15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER Pozantı Cezaevi’ndeki skandalın ardından hükümlü ya da tutuklu çocuklar gece tek kalacak İstismara çözüm tecrit TUTUKLU ALBAY ÇİÇEK’TEN ÇAĞRI: MAHMUT LICALI Yaşanan mağduriyete ses verin İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında tutuklu yargılanan emekli Albay Dursun Çiçek, gazetemize gönderdiği mektupta, “Sahte veriler gerekçe gösterilerek annemize evlatlık, eşimize hayat arkadaşlığı ve çocuklarımıza babalık görevini yapmamız yıllarca engellendi. Ölümle pençeleşen annemi, sağlığında son kez göremedim, onunla sağken helalleşemedim. İnsan haklarına bağlı, ülkenin aklı ve vicdanı hür yetkililerinden, aydınlarından kendilerini benim yerime koyarak, yaşanan mağduriyetlere karşı ses vermeye davet ediyorum” dedi. Çiçek, faili meçhul bir ihbarla yıllar süren tutuklu yargılamalarla, işkenceye dönüşen ve medyada sürdürülen insanlık dışı yargısız infazların yapıldığını dile getirdi. Bu yöntemin, bilgisi dışında, dijital verilere ismi yazılan herkese uygulandığını kaydeden Çiçek, tutuklu yargılanmasına neden olan “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adı verilen belgedeki imzanın kendi imzasından taklit edilerek oluşturulduğunu savundu. Plan üzerinde parmak izinin olmadığını belirten Çiçek şöyle devam etti: “3 Haziran 2009’da Emniyet’e faili meçhul ihbar gidiyor. 4 Haziran 2009’da Ankara’da avukat Serdar Öztürk’ün bürosunda arama yapılıyor. Aramaya katılan ve eldiven giyen tek polis, taklit imzalı planı eliyle koymuş gibi buluyor. Şeref madalyalı gazi olan üstteğmen avukat Öztürk’ü hiç tanımıyorum. Tek bir telefon görüşmemiz dahi yok. Sahte planın fotokopisini ona nasıl verdiğim konusu araştırılmıyor. Eylem planı diye pazarlanan o yazı polis ağzı ve ifadeleriyle yazılmış. Zaten üzerinde, polisin kimliğini tespit etmek istemediği, faili meçhul 14 parmak izi var. Konunun uzmanı üç bilirkişi, o imzanın taklit olduğunu söylüyor ama mahkeme dikkate almıyor.” ANKARA Pozantı Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlü çocuklara yapılan taciz, tecavüz ve işkence skandalının ardından Adalet Bakanlığı istismarı önlemek amacıyla Diyarbakır, Tarsus ve Kayseri’de inşa edilecek yeni çocuk kapalı cezaevlerinde “çocukların geceleri tek başlarına, gündüzleri ise beraber olacakları” yeni bir sistem kurmaya hazırlanıyor. Pozantı Cezaevi’nde çocuk hükümlülere yapılan cinsel istismar ve işkence skandalının ardından Adalet Bakanlığı, bazı tedbirleri yaşama geçirme kararı aldı. MHP Milletvekili Alim Işık’ın konuyla ilgili soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yaşanan olayların ardından Pozantı Cezaevi’nden Ankara Çocuk Kapalı Cezaevi’ne nakledilen çocukların kuruma uyum süreçlerinin hızlandırılması amacıyla çocuklara yönelik psikososyal destek ve müdahale çalışmaları yürütüldüğünü belirtti. Ergin, psikososyal ve yardım servisi görevlilerinin yapmış olduğu değerlendirmelerin sonuçları doğrultu Soruşturma hâlâ sürüyor Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezaevinde meydana gelen olaylarla ilgili olarak yapılan soruşturmada 12 şikâyetçi çocuğun beyanlarına başvurulduğunu, bu kapsamda suça sürüklenen 9 çocuk hakkında yürütülen soruşturmanın hâlâ devam ettiğini belirtti. Ergin, yapılan inceleme sonucu görevli 6 personel hakkında yürütülen adli ve idari soruşturmanın da hâlâ sürdüğünü ifade etti. Ya Herro Ya Merro Ve Demokrasi RTE’yi Döver Başbakan’ın dünkü konuşması hepimizin geleceği açısından tüyler ürperticiydi, korkutucuydu, derin endişe vericiydi... Apaydın Kışlası’nın, anayasayı çiğneyen iktidarın gizli politikasının ürünü olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkınca, bütün hiddetiyle CHP’ye yüklendi; Suriye iç savaşına operasyonel olarak daha fazla karışacağının işaretlerini verdi! RTE iç savaşta ölenler üzerine bazı rakamları, Esad’ın cinayetleri olarak verdi... Peki, AKP iktidarının Suriye’ye yönelik fiilen desteklediği şiddet politikası sonucu olarak bu ölümlerdeki payı nedir? Yüzde 10 mu, yüzde 20 mi, yüzde 30 mu? Kaç bin Suriyelinin ölümünde iktidarın parmağı var? Bu iktidarın cihat politikasının, anlayışının bir sonucu mu? Her ne kadar biz mezhepçilik yapmıyoruz dese de, iktidar ve kalemlerinin Esad rejimini Arap Şiiliği olarak nitelendirdiği, Esad’a karşı AKPSuudiKatar Sünni Mihveri oluşturduğu bilinmiyor mu? RTE, Şam’da Şiilerle omuz omuza namaz kılacaklarını ilan ettiğine göre, Türkiye Esad rejimini yıkmak için daha büyük bir karıştırıcılık rolü üstlenecek demektir... CIA Başkanı ile MİT ve iktidar arasında, Suriye’ye yönelik hangi yeni operasyonel planların kararlaştırıldığını CHP sormalıdır. Sadece Suriye’ye karşı değil, aynı zamanda İran’a karşı da nelerin kotarıldığını bilmek istiyoruz. Başbakan bu konuşmasıyla, zor durumdaki bir insanın ya herro ya merro diyerek, gittiği yere kadar gider anlayışıyla maceracı bir insanın tutumunu benimsiyor. Uluslararası alanda, hele hele ABD gibi emperyalistlerin Ortadoğu’daki planlarını gerçekleştirmeyi üstlenen bir politikanın, ülke açısından, komşu ilişkileri ve ahlak açısından varacağı yer, koskoca bir sıfır bile diyemeyeceğim, Türkiye’nin ufalanmasıdır... İktidar, bu politikayla, en büyük titizliği gösterdiği ekonomik dengeyi sürdürmenin de mezarını kazıyor. RTE’nin dünkü konuşması, o ve benzer koltuklarda oturan politikacıların mangalda kül bırakmayan tutumundan farklı değildir. Onlara kısaca baksa kendini görecektir... ??? RTE, Suriye’de girdiği çıkmaz çetrefilleştikçe, PKK saldırdıkça otoriterleşiyor, sinirleri tepe yapıyor. 10 yıl önceki RTE’nin fiziği ile bugünü karşılaştırın, bunu sadece yaşlanmanın sonucu olarak nitelendiremezsiniz. Derinleşen yüz, göz, alın çizgileri, uzlaşmaz ve giderek otoriterleşen bir insanın tasviridir. İktidar, güllük gülistanlık bir yakın gelecekte seçimlere gitmiyor. Tam tersine, bütün sorunların giderek ağırlaştığı bir üç yıla girdik. Bu üç yıl, bugünden itibaren, iktidarı çökertecek, RTE’yi bitirecek bütün olasılıklara, potansiyele sahiptir. Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, genel seçimler... Hiç de AKP ve Erdoğan için geçmiş seçimler gibi yağdan kıl çeker gibi geçmeyecektir.. belki de hiç geçmeyecektir. RTE, bu nedenle, özellikle Suriye konusunda acele ediyor: Esad’ın çok acele yıkılması gerekir... Bu ülkemizin doğrudan bir sorunu değildir, RTE’nin sorunudur! CHP’nin ve savaşa karşı bütün sivil güçlerin, özellikle iktidarın ve emperyalist güçlerin Suriye politikasını adım adım izlemesi, gizli olup bitecek her şeyi görebilecek, haber alabilecek ve topluma sunacak bir Suriye ofisi kurmaları gerekir. CHP, Antakya’da tam yoğunlaşmalıdır. CHP her alanda sahada olmalı; büyük seçimler zamanına girildi... Hepsi için şimdiden taktik ve stratejik bütün hazırlıklarını tamamlamalı... Öyle bir şey gören var mı? Cumhurbaşkanlığı konusunda Kılıçdaroğlu ve yakın kadrosu ne düşünüyor? Bütün bunlar gizli mi? ??? Yeniden RTE’ye dönersek... Yakın geleceğe yönelik nasıl bir davranış sergileyecek? Daha otoriterleşecek mi, medyayı ve kamuoyunu güdecek ve toplumu denetleyecek yeni girişimlerde bulunabilir mi? Açıktır ki gündemdeki sert konular, RTE’yi buna zorlamaktadır. Ama öte yandan seçimlerin gündemi ve uluslararası kamuoyu ise RTE’yi “demokratik görünümlü” olmaya zorlamaktadır. Uluslararası medyanın RTE’ye yönelik eleştirilerinin de arttığını görüyoruz. Bu açıdan bakıldığında, demokrasi talebi, RTE’nin otoriterleşme eğilimini dövecektir ve RTE de buna boyun eğecektir, düşüncesindeyim... Medyamıza daha dengeli bir nefes alma fırsatının doğduğunu görüyorum... Duyururum... sunda çocuk tutuklu ve hükümlüler için Ardıç Destek ve Müdahale Programı’nın uygulandığını ifade etti. Geceleri tek, gündüzleri beraber olacaklar Pozantı skandalının ardından Adalet Bakanlığı’nın 20122017 yatırım programı kapsamında; Diyarbakır, Tarsus ve Kayseri’de çocuk kapalı ceza infaz kurumları, İstanbul, İzmir ve yine Diyarbakır’da çocuk eğitim evlerinin yapımının planlandığını kaydeden Ergin, söz konusu kurumların müstakil tuvalet ve banyosu bulunan tek kişilik odalardan oluşacağını belirtti. Ergin, yeni kurumlarda hükümlü ve tutuklu çocukların gündüzleri diğer çocuklarla birlikte ortak yaşam alanları ile eğitim ve iyileştirme amacıyla oluşturulan bölümler olacağını ifade etti. Hükümlü ya da tutuklu çocukların cinsel istismara karşı geceleri tek kişilik odalarda tutulması yönündeki çalışma, çocukların kısmen tecrit edileceği yorumlarına neden oldu. Tutuklu Dönmez’in evladını kaybettiğini 3 gün sonra öğrenmesinin öyküsü Söylenemeyen acı İLHAN TAŞCI Silivri çukuru Mahkemenin savunma süresini 15 dakikaya indirdiğini, süreyi aşanların, mikrofonlar kapatılarak küçük düşürüldüğünü belirterek “Karşı çıkanlar salondan çıkarıldı, duruşmalara katılmaktan yasaklandılar.Tuvalete giderken izin alınması zorunluluğu getirilirken, avukatlarımızla görüşmelerimiz engellendi. MİT mensuplarının emanet edilmediği hâkimler bizim özgürlüğümüzü haksız ve hukuksuz kararlarla gasp etmeye, hukuk cinayeti işlemeye devam ediyorlar. Silivri çukurunda sesimizi duyuramıyoruz. Yargıçlar sürekli savunmanın sesini kısıyor, tehdit ediyor. Sürekli hakaret davaları açıyorlar” ifadelerini kullandı. Hukuk eliyle teröre karşı mücadele çağrısı Adli yılın başlangıcı nedeniyle Çağlayan’daki Adalet Sarayı önünde açıklama yapan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi üyeleri, “hukuk eliyle yürütülen devlet terörüne” karşı mücadele çağrısı yaptılar. “Yeni Adli Yılda Adalet İçin Mücadeleye” pankartı açan ÇHD’li avukatlar adına açıklama yapan Şube Yönetim Kurulu üyesi avukat Ali Şafak, “Geride bıraktığımız adli yılda yaşanan tüm gelişmeler, bizlere yeni adli yılda da hukuk eli ile siyasetin şekillendirilmeye devam edileceğini ve muhalifler üzerindeki baskının daha da artacağını göstermektedir. Biz dün olduğu gibi bugün de hukuk eli ile yürütülen devlet terörüne karşı mücadele edeceğiz” diye konuştu. KÖKTÜRK SİLİVRİ’Yİ ZİYARET ETTİ ‘Tutukluluk anlamsız’ ALİ AYAROĞLU ‘F tipi tecrit işkencesi çok boyutlu yaşatılıyor’ İstanbul Haber Servisi Tecride Karşı Mücadele Platformu üyeleri, hapishanelerdeki siyasi tutsaklara yönelik sistematik bir şekilde tecrit uygulandığını belirterek “Hapishanelerde 2012’de 18, 2011’de 67, 2010’da 70, 2009’da 66, 2008’de 71 ve 2007’de 57 hasta tutsak yaşamını yitirdi. Hasta tutsaklara özgürlük, tecrit işkencesine son” dedi. Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu (ATK) binası önünde bir araya gelen grup adına açıklama yapan Esra Çakmak, F tipi cezaevlerinde tecrit işkencesinin çok boyutlu yaşatıldığını söyledi. Çakmak, ATK’nin şimdiye dek verdiği kararlarla yüzlerce hasta tutsağın tedavi edilmediği ya da hapishane koşullarında yaşaması mümkün olmadığı için devlet tarafından bilinçli bir şekilde katledilmesine neden olduğunu belirtti. Kemal Gürüz’ün tutukluluğu AP gündeminde ZONGULDAK CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ı tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi’nde ziyaret eden CHP Milletvekili Ali İhsan Köktürk, “Bugün Silivri’de, özel yetkili mahkemelerde, Ergenekon, Balyoz, Kafes davası yargılamalarında, adaletin vicdanı kapalı, gözleri bağlı ve kulakları sağırdır” dedi. Gazetemize konuşan Köktürk, “Balbay ve Haberal’ın tutukluluğuna anlam veremiyorum” dedi. Balbay ve Haberal’ın tutukluluk durumlarının anayasa ve yasalara aykırı olduğunu vurgulayan Köktürk, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. ve 6. maddelerinin, CMK’nin 34, 100, 101. maddelerinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 19, 38 ve 90. maddelerinin açık hükümlerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 440’ı aşan kararının içeriklerine rağmen Haberal’ın ve Balbay’ın tutukluluklarının sürdürülmesi kabul edilemez. Bu durum ağır bir insan hakkı ihlali oluşturuyor” dedi. ‘Acil itiraz edilsin’ BRÜKSEL(ANKA) İngiliz Parlamentosu üyesi Sosyal Demokrat parlamenter David Martin, Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün tutuklanmasına karşı Avrupa Birliği’nin “acil itiraz” mekanizmasını işletmesini istedi. Prof. Dr. Gürüz’ün tutuklanmasına Harvard Üniversitesi’nden sonra AP’den de tepki geldi. AP üyeleri David Martin, Maria Eleni Koppa ve Mario Mauro verdikleri soru önergelerinde Gürüz’ün tutuklanmasına tepki göstererek AB Komisyonu’nda bu gelişme karşısında ne yapılacağını sordu. Parlamenter Martin önergesinde, “Avrupa Dış Eylem Servisi, Türk yetkililere Dr. Kemal Gürüz’ün tutuklanması konusunda acil itirazda bulunacak mı” sorusunu sorarken Yunan temsilci Koppa önergesinde Türkiye’nin yargılama öncesi uzun tutukluluk süreleri konusundaki kabul edilemez uygulamasının sürdüğünü belirterek, “Komisyon Kemal Gürüz’ün acilen salıverilmesini sağlamak için müdahil olacak mı” diye sordu. İtalyan Hıristiyan Demokrat parlamenter Maura ise AB Başkan Yardımcısı ve Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’a verdiği önergesinde şu soruları sıraladı: “Yüksek Temsilci’nin Türkiye’de gerçekleşmekte olan geniş çaplı tutuklamalardan haberi var mı? Bu tutuklanmalar uluslararası insan haklarının ihlali olarak yargılanabilir mi?” AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle önergelere şu aynı yanıtı gönderdi: “Avrupa Birliği, Sayın Gürüz’ün davasından haberdardır ve iddia konusu darbe girişimleriyle ilgili devam eden davaları yakından izlemektedir. AB, özgürlük ve güvenlik, adil yargılanma ve ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü haklarına, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa insan Hakları Mahkemesi içtihatları uyarınca tam saygı gösterilmesinin önemini birçok vesileyle vurgulamıştır.” ANKARA Önce insanlar ardı ardına tutuklanıp hapislere konuldu, tutsak edildi. Direndiler. Hastalandılar, öldüler, eşlerini, yol arkadaşlarını kaybettiler. Ergenekon tutuklusu eski Yarbay Mustafa Dönmez ise 21 yaşındaki oğlu Alp Kaan’ı yitirdi. Dönmez, evladını kaybettiğini 3 gün sonra öğrenebildi. Dışarıdakiler, “içerideki” babaya haberi nasıl ulaştırdılar? Anlatılanlar biraz da onun öyküsü. Dönmez’in avukatları Celal Ülgen, Serkan Günel ve Hüseyin Ersöz’ün yaşadıklarını filmi geriye sararak izleyelim. Azerbaycan’da geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren Alp Kaan’ın cenazesi cumartesi gece yarısı İstanbul’a getirilir. Cenaze Bandırma’da defnedilecektir. Avukatlardan Ersöz, cenaze daha Türkiye’ye getirilmeden baba Dönmez’e izin alma girişiminde bulunur, ancak defin ruhsatı olmadığından bu yol sonuç vermez. O gün Ankara’da bulunan Ülgen, eski polis şefi olan Adil Serdar Saçan’dan Dönmez’e haberi vermesini rica eder. Ancak Saçan, “Bu ağır görevi yapmaya kalbinin dayanmayacağı”ndan çekinir. Genç avukatlar Hüseyin ve Serkan ise tecrit hücresinde yalnız başına kalan Dönmez’in o koşullarda bu acıyı kaldıramayabileceğinden korkar. Avukatlar kendi aralarında yaptıkları değerlendirmede, “Duruşma salonunda tek başına olmaz. Arkadaşlarının yanında söyleriz, acısını onlarla paylaşır” düşüncesiyle pazartesi günkü duruşmada, acı haberin verilmesini kararlaştırırlar. Sabah avukat Ersöz, durumu Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ile paylaşır. Ancak Dönmez o gün sabah duruşmaya gelmez. Bunun üzerine bulunan formülle Özkan ve Balbay, baba Dönmez’i “Aleyhine gizli tanık var” diye salona çağırırlar. Dönmez duruşmaya geldiğinde Özkan yanına oturur, “Sana verilebilecek en acı haberi vermek zorundayım. Başkası söyleyemediği için bu acı haberi vermek bana düştü. Oğlunu kaybettik” der. Dönmez kendi deyimiyle “ilk kez yenilmiştir.” Bitti. Ama öykü bitmedi. Dönmez’in oğlunun cenazesine katılmasının maliyeti hesaplanır, 3 bin 300 lira. Para gerekli yerlere yatırılır. Cezaevinin ring aracıyla Dönmez evladının cenazesine doğru yola çıkar. YenikapıBandırma deniz otobüsüyle gidilecektir. Jandarmanın demesine bakılırsa feribottaki görevliler “Cezaevi ring araçlarını almıyoruz. Kaçabilirler biz bu riski alamayız” der ve aracı kabul etmezler. Bu kez cenaze için karayoluna düşülecektir. Bunun için ise araçtan sorumlu olacak bir subay alınması gerekir. Bu işlemler tamamlandığında ise saat 16.00’yı bulmuştur. Avukatlar imama ulaşır, biraz daha bekletilmesini isterler. Saat 19.00’a geldiğinde ise artık imam cenazenin defnetilmesi gerektiğini söyler. Yeniden telefonlar, ricalar... Mezarlığa karanlıklar çöktüğünde ulaşmıştır Dönmez oğlunun cenazesine. Sevinir! İstanbul’da kalan arkadaşları ve avukatları da Dönmez’in cenazeye yetiştiği haMustafa beriyle hüzünlü bir Dönmez sevinç yaşarlar... Meyhaneyi bastılar: 2 ölü, 9 yaralı AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde A.U. ve R.U. kardeşler, gece saat 02.00 sıralarında darp edildikleri meyhaneye silahlı baskın düzenledi. Açılan ateşte meyhanedeki müşterilerden 50 yaşındaki Önder Karaaslan ile Mustafa Türk hayatını kaybederken, 3’ü ağır 9 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. Müşterileri ve personeli de 1.5 saat rehin alan kardeşler, yakınlarının iknasıyla teslim oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle