27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER Bir öğrencisinin açlık grevleriyle ilgili sorusunu yanıtlayan öğretmen işinden oldu Yorum yaptı,atıldı SİBEL BAHÇETEPE Alışmak Alıştırmak... İnsanoğlu, alışarak çevreye uyum sağlayan bir canlı. Uyum sağlamanın iyi yanı, değişen koşullara uyum sağlayarak hayatta kalmak. Uyum sağlamanın kötü yanı ise kötülüklere de alışmaktır. Mustafa Balbay’ın 19 Ocak tarihli yazısı bunu vurguluyordu: “Silivri’nin bir toplama kampı olduğunu yıllardır dile getiriyoruz. Haberal Hoca’nın vurguladığı gibi çağdaş insanlık değerleri dikkate alındığında işkence kampı. Bizler bu koşulların iyileştirilmesi, yargılamanın adil hale getirilmesi için her fırsatta sesimizi yükseltsek de ne yazık ki toplumun önemli kesimi buna ‘alıştı’... Direnç noktamız, alışmayanların, bunu kabul etmeyenlerin artmaya başlaması. İnsan işkenceye alışırsa... İnsanlıktan çıkar...” İşkenceye alışmamak. Haksızlığa alışmamak. Kötülüğe alışmamak. İnsanlar her şeye nasıl alıştırılıyor? Alışmayanlar neden alışmıyor? ??? Gene aynı gün (19 Ocak 2013) Kâmil Masaracı’nın karikatürü var: Adam soruyor 2x2?, çocuk yanıtlıyor: Hayırlısı neyse o olsun! Olay budur. Sorunun yanıtı da budur. Toplum her şeye alıştırılmaktadır. Önce eşitsizliklere alıştırılmaktadır. (Beş parmak bir olmaz.) (Allahın dediği olur.) Sonra her türlü yanlışlığa alıştırılmaktadır. Deniz Feneri mi? (Onlar dindaşlarına hizmet etti, suç işlemezler.) Sonra her türlü haksızlığa alıştırılmaktadır. Silivri’de çok uzun mu yatıyorlar? (Onların suçu farklı.) Gazeteciler mi yatıyor? (Onlar terör suçlusu.) Generaller yıllardır yatıyor! (Darbe yapıyorlardı.) Deliller sahte çıkıyor! (Onlar güncellenmiş de ondan.) Suriye’de ne işimiz var? (Halkına zulüm ediyor, demokrasi yok.) Suudi Arabistan’da var mı ki? (Artık beyaz ekmek yemeyeceksiniz.) Ne alakası var? (Muhalefet engelliyor.) Öğrenciler neden hapislere atılıyor? (En az üç çocuk yapmak gerekiyor?) Her gün bir iki kadın öldürülüyor! (Her kadına bir polis mi verelim? Onlar da çalışmasın.) Toplum alışıyor. Toplum alıştırılıyor. Bir süre sonra bıkkınlık başlıyor. “Bizde böyle, ne yapacaksın.” “Böyle başa böyle tıraş!” “Değişmez bu işler.” “Muhalefet nerede?” “Aydınlar ne yapıyor?” “Pargalı neden boğduruldu?” “Hep harem, hep harem, Osmanlı bu mu?” “Bu hafta pazar da pahalı.” “Cuma trafiği hiç çekilmiyor.” Bitti gitti. Alıştınız bile. ??? Dönelim Kâmil Masaracı’nın karikatürüne: “İki kere iki kaç? Hayırlısı neyse o olsun.” İnandırırlar. İnanırsınız. Bilinç kapanır. Artık düşünmezsiniz. Bu noktaya gelindi mi, bitmiştir. Alışırsınız, geçer gider. Alışmayan bilinçtir. Sorgulayan bilinçtir. Belleğe kafa tutan bilinçtir. Vicdanın çalar saati bilinçtir. O bilinç oluşmamışsa; “Ben kimim? Ne yapıyorum? Yaptığımı kimler için yapıyorum? Yaptığımı neden yapıyorum? Yapmadığımı neden yapmıyorum? Neden üzülüyorum? Neden seviniyorum?” Sorularını sormuyorsa, yaşamını sorgulamıyorsa?... ??? Hayırlısı mı olur? Hayırsızı mı olur? Yaşamının aynasında görür! Küçükçekmece’deki İsmet Aktar Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde ücretli olarak görev yapan edebiyat öğretmeni Pınar Turan, öğrencisinin açlık grevleri ile ilgili bir sorusuna yanıt vermesinin ardından okul yönetimi tarafından istifaya zorlandı ve işine son verildi. “Türk askerinin doğuda köyleri yakıp PKK’nin üstüne attığı”, “Abdullah Öcalan’ın hapis şartlarının insani olmadığı” yönünde açıklama yaptığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten Turan, “Açlık grevleri ile insanların ölmesini istemediğini söyledim” dedi. İsmet Aktar Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde ücretli öğretmenlik yapan Pınar Turan, avukatı Metin İriz aracılığıyla Küçükçekme ? Meslek lisesinde ücretli olarak görev yapan edebiyat öğretmeni Pınar Turan, öğrencisinin açlık grevleri ile ilgili sorduğu bir soruya yanıt vermesinin ardından okul yönetimi tarafından istifaya zorlandı. ce Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak okul müdürü Recep Yavuz’un haksız iddialarla işine son verdiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Turan, dava dilekçesinde okul müdürünün kendisini hakkında “Açlık grevini desteklediği, KCK soruşturmalarında birçok masum insanın gözaltına alındığı, Abdullah Öcalan’ın hapis şartlarının insani olmadığı ve öğrencilere ‘Siz olsanız dağa çıkar mısınız?’ gibi sözler sarf ettiği” gerekçelerini göstererek işine son verdiğini belirtti. Yaşadıklarını gazetemize anlatan Turan, 68 gün süren açlık grevlerine ilişkin bir öğrencinin “Hocam açlık grevleri var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye soru sorduğunu anımsatarak “Ben de görüşümü dile getirdim. İnsan olarak buna bakan her kişinin bu durumu hassas değerlendirmesi, yorum yaparken de çok sert olmaması gerektiğini söyledim. Öğrenci bunun üzerine sert bir yanıt verdi, ‘Bunları desteklemiyorum’ diye çıkıştı” dedi. Öğrencinin şikâyetiyle 7 Aralık günü okul müdürü Yavuz’un kendisini odasına çağırdığını ifade eden Turan, “Böyle bir yorum yaptığım için istifa etmemi istedi. Ben ise yaptığım yorumun insani boyutlarda olduğunu söyleyerek istifayı kabul et medim. 13 Aralık’ta ise yeniden müdüriyete çağırılarak olayın ilçe milli eğitim müdürlüğüne gittiğini, kendisinin de bu konuyla ilgili işlem başlattığını söyledi. Ancak okul müdürü, 14 Aralık Cuma günü işime son verdi” diye konuştu. Turan, özetle şunları kaydetti: “Güvencesiz çalıştırılan bizler, okul idaresinin keyfi uygulamaları ile işimize son verilmesi ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Bunun karşısında hukuki olarak hiçbir hakka sahip olmadığımız için işimize geri dönemiyoruz.” Eğitim Sen 7 No’lu şube avukatı Metin İriz ise yapılanların hukuki dayanağı olmadığı ifade ederek “Kendileri gibi düşünmeyenlere yönelik ayrımcı tutumlarla ne yazık ki sıklıkla karşılaşıyoruz. Bu keyfi uygulamadır” dedi. Meslek örgütleri tepkili Atama istediği için Başbakan’dan azar yiyen öğretmen gözaltına alındı Türban için üniversiteler kullanılıyor İstanbul Haber Servisi Kamuda kılık kıyafet serbestisi için başlatılan kampanyaların başta okullar olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında kaosa neden olacağı belirtildi. Bilimsel, laik, demokratik eğitimin Türkiye’de daha da geriye gittiğine dikkat çeken meslek örgütleri ve sendikalar, “Kamusal alanda türban serbestliği için üniversitelerin kullanıldığını” belirterek tepki gösterdiler. MemurSen’in başlattığı “Özgürlük İçin 10 Milyon İmza” kampanyasının özgürlükle ilgisi olmadığı, özgürlük ambalajı altında pazarlanan şeyin türbana özgürlük olduğu vurgulandı. Meslek örgütleri ve sendika temsilcilerinin görüşleri şöyle: KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul: Burada asıl tartışıl ‘Al oyunu kendine sakla’ BEKİR ŞAHİN Erdoğan sığınmacıları ziyaret etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’in Nizip ilçesinde Suriyelilerin kaldığı çadır kenti ziyaret etti. Başbakanlık otobüsünün üzerinden sığınmacılara seslenen Erdoğan, “Biz Suriye’nin anbean, günbegün zafere doğru ilerlediğini görüyoruz. Bu haklı mücadeleniz bugün ya da yarın, belki yarından da yakın zafere ulaşacaktır” dedi. Alandakilere Arapça da seslenen Erdoğan, “Hüzünlenmeyin, mahzun olmayın, muhakkak Allah bizimledir” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, çadır kentteki konuşmasının ardından bazı Suriyelileri, kaldıkları çadırda ziyaret etti. Erdoğan, çadır kent çıkışında Suriyeli sığınmacı Mehdi Şamil ile Emire Haci’nin talebi üzerine yanlarına giderek nişan yüzüklerini taktı. (Fotoğraf: AFP) ması gereken AKP eliyle rejim değişikliğinin yapılması. Bunun baskıcı ve totaliter ayağı ve dinci muhafazakâr ayağı var. Gerçek özgürlük tartışması dini referanslara göre belirlenmez. Özgürlüğü bir bütün olarak ele almak lazım. Biz özgürlük tartışmasının kılık kıyafet üzerinden yürütülmesini de istemiyoruz. Türban serbest kalsın mı, kalmasın mı diye yanıt vermek yerine böyle bir ortamda kamu hizmeti veren bir kişinin dini simge taşımamasını düşünüyoruz. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere: Herkes istediği kıya Fatura kabarıyor BARKIN ŞIK fetle üniversiteye gelebilir. Asıl önemli olan bir kişinin kafasının, beyninin örtülü olmamasıdır. Bir insanın kafası belli dogmalar, etnik kimlik ve yasaklarla doluysa bu kişinin bilim üretmesi mümkün değildir. Ama şimdi baktığımızda da kamusal alanda türban serbestliği için üniversitelerin kullanıldığını görüyoruz. Bizim asıl konuşmamız gereken YÖK yasa tasarısının her üniversitenin başına bir YÖK getirmesidir, üniversitelerin kıskaç altına alınmak istenmesidir. Eğitimİş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir: Türkiye’nin ana yasasında kamu çalışanlarının üniversiteler ve okullara nasıl gideceği gayet açık. Eğitim çalışanları iş güvencelerini kaybederken, 4+4+4+ ile gerici eğitim hız kazanırken, atanamayan 330 bin öğretmen sorunu dururken, meslektaşlarımız norm kadrodan sıkıntı çekerken ve 30 bin öğretmen mecburiyetten alan değiştirirken, bunlara ses çıkarılmayıp kılık kıyafet serbestisi altında gündemi saptırmak kamuda türbanın önünü açıyor. Biz Eğitimİş’li öğretmenler olarak öğretmene yakışır bir şekilde en iyi kıyafetlerle ve Atatürk rozetleriyle okula gideceğiz. Bu girişim okullarda kaos ve kargaşa yaratmak istemektedir. Öğretmenler arasındaki gerginliği ateşlemekte ve iş barışını bozmaktadır. Sendikacılık ve eğitimle alakası yoktur. hizmeti verenlerin dini sembollerle hizmet vermesinin kamu düzeninin bozacağını düşünüyoruz. Özgürlük ambalajı altında pazarlanan şey türbana özgürlüktür. Okullarda fiili olarak uygulanmakta olan işin altyapısını hazırlamak için hükümet tarafından verilen talimatı yerine getiriyorlar. Eğitim Sen 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak: Bizler kamu ANKARA Suriye’den Türkiye’ye gelen Suriyelilerin sayısı 160 bine dayandı. Çadır kent dışındaki mültecilerle birlikte 200 bine yakın Suriyelinin Türkiye’de olduğu belirtiliyor. Çadır kentler için Hazine’den harcanan para ise 400 milyon doları aştı. Türk hükümeti, daha önce göç akınının 100 bini bulması durumunda Suriye toprakları içinde “tampon bölge” oluşturulacağını açıklamıştı. Ancak, uluslararası arenada izlediği Suriye politikasına “tam” destek bulamayan Türkiye, bu deklarasyonunu yerine getiremiyor. Suriye’den Türkiye’ye yönelik kimyasal tehdit için Patriot bataryası gönderen Almanya ve Hollanda masrafların Türki ye tarafından karşılanması için bastırıyor. TürkiyeHollanda Parlamentolar Arası Dostluk Grubu’nun başkanvekili, AKP’li İsmail Safi, AKP Milletvekili Feramuz Üstün ve MHP Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ile birlikte Hollanda Temsilciler Meclisi Savunma Daimi Komisyonu Başkanı Johannes Hermanus Han Ten Broeke’u Meclis’te kabul etti. 10 Ocak’ta gerçekleşen görüşmede, Broeke, “Patriotların gönderilmesi Hollanda’ya 40 milyon dolara mal olacak. Masraflarını Türkiye karşılamalı” dedi. Patriotların masraflarını kimin karşılayacağına ilişkin temaslar NATO nezdinde devam ediyor. Buna karşın, Türkiye katıldığı tüm NATO operasyonlarında maliyetleri kendi bütçesinden karşılıyor. GAZİANTEP Gaziantep’te fabrika açılışı yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, öğretmen atamalarının yapılmamasını protesto eden öğretmen adayına tepki gösterdi. Erdoğan, öğretmen adayının “Size oy yok” demesi üzerine de “Al onu kendine sakla. Gereken yere ver. Bize kimin oy vereceği belli” dedi. Protestocu öğretmen adayı gözaltına alındı. Öğretmen adayına sinirlenen Erdoğan daha sonra ulusalcılara yüklenerek “Bu ülkede ulusalcı geçinenler önümüzü kesmeye çalıştılar; kesemediler, kesemeyecekler. Ulusalcıların uzantısı olmaya aday olanlar bizden bir şey beklemesin, bulamayacaklar” dedi. Başbakan Erdoğan, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Beşler Grub’a ait nişasta ve yem fabrikasının açılışını yaptı. Gaziantep’deki sanayileşmeyi anlatan Erdoğan, tesisin açılış kurdelesini keserken kalabalık arasında atama bekleyen öğretmen olduğu belirtilen bir kişi, “Şubatta atama bekliyoruz” diye bağırdı. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan, “Kusura bakmayın. Biz bir şey söylediysek olur. Ne söylediysek o olur. Başkası olmaz” yanıtını verdi. Aynı kişinin “Size oy yok” demesi üzerine Erdoğan, “Sağ ol, o oy senin olsun. Biz öyle spekülasyonlara girmeyiz. Al onu kendine sakla. Tamam, kendine sakla. Gereken yere ver. Bize kimin oy vereceği belli” dedi. Erdoğan daha sonra ulusalcıları hedef alarak şunları söyledi: “Bu ülkede ulusalcı geçinenler önümüzü kesmeye çalıştılar, kesemediler, kesemeyecekler. Ulusalcıların uzantısı olmaya aday olanlar, bizden bir şey beklemesin, bulamayacaklar. Bunu da özellikle söylüyorum. Biz milletin temsilcisiyiz. Bizim rotamızı siz çizdiniz. Bu rotada biz yürümeye devam edeceğiz.” Protestocu öğretmen adayı ile yanındaki bir kişi gözaltına alındı. Başbakan Erdoğan’ı taşıyacak helikopterin sisli havada uçuşunun riskli olması nedeniyle Islahiye gezisi iptal edildi. ‘Cansız’ın Oslo ve İmralı’da rolü yoktu’ Haber Merkezi PKK’nin Avrupa sorumlularından Remzi Kartal, Paris’te öldürülen 3 kadın arasında bulunan ve örgütün kurucularından olan Sakine Cansız’ın daha önce Oslo ve yeni başlatılan İmralı süreçlerinde rolünün bulunmadığını söyledi.Avrupa’da Kürtçe yayımlanan Rudaw gazetesine konuşan Kartal, AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik’in cinayetler için, ‘İç hesaplaşma’ yorumuna tepki göstererek, “Çelik’in bu görüşü Kürtlerin AKP’nin bu olaydaki rolüne karşı büyük bir kuşku uyandırdı” dedi. Sakine Cansız ve Leyla Şaylemez’in Almanya ve Brüksel’e gidecekleri yönündeki iddiaların da asılsız olduğunu söyleyen Kartal, ellerindeki bilgilere göre Cansız ve Şaylemez’in Almanya’ya gitme konusunda niyetleri olduğunu ifade etti. Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Ülker, olayla ilgili gözaltına alınan 2 kişinin isimlerini bilmediğini belirterek “Cansız’ın şoförü yoktu. Bu kişiler araçlarını cinayetlerin işlendiği büronun önüne park ettikleri için gözaltına alınmışlar” dedi. Silahların bırakılması başlangıç olur KARABÜK (Cumhuriyet) AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Amacımız silahların bırakılmasıdır. Silahların bıraktırılması sonuç değil, başlangıçtır” dedi. Karabük’ta partisinin düzenlediği toplantıda konuşan Şahin, yıllardır terörle mücadele edildiğini ancak bir sonuç alınamadığını sadece güvenlik tedbirleriyle terör belasının üstesinden gelinemediğinin görüldüğünü söyledi. Türkiye’de sonucu silahların bırakılmasına kadar varacak bir sürecin başladığına dikkati çeken Şahin, “Bu sürecin kamuoyunda büyük bir memnuniyet doğurduğu görülüyor. Halk artık kan dökülsün istemiyor. Bu sorun bitmelidir talebi karşı taraftan gelmiştir. O halde silahları bırakın denmiştir. Kimi dünyanın en çok gelir elde eden uyuşturucu şebekesidir ve bu yolla silah temini ederek mücadelesini sürdürmeye çalışmaktadır, kimi ülkeler tarafından kullanılarak Türkiye’nin gelişmesine karşı başına bela edilmektedir” diye konuştu. Sadun Tanju yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet gazetesi eski müessese müdürü ve yazarlarından, gazeteci Sadun Tanju (89) dün sabah evinde yaşamını yitirdi. Tanju, yarın öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 23 Aralık 1924 tarihinde SamsunÇarşamba’da doğan Sadun Tanju, Konya Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne bir süre devam eden Tanju, 1950’de Vatan’da gazeteciliğe başladı. Ulus, Demokrat İzmir, Kim, Cumhuriyet, Demokrat dergi ve gazetelerinde çalışan Tanju, 1960’ta Londra’da basın ataşeliği yaptı, Cumhuriyet gazetesinde müessese müdürlüğü ve köşe yazarlığı yaptı. “Olaylar ve Görüşler” ve “Haftanın Raporu” başlıklarıyla fıkralar yazdı. Gazeteciler Cemiyeti’nin 1955’te Röportaj Dalı’nda İkincilik Ödülü, 1957’de Fıkra Dalı’nda Birincilik Ödülü’nü kazandı. 1977’de emekli olan Sadun Tanju’nun çok sayıda kitabı bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle