Bakanlık yetkilileri, hükümetin şu andaki önceliğinin ağır hasta mahkumlar ve mahkumların eşleriyle birlikte olabilmelerine ilişkin düzenlemeyi hayata geçirmek olduğunu belirterek yeniden yargılamaların yolunu açacak düzenlemenin içinde yer aldığı 4. yargı paketinin bu düzenlemelerin sonrasına kalabileceği soruyu “O konu bir daha açılmamak üzere kapandı” dedikten sonra şu izahı yaptı: “AİHM, Öcalan’ın yargılanmasıyla ilgili ihlal kararı verdi. Ve bu karar üzerine yeniden yargılama talebinde bulunuldu. Ancak yapılan incelemede yeniden yargılamaya gerek görülmedi. Türkiye’nin bu kararı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından da uygun görüldü. Ve dosya kapandı.” Dink davasının yeniden açılması sonucunu doğuracak yeni düzenleme konusuna CHP’nin bakışını ise Türmen, “Detayları henüz Meclis’le ve kamuoyuyla paylaşılmadı ancak basına yansıyan bilgiler doğruysa, yani ihlal kararı verilen dosyalar doğrudan doğruya yeniden görülecekse bu iyi bir adım olur. Çünkü yargıda çok fazla haksız karar veriliyor...” Öte yandan Türmen, geçen eylül ayında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sisteminin uygulamaya girdiğine ve dosyaların AİHM’ye gönderilmesi sürecinin zor ve uzun süreçli hale getirildiğine dikkat çekti. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Malatya’da bulunmam tesadüftü’ İstanbul Haber Servisi “Ergenekon” davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Zirve Yayınevi’ndeki cinayetlere ilişkin dava kapsamında hakkında verilen tutuklama kararıyla ilgili “Bu davadaki tek tesadüf, İnönü Üniversitesi’nin daveti üzerine konferans vermek için menfur cinayetlerin işlendiği gün eşimle birlikte Malatya’ya gitmemdir” değerlendirmesini yaptı. Tolon, yaptığı yazılı açılamada, Türkiye’de birçok emekli subayın tutuklanmadığını, esir alındığını söyledi. Tolon şunları kaydetti: “Mahkeme, menfur cinayetin üzerinden 6 yıl geçtikten sonra dosya kapsamında tutuklanmamı gerektirebilecek somut hiçbir delil bulunmamasına karşın tutuklanmama karar vermek suretiyle gerçekte beni değil, TSK’yi yargıladığını kabul etmiştir. Nitekim, mahkemenin tüm itirazlarımızı göz ardı ederek bu davanın hem sanığı hem de sözde tanığı olan İlker Çınar isimli müfteriyi, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine aykırı olarak celse arasında dinleyerek savunma tarafının kendisine soru yöneltmesini kasıtlı olarak engellemesi ve yine hukuken sözlü olarak ifadesini alması gerekirken benzeri görülmemiş şekilde elindeki yazılı iftiralarını okumasına imkân vermesi de zaten yargı vasıta kılınarak bir başka hukuk suikastına daha kurban edileceğimin habercisi olmuştu. Kısaca, mahkeme bağımsız ve tarafsız hareket edemediği için maalesef gerçekleri örtbas etmeyi tercih etmiştir. Toplumsal barış elbette ki şahsımın ve tüm TSK mensuplarının ortak temennisidir.” Dink Davası 4. Paketle Yeniden Açılacak bilgisini verdi. Öcalan da yargılanacak mı? Aslında Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda son yapılan değişikliklerle, AİHM’nin verdiği ‘ihlal’ kararları, “yargılamanın yeniden görülmesi talebine dayanak teşkil eder” hale gelmişti. Ancak bu idare açısından bir zorunluluk getirmiyor, talep yerinde görülmesi halinde dava yeniden görülüyordu. Anlaşılan o ki hükümet, yeniden yargılama kararını hâkimin incelemesine bırakmadan zorunlu hale getirme gibi önemli bir adım atma niyetinde. Böyle bir düzenleme Dink davası dışında AİHM’de ihlalle sonuçlanan yüzlerce belki de binlerce dosyayı da etkileyecek. Paketin TBMM’de görüşülmesi esnasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum, İmralı’da hükümlü bulunan Abdullah Öcalan’ın durumu da bir kez daha tartışılacaktır. Acaba yeni düzenlemeden Öcalan da yararlablecek mi? Eski AİHM yargıcı CHP Milletvekili Rıza Türmen bu ‘Somut delil yok’ GÖZALTINDAKİ AVUKATLAR DÜNYANIN GÜNDEMİNDE İstanbul, Ankara ve İzmir’de başlatılan operasyonda Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yönetici ve üyesi çok sayıda avukat gözaltına alındı. Derneğin uzun yıllar başkanlığını yapan Şenal Sarıhan, gözaltına alınan ÇHD yönetici ve üyelerinin sadece DHKPC davası sanıklarına bakmadığını, Hopa, Halkevleri, Festus Okey, polisin dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle öldürülenler, KCK davasında tutuklanan avukatlar, HEY tekstil işçileri gibi davalarda da görev aldıklarının altını çizdi. Sarıhan’a göre bu operasyon “Hükümete muhalif kesimlerin davalarına savunma desteği veren avukatlara gözdağı verme” amacını taşıyor. CHP Milletvekili Rıza Türmen de avukatlara yönelik soruşturma için “Doğrudan savunma hakkına yönelik böyle bir operasyon dışarıda çok sıkıntı yaratacak. Türkiye imajını son derece olumsuz etkileyecek. Nitekim Avrupa Konseyi üyeliğimizin askıya alınması yönünde talepler açıkça dillendirilmeye başladı bile” uyarısında bulundu. Adliyede bile!.. Sorguya katılmak için 7. katta bekletilen avukatlara polis müdahale etti. Polis, milletvekillerinin araya girmesiyle ancak kattan ayrıldı İstanbul Haber Servisi DHKPC operasyonu kapsamında 18 Ocak’ta gece baskınıyla gözaltına alınan Çağdaş Hukuçular Derneği (ÇHD) üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) 11 avukatla Grup Yorum üyelerinin de aralarında bulunduğu 40 kişi dün adliyeye sevk edildi. Avukatlar ifadelerinde, işkence ve kötü muameye maruz kalan emekçi, memur, öğrencileri savundukları gerekçesiyle hedef haline geldiklerini kaydetti. gözaltı işlemleri sırasında kötü muamele maruz kaldıklarını anlattı. Grup Yorum üyeleri Selma Altın, İnan Altın, Caner Bozkurt, Ali Aracı İbrahim Gökçek ve avukatlar Gülvin Aydın ile Güray Dağ’ın da aralarında bulunduğu toplam 13 kişi savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı. Gözaltı kararının hukuka aykırı olduğunu belirten, avukatlar savcıya ifade vermedi. ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise dün Atatürk Havalimanı’nda gözlatına alınarak Emniyet’e götürüldü. İfadelerin alınacağı 7. katta barikat kuran çevik kuvvet, sorguya katılmak üzere koridorda bekleyen avukatlara müdahale etti, 6 avukat ve 1 polis yaralandı. Yaralanan avukatlar adli tabiplikten rapor aldı. Sağ kaburgasına darbe alan avukat Sevinç Sarıkaya ise hastaneye sevk edildi. Milletvekillerinin araya girmesi üzerine çevik kuvvet ekipleri kattan ayrıldı. Adliyeye getirilen Grup Yorum üyeleri ve Yürüyüş dergisi çalışanı Halit Güdenoğlu’na takılan ters kelepçe adliyede bile saatlerce çıkarılmadı. CHP ve BDP milletvekilleriyle İstanbul, Diyarbakır, ankara baro başkanları ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda hukukçu da adliyeye geldi. ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay, savcılıkta Halkın Hukuk Bürosu baskınını anlattı. Daha sonra, ÇHD’de yapılan arama işlemine nezaret etmek üzere derneğe götürüldüğünü ifade eden Tanay, “Polis otosunda üzerime oturdular. Parmak izi alımı sırasında, üst arama sırasında kötü muameleye maruz kaldım. Onlarca polis üzerime çıktı. Ayaklarıyla üzerime bastılar. Zorla tükürük örneği aldılar. İki gün boyunca su ve şeker vermediler. Uzun süredir polis tarafından tehdit ediliyordum. Şikâyette bulunmuştum. Herhangi bir örgüte üye değilim” diye konuştu. ÇHD üyesi avukat Naciye Demir, DHKP üyesi olmadığını, örgüt propagandası yapmadığını belirtti. Demir’e katıldığı 43 basın açıklaması da soruldu. DTCF’DEKİ AÇLIK GREVİ EYLEMİ Üniversiteliye yine ‘örgüt’ suçlaması ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) açlık grevlerine destek için pankart açmak isteyen öğrenciler ile karşıt görüşlüler arasında çıkan olayların ardından tutuklanan 14 öğrenci hakkında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla dava açıldı. DTCF’de kaos yaratmak ve eğitimi engellemekle suçlanan öğrencilerin örgüt üyeliğine kanıt olarak cezaevlerindeki açlık grevine destek vermek amacıyla okulda pankart açmaları ve kâğıt para üzerine yazı yazmaları gösterildi. Ankara TMK Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, 14 öğrencinin “PKK/KCK terör örgütü üyesi olmak ve propagandasını yapmak” suçlarından cezalandırılması istendi. İddianame öğrencilerin, terör örgütünün inernet üzerinden yaptığı eylem çağrıları doğrultusunda cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine destek vermek amacıyla DTCF’de “İktidar yaşamı hedef aldığında, yaşam iktidara direniş olur” ve “Siyasi tutsaklar onurumuzdur, açlık grevlerini selamlıyoruz” içerikli pankart astıkları kaydedildi. Öğrencilere yönelik suçlamasının bir diğer kanıtı olarak da banknotların üzerine “açlık grevlerine sessiz kalma” şeklindeki yazı yazma eylemi gösterildi. İddianamede, buna ilişkin şöyle denildi: “Şüphelilerden M.A’nın üst aramasında çıkan banknotlar arasında bulunan 20.00 TL’lik banknot üzerinde ‘açlık grevine sessiz kalma’ ibaresinin yazılı olduğu tespit edilmiştir. ‘Açlık grevlerine sessiz kalma’ şeklinde yazı yazarak terör örgütü ve mensuplarını haklı gösterdikleri, terör örgütünün düşünce ve fikrinin toplumda yayılmasını kökleşmesini sağlayacak şekilde propaganda yaptıkları...” Patriotlara karşı aynı sloganla haykırdılar ‘ABD taşeronu olmayacağız’ Yurt Haberleri Servisi NATO tarafından Suriye’ye karşı “savunma” amacıyla Türkiye’de kurulmak üzere, İSKENDERUN (Cumhuriyet) Türkiye’nin NATO’dan istediği Patriot füze savunma sistemlerini bugün İskenderun limanına taşıyan ilk gemi, İskenderun Körfezi’ne geldi. Holulaşan Patriot füzeleri ve salanda’dan 8 Ocak’ta yola çıkan Cebelitarık bandıvaşa karşı birçok ilde protesralı 18 bin grostonluk Lovise Russ adlı gemi, dün to gösterisi düzenlendi. 16.00 sıralarında İskenderun Körfezi’ne girdi. 174 ANKARA ’da Sakarya metre uzunluğundaki RoRo gemisi, römorkörler Meydanı’nda toplanan grup yardımıyla İskenderun Limak Port Limanı’nın 4 adına açıklama yapan KESK mil açığındaki park alanına çekildi. Geminin buGenel Sekreteri İsmail Hakgün öğlen yükünü boşaltacağı öğrenildi. kı Tombul, ülkenin NATO üsleriyle ve ABD’nin savaşa verdiği eyleme çok sayıda sivil toplum hazırlık yaptığı askeri üsleriyle kuşatıl kuruluşu temsilcisi katıldı. masına izin vermeyeceklerini belirtti. HATAY’da grup adına basın açıklaTombul, “Ükemizi emperyalizmin as masını okuyan DİSK Genelİş Sendikakeri üssüne dönüştürmeye çalışan sı Şube Başkanı Mehmet Güleryüz, AKP hükümetine dur deme zamanı “Suriye’ye emperyalist müdahaleye dır” dedi. hayır, Ortadoğu’nun geleceğine halkİSTANBUL Kadıköy Et Balık Kuru lar karar versin” dedi. mu önünde toplanan grup “Amerikan kalİSKENDERUN’da ise Patriot füzelekanı olmayacağız”, “Susma haykır sa ri için kene gelen Alman askerleri kalvaşa hayır”, “Katil ABD, işbirlikçi dıkları Ontur Oteli önünde protesto edilAKP” sloganları attı. di. 250’den fazla polis, otel önünde NAGAZİANTEP’de protesto gösteri va TO askerlerini koruma amacıyla “duvar lilik tarafından yasaklanmasına karşın ördü”. STK’lar adına açıklama yapan binlerce kişinin katılımıyla yapıldı. Grup, Bayram Özarslan, NATO askerlerini Kırkayak Parkı’ndan, Demokrasi Mey gördükleri yerde başlarına çuval geçiredanı’na kadar yürüdü. TTB Genel Baş ceklerini söyledi. Öte yandan, Saadet Parkanı Özdemir Aktan, TMMOB Genel tisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Başkanı Mehmet Soğancı’nın da destek Kılıç ve partililer de bir açıklama yaptı. Tarımcılar hasat sonu tüm ürünlerini arabalara yükler, toplu halde dağı aşıp ticaret merkezine gidermiş. Ürünlerini satar, çeyizinden dayanıklı tüketim eşyasına kadar gereksinimlerini alır, dönermiş. Yine bir hasat sonu dağı aşıp tüm işlerini tamamlamışlar, dönüşte soyulmuşlar. Süklüm püklüm kente gelirken gören şaşırmış. Sorana, “Dağ başında baskına uğradık” demişler. Nasıl oldu, kaç kişiydiler soruları art arda gelirken, içlerinden biri durumu şöyle özetlemiş: “Onlar 3 kişi beraberdi, biz 40 kişi yalnızdık...” ??? Bu örneği önümüzdeki süreçte yeniden yazmak zorunda kalmayacağım bir Türkiye diliyorum. Örnek, aklıma 13 Aralık büyük Silivri buluşmasını anlatan mektupları okurken geldi. Üstelik defalarca. Mektup yazanların çok önemli bir dilimi, “Meğer ne kadar çokmuşuz”, “Hiç de yalnız olmadığımızı anladım”, “Hafta içi bir kış gününde Silivri’ye gelebilecek bu kadar insanla iç içeydik de nasıl da daha önce hiç birbirimizi fark etmedik” cümleleri kurmuşlardı. Bir mektup şöyle diyordu: “Otobüs bir benzin istasyonunda durdu. Çok kalabalıktı. İnsanlar ne çok seyahat ediyor diye düşündüm. Kim bilir nerelerden gelip nerelere gidiyorlar dedim. Bir şeyler yerken, ihtiyaç giderirken fark ettim ki mola yerindeki neredeyse herkes Silivri’ye geliyormuş. Tanıştık, kaynaş olduk. Nasıl da sevindik. Neredeyse birbirimizden ayrılamadık. Yolumuz uzundu, Silivri’de buluşmak üzere ayrılmak zorunda kaldık...” Bir başka uzunca mektubun son satırları şöyleydi: “Size 13 Aralık’ı anlatmaya çalıştım ama, o gün anlatılmaz, yaşanırdı. En zor olanı hava kararırken sizi orada bırakıp gitmekti. Daha önce hiç tanımadığımız, orada yan yana geldiğimiz insanlarla birlikte hiç ayrılmak istemedik. Evet hüzünlüydük ama içimizde bir şeyler yapabilmiş olmanın gururu vardı. O gün bizi yenemeyeceklerini düşündüm...” 13 Aralık mektupları yıl başı günlerine denk geldiği için pek çoğu 2013’e ilişkin dilekler de içeriyordu. 2012 toplumsal uyanış yılı oldu, 2013’ün özgürlük, adalet yılı olmasını diliyorum. Gelinen noktada daha güzel bir Türkiye’yi iç barışı, özgürlüğü, adaleti kimse bize sunmayacak. Biz başaracağız. Toplumsal meşruiyetin milim dışına çıkmadan, hukuksuzluğa hukuk kuralları içinde karşılık vererek bunun kabul edilemezliğini haykırarak biz başaracağız. ??? Yazının başında verdiğimiz örnekteki gibi milyonlarca insan yalnızlığına son vermeli. Bunun ulaşılmaz, sihirli formülü yok. İlk adımın kapısı açık; hedef ortaklığı. Ne istiyoruz? Her alanda adalet. Mahkemede adalet, gelir paylaşımında adalet, vergide adalet... Bunu isteyen herkesin tek yürek olabilmesi, çözümün başlaması anlamına gelir. Türkiye’yi yönetenlerin son dönemde dillerinden düşürmediği iç barış da adaletten geçer. Oysa iç barışı sağlama iddiasıyla adaleti değil, adaletsizliği yöntem olarak seçtiler. Toplumun bütün kesimleri kabul edilemez bir adaletsizlik dalgasının altında kalınca, buna ortak bir çıkış aranacak. Herkes razı olacak, sonunda adalet dağıtılmış olacak. Bu, 2’den 2 çıkarılırsa 4 eder demeye benziyor! Âlemi sersem milleti kör sanan bu anlayışı ortadan kaldırmanın başlıca yolu, ne istediğimizi bilerek, hedef ortaklığı içinde, sürdürülebilir biçimde bir araya gelmektir. Artık bunun tarihleri de meydanları da vardır. İşte 26 Ocak Adana... İşte 18 Şubat Silivri... ANKARA PROF. ATEŞ TOPRAĞA VERİLİYOR Patriotlar İskenderun’da Öğrencileri uğurlayacak İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğretim üyesi, siyaset bilimci, yazar Prof. Dr. Toktamış Ateş (69) bugün son yolculuğuna uğurlanacak. Prof. Ateş için ilk tören saat 10.00’da İÜ Rektörlük Merkez Binası’nda yapılacak. Ateş, Fatih Camii’nden öğlen namazının ardından Merkez Efendi Kabristanı’na defnedilecek. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi’nde tedavi gören Prof. Dr. Toktamış Ateş, çoklu organ yetmezliği nedeniyle cuma günü sabaha karşı 02.00’de yaşamını yitirmişti. Ateş’in öğrencileri de hocaları için bir veda yazısı kaleme aldılar. İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Rıfat Sarıcaoğlu ve Rektör Prof. Dr. Remzi Sanver imzalı yayımlanan mesajda da “Sevgili Toktamış Hocamızı akademik yaşamının en verimli çağlarında kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz” denildi. ‘Ayaklarıyla üzerime bastılar’ ‘Kaos yaratmak istediler’ Öğrencilerin PKK’nin gençlik yapılanması Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi üyesi olduğu savunularak şunlar kaydedildi: “DTCF’de kaos ortamı oluşturmayı hedefledikleri, karşıt görüşlü öğrencilere taş, sopa ve demir çubukla saldırdıkları, eğitimi engelledikleri tespit edilmiştir.” CEMİL CİĞERİM AKIN BODUR MEHMET ALİ SOLAK BEKİR ŞAHİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle